18 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

18 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18-3-938 N | YEZAN? | Yenilmemek Için Hergün Çok Fazla Kuvvetlenmek! yi Yara, —bilhassa kasığında- > Şamile çok gelmişti. Fakat o, Üirasını tutarak büyük bir sükün e evine geldi. Bir köşeye çeki- yy sessizce çamaşırını değiştirdi. | #alandığını kimseye sezdirmedi. a bir hastalık bahane ederek ğa girdi. İki hafta, zarfında ya- ini tedavi etti... Şamil, işte bu bir gurur göstermişti. Çünkü Yaralanmasını, bir nevi mağlübiyet n ki etmişti. Ve bunu ifşa etme- ğe nefsine yedirememişti. Şami- bu vakasından bahseden Fran- Müellifi (le mayor Warner) o- bu hareketini (Ispartalı meta- m diye tavsif ve takdir ediyor. d buna, —Şemilin damarlarını İduran temiz (Avar kanı) ni na- dikkate alarak — (Türk meta- ) diyeceğiz... kaş karıda anlattığımız yara va- , Şamile, hayatın en iyi dersini Vermişti, Ve o zaman zihninde şu kelime- ve yeri leşmişti: —Yenilmemek.. ve, ierilmemek için de, herkesten faz- kuvvetlenmek... I bu kelimeleri derhal ha- İNE programının birinei maddesine iri. Ve, o günden itibaren de şi elenmek için idmanlara gi- Işe, koşmadan, sıçramadan ve lan başladı. Mektep dersle- çen boş kaldığı zaman, kırlara pe Kânter içinde kalıncıya koşuyordu. Ağaç dallarını Yarak tutmıya çalışıyor, hen- #tlıyordu. ta ilerleamçe Şamtı bu idinan- Ni © kadar artırmıştı ki; artık be vvetin bu işlerdeki son had- e Koşan bir atın arka na yetişebiliyordu. Yirmi yaş- hu, 23 geldiği zaman; tam sekiz ar- Renişliğinde (1) bir hendeği at- iii görenlere hayret verdiri- hayr. Orta boylu iki adamın, bi, ları üzerinde gergin tuttukları ağ ipin yanında durduğu halde, kı Kıya doğru amudi bir sıçrâyış- İyordu.. a, ası var... Kalpağını, düz bir Yirmi m üstüne koyuyor.. Kendisi, Yo, 5 Otuz adım kadar geri çekili » Birdenbire koşup gelerek o Ni yaş vara yalnız ayaklarile tirma Yordu aleağim alıp, başına giyi- » Bugün bunu yapabilen tek Mead, var. O da; meşhur sinema Mabazı, Duğlas Forbanks.. Şamilin #ömanları, acaba yalnız yarda ibaret! mi idi?.. hi, 1Yir... O, en soğuk havalarda kı nı, ikar.. Orada. papuçlarını çıka- ay, öğsünü, bağrını açar.. Saat- Yüz öyle gezerdi. Ve gezdikçe de İş selikleşirdi. hiç, ç Punun içindir ki bir gün gel- i her türlü zahmet ve meşakkat bary ayanmakla meşhur olan Da- Kii halkının arasında herkes Şa . Parmakla göstererek: iie Pulât vücutlu adam, de- > Daha?.. R Vet.. Dahası var.. Ata bin- o, nek, ve silâh kullanmak. / “Sy yitik vücudu ile bindiği atı yal Sany valarda taşları taşa sıçratan silahların her nevini kul- veyahut kamasını Zaman, bu silâhların kınla- nasıl çıktığını görebilmek, "in kârı değildi. Demirinden ii kamasını, en dikkatli bir ni 4 kurşunu gibi istediği nok- bi atmak ve saplamakta bü- ilg meharet kesbetmişti. Hele 2 50) €l ile kullanması, kendi- ti, , İri #Muharrirlerinden Con F. Bad v Ay, Yanın Ruslar tarafından sti- bang, Kitabında Şamilin (27 kadem) siladığından bahsediyor, Z.S, kya tag Mi, SEYH ŞAMİL ZİYA “ŞAKİR - No:3 — Şeyh gnilin oenyüner sike: liflerinden bir Kafkas Türkü sine sağ ellerindeki kılıçla hücum edenlerin bütün manevralarını a- kim bırakır., Savurduğu kılıç dar- besi, tam yerine inerdi, İşte bunlar, Şamilin vücut kuv- vetleri idi. Şimdi gelelim, kafa kuv vetine.... (Sağlam kafa, sağlam vücutta bu- lunur) diyenlere, inanmak lâzim gelir. İşte, bunun bir misali'de Şa- <a Şamil, daha çocuk yaşında id- manlara başlayıp ta vücudunu kuv vetlendirdikçe, onun dimağı ve şuuru da kuvvetlenmiş, inkişafa başlamış. İyilik ve kötülük hisleri- ni, muhakeme kudret ve kabiliyeti- nİ kazanmıştı. amilin babası iyi adamdı; hoş adamdı; yalnız bir kusuru vardı, O güzel bağlarının emsalsiz üzümlerinden yapılan enfes şaraba bir türlü tahammül edemiyor. Bol bol şarap içiyor.. Bazan da fazla ca kaçırıyordu. Şamilin mektep arkadaşları bir- kaç defa bündan bahsetmişler; son derecede hassas ve alıngan olan kal ini rencide eylemişlerdi. Şamil; arkadaşlarına, katiyen mukabelede bulunmamıştı. Fakat; babasına gelerek * içkiden vâz geç- mesini rica etmişti, Babası; on dört yaşında bulunan oğlunun nasihatlerini dinlemek şu tarafa dursun; ona biraz da aksi ce- vaplar verdi. Lâkin günün birinde Şamil, onun karşısına dikildi: — Baba!.. Ya, içkiden vazgeçer- sin.. Yahut, gözlerinin önünde ken dimi kamalar, öldürürüm. Dedi. Mohammad Dango, birdenbire durdu. Oğlunu gözden geçirdi. E- ğer bir başkası olsaydı, bu küçük masihatçinin suratına iki tokat indi rirdi. Fakat, o, oğlunun çehresinde © kadar derin bir ifadenin mânası- ni gördü ki: — Pek âlâ, Şamil. Söz veriyo- rum. Artık, içmiyeceğim. Dedi, erkes derin bir merak ile 80- ruyordu: — Şemoel!.. vücudünü, dikkatle su verilmiş bir çelik haline getir- mek için ne yiyip, ne içiyorsun”. Şamil; hafif bir tebessümle ce- vap veriyordu: — Ne olursa, olşun... pek az ye- mek.. pek azda su. — Ya, şarap?.. hele, sizin bağ- ların şarabı. — Onu sudan da az içiyorum. — Uyku?. — Bazan, üç saat kâfi geliyor. Ni hayet, dört saat... Bu riyazetler, gittikçe onun ba- şanı değiştiriyordu... Oldukça gür kaşlarının altında, temiz çeliklere benziyen açık mavi gözleri, tath bir halâvetle parlıyordu. Biraz ka- lan ve çok kırmızı, alt kısmı hafifçe kıvrık dudkalarından, cazip ve mağrur bir tebessüm eksilmiyordu. Kızılı andıran sert saçlı başı, dai- ma dimdik duruyordu. Az söylüyordu. Fakat; - ağır ve tannan sesi ile - çok müessir söylü- yordu. Bir gün, (Tiflis) mollaların- dan biri, misafir olarak köylerine gelmişti. Ve tesadüfen Şamilin söz söyleyişini işitmişti. — Garip şeyl. Bu çocuğun söz- lerinde o kadar müessir bir âhenk var ki... Eğer büyür de, molla ol mak isterse, kendisini en büyük ca- milerden birine hatip yaparlar, de- mişti, Bizim vaktile fülema) dediğimiz zümreye, - bütün Türkistanda ol duğu gibi - Kaf diyarında da (mol- la - munla) derler. Halkın en çok hürmet gören imtiyazlı bir sınıfı- dır. Burada pek çok kimseler, ze- ki ve çalışkan çocuklarının molla olmasını isterler; ve bu maksatla yetiştirirler. (Kaf dağının arkası) diye, herke- sin kalbine ürperme veren bu di- yarda; at kadar, kılıç kadar, kama ve tüfek kadar ehemmiyet verilen birşey varsa, o da (mektep) tir. Bu mektepler herkese, biraz oku ma yazma; fakat duha fazla, dinin esaslarını öğretir, Eğer bu mektep lerde okuyanlar; zeki, anlayışlı ve kabiliyetli ise, işte bunların arasın- dan da mollalar yetişir. (Devamı var) Büyük Kongreye 600 Murahhas İştirak Edecek Nisanın ilk haftasında Ankarada açılacak olan büyük ziraat kongresi- ne altı yüz murahhas davet edilecek tir. Bu murahhaslar, ziraat mütehas sıslarından, ziraat odalarının azala - rından, kazaların çiftçilerinden iba - rettir, Murahhaslar için Ankaradan oteller ayrılacaktır, Gidip gelme, yat ma masrafarını Ziraat Vekâeti öde- yecektir. Çiçekçiler Kooperetin Istanbul Çiçekçiler Cemiyeti, An- karada bir çiçek satış yeri açılmasına ve şehrimizde bir çiçek istihsal ve Satış kooperatifi kurulmasına karar vermiştir. Her sene bir haftanın, ol madığı takdirde muayyen bir günün çiçek bayramı olarak kabul edilmesi için teşebbüslere girişilecektir. Çi - çekçiliğin inkişafı ve çiçek sevgisinin umumileştirilmesi için sergiler, bay ramlar yapılması için de ticaret oda- ema müracaat edilmiştir. HARİCTE E: Kardeş İranda Yeni Fabrikalar Tahrandan bildirildiğine göre, İ- ran şahı, şahsi servetinden, Aşrafta büyük bir bez fabrikası inşa ettir - mektedir. Bina kısmı yakında bit - mek üzeredir. Fabrika pek muhte- şemdir. Yalnız cam çatı kısmı 22500 metre murabbaıdır, Bütün bina ma- kinelerin montajı Alman firmaları tarafından iki sene gibi kısa bir müd det zarfında yapılmıştır. Fabrikanın çatısı, Iran iklimine en muvafık «* lan ve Almanyanın Esslingen şehrin- de bulunan dünyaca maruf J. Ebers- paccher firması tarafından, macun - suz cam çatı olarak yapılmıştır. Ay» ni firma, Ereğli bez fabrikası ve Bur sadaki Merinos fabrikasının da a- Cünsuz cam çatı kısmını da inşa et miştir, Ayni firmanın, Chantabadda bu tarzda büyük bakır ve Babolda ip- lik fabrikalarının da inşaatı iletle - ÇİÇEK AŞISI Çiçek haztalığı da eskiden en ziyade soniyle bahar Ipti- gikkarmış. — Şimdi, dığımı, senra ne türlü fenalıklar yaptığını düşünerek ta» sa çekmeğe hiç lüzum yoktur. Çünkü medeniyet çiçek hastalığına tutulmamak için kati çareyi bulmuştur. Avrupalılar çiçek a öğrenmeden önce, on yedinel asırda çiçekten giden hastaların sayısını kirk milyon tahmin ederler. Bugün kendisini medeni sayan bir memlekette çiçek hastalığına yer &- lamaz. Biz Türkler, çiçek aşısının icadından dolayı iki defa iftihar edebiliriz: Biri her medeni adamın duyabileceği gibi, dün- yanın en dehşetli hastalıklarından birin» den medeniyetle kurtulduğumuzdan do- layı, öteki de çiçek hastalığına karşı a- yının, şimdiki şeklinde değlise de, esas fikrinin bizim memleketimizden Avrupa ya gitmiş olmasından dolayı. İstanbul» ir İngiliz sefirinin eşi olan ve Montegu'nun burada insandan İnsan. #lamak usulünü öğrenerek İngiltereye götürdüğünü, sonra orada Jenner'in gim diki çiçek aşısı usulünü icat ettiğini el- bette Bilirsiniz. Bu çiçek ayısı işinde bizim Üçüncü bir iftihar daha duymıya hakkımız olabilir: Aşının şimdiki şeklini icat etmiş olan memlekette aşı kanunla mecburi olma» dığı, çiçek aşısı aleyhinde kurulmuş ce- miyet bile bulunduğu halde bizim mem- Ieketimizde kanun herkesi aşılanmıya ve gocuklarını timat kanu bir ilerleme demektir. Onun İçin, bizim memleketimizde çi“ Şek hastalığından değil, ancak © hat lığa tutulmamak Için çiçek aşısından bah #edilmeye hakkımız vardır. Yeni doğan bir çoc: den biridir. Birçok yerlerde doğum evle» rinis ve hastahanelerde doğan çocuk» ları ihtiyat olarak Günü aşılarlar ve çocuğu aşılamadan be rakmazlar, ; Fakat çocuğun annesi aşılı İse - her an ne öyle olmalıdır - böyle ilk günlerde yapılan aşının tutmam, Bunu annenin kanında hastalığa karşı koyan aşı maddesinin çocuğun kanına Geçmiş olmasına atfederler. cuğun kanındarf yav. Üç hafta: sonra hiç'kalmaz Onun için, herhangi bir sebepten do- layı, hayvan sütüyle beslenen çocuklar ra en münasip zaman, çocuğun doğuşun- dan altı hafta sonra sayılır. Çocuk nhne sütü emiyersa, annesini kanındaki aşı maddesi sütle de azçok ge ger ve çocuğun kanında bulundukça ye» niden yapılacak aşı tutmıyabilir. Bun- dan dolayı aşılı annenin memesini emen goruğu üç aylık olduğu vakit aşılatma- Uıdır, Çocu lan aşı tutmadığı vakit ha men bozukluğuna hükmetmek hiç te doğru değildir. Aşıların, tabit Iyi ya- pilmiş olanların, yüzde yirmisi, otuzu tutmaz. Bu, çocuğun tabii olarak ağılı ol. masından İleri gelir. Aşı tutmayınca bir müddet bekleyip onu tekrar etmaelid Mema emen çocuğun mer ten sohra nihayet bir, IK olunca apılandıkları vakit aşının tutma» ması pek müstesnadır. Aşı için en münasip yer koldur. Kız çocuk büyüdüğü zamı dekolte giyine- cektir, diye bacağın, çek aşısı medeniyet damgası Onun öenş kız kolunun güz kunabileseğini hatıra yete karşı bir düşüncedir. Sonra da kü- çük çocuğun bacağında yapılacak aşı ye rini temiz tutmak pek güç olur. İlk aşı tuttuktan sonra, her beş yılda şılamak İyi olur. Tutmazsa ön ükmü devam ettiğine delildir. e çiçek hastalığı bulunduğu ha tin şosuktarin kulaklarını çektikleri bi » çocuğu yine aşılatmak ihtiyatlı lur. Zaten aşı yaptırmak çocuğun kula ği çekmekten pek te Güc bir is desildir. 7 GÜNLÜK PİYASA Altmış bin kilo Anadolu arpasi ki- ; : , ; $ Nosu 4,08 kuruştan, yetmiş bin kile çav dar kilosu 4,30 » 4,32 kuruştan ve Mer $ sin fop yüz bin kilaluk bir parti Ana- $ dolu malı arpa 427,5 kuruştan ihracat için satılmıştır. * Çitt çuvallı kırk Öç bin kile Tekir- dağ kuşyemi kilosu 7,07-7,12 kuruş” ; tan ihracat için satın alınmıştır. ? ; * ; Yemeklik zeytinyağlarından getirii- mekte olan partiler piyasamızda 2ey- tinyağ stokunu kabartmaktadır. Stok $ mallardan din mühim bir miktar ki- osu cinsi ve asit derecelerine göre $ 40-44 kuruştan müşteri bulmuştur... $ ; Ansdolu orta yayla mallarından ge- $| #rilen sansar derileri yüzde beş terizi- Mtlı olarak çifti 2000-2700 kuruştan we mühtelif mıntakalar tavşan derile- rinden bir parti yüzde beş terzilâtli o- larak tanesi 1845-19 kuruştan veril. miştir, l BORSALARDA : Frank, Dün Tekrar Düzelmiye Başladı Fransız frangı düzelmeye başlamış tır. Dün Londra borsasında fiyat yük sekliği hissolunur derecede artmış - tır. Son gelen telgrafta bir sterlin kar şılığının 159,93 franktan muamele gördüğünü bildirmiştir. Dolar da yük selmektedir. Bir sterlin 4,9656 dolar- dır. Pariste Unitürk 362 franktır. Borsamızda ise 19,15 liradan mua - mele görmüştür. Sıvas - Erzurum tahvilleri 95,5, Ergani 99,5, Merkez Bankası 100,5, Çimento 12,99, gayri- mübadil bonosu 22,5 liradır. Bir ster lin 630 kuruştur. Yumuşak ve Sert Buğday Ziraat Bankası, yumuşak ve sert buğdayların ayni miktarda satılma- si için bir müddettenberi takip etti- ği usulden vazgeçerek kırmacı ve de firmencilere yalnız yumuşak buğday satmaya başlamıştır, Bugdayların ki losu 5,28 kuruştan verilmektedir. Dün bu suretle 310 bin kilo yumu- şak ve elli bin kilo sert buğday 5,20 kuruştan satılmıştır. Piyasa, gevşek- tir, ümmi ilşki Zahire ve Yumurta Fiyatları Tavşanlı, (TAN) — Zahire fiyatla- rı biraz artmıştır. Arpanın kilesi bir ay evvel 60 kuruşken 100 kuruşa ka- dar çıkmıştır. Buğday da yükselmektedir. Yu- murta fiyatları 95 paraya düşmüş- tür. . BORSA PARALAR Sterlin ÇEKLER Al 25,515 0,7876 14,0840 4,6865 6,7460 34345 634520 14270 225567 4.157 123810 19642 4,1840 3,9003 106,19: 34,285) 2.1843 Kapanış 2,385 0,1816 14,9702 4,6870 1460 3,4345 | 624920 | 1,4208 225587 4,1857 123810 1,9042 Varşova Budapeşte Bükreş Belgrad Yokohama DIŞ TİCARET: Yumurta, Balık Ihracatçıları Toplandılar Şehrimize gelen Atina caret ata- şesi Naci, dün Türkofiste Yunanista- na balık ve yumurla ihraç eden tüc- carları toplayarak kendilerile görüş müş, ticari muamelelerde zorluk gö rüp görmediklerini ve şikâyetleri o- lup olmadığını sormuştur. Balıkçı - larımız, balık nakliyatı için Türk va- sıtalarının kâfi gelebileceğini, Yu - han nakliye vasıtalarının bu işten a- zami istifade ettiklerini söylemişler- dir, Türk nakliye vasıtaları için u - cuz mazot ve buz temin edildiği tak dirde balıklarımızın tutulur tutuk maz buzlanarak Yunanistana ihraç olumabileceğini ve bu işin daha elve- rişli neticeler verebileceğini ileri sür müşlerdir. Ceviz ve Fındık Satışı Martın ilk haftası içinde piyasa- mıza getirilen iç cevizlerden 3200 ki- lo Niksar malı kilosu 33,5 kuruştan 28 bin kilo kabuklu ceviz kilosu 9 kuruştan, iç fındıklardan 12960 kilo 35 — 35,30 kuruş arasında satılmış- tır. Piyasamıza ceviz ithalâtı 720 ki- lo iç ve 820 kilo kabuklu ceviz gel- miştir, Satışlardan Viyanaya kabuk- lu 28,000 kilo Iskenderiyeye 2,165 kilo ihraç olunmuştur. Fındıklardan iç olarak 23,440 kilo kabuklu fındık- lardan 28,755 kilo getirilmiş ve satış lardan iç olarak İskenderiyeye 1,360, Londraya 4,000, Holandaya 4,000, Gidonyaya 7,440, Danzige 3,200, A- vustralyaya 3,120, Kopenhağa 11,680 kilo ihraç olunmuştur. Almanyaya Satılan Mallar Almanyaya mal satan tüccarları - mızdan geçen birincikânün sonuna kadar zahire, tiftik, ve barsak satış- larından alacaklı olanlar için 150 bin liralık kliring hesabının havalesi Merkez Bankamıza gelmiştir. Bu pa ra, alâkalı tüccarlara bugünden itiba- ren ödenmeye başlanacaktır. Yapak Satışları Çoğaldı yalaya tiftik satışları devam et- mektedir. Dün'Karahisar malların - dan 117 balya kilosu 127 kuruştan ve Kastamonu mallarından elli balya ki- losu 132.5 kuruştan satılmıştır. Yer- li fabrikalarımızın yapak alışıda artmaktadır. Boz ve siyah renkli yı- kanmış yün ve yapağılardan kilosu 85 kuruştan büyük bir parti satil - mıştır. Trakya malı kıvırcıklardan da kilosu 72,5 -— 74 kuruştan 15 bin kilö ve Anadolu mallarından kilosu 56 kuruştan 150 balya satılmıştır. x Türkofis tarafından hükümeti- mizle yapılmış olan bütün ticaret ve kliring anlaşmalarının metinlerini havi bir liste neşrolunmuştur. 4 Rusyadan yurdümuza kereste ve kontrplâk ithali için yapılmış o « lan mukaveleler mucibince, gümrük lerimize bu mallardan getirilmiştir. Bu ithalâta mukabil piyasamızdan da, Sovyetlerin tiftik ve yapak ala- cakları haber verilmektedir. X Çekoslovakyanın yurdumuzdan külliyetli miktarda badem ve fındık satın almak istediği ve bu işi yapa- cak Türk firmalarının bildirilmesi ticaret odamızdan istenilmiştir. BALIKCILIK: Dün 20 Bin Kadar Palamut Satıldı Bir haftadanberi durmuş olan ba- lık tutumu, evvelki günden itibaren tekrar canlanmıştır. ILimanaımızda balık yükleyen 28 Yunan motörü, boş Yunan gemisi, on iki Italyan vapu- ru bulunmaktadır. Bu nakil vasıta". larının hiçbirine balık verilmemiş » ken tutulan palamytların dünden iti baren satılmasına başlanmıştır, Tlk parti, 20 bin çift palamut çifti beş kuruştan bir Yunan gemisine satıl . mıştır. m Rüzgârın Kopardıkları Refik Topkan fs — Nesir — Hikâye - Tiyatro 0825 | | | | | | Bugün çıktı. Genç ve kiymetli yazı cının en orijinal yazıları Fiyatı 40 kuruş. YENİ KİTAPÇI — Ankara caddes No.85

Bu sayıdan diğer sayfalar: