BURSADA : <a Işi Kati Şekilde Hallediliyor Bursa, (TAN) — Bursa, en çok su- yu olan şehirlerimizden birisidir. Fa- kat, tevzi sisteminin şimdiye kadar iyi tanzim edilemeyişi, çok defa, ba- harla beraber mahallere su tevziini mühim bir mesele haline koymuş, bu iş nöbete bindirilmiştir. Belediye bu- nu kökünden hal etmek kararındadır. Günden güne artan fabrikaların su ihtiyacını da karşılamak üzere içme ve kullanma suları ayrılacaktır. Fabrika ve büyük müesseselerin $u fiyatını tayin etmek © Üzere getirilen 300 saatin de iyi bir netice vermediği anlaşılmıştır. Belediye encümeninin, yeni yıl bütçesinde Bursanın su ihtiyacına büyük, yor. Önümüzdeki yaz su sıkıntısı nın tamamen kalkacağı ümidi var dır. Tepederbent Şamlığı İçin Bursa, (T Bursa, Yalova, Tepederbende yakın bir yerde küçük bir çam ormanı var- dır. Bursa orman ve Ziraat idareleri bu çamlığın muhafazası için lâzımge len tetbirleri almağa başlamışlardır. İlk olarak, çamlardaki böcek ve ke- lebekleri temizlemek ücre, bir me- mur ve birkaç işel gönderilmiştir. Bütün ağaçlar birer birer gözden yolu ni ai geçirilmekte hastalık ve tırtıl görü -| len dallar kesilerek yakılmaktadır. Bu tedbirler, çam ağaçlarının korun- ç ması bakımından çok faydalı olacak- tr. Projeksiyonlu Konferans Bursa, (TAN) — İlk bahara girer- ken ipekcilerin en büyük endişesi böceklerine iyi dut yaprağı temin edebilmektir. Dut ağaçlarına dada- nan ve Diyaspis denilen böcekle mücadeleye girişilmiş, bir müdürü, alâkadarlara projeksiyonlu bir konferans vermiştir. SAMSUNDA: Vilâyet Umumi Meclisi Toplantılarını Bitirdi Samsun, (TAN) — Vilâyet meclisi umumisi mutat toplantısını bitirerek ılmıştır. Vilâyetin 1938 mali yılı bütçesi 881 bin lira olarak kabul o- lunmuştur, Kültür, nafıa, sıhhat ve ehmiyet verileceği anlaşılı. | İşüphesiz devletçe İbilirim. Selefim General K Toplantısını bitiren Samsun Vilâyer meclisinde azalar, son içtimadan son- ra Samsun valisi ile bir arada a m , Izmir Valisi Ankarada B. Fazlı Güleç, Izmirde Başarılan İşleri Anlattı Ankara, 21 kuyan çocukların 34 bin olduğunu ve Birkaç gündenberi burada bulunan | bütçemizin yüzde kırkının sadece ma İzmir valisi B. Fazlı Güleç ve İzmirlarif işlerine tahsis edildiğini söyle- Belediye reisi Doktor Bel hçet Uz, te-İmek kâfidir. maslarına devam ediyorlar, İzmir va-| Nüfus artımı fazla lisi, İzmirdeki çalışmalar hakkında| iğ N nü ga Harllin İni İzmir vilâyeti, iktisadi vaziyeti t- SİİR tbarile iyi bir haldedir. Nüfusu da — İzmir civarının turistik yolları |dünyada en çok artan milletlerinkine işi, ehemmiyeti dolayısile, hususi bir| muadil bir artma nisbetile günden kanunla halledilmek icap ediyordu.| güne yükseliyor. Bu gidişle kısa bir Bu kanun halen Meclistedir. Nafıa| zamanda İzmir nüfusunun yüksek ve Vekâleti, bu işler üzerinde yeniden | mühim bir rakam arzedeceğini müha- tetkikat yapılarak daha ameli ve uy- iya kapılmadan iddia edebiliriz gun bir şekilde halli için direktifler) Çok tahmin ederim ki, üg vermiştir. VELA i fazla bir nü- fusu yalnız İzmir 46 Şehrine toplanmış | göreceğiz. Bu ratamdan, Buca, Bor-| nuva gibi yakin kasabalarda oturup, li sene içinde bu yollaralıa",. osX peni Deriştin. Gepbesiz| lerinden basi anazaktır. Hi oan ela d alınacak yüksek! bo tin tasdike arzettiği bütçe projesinde de bu yollar için te- şebbüslere yer verilmiştir. Bütçemiz aynen kabul olunduğu takdirde önü- müzdeki ti göstermiyen tar, bir yerimiz yok tedbirler bunu takviye edecektir. lik tahsil faaliyeti Ilk tahsil işlerine büyük bir ehem- miyet verdiğimizi iftiharla söyliye- zam Di Sağlık ve ziraat | Vilâyetimiz sağlık bakımından da İçok iyi vaziyettedir. Doület elile her tarâfta sıtma mücadelesine büyük bir | *lra olarak kabul edilmişi Jokulu telebesinden Hasan oğlu 13 ya İsinda Zühtü Susam ve Nesli oğulla- GİRESUNDA: Fındıkçılık Tah- | sili Için Talebe | Gönderilecek Giresun, (TAN) — Umumi Mec İisin içtimaları bitmiştir. Geçen se neki bütçe 333 bin lira iken bu se- neki 57 bin hira fazlasile 590 bin M- hesabına fındık o mütehs Üzere Italyaya bir talebe, ayrıca An kara Ziraat Enstitüsüne de bir tale- be gönderilecektir. Daimi encümen azasi ekseriyetle ve şu suretle inti hap olunmuştur: Osman Fikret Topallı (Giresun), Arif Dülger (Görele), Naci Kara Ib- rahim (Bulanık) Doğan Köymen (Alucra). 11 Yaşında Carih ! Giresun, (TAN) — Gazipaşa il rından Harun oğlu 11 yaşında Ah- met Konul, mektepten çıkınca kav- ga etmişlerdir. Ahmet, meçhul bir âletle Zühtüyü kulağından yarala- mıştır. Küçük carih derhal muhake- me edilmiş, yaşı 11 olduğundan dos- yasırın hıfzına karar verilmiştir. * Giresun, (TAN) — Tirebolu Halkevi gösterit kolu gençleri Espiye nahiyesine giderek “Devrim yolcu- ları" piyesini temsil etmişlerdir. işe m digi myiiek SIVASTA: Suşehrinde Soya Ağız bütün daima açık Ve Unutm Bakımsızlıktan çürüyen dişlerin dif- teri, bademcik, kızamık, enflocnza, ve hattâ zatürreeye yol açtıkları, #ltihab yapan diş. etlerile köklerine mide humması, apandisit, nevresleni, sıt- ma ve romatizma yaplığı fennen an- aşılmıştır. Temiz ağız ve sağlam diş- ler umumi vücut sağlığının en birin- şartı olmuştur. Binensleyh dişle- rinizi her gün kabil olduğu kadar faz Radyolin) diş macunu ile garanti rsiniz ve etmelisiniz. Bu Suret- le mikropları imha ederek dişlerinizi korumuş olursunüz. mikroplara bir kapıdır. ayınız ki: RADYOLİN DİŞ MACUNU Bütün tehlikelere karşı sıhhatinizi Korur. HOPADA : Kısa Zamanda Güzel Eserler Meydana Geldi Hopa, (TAN) — Çoruh ve Kars vilâyetlerile Kuvarshan bakır made | ninin ve yakında işletilmesi bekle - nilen Türkiyenin en büyük bakır ha- Fasulyesi Ekilecek Suşehri, (TAN) — Belediye, Gire-| > -İsundan soya fasulyesi tohumu getir- üncü umu-| terek halka dağıtmıştır Yeni Tayinler Yapıldı Sivas, (TAN) — Şehrimiz müddei İumumi muavini Gültekin ile Tokat müddelumumi muavinlerinden Kâ- mil Tekerek becayiş edilmişlerdir. > vakıflar müdürü Mithat Kulluğ ta- yin edilmiştir. * Sıvas, (TAN) — Hafiğin Teke köyünden Hüseyin, diğer Hüseyinin kızını kaçırmışsa da yakalanmıştır. 4 Kangal (TAN) — Kış bütün şid- zinesi Murgul'un iskelesi olan kasa- bamuz, üç senedenberi imar edil ğe başlanılmıştır. Kaymakam Sabri Demirin gayret ve yardımlarile belediye güzel eser- ler meydana getirmeğe çalışmakta- dır. Asri bir mezbaha yapılmış, sa- hile rıhtım inşa edilmiştir. Elektrik tesisatı, C. H. Partisi binası gibi eser Kiya dan, senelerdeki -salısmaların Yeni Hopa İskelesi Hopa, (TAN) — Hopa için mü- yapılmıştır. Be- tonarme karşılıklı 36 kemmel bir iskele ayak üstüne gömülmüş, 5,5 metro genişliğinde, JEREĞLİDE : Halkevinde Yeni Seçim | Yapıldı. açılan halkevimizin aza adedi 150 ye yaklaşmıştır. Bunlar toplanarak, fa yetlerini seçmişlerdir. İntihabat ş8 fx, neticeyi vermiştir: Spor şubesi: Baş” kan Tevfik Atay, aza Ahmet, Kenan; Tevfik, Hakkı. Neşriyat şubesi: BS9“ İni kan Abdurrahim, aza Ziya Altan, Rar şit, Memduh, Alâaddin. Av şubesi: Başkan Sadi, aza Fettah, Vahap, Hars di. Halit 4 Karadeniz Ereğlisi, idrarı (TAN) —İ bi" dar se İolduğu anlaşılmıştır. Bu paranın ta$ min ettirilmesi cihetine gidilmiştir. © İZMİTTE: detile hüküm sürüyor. Bu yüzden, İrik zamanında alınmış tedbirlerle ilk| tahsil işi sekiz sene içinde iki katlı semere vörmiye başladı. Bu iyi yol-| dan, bütçenin inkişafı nisbetinde yi rünecektir. İzmirin ilk tahsil ihtiya- cının yüzde sekseni bugün karşılan- mış bulunuyor. Bu miktar üzerinde ehemmiyet verilerek çalışıldığı gibi Nafıs Vekâletimiz de Büyük Mende- res, Gediz, Bakirçay ve tevabii yer- İlerde korunma ve sulama tedbirleri almış ve bunları tanzime girişmiş tir. Bu itibarla çok kısa bir zamanda sıtma hasteliğı görülmiyeceğine ve tekerlekli vesaitle nakliyat durmuş. | 5$ metre uzunluğunda ve 5,80 met- tur, re yüksekliğindeki köprüye kayıklar tulmaktadır. Bağcılık, seytincilik ve 03 Kolayca yanaşabiliyorlar. Bu köp pamukçuluk bu aradadır. Meselâ bağ |rü için yalnız 9 bin lira malzeme be- cılık inkişafını yüzde yüz ikmal et-|deli verilmiş, bütün işi bizzat Hopa- miştir. Devlet, bu işlerin ber birine | lılar fahriyen yapmışlar, denizle bo- ayrı ehemmiyet vermiş ve bunların | şuşa boğuşa iskeleyi meydana ge - Yeni Belediye Bütçesi İzmit, (TAN) — Vilâyet umumi, meclisi toplantılarını bitirerek dağı” İk af İı , N mıştır. Halk partisi tarafından az3li şerefine belediye lokantasında bi ziyafet verilmiştir. ziraat işlerine ehemmiyetli miktarda tahsisat ayrılmıştır. Yeni daimi en- cümen azalıklarına da Nafiz Korfal, Mustafa C. abi, Celâl Baykal ve Ramiz Yacaktir. zamanda yüzde ve bu v leleri söyliyemeden gönlüme sanki bir ilham indi, 6- limde bitmek özere olan bir sigara vardı; Fikreti ya- şatmak, bu sigaranın ateşini devam ettirmekle kabil olacaktı; ona söyliyeceğim sözlerden önce şimdi yeni bir sigara bulmak; ateşi söndürmemek lâzım... Telâşla etrafıma bakındım; ne aradığımı sordu: — Aman, dedim, bir sigara... O, ayakta gülümsüyordu; bir ruh gibi sessiz, bir hayal gibi belirsiz, bakıyor ve güllimsüyordu.. Ben tıkana tıkana, ağlıyan, kesilen nefesimle: — Çabuk, dedim, ne olur, bir sigara, bir sigara bü- bun! Sigara yoktu; Fikret telâş etmiyordu; karyolanın demirine dayanmış, sakin, sakin gözlerimin içine ba- kıyordu. Ve ben sigaranın ne için lâzım olduğu- nu söyliyemiyordum. Kısılan sesimle son defa! — Bir sigara! e inledim. Elimdeki sigara söndü.. Fikret gü- rek, bir duman, bir hayal gibi gözlerimden silindi! Fikret, geniş omuzları, açık, mağrür alm, gülüm- #iyen ateşli gözlerile bir anda odanın içinden yok ol- du kret yeniden öldül.. — Fikret!, Diye haykırdım; kendi sesim ve hıçkırıklarım be- Bi uyandırmıştı... Haftalarla süren bir (Konfüziyan mantâl egü - hâd teşevvüşü akli) den uyanıyordum; haftalardan beri kırk dereceye yükselen ateşler içinde kendimi tani- mıyordum; hayatı, kimseyi tanımıyordum, üç beş de- fa ölümle yüzyüze geldikten sonra tekrar gözlerimi dünyaya açarken, Büyük Adam, Büyük Fikret, bir- çok zaman daha yürüyeceğim bu taşlık, dikenlik yo- kuşta sanki bana yol göstermek ister gibi, bana kuv- vet, cesaret vermek ister gibi, uykumda, rüyamda karşıma çıkıyor ve beni kandi eliyle hayata biraki- yordu... daha fazla katıldıkça bittabi kısa bir |bunun tamamen unutulacağına kani ze doğru gidecek | bulunuyorum. Başka beledi hastalık N lar da İzmirde yok gibidir. Ziraat vaziyeti de İzmirin iktisadi in başında bir ehemmiyetle tu- isini kurtarmış o- YAZAN 74 Bir zaman rüya ile hakikat biribirine karıştı; hâ lâ beynimde zonklamalar bitmemişti; saatlerle kendi me gelemedim; “Fikret öldü!” diye durup durup ağ- liyordum. beyazlar giyinmiş bir doktor, başucumda beni teskine uğraşıyor; küçük bir kadehle kokulu bir şeyler içiriyor ve yalvarıyor: Hastalık nüksedebilir; sakin olunuz... Daha teh likeyi büsbütün atlatmış değiliz... Yine bir hastahane odasındaydım; yazihaneden döndüğüm gece nöbetler içinde kendimi kaybet - miştim; ertesi gün beni buraya getirmişlerdi... İki saat; “Fikret öldü!” diye ağladıktan sonra hâ- lâ kendime gelememiştim; hâlâ dudaklarımın arasın dan inler gibi mırıldanıyorum: — Babam da öldü, Fahir Ağabey de öldü, Fikret te öldü!. Niçin tekrar yaşamıya başlıyorum; ölebi- lirdim, değil mi, doktor? Neden ölmedim? Odam, çiçekler içinde. bembeyaz bir cennete ben- ziyor... Yanımda yengem, annem var. Anneme demek hastalığımı haber vermişler ki İstanbula gelmiş. Ve tA kapının yanında cennettekilere yaklaşamıyan, cen net kapısından içeriye giremiyen günahkâr bir gölge gibi, Hasan... Fakat yüzü, onu ilk tanıdığım günler kadar solgun, temiz günahsız... Bir köşede Ayşe kadın, avucunu ağzına kapayarak ağlıyor. Hepsine Fikretin rüyasını anlatıyorum: himayesi ve hastalıklarının tedavisi için mınfakamızda enstitüler açmış bulunmaktadır, Vilâye çesinin kabiliyeti derecesinde yük - ÜFE N 48 — “Hayırdır inşallah; ölü, diri getirir!, diyorlar. An- nemin, yengemin gözlerinde sonsuz bir sevinç parıl- tası var... Hepsi başucuma gelip tuhaf tubaf gülüyor- lar... Sanki benim hâstalığıma biç üzülmemişler gi- bi... İyileştikçe seviniyorlarsa atlattığım tehlike için de biraz üzüntülü görünmeleri lâzım, gil Bana birşeyler söylemek ister vaziyetl lar; doktor hepsin! odadan çıkarıyor... akınıyor Tabiatin dehası, milyonlarca sencdenberi yeryü- zürde bu kadar yüksek bir dram daha yaratamamış- tır. Hiçbir peygamberin mucizesi kullarına bu kadar derin bir imanla baş eğdirmemiştir!.. Dünya yaratılalıdanberi hiçbir güneşin ışığı o gün kadar parlamamış; kâinatı kaplıyan hava, hiçbir gün © kadar yüksek bir ahenkle terennüm etmemiştir... Ksratoprağın dağları, taşları hiçbir zaman o günkü kadar güzel renklere bürünmemiştir... Ve hiç bir saadet, bu kadar ulu olmamıştır!.. Dan- teden sonra, korkunç cehennemleri ayaklarının altın- da bırakarak cennete yükselen ilk insanım... Orada Dantenin Beatris'i; burada benim Fahir Ağabeyin var... Fahir Ağabey geldi!. Fahir ağabey geldi!.. Bütün hayatımda büyüklüğünü kafamda taşıdığım; on üç yıl danberi ölümünün matemini kalbimde duyduğum, saman zaman, insanlardan iğrendikçe bir (kemali tirmişlerdir. Bu sayede bir seneden et te kendi büt beri Yolcular rahat hali bilenler, Hopalıları takdirle kar |işlerdir. Vilâyet Yilâyet daimi encümen azalıklar” na tekrar Rifat Yüce, Enver Balka ediyor ve eski | Yusut Özkaya, Salih Kalemei bütçesi, bu YÜ 949,373 kiradır. başımı duvardan dür vara çarptığım Fahir Ağabey, karşımda. yaşıyor. Fahir Ağabey yaşıyor; Fahir ağubey ölmemiğ!.. Ellerimle sımsıkı, kollarından tutuyorum; omuzla rında, başında, dizlerinde ellerimi dolaştırarak yok“ luyorum; gördüğüm bir gölge, bir hayal, bir rüya ok masın, diye... Gözlerimi iyice açarak otrafıma bakı yorum. Birkaç saat evvel rüyamda gördüğüm Fikret gibi, onun da odanın içinden birdenbire silinmesim” den korkuyorum.., Sonra birdenbire annemin, yengemin, rüyamı ta birleri aklıma geliyor: “Hayırdır inşallah! Ölü diri getirir, derler...” Evet doğru, ne doğru... Fikret kaybolmuş, lâkin bana Fa hir Ağabeyi getirmişti!.. Demek yengem, annem bunun için o kadar sevin H idiler... İnanıyordum. Benim onu sevdiğim kadar, Fikret b8 beni seviyordu. Biribirini hayatta tanımıyan bu ii insanın ruhu, muhakkak biribirini anlıyor, biribirlak seviyordu... İşte, Fikret, banâ dünyanın en adeti bağışlandığı bu günü âdeta haber verm Fahir Ağabey kırk yaşının bütün güzelll; laşmış saçları, tunçlaşmış yüzü, çelikleşmiş Bdalele” rile ve şakağında derin bir kürşün oyuğuyla karşın” da... Güzel, mert, kahraman, kayalar gibi dimdik, VW” kur Fahir Ağabey... Baharın bütün çiçekleri benimle beraber gülüyof” bütün kuşlar benimle beraber ayni kelimeyi cıvıld” yor: “Fahir Ağabey! Fahir Ağabe; Fahir Ağabeyle biribirimize sarılıyoruz; bir gö zellik, iyilik, temizlik. ve zekâ dünyasında P tün zerrelerim eriyor, bütün varlığım ona karışıy0f” bir an içinde vücudümün ber zetresini bir dikeni” de bıraktığım uçurumlu, taşlık yolu unutuyorum. Fahir Ağabey, hiç bir zaman unutamadığım o İns” dırıcı, şifa verici sesiyle başımın üstünde yine #İ” mı söylüyor: — Yaldız! (Devamı var) ie Zİ yam ara