j Ss 9 T R Dünya Futbol Kupasın Hangi Millet Kazanacak? Son Müsabakaların Tebarüz EHird Adet Fazlalığı Hangi Sporlarda Bir kısım idareciler, rekorlar, neticeler ve gali- biyetler için yapılan sporlarla nesli gürbüzleştir. mek için yapılan ekzersizleri biribirine karıştıra- rak yanlış hükme düşerler. Bir parça koşmasını, sabahları za- manının otuz dakikasını beden terbi- yesine ayırmasını, beş on defa futbol topuna vurmasını bilenlerin adedi ne kadar çok olursa o kadar iyidir. Fa- kat esası rekabet olan müsabakalarda sayı çokluğunu bir kiymet olarak ile Tri sürmek tamamen hatalıdır. Bunun muhtelif misallerini dünya kupası maçları dolayısile daha iyi gör dük. Dünya kupasına yazılan millet lerin futboleü istatistiklerini bir ga- zete neşretmişti. Sayı rekorunu Al manların her milleti beş altı defa ge gerek kırdıklarını o cetvelde gördük. Almanların bir milyondan fazla fut- bolcüsü varmış. Avrupa futbollünde mühim bir yer alan İtalyanların fut- bolcü yekünları kırk beş bini aşmı- yor. Hele Almanları yenen İsviçreli- ler iki bin arasında dolaşıyorlar, Ma- carlar, Fransızların yarısına ancak yaklaşıyorlar, Bir milyondan fazla futboleü ara- sından bir tek milli takım çıkarmak İsteyen Alman idarecileri uzun boy- Ju ölçüp biçtikten sonra Avusturya oyuncularından da istifade etmeği muvafik gördüler, Yani Alman mille- tine lâyik beynelmilel muvaffakıyet leri başarabilecek âyarda bir milyon futboleü arasindan ancak sekiz tane oyuncuyu gözleri tutabildi. Maama- fih işin nazari ve grafik tarafı mev- zuu Böhsolunca, Atmanlar #utbolcü- lerinin adedini, bir-milyondan fazla olarak suretile haklı bir gu a E idiler, Vaktâ ki futbol sporunun hakiki! bünysile terazilenmesi ve diğer mil- Jetlerle kıyas edilmesi ileri sürülün- ce, pek tabli olarak, adetten evvel ka dite meselesi öne geti. Bugün svuç kadar toprağı olan İs- viçreye yenilmiş Almanyanın bir mil yonu geçen futboleü kuvvetini kimse nin hatırladığı yoktur, Esasen stadyumlara giten ve orâ- larda beynelmilel müsabakalar halin de gözönüne gelen rekorlar ve a sporda rekor ve netice oldukça tabi- atile seçim, eleklenme ve güzideler lamaya başlayınca Drek'e istinat eb miştir. Bizde de, idarecilerin dirayeti ile olmasa dahi, kendiliğinden böyle ol- muştur. Zekiyi, Alâettin! kaybettik» tenberi Fenerbahçe hayli sıkıntı çek ti. Fikret oynadığı mevki ve arkadaş- ları üstüne ölan tesiri itibarile Fe- nerbahçenin bütün kadrosuna birden desteklik edecek ( vaziyeti pek olas| madı. Galatasaray asların on bir içi- ne karıştırmaya başladığındanberi es | ki halini bulamıyor. Bu nokta hakkındaki kanaatlerimi | zi de yukarıdaki misallerle aydınlat-| mış olduk. Şimdi kısaca dünya kupa- | $ı maçlarında kazanmaları ihtimali| olan milletlerin şanslarını ölçeceğiz. Yıldızları kuvvetli olan takımların faikiyetini kabul ettiğimize nazaran, ilk maçlarda muvaffak olmuş birkaç milleti tahmin listemizden silmeye mecburuz. Yıldızsız olduğu Fransız matbuatı- nin neşriyatından belli olan Kübalı lar Çeklerle berabere kalmalarına rağmen, zannımıza göre, dünya kupa sını alabilecek kudrette dğillerdir. Bir zamanlar Avrupa futbolünün en iyisini oynayan Çeklere gelince seri futbol önünde birkaç kere muvaffak olmaları kuvvetli ihtimaller dahilin-! de değildir. Hazmede ede, sindire siri sağlam, fakat biraz ağır oynayan ları vakit bir iki maçta muvaffak © Salar bile üçüncü veya dördüncüsün- de çözüldüklerini son seneler çok gör dük. Bü itibarla Çeklerin de hem bi rinci sınıf yıldızsızlıktan hem de bir parça ağırlıktan tasfiyeye uğrama- Yarını hesaplarımıza daha yakn bulu- yorüz. Kuvvetli namzetler : Geriye kalan kuvvetli namzetler 2- rasında Macarlarla İtalyanlar ve İs-| veçler kalıyor, Macarların birinci ne| vi büyük bir artistleri var Şaroji... İtalyanların birinci nevi artisti ola- rak başta Piola, ondan #onra Meazza Sınıfı vardır. Dünya kupasında şansı olan milletler ; Şu girizgâhtan sonra dünya kupa- sı maçlarında şimdiye kadar alınan neticelere ve tasfiyeye uğramamış milletlerin derecelerine göre aşağı yu karı bir tahmin yapmıya çalışacağız. Futbolde büyük adetlerin muhakkak büyük roller oynamadığını söyledik. Umumi tarifinde cem'i spor denilen ayaktopunun en esaslı kıymetleri ara sında ferdin tuttuğu mevkii hatırlata Tak hesaplarımıza devam edeceğiz. Dikkat edilirse, cem'i spor denildi. © ği halde, fertleri srasında yıldız pa- yesine erişenleri pek kuvvetli olmı- yan takımlar ekseriya beklenen randı mam vermemektedir. Esasen her a- © allı ve anlayışlı idarecinin takım teş kilâtında kullandığı ölçü hep ferde gö re tertip edilmiştir. Müteveffa Hugo Mayzel harikulâ- de takımını iki kişi üstüne kurardı. İray burada Beogradski ve Yugoslav | —. İtalyan Pozzo milli takımının mümes| ya takimlarile yaptığı maçları 3—İ |timada bu — sille larakd üne kadar Meazza'yı kul İanırdı. Meazza biraz ağırlaşınca Pio- Jayı buldu ve dört elle sarıldı. Fransız milli takımı bir iki yıldıza — istinat etmek imkânını kaybettiğin- denberi istikrarını muhafaza edemez oldu. ve futbolün cem'i olduğu nazariyesi ni ileri atmış olan İngilizlerde de işin ile Ferrariyi sayabiliriz. İsveçlerin dört oyuncuları birinci nevi artisttir. Fikat çoşmaları eksik görünüyor. Macar kadrosu Şaroşiye istinat €- diyor. İtalyan takımı, Pole gibi birinci ve dellei ateşli bir merkez mühacim- le ikisinin maharet tartısı yekünu Ma car yıldızı kadar tutacak Meazza ile Ferrariye dayanıyor. görüşümüze göre, Macar ve İsalyan takımlarının dayandığı bu dört yıldızın bugünlerdeki vaziyetle- Ti kupa galibiyetinde en mühim rolü oynayacaktır. Eğer Saroşi İtalyanın üç yıldızının ışığını birden söndürebilecek parlak- | Jıkta oynayabilirse, dünya kupasını timal koparır, Aksi takdirde biri bi rinci, ikisi daha başka tertipte üç fer de dayanan İlalyan takımının talihi kâğıt üstünde gözüktüğü kadar saha da da fazladır kanaatindeyiz. ——— N .— iği Kıymetler.. Üstünlük Verir ? Antrenör Kursu Hakkında Bir Okuyucumuz Ne Diyor ? Muharrirlerimizden Bürhan Fe lek'in Futbol mecmuasının ilk nüs hasında Antrenör kursuna dair yazmış olduğu yazıyı okudum. Memleket sporunun yükselmesi çin açılan bu hayırlı işe hücumu çok haksız bulmuştum. Fakat kur sâ alınanların kimlerden ibaret olduğunu bilmek, onları iş haşın- da gördükten sonra kanaatimi bil dirmek istiyordum. İş sahibi ol- duğum için işimi bırakıp kurs müdavimlerini ve çalışma tarzlar rını görmek şimdiye kadar nasip olmamıştı. Memlekt sporu için verimli olacak olan bu işim: bal- talanmasına tahammül edemiye- rek, işimi gilcümü bırakarak şehir stadyomuna gittim, Karşılıklı do- kuzar kişi dizilmiş, çift kale top oynadıklarını gördüm. İşte o an- da o yarıya hak verdim. Yarın yurdun muhtelif bölgelerine da- Eilacak olan bu milidavimlerin ço Zunun bu işi haşarmasına ihtimal yoktur, Çünkü nerede saçı başı a- garmış göbekli kimseler varsa hep bunlar toplanmış. Topa vur- ma şöyle dursun, doğru dürüst koşamadıklarına şahit oldum. Ev- velâ bunların kurs talebesi olduk larına inanmamiştım. Fakat be- nim gibi bunları seyre gelen ta- aıdığım birkaç oyuncudan bunla- dağuku dell Ve DİL MMA sir olarak oradan ayrıldım. Her ne kadar öğretmenleri bilgili bir $ adama benziyorsa da yarın mem- $ leket çocuklarını — yetiştirmeğe $ namzet olan öğreniciler aktif va- $ ziyette tamamen sıfırdır. Mahalle çocukları bunlardan pek güzel to- pa vurur veya koşar, Çok yazık ki bunları gören yok. Bunların ekse- riyetinin nasıl antrenör olacakla- rına yalnız ben değil, bütün An- ; kara sporcuları hayret ediyorlar. İçlerinde Obugün birinci Os nıf futbol ve atlet seviyesine yük- selmiş ve halen Gençler Birliğin- den Selim ve Salâhattin, Güneş- ten Füruzan, Galatasaraydan Hü- seyin ve milli atlet Faik, Edirne mıntakasından da Hüsnüden bay- ka hiç birinin antrenör olabilecek kabiliyetleri yoktur. İşittiğmie gö re 'de çoğu ortamektep mezunu değilmiş, Memleket sporunu nur- landıracak olan bu kurs müdavim lerinden bu işe yaramıyan ve tah silleri orta dercede olmadığı sabit olanların kursta işleri nedir? Bun lara sarfedilen paraya yazık değil midir?, Spor Kurumu kursu açarken: — Sporda bilinmiş mazisi ol- mak; —Orta mektebi bitirmiş ol- mak; gibi maddeleri neden koydu ve bu şartları haiz olmıyanları neden kursa aldı? Yanık değil mi?. Ankara: Anafartalar Galatasaray Mağlüp Belgrat, 13 (Hususi) — Galatasa - ve 4—0 kaybetmiştir. v Zi Çoban - Büyük Mustafa Karşılaşması caddesi Terzi İsmail Tunca karşılaşmanın yapılmasını baka tarihini 2 'Temmuz cumartesi ak şamı olarak tesbit etmişlerdi. Haber aldığımıza göre ber iki kl AN Orman Kanunu Dün Mecliste Görüşüldü (Başı 2 ncide) Diğer maddeler de okunarak tas- vip edilmiştir. Meclisin bugünkü toplantısında mahrukat kanunu lâyihasile orman umum müdürlüğü teşkilâtı hakkın. daki kanun lâyihası, yüksek mühen- dis ve teknik okulları mezünlarınm mecburi hizmetlerine, Ziraat Vekâle- ti vazife ve teşkilâtı hakkındaki ka- nuna 19 mayıs için bir fıkra ve bir madde ilâvesine ait lâyiba da müza- kere ve kabul edilmiştir. Evlenme Yaşları Ankara, 13 (Tan muhabirinden) — Türk Medeni kanununun, evlenme yaşları hakkındaki 88 inci maddesi- nin değiştirilmesine dair olan kanun lâyihası Adliye encümenince tetkik ve hükümetin teklif ettiği şekilde ay nen kabul edilmiştir. Emniyet Teşkilâtı Hakkındaki Kanun Ankara, 13 (Tan muhabirinden) — Hükümet Meclise, emniyet teşkilâtı kanununun bazı maddelerini değişti- ren bir kanun projesi vermistir. Da- hiliye ve büdce encümenlerinden ge- çen proje Kamutay ruznamesine a fınmıştır. Bu proje emniyet teşkilâtı. nın maddi ve mânevi kalitesini yük seltmek ve polis mesleğinin ihtisas sımflarını fazlalaştırmak hususlarını temin etmektedir, Proje hükümleri arasında polis enstitüsünden başka, bir kollej kurul ması da vardır. Bundan başka, polis divanının teşkili hakkındaki madde- lere de vuzuh ve kuvvet verilmiş ve disipline ait bazı kararlar alınmış. kadrolarda lüzumlu değişiklikler ya- pılmıştır. İzmir Turistik Yollarının İnşasına Dair Kanun Ankara, 13 (Tan muhabirinden) — İzmir vilâyeti turistik yollarının in- şasına dair olan kanun İâyihasının muvakkat encümence tetkiki bitiril. miş ve liyihanın Mecliste miizakere- Mecliste miianke Son şekle göre: Bu yolların insa, ıslah, tamir, ağaçlama, bakım ve mü- hafaza masraflarına tahsis olunacak ifevklâde gelirler şunlardır; A — Vilâyte içindeki yol mükelle- fiyetlerine zammelunacak ikişer li- ra, B — Vilâyetin bedeni ve nakdi €- İsas yol vergileri tutarından ayrıla- cak yüzde 35 le, ; C — Vilâyet merkezinde ve ban- liyöde işliyen devlet demiryolların- dan gayri muayyen tarifeler deniz ve kara nakil vasıtaların yölcu bilet- lerine ve abonman defterlerine ve tenzilâtlı seferlerin beherine zamme İlunacak 20 para ile vilâyet merke zine bağlı şehir ve kasaba ve köyler arasında işliven devlet demirvolla - Irından gayri muayyen tarifeli nakil yasıtalarınm gidiş - geliş ücretlerine ayrı ayrı eklenecek birer kuruş, D — İnşa ve ıslahı ikmal edilen tu- ristik yollardan geçecek nakil vası- talarından alınacak hususi seyrüse- fer resmi, Seyrüsefer resminin tatbik edile ceği yol kısımlarının başlangıç ve sonları ve her bir kısım için alınacak resim miktarları, her kısmın beher kilometresi başına aşağıda yazılı a- zami miktarları geçmemek üzere vi- lâyet daimi encümenin teklif ve na- / tesbit olunur. İ 1 — Yüklü hayvan arabaları için 1 kuruş. 2 — Binek otomobilleri ve üç te- İkerlekli motosikletler için 1 kuruş. 3 — Otobüsler ve kamyonlar için 3 kuruş. Bu kanunun mucip sebepler lâyi- hasında İzmir ve civarındaki arkeo- lojik kıymeti haiz eski eserler, kap- hcalar, içme suları, plâjlar ve hava- bün murahhasları bu karşılaşmanın linin turistik ehemmiyetini artır. Büyük Mustafanın şimdiye kadar | yalnız Çobanla Büyük Müstafaya in- | maktadır. güreştiği 87 kilodan ağır siklet sunfı-| hisur etmemesini ve her Iki klüp gü | * Bu kısımlarda, rahat ve kolay se- Futbol teşkilâtı, nizamnamesini ve|na geçmeyi istemesi üzerine ilk ola-| reşçilerinin bütün sikletlerde karşılaş | yahat imkânları temin olunduğu tak- her şeyi ile birinci evi tatbik eden | rak gazetemizde haber verdiğimiz Ço| tırılmasım arzu etmektedirler, ban Mehmet - Büyük Mustafa karşı- Jaşması tahakkuk etmek üzeredir. Bu husus, klüp murahheslarının ya pacakları ikinci bir toplantıda belli dirde turizmin inkişaf ederek büylik iktisadi faydalar temin edilmiyeceği ve bunun da evvelâ o civarda yapıla- bu tarafı ferde dayanır. Koca Arse-| Bu iki kıymetli güreşçimizin men | olacak ve müsabakalar Güneş - Gala-| cak teknik ve medeni vasıfları haiz © mal takımı bir vakitler Davidjak, o İsup oldukları Güneş ve Galatasaray 'tasaray güreş karşılaşması namı altın | yollarla temin olunacağı kaydedil- geçer gibi olunca Bastin, o da ihtiyar klüpleri idarecileri ilk yaptıkları iç- da yapılacaktır. mektedir, a i | fa, Iktısat vekâletlerinin canla | Ehemmiyetli MZ AEERASEAA ETEM > ektüpları, her ikiside sol ellerile . ayırmaktaydılar. Çünkü veznedar kızın sağ elinde kalın bir eldiven vardı; müvezzie gelince onun da sağ eli âdeta don- Muştu. Tavanın bir kısmı, ışık gel- sin diye, buzlu camdan yapılmış - tı, Ve bir odadan ibaret olan bu köy postahanesinin ortasında odun ları çıtırdıyan bir soba yaniyor - du. Yanıbaşındaki ağıldan keçilerin geviş seslerile kokuları duyuluyor du. Köye üç zarfla birkaç gazete var dı; güzergâhtaki köylerin hiçbirine ne mektup ne de gazete gelmişti. Fakat Nan.Blane köyünde Mösyö Martin Dupuy'e mavi bir zarf çık- mıştı. Bunu gören veznedar Matmazel Anna müvezzie: — Oo! Bu havada oraya kadar gidilir mi? Mektup kalsın yarın gö türürsün! Dedi. Müvezzi Larcelle kaşları çatık bir halde zarfı elinde evirip çevir- maci tekrarladı “yy — Nan-Blane da otelde on beş ka dar misafir var, belki yarın onlara da mektup gelir de o vakit zahmete değer. Larulle çiddi bir tavırla homur- dandı:. — Zahmet mi? Ne münasebet! Ben vazifemi yapıyorum. İş iştir; ve herkes için birdir. Matmazel Anna örgüsüne tekrer başlamıştı. Gözlerini kalduumadan müvezzie, yolları açan kar araba- ının dün geçmesi lâzimken henüz gelmediğini, yolların kapalı bulun- duğunu, oteldeki misafirlere gelin- ce onların da buraya boş vakitle - rini geçirmek için gelmiş oldukla- rından bu gibi mektupların acele ve mühim olmadığını anlattı işede La rulle kulak asmıyarak çantasını 9- muzladı ve: — Ben vazifemi bilirim, o ka » dar, dedi. — Mektebin önündeki barometre yi gördün mü? Bir fırtına cıkacağı nı gösteriyor. Ekmekçi şatoya git- mek üzere kızağını hazırlamışken vaz geçmiş gitmekten. Şatndakiler bile bayat ekmek yiyecekler bu - Tek odalı postane eski püskü mo bilyesine rağmen şu anda en sağ - lam ve emniyetli bir melcedi. M üvezzi kasketini kaşlarına ka dar indirdi. Yünlü aldiven- | lerini ellerine geçirdi. Gözlüklerin! taktı ve gamlı bir tavırla kapıya doğru yürüdü. Matmazel Anna ise yüzünü buruşturarak şöyle dü - şündü: — Hiç olmazsa bir bardak şarap içmeliydi. Dışarı çıkınca Larulle skilerini omuzlarına attı. Gök âdeta sarar - mış ve bulutlar iyice yaklaşmıştı. Dohdurucu bir soğuk insanin solu- Bunu kesiyordu. Yollarda ne bir ses ne de bir a- yak izi vardı. Yalnız kilisenin ö - nünden geçerken, dua ile meşgul bulunan papazın ahenktar sesi bo- uk bir surette yer altından çıkar &ibi aksederek inliyordu... Köşebaşına gelmeden kar düşmi ye başldan. Güçlükle yürüyor ve ka Ta gömülen ayakkabılarını zorla sü ME AADARAYA DAKAR BASTİA SLAM AAA DEDA KEMİRME EAT AAA AA DUAA YALE Bir Mekfu P " Andre Therive , den Çeviren : Faik BERCMEN «TERROR rükliyebiliyordu. Rüzgâr ise yüzü- nü kamçılıyor ve her tarafını kayu ruyordu sanki. Vaziyetin müşkülâtını unutmak bahanesile havaya, kara, fırtınaya ve her şeye küfrederek yürüyordu. Fakat bu hal de işe yaramayınca a- dımlarını saymıya koyuldu. Az son ra, yanaklarının ye biyıklarının donduğunu, dudaklarının üstünde kılların ağırlaştığını duydu. Göz - Jükleri de buğulanmıştı. Şu ândâ, # dımlarının altında yumuşıyan karın ilbsmile kürreiarz ona, kolayca e- zilebilecek bir nesne gibi geliyor. du. Müvezzi kendi kendine: Derecei hararet her halde na- kıs 21-25 arasında olmalı, diyor ve birkaç sene evvel de böyle soğukla- rı hatırlamıya çalişıyordu. Fakat bu tahatturatı da onu avutamadı. Bastonile yolu arıyor ve rüzgâr- rın şiddetini kırmak için skilerile zikzaklı bi ryürüyüş yapıyordu. Bu hal belki yirmi dakika kadar sürdü. Neredeyse donarak uyuşuk bir ve ziyete düşecekti. özlerinin önünde birçok por treler canlandı, Siyah saçlı sevgili karıcağızı, sonra çocuğu. Pirmin - belki şu anda dirseğini sıraya dayamış bir hesap meselesi halletmekle meşyuldü.. Daha sonra da harpteki manga onbaşılarıni hatırladı. Lusses boğazına geldiği vakit, rüz gör biraz durulmuştu. Fakat bir - denbire skileri kaymamıya başladı. Yarlardan düşen kar yığınları yo- Iu kapamıştı. Durmıya mecbur ka- larak söylendi: — Bu da ne? Karlar yığılmış kal mış. Yola çikarken bunları derpiş et memişti. Skileri çıkarmak iâzımde. Nefes nefese eğildi; kalbi duracak gibiydi. Ellerinden eldivenlerini çıkarıp biraz canlanmak bahanesi Je ayaklarını siliti, Eldivenlerini tekrar giydiği va - kit parmakları iyice uyuşmuştu. A- vuçlarını karla uğmayı düşündü ise de donan parmaklarını kımıldata - cak halde değildi. Biraz yürüyün * ce dizlerine kadar kara battı. Şim di kendini ?orla sürükliyebitiyor du. Kuvvetini kaybetmemek için hiçbir mülâhaza yürütmüyor ve hiçbir şey düşünmüyordu. Cünkü düşünse hemen, karlar arasında koybolan müvezzi Pierre aklıns g€ lecekti, N ant-Blene otelinde, kalorifet ler her yanı gevşetici bir 8 caklığa gömmüştü. Salonda briç oyniyanlardan biri kâğıtlarını masaya vurarak: 6 di (Arkası Sayfa 8, sütun