18-2 - 939 BUGÜN İspanya Sulhüne Doğru Yazan: Ömer Rıza DOĞRUL Ç eşit çeşit kaynaklardan gelen haberlere göre İspanya sulh mütareke arefesindedir. Cim - huriyetçilerle Frankistler © arasında müzakereler yapılmakta ve bu mü zakerelerin müsbet bir netice ver » mesi beklenmektedir. Anlaşılan cüm huriyetçiler içinde mukavemeti lü - sumsuz yere kan dökmek mahiyetin- de telâkki edenler vardır. Ve bun - lar sulh lehindedir. Bu tarafı temsil eden en kuvvetli simanın, halihazırda Pariste bulu - nan cümhurreisi Azana olduğu anla- şılıyor. Diğer taraftan, her insanın en tabii hissi olan “yenilmemek,, ihtirasiyle en ümitsiz davayı dahi 50- nuna kadar tutunmayı kati bir şe - ref vazilesi sayanlar vardır, ve bun- lar da mukavemeti idame etmek ka- rarındadırlar Bu iki düşünce ve cereyan, Cüm huriyetçiler arasındaki teşettütü a - şikâr göstermekle beraber haklı ve şerefli bir davanın feci bir âkibet- le karşılaşmak üzere bulunduğu 8 * rada insanlığın en asil karakterini de tezahür ettirmektedir. Bir taraf herhalde istikbali düşünerek ve is - tikbalin yine ileri fikir ve yüksek i- dealler lehinde tecelli edeceğini tak dir ederek lüzumsuz yere kan dök - mekten sakınmak istiyor. Diğer ta - raf ise ileri fikri ve yüksek ideali, istikbalden dahi kıskanarak bugün yaşatmak ve onu yaşatmak uğrun - da kanını esirgemek istemiyor. İki görüşün de kıymetli, iki içtihadın da isabetli olduğu şüphe mi götürür. Esasen cümhuriyetçiler, şerefle - rini ve ideallerini o kadar cesaret, gayret ve kahramanlıkla müd ettiler ki bu müdafaanın ulviyı takdir etmeyen kalmadı, ve onun için sulh veya mütareke müzakere - leri hiç bir hayret uyandırmadı. Yarın veya öbürgün Cümhuri - yetçilerle Frankistler arasında bir mütareke veva sulh imzalandığı tak Gizle de ayni şekilde hayret uyan- dırmayacaktır. Çünkü anlaşılan iki taraf da artık, yabancı istilâdan kur- tulmak lâzım geldiğini anlıyor bunun için çalışıyor. Telgrafların verdiği © malâmat bu merkezdedir. Hattâ cumhurrelsi Azananın bu esasla birlikte intikam siyaseti takip olunmaması, ve milli mukadderatın tayininde ecnebi nü - fuzun âmil olmaması şartiyle sulha taraftar olduğunu, Burgosun da ayni fikri taşıdığı bildirilmektedir. Cümhurrei ti takip etmesi, düşünceli cümhuri bu suretle harbin süratle ulmasına hizmet eder, Diğer taraftan İngiltere ile Fran- sanın İspanyadaki larını idame €ttikl, buklaştırmak İçin rı anlaşılıyor. ve timal ki, müfrit iyetçileri iknan, ve nihayet eri ve sulhu ça - her şeyi yaptıkla- Bu Yüzden mesele, meselesi olmaktan çık; yanın biran evvel ya lerden ve kuvvetle her he şekil ve surette olursa olsun kendi mukadderatına sahip olması meselesi olmuştur. a ii bu mahiyeti aldığına gö - a Yabancı kuvvetler bu- , an memleketlerin ne yapacak- arı ehemmiyet kesbetmektedir. Dünkü resmi İtalyan gazeteleri - nin meştiyatına göre “İtalyan asker - lerinin İtalyadan ayrılmaları — için general Frankonun onlara vazifeniz bitti demesi kâfidir. Franko © bunu söyledikten sonra mesele kalmaz ve talyan askerleri yurdlarına avdet İspanya sulhu bancı gönüllü - rden kurtulması, ederler, Fakat İspanyanın bu silâh arkadaşlı unutmasını o İmkân Yoktur. : nkü silâh arkadaşlığı ko - ay kolay unutulur şey değildir. Bunu söyliyen gazeteler, İngil - tere ve Fransada, Frankoyu tanı mak dol, ristyle kopan gürültüleri tezyif ediyor ve İspanyol milletinin para ile satın alınmaz mağrur ve &- sil bir millet olduğunu da hatırlatı - yorlar, Yani, İngilizler, Fransızlar, İtal yan, Alman gönüllülerinin kıta kıta fırka firka İspanyaya girmesini, ya- hancı istilâ saydıkları gibi, İtalyan - lar da İngilizlerle Fransızların Fran koya kredi açmalarını, mali yardım- isinin bu hattı hareke-| iki taraftı temas-| mış, ve İspan-| | İngilterenin Garp Hudutları gi Büyük Britanya Erkânıharp Reisinin Mısırı Ziyaretine Ehemmiyet Veriliyor İngiliz Erkânıharbiye Reisi Viscont Gort Kahire, 17 (Tan Muhabirinden) — Britanya imparatorluğu ordusunun erkânı harbiye reisi general Viçonte Gort'un harekâtı, totaliter devletler tarafından büyük bir dikkat ve elâ- ka ile takip olunmaktadır. Bir Alman gazete muhabirinin bil- dirdiğine göre, İngiliz erkânı barbiye reisinin maüsadı, garp hudutlarında aşılmaz bir istihkâm hattı kurmanın esaslarını tesbittir, | Yine bu habere göre, bir çok kam- yonlar, garp hududuna bu istisköm- ların kuruluşunda kullanılacak olan swwaseeyi VE işçileri taşıyıp GUT - maktadırlar, Halbuki İngiliz erkânı harbiye re- isinin bu ziyareti, sadece, alınmakta İ bulunan milli müdafaa tertibatını teftiş maksadına matuftur. İngilterenin kara ordusu Londra 17 (A.A.) — Harbiye müs- teşarı Lord Munster dün akşam ver- diği bir konferansta kara ordusu mev cudunun, 1933 de 130 bin iken, bu- gün 202 bine baliğ olduğunu söyle- miştir. —i ig İrlanda Harpte İngiltere İle Beraber Çarpışacak Dublen, 17 (A.A) — Meclis mil İH müdafaa bütçesini 32 reye karşı İ62 teyle tasvip etmiştir. Cosgrave Partisi ve işçiler muhalif kalmışlar- r. | de müzakeresi esnasinda | İde Valera, muhtar Irlanda devleti. | nin Büyük Britanya ile diğer bir; İmemleket arasinda bir muharebe İzuhuru takdirinde; bitaraf kalamı- yacağını beyan etmiş ve ezcümle öyle demiştir: Kara İngilterenin erzak teda- rik etmesine mâni olmağı açtığı mu harebenin aksamından âddeden her millete karşı muharip vaziyetle ©- lacaktır.,, İ Yeni Macar Kabinesi İşe Başladı Budapeşte, 17 (A. A) — Kont Teleki hükümeti azası, bugün nasip Amiral Horty huzurunda yemin et - miştir, Akşam, kabine, ilk toplantı - sıni yapacaktır. Mebusan meclisi, ö - nümüzdeki salı günü toplantıya çağ rılmıştır. Kont Teleki, bu toplantıda proğramını okuyacaktır. larda bulunmalarını rüşvet ğe alma mahiyetinde telâkki e- diyorlar, Bu telâkkilere rağmen İspanyada sulh teessüs eder, ve yabancı kuv - vetler çekilirlerse Akdeniz sulhu na- mına mühim bir kazanç kaydetmek lâzım gelir. İ konga daha ziyade yaklaşmakta olan | miştir. Bu hareket, İngiliz hudutları Japonlar B ir Yar ımadayı Daha İşgal Ettiler Bu Ada İngiliz Müstemlekesine Beş Kilometre Mesafede Bulunuyor, Japonlar Taahhütlerine Rağmen Bu Yeni Hareketlerinden de İngiltereyi Haberdar Etmediler Hongkong, 17 (AA) — Hong Japon kıtaları, bu sabah, İngiliz müs temlekesine beş kilometre mesafede kâin Namtau yarım adasını işgal et- val da yapılacak her yeni faali- İngilterenin evvelce haberdar İ edileceği hakkında Japonların verdi- ği taahhüde muhalif bulunmaktadır. Hangkong'a doğru binlerce Cin mu- haciri akmaktadır. * Londra, 17 (A.A.) — Hainan ada- | smın Japonlar tarafından işgalinden bahseden Times gazetesi diyor ki: “Hainanın işgali Japonların Fran- saya verdiği taahhütlerinde hulfet- mesi demektir. Bundan şaşmamalı- dır. Zira vaadleri tutmamak Japon- ya Için hakiki bir tabiat haline gel- miştir. Bütün Tokyoda iktidar mev- kiinde bulunanların fena niyet saha- sında ne derece rekorlar kırdıkların- dan haberdar olup olmadıkları cai| şüphedir. Bu suretle bir gün, hizmet | ettiklerini sandıkları memleketlerine | sleyh en cesaretli Japonlar bile, de- | | decek tarzda hareket etmesi ve imparatorlarına büyük fenalıklar yapacaklardır... Times gazetesi bundan &onra, Ja. | ponyanın bu hareketi ile Avrupa po- litikası srasında münasebet olup o)-| madığını araştırarak diyor ki: “İtalya ve Almanyanını anti ko-| mintern paktı hedefler'ne yı acı paktın üç azasından birisi olan Japonya üzerinde son zamanlarda tesirler icra ettikleri hiç kimse için bir sır değildir. Fakat İtalyan — Al man — Japon tesanüdüne pek fazla inanmamalıdır. Eğer Japonya Hat- nana girdi ise, bu, kendisinin İşine geldiğinden ve yahut işine geldiğini sandığındanrır. Japonyanın Alman - ya ve İtalyadan fazla ümidi yoktur. Bu iki memleket Japonyaya, gönde- rilmek üzere dövizlere sahip değildir. Diğer taraftan Japonya, Amerika Birleşik devletlerile Fransn ve İn- giltereden çok şeyler bekliyebilir. Zira yalnız bu memleketlerle yaptığı ticaret kendisi için kârlıdır. Binaen- mokrat devletlerin muhtelif tahkir- lere cevap olarak ekonomik silâha sarılmak istemeyişlerine ne zamana kadar güvenilebileceğini düşünmeli» dirler. Filhakika ekono: silâh Ja- ponyanın hariçten gelecek tehlikeler arasında en ziyade korkması icap © den en büyük tehlikeyi teşkil eder.” Çinlilerin mukavemetleri Hongkong, 17 (A.A.) — Pekin ci- varında Paotinge Çinlilerin yaptığı bir hücum neticesinde demiryolu hattı bir çok noktada tahrip edildi- ğinden, Phagham demiryolu münaka lâtı dört gündenberi munkati bulun- maktadır. Hope eyaletinde, askeri vaziyet, gittikçe daha ziyade ciddileşmekte - dir. Halen Kihsien'de ve Şekişvan ci- varında şiddetli çarpışmalar vukua gelmektedir. Son günler zarfında Çin kıtaları, Hopei'nin şimalindek! düşman mevzi- lerini geri almiş ve bugün Hankovun garbında Yangtseking nehri kıyıları na varmıştır. İngiliz Alman Ticareti Ge İngiliz Ticaret Naziri “Ticari Harp İstemiyor, Anlaşma İstiyoruz,, Diyor Londra, 17 (A. A.) — Ticaret na- zırı Oliver Stanley, Avam kamara - sında muhtelif istizahlara cevap ve - rerek işsiz adedinin esaslı surette a- zalması için bütün ümidini ihracatın artmasına bağladığını bildirmiştir. İngiliz ekonomisini, demokrat deY- letlerle olduğu gibi totaliter devlet- lerin şartlarına da uydurmak mev - zuu bahistir. Stanley, İngiliz - Alman ticaret müzakerelerine işaret ederek demiş- tir ki; “— Ticari harp İstemiyoruz, bir anlaşma istiyoruz. Totaliter devlet - lerle bir tarzı hal bulabilecek miyiz, yoksa yine onların silâhlarını kulla narak mücadele etmekten başka bir şey yapmıyacak miyiz, bunu anla - mak istiyoruz. İki tarafa piyasalar - da hususi bir hisse veren ve yalnız İngiltereye değil ayni zamanda Al- manyaya da hizmet eden bir anlaş ma arzu ediyoruz. Muvaffakiyetten ümidimi kes - miyorum. Kömür hakkındaki İngi - liz - Alman müzakereleri neticelen - diği takdirde, bu vaziyet bizi eko - nomik meselelerin tetkikinde yeni bir tekniğe eriştirebilecektir. Hariciye Nezaretinin ekonomi şu- besi direktörü Ashton Gvatkin ha- berleşme maksadile, önümüzdeki haf ta içinde Berline gidecektir. Altmış Fabrika İşçi Kursu Açacak Ankara, 17 (Tan Muhabirinden)— Sınai müesseselerde ve maden ocak- larında mesleki kurslar açılmasına dai o nizamnamenin müzakeresine Devlet şürasında başlanmıştır. Ni- zamnsme gündelik işçi sayısı yekünü yüzden fazla olan sınai müesseseler- de bilgili sanatkâr yetiştirilmek için | kürslar tesisi şekli ve müfredat prog- raminı tayin etmektedir. Kurs açmıya mecbur olacak fab- rika sayısının altmış kadar olacağı tahmin edilmektedir. Fabrikalar ni- Zamname meriyete girdikten üç ay İNÖNÜ MÜZESİ Izmir, 17 (TAN Muhabirin- | den) — Milli Şef Ismet Inönü- | Rün doğdukları ev Inönü mü- xesi olmak üzere belediyece satın alındı. m iç Metsan maimemim | hazırlanmasına başlanacaktır. Ferağ muamelesi Sabri Toprağın Mezarında Bugün İhtifal Yapılacak Ankara 17 (Tan muhabirinden) — Ziraat Vekili Muhlis Erkmen ve Zi- raat Enstitüsü yarın (bugün) eski Ziraat Vekillerinden Manisa mebusu Sabri Toprağın ölümünün birinci yıl dönümü vesilesiyle İstanbuldaki me- zarına bir çelenk koyduracaklardır. Bu kadirşinaslık vazifesini Vekil ve Enstitü namına Orman Fakültesin- den bir heyet yapacaktır. pm id Erzincanda ve Sıvasta Kar Yağıyor Sivası 17 (Tan Mubhabirinden). Buralarda şiddetli soğuklar hüküm sürmiye başlamıştır. Fazla mixtar- de ve devamlı surette kar yağmak- tadır. Erzincan, 17 (A.A) — Uzun bir müddet açık giden havalar bu gece Şamda 30 Kişi Tevkif Edildi Yapılan Sokak Nümayiş- lerinde 12 Kişi Yaralandı, Dahiliye Nazırı Çekildi Şam, 17 (A.A) — D. Dün İ şehrin büyük sokaklarında halk nü- mayiş yapmıştır. 12 kadar yaralı var dır Polis 30 kişiyi tevkif etmiştir, * Beyrut, 17 (A.A.) — Dahiliye na- zırı Cabri istifasını vermiştir. Kabi- nenin de istifa edeceği zannedilmek- tedir. Cabri istifasından evvelce âli komiser Puaux ile görüşmüştür. Bu smülâkatta diğer nazırlardan bazıları da hazır bulunmuşlardır. Bu husus- ta bir teblig neşredileceği bildiril mektedir. eril Bir Haftada Yakalanan Kaçakçılar Ankâra, 17 (A.A.) — Geçen bir hafta içinde, Suriye hududunda, 49 kaçakçı, sekiz yüz elli beş kilo güm- rük ve inhisar kaçak malı ile 79 Türk lirası, iki silâhı on iki mermi, on i- ki kaçakçı hayvanı, yüz üç kesim hayvanı, İstanbulda, yirmi bir kaçakçı, yüz sabaha doğru bozmuş, şehre kar yağ dir. — yirmi beş kilo inhisar kaçağı ile sek- mıştır. Karın yüksekliği dört santim | sen gram uyuşturucu madde ele ge- | KİSİYİ sizin bize yaptığınız gibi yaka- girilmiştir. sonra kurslara başlamış bulunacak, ve bir devam edecektir. GÜNÜN HABERLERİNE AİT RESİMLER : 2 .” — İspanyadan Fransaya hicret edenlerden bir kısmı şimdi tekrar İspanyaya dönüyorlar Bir Canavarla Mülâkat Yazan: B. FELEK ki gün evvel, Eminönünde yı kılmakta olan bir hanın ar - kasına düşen, dar, nemli ve bozuk kaldırımlı bir sokağın ağzında bir kalabalık gördüm. Sokuldum. Kala! ğın ortasın - da sıska, hırpani ve aylak bir çocuk bağırıyordu: — Yolcular! Beş kuruşa! Gelin görün! Böyle bir canavar; yoğurt çanak kadar gözleri var. Yolcu! Bir koyunu bir lokma yapıyor. Böyle bir canayar! Ne Avrupada görürsün, ne Amerikada!.. Cebimde bir sarı beşlik var. Kaç zamandır kimseye süremedim. Par. İmağıma kıymık batmış gibi beni ra- hatsız ediyor. Şunu vereyim de kur- tulayım dedim. Yıkılacak diye kiracısı (o çıkmış boş bir dükkânın camlı kapısına a - naforcular içeriyi görmesin diye fu - kara terekesinden alınmış bir batta- niye germişler, içine de mahut em- salsiz canavarı koymuşlar. Çeyreği toka ettim ve içeri gir - dim. Loş bir yer, 16 mumluk, tozlu bir ampul ışığı altında boylu boyu- na bir büyük balık yatıyor. İçeride de ondan ve benden baş - ka kimse yok. Yalnız olduğumuzu, aramızda da parmaklık falan gibi be- »İ onun zulmundan kurtaracak bir şey olmadığını görünce ürktüm ve hemen dışarıya fılamağa hazırlanır ken canavar dile geldi: — Korkma yahu! bir şey Yap - mam! Zaten yapacak halde miyim. Baksana! Çekingen bir eda ile sokuldum ve yakından tetkik ettim. Beş met- Te kadar uzun ona göre de kalın, 4-5 bin kiloluk bir balık, — Burada işin ne?.. diye sordum. Siz bendeki saflığa bakın ki ba - lığı söz süz Yüz aman da izine “Makç bar lık konuşur mu yahu?,, diye şüphe bile gelmiyor. Hafif sesle cevap ver- diz — Kazara bir balıkçının zokası- nı yuttum. İpi de kesemedim. O da yakamı bırakmadı. Nihayet burala. ra düştük, Bir şey zıddıma gitmiyor, insan oğlunun eline düşen © şeyden hayır gelmediğini atalarımızdan işit- miştik. Hattâ koyun, keçi, sığır gibi hayvanların kıllarından tırnakları - na kadar her tarafını kullanırlar - miş. Onun için beni şuna buna göste- rip para kazanmalarına cilve kader deyip geçiyorum. Çünkü küçüklerin eline düşünce büyükler acayip olur. Hüner küçüklerin eline düşmemek- tedir. Bizim kaderimiz böyle imiş, Düştük ve bir acayip şey diye mos. trahk olduk. Lükin bir türlü tahammül ede - mediğim, havsalama ( sığdıramadı - Eım şey şu bana canavar demeleri ve gazetelere basıp canavar diye ilân etmeleridir. Allah rızası için, sizde hiç man - tık, akıl ve insaf kalmadı mı ? Şu halime bak! Ne elim var, ne ayağım. Ne zokam var, ne ağım, Şimdiye kadar sizin içinizden kaç layıp böyle loş ve boş dükkânlarda para ile seyrettirdik? Kaç tanenize “canavar, adını taktık ki: siz bize canavar diyorsunuz, Bize canavar derseniz, siz kendini- ze ne diyeceksiniz? Dedi, Acıdım hayvana: — Geçmiş olsun! Ne yapalım ka- der! dedim. — Doğrudur. Dedi. Allah bete - rinden esirgesin! İçim hun oldu. Girdiğime pişman oldum. Islak ve kirli battaniyeyi itip canavarın nezdinden dışarı çikar - ken çocuk hep bağırıyordu: — Haydi yolcular! Gelin! Gö - rün! Bir böyle canavar. Bir adamı bir lokma yapıyor! Ve bu reklâm kulağımda iken, insanların hayvanat bahçelerinde ka- fese koydukları bütün yırtıcı hay» vanlar ve hakiki canavarlar gözü - mün önünde geçit resmi yaptılar. Acıdım biçarelere! Zavallı cana - varlar,