1 Mart 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

1 Mart 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e ASKERİ Sessiz Bombardıman Tayyareleri BAHİSLER Ses Çıkarmadan, Gürültü İoparmadan Tecürüz Eden Harp Tayyareleri Devri Başlıyor, Almanlar, Motör Gürültülerini Yüzde Yetmiş Nisbetinde Kesmiye Muvaffak Olmuşlardır Bir kaç senedir, askeri mütehas- #ısların en belli başlı işlerinden bi- Tİ, sessiz ve gürültüsüz hareket e- den bombardıman tayyarelerini kemmül ettirerek İstenen ş9hri an- $izın bombardıman etmektir. Böy- le bir silâha karşı hazırlanacak hiç bir müdafaa yoktur. Sessiz tayyareler, sivil tayyare- Silik bakımından bir nimet sayıla- bilir. Çünkü tayyare motörlerile Pervanelerinin yaptığı gürültü, si- Yil tayyareciliği aksatan âmiller a- Tasındadır. * Bu yüzden tayyarelerin gürültü- #ünü asgari hadde indirmek için bir $9k tecrübeler yapılmış ve bu tec Tübeler için bir çok masraflara gö- üs gerilmiştir. Bu sayede tayya- re İle yapılan seyahatler daha ra- hat yapılacak, gürültü yüzünden Yolcuların kafası şişmiyecek, bu da tayyareciliğin daha süratle inkişa- fını arttıracak, fakat bu yolda ka- Zamlacak muvaffakiyetler, insanlık bakımından ayrı bir facla teşkil e- decektir. H arp silâhlarmı tedafii ve ta- arruzi diye iki kısma ayıra- cak olursak, sessiz askeri tayyare- Yİ. taarruz silâhlarının en müthişi saymak icap eder. Bu sessiz bombardıman tayyare lerinden bir kaçının veya bir filo- nun büyük şehirlerden birini bom- bardıman etmek üzere gönderildi. ğini farzedelim. Bunlar sessiz ol dukları için, yaklaştıklarını hisset- iye imkân yoktur. Halbuki hava tasrrüzlarına karşı ilk müdafaa yasıtas, sesi keşfetmek ve derhal mukabele etmektir. Tayyare gürül tüsünü keşfeden cihazlar, böyle bir şey kaydetmedikleri takdirde, hava İaarruzlarına karşı gelmekle mü- kellef olan vasıtalar bir şey yapa- mıyâcak hale gelir. Bu sessiz tayyareler gündüzün İaaliyete geçtikleri takdirde. şüphe yok ki, göze çarparlar, fakat bun- lara karşı, peşinden, hiç bir hazır» lık yapılamıyacağı icin, istedikleri. Nİ yapıp geri dönmek imkânını haiz olurlar. A yni tayyareler geceleyin de hareket etmek ve taarruza geçmek vaziyetindedirler. Çünkü sessizlikleri yüzünden bunların gel. diklerinden haberdar olacak ve bü- tün müdafaayı faaliyete geçirecek hiçbir vasıta yoktur. Bir taraftan bulutlar; diğer taraftan karanlık; bu tayyarelere he bir vakit eşi gö- Tülmemiş masuniyet temin edecek- tr Sessiz tayyarelere karşı yapıla- cak hareket, basma karşı mukabil taarruza geçmektir. Bunun manası, bir hasmm, bir hasma ait büyük şehirleri bombar- dıman etmesi, hasmını ons syni se- kilde mukabele ederek intiksm al- masıdir. O halde sessiz ve gürültüsüz ha- Teket edecek tayyareler yapılabilir mi? S nuşulmakta, hattâ 1917 ve 1918 senelerinde bu çeşit tayyare- lerin garp cephesinde kullanıldığın- dan bahsolunmakta idi, İ O zamandanberi bu çeşit tayya- ' Teler tekemmül ettirildiği anlatılı- Yor. Hattâ geçenlerde İskandinav- Ya memleketleri üzerinde bu çeşit tayyarelerin uçtuğu söyleniyordu. Bir kaç defa Fransanın Maginot müdafaa hattı üzerinden de sessiz bir tayyarenin geçtiği iddia olun- muştur, Almanlar 1932 ye kadar devam eden çalışmalar neticesinde yük- sek kudretli motörlerin gürültüsü- nü yüzde yetmiş nisbetinde sustur- mıva muvaffak olmuslardı. Tütün Tiryakileri Pariste tü (2 şenler cömiye- enelerdenberi bu mevzu ko- | 400 Kii süratle pi sessiz bombardıman tayyareleri man mühendisleri, motörle- rin gürültüsünü büsbütün susturmıya muvaffak oldularsa bu- nun manâ venelerin ses ve şekli bakkianda işken bilme diği şeyleri keşfetmiş olmalarıdır. Fakat ayni tecrübeler Amerikada da yapılmaktadır. Amerika hava kuvvetleri kısa bir zaman önce Congueror adını taşı- yan rasat tayyaresinin motorlerini susturmuştu. Bu tayyareler, sekiz bin ka- dem yükselmiş ve bu yükseklikte motörlerinin sesi işitilmemişti. Da- ha sonra tayyare boyanmış, ve yer- ŞU GARİ tütün inin reisi Er. rest © Dupraho- nun (o istatistik- lerine göre, bir Amerikalı (ova sati olarak sene- de 1,045, İngiliz 946 ve Meksikalı da 740 sigara içiyormuş, Senede vasati olarak 630 sigara içen Belçikalılar da dördüncü geliyorlar, Orti bir Fransız da senede 412 sigarı mektedir. iş . Sinema Olmedığı İçin Hemşiresiz Kalan Sanatoryom İngilterede Xeyt'te — bulu- van Linham sa- natoryomunda kadın o hastsba- «ei buhranı çık niştır. Bu sana- oryomda hem- şirelere verilen maaşlar dolgun ve üstelik bedavadan iaşe ve Üniforma Ida temin edildiği halde sanatoryom- da çalışmcsk İngiliz hemşire kadın bulunamıyor. Buna sebep ssantoryomun Lin- ham şehrinden 4 kilometre uzakta bir ovada bulunması ve sanatoryorm civarında sinema olmamasıdır. Si- nema olmadığı için genç hemşire kız ve kadınlar sanatoryonmu terket- mektedirler. yüzünden farkedilemiyecek hale getirilmişti. İngilterede de tayyarelerin sesi- ni kesmek için $: tec- rübeler übümeküiğiri Hatti Ingi- lizler 1918 den başlıyarak tayyare gürültüsünü kesecek cihazlar bul muşlarsa da bunları ağırlıkları yü- zünden kullanamamışlardı. Bugün Almanya veya İngiltere- nin bu meseleyi halledip etmemiş olduğunu bilmiyoruz. Buna muvaf- fak olan her kimse başkalarını hem uçuş servisleri, hem sürat, hem t0s- lihat bakımından on.sene geride bırakmış olur. P DÜNYA En Küçük Keman Leh gazetele- rine göre, Leh! Silezyasında Ke tovits © kasaba sından Yosif Sivrek ismin- de bir sanatkâr dünyanın en kü çük kemanını yapmıştır. Bu keman, kibrit kutusundan bi- raz büyükçedir. Bununla her türlü melodi de çalınabiliyormuş. . Evli Çocuklar Garabet ve mucizeler mem leketi olan Hir. distanda — reşit olmıyan evli ka dınlar pek çok tur. Son yapılar tabriri o nüfusa göre, Hindistanda halen beşer ya- şında nikâhlı 250 bin çocuk vardır. Onar yaşından aşağı olarak evlen- miş kadınlar da 2 milyondur. 6—1$ yaşları arasında evli kız çocuklar da 6 milyondan fazladır. 15 — 20 yaş arasında kadınlar da 9 milyondur. Fakat bu yaşlarda izdivaçlar yalan- © olup birer pazarlık aktinden baş- ka bir şey değildirler. Hakikatte Hintli kızlar, 12 yaşın- da evlenirler. Bunun içindir ki Hin- distânda en genç anneler 13 yaşın- idadırlar, semer Dünya borsalarındaki inme ve çıkma haberlerini radyolarında dinlemek merakında olanların hor zaman işittikleri bir cümle vardır: Süveyş yükseliyor... Evet Süveyş Kanalı Şirketinin tahvilleri boyu- na yükselmektedir, diğer esham- lar, meselâ bir Minas Gereas man- gahez şirketi yahut bir Peru guâ- no gübreleri işletmesi, bilmem şu veya bu tahviller işine ve sırasına göre düşer de kalkar da, fakat Sü- veyş tahvilleri ortaya atıldıkları gündenberi yukarı doğru hareketle rinde boyuna odevam etmişler. dir. Şu derecede ki ilk çıkışlarında beheri 125 altın frank değerinde o- lan bu tahvillerin kiymeti normal şekilde bugün 6-7000 frank olmak lâzım gelirken 18000 franga kadar fırlamış bulunuyor. Bu yükselme, hususiyle son senelerde pek arttı ve buna da İtalyanların Habeşis- tan seferleri ve büyük bir Şarki Afrika İtalyan müstemlekesinin kuruluşu sebep oldu. irket kanaldan geçen gemi- Ş lerden tonilâto başına 5,75 ve yolcu başına 10 altın frank re- sim alıyor. 1938 senesinde kanal. dan 6171 gemi geçmiş, istiap ha- cimleri 34.417.608 tonu bulan bu gemilerin yük ve yolcu için ver- dikleri gayrisafi resim yekünu 1 milyar 700.000 frangı bulmuş. Şir- ketin o seneye ait bilânçosunu gör- mediğimiz için bunun ne kadarı safi kârdır bilemiyoruz amma ge- çen seneleri meselâ 1938 yı ele a- ursak o sene içinde Süveyşin 522.000.000 frank kür etmiş oldu- ğunu öğreniyoruz. Bu kadar yük- sek bir kârı temin eden müşteriler | kimlerdir acaba diye merakla s0- ruşturmak pek haklı bir düşünce olur: Son senelerde kanaldan ge- rin Se 50 si İngiliz, Se an, © Su Alman, © 54 ir. Kanal Şirketinin kon- trolunu elinde bulunduran Fransa ise e 4,5 ile ancak beşinci olarak gelir. İşte son aylar içinde İtalya- da yapılan nümayişlerde birçok istekler ârasında Süveyş. Sü- veyş... feryatlarının da katilmiş ol- masının sebebi budur. Süveyş va- ridatinm mühim bir kısmı şimdi İtalyan hazinesinden çıkıyor. Bu fazla kârların, Habeşistan harbin- de İtalyaya karşı cezri ve cezai tedbirler politikasına iştirak etmiş olan İngilizlerle Fransızların cebi- ne girmesi İtalyayı büsbütün kız- dırmaktadır. Bugün kanaldan geçen ve bu yüksek resimleri ödiyen gemile- rin yarısı İngilizdir. amma şirket hisselerinin “ç 44 ü de İngilizlerin elindedir, şöyle kir İngilizler bir ceplerinden çıkar- dıklarının hepsini değilse bile bü- yük bir kısmını öteki ceplerine aktarma etmiş oluyorlar. Fransız» lar daha büyük bir kâr temin edi- yorlar. Süveyş Şirketi kâsâlarını doldurmakta ikinci ve üçüncü 6- Jarak gelen İtalya ve Almanya Yükseliyor Yazan: Faik Sabri Duran ise şirketin idare meclisinde tem- sil edilmiş değildirler. Kanslın ka- zancında hisseleri yoktur. Yük ve yolcudan alınacak rüsum tari- feleri hazırlanırken onların rey- leri alınmıyor. İtalyanın iddiası da şu: Madem ki Süveyş Kanalı bütün dünya ticaretini kolaylaştı- ran ve umumun menfaatine hâ- dim bir yoldur, bu halde neden bu yol hususi bir kapitalist grupunun elinde kalsın, neden tahvil sahip- leri ve işin başında bulunanlar fazla menfaatler temin edecekler diye bu şirketin bu yoldan gelip geçen ibadullahı soyup durmasına göz yumulsun... Her sene milyon- lara varan kârlar yapıldığına göre tarifeleri indirmek mümkün iken dare edenlerin buna yanaş mamalen büyük bir gaddarlık de- Bi mi? diyorlar, üveyş Kanalı Şirketinin ida- re meclisinde 32 âza var- dır, Bunun 10 u İngiliz, 1 1 Holan- dalı (Cihan Harbinde çıkarılan A - man mümessili yerine alınan), 211 Fransızdır. İngiliz mümessilleri nükümeti ve resmi ticaret ve nak- Myat makamlarını temsil eden yüksek memurlardır. Fransız âza- lar ise bu işi ellerine geçirmiş o- lan bir kaç banka ile sigorta şir- ketinin adamları ve bunların seç tikleri bazı yüksek rütbeli finans bendeleridir. Bu memlekette es- ki sefirler, büyük işler görmüş ge- neraller, hattâ müddetini doldur- muş Cümhurreisleri gibi yaşlı şöh- ret sahipleri için Süveyş Şirketi idare meclisi âzalığına seçilmek çok kârlı bir pâye sayılır. Senelik tahsisatı 400.000 frank olan bu tevcihi bu büyük adamlardan, hiç biri istiğna ile karşılamaz. Hasılı Fransız edebiyatı için Fransa A- kademisi ne İse Fransiz kapitali mi için de Süveyş idare meclisi â- zalığı aynı şeydir. Fransız mühendisi Ferdinand de Lesseps Akdenizi Kızıldenize bir- leştirmek üzere Süveyş berzahın- da bir kanal açmak projesini 1859 ds Misir Hidivi Mehmet Sait Pa- şaya kabul ettirmiye muvaffak ol- duğu zaman bu işe muarız olanla- rın başında İngiltere geliyordu. İngilizlerde o zaman bir kanaat vardı: Hindistan yolunu kısalt- mak için İskenderiye fle Süveyş arasında bir demiryolu inşa etmek kâfi bir çare idi. İki denizi biribi- rine birleştirmek fikri çılgınca bir teşebbüstü. Ne netice vereceği bel M olmıyan böyle bir işe para ya- tırmak çok ihtiyatsızca bir hare- ket olacaktı. Bundan başka İngi- lizler bu proje altında Fransada ikinci imparatorluğun Mısırı işgal etmek emellerini sezer gibi olüyor ve Osmanlı Sultanına bu imtiyazı tasdik etmemesini tavsiye ediyor. lardı. O devirde Başvekil) olan Lord Palmerston © asırlardanberi devam eden (İngiliz — Fransız kavsalarına bir nihayet vermek istediği için bu işte Fransayı gö- cendirmek istemiyordu, Fakat İngilterenin bu siyaseti çok devam etmedi. 1869 da kanal muvaffakıyetle açıldıktan sonra bü yeni yolun Hindistan için e- hemmiyetini takdire başlıyan 'İn- giltere Kanalı tamamiyle eline ge» giremezse bile hiç olmazsa kontro- Tuna iştirak için bir “fırsat kolla mıya başladı. Bu fırsat zuhur et- mekte pek gecikmedi. Kanal açık dıktan altı sene sonra idi. Bol böl skmıya başlıyan kanal varidan karşısında pusulayı şaşıran yeni Hidiv İsmail Paşa hesapsız israf- lar yapmış, altından kalkılamıya- cak borçlara girmişti. Alacak rının elinden yakayı kürtarabil mek için bir çaresi kalıyordu: Ka- nal hisse senetlerini paraya çevir» “nek... HH önce Fransızlara baş- vurdu, fakat paket büyük. tü: bunların ufak partiler halinde bile olsa piyasaya dökülmesi tah- villerin kıymetini çok düşürebi- lirdi. Fransız maliyecileri tered- dütler içinde kıvranır ve işi pazar- hığa dökerek vakit kazanmıya ça- İişirlarken, çok gizli tutulan bu müzakereleri açık gözün birisi o sirada İngiltere Başvekili Lord Benconsfield'in kulağına fısıldadı. Parliman tatilde idi, tahsisat yok- tu, bu kadar büyük ve mühim bir muamele için efkârı umumiye ha- zrlanmış değildi. Fakat evvelce yapılan hatayı tamir için önüne çikan bir fırsatı kaçırmak İstemi yen Lord Beaconsfield her tehli- keyi gözüne kestirdi. Banker Rot. hschild ile anlaşarak Hildivin iste- diği parayı temin etti ve yirmi dört saat içinde bu işi bitirdi. İn- giltere 4 milyon İngiliz lirası mu- kabilinde Hidivin elindeki 176.602 hisse senedine sahip olmuş ve bu haber dünya ( borsalarında bir bomba gibi patlamıştı. O günden- beri fırsat düştükçe İngiltere Sü- veyş tahvillerini satın almakta devam etti. Bugün 800.000 tahyil- den 353.204 ü, yani “© #4 ü, İngil terenin elinde bulunuyor. Diğer cihetten 1882 de Arabi Paşa isyanı üzerine İngiltere Misırı askeri iş- gali altına almıştı. Bugün de Sö- veyş Kanalının müdafaası hâlâ İn- gilterenin “uhdesinde bulunuyor. Fakat vaziyet eskisi gibi değildir. Bu yeni durumu ve umum! bir buhranda kanalın oynıyahileceği mühim rolleri başka bir yazımda hulâsa edeceğim.

Bu sayıdan diğer sayfalar: