25 - 4-938 YAZAN PA di Gimri Üzerine Yürümek İçin Hareket Başladı Şamil, bitkin bir halde idi.. Ha- Tikulâde metanet göstermesine rağ men, yaralarının ıstırabından ve kaybettiği kandan dolayı müte - madiyen baygınlıklar geçiriyor. sa- âtler ve hattâ dakikalar geçtik- $e, hayatını tehdit eden, tehlike, ehemmiyet kesbediyordu. Müezzin Mehmet Ali, Şamilin Unsukul köyüne niçin gitmek is- tediğini hissetmişti. Dağıstanın en Meşhur cerrahı ve Şamilin kayın- pederi olan Abdülâziz, o köyde i- kamet etmekte idi. Vâkıâ, Şamilin evi ve hemşire- leri Gimride idi. Fakat şu anda bu köy, düşmanın tehdidi altına gir - mişti. Hiç şüphesiz ki, hemşireleri de, Abdülâzizin köyüne çekilecek- lerdi, Tabildir ki, Şamil için Gimriye #itmek imkân haricinde idi. Son - Ta. Unsukul köyüne gidildiği tak- dirde, tabiidir ki, Abdülâziz de #evgili damadını büyük bir dikkat Ye ihtimam ile tedavi edecekti. üezzin Mehmet Ali, Şamil yüklenerek bir an evvel o- Taya kadar götürmiye karar ver- Mişti. Fakat bu karar, nasıl tatbik *dilecekti? Düşmanlar, henüz ora- an çekilmemişti. Ordu kuman- mı Gimri üzerine yürümek için Muhtelif kollardan harekete geç - Mist. Yollar katiyen emin değil- Bu vaziyette Şamili buradan İyarmak, onu göz göre göre teh- nâr atmak demekti... Halbuki bu hi beklemekte de ,ondan daha iy bir tehlike belirmişti. Ateş- içinde yanan Şamil, artık ken- Dİ tamamile kaybetmişti. ii kâr mürit, artık "çıldıracak Si Ar « Vakit vakit mağa- Md iyor Sürüne sürüne yo- Gi ilerliyor. düşmanların ta. kı, İle çekilip çekilmediğini tet- iyor... Fakat daha hâlâ düş- n askerlerinin muhtelif istika- lere gidip geldiklerini görün- » MUTAD ve endişe içinde mağa- ya» üvdet ediyor. ateşler içinde Liy ve hummalar içinde sayık- an iu, A Şamilin başı ucuna geçip o- Kirarak; La geçip Met te, VE Hey Allahım!, Büyüklüğünü t. Sen, necat ve selâmet ihsan Dive hüngür hüngür ağlıyordu. Biz İece, tam iki gün, gece ve ti. Açlık, uykusuzluk, ıstırap zavallı müezzin Meh - a Aliyi bitap bir hale getirmiş- taş leri gece, bu sadık ve feda- ii “Bi $on kararımı vermişti, Ülimg prada, böyle sessiz, sadasız day tak emek doğru değil. Alla- Yola ASİF ve inayetine sığınarak Me r, bi, eat, çaba başka çare yok. Ve Şamili sırtına yük- nsukul köyüne hareket talih burada da maküs ilan © Böslermişti. Gittikçe yak- dar, kö 8kerlerinin korkusun - pinler, İN halkı, elvardaki Or nlar, Gekilmişti, “Tabidir ki Arasında, Abdülâziz de ta İdi, Ali, Şamili boş eve ikten sonra, git- h olduğu kadar, kıy- ve de sahip olan Ab- ike yet karşısında bü- hi, vi ük Çe sayarak kı he pi yarak ko- tip a i dama- bir ihtimam ile te- li İ Yaraş Şamilin o derin ekiz ari pen Kürtulmasına, a- ktü t Ara izeye atlet - Halay, Mehar a» lâzizin cerrah- yone, Bifa kadı Büyüy dikkatle yı Ordu kumandanlarından Baron Rozan kanan ve temizlenen yaranın us- tüne, müsavi miktarda bal, katran ve tereyağından yapılan merhem sayesinde, Şamilin hayatının kür- tulduğunu bildiri; Bu kurtuluş, ister bir mucize - nin ve isterse, Abdülâzizin hazaka- W tesirile olsun, Şamil, tam yirmi beş gün ölümle mücadele e! sonra, nihayet ecelin soğuk pençe- sini kırabilmiş, artık biraz kendine gelmişti. Kendine gelir gelmez de, başu- cunda hemşirelerin, genç zevce sini, - o tarihte henüz pek küçük olan - ilk oğlu Cemalettini, hulâsa bütün sevgililerini görerek sevin- mişti, İlk sorduğu sual, şu olmuştu: — Kaç vakit namazım kazaya kaldı? Bunu öğrendikten sonra, mem- leketin vaziveti hakkında suallere girişmişti, ten fırtınası günleri muz kışın bile çok terlediğinden pek acı acı şikâyet ettiğinden, onun fer- yadına karşı dayanamadım, herkesin soğuktan, yağmurdan paltosunun ya- kasını kaldırdığı bir zamanda terle- mekten ıstırap çektiğini bildiren bu delikanlıya cevap yazmıya mecbur oldum. — Hayat, ne güzel şey, diyenlere karşı içimde gizli bir kin kabarıyor. Diye yazıyor. Bu yasta hayatın gü- zelliğine karşı içinden kin duymak ne kadar fena şey! Çok terliyen insan bundan dolayı hayata küsmek değil, İbilâkis sevinmeli ve hayatını daha zi yade sevmelidir. Hayatin güzel olmasında terleme- nin de tesiri vardır. Ekmeğini alnı- nın terile kazanmak tabirinde ter vâkıa meşakkat eseri gibi görünü Fakat insan çalışırken terlediği gibi, gezip eğlenirken de terler. Onun için ter hakikatte meşakkat eseri değil, ferahlık sebebidir, Yarın sıcak günlerinde terlemenin iyiliğini, verdiği ferahlığı kimse in- kür etmez, Sıcakta rutubet terleme- ye engel olunca insanın ne kadar si- kıldığını bili; . Ter, vücüdün ha- raret derecesini tanzim için en iyi ve pek lüzumlu bir vasıtadır. Halbuki terin insana faydası bu ka darla kalmaz. Wücudün zehirlerini, gıdalardan kalan birikintileri temiz. ler. İnsan hiç terlemeseydi, kanı te- mizlemek işi tekmil böbreklerin üze rine kalırdı lam olsalar Böbrekler sağlam ve yine yorulurlar, çabuk bo ve yetisebilirler. Fal adar sağ kuvvetli olunca bu işi tekmil görme- xulurlar. Tabiat böbreklerin işini ha- fifletmek için terlemeyi de kur. muş. İnsan terlediği vakit vücudünün zehirleri o yoldan çıktıktan başka, Ona, her şeyi doğruca söylemiş- lerdi. Memleketin vaziyeti, çok va- himdi. Gimri köyü, iki ahlâksız a- damın ihanetine uğramış. oldukça şiddetli bir harpten sonra, düşman eline geçmişti, hattâ; hemşireleri de, düşmana esir olmamak için, al- tınlarını, elmaslarını ve bütün kıy metli eşyalarım topliyarak bura- Bunİar konuşulurken, birdenbi- re Şamile bir fenalık gelmişti. Ren- gi sapsarı kesilerek, kendini kay- bedivermişti Orada bulunanlar, bunu mânevi bir sebebe atfetmişlerdi. Dağıstan ve Çeçenistanda kabul edilmiş o- lan bir itikada göre, ağır bir hasta yanına girerken, üzerinde altın, gümüş ve sair kıymetli eşya bu - İundurmak, meşum bir netice ve- rirdi. (Aşilta) dan henüz gelmiş o- lan - Şamilin hemşiresi - (Fatmat) ın (1) üzerinde, birçok altın ve gü- müş ziynet eşyası bulunmakta İ- di. Fatmat, buraya ne suretle gel diklerini anlatırken, bunları Şami» le göstermişti. İşte bu gösteriş, iti- kat edilen şaameti husule getir - mişti, özü Şamilin renginin sa- rarması üzerine, Fatmat i- le orada bulunanlar, bu eski itika- dı hatırlamışlardı. Fatmat, kendi- sini odadan: dişarı atarak, üzerin- de nekadar kıymetli şey varsa der- hal çıkarmıştı. Fakat, artık iş işten geçmişti. Madenler, meşum tesirle- rini göstermişlerdi (Devamı var) (1) Bu İsmin aslı (Fat Dağıstan Türkleri, b mlerin sonla- rına bir (t) harfi ilâve ederek ku yarlar, (Zahide — Zahidat) (Hamzı Hamzat) gibi. a) dir. Pakat Çok Terliyen Delikanlı Daha Sitteisevir geçmeden terden bahis açmak pek mevsimsiz olmakla beraber gazeteye mektup gönderen genç bir okuyucu- derinin arasındaki kıl gibi ince da- marlar genişler, bundan kalhin yükü azalır. Yürek daha ferahlıkla işini gö rür. Terlemekten vücudün zehirleri azaldıkça dahili güddelerin işi kolay laşır. Bunların sağlık için ne kadar iyetli olduğunu da artık her erlemenin bir fay iitüm vücudü ha- vanın değişikliklerine karşı daha iyi alıştırmaktır. Zayıfların kışın terle- mesi bundan ileri gelir. Zayıf adam havanın sık sık değişmesinden sarar göreceği için tabiat onu terleme ci- haziyle muhafaza ediyor demektir. Bu okuyucumuzun mektubunda bil dirdiği bünye ve kilosuna bakılırsa biraz zayıf görünüyor. Terlemek yal nız şişmanlar içindir diye sanarak, kendisine şişman denilemez, diyor. Terlemek şişmanlar için de, > için de iyi birşeydir. Eski zaman hekimleri da deriy “ İtalıkları terletmekle teda dı. Ter âlâ ku ziyade ta rTumasındadır. En yeni sağlık kitapları, bizim a. laturka hamamlarda insanı terleten göbek taşlarını uzun ömür vasıtası o- larak överler, Sporların sağlık için iyiliği sadece İ adaleleri oynatmasından, onları geliş | Grmesinden değil, bir taraftan da in İsanı terletmesindendir. Spor yapan İnsan terlediği icin sağlığımı korur. | İnsan spor yaparken terlemeseydi, 26 hirlenirdi. Terlemek insanm yücudünü temiz liyerek kuvvet verdiği için yaslı a- damlara bile tavsiye edilir, Gençler terlemekten daha ziyade istifade e- derler, Tabiatin verdiği saadeti takdir et: miyen delikanlı, hayatı güzelleştiren ve onu sevdiren şeylerden biri de törlemektir, anılır. Fakat terlemenin en ye edildiği yer sağlık ko| YENİ ÇEŞİT ÇİN ÇUHA ÇİÇEKLERİNDEN ZARİF BİR DEMET Ömürlü Çiçekleri Tercih Ediniz Y 8z çiçeklerinin en iyileri ö- mürleri uzun olan ve sene- lerce yaşıyan cinslerdir. Bunlara ö- mürlü veya Vivas çiçekler denir. Hepsi de toprakta daimi kökler meydana getirirler ve her sene bu- lundukları yerde kendi ke Zalarak toprağı 8 ç çeklerin çeşitleri çoktur. Bunların da öyleleri vardır ki, hiçbir itinaya, bakmıya ihtiyaç gösterme- de tohum ve bir kısmı köklerile çoğalırlar. 'To- humlarım, kökle: esseselerinden getirtme pa ve Amerikada ömü: rin yetiştirilmesi ge la artmıştır. Her b ine ço- erler. Vivas ari yetişirler. Ekseris vrüpa mü. lidir, Avrı le - rak- ede yalnız bu çeşitlere yer verilm çekler bir tarafa b çekçilik ilminin çok ileri götürül - senelik çi- kılmıştır, Çi- müş tecrübelerile, her sene yeni y şitler çıkarılmaktadır, Öm- rü bir mevsim süren çiçeklerin bir. Şöğurtun ömürlü olan çeşitleri bile elde edilmiştir. Ömürlü çiçekleri: son ve ilkbal dikilen cinsi: rda ekilen veya vardır. Bunlar toğ- rak hususunda zorluk göstermez- ler. Tohumlarını yastık, tava, ka- sa, saksı gibi her harçlı - bir toprağı havi y lerde Oekmeli ve © şaşırtmalı rını ayni harçlı toprağa dikerek 5 - 10 santimetre kadar büyüdükten, kuvvetlendikten sonra, bahçeye dikmelidir. Ömürlü çiçekler : ovanlı çiçeklerden başka o- S Yan bu cinslerin en mak - bulleri şunlardır: Haseki küpeleri (Ağuilejis), gümüş sepet (Arabis), sonbahar yıldızı (Aster), Arap çi- çeği (Geum), Japon gülü (Boccohiz), Çan çiçeği (Campanulâ), Pe ber çiçeği (Centaurea), He (Delphinium), eiğeret sırığı (Diely ria), yüksük çiçeği (Digitalis), ma- vi dünya (Eehinops), portakal me- nekşesi (Epervier), herdem taze (Erigeron) sarılıcı, kokulu bezeli- yanın vivas çeşitleri, gayret çiçe- gi (Gayardia), çoban sakalı (Che. lone), bahar yıldızı (Gypsophila), Helenium, gün çiçeği (Heliantus), Heliopsis, kaya çiçeği (Hemeroca- lis), ateş feneri (Heuchera), sarı kız (Hypericum) bahçe juliyeni (Hes - peris), kır Margariti (Leucante- müm), bahçe yoncası Kudüs çiçeği (Lychnis), floksiya, Çin şakayıkı (Pivoin), Potentilla, çuha çiçeği (Primula), pembe pire otu (Pyrethrum), hatemi (Altea), Rudebekia, uyuz çiçeği (Scabiosa), altın başak (Solidago), İspirea, Sta- tice, ağaç yeni dü dilli minare (Tritoma), Veronica, kokulu menekşeler( Viola) kasımpatı .Chrysantheme), karanfil cinsleri gibi zengin çeşitli çiçeklerden seç- melisin, içmelik, vazoluk çiçekler : türlü ei tarlaya, Vivas çiçeklerin birçoğu koparı- larak vazoları süslemiye, sepet, çe- lenk yâpmiya elverişlidir. Araların- dal5-30 gün taze kalan cinsleri var dır, altın başak, herdem taze, ateş feneri, Kudüs çiçeği, Aspirea, Stati- ce gibi.. Bazıları da 5 - 10 gün ka- dar çiçeklerinin tazeliğini korur- (Lupinus), ya (İberis), kan- | AAA YAZAN: Lütfi Arif ; Kenber İİİ HATMİ lar, Fidanlarının boyları 30 - 90 santimetre kadardır. Aralarında bir metreden fazla yükselen cinsleri vardır: Altın başak, hatemi, bahçe yoncası, Aster gibi.. Bazıları yay» bodur, bahar yıldızı gibi ince, nazik olan- gın, bir kısmı aralarında ları da vardır. Hepsi de bol çiçek verirler. Cinslerine göre mayıstan teşrinlere kadar çiçek aç baharda dikilenler mayıst baharda ekilenler ağustos: ren çiçeklenmiye başlarlar. Sonba- harda ekilemiyenler ilkbaharda ve ilkbaharda yetiştirilemiyen tohum- lar sonbaharda da ekilebilir. Kumlu, gübreli topraklar : Ömürlü çiçekle: si kumlu ve gübreli toprakları severler. Ger- çi her nevi toprakta kolaylıkla ye tişirler, top dere kumu, biraz da koyun gübresi ka- rışırınak fidanların karde sini, bol çiçek vermesini temin e der. Kullanılacak kum deniz kü- mu olmamalıdır. Gübrenin mutl ka çürümüş olması lâzımdır. Diğ, r. Fidan - 40 - 50 Ömürlü gübreler de kullanılab a hiç olmazsa adar arasında bs ı Bordür dediğimiz kenarlıklarına dikilecek olan bodur cinsler vardır: Çuha çiçeği, gümüş sepet, gayret çiçeği, ya çiçeği, sarı kız, pi kulu menekşeler gibi... nin yükselen l hçen Nasıl artırmalı ? mürlü çiçeklerin o hemen Ö hepsi tohum verirler. To - humlarını toplay de saklamalıdır. T leri veya tohumları kese kâğıt için- ohum vermiyı zgüra olarak ve kemale gelmeden u rak kaybolanları da vardır. lerinden ayrıl suretile mak mümkündür Fakat umumiyet le her fidan kolayca kardı yerinden 5 - 10 dal düğü için bu süren dalların her bi- rini ana kökün bir parçası ile bir ikte © ayırıp danlar © yetiştirilir. Altın be şak, A: bahçe © juliyeni, Floksiya, çuha çiçeği, kandilli mi- Bare, kokulu menekşe, kasımpatı gibi... Fidanları kökten ayırmak | çin en müsalt zaman birinci | ve ikincikânundur. Kışın karla örtülü olan bahçeler için yani yaylâ ikli- mi olan yerlerde bu işi ancak mart ortalarında, Cenup iklmi olan yer- lerde İse teşrinlerde yapmalıdır. artır. yrı ayrı ÇANKIRI ORTAOKULUNDA : Ortaokulda musikiye istidatlı talebeden bir mandı lolin orkestrası teşkil o. dilmiştir. Resimde talebeyi muallimleri ile birarada görün... —