28 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e | K7 aA 15 KX O RLAA K hS K AAA a - CA MERRAR SA BN J *A — w ——— 28-4-938 AM LAT Gündelik Gazete v ea TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her- Şeyde temiz, dürüst, samimi olmak, karlin — gazetesi olmiya — çalışmaktır. —— ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2800 EKr, 750 Kr, 6 Ay 1500 Kr, 400 Kr, 3 Ay 800 Kr, 150 Kr, 1 Ay 800 Kr, Milletlerarası posta ittihadına dahil ol- Mıyan memleketler için 30, 16, 9, 3,5 lira dır. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- tirmek 25 kuruştur. Cevap için mektup lara 10 kuürüşlük pul ilâvesi lâzımdır. | | GÜNÜN MESELELERİ ' İ Öemiryollanmııdu Hareket ve Faaliyet Devlet Demiryollarının bütçe mü- zakereleri münasebetile hazırladık- ları son istatistikler elimize geçti. Bunları beraberce gözden geçirelim: Evvelâ gelir üzerinde duralım: 932.933 senesinde Devlet Demiryol- Tarı 19,079,810 lira gelir elde etmiş, 1933.1934 te 21,932,973, 934-935 te 25.490.363, 935-936 da 23,937,898, 936-937 de 31,047,156 lira gelir bulu- Yoruz. Bu bütçe senesinin ilk altı a- yında gelir,19,105,286 derecesine çık- Mıştır. Demek ki, 932-933 yılında bir senede elde edilen gelirin daha fazla- sı bu sene altı ay içinde temin edil- Miştir. Geçğn senenin ayni altı ayına hisbetle de üç milyona yakın bir faz- lalık vardır. Beş senelik yolcu hareketinde dik 'kate değer bir artış var. 932-933 se- hesinde 11,138,637 yolcu Devlet De- Miryollarında seyahat etmiş, 933-934 te küçük bir azalış var: Miktar 10,687,506 derecesine inmiş. 34-35 te 12,505,370, 35-36 da 14,876,567, 36-37 de 16,392,623 yolcu buluyoruz. Bu Senenin ilk altı ayında 10,869,936 Yöolem seyahat etmiş. Demek ki, bu Seneki altı aylık miktar dört sene ev Yelki senelik miktardan üstündür. Unu da söyliyelim ki, sonradan dev- *tin eline geçen hatların ecnebi şir- ,“tÜlerin zamanındaki faaliyeti de bu Statistiklere dahildir, _b"lht Demiryolunda nakledilen bi kün tonu 932-933 te 1,794,655 iken N Sene yalnız altı ay içinde 1,829,477 ıım"îll'lnı varılmıştır. ğ lim,. Fakamların mânasını düşüne - 'm;' Demiryollırımııın hareket ve ö aliyetindeki bu artış, leketi ocuk Esirgeme Kurumu Ç Başkanı Dr. B. Fuadin, on altı yaşına kadar çocukların sine- maya gitmesini meneden kanun lâ- yihası Meclise verilince, çocukla- rın neşesi kaçtı. Yeni bir vergi kon duğu zaman mükellefleri nasıl bu- nu derin bir alâka ve endişe ile konuşurlarsa, bunlar da grup grup bu günlük hâdisenin mühim müna kaşalarile meşguller. Küçük bir he kim veya filozof gibi mantığını da yapıyorlar: — Bunu ahlâkımızı korumak i- çin yapıyorlarsa, hayatın içinde her gün rastladığımız ahlâkı bo- zan vâkıaları da menetsinler. Sine- mada gördüğümüz, ve kötü dedi- ğiniz şeylerin çoğunu evlerimizde, muhitlerimizde görüyoruz. Bir bakıma, çocuk mantığı ol- masına rağmen biraz da doğru. Fakat bir çocuğun evinde veya mu hitinde gördüğü münferit hâdise- nin,tesir sahası mahduttur. Sine- manın gelişi güzel sahneye koydu ğu filmin tesiri şamildir. Sinema memnuiyeti çocuk âlemi kadar, hattâ daha fazla sinemacıla- rı meşgul ediyor. En büyük men- faati sarsılan vergi mükellefi de onlar. “Etmeyin, eylemeyin, yana- rız, kül oluruz.” diye cıyak cıyak bağırıyorlar. Onların da mantığı var: “— Getirttiğimiz filmleri zaten sansürden geçiriyorsunuz. Bu film- ler içinde umumi ahlâkı, bilhassa çocukların ahlâkını bozacak film- ler varsa, menediniz.” diyorlar, Ik bakışta bu da akla yakın gibi görünüyoör. Fakat ka- zın ayağı öyle değil. Hangi film ah lâkidir. Çocukların ahlâkını boza- cak mahiyette olan filmler hangi- leridir?. Bunu hangi ölçü ile ölçe- ceğiz?. Kim ölçecek? Ahlâka muga VE'sadi bünyesindeki genişlemenin h €saslı bir salâhın ölçüsüdür. Yeni atlar kurulmuştur. Memleketin ye- Yeni kısımları diğer taraflara bağ- "".nlşlu. Bir taraftan da her kısım > _îküsadî faaliyetin kesafeti yük İştir. dı?“ Neticeler, ümit verici haberler- * Memlekette yeni kurulan sana- Yi m bir surette işlemiye başla - k'lkt. ve maden inkişafları tahak - Y edince, bir taraftan da demir - Tımızın müteharrik teçhizatı Yeyı l ve ihtiyaca uygun bir sevi- * yaklaşınca yolcu ve eşya hare- hk"“l ve gelirin birdenbire daha yir olanlar aşk hikâyeleri mi? Aşk temiz, bakir bir aşk tabit olduğu kadar ahlâkidir de. Fakat muasır cemiyetlerin dejenere olmuş bir aşkı var ki, bu, bara inmiş, ve çir- kin bir mahiyet almıştır. Bu barı, ve barın aşkını çocuklara göstere- lim mi?. En kötü hikâyenin dahi bir moral tesiri vardır, derler. Doğ ru. Fakat şuur ve muhakeme işle- miye başladıktan sonra, on yaşın- daki çocuk onun moral mânasını kavramadan evvel, ona cazip gö- rünen. şekiller üzerinde durur ve onun tesiri altında kalır. Cinayet filmleri de öyle, hırsızlık filmleri de öyle. Yüksekliklere fırladığını gö Ve memnun olacağız. %; Ordu Şosesi Ü_Zerînde Büyük Köprü Yapılıyor %î""un, (TAN) — Girestn — n bir an evvel bitiril- u&'ıg h.ç'h!llıyor, her kısmında ame- & bele M İlerlemiştir. Yolun büra- hl'ık eıd"ye binası civarından başlı- "h.%kao Metrelik kısmı parke dö- 'awîğr_ Parke taşlarını belediye h&'hl.nt"' Bunların hazırlanması ta- < Bu (?iŞ gibidir. m'üqü: 91 üzerindeki Batlama köp- h“ril;mi İ tarafında güzergâh de- Tp Virajgır' , Böylelikle köprünün ha Tüştur — Pağlanması da temin 0- k N Ahşan gi M yol üzerinde bulu- x,:lmlîtu»p Çftalak kale köprüsü yı- ,aîıbil' k'öyefme 2500 liraya betonar- küçi l Tedeysç Pürilmaktadır ki in- Alik 'Se bitecektir. Bu yolun “Yük Güre köprülerinin ü Mal edilmiştir. Bu- *saslı şekilde tamir SBL yol Üzerinde yenİ- €2 yapılmıştır. Bugünkü si panyalarının gayesi, mümkün mer tebe halkın zevk hislerini okşıya- rak fazla müşteri kazanmak, tica- retini arttırmaktır. Sinema perde- sinde yalnız dişi olarak teşhir e- dilen kadın, kadını ifade etmediği gibi, filmlerde birinci mevkii alan vâkıalar da tamamen hayatın aksi değildir. Veya kötü kısımlarının kum ,aksidir. Sinema perdesinde yalnız çıplak bacaklarını sallıyan, bin bir boya ile hakikt kadınlığını boyadıktan sonra sergüzeşt arkasında koşan kadın, mahdut bir kadın zümresi- ni ifade eder, Fakat sinema per- desinde yalnız bunu görürsünüz, çünkü sinema kumpanyasına en çok kâr getiren filmler bu mahi- yette ol dır. Sinema k yası filmlerini seçerken, moral, be- dil zevk, terbiyevi mahiyet ara- maz. Bu sebepledir ki bütün dün- yada, bir sinema artisti gibi giyin- meyi, onun gibi boyanmayı gaye e- TAN izde de Çocük imemaları ... Açılmalıdır bti AA AA AA AA AD AA AA t | Yazan: Sabiha Zekerîyağ 16 yaşına kadar olan çocukları sinemaya gitmekten menederken çocukları sinemasız bırakmak hatasına düşmemek icin onlar için de sinemalar açmalıyız. O halde sırf ticaret mahiyeti- le yapılan bu filmleri, sor- gusuz sualsiz, çocuklarımıza, genç- lerimize;, y ğı kötü tesirleri bi- lerek nasıl verebiliriz?. Bu itibar- la çocuk ve kâhil sinemalarının ayrılması muvafıktır. Fakat on al- tı yaşına kadar olan çocukları si- nemaya gitmekten derk için bile sinemadan istifade etmek tedirler. Sinemâa yavaş yavaş kita- bın yerini almaktadır. Bu sebeple çocuklara mahsus sinemalar aç- mak,, ve bu sinemalarda, salâhiyet- tar bir heyetin seçeceği filmleri gös termek doğrudur. Dr. B. Fuadin lâyihası Mecliste çocukları tamamile sinemaya git- mekten menetmek te hatalıdır. Si- nemanın çocuğun ruhi terbiyesi ü- zerinde oynayacağı terbiyevi bir şulurken bu noktalar gözönün de tutulmalıdır. Çocukları sinema- ya gitmekten meneden kanun çık- tıktan sonra, çocuklar için hususi sinemalar yapılacak mı?. Bunu tesahhitel Si büse girecekler mi?. Şehir Tiyatro su çocuklar için ayrı piyesler ve- ren hususi bir şube meydana getir- di. Fakat bu işe hazırlıksız girdik- leri için bu teşebbüs fazla bir se- mere vermedi. Sinemaların da böy le bir âkıbete uğramaması lâzım, merikada çocuklar için ayrı sinemalar vardır. Bu sine- malarda, bilhassa çocuklar için ya pılmış sıhhi, terbiyevi ve tarihi filmler gösterilir... Bu sinemalara aşk filmlerinin de girmesi mem- nu değildir. Fakat tabit ve moral o- lan aşk. Bu filmleri buraya getirt- mek ve umumi sinemalara gelen- lerin içinden muvafık olanlarını da GÖRPÜŞLER Çinin Bir Buçuk Milyon Öksüzü Yazan: SABİHA ZEKERİYA Cenevre içtimai meseleler komis - yonunun kararlarını her gün . birer birer gazetelerde okuyoruz. Dün bu komisyonun kadın işçilerin maden kuyularında çalıştırılmasını mene - den kararını ve Türkiyenin bu ka - rarı en başta kabul eden milletler- den biri olduğunu okuduk. Zaten ka 92.$ . 4. 5l almak mümkündür. Sinemacılar, getirttikleri filmle- rin daha sıkı bir sansürden geçme- sini teklif ediyorlar. Bu teklif ken- di aleyhlerinedir. Getirttikleri filmler sırf çocukları istihdaf ede- rek seçilirse, halkı umumi mikyas- ta alâkadar eden birçok filmleri hariçte bırakmak lâzım. Yalnız ter biyevi ve ahlâki filmler seyretmek te halkı pek memnun edecek bir şey değildir. Umumi ahlâkı boza- cak filmler daha sıkı bir kontrolle menedilse de, halkın şuur ve ira- desini kullanarak tesiri altında kal mıyacağı birçok filmler vardır ki, bunları mutaassıp bir zihniyetle perde haricine atmak doğru olma- dığı gibi, bu filmleri çocuklara gös termek te muvafık görülemez. Sö- zün hülâsası çocuk için faydalı o- lan filmle, halkın ihtiyacını tat - min eden film, ayni şey değlidir. Bunların ikisi birleştirilemez. Ço- cuklar için ayrı sinemalar, ayrı filmler lâzımdır. Fakat bu da sa- Jâhiyettar bir heyetin intihabın- dan geçmelidir. D oktor B. Fuadin teşehbüisti çok yerinde ve faydalı bir teşehbüstür. Fakat bu memnuiyeti kabul ederken, sinemanın terbiye- vi, büyük kuvvetinden istifadeyi de ihmal etmemeli. Münferit teşeb- büsler, çocuk sinemaları açmayı reddettikleri takdirde, bunu mey- dana getirecek vasıtaları ve teşeh- büsleri de hazırlamak lâzım. Bu ay ni zamanda Esirgeme Kurumu için bir varidat membat da olabilir. ÂAk si takdirde “kitap okumak memnu dur,, gibi bir mahiyet alır ki, kaş yapayım derken göz çıkarmış olu- ruz. Kitabın içinde de kötü olan- ları vardır, bunları çocuklara 0o- kutmamak, için medeni âlemde ço- cuk edebiyatı meydana gelmiştir. Fa kat kitap memnu değildir. Çocuk sineması, çocuk edebiyatının diğer dınl madenlerde çalışması bizde mevcut değildir. Fakat büyük sınaf memleketlerde kadınların, hattâ hâ mile oldukları zaman bile maden kuyularında çalışmaları normal hâdi sedir. Cenevrenin bu kararı bütün memleketlerde tatbik edilmek şarti- le, Cenevrenin istihdaf ettiği insani gayeye bir adım daha yaklaştığını gösterir. U Bugünkü gazetelerde Cenevre iç- timai lel , ÇO - cukların aileler nezdinde yerleştiril- mesi meselesini tetkik ettiğini gör- dük. Cenevrenin bu sahada aldığı ka rarların ne olduğunu henüz bilmi - yoruz. Fakat bütün bir dünyada, yüz binlere varan kimsesiz kalmış bir ök süz çocuklar meselesi vardır. Umu - mi Harbin, üzerinde babalarının ka- nı kurumıyan topraklara hıraktığı ço cukların miktarı milyonları aşmıştı. O zaman her millet kendi öksüzle - rini yerleştirmek için teşkilâtlar yaptı, bu harbin günahsız yadigâr - larını göğsüne bastı, bunları büyüttü, yetiştirdi. Hepimiz sulhün, terakki ve ümranın tadını tattık... Her ta - rafta bir yayılma, yeniden kurulma başladı. Memleket mezarlıklarını baş tanbaşa dolduran harp ölülerine, ve bunların öksüz yavrularına baktığı- mız zaman emperyalist harplere kar şı kinimiz kabardı... Ve bunun, me- deniyetin son lekesi ettik. Yirmi senelik bir sulh ve sükün devresinden sonra silâhlar tekrar kı- nından çıktı, tekniğin en son merte- besine varan tahrip silâhları, tank- lar, tayyareler, zehirli gazlar bu sulh ve sükün havasını bozdu, dün s0 - kaklardan toplayıp, bağrımıza basa- rak büyüttüğümüz yavruları bu de- fa tekrar cephelere saldık, şimdi dün yanın birçok kıtaları bunların öksüz lerini tekrar sokaklardan topluyor. İs panyanın milyonlara varan öksüzü, Habeşistanın sayısı malüm olmıyan ki ea ğ n p komisy olmasına dua bir faslıdır. Ölçülü, ve hareket edilirse, çocuk sinemaların dan çok büyük faydalar bekliyebi- liriz. Sıtma Mücadele Teşkilâtının Çalışmaları Nazilli, (TAN) — 56432 nüfusu ihtiya eden Nazilli Bugün sahası rolü vardır ki, bu inkâr edil. Hattâ bugün sinema, terbiyevi va- sıtaların başında gelir. Birçok ter biyeciler mekteplerde ders takriri * M takdirde Esirgeme Kurumu veya Maarif Vekâleti bu terbiyevi vası- tadan istifade için böyle bir teşeb- IEN ÇOK KAZANAN SANATKÂR: Yehudi Menuhim ismindeki bu sanatkâr, bütün dünyada kazanç rekoru- dinen genç | lüks salonl. da kadınlara kur yapmanın adabı- nı öğrenmiye çalışan züppe genç- lerin adedi günden güne çoğalıyor. Bunda hayatın tesiri olmakla be- raber, sinemaların da büyük bir tesiri vardır. Hiç bir & mekte ve a nasip masına rağmen henüz yirmi yaşındadır. Yehudi, dahâ dört yâşındâ iken Mozart'ın Şopen'in eserlerini kolaylıkla çalmıya başlamış kısa bir za- man içinde büyük bir şöhret yapmıştır. sporda da müstesna bir kabiliyet göstermektedir. İyi yüzmekte, ata bin- tomobil kull ktadır. Yakında Pariste bir konser vereceği için Avrupa gazeteleri onun hakkında tafsilâtla doludur ş bir derecede para kazan- Keman çalmakta olduğu kadar Sıtma dele teşkilâtının faali- yeti iyi neticeler vermektedir. 925 te ilk kurulduğu zaman yalnız yedi köyle meşgul olan sıtma mücadele teşkilâtı şimdi 65 köyün sağlığı ile uğraşıyor. Beş sıhhat memuru ile bir dok- tordan mürekkep olan mücadele he- yeti iyi çalışıyor. Doktor İsmail Soner, gittiği köylerde bunların ilâç larını da tedarik etmektedir. 937 senesi içinde Nazilli, Karaca- su, Bozdoğan ile bu mıntakalardaki 4J65 köyde 50185 muayene yapılmış- tır. Bunlardan 9118 kişi dalaklı ol- #duğundan tedavi altına alınmıştır. 127605 kişinin de kanı alınarak bilâ- "hare bunların 2368 inde muhtelif sıtma cinsleri tesbit edilmiş ve te- |davisine başlanmıştır. Ayni yıl için- de 9189 sıtmalı tedavi edilmiş,89643 adet kinin, 244 adet ampul kinin, 920 âdet kuvvet hapı, 12846 adet ö- kinin sarfedilmiştir. Sürfe mücade- lesi için de 1953 kilo mazot, 12 kilo Paris yeşili dökülmüştür. 46300 metre kanal, 45500 metre ark temizlettirilmiş, 100 metre küp çukur doldurulmuş, 15504 metre ka ra bataklık kurutulmuş, yeniden 25 metre ark, 7 helâ çukuru açtırılmış, 20 kuyu kapatılmış, 735 metre küp gübre kaldırılmış, 9 çeşmenin ayak- ları ıslah edilmiştir. iy da, Çin murahha- sının içtimaf meseleler komisyonun- da söylediği gibi Çinin de bir buçuk milyon öksüzü olduğunu öğreniyo - ruz. Yalnız hücuma uğrıyan milletin değil, hücum eden milletlerin de ke nara bıraktıklarını bir araya toplar sak, kimbilir bunlar, ne muazzam or dular teşkil ederler... Biribirine düşman iki cephenin öksüzleri oldukları' halde, biribirine hiç te düşman olmıyan ordular, her insan çocuğu gibi bir çatının altında , bab n sofrasında bü - yümek hakkını elinden alan, onları insan artıkları gibi, başkalarının sof- rasına bir sığıntı gibi oturtan, veya sokaklarda köpeklerle beraber çöp- lük aşındıran harbe, şüphesiz hepsi de ayni hissi ve kini beslerler... Cenevre bunları aileler nezdine yerleştirmeyi düşünüyor. Çok insani bir duygu... Fakat bunların evini yı kan, bunları milyonlar halinde so - kaklara bırakan harbi durdurabil - seydi, bugünkü insanlığın en büyük iştiyakını, hasretini tatmin etmiş ©- lacaktı. “Azâde olaydılar seferden,, “Bir ordu çıkardı bir neferdem,, e Bayan Saime Yılmaza: ——— . Her gün saat beşten sonra beni Tan mat baasında görebilirsiniz. VANDA : Evkaf Dairesinde Sulistimal Van, (TAN) — Evkaf daliresinde 180 N- ralık bir suiistimal görülmüştür. Evkaf me muru İrfan Müddeliumumilikçe tevkif dilmiştir. Ti » ——— Açık Havada Ders Sivas (TAN) — Son haftada hava- lar müsait gittiğinden bütün ilko - kullarda hayat bilgisi dersleri açık havada verilmiye başlamlmıştu—. LN LE K KEREFEKSERD T İN BR OA e 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: