17.1. 1939 TÜRK SANATKARININ ELİYLE Atatürkün heykeltraş Nusret Sunman tarafından yapılan büstü m “ozum gerer ARTUR, Ba Tablosu ile köylünün mektebe karşı gösterdiği alâkayı canlandırıyor. tatürk 1933 yılm 29 Bi- rinciteşrininde demişti ki “Şunu da ehemmiyetle teba- rüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk mil- letinin tarihi bir vasfı da güzel sanatları sevmek, ve onda yük- selmektir,, » ” O günderberi Türk gençili tatürkün gösterdiği bu yoldada çök büyük bir mesafe katetmiş bu Yanuyor. Gördüğünüz büst ve tab- lo fotoğrafları, Türk sanatkârın Güzel Sanatlarda kavuştuğu yük- #ek mevkii tebarüz ettiren kuv- GAZETELER ümkhuriyet,, refikimizde Ali Kâmi Akyüz, bir makalesi- nin başında: «— İdeal, bir serah gibidir. O- na doğru yürünür, fakat hiçbir za- man varılmaz!,, diyor, Ve b vecizeyle başlıyan ma - kalesini şu cümlelerle tamamlıyor: «.— Çocuklarımızı, #desle doğ- ru götürmek İçin, kendimiz o ye- Jan yolcusu olmalıyız!,, Bu satırları okuyunca, Ali Kâ- mi Akylize: «.— İlâhi üstad... Senin anlat. tığın şekilde idealin peşinden kim koşar?,, diyecektim. Fakat, rekor peşinde koşan gençlerin çokluğunu. düsününce, dilim varmadı! o &u satırları Son Postada oku. ya” Zihnim darmadağınık. İh- Ta, Şimdi size anlatacağım nerede duydum? Bilml - “© garayın içinde mi, yoksa an çıktıktan sonra şehirde sarayın icinde İken tiyarı vetli ve sayısız delillerden birkac tanesidir. Bu fotoğraflar bize, memlekö- Wmizdeki güzel sanat eserlerini, ecnebi sanatkârlara o yaptırmak mecburiyetinden tamamen kurtu- lacağımız günlerin çök yakın ol « duğunu müjdeliyor. Genç bir şairimiz diyor ki: “Biz, asırların bir daha eşine rastgelemiyeceği bir büyük facia- nm 'şahitleriyiz. Milyonların bir- den ağladığını, ve dövündüğünü gördük, bütün bir vatanm türbı leştiği ve bütün bir milletin tür- bedar kesildiği saatleri yaşadık. Bütün memleket, bir acı İle, bir ARASINDA duymuştum gibi geliyor bana. Bel ki de yanılıyorum.,, . “Son Posta,, bu satırların üs- tüne şu serlevhayı atmış: 3 “Bir saraylının hatıralars!,, Hilkat garibesini görüyor mu- sunuz? Kadıncağız hafızası kal - madığı halde, hatıralarını neşre- debiliyer. . Şu serlevhayı da “Son Posta, da okudum: “İlk çaldığım şey: Tencere. Ya- san: Ziya Şakir!, Yazıcı samimi olmalıdır derler , bu derecesi zararlı değil mi Haber Gazetesinin gözü ocaman harflerle yazılmış o- lan şu sunli “Haber, gnze- tesinde okudum: “Dünyada neler oluyor? Serlevhanın altına bakınca ne ocak gibi tutuştu. Ve bir imbik gi bi kaynadı. Biz böylece, bütün bir yurttan süzülüp gelen yas eksiri ile sermest olmadıksa, ve yaratmı- ya hazırlanmıyorsak, bize sanat- kâr demesinler artık! Biz, o Türk sanatından, bir Atatürk hamlesi bekliyoruz. Şurada, burada müj- delerine ve başlangıçlarına rast - geldiğimiz sanatın her şubesinde- ki “Atatürk mektepleri, ni bir an evvel gelişmiş görmek, baş is teğimizdir!,, * Gördüğünüz fotoğraf, bu bü. yük isteğimize kavuşacağımız gü nün çok yaklaşmış bulunduğunu da müjdelemiyor mu? İngiltere Başvel i, Fransa Başvekili nus hükümdarının amcazadesi 30, rasında pusulaya bakıyordü. FIKRALAR Çam! Hiyorsunuz ki, Noel ve Yıl başı geceleri hıristiyanlar - hattâ şimdi huristiyan olmıyan bazı aileler « evlerinde çam ağacı donatırlar. Bunun nereden geldiğine dair malümat verecek değiliz. Fakat ça- ma dair bir fıkra yazacağız. Fikranın aslı kimindir? Pek keş- tiremiyoruz. Yılbaşından ya bir, ya iki gün evvel bir akşam otuzunu çoktan geçmiş, kırkı bir türlü iti- raf edememiş, fakat frenklerin ko- ket dedikleri hâlâ kendine bakan, görsem beğenirsiniz? Bu sunle cevap olarak, “Haber,, gnzetesi, öpüşen İki çiftin resim- lerini basmamış mı? Bu dünyaya. Her tarafı birbiri. ne karışmış olan bu ateş ve kan dünyasma bakan objektifin nik- binliğine bakın!.. Bence “Haber, gazetesi, “Güzel göz,, müsabakası | yerine, bir “ideal göz,, müsabaka» # açsın! Bu nikbin gürüşüyle, o müsa- bakayı mutlaka kazanacaktır! çehresine, endamına ve edasına dikkat eden bir kadının Maçka ta- raflarındaki salonunda bir kaç ki- şi görüşüyorlar. Misafirlerden birisi muttası! bir akşam sonra donatacağı çam ağa- cını hâlâ bulamadığından dolayı endişeli iken söz salon ışıklarına intikal ediyor Ev sahibi kadın; — Bilmem neden, ben çok sert ışığı sevmem. Biraz gölgeli, biraz yumuşak, hulâsa insanı bulanıkça gösteren bir aydınlığı dalma tercih ederim. Zaten modern aydınintma da bu tarafa doğru gidiyor. Miye sa miml bir temenide bulunuyor. Hazır olanlardan biri de bu mü- nasebetten istifade ederek; — Acaba yeni sene girerken ne. den ışıkları söndürürir? diye 60- ruyor. Güya nükte yapmak istiyen bir üçüncüsü bu söze; — Kırkına varmış kadınlar ışığı sevmezlerse 1939 yaşındaki yıl ka- ranlıkta girmesin de ne yapsın? Cevabını verince kadın hemen çam İstiyene dönüp gülerek: — İşte aradığınız çam devrildi, diyor. geçen hafta ricaliyle görüşerek İngiltere ile Fransanin fikir ber âberliğini teyit etti içinde Roma Datndier'ye Kan nışarımı vermiş- ir. YEN Harplere neler sebep oluyor? Kğ ile ruhiyatçılara gö Te harp sebepleri şunlardır: Irki ayrılıklar, hodperest vatanper verdik, milliyetçilik, silâh yarışı, hünersiz diplomasi, gıda maddele ri meselesi, nüfus tazyiki, dünya piyasaları, yabanci sermayelerin tuğyanı ve salre.. Bunlara göre insan hakikatte sosyal bir mah - lüktur. Sulhu ve dostluğu sever. Harp İse beşeri bir zaruret değil. dir. . Kadınlar daha mı zalim? Jen üniversitesinde Prof, Hlugel erkek ile kadını tah- Ml eden bir bahsinde “Dahili harp lerde, ayak takımı hareketlerinde kadınlar erkeklerden daha © çok zalimdirler. İspanya dahili harbi sırasında kadınlar birçok yerlerde son derece zalimane hareket çt- mişlerdir. Fakat kadınlar ancak w- mumi heyecanm âzami” dereceye vardığı sırada bu şekilde hareket ederler. Sebebi, heyecanlarını, er seyahatini yaptı ve Parise uğradı. Pariste Fransılar Afrikayı mi yük ehemmiyet vermeğe sevkedilen > seri Resimde, motörle bir tep görünüyor Mister Chamberlaln son seyahati sırasında Dov er ile Kale arasında seyahat ederken kaptan kama» NY kek heyecanmdan çok fazla olma- sıdır. Diğer taraftan rikkat neza- ket, fedakirlik ve feragatin en Yüksek nümuneleri de kadınlar - dadır.,, diyor, * Kime malüm : yare Skandali İsmi verilen şu mahut hâdise hakkında “Cum- buriyet,, gazetesinde okuyoruz: şu satırları «Ankara, (Telefonla) Ekrem Könign imza ve resm! mühür sahtekârlığı ete rafındakı tahkikata devam olunmakta dır. Malüm olduğu üzere Kânlg namiy- le maruf olan Ek det evvel Har Vekâletlerimiz: zag. Lâtife mi? Târiz mi? Karilerinin bu sahtekirliktan malümatı olduğunu Cumhuriyet refikimiz nereden anlamış ki onla- ra “malömunuz olduğu gibi,, diye bir hitapta bulunuyor. m, bundan bi Min rini teklik et- Acaba bu söz “aptala malâri 0 Tur,, tâbirinden dolaşıp ta bize ap- tal demek istiyen bir hitap mıdır?