Tan 3 Nisan 1938 sayfa 5 | Gaste Arşivi

3 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

3 Nisan 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3-4-938 — — TAN Gündelik Gazete TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her- şeyde temiz, dürüst, samimi olrhak, kariln t olmiya — çal k ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2800 Kr, 750 Kr, 6 Ây 1500 Kr, 400 Kr, 83 Ay 800 Kr, 150 Kr, 1 Ay 800 Kr, Milletlerarası posta ittihadına dahil ol- mıyan memleketler için 30, 16, 9, 3,5 lira dır. Aböne bedeli peşindir: Adres değiş- tirmek 25 kuruştur. Cevap için mektup lara 10 kürüşlük puül ilâvesi Tâzımdır. GÜNÜN MESELELERİ Macaristan Tehlikede IYazan: M. ZEKERİYA| _-"Umunyanın Şarka doğru siyase- tinin- yolu üzerinde ilk bulunan dev- let Macaristandır. Nitekim Avustut- ynn.uı işgalinden sonra Macaristanda endişe başlamıştır. Macar Nazileri faaliyete geçmiştir, Nazilerin Maca- ristanı içinden fethetmeleri imkânı çoktur; Çünkü: A — Macaristan iktısaden Alman- yaya bağlıdır. Macaristanın bütün zirai istihsalâtı Almanyaya gider. Avusturyanın işgalindenberi — Al- Manya ile yapılan harici ticaret bir- denbire ©, 40 nisbetinde artmıştır. 2 — Siyasi vaziyet Almanyanın lehindedir. Macaristanın, Umumi Harpten sonra kaybettiği ve hasreti- gi çektiği toprakları bir Alman itti- fakiyle temin edebileceğine kani o- lan Macar diplomatları böyle bir it- tifaka muhalif değildirler. Macarlar Çekoslovakyada, Yugoslavyada ve Romanyada kalan milletdaşlarını bu suretle kurtaracaklarını umuyorlar. 3 — Macaristanda Nazi cereyanı çok kuvvetlidir. Bunlar hükümet içinde bile kuvvetli bir mevki sahi- bidirler. Gazetelerin çoğuna bunlar hükmederler. Dahilde Nazi propa- gandası kuvvetle faaliyettedir. 4 — Macaristandaki Alman ekal- liyetleri Almanyanın en kuvvetli yardımcılarıdırlar. Bu,sebeple Almanyanın, Avustur- ya işini tamamen hallettikten sonra, Macaristan meselesini de halle te- Şğbhüı etmesi ihtimali çoktur ve böyle bir hareket takdirinde Maca- ristanı kazanması da güç değildir. Onun için Macaristanın Nazileşmesi tehlikesi büyüktür. * Mektep Kitapları Bnîu mektep kitapları işini Kültür anlığı bir türlü halledemedi. Fira ektep kitaplarını Vekâlet ü- erine aldı, Bu, ilk adımdı. Mektep tapçılığını bir ticaret vasıtası ol- :âağt:n çlkırmak lâzımdı. Fakat, bu ö İieîum?ı_ Bunu iyi organize et- nî:l:“kiı Vekâlet ne yaptı? Anka- Pra ll'ı:llr işten anlamıyan kimseler- firdi. M '-"kkkep bir heyet vücude ge- yükdür d: l;eıı kitaplarını bu heyete İstimiz üU heyette kıymetli edip- öş deği.l].::ı Fakat, bunlar peda- Pai İ di, İlkmektep çocuğu- * ihtiyacını, psikolojisini Çklls:ardık]arı eserler DÜŞ hoksan oldu. deîu:e(:;dîîklâ“l“ bu kitapları yeni- hazlan ğğği mîömüş, kitaplar Gölcela, cak, aslah edile- Vekâletin ne dnmndü' tâdilâtı ne şekilde yayamy G, Ve bu TAN ha Te pE- Cü ——— News Chronicle İngiliz gazetesi, tanınmış muharrirlerinden Verner Bartlet'' Çine göndermiş ve oradaki harp vaziyetini yakından tetkik ettirmiştir. Muharririn, Çin - Japon harbini hangi tarafın kazanaca- ğına dair yazdığı dikkate değer bir yazıyı, okuyucularımıza naklediyoruz. zak Şark Flarbini CÇinliler — Kazanacak zak Şarkta Çin - Japon harbinin nasıl nihayet bulacağını on iki kişiye so- rarsanız, bunların onu ayni cevabı verir: — Çinliler iyi kötü birle- şik hareket ederlerse Japon- yanın yıkılması muhakkak- tır! Ve geride kalan iki kişi şu veya bu tarafa meylettikleri için verdikleri cevaba ehem- miyet vermiyebilirsiniz.. O halde Çinin iyi kötü bir- leşik davranmasına imkân var mı? Bu suale aldığınız cevap kol silkmesinden iba- rettir! Bu kol silkmenin mânasını anlamak için Çin dediğimiz çok geniş sahada faal olan muhtelif kuvvetleri ölçmek biçmek lâzımdır. Bunu yap- tıktan sonra verilecek hü- küm, Japonyanın Çini esir et- meden evvel ihtilâl içinde par çalanacağıdır. Gerçi insan va- ziyeti inceledikçe bu hükmü biraz tâdil etmek mecburiye- tinde kalıyor, fakat bu hük- mün mühim esaslara dayan- dığı şüphe götürmez. Bugün Çinde en kuvvetli si- yasi nüfuz Soong ailesinde- dir. Bu ailenin en tanınmış simala- rından biri olan Bayan Çang - Kay- Şek bugün pek te göze çarpmıyor, çünkü aylarca devam eden müt- hiş yorgunluktan kendini korumak için Hongkong'a gitmiştir. Onun en sadık müşaviri olan Avustur- yalı gazeteci Donald, esrarengiz bir hava içinde otel kulislerinde dolaşıyor. Bu ihtiyar gazeteci ile Bayan Şek'in Çin başkumandanı üzerindeki müşterek tesiri, Japon- yaya karşı Çin mukavemetini sert leştirmiştir. Soong ailesinin ikinci bir sima- sı, Başvekil ve —Maliye — Nazırı Kung'un karısı Bayan Kung'dur. Amerikada tahsil gören bu Bayan, bir siyasiden fazla bir mektep muallimine benziyor. Fakat son derece zengin bir kadındır. Ve kayınbiraderi olan Mareşal Çang - Kay - Şek üzerinde çok büyük bir nüfuzu haizdir. Baya—n Kung ile kocasının Japonlara karşı mukave- met göstermek hususunda müte- reddit oldukları söyleniyor. Fakat onlar da Çinin istiklâl ve hâkimi- yetini temin etmiyecek bir sulha razı değildirler. Soong'ların üçüncüsü Bayan Sun - Yat - Sen'dir. Çok zarif, mün- zevi ve son derece radikal bir ka- dındır. Bu kadın, Mareşal Çang - Kay - Şek'e her düşündüğünü söy- lemekte tereddüt etmez ve Ma- reşal Japonlarla harbe hazırlanır- ken onu komünistlerle mücadele- ye sevketmek ister. Bayan Sun - Yat - Sen Çin ih- tilâlinin lideri olan adamın karısı olduğundan son derece hürmet gör mektedir. Onun görüşüne göre Çi- nin birliği gün geçtikçe kuvvetle- necektir. Bizzat kendisi bana, ya- rı faşist generallerle komünist ge- nerallerin Japonyaya karşı ayni enerji ile harp ettiklerini temin et- miştir. oong hemşireler bunlardır. Biraderlere gelince en mü- himleri olan “T. V.” hâlâ tered- Milli Çin lideri Mareşal Şang - Kay - Şek ve karısı düt içindedir. Çini yeniliğe sevk hususunda en çok sözü geçen a- dam odür. Gerçi bu adam hükü- mette bir mevki sahibi değildir. Fakat tekrar Başvekilin muavin- liğine ve maliye nazırlığına geti- rilecek olursa Çinde emniyetin da- ha fazla sağlamlanacağı ve daha kolaylıkla kredi teminine imkân bulunacağı şüphe götürmez. Fakat “T. V.” hükümete ancak birkaç şartla avdet eder. Çünkü kendisi ile başku dan arasında ihtiras mücadelesi değil, fakat huy tezadı vardır. T. V. maliye nazırlı- ğına geldikten sonra Çin maliye- h- ı Iıyll telâşa düştük. Hele bizim ga- zeteci arkadaşlardan birçokları- nın yüreğl oynadı. Efendim, mesele şut Polis Alemdarda iki tane kulak bul- muş. Kuzu kulağı değli, adam kulağı. Nasıl olur da sokakta kulak bulunur? Ben de bunu düşündüm. Ve aklıma: — Yerin kulağı var. Sözü geldi. Aca- ba lar, yerin ku- kakta bul ni iyice bilmediğimiş "i aa zerinde mütalea yü'ütrııek mümkün değildir. Fakat, bu meselenin M öküül bir surette halli için Yapılması Ti gelen İiş şudur: 1 — Vekâlette pedagog ve Gllpler. den mürekkep bir heyet teşkil et- mek. Mektep kitabı yazacak adamın ne yalnız muallim, ne yalnız peda- gog ve ne de yalnız muharrir olması kâfi değildir. 2 — Muhtelif memleketlerin muh telif terbiye sistemlerine göre kul- landıkları mektep kitaplarından bi- rer nümune getirtmelidir. 3 — Bu heyet bu neşriyatı tetkik ederek bizim ihtiyacımıza göre yeni baştan bir müfredat programı yap- malıdır. Çünkü bugünkü müfredat Programı kâfi değildir. 4 — Bu müfredat programına gö- re bütün kitapları bu heyet hazırla- malıdır. Mektep kitabı müsabaka ile yazdırılmamalıdır. 5 — Bu heyetin hazırladığı kitap- ları Milli Talim ve Terbiye de bir de- d lağı mı diye de düşünüyordum. Niha « yet, dün İş aydınlandı. Bulunan kulak- lar Tıp fakültesi talebesinden bir gence altmiş. (gencin kulakları değli, başka yerden tedarik ettiği kulaklar) üzerinde fenni etütler yapmak İçin başkasından almış. Gerçi biribirimize: — Bana kulak ver! diye nasihatte bu- lunuruz amma, birinin ötekine kulak verdiği görülmüş şey değildir. Halbukl bana sorsanız bunun pekâlâ imkânı bu- lunabilir. İçimizde hiç söz dinlemiyen, bir şeye kulak asmıyanlar, bu âzalarını bir süs olarak saklıyacak yerde “göz kulak olmak, İstiyenlere - velev ki, âriyet olarak - verseler fena mı olur? ——— fa gözden geçirdikten sonra Vekâlet temiz bir şekilde bastırmalıdır. Bu söylediklerim yalnız ilkmek- tep kitapları içindir. Diğer mektep- lerdeki kitaplar için de buna benzer bir yol tutulmalıdır. Bu yol tutul- mazsa, memlekette mektep kitabı sıkıntısının önüne geçmek mümkün olmıyacaktır. Muvakkat tedbirlerle, mevcutları tâdil ve ıslah ile bu me- sele halledilemez. DAZARDAN PA Kulakların Esrarı 2 YAZAN: ğ BURHAN FELEK sahibi bulundukt sonra, g | ar müsterih oldular. Çünkü havadis atlı - yanlara ara sıra: — Yahu! Kulaklarını sokakta mı bı- raktın! Tarzında serzenişler edildiği olur du. Eğer günün birinde yine böyle sahibi belli olmıyan ağız ve diller de bulunur- sa, sakın telâşa düşmeyiniz! Yine tenni bir tetkik yapmak İçin bir lebeni başkasından tedarik ettiğl âzalardır, bi zim değili. B ir mecliste Idik. Aramızda salla pati görüşür biri de vardı, Hazi- rundan kendini dünyanın en güzel, en akıllı, en dirayetli, en kurnaz, en malü- matlı adamı sayan birisi, bu çeşit mah- lüklara mah&us gerdan gerişlerle harıl harıl her Iâfa su katıyordu. Söz, doğru söylemek, hakkı teslim et- mek bahsine geldi. Kimisi doğru, kimisi eğri taraftarı oldu. Eğri taraftarlarından birisi, doğruluğun mahzurlarını göster- mek için mahut: — Doğru söyliyeni dokuz köyden ko- varlar, dedi. Herkesten dirayetli, herkesten malü- matlı, herkesten akıllı ve herkesten zeki olan zat hemen bunu ele aldı ve güya bu fikri teyit için falan ve filânın şu veya bu işten çıkarılmasını misal ola « Fak getirdi. f ZARA | D B —) Dediğim sallapatl de fırsat bekliyor- mug — Doğru söyliyeni dokuz köyden k“î varlar. Zatıâliniz de her yere girer çı- karsınız. L hiç kov Aksi kaziyeye İnanalım mı? Demez mi? Ben bu patavatsıza dik dik baktım. Telâşım beyhude İmiş. Herkesten zeki, herkesten malümatlı ve herkesten dira- yetli olan klmesne gülerek: — Sahi öyle! Çok şükür hiçbir yerden kovulmadım! Diye haline hamdetti. Ben de ferahladım. eçende türkçeleştirilmiş bir film gördüm. Hintte cereyan etmiş bir roman. Sergüzeşt filmlerinin zengin tarafı artistin kudretinden ziyade dekor ve figüran zenginliği olduğu için, bu ta- raftan filmil güzel buldum. Mevzuu da türkçeleşmiye müsalt. Çünkü her filmi türkçeye çevirmek pek uymuyor. Me - selâ Napolyon veya kraliçe Viktoryayı perdede türkçe söylerken görmek biraz garip gellyor. Bahsettiğim macera filmi, türkçeleşmi ye müsait bir filmdi. Hattâ, şarka ait bir mevzu olduğundan filmin bizim musi- kimizle ahenkleştirilmesi de hemen he- men muvaffak olmuştu. Yalnız bir nok- ta muttasıl kulaklarımızı harap ediyor. Bizim sahneye nasılsa girmiş olan ve türkçenin Aksan toniğini değiştiren so- Guk ve kötü ahenk. Bunu nasıl atacağız bilmiyorum. Hariçten alınmış adamlara yaptırılan türkçeleştirilmelerin tabliliği ve bu yüzden temin ettiği muvaffakıyeti karşısında “artist,, lerin sözlerine ver- dikleri sahne edası ve bazen de müter- cimlerin artlstlere söylettikleri “tercü- me,, dilleri, koskocaman bir emeği ber - bat ediyor. Bu filmde biraz zevzekçe bir Almamı “duble,, eden gencin müvaffakıyeti, mu- hakkak bu artistin asıl dillle görüşüşün- dekinden daha yüksek Idi. Beni bu bi- Faz teselli etmese İdi, âdeta nevmit ola- caktım | sine tam manâasile hâkim olmak ister. Koyu garp iktısatçıları gibi © da denk olmıyan bütçeyi cina- yetlerin en çirkini sayar. Bunun- la beraber (T V.) nin yakında da- ha mühim bir rol sahibi olması bekleniyor. Bu adam bugün Çin bankası ve Hongkong'daki Kanton bankası şefidir. Bu adam maliye nazırlığına gelecek olursa, Çinde- ki müspet kuvvetlerin faaliyetle- ri çok tesirli bir şekilde artacak- tir. aponlar da, yıkmak iste- dikleri Çinin halâsı için birçok yardımlarda bulunmakta- dır. ; Japonlar, Çang - Kay - Şek'e ulu orta hücum ederek onunla katiyen müzakereye — girişmiyeceklerini - söylemekle Mareşalin mukaveme- tini sertleştirmiş ve ona sonsuz bir kuvvat kazandırmışlardır. Çang - Kay - Şek, Çin birliğinin müces- sem timsali olmuştur. Çang - Kay - Şek'in vaktile Ja- pon taleplerine karşı yumuşak dav ranmasını, bazıları zâf alâmeti sa- yıyor, bazıları da onun Çin ha- zırlığını tamamlamak için harbi geciktirdiğini söylüyorlar. Fakat bu yoldaki bütün iddialar, artık akademik bir mahiyetten ileri git- miyor. Bugün muhakkak olan bir nokta Çang - Kay - Şek'in Çin bü- tünlüğünü kurtarmaya azmetmiş olduğudur. Çang - Kay - Şek, an- cak bütün kuvvet ve prestijini kaybettikten sonra boyun eğer. Ve boyun eğmemek için her şeyi ya- pacağı şüphe götürmez. inliler belki de askeri mağ- Ç lübiyetlere uğrıyacaklar, levazım kıtlığı içinde kalacaklar- dır. Belki Hankov da düşer ve Çin hükümeti belki de ikiye ayrılır ve bir kısmı cenupta mukaveme- ti hazırlamakla, bir kismı şima- li garpte ayni vazifeyi üzerine al- makla meşgul olur, fakat bütün bunlar Çin generallerine elele ver- meyi öğretecek, — Çinlileri daha fazla uyandıracak ve Japonyaya karşı mukavemeti keskinleştire- cektir. Bu sayede daha fazla yol- lar açılacak ve bu yollarla dış dün ya ile temas edilerek limanların zıyaı telâfi edilecek, Çinliler tay- yarelerini artırarak şehirlerini bun larla müdafaa edecektir. Hulâsa Çinin harbi kaybetmesi için bir sebep görmüyorum. 'İspnn_vadan çekmek için müzakere- GOPÜŞLER Varakı Mihri Vefayı, Kim Okur, 3.(.xc Kim Dinler ? 5 Yazan: SABİHA ZEKERİYA | İspanyada Primo de Rivera dikta-| törlüüğü — ve — Kraliyet — yıkıldık-|| tan sonra Cümhuriyet teessüs et- ti. Her cümhuriyet gibi, İspanyo Cümhuriyeti de dinle devleti ayırc İspanyada çok kuvvetle hüküm sd: ren derebeylerinin imtiyazlarını € linden aldı, kralcıların mürteci icr: atına kanunlarla set çekti. Bir f ta, Cümhuriyetin teessüsünden men- faati zedelenen rühban, derebeyleri N kral taraftarları, diğer tarafta da, demokrasi taraftarları, halk ve köy: lü fırkaları birleştiler. İntihabatı bu müşterek halk cephesi hükümeti ka- zanınca, kralcılar, derebeyler isyan ettiler. İspanya harbinin ilk küçük mukaddimesi budur. .SGi 8 Bundan sonra Avrupanın, bazı hİ kümetleri, İspanya harbine müdahâ le etmiyeceklerini ilân ettiler, letler Cemiyeti açık beyannamele neşretti, men'i müdahale komi: teşekkül etti. Almanya, İtalya da $ çıktan açığa Francoyu tuttular, i&ğ tedikleri gibi yardım ettiler. Millet- | ler Cemiyetinin bütün gayretleri, | Ademi Müdahale Komitesinin sayı- sız içtimaları, çene yormaktan bi karış öteye geçmedi. İspanyol mill. tinin harikalar yaratan fedakâr! rı, muazzam top ve ateş kuvveti ka şısında iki senelik cansiparane bir. mukavemetten sonra sarsıldı. Bugü '.— Frankistlerin muvaffakıyete ya tığı bir devredeyiz. Frankistlerin muvaffakıyetiyle İs- panyada harp biter mi? Orası belli olmaz. İngilterenin ecnebi ordulaq. (B lerde bulunduğu, Milletler Cemiy tinin yağla balla ağzını kapadığı bu | günlerde, İngilterede Milletler Ce miyetine müzaheret birliği Lord 8- zi silin Başkanlığı altında bir içti yaptı ve şu kararları neşrettir 1 — İngiliz hükümetinin paktın bütün ibelerini ifaya âmad ? duğunun bildirilmesi, 2 — Taarruza uğrıyan her dev tin müdafaasının temin edilmesi. 3 — İspanyol hükümetinin mük faası için, yiyecek, mühimmat malzeme tedarik edebilecek bir ziyete konulması, İ Milletler Cemiyetinin dut y'ıı!mıia bülbül gibi, sesinin kesildiği bir sı- | rada kendine müzahir birliğin bu ka — | rarları, hüsnü niyete delil olm ? beraber, pek — komiktir. İıppı;y4 E yıkıldıktan, taarruza uğrıyan mille ler yerle yeksan olduktan sonra. ti mar tomar karar neşretmek, hâdisş lerle alay etmek gibi birşey.. Kara; dan ne çıkar? Kararları tatbik et; medikten sonra... Varakı mihri ve fayı, kim okur, kim dinler!.. Kt Prens Seyfeddinin Mirusı?; Son gelen Mısır gazeteleri, şimdi Kahirede bulunan, merhum P Seyfeddinin refikası Prenses Ulvi: nin miras hakkından istifade edemi- yeceğini yazmaktadırlar. Öğrendiği mize göre, Prenses Ulviye yakında Ig tanbula dönecek ve burada hukuk - çularla bu meseleyi görüşecektir. İstanbuldaki istişarelerden — soni Prenses Ulviye tekrar Mısıra gidere miras hakkını almak üzere bir dava açacaktır. ğ Yine Mısır gazetelerinin y&zdığı göre, Prens Seyfeddinin karısına, hiyr. yakın dostu sıfatile bir meblâğ tahsiş edilmiş, fakat, Bayan Ulviye bu rayı reddetmiştir. Hu G HENDEKTE: Bir Kaçakçı Mahküm Oldu Hendek, (TAN) — Kaçakçılıkt dolayı mevkuf İkbal köyünden Mel met hakkında bir yıl, bir ay ve beş gün hapis, 1575 lira hafif p cezası hükmedilmiştir. Mehmet b bi niyeti umumiye nezareti altında lundurulacaktır. a

Bu sayıdan diğer sayfalar: