Bi 3 Art At Sattı TET AN» REZ RA EE? VE ZA ARA LAR, & —— 15.3.0938 Bir Konserin Arifesinde: Türk Musikisinin Rönesansı Hazırlanıyor ki dünyasında, aleti ve kudreti özlülüğ! ile tema- M etmi lar yaratmış, tam Mânesiyle Türk bir musiki vardır. Onun şaheserleri karşısında hayret #tmemek mümkün değildir. Ve biç e yok ki Türk musikisinin rö- nı bu eserler hazırlıyacak Bana bu sözleri söyliyen musiki Üstatlarımıza sordu: bu eserler nerede? i kati idi: — Bu eserlerle karşılaşmak, bu &6erlerin bir kaçını dinlemek çok kolay. Yarın Pazar, ikiden beşe ka- dat vaktiniz müsaitse bize geliniz ve dinleyiniz! Bir buçuk seneye yakın bir za- Mandanberi hergün İstanbul rad- Yosina devam ede ede mu karşı içimde tokluk hissediyor- dum. ve Pazar gününün birkaç sa- âtini de musiki dinlemek için fe- yipekte göze alamıyor- dum, Fakat beni çağıran musiki üs- tadımız şahikalardan ve şaheser- lerden bahsetmişti, Bu şahikaları Ve şaheserleri yaşamak zevkinden Mahrum kalmamak için ertesi gün dâvet olunduğum yere gittim. H ayatımda fik defa böyle bir manzara ile karşılaşıyorum. Yirmi kadar insan saf saf oturmuş- Vardı ve bu bir ça kışını andıran bir tek sesle çalışı- Yorlardı. irmi insan, muhteşem heybetli ve vakur a- ğlıy sessiz ilerledim ve bir ke- rda durup dinlemiye başladım. Burada okunup çalınan eserler, herç e alıştığımız ve gâk Meyhane musikisi diye tezyife cür- » uzak olduğunu söylediğimiz Mmaküleden değildi. Bu, bizim asıl Türk musikimizin en güzide eser- hi idi İçin top e bugün burada çalışmak nanlar, bu eserleri yalnız Riusikimize hizmet emeliyle bize #inmak için hazırlanıyorlardı. Bu çalışma ve hazırlanma üç Gört aydanberi devam ediyor ve Mesut Cemil, Nuri Halil, Cevdet Kozan, Kemal Niyazi gibi dört gü- #ide üstat, istidatlarından emin ok dukları; Türk musikisine aşk ve #evk ile bağlılıklarına güvendikle- Ti bütün bu gençleri bir ar geti. Terek Türk musikisinin unutulmı- Ya başlanan unutulmaz şaheserleri- hi yeniden hayata kavuşturuyor. Bizim bir büyük edibimiz: Müşterisiz meta zayidir! Demişti. Şaheserlerin dahi bu za Mm hükümden kurtulmadıkları Muhakkaktır, Yoksa, bizim de her Yil, birkaç kerecik olsun, müsiki- Mizin bu şaheser ük Ütifailer tertip etmemiz, bunları İnliyerek iyiye, güzele ve yükse- ** karşı saygımızı yenilememiz *p ederdi. Bu umumi kayıtsızlı- BN karşı bu dört güzide üstadın kalkınması, şaheserleri müşterisiz Meta vaziyetine düşürmediğimizi Böstermek bakımından, hepimiz he Yöne yüz ağartacak bir hareket, © musikimiz hesabına çok hayırlı Ye herhalde çok verimli olacak bir amledir. Hele bu dört üstadın yir- İni kadar genci Türk musikisinin Wihikalarile yükselterek istidatla namı Çrş Yazan: Ömer Rıza # i # / Karama af ş Ş i Kemençe üstadı Kemal Niyazi rım ve kudretlerini orada tenmiye ve takviye etmeleri, ne kadar bü- yük bir muvaffakıyet ve sanat na- muna ne yüksek bir kazançtır. pp şunu sö; im ki bu kıymetli gençler içinde mu- siki âlemimizde şöhret kazanmış ve çok sevilmiş olanları da vardır. Cemal Kâmlli, Muzaffer Ilgar, Necmi Rızayı, Mustafa Çağları rad yo dinleyicileri içinde kim tanımaz ve kim sevmez. Hayatta her biride gerli bir mevki ve meslek sahibi 0- lan bu gençlerin yalnız musfkimizin şaheserlerini yaşat- rak aşkiyle, başkalarının eğlence- ye hasrettikleri boş vakjtlerini sa» nata vermişler. ve aylardanberi hu- susi zevklerini, eğlencelerini, unu- tarak tatil günlerini de çok titiz, çok itinakâr üstatlarının huzurun- da çok üzücü, fakat çok şerefli bir ideale hasretmşilerdir. hepsi de Konseri o vere- cek olan heyet, en solda üstat udi Cevdet Kozan Seçilen eserlerin hepsi de 1 ci ve 18 inci asır musiki üstatları- mıza aittir. Yani Dedenin, Itrinin, Mustafa Çavuşun, İbrahim Ağamn eserlerinden üç kısma kifayet ede- cek parçalar seçilmiştir. Heyetin çalıştığı yere girdiğim zaman eserlerin birinci kısmını teş kil eden fasıl bitmek üzere idi. Heyet son bir şarkı üzerinde çalış- makta idi. Fakat ne nezih, ne ince hisleri ve emelleri Made eden şarkı idi. Ondan sonra sıra büyük üstat İtrinin nevakârında idi. E ser başlar başlamaz, büyük bir âbide karşısında bulun- duğumu musikideki bilgisizliğime rağmen hissettim. Eserin sürükle- yici kudreti ne harikulâdel Bir an- da kendimi fani ferdiyetimden sy rılmış, ülkü dünyasına kavuşmuş sandım ve bu ülkü dünyasında en ulvi dileklerin, en kudsi iştiyakla- rın, nağmelerle dile geldiğini his- settim. Ruhumun anlatamadığım hicranları, basretleri, bu nağme sel sebilinde ümit veren bir neşe ile, va deden bir gülümsemeyle en nezih ifadesini buluyor ve içime itminan ve inşirah serpiliyordu. Kâh bu hasretler ve bu hicran- Jar, kırık kanatlarla sonsuz ufuklar da, nereye konacağını, nereye va- racağını bilmeden, fakat yeisinden bile hız alarak dalma uçan, dalma ilerliyen, fakat fezalar içinde bir tek durak, bir tek vaha bulamıya- rak teselliyi inlemekte bulan bir kalbin boğuk hıçkırıklarını andırı- yor, fakat neredense bir rahmet neslmi esiyor; neredense, bir şa- hidi kudsi seziliyor, ve o boğuk hıçkırıklar sevinç çırpınışları için- de kayboluyor ve yerine murada ermiş bir kalbin bahtiyar cıvıltıla- ri aksediyor. seri sonuna kadar vecd için- de, huşu içinde ürpere ürpe- re dinledim, Ve eser biter, bitmez onun tesirini bir müddet daha ya- şamak için kaçmak istedim. Yalnız hazırlanan programı sonuna kadar takip endişesi beni orada tuttu. Yi- ne 17 ve 18 inel asrın halk şarkıla- rından seçilmiş birkaç eser, prog- ramın son kısmını teşkil ediyordu. Şahikalardan yuyarlanacakmı- Şım gibi korkuyordum. Fakat yanıl- maşım, çünkü © zamanın halk şar- kıları da, en muhteşem musiki âbi- delerinin eteklerinden aşağı düş- müyorl * Bu üç dört aylık ciddi çalışma- nın mahsulü olan bu manzaradan sonra anladım ki, Türk musikisi, özlülüğü, asaleti ve kudreti ile te- mayüz etmiş, şahikalar yaratmış milli bir musikidir ve bu musikinin mazisi, bizim musiki rönesansımızı hazırlıyacaktır. Bu heyetin 16 Mart Çarşamba akşamı halka vereceği konser umu mumuza bu kanaati vermiye yar- dım edecektir. Bana öyle geliyor ki bu dört bü- yük üstadın hazırladığı, bu güzide ve kıymetli gençlerin onlarla bir- İikte âmil oldukları hâdise, mah- dut bir muhite İnhisar etmemeli, bu özlü ve kuvvetli şaheserin hepi- miz değilse de, çoğumuz tarafından dinlenmesi temin olunmalıdır. Bu- nu da ancak radyo yapabilir. Bu çok büyük ve çok değerli işi bazırlıyan dört musiki üstadımızı ve onlarla birlikte bütün güzide gençleri şimdiden tebrik etmeyi va- zife bilir ve bu güzel teşebbüsün dalma tekerrürünü bekleriz. İstenilen Memurular Sıvas, (TAN) — Kültür direktörü Cemal Gültekin, baytar müdürü Akif Telli, ziraat müdürü Bahtiyar Aydın- oğlu ile ziraat memuru Salâhaddinin birer takdirname ile taltifi meclisi umumiye teklif olunmuştur. 4 Sıvas, (TAN) — Mualim Bedia Tan, “Türk kadının tarihteki rolü, orta okul muallimlerinden Zühtü Me- te de “Türk medeniyetinin menşe ve TAN HADİSELER RESİMLERİLE | Şimal kutbunde aylarca çalışan Rus heyetinin dönüşü dünyanın her tara- fında ilmi bir hâdise teşkil etti, Bu resim, heyetin buzkıran vapurları tarafından kurtarılması esnasında alınmıştır. Rusyada idam edilecek suçlulardan İVANOF Bir denizaltı gemisinin içini andıran bu azametli manzara hakikaite bir İngiliz bombardıman tayyaresinin içidir. Radyo memuru ile makinist tayyarede vazife başındadır. 25 sene hapisle kurtulan suçlu RİKOYSKİ İngilterede televizyon neşriyatı tatbikat sahasına artık tam müânasile İntikal etmiştir. Televizyon neşriyatı için Londrada muazzam bir İstas- yon tesis edilmiştir. Buradaki resimde, istasyonun kontrol odasını faali- yet halinde seyrediyoruz. Şanghay ile Nankin arasında yol üze- rinde yere saplanmış bir Japon mermisi Çekoslavakyanın çok muntazam ve aşağı yukarı tamamile mot5rlü bir ordusu vardır. Bu ordunun, Çekoslovakyayı müsavi ve halâ biraz mahiyeti,, hakkında halkevinde birer konferans vermişlerdir. ia üstün mütecavizlere karşı koruyacak vaziyette olduğu temin ediliyor. " Son moda bir şapka ve baş tuvaleti — Resim, bir piyade alayınm borazanlarını canlandırıyor. e