SA 10.4. 98 Bugünkü Hindistan: Di aydınlik bir şehirdir. Paytaht yerleri belki ikti D iki askeri sebeplerin t tile seçilir. Fakat bana geliyor ki, bilerek, bilmiyerek, bunların ışık- ları ve havaları da bu intihapta bir şol oynamıştır. Paytaht yeni devirlerin başında kurulur. Yeni devir yaratan adamların ruh - limleri zamanlarına ve idealleri he göre biribirinden başkadır. Şimdiye kadar gördüğüm pa; ların bu bususta hepsi başka ba: ka mizaçlarım aksi oldu; im. Kurşuni havalı Londra, eflâ- tun sisli Prag, keskin beyaz ışığı Böz kamaştıran Nevyork,beyaz ışık İ aris, bin bir rengi biribirine ka- ap isim verilmiyen bir ziya ahen- 8i içinde yüzen Istanbul, keskin 1- Şıklar ve renkler içinde kartal yu- Vası gibi yükselen yeni Ankara... Bunları yaratanların ruh iklimle- Tİ, mizaçları ve kurmak istedikle- Fİ şey biribirinden çok başka ol- duğunu en basit insan da biraz dü Şünürse anlar, D: elhi beyazdır. Fakat onun beyazlığı ne Nevyorka, ne de Parise benzer. Bence kat'i olan şey havasının ve ışığının rengi öteki Hindistan şehirlerine benzememe- sidir. Yeni Delhinin hususi ev mira- TİSİ şehre çok uymuştur. Ekseri- Yetle yuvarlak, bir yahut iki kat- A Binalar, sinin bahçe duvarlarından kucak ucak kırmızı çiçekler sarkar. Es- ki Delhiyi bu ışığa uyduramadım. Yazla oymalı cephelerile bir sıra €ski ev yahut han, pazar yerleri, Yıkılmıya başlamış bir sürü bina, Bence bunların ne güzel ne de fay- dalı bir yeri kalır ştır. Hepsini yi- kıp yerlerine yeni Delhi üslübun- da beyaz, aydınlık, yayvan bina- lar kursalar Delhi, emsalsiz. bir Şehir olur. Tabii eski âbideleri ve Samileri bu eski sınıfa katmıyo- Tum. Onlar, Delhinin, dünyada az re nasip olan pek kıymetli ve Bözü gönlü alan emsalsiz dekorlar dar, Debinin eski saraylarını gör miye gittiğim ilk gün ev'- den istiyerek çıkmadım. Evvelâ, ster eski, ister yeni, saray havası be hi korkutur, Sonra bunlar hakkın- «a biribirini tutmıyan çok tenkit dinledim. (A. Huxely) ismindeki Meşhur İngiliz romancı Hindi geze Ms ve eserinde nasılsa müslüman idelerini pek sevmemişti. Bu - Run tesiri münevverler üzerinde — belli idi. En son moda tenkit İdi: Arap, Hindu, Iran üslüpları rine fazla karışmış... bu âbi- İlerde mütereddi bir ruh sezili - YOR. O günlerde bu mimarinin, he- İZ dünyanın en güzel sanat eser- m, iki kafalı,, tabirinden kork- Bacak kadar cesur olmak Mizim- Bugün, bir kısmı kışla gibi kulla lan kaleleri geçip bahçeye girin- dı, Seldiğime hiç pişman olma - ba, Çiçekli, gölgeli emsalsiz bir 98. Sık sulanan yeşillik ve ağaç ,, asında, şuraya buraya kurul- $ Parça parça beyaz mermer bi- asp e kubbeler vardı. Bunlar a Mia “İnci camli, ismini alan ca Baye akikut inci rengindeydi. Güneş iy iğ bütün kubbelere saldığı işi- ridye kabuğu için- müşkül, renk- ln aların küçük ol kij , ,. JA ayrıca güzelliklerini teş Âbig,, ordu, Arkadaşım Hindistan Gü,, 'Tihin muhafazası için Lord Mu gun çok gayret etmiş olduğu “öyleği, TAN Muazzam bideleri ri Karşısında Gr e vee Yazan: Halide Edip İs...) - Şehrin en gü eserlerinden biri. Lâharda “Padişah: Mescit, adı verilen muhteşem bir cami B u bahçede on iki beyaz köşk vardı. o Hepsi, senenin bir ayını temsil” ediyordu Ba- zlarınm havuz, fiskiye vesu tertibatı Obâlâ dünyaya o ori- jinal “gelecek kadar hususidir. Üstleri çok oymah olduğunu iddia edenler, doğru söylemişlerdi. Fa » kat, mütereddi bir ruh eseri diyen- ler bu mimariyi anlamamışlardı Süs yalnız sathındaydı, en küçük yakut en büyük, her binanın sağ- lam fikirli ve sağlam zevkli in- sanlar tarafından kurulduğunu his setmemek kabil değildi. Daha son- ra mimari mütehassıslarile konuş - tuğum zaman hakikat bünye itibari le müslüman eserlerini sağlam ve normal eserler olduğunu anladım. Di van odasındaki farisi beyit: “Eğer cennet yeryüzüne inse, burada, bu rada, burada olurdu, bana o gün pek boş bir iftihar gibi gelmedi. Bunların, başka gördi id bidelerden bence başlıca bir farkı daha vardı. Eski binalar nekadar güzel olurlarsa olsunlar bana birer be hissi verirler. Sahipleri bir dâha yer yüzünde görünmiyecek birer hayaldir. Fakat buradakiler sanki kısa bir müddet için bir yere gitmişler, bir zaman sonra gelecek- lermiş gibi hayatlarından bir şey bırakmışlardı, Belki de evvelâ bu hissin fesi- rile Bursamizı hatırladım. Onl da da ferah, canlı bir ruh vardır. Fakat benzoyiş bundan ibaret de- ğüldi. Bursayı genç, ve çok yaratıcı bir çağında bina edenler, kemale erince Delhi'ye gelmişler, daha süslü, daha olgun eserler yapmış- lar gibiydi. Bilhassa zamanla renk- leri solan karanfil ve lâle oymala- rı Asya ortasından gelen tabii bir neşe, çok sade bir güzellik temsil ediyordu. ini €rasta durduk, Jumna neh- rine baktık. Uzakta beyaz bir su yolu. Fakat vaktile bu te- rasın altındaki kemerden geçer- miş. Çıkarken arkadaşıma, “— Bu binaları yapmak için kim bilir kaç adam çalıştırdılar... Kim bilir Hindistan halkı nasıl ağır vergiler altında İnledi?, de- dim, O dedi ki: — Fakat ii ğunu unutma bin kişi bu » ücret aldı Belki doğru. an en Iduğu de sırf iktisadi bakımdan de- gil Umumi âbideler, halka en çok iş temin eden membalar. Yalnız para ile değil esir güruhu gibi lışmak bile insanları meşgul edi- yor. Firavuna karşı dalmi isvan izliğe mâni oldu- bilir kaç de ekmek buldu, İş çok muh! insaniyetin her He mencden “ehram" binaları olma- | dığını kim iddia edebilir? Delhi âbideleri arasinda en çok noşuuma giden acayip bir mezar dır. Bunun kendisi değil, yeri de acayiptir. En uzak, yapyalnız üc- Ta bir verde Yanılmıstır. Be FTugh- lak) in (ii, türbesidir. Başkalık kudret, cüret ve sadelik bakımın- dan ömrümde buna benzer bir eser görmedim. Bu adam, hatti meza- rının cephesi için bile üslüpları bi- ribirine karıştırmamış, (sembo- lizm) denilen ve bazan tereddiye alâmet olan şeye yabancı kalmış- tır. Belki biraz deli, fakat apaçık, her şeyi olduğu gibi gören doğru bir hilkatin ifadesini bulmuş. Tür- be, tuğla renginde taştan yapıl mış bir çadırdır. Herhangi büyük asker kavga meydanına böyle bir çadırı kanavadan, yahut ipekten kurabilir. Bu ezeli asker bunu taş- tan kurmuş ve mezara kadar Orta Asya ruhunun salâbetini muhafa- za etmiştir. (0) Tüghlak 1821 de hükümet elmi müslür dir. Anası yer das Türktür. İdaresinde memlekete küvet im sokmuş çok teşkilâtçı bı den evvet Mâles Zeytin Budama Kursları Açıldı X Burhaniye, (TAN) — Burada, Karaağuçta ve Zeytinpinarı köyünde açılın zeytin budama kursları kırk beş gün sürüp bitecektir. Kurslar çok rağbet görmüştür. Devam eden-| lere zeytinin tarihi ve iktisadi rolü, ağaçların bakılması, büdanması, ara- lanıp gübrelenmesi, mahsulâtın alın- ması hakkında fenni malümat veril mektedir, Burhaniye, (TAN) — Yeni te- şekkül eden bin nüfuslu Zeytinci Ka raağaç köyü klübü futbolcularile Bur haniye Halkevi takımı bir maç yap- mışlardır. # Burhaniye, (TAN) — Zeytin pınarı köyünde köy ihtiyar heyeti ve okuma salonları inşaatı bitmiş, açıl- ma resimleri yapılmıştır. Bir radyo- İda getirtilerek köyün havadis alma ve müzik ihtiyacı temin olunmuştur. # Akhisar, (TAN) — Şehir mec- lisi âzasından Ibrahim Kuluş oğlu. Hava kurumunun yaptırmak istedi- ği bina için 400 metrelik bir arsa he- diye etmiştir. pe Garip p Dünya: Erkekler Üçlü Şekilde Evleniyorlar | İnsapların ne,maksatla evlendik- leri hakkında Elde edilen net sım insanlar çocuk sahibi ölmak için evleniyorlar. Bir kısmı İse sefahet ve gayrimuntazam bekâr hayatın. dah kurtulmak için evleniyor. Bazı) insanlar da, zengin bir kadına rast- ladıkları vakit, bu servete konmak| için evleniyorlar. Evlenmenin en 'makul ve d sebebi neslin bekasıdır. * Kanatsız kelebekler ine çıkan Kutupta hayat vardır lodiya'ya geldiği zaman, bu nalsız sinekler görmüştür an tetkikler sonundü anatsız kelebek ve sineklerin yaşadığı te Bunların, yelpa ları vardır. Bu ku de çekirge gibi sıçrıyarak mı ri katetmektedirler. * klinde uklar sayesin- kuyruk Dünyanın en büyük elması yanın en büyük elması: Cenu: ikada kınınd: Kulinan ağırlığında ve 3024 tar: İbi A metre ye Pretoriya'nır a bul ştur elmasa ismi. verilmişt 620 gran tır. İngilü İsatın alınarak yeni Kral diye edilmiştir. meti balen bir çelik ektedir, * Düryanın en küçük motörü Romada mektebini deo Toma: de bi #tiyle dünyanın beygir kuvvetindedir. kikada 25 dola dönmetke öküldüğü zaman 45 parç dır. Uzunluğu 5.2 milimetre, 3,8. milimetredir. Ağırlığı da gramdır olmakta kutru 0,16 Amedeo, motörünü yaparken ek seriya mikroskop kullanmış | * Greta Garbonun burna Rio de Janeyro'd dinları güzelleştirm. daha açılmıştır. Bu müess nin iddia meliyatla ve 2 herkesin burnu burnuna ne göre, küçük bir a- | bin Gr bilirmi ar bu gözel adının benz Şimdiye ka nunda on kadı çük birer ameliyatla nun burnuna benzetilmişt * burnu kü- ota Garbo- Ağaçların yaşı Orman ağaçlarının yaşları muhte lifti. Dünyanın en yaşlı ağacı Ame- rikada yetişen metre yük$ekliğ muhiti 30 metre fazla bir zamandanberi y dır. Kestane, meşe, ağucları 2000 se: mazi ağacı 1.200 yıl ahli 1000 sene yaşamaktadırlar. 200, ve daha az ömürlü. hatt; 70 veya 100 rl yaşıyan ağaçlar da vard Bir milyon sterlin bitiren Ame-| o)? Cönup ve Şimal! oğlu »it edilmiştir. | hı dele-| için ciğer | İdönüm İtirilen aynalardan bütün İşu edil İ Genç milyoner, ziyafette, bu demir sandığın içinden eğlenceleri takip edebildi Demir Ciğerli Adam Bir Ziyafet Verdi Amerika milyonerlerinden birinin — bir sene kadar evvel, Çinin Pe- kin şehrinde vahim bir ciğer hasta- muş ve hayatı tehlikey: ikenin önünü kaya iade edebilmek rifesini görecek bir san- dık yapmak; bu sandığın içine lâzım gelen cihazları koymak, daha sonra, uğu da bu sandığın içinde yaşat mak icap ediyordu. Sandık yapılı k ciğer vazifesini ocuğu A A sandığın demirden ya» kur- Bü.) * nerin oğlu k a girişinin yıl | asebetile bütün Ameri- | e dastan olan bir ziyafet | m kada diller verdi. Ve Nevyorkta verilen bu zi- yafete 800 misafir iştirak etti. Nev- york gece âleminin en güzide yıldı arı bu ziyafette şarkı söylediler ve | diler, Milyonerin oğlunun uğradığı has- İtalık felçtir. Onun içinde. yaşadığı aniyede, göğüs kabartan ve teneffüs cihazına hava girmesini temin eden bir hareket yapmaktadır. Bu sayede ç mily idameye ân hâsıl olmuştur. erin hayatım ndığa girim e verilen ziyafet esnasında da genç milyoner sandığın içinden ve sandığın içine yerleş- naseb takip etmi; Misafirlere gönderilen davetname- dostlarını da yor ve e her gelenin bütün pek gi, bütün yıldızların bu ziyafete iştirak edecekleri ilâve olu- muyordu. zannedilmesin. Bilâkiş göyet pahalıya satılmış ve toplanan | bütün paranın mühim bir kısmı Çin Hilâliahmerine tahsis olunmuş. bir kismi Şunghaydaki bir hustaneye hediye edilmiştir. Bu teberrü ve he diyelerin sebebi, genç milyonerin rdüğü yardımın © şükranını Ziyafette hakikaten boks maçları | ilerle beyazlar dö- Bir aralık zenciler k: teknelerin i- niş ve teknelerin i-| -az olarak çıkmışlar ve lerdir herkesi güldürmüşlerdir. değerindeki gözlerin sahibi olmakla meşhur Ba- yan “Oskar Homolka,, kan zehirlenmesi yüzünden yapılan ameliyattan sonra ölmüştür. Bayanın gözleri iri bebekli, mavi renkli idi, Büyülü, ve son derece şeffaf bakışları vardı. Bu iri ve yuvarlak gözleri bir kere gö renler, onlara bir kere daha bakarlardı.. sandığın elektrik motörleri, her dört | in yıldönümü mü- | eğlenceyi | ıklı bir boks maçının tema- | Fakat ziyafetin bedava - verildiği | davetiyeler | Çin Ordularının Sevk ve İdare Üstünlüğü (Başı 3 incide) &huang'da bulunan © Japonların, batısı ile, gerisi alındığı için, Ja- pon kumandanlığı şimelden kuv- vet yetiştirmiş ve nihayet kanalı garpten geçen Çin kuvvetlerine kar şı mukabil taarruza geçerek neti- cede Çinliler Lincheng ile Tsinin- gi bilmem kaçıncı defa terk ve Ja- ponlar da bu sonuncu mevkii 29 martta tekrar işgal ettiler. Fakat alınan meslümaat nazaran bu min- takanın birçok yerlerinde şiddetli muharebeler devam ediyor ve hat- tâ Çinliler yeniden Japonlara ta- arruz ederek onları bütün bu cep ağlâp ettiklerinden şenlik yapıyorlar. Fakat neticeyi vazıh surette anlamak için daha birkaç gün beklemek lâzımdır. B atıda Sarı Irmak sında, Putchau'ı aldıl, muntaka» Japonlar 7 martta ve buradan, Sa- n Irmağın öteki cihelindeki Tung kwan istasyonunu top ateşile tah- rip ettiler, Vilâyetin şimalinde, Fu ku yakınlarında birtakım küçük Ja pon müfrezeleri Sarı Irmağı doğu- dan batıya geçerek Şehans! eyaleti- nin bazı yerlerini işgal etmişlerdir ki bunun hiç bir askeri faydası yoktur. Esasen işgaline aylardan- beri çalıştıkları Schansi'de bile, her nekadar Putehau — Taijlan demiryolu Japonların işgalinde İse de, diğer yerler henüz gayrimun - tazam Çin askeri kuvvetlerinin ve çetelerinin elindedir ve bütün dağ- - ların bu silâhlı çetelerden temiz- lenmesi daha çok sürecektir. Hankaı — Pekin demiryolu bo- yunca Japonlar 9 martta, Sarı Ir- mağı, Tehengtehau'n 40 Km. ka- dar batısında bulunan Szeskui mev kiinde bir kayık köprü ile geçme ye muvaffak olmuşlardır ve geçen kuvvet 20 tank ile bir tapur ka dar piyadedir. Fakat Çinlilerin su seddinin kapaklarını açmaları ü- zerine araziyi su istilâ ettiğinden Japon kuvveti tehlikede kalmış ve selâmeti geri dönmekte bulmuştu. Bire gün sonra da, Çinli lerin buralara kuvvetler getirerek, Sarı Irmağı birkaç ye- rinden şimale geçtiklerini ve Ja- ponlara, şiddetli olduğu kadar an- sız, mukabele taarruzu ettiklerini görüyoruz. Asıl Çin kuvveti Tung- kwang'dan şimale geçerek Put chau'a taarruz ve Çin hava filo“ ları da bu mıntakadaki faaliyete iştirak ettiler. Şiddetli muharbe ler oldu ve her iki tar verdikten sonra Sarı rmağın af iyi zayiat Japonlar tekrar bütün şimal kıyılarını iygal ettiklerini bildirdiler. Fakat Çin çeteleri Hünan pon İşga ğin şimalinde! side fi yetinin, Ja an, Sarı Irma nda ve Şehan liyetlerine berdavamdır - lar ve şimdiye karlar Japonlardan 22 zarhlı otomobil, 19 otomobil bir gok silâh iğtinam ve 7 tank tahrip ettiklerini bildiriyorlar; inanma mak için bir sebep yoktur. İşte bir aylık Çin vukuatı bun dan ibaret olup, bir ay. daha ey. velkinden hemen farksızdır ve bel ki de gelecek ay ayni olacaktır. Meğer ki Japonlar. kuvvetlerini toplarlar vaya Çine Jânkal daha birkaç yüz bin kişi getirirler,