Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
| İ Ğ l v ğ B İ w ğ? ; F | 4 # R | şv v B ğ | / ——— — 25 - 4.- 938 - T AN Gündelik Gazete 'TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her- şeyde temiz, dürüst, samimi olmak, Kariin —gazetesi olmiya” çalışmaktır. —— . ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 250' Kr, 2800 Kr, 1500 Kr, 400 Kr, 800 K, 150 Er, LAY 300 Kr, Milletlerarası posta ittihadına dahil 0l- Miyan memleketler için 30. 16. 9. 3.5 lira dir. Abone bedeli pesindir: Adres değis- tirmek 25 kuruştür. Cevap için mektup lara 10 kurüslük bul flâvesi Vâzımdir GÜNÜN MESELELERİ 23 Nisan 622 Nisan 920 tarihinde “Heyeti temsiliye Reisi Mustafa Kemal” im- Zası ile, askeri ve mülki bütün ma- kamlara şu telgraf gönderilmiştir. “Nisanın 23 üncü cuma günü Büyük Millet Meclisi küşat edilerek ifayi va- zifeye mübaşeret eyliyeceğinden yev- Mi mezkürdan itibaren bilâmum ma- TAN Otomobil kazaları memleketimiz için salgın bir felâkettir. Kaza istatistiğimiz olraadığı için bunun dehşetini kâfi derecede duymıyoruz. Bu mevzua dair eski Adliye Müsteşarı avukat Profesör Kenan Öner, gazetemiz için bir yazı serisi hazırlamıştır. Profesör Öner, otomobil kullandığı için bahsin hem içtimai ve “hukuki, hem de teknik taraflarını ele alıyor. Otomobil Kazalarının . Sebepleri ve Korunma - Çareleri (1) YAZAN ehrimizde otomobil kazala- rının nazarı dikkati çeke- yet ve sebepleri bilinmeden yapı- lacak şeylerin bir faide temin ede mediği bugünkü vaziyetle artık an- laşılmış olduğundan, aklım erdiği kadar bu noktaya teması bir insan- kamatı mülkiye ve askeriyenin' ve :. Mi lik vecibesi addediyorum. Herşeyden evvel şurasını söyle- Mum milletin mercii lisi / Olacağı tamimen arzolunur.,, Türkiyede millet hâkimeyetinin k“l'ıılı-mış olduğunu haber veren bu telgrafın üstünden 18 sene geçti. 920 hisaninın 23 üncü sabahi, halife çe- teleri Ankara sırtlarına yaklaşmak Üzere idi. Memleketin o halini, 23 ni- $an 1938 Türkiyesi ile kıyas ediniz! Atatürkün kurucu, yapıcı ve yaratı- ti dehâsı önünde bir daha eğilelim. i ve milli, maddi ve manevi bü- tün kazançlarımızı ona borçluyuz. 18 sene içinde Türkiyenin ve ci- ne ağır buhranlar geçirmiş ol- duğunu biliyoruz. Atatürk, insan ak- durgunluk veren her türlü müş- ta karşı milli hâkimeyet nizamı- Tin bir an bile sarsılmasına müsaade “miyetek, onun vasıtası ile, çare bul- Muştur, Birçok memleketlerde onün âplarının onda birini başarmak halk hâkimeyeti cihazlarının ta- durdurulmakta olduğu bir Wo, eşsiz reis, millet için olan tirmi, milletle beraber vücude ge- eİştir. Biz Kemı_listler, bir Ata- Kai eee ee BÜ a yi ::’:::llek istediğimizi”pek-âlâ bili- Şark * Bu 18 sene içinde Türkiyede, diği nin tahayyül bile edeme- mlmmedenî ve insani hürriyetler ku- "üıu:ş::;'. Cümhuriyet rejiminde münh“ınyltler, ıncık' kanun ile ve n bu hürriyetlerin düş- A::."_nl karşı konulmuştur. Kimj; ürk 23 nisan 1920 de milli hâ- dar y;; rejiminin temelini attığı ka- , dürk milletine en uzak istik- Müştire "H—hi şamil olan bir ideal ver- 23 l"is::ıknıçinâve halk ıle: i b'lü mânasını anlıyanlar, hı,k '.ek"l Çankayaya dönecekler, ©a Tıue“hln insanca ve kahraman huıı..î !':ıiletlerinin altından yu- Yac, msali, yaşıyan ve yaşı- * 'Türk nesillerinin ebedi Atası "IM minnet borçlarını suna- A 4 'l):t:t:'k bize yalnız vatanı ve hür- de .h!dieüı' müstakil bir vatan için- '.'Mı_ Yen hür kalmak sırlarını da Luqim.nımımınn hakiki değeri- — ULUS,, mek iyetindeyim ki, hergün tevali eden bu kazalarda çok defa en az mesuliyet şoförlere isabet et- mekte, bunlardan daha ziyade mal sahipleri ile halk ve cemiyetin ro- lü görülmektedir. Şuna da emin ol- malıdır ki, bu şerait altında otomo- bil kullanmağa Avrupada yetişmiş şoförler davet edilse mutlaka kaza lar daha ziyade artacak, yahut bu şoförler memleketimizde en mü- kemmel bir otomobilin volanına ge çer geçmez mesleğnii de, otomobi- li de bırakıp kaçacaklardır. Bu bir hakikattir ki, intizam altında çalış maya alışanlar için intizamsızlık, sersemlemek, ne yapacağını bilme- mek için bir âmildir. Hakarete, eza ve tenkide müsta- hak gördüğümüz birçok Türk şo- förlen, memleketin en acınacak un surlarıdır. Her türlü tehlikeyi gö- ze alarak, mesüliyetler içinde, hal- kın zevk ve ihtiyacını tatmin mu- kabilinde kazanabildiği birkaç ku- ruşla,yarı aç evlât ve eyalinin na- A AŞ DİDE ÇAĞANAR Bikellren maye ve merhamete lâyiktirler, Her kazada mutlaka Bir şotörün mesuliyetini aramak, çok zalimane bir hareket olur. Öyle kazalar ol- muş ve olacaktır ki bunların birço- ğünda şüphesiz çiğneyen haklı, çiğ nenen haksızdır. Bu sebeple ben de yazılarımda kazaların sebep ve mü sebbiplerini avrı avrı tetkik eda- ceğim. vvelâ otomobil sahiplerine ait hata ve kusurlardan sö- ze başlıyalım: Bir otomobilin mo- törü ne kadar kuvvetli olursa ol- sun, hareket halinde tabiat kanun- larının tesirinden kurtulamaz. Her şoför, otomobilin, herşeyden evvel kabiliyetini — bilmeli ve — on- dan bu — kabiliyet — fevkin - de . bir şey — istememelidir. Di- ğer taraftan her mal sahibi de, şo- förüne teslim edeceği otomobili, i- dare imkânını temin edecek bir şekilde vermeye mecburdur. Hal- kın da, şoförün de, binenlerin de hayatı, herşeyden evvel bilhassa g“cuk k*f)'ramımn ça Pci Günü Sanlı çç Haftasının ikinci günü de, * Büt; €ğlenceli bir şekilde geçmiş- iç ıî:d halkevlerinde ve birçok © çocuk! in mü e- Wı eğıeı:reıiğr ;mu;m;ü- Bu M Ortaköy 39 uncu ilkokul FAŞ erkap' Akşam, saat 20 de, Ka- c i salonunda bir mü- Te Ş M:::iılerdi:_ Müsamereye ei iki piyes bir fan- tir, hteliş ( Pir komedi oynanmış Tilli danslar yapılmış- ük Ba :u"*—.“ betij, OTünin — üçüncü günü de dev, an programa ::;t.:hlnön;m Olunacaktır. Bu a- TMinönü SOCuk Mıntakasındaki ilk dir, ğ hıu..,,mt“vlu bir halde E- Ziyaret edecekler- FĞ NECAN V iş bağlıdır. Yoksa onun rengi, cilâsı veya şekli ile uğraşarak en can a- lacak noktaları ihmal etmek, cina- yetin en ağırı, mesuliyetin en bü- yüğüdür. Bugün olduğu gibi, mal sahipleri - bilhassa taksilerde - na- zarı dikkat veya müşteri celbet- mek için otomobillerini günde dört defa /yıkayacak ve üç defa cilâlı- yacak yerde, biraz da şoförlerinin ihtarlarına kulak verseler, eskici- lerden toplıyarak otomobillerine taktıkları lâstikleri yenileseler ve bu tehlikeli oyuncağın tehlike mem baı olan can damarlarını intizam altında bulundursalar kazaların mutlaka yarısı örtadan kalkar. Filhakika Seyrüsefer id. ir her A vukat, Şoför Kenan Öner ı Avuhat B. Kenan Öner de, şoför için de bir felâkat kay- ğı olabileceğini gözönünde bu- lund ak her otomobilde bir ârı- za olduğu zaman şoför mutlaka bu yun ilâk p SA lidir. ? Mılsıhlplerl, otomobilin dilin- den çok defa anlamadıkları için onların gözü ve dili şofördür. Şoför, malsahibini, her zaman ida- re ettiği otomobilin hatalarını gö- rüp kusurlarını sezerek ikaz etme- dikçe, mesuliyeti - veley mali şe- kilde olsun - patronlara yükleye- mez. Çünkü şoför, hükümetin tec- rübesinden geçerek otomobil kul- lanmak salâhiyetini tesmen almış- tır. Bu salâhiyet vesikası yolsuz verilmiş ise, bundan malsahibini mesul tutmak, bilmem ne derece- ye kadar doğru bir hareket oluf?. Fakat kusur ve noksan kendisine bildirildiği halde, ihmal ve müsa- maha ile geçiştirerek, âlemin ha- yatile oynamakta mahzur görmi- yen malsahibi, şoför kadar, belki de daha fazla - yalnız mali değil - cezal mesuliyetlere hak kazanır. Sırası gelmişken şurasını da söy- lemiye mecburum ki, bir şoför, is- tediği kadar makine imtil mesul mevkiine sokan, onun ihta- rına ehemmiyet vermiyen bir mal sahibi de, onunla beraber mesuli- yeti kabul eden divaneden başka birşey sayılamaz. u noktada, tamirciye düşen mecburiyet ve mesuliyetler de vardır. Memleketimizdeki tamir cilerin bir kısmı da ihmallerinin doğuracağı neticelere kulak asacak yerde - tıpkı malsahipleri gibi - ce- bine çok ve çabuk para girmesine çalışırlar. Çok defa, yalnız, kendi- lerine anlatılan ârızalarla meşgul o larak, daha tehlikeli kusurların vücuüdünü bildikleri halde onlara e- hemmiyet bile “Vermezler. Bir ârı- zayı tamir mukabilinde, daha bü- yük tehlikeler hazırlıyan tamirci- lerin mesüliyetleri de her hâdisede mutlaka gözönünde bulundurulma- lıdır. Bir otomobilde görülebilen ârı- zalar, hep ayni neticeleri doğur- mazlar, Meselâ bir motörün mun- tazam işlememesi, yatak veya sü- papların veyahut avansın vurması, gayrı kâfi benzinle yola çıkılması, motörde yağ, radyatörde su kalma- ması, karbüratörün vazifseini lâyi- girmiş, çıkmış, muvaffak olmuş ol- sun, idare ettiği makinenin bütün ârızalarını - bilse ve istese de - 18- lah edemez. Evet, lâstik patlayınca yapıştırır, tamir eder, bujiler ateş almazsa onu çikarıp temizler ve- ya değiştirir, karbüratörün tıka- nan deliğini açar, akkümülâtörün ksilen suyunu l belki etomobili numara verirken ve ayrı- ca senede bir defa muayene eder. Bunlara lüzumu kadar emniyet ca- iz olsa bile yoklamada hatâsız ça- lışan bir otomobilin beş dakika son ra perişan bir hale gelmyieceğini kimse temin edemez. Binaenaleyh kullandığı makinenin derecei inti- zamını takdir ve mürakabe, herkes ten evvel şoföre düşen bir vazife- dir. Otomobilin, bir zeyk veya ma- işet vasıtası olduğu kadar halk için 4 y - emniyet edilmemek şartile - bir freni de düzeltebilir. Fakat otomo- bil ârızaları o kadar çoktur ki, bu- nu ihata ve ıslaha bir şoförün de- ğil, çok zaman iyi bir makinistin bile kudret ve kabiliyeti kifayet et mez. Bu sebeple şoför hissettiği bir ârızanın ıslahından emin olmadıl ça onu mutlaka mütehassısına gös termeli, onu ıslah ettirmeye, be- h kal isahibini kile gör i gibi kusurların ra- hatsızlığı arttırmaktan veya gidile- cek yere da varıl l tan başka bir tehlikesi yoktur. Fa- kat böyle de olsa, lâstikler üç gün fazla dayansın diye alabildiğine şi- şirilerek müşterilerini kaldırımlar üstünde zıplatmağa, yarı yolda iş- lemekten kalarak içindekileri dağ- başlarında bırakmağa kimsenin hakki yoktur. Halk ta bilmelidir ki, böyle bir âkıbet şoförden de mal bibindin der. Wezin hakkını kendilerine vermiştir. Otomobillerin ârızaları, tabii yal nız bunlardan ibaret değildir. Bun- lar içinde o kadar mühim ve esaslı şeyler vardır ki, doğurabileceği ne ticeler çok büyüktür. Meselâ, lâs- tik, fren ve direksiyon gibi mü- Dar k dir. Bunu yapmıyan şoför kendini him Talakdi EİŞIF'İİ Gizal _dbl... “diığer kısmı E hemmiyetleri bir türlü tak- dir olunamıyan lâstiklerin doğurabileceği kazalar çok elim ve feci olabilir. Malsahibi de, şoför üşteri de, hasılı herkes bil- melidir ki, ehemmiyetsiz sanılan bu lâstik tehlikesi, otomobilin süratile mebsuten mütenasip olarak artar. Hiz, yetmiş kilometreye yaklaştık- ça, bilhassa ön tekerleklerden bi- rinin lâstiğinin patlaması, mutla- ka patlayan tarafta, fren tesiri ya- par ve otomobili o taraf üzerinde gayri ihtiyari çevirerek kapaklan- dırır. Bu itibarla çürük lâstiklerle yola çıkmamalı, meşhur olsalar bi- le - kıyamet kopsa - sürati otuz beş kilometreden yukarı çıkarmamalı- dır. Böyle hallerde, malsahibine dü- şen vazife, hiç olmazsa lâstiklerin sağlam olup olmadığını kendi müra kabesi altında bulundurarak lâstik leri yenilemek suretile şoförün ih tiyatsızlığını kendi ihtiyatile telâfi etmek olmalıdır. Otomobilin 'can alacak noktala- rından biri de frendir. Şurası da muhakkaktır ki, bunların hep bir den tutmaması, bir kısmının tutma sına müreccahtır. Birinci halde frenler azçok tekerlekler üzerine yine tesir edebileceğinden tehlike- nin önüne geçmese de onu hafifle- tebilir. Fakat frenin bir kısmı işleyip GÖPÜŞLEİ Meğer Bir Rüya İ 25413 Yazan: SABİHA ZEKERİ (Habeş İmparator Aylık Bağlamak şebbüsleri Karşısınc Afrikanın kızıl kumları üze! somaki mermerden kurulmuş be .|bir sarayın kapısından, şehrin gi ğine kadar köleler dizilmişler. E metli İmparatorlarının doğum gü nü tesit eden taburların önün milli kıyafetlerini giyinmiş, davu zurnalı mızıkacılar bir saltan bayramını yapıyorlar, —— tına kadar, Arap, Acem, Efgan, Tü Buhara halıları döşenmiş. Kişmird Türkistandan, Çinden gelen kum larla süslenmiş renk renk salonl bir saltanatın ayaklarına zincir vı duğu cariyeler halhallerini şıkırda rak dolaşıyorlar. Haşmetli İmparatorun altın, rüt işlemeli tahtının önündeki bat maklar, ipek işlemeli şalvarlar, re renk Jlâhur şallar giyinmiş gü: kadınlarla örtülü. İki Arap köle hı ma dallarının arasında oturan in paratorla imp içenin başına pek şemsiyeler germişler, ateş bakı K genç kızlar Sultanlarını yelpaze, yorlar. Ülemanın reisi, bir Buda m budunun karşısında vecd duyan b rahip gibi, haşmetli imparatorun | nündü eğilmiş, Habeş ülkesine vüc dile Saadet ve şataret getiren Su tanına uzun ömürler, saadet ve hi zur dileyor. Sokaklardan alaylar geçiyor, me: leler yanıyor, halk itişe kakışa su tanlarının ömrüne bereket dua ed yorlar. O günün gecesi büyük bir ht zur ve neşe ile kuştüyü döşeğinde kuya dalan Sultan, günlerden b gün uyandığı zaman kendini yabar ci bir elin topraklarında, sen ve be gibi bir insan, hattâ senden, bende kötü, evini satmış, bir pula müh milletlerin tamahkâr mı, cömert n bilinmiyen şefkatlerini bekliyor. Meğer hepsi bir rüya imiş. Bu tai lı rüyanın verdiği tatlı zevkle gözle rini açan Habeş İmparatoru şimdi b ltanatın karşısında gözlet tehlike büsbütün-büyür. Bu vazi- yette, herhangi bir çarpışmanın men'i için kullanılacak fren, otomo bili tutan, sağlam frene doğru Ssü- rükler. Böyle anlarda, tehlike fırlı- yan frenin tesir derecesine ve oto- mobilin süratine bağlıdır. Bunun i- çin de, şoförle birlikte malsahibi- ne ve hattâ tamirciye düşen en mühim vazife frenlerde tutma ka biliyet ve derecesinin müsavatını temin etmek ve ettirmektir. D ireksiyon da, fren kadar, hta tâ daha fazla tehlike doğu- rabilecek bir noktadır. Direksiyo- na hâkim olabilmek kudretine sa- hip olmıyan bir şoför, ne derece büyük bir tehlike ise, şoförün ira- desine râm olmıyan bir direksi- yon da ondan daha büyük bir fe- lâkettir: Ön tekerleği volana bağ- layan rat'un mini mini bir vida ve ya maşası yüzlerce adamın haya- tını üzerinde taşır. Volanda husu- le gelen boşluk büyüdükçe tehlike de ayni derecede büyür. Bir ta- mirci, tamirhanesinden, bir garaj, sahibi, garajından çıkarken bilhas sa ROT ve DİREKSİYONU 'daıma mürakabe etmeli, şoförler de bu kısımda hissedecekleri ufak bir â- rızaya en büyük ehemmiyeti ve- rerek kudreti dahilinde ise onu 1s- lah etmekten, değilse malsahibine bilâ kaydüşart derhal düzelttirme- lidir. Mevzuumuz şöförlük dersi ver- mekten ziyade bayati tehlikelerin önünü, mümkün olabildiği kadar almak olduğu için, tâli derecede mahzurlar doğurabilen diğer ârıza ların tahlilinden vazgeçerek malsa hiplerine şu nasihati vermekle ik- tifa edeceğim: 1 — Lâstikleri her zaman göz ünde bulundur. Bunlar eski- yince değiştirerek, şoförle betva- ber kendini de tehlike ve daha büyük masraflardan koru! 2 — Şoförünün, fazla para ka zanmak, göze girmek için ihti- yatsız hareketlerde bulunması ih timalini daima tut. Sana getirdiği paranın çokluğu- na aldanma! Kazandığının bir- çok mislini ödeyebileceğini dü- şünerek böyle bir şoförü sakın örün n d A aü giden |wi uğuüştürüyor. Ve hüzünl dan bakıyor. “Ol saltanatın yeller eser, şimüi yerind İspirtosuz İçki Satan Dükkânlar İçin Hükümler Yeni belediye zabıta talimatnamı sine katılan ve ispirtosuz içki ile bı za, şıra gibi şeyler satan yerler kındaki hükümlere göre, bu dükkâı ların sokak üzerine gelen tara bir camekânla örtülecek, meşrub, bü kân içinde bulundurulaca| tır, Tezgâh ve masaların üstü merme cam veya mozayik taştan olacak, di kânların zeminleri ve bir buçük me reye kadar dıvarları su geçmez b madde ile döşenmiş bulunacak, m nasip bir yerde hava temizleme te tibatı olacaktır, İçilecek şeylerin konulduğu ve £ tıldığı kaplar her tarafı iyice kapa mermer veya camdan veya İiçin bulunah içkiden kimyevi olarak m teessir olmıyacak madeni cisiml den yapılmış bulunacak, - içlerind alınacak maddelere hiçbir veçhile değdirilmiyecek, ellerindeki sular damlamasına imkân bırakılmıyacıi sürette muslukları veyahut maksa uygun sair tertibatı bulunacaktır. Bütün kaplar şehir suyu ile yıl nacak, şehir suyu geçmiyen yerler ki bu kabil dükkânlarda hususi de lar içinde temizliği sıhhat müdür ğünce tasdikli sular bulundurula: ve onunla yıkanılacaktır. Bütün yıkantı suları bir ucu lâğ da olan sifonlu, iskaralı delikle mecralara verilecek, — dükkânla içinde sinek vesair haşarat bulun! yacaktır. !çjlecek şeyleri boyamak, içler sun'i maddeler katmak ve saka kullanmak yasaktır. Glikozla İ lan meşrubat üzerine glikozla :1 dığını gösteren etiketler konuln mecburidir. | m'Hikemî velkimyevî vasıfları de iş veya pislenmiş içkilerin di larda bulundurulrn:sı e:len::ıklı yasaktır. .l :