İsmail SERBEST SUTUN ... Habibe « AÇIK MEKTUP Yazan: F. Zâhir Törümkünez Cumhuriyet gazetesinde, İsma- il Habip imzasiyle intişar e- iden ve “Atatürkten hatıralar ve io- retler,, başlığını taşıyan seri maka- lelerden birini bir arkadaşımın ika- zt üzerine okudum. Cumhuriyet ga- zetesinin 25—1—939 tarihli nüsha- sında ve 12 numara altında çıkan bu makale, bende derin bir hayret ve teessür uyandırdı. Gazetenin, elime ancak bir gün evvel geçmiş olması yüzünden ce- 'ap vermek hususunda biraz gecik- tim. Fakat, bir hakikatin ortaya çı- karılmasında birkaç günlük gecik- imenin ne ehemmiyeti vardır ki, Türk İstiklâlinin tarihi günlerine We onun büyük kahramanına ait ha- #ıraları kaleme alırken, sayın mu- iharririn en küçük vakalar üzerinde Dbile hassasiyetle durmasını ve şah- si hırslardan tamamiyle tecerrüt etmiş olmasını gönül çok arzu eder- di. Fakat, İsmail Habibin yazıların- €a, maalesef kendisinden beklenilen samimiyetten hiçbir eser görülme- diği gibi, her satırının altından ken- disini methetmek ve inkılâpta ne mühim roller oynamiş bir adam ol- duğunu göstermek gayesini güttüğü pek bariz bir şekilde anlaşılıyor. Bir insanım, kendisini methetme- si bir meziyet sayılmasa bile hakkı- dır. Fakat, başkalarmın haklarına ve Şşahsiyetlerine asla dil uzatma- mak kaydiyle. Sayın muharrir, 1923 senesinde İKastamonu Valiliğine tayin edilen Ferit Beyi, Konyada. bulundukları isırada bir tesadüf neticesinde Gazi- We tavsiye ettiğini ve Ferit Beyin bbu suretle Kastamonu Valiliğine ta- iyin-edildiğini yazmaktadır. İsmail Habibin, Ferit Beyi, Ata- türke tavsiyesi kadar garip bir şey kasavvur edilemez. Çünkü; Atatürk 'Umumt Harp senelerinde Diyarba- İkırda bulundukları sırada Ferit Bey- He tanışmış ve büyük nutuklarında ta, Kastamonu hâdiselerinden bah- isederlerken söyledikleri gibi Kuv- wayı Milliyenin Kastamonuda tees- Büsü için Vali vekâletini o zaman o- tirada defterdar olarak bulunan Fe- tride vermişlerdir. Bilâhare Türkiye Büyük Millet Meclisinin İlk açılışın- da, Meclise Çorum Meb'usu sıfatiy- ile iştirak eden Feridi, yine milli da- 'va uğrunda emirlerinde çalışır ola- ttak görmüşlerdir. Bu vaziyete nazaran Kastamonu- iya bir vali arandığı zaman, Feridi, / Atatürke İsmail Habibin hatırlat- masına hiç te lüzum olmadığı aşi- kârdır. Herhalde Ferit, milli dava uğrunda çalışanların arasında İsma- öi Habipten çok daha ileri bir mev- 'kide bulunuyordu. Kastamonuya kendisiyle birlikte igitmek istemiyen valinin Gaziden müthiş bir haşlama yedikten sonra iberaber gitmiye mecbur olduğunu, 'hattâ Kastamonuda bile İsmail Ha- bipten ayrılmamak İçin evinde ona bir oda ayırdığını söyliyecek kadar 'ileri giden İsmail Habibe, hakikatin biç te yazdığı gibi olmadığını —pek âlâ bilmesine rağmen— bir defa da- ha hatırlatmak isterim, Evet, 1923 Nisanında İsmail Ha- bip Kastamonuya Vali Feritle bir- likte ve ayni otomobilde gittiler. Fa- ikat, bu gidiş İsmail Habibin anlat- tığı şekilden bambaşkadır. Onun vali ile birlikte gitmekten iki mak- sadı vardı. Biri, valinin kiraladığı etomobilden istifade ederek ayrıca vesaiti nakliye ücreti vermekten 'kurtulmak, diğeri de, Kastamonu- ya valiyle beraber inerek muhitte kendisinin, merkezin mühim bir a- damı olduğu kanaatini uyandırmak , ve bu süretle peşinden koştuğu me-' busluk hulyasmımın tahakkukunu bir derece daha emniyet altına almaktı. Kastamonuda aylarca valinin e- vinde kalıyor, bu da doğru. Amma, bu misafirlikte yine kendisinin izah ettiğinden — bambaşka — sebeplere müstenittir. O tarihlerde Kastamonuda tıztın müddet oturulabilecek ve tam bir is- tirahati temin edecek otel yoktu. Bu itibarla, İsmail Habibin bir ev tmt- ması ve tutacağı evde aşçı ve hiz- metçi gibi insanları beslemek zaru- retinde kalması icap ediyordu. Bit- tabi bu hal kendisi için bir hayli masraf ve külfeti icap ettirecekti. Valinin evi müsaitti. Pek âlâ kendi- sine de bir oda verilebilirdi. Valinin misafirperverliği ve hüsnüniyeti her kesçe malümdu. İsmail Habibin mü- vakkat bir zaman için kendisini mi- safir etmesi talebini reddedemiye- cek kadar nazik bir adamdı. Bina- enaleyh, İsmail Habip valinin evin- de misafir kalmış ise, bu sebepler- den dolayı kalmıştı.. Valinin bu misafirperverliğini bir nevi mecbüriyet şeklinde göstermi- ye bilmem nasıl dili vardı. Bir arka- daşın iyiliğine karşı ne güzel bir şükran ifadesi bu! Vilâyetin bütün mühim şifreleri- ni valiyle birlikte açtıklarını, be- yanname vesaire gibi ehemmiyetli yazıların kendi kaleminden çıktığı- nt İsmail Habip övünerek söylüyor ve diyor ki: “İsterlerse imtihan et- sinler beni. Mühim şifreler hâlâ ez; berimdedir.., Yazdıklarınm, inanılması pek güç şeyler olduğunu kendisi de takdir ediyor ki; bu kayıdı koyuyor. Sayın muharririn bahsettiği vali Feridin ben büyük oğluyum. O za- manlar, yetişmiş bir delikanlı idim, Bütün gün evin içinde ve babamın yanmda bulunuyordum. Babam mü- him şifreleri açarken, kimseye ili- mat etmez. Bir odaya kapanır ve işini bitirip çıkıncıya kadar odaya hiç bir ki in gir i ü mail Habiple birlikte şifreleri aç- mak için çalıştıklarını görmedim. Kendisinin iddia ettiği gibi bu şif- relerden bazıları hakkında belki malümatı vardır. Fakat, bu şifreler, ya herhangi bir suretle eline geçmiş Ce etmezdmi''Den bir dtfa otsumr Tss | GENÇLERİ Nasıl Kayıp Ediyoruz? (Başı 1 inclde ) okumaz, iki yumruğunu sevinçle masaya vurdu, ve gayri ihtiyari, -— Kurtulduk!.. diye bağırdı. — Ne oluyorsun, dedim, kim kurtuldu? O vakit kendini biraz toplar gibi oldu, fakat hissini saklamağa lüzum görmedi: — Mektup, Almanyadan geli - yor, dedi. Almanlar harp sanayi - ini, tayyare hücumlarına karşı, yer altına naklediyorlardı. Bu mektup, şimdiye kadar harp sanayiinin yüzde 60 nisbetinde yer altına ge- çirildiğini tebşir ediyor. Demek ki artık kurtulduk, harpten korkma- yız, İ “Arkadaşımı bu kadar sevindi- ren ve heyecana düşüren haber buydu. O vakit anladım ki bu genç Türkten ziyade bit Almandır. Ve heyecanlarını onlarla paylaşmak - tan duyduğü zevki, bu memleke - tin mükadderatı ile alâkadar ol- maktan duymuyordu. * Bu misalleri böylece uzatabi- liriz. Almanyada, Ameri - kâda ve Sovyet Rusyada tahsil et- miş gençleri nasıl kaybettiğimizi ve kaybetmekte olduğumuzu gös - teren pek çok misaller daha bulu- nabilir. Bu misaller bize şunu gösteri- yor:, Sovyet Rusya ve Almanya gibi muayyen ideolojileri temsil eden, mekteplerinde, müesseselerinde, ü- niversitelerinde, stüdyolarında ve konservatuvarlarında bu ideoloji- lere göre adam yetiştirmeğe çalı - şan memleketlere — çocuklarımızı göndermek hatadır. -Burâlarda ço- cukların dimağları muayyen ka - hplara dökülmekte, muayyen tipte insanlar yaratılmaktadır. Biz ço- C cuğumüzun “Türk Kalmasinı; , Vatas nı için yetişmesini istiyorsak, onu başka gayeler için insan hazırla » yan kalıpların içine sokmaktan ka- çifimalıyız. Amerika mekteplerinde 'de bu- veyahut ta kendisine söyl m- âe vali tarafmdan bir mahzur gö- rülmiyerek söylenmiştir. Vilâyetin beyanname vesaire gibi ehemmiyetli yazılarının kendi kale- minden çıktığını söyliyen İsmail Habibe şunu da hatırlatmak iste- rim ki; Vali Ferit senelerle Peran müstear İsmi altında makaleler, Şİ- irler yazmış ve gençliğinde gazete- cilik yapmış bir adamdır. Binaenaı- leyh, yazılarmı yazdıtmak için İs: mail Habip gibi kimselere hiç te muhtaç değildi. Bunu Feridi tanı- yanlar çok iyi bilirler. Hem bütün buüunlara ne lüzum var? İstediği bir adamı devletin mü- him —memuriyetlerinden biri olan valiliğe tayin ettirecek kadar nüfu- zu olduğunu iddia eden İsmail Ha- bip, kadir bilmez arkadaşına bü iyi- liği yapıp onu vali tayin ettireceği- ne, kendisini, yıllardır peşinde koş. tuğu en büyük emeline kavuştur- saydı, yani mebusluğunu temin et- seydi herhalde daha makul hareket etmiş olurdu. İki sütunluk makalesinde, yalnız kendinden bahseden ve kendini methü senadan başka bir şey yapmır- yan İsmail Habibin; “Bırak bu sü- tunlar kendimden bahsetmek için değildir,, diyerek sahte bir tevazu göstermiye kalkışması ne kadar gü- lünçtür. Acaba bunun kendisi farkı- K R A SF LERDE N Ankarada Cezalandırılan Talebeler Ankara 25 (TAN muhabirinden) — Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi ta- lebesinin bu sömestr tatilinde Bal- ,kanlara yapacağı seyahat yüzünden talebe arasında vâki olan ihtilâftan dolayı Vekâlet meseleyi tetkik etmiş ve önayak olduğu öne sürülen yeni zamanlar grupundan Hakkı Sevran ve Hulüsi adlı iki talebenin Fakülte- den kayıtlarının silinmesine, diğer iki talebenin leyli meccanilikten ih- racına, 10 talebenin bir sömestr müddetince nehariliğe nakline kâ- rar verilmiştir. nün t aksini görüyoruz. Orada da genç enternasyonal ve kozmopolit bir tesir altında kalı - yor. Milliyetini kaybediyor, ve va« tanına olan sevgi ve bağını unu - tuyor. Bilhassa henüz dimağı tam te- şekkül etmemiş, itiyatları kökleş- iş gençler için bu leket ler tehlikeli birer ocaktır. Şu halde Avrupaya ve Ameri- kaya tahsile genç gönderirken, yalnız tahsil ve mektep şartlarını değil, göndereceğimiz memleket - lerin içtimat ve kültür vaziyetle - rini de tetkik etmek ihtiyacı var- dır ve belki de bu, tahsilden daha mühimdi.î. Çünkü çocuğun karak- terini yapan âmil, dersten ziyade mühitidir. ——— Vekiller Heyeti Toplantısı Ankara, 25 (Tan Muhabirinden) — Vekiller Heyeti bugün öğleden evvel Başvekil Doktor Refik Saydamın ri. yasetinde toplandı. Toplantı saat on üçe kadar sürdü. Vekille Heyetinde çarşamba gününden itibaren 939 büt- çe projesinin esasları görüşülmekte- dir. Yeni Romanya Büyük Elçisi Bükreş, 25 (A.A:) — Resmi gaze- te, elçiliklerde vuküa gelen bazı de- ğişiklikler hakkmdaki k: neşretmektedir. Halen hariciye neza- reti politik dairesinin şefi bulunan Radu Crutzesco, Berlin elçiliğine, ha- len Berlin elçisi bulunan Radu Cu- vara Romanyanın ilk Atina büyük elçiliğine tayin edilmişlerdir. Romanyanın ilk Ankara büyük el- çiliğine de halen Riga elçisi bulunan Vasil Stoica tayin ounmuştur. 'BAN İmpeks'ciKardeşler Ve İnkılâp Adliyesi (Başı 1 inefde) virde görülmeyen bir adalet şövalyeliği ile müddetumumisi- nin dilinden ilân etti. Bu meziyetli ve yüksek manalı -beyanattan şunları öğ- rendik: I — İhbarda bulunanlar huyu bozuk garazkârlar değil- lerdir. Önlerinde bir taktm antetli kâğıtlar vardır ki eğer ha- kiki iseler devletin haysiyeti namına derhal merciine haber vermelidir. Bu bakımdan masumdurlar. H — Bu kâğıtlar dilimizi bilmiyenler tarafından yapıl- miş bir yanlışlıktır. Masumdurlar, çünkü derhal edilen tashi- he derhal riayet etmişlerdir. IHI — Derhal yapılan bu tashih, tahkikat başlamazdan iki üç ay öncedir ki İmpeks'ci kardeşler tarafından yapılmış- tır. Bundan iyi bir dürüstlük vesikası olamaz. IV — Bu iki vatandaş vicdan ve kitap kanunlarının bü- tün hükümlerince masumdurlar. V — Adliyeyi harekete getiren hükümet, vazifesini yap- mıştır. Masumdur. VI — Cümhuriyet adliyesi de bu masumluklar hükmünü memleketin içine dışına adalet ve besalet yaymıştır. Bazılarının istedikleri gibi başka tarzın bir hükümeti de- ğül, bu rejimin bu hükümeti; fezahate karşı nasıl şiddetli dav- ranıyorsa fazilete karşı da o kadar saygılı ve koruyucu dav - ranıyor. Bundan gurur ve errniyet duyuyoruz. Memnun olma- yacak varsa belli ki bizden değildir. İnkılâp kelimesini inad için tekrarlıyorum, bu, inkılâp rejiminin, inkılâp hükümeti, inkılâp müddeiumumisine, o in- kılâpça beyanatı, inkılâp memleketine verdirmekle; canevle- rinden incinmiş, belki torunlarının torunlarına miras kala- cak bir yasa tutulmuş iki namuslu ve masum ailenin gönülle- rini almış, ırzlarını varlıklarını kurt y Böyle bir iş bundan yüz elli yıl önce bir de İngilterede, o hürriyetler ve adaletler memteketinde olmuş. Bir küçük fark- la; Bizde hükümet suçsuz, onda biraz gafletli. Okumuşlardan işittim, yüz elli yıl önce Londrada bir hü- rün hürü İngiliz bizim İmpeks'ci kan kardeşlerimiz gibi han- diyse mahvolayazmış. Aliçeri etmişler. Hürriyetinden ve onu- rundan tehlikelenmiş. Sonunda İngiliz hâkimi, bu Türk inkı- Tâbının, inkılâp adliyesi gibi adamcağızın masumluğunu gör- müş. Masumluğunu ilân etmekle kalmamış, gafletli gördüğü hükümetini epeyce mühim bir cezaya çarptırmış. Adama ve çoluk çocuğuna, sülâle şeceresi devamınca her ay bir - tazmi- Harîciy'e Vekil Bugün Atinada (Başı 1 İnclde ) y âhim bir âmili ve iki memleket a - rasında mevcut sağlam bağları se - lâmlayacağını kaydediyorlar ve Ati- na ahalisinin, Sarocoğlunu alkışlar - ken, bütün Yunan milletinin hissiya- tına tercüman olacağını bildiriyor - lar. Saracoğlunun beyanatı Belgrad, 25 (Tan Muhabirinden)— Türkiye Hariciye Vekili Şükrü Sa- racoğlunun hareketinden evvel, Yu- goslavya Hariciye Nazırı Çinçar Mar- koviç tarafından şerefine bir ziyafet verilmiştir. Başvekil Çvetkoviç ile Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristarfın Belgrad elçileri Romanya maslahatgüzarı, Sa- racoğlunun maiyetindeki zevat, Tür- kiyenin Belgrad sefaretinin yüksek memurları, hükümet erkânı ve Ha- riciye Nezaretinin yüksek memurla- rı bu ziyafette hazır bulunmuşlardır. Şükrü Saracoğlu, Türkiyenin Bel- grad sefaretinde gazetecileri kabul ederek şu beyanatta bulunmuştur: “Güzel seyahatimin — neticesinden pek memnunum. Bükreşte dört Bal- kan devletinin mümessillerile değil, dört arkadaş, hattâ dört kardeşle bir- likte çalıştım. Biribirimizden vicda- nen ve zihnen müsterih olarak ve hepimize düşen vazifeyi yaptığımıza kani olarak ayrıldık Güzel memle- ketinizi gördüm ve Yugoslav milleti- nin vücude getirdiği eserleri takdir ettim. Bir noktaya, canlı bir hakika- te nazarı dikkatinizi cslbederim: O da, memleketlerimizden her birinin selâmeti için yegâne esas olan Balkan paktıdır. Bazan nazariyeler ortaya konur ve hâdisat bu nazariyeleri ta- kip eder. Bazan da hâdisat evvelce vuku bulur ve nazariyeler hâdiseleri takip eder, Bize lâzım olan hepimizi alâkadar eden bir hedef, bir ideal- dir. Ben bu müşterek ideali, bütün milletlerimizin ve şehirli, köylü, bü- tün milletlerimize mensup fertler- den her birinin sinesinde kardeş gibi biribirlerini sevecekieri ve gittikçe artan refahı paylasacaklarını bir sen- “A:î ae AĞA L eSndİ demişler. Hâkim de demiş ki: (Hükümet devleti, milleti tem- sil eder. Gafil davranmaması hikmeti vücudünün birinci şar- tıdır.) Çok şükür ki bizim işte hükümet gafil davranmamış, vü- zife ve fazilet titizliği göstermiştir; yoksa bizim bütçede de bir kalem masraf daha bulunurdu. Maşa ile tutup koymuş gibi bilirim: Buna da (para ye- dirdiler de ört bas ettirdiler) veya (kimbilir ne dolap dön- dü? ) gibi kara ruhluluklarda bulunacak birkaç kişi çıkacaktır. Nitekim Sivas istasyonunun açılacağı gün bu inkılâbın en büyük Başvekilini bir kırık lokomotife bindirip güneş yüzü- nü tava karasına boyamişlardı. O, muhakkak ki bunu affet- miştir, fakat biz inkılâpçılar ve inktlâp gençliği hiç bir zaman unutmayacağız ve gelecek işlerimizde bir örnek rehber edine- ceğiz. Yüzlerini görmediğim İmpeks'ci kankardeşleri! Affediniz, teşekkür ediniz ve göğüslerinizi inkılâpçı Türk vatandaşı gu- ruru ile kabartınız. Sizi, bizler tebrik ederiz. İmar İşi İçin Belediyeler Bankasından 5 Milyon Lira Istikraz Ediliyor hat verilmesine hükmetmiş. İtiraz etmişler: (Hükümet böy- b Yonkr ae < ü n ÇAM (Başı 1 inclde ) Biz burada vazifelerimizde gös- terdiğimiz dikkat ve itina ile hizmet kabiliyetimizi arttırâacağız. Merkez- de, bizi mümkün olan yardımlariy- le daima takviye edecek ve bu su- retle arzumuza en kısa zamanda varmak yolunu bulmuş olacağız. Belediye — namına Belediyöler Bankasından beş milyon lira kadar istikraz İmkânı temin edilmiştir. Bunu şehrin imarı için en faydalı ve tasarruflu şekilde sarfetmek ü- zere lâzım - olan plânları hazırlrya- rak işe başlıyacağız. Istablı âmirenin stadyom yapıl- mak üzere belediyeye terkine İcra Vekilleri Heyetince karar verilmiş- tir. İstanbula ayrıca devlet bütçe- sinden yardım da tetkik edilmekte- dir. İstanbulun imar plânmı tetkik için Başvekil kendi reisliği altında bir komisyon teşkil ederek bu iş hakkında kati bir karar alacaktır.,, Bir proje hazırlanıyor Haber aldığımıza göre, belediye bu 5 milyon lira ile yapacağı imar İşleri için bir proje hazırlıyarak Da- ki hiliye Vekâletine — gönderecektir. Dahiliye Vekili Faik Öztrak'ın ri- yasetinde teşekkül eden komisyon bu projeyi tetkik ederek en 'ıon şek- lini belediyeye bildirecektir. Bele: diye de büna göre imara başltyacak- tır. Bu projeye ithal edilecek en mühim işler şunlardır: 1 — Gazi Köprüsünün her İki başından itibaren Beyoğlu ve İstanbul tarafına u- zanatnı ddel işlerini Ikmal etmek, 2 — Beyoğlu cihetinde şimdiki Stadyo. muün yerinde tiyatro binası, şehir gazino ve oteli, Halkevi binâsı yapmak, $ — Şehrin Münasip görülecek bir ye. rinde bir matbuat salonu yapmak, - 4 — Şehrin süt ve et derdini hallet. mek için devlet ziraat kurümiyle müş. tereken, şehrin et ve süt işini başaracak bir müessese kurmak, $ — Piânları hazırlanmış, istikametla. ri Çizilmiş bulunan şehrin ana caddele. rinde icap eden istimlâk —muamelâtını ikmal edip işin inşaat safhasını hazırla- mal ık'._. Sehir stadyomunu tesis etmek, 7 — $Şehir otobüs servisini bir an ç. veğ ele almak. sa nazariye ile mi işe basşlamak lâ- zımdır? Bu nokta üzerinde yapıla- cak münakaşaların sonu gelmez, mü- nakaşaları bir tarafa bırakıp hakikati olduğu gibi ele alalım: Bu hakikat, Balkan paktıdır. Nazariyeyi ortaya koymak, Bal- kan paktının yalnız devletlerin, mü- nevverlerin, dirijanların değil, mil- letlerimize mehsup fertlerden biri- nin malı olmasma çalışmak siz ga- zetecilerin vazifesidir. Naip Prens tarafından kabul edildim. Bu benim için büyük bir şereftir. Kalbimde daima prense karşı muhabbetli bir hürmet taşıyacağım. Hükümetinizin erkânile temas etmekle pek kıymetli zevatla tanıştığıma tamamile kani bulunuyorum, Dünya siyaset işlerin- de bu kadar büyük rol oyhıyan bu dostluktan ve bu dostane ve şahsi te- mastan her fırsatta istifade edeceğim. Bu akşam memleketiniz. hakkında büyük bir takdir hissile ve Balkan antantı siyaseti hakkında tam bir hu- züru kalple hareket edeceğim.,, Metaksasın sözleri Âtina, 25 (Hususi) — Başvekil Me- taksas, bugün Bükreş seyahati hak- kında beyanatta bulunarak demiştir “Dost ve müttefik Balkan yarım adası milletlerinin dostluk ve itti - faklarını daima olduğu gibi muhafa- Za etmekte ve her ihtimal karşısında lima âmade ve aralarında mütesa- nit olduklarını size beyan edebilmek- le bahtiyarım. Barışa, fakat vekarlı ve haklı bir barışa derin bir surette merbut bü- lunarak, diğer Balkan milletlerinin de İttifakımızı akdettiğimizi ayni şartlar dahilinde saflarımıza İltihak edeceğini ümit ediyoruz. Yunanistan- da değil, başka yerlerde, Balkan itti- fakmın devamından şüpse edenler Mevcut olduğu için şu mestıt haberi Sİze verebilirim ki. bu *ttifak daima daha ziyade kuvvetli olarak devam etmektedir ve edecektir.,, Savarona Pireye gidiyor Savarona yatı, Hariciye Vekili Şük rü Sarâcoğlunu getirmek üzere, dün, hareket etmiştir. Haber aldı- Brmıza göre, Hariciye Vekilimiz yat- ta Yunan devlet ricali şerefine bir ziyafet verecektir.