TAN'ın hedefi: Maberda, fikirde, her- Meyda temiz, dürüst, samimi olmak, Kârlin gazetesi olmıya çalışmaktır, ABONE BEDELİ Türkiye 1400 Kr, 1 Sene 70 » GAy M0 » SA s0 » 10 >» Ay 300 » illetlersrası posta ittihadma dahil ol. Miyan memleketler için 30, 16, 9, 3,5 lira dir. Abone bedeli peşindir: Adres değiş Ürmek 25 kuruştur, Cevap için mektup ara 10 kuruşluk pal ilüvesi lâzımdır. —— — —— —> |sonon MESELELERİ Kötü Misal (Yazan: M. ZEKERİYA) Milletler kendi mukadderatlarını kendileri tayin ederler. Cihan Harbin Sonra Amerikanın eski Cümhur- Pisi Wilson'un ortaya attığı prensip- len biri de bu idi. Ve Cihan Har- binde milletler bu prensip için dövü- Vip kan dökmüştü. Fakat bugün bu prensibin mânası dı, İspanyada dahili bir harp Yar. Zenginler ve generaller muhafa- tükür ve mürteci bir diktatörlük kur- Mak istiyorlar. Halk cümhuriyet ve| rasi istiyor. Bu, onların kavga" Midir. İster krallık yaparlar, ister #ümhuriyetle yaşarlar. Hayır, bazı devletler çıkıyor. Ora- kendi istedikleri rejimin kurulma- Biçin asker gönderiyor, pura gönde- & | "yor, mühimmat gönderiyorlar. Bu Çİ Müdahale karşısında bütün dünya â- Tİ “İzbir vaziyette, Ne beynelmilel taah iler, ne siyasi menfaatler bu hak- Mızlığın önüne geçemiyor. Avusturya istiklâl istiyor. Seneler- beri bunun için çırpınıyor, Millet- ler Cemiyeti Avrupa ortasında zayif vaziyette kalan bu küçük devle- tin istiklâlini müdafaa etmeyi üzeri- 6 alıyor. Fransa, İngiltere, İtalya ve Küçük İtilâf devletleri onun istiklâli- ti müdafaa edeceklerini temin edi - Yorlar, | Fakat daha kuwyetli hir devlet çı aelmile eaallere ohcnmiyes ve. tiyor. Ordularını hudütlardan” içeri *okuyor, beynelmilel taahhütleri yır- » Avusturya feryat etmiye dahi Vie bulmadan işgal edilmiş bulu - or. Kendisine istiklâlini müdafa *klerini vâdeden devletler de şa- iş bir vaziyette seyirci kalıyor - Bu iki misali gözönünde bulundu- Yarak bazı küçük ve zayıf milletler, Mkibetleri hakkında şimdiden telâşa Üşehilirler, Yarın bu devletler Me kalkabilirler, Yarın bu devletler Çekoslovakya - bir kısmını işgal edebilirler, Milletlerin kendi mukadderatları- yin etmek hakları yok mudur? le olursa küçük ve zayif milletle- hayatı tehlikeye düşmez mi? * Çekoslovakyada Vaziyet ae zn Avrupanın en tehlikeli nok- Ecnebi 2800 Kr, 1400 » —— 15-3-938 IT AN Gündelik Gazete imei l ER e VR e .—. VASAT ATAM » r # # # © € # 4 hk kiki içreyi taksi. GELİR KAAN e Çekoslovakyadır. Çünkü Alman- > İR burada kendi hududuna bitişik ada yaşıyan üç, üç buçuk mil Almanı kurtarmıya karar ver- Çistir. Avusturyadan sonra ilk hedef Yekoslovakyadır. oslovakya hehangi bir taarru- lâhla karşılamıya karar vermiş- » Fakat bir taraftan da bu Alman- eye imtiyazlar ve haklar ver- Vek, kabul etmiştir. Bu Almanlar ev- © parlâmentoya iştirak edemezler ni edebilirler. Evvelce gazete k, Somazlardı, şimdi çıkarabilirler. Ice Nazi teşkilâtı yapamazlardı. P Yapabilirler, dneğ Almanyanın bu Almanlar İstediği şey federe bir istiklâldir, al Mani tir, lovakyada Çiftçiler partisi de Te taraftardır. Fakat böyle bir Çekoslovakyanın parçalanma- Meri, ek olduğu için hükümet ve ek- vet buna muarizdir. Yüsturyanın işgalinden sonra Ço- Yaziyra kya Almanları tehditkâr bir da almıştır, Gazetelerinde hükü- meydan okumakta ve hesap Bekig ia yaklaştığını söyle - tedi a ir hut Almanya şimdi 70 milyonluk İavakyı bir devlet olmuştur. Çekos- a 5 milyonluk küçlük bir dev-: Makrizi ve İbni Eyâs ta öyle... rı iktibas edeceğim: Evliya Çelebi Istanbulun kuru- cularını sayarken Kostantinin cü- zama nasıl yakalandığını ve nasıl tedavi edildiğini anlatıyor. Kos- tantin haşarı bir adamdı. Hovar- dalık yaparken cüzam almıştı. Sa- çı, sakalı dökülmüş, mikroplar İ yüz etlerini kemirmeye başlamış, sömürülmüş bir üzüm salkımı gi- bi burnunun direği ortaya çıkmiş, düşüyormuş. Frengistanın tanın- muş bütün hekimleri tedavide aciz göstermişler. Nihayet bir Mecusi kendisine şöyle bir tavsiyede bu- lunmuş: “Kralım! Eğer sıhhat istersen evvelâ bir büyük havuz inşa ey- le, badehu bunun içini anası meme- sini henüz emmeğe başlamış olan çocukların kanıyla her gün pür eyle, Badehu içine girip bir saat ka dar dur. Andan çıktığında ha- mama gir. Kırk gün buna de- vam eyle. Badehu bhalâs mukar- rer (1), Kostantin derhal emirler verdi. Mermerden büyük bir havuz yap- tırıldı. Çellâtlar şehire dağıldılar, şüt emen çorukları topladılar. Bun lar boğazlanarak körpe Kanlarile havuz doldurulacak, o hükümdar banyo yapacaktı. akrizi de Hitatı Mısır ad- 4 bir kitabında To- lonoğullarının o Mısırda o yaptır» dıkları binalar arasında ikin- ci hükümdar Humariveyh'in sara- yındaki (Altın evi) de anlatır (2). Islimda resim ve heykel menedil- miş olduğu halde bu Türk hüküm- darı Altın evin duvarlarını; lâci- vert minalarının üzerinde bütün bahar çiçeklerini canlandıran al- tınla kaplatmıştı. Sarayın duvarlarında hakiki hacmin bir buçuk misli büyüklü- günde Humuriveyh'in, odalıkları- nın ve muganinyelerinin ağaçtan kabartmalarını yaptırmıştı. Oyma cılık ve heykeltraşlık sanatının en ulak eserleri olan kadın kabart- maların başlarına som altından taç- lar giydirilmiş ogerdanlarına en yüksek ayarda ve kiymettar mü- cevherat takılmış, vüğütleri elbi- se renginde boyanmıştı. “Altın evin cıva havuzu tarihte hükümdar çılgınlığının şaheser bir örneği idi. Kenarları kıymetli taş- larla, gümüş parmaklıklarla, altın halkalarla süslenen bu havuzun mehtap safasına doyum olmazdı. Bahar rüzgârının ılık buselerile dalgalanan vıcanın ayna sathında mehtap kırılır ve çoğalırdı. Hu- mariveyhi bu havuzu masaj için yaptırmıştı. olonoğlunun “Kati, deki cenneti tanzir eden sarayı- Bin ve bahçesinin eğlence ve içki (1) Evliya Çelebi seyahatnamesi cit 1 sayfa S1 (2) Cüt 1 sayfa 816 lettir.Avusturyanın tek başına Alman istilâsına karşı gelmesi mümkün de - ğildir. Küçük Antanta belbağlamanın €aix olmadığı Avusturya tecrübesile sabit olmuştur, Fransanın taahhüdü- nü ne dereceye kadar ifa edeceği ise belli değildir, çünkü İngiltere orta Avrupa için harbe girmiye taraftar olmadığını açıktan açığa söylemiş - tir. Fransa, İngilteresiz bir Avrupa harbine girer mi? Sovyet Rusyanın yardımına güvenebilir mi? İşte şimdilik Avrupa vaziyeti bu su allere verilecek cevaplara bağlıdır. arih bir ilim olarak tedvin edilmeden evvel her tarihçi aşağı, yukarı bir gazeteci sayı- labilirdi. Şimdi bu eski gazetecilerin bazi yazıları âlemleri sinirlerini bozmuştu. Uy- ku uyuyamıyordu. Doktorlar ona masaj tavsiye ettiler. Sinirli hü- kümdar; — Ben vücudümde kimsenin & inin dolaşmasını istemem, diyor- du. Doktorları cıva masajına mü- saade ettiler. Bunun için 50 arşın &n ve boyundaki mermer havuzu yaptırdı. Içini cıva İle doldurttu. Üstüne, içi hava ile şişirilmiş bir deri yatak serildi. Yatağın uçları ipek bağlarla altın halkalara tuttu- rulmuştu. sumarıveyn, sazı, 502» lü içkiâlemlerinin -humarını bu yatağın üstüne uzanarak geçirirdi. Civanın kaypaklığından doğan kü- çük dalgalar hükümdarı bir beşik sallantısı içinde uyuturdu. H adikatülcevami gibi mevzu- lari muayyen olan tarihçi- ler bile gazetecilik yapmaktan ken- dilerini alamazlardı. Ayvansaray- h Hafız Hüseyin Efendi bu eserin- de, Kasımpaşa taraflarındaki ma- betlerden Yeldeğirmeni mesçidini tasvir ederker bu mesçidi yapan Uçüncü Muradın imamı Abdülke- rim Efendi hakkında şu malümatı veriyor: TAN TARİHTEN SAYFALAR azete son asrım icadıdır. Bu neşir va- sıtası bulunmadan evvel tarih ve 66- yahat kitapları gazete vazifesini görüyor. Tarihçi, vakanüvis, şehnameci ayni zaman- da birer gazeteci idi. Meselâ Evliya Çelebi, Mâkrizi, İbni Eyas, devirlerinin yüksek bi- rer muharriri idiler. Evliya Çelebi çok mü- kemmel röportajlar yapan bir gazeteci idi. Denebilir ki röportaj tarzmın piri ve mucidi Mehmet Zılli efendidir. Onun o kadar nük- teli ve bazan iğneli röportajları vardır ki yirminci asrın en mütekâmil ve yüktek bir gazetecisi de bu kadar yapabilir. Mısırlı Pı En Eski Gazele Meraklı Fıkralar NAR ) Yazan: ; İbrahim Hakkı İnanmam Sonra sadaret payesine de eri- şen Abdülkerim Efendi 1000 hic- yet yılında Kasımpaşada Islâm ma hallelerinin içine kadar sokulan maşatlıkta bir mesçit yaptıracak- da Daba evvel mesçidin bütün mal- #emesini hazırlattı. Bir gece için- de hem maşatlığı kaldırttı, hem de mesçidi kuruverdi. Hünkâr imamı Abdülkerim Efendi Yahudi ve maymun düşmanı bir adamdı. Ima- mın sarayda ve padişah üzerinde büyük bir tesiri vardı. O vakit hi- ristiyanlar mavi, Yahudiler sarı takke giyerlerdi. Imam Efendi bu #ki unsuru tezlil etmek için çıkart- tağı bir fermanla hıristiyanlara si- yah, Yahudilere kızıl şapka giy- dirmişti. Bilâhare o Yahudilerin takkeleri mora tahvil edilmiştir. stanbulda bir çok kimseler maymun besliyorlardı. Maymuncular esnaf teşekkülleri arasında mühim bir yer tutuyor- MUVAFFAK #X *OLMANIN SIRRI İyi Bir Arkadaş mısınız ? üvenilir bir arkadaş, iyi bir dost, sadık bir sevgili misi- niz? Siz kendiniz! böyle farzedebi- lirsiniz. Fakat mütehassıslar ne di- yorlar, bir de onu öğrenmek İste- mez misiniz? Öyle ise aşağıdaki sualleri oku- yunuz ve samimi şekilde bunlara cevap veriniz. Sonra onuncu sayfa- yı çevirip orada hakiki cevapları 0- , kuyunuz ve kendinizi tanıyınız. 1 — Bazan otomobil altına düşen bir çocuğu kolundan yakalayıp çek tiğinizi, denize düşen bir çocuğu kurtardığınızı hayal eder misiniz? 2 — Otururken yanınıza eğilir mi- siniz? 3 — Sizi sevenlerin sizi sımart- malarımı ister misiniz? 4 — Solak mısınız? 5 — Muvaftakıyet için “ya hep, ya hiç,, prensibine taraftar mısi- nız? 8 — Söbepsiz yere başınız ağrır m? 7 — Çalışmaktan zevk alır mısı- nız? 8 — Uyurken kollarınızı başını» zin üstüne kor musunuz? 9 — Çabuk sıkılıp utanır mısi- mız? 10 — Okumaya çok vakit ayırır mısınız? 11 — Rahat uyur musunuz? 12 — Bir kadının bir erkeğin sev gisini muhafaza edebileceğ'ne İna- hir mısınız? 12 — Bir kadının, bir erkeğin sev man tenkidinizi kırıcı şekilde mi yaparsınız? 14 — Kadınlara karşı hâkim bir vaziyet alır mısınız? 15 — İlk sevgiye tutuluşunuz 20 yaşından evvel mi olmuştur? 16 — Başkalarının işleri, sevgi leri ve hayatları ile alâkadar olur musunuz? 17 — Kendinizi dalma ön safta göstermek ister misiniz? 18 — Münasebetsiz bir izdivaçla fena bir tecrübenin hayatınızı ze- hirliyeceğini zanneder misiniz? 19 — Erkeğin kadına üstün ol duğuna inanır mısınız? 20 — Evlenmeyi uzun müddet te hir ettiniz mi? Bu sunllere cevaplarınızı yazdı- nız mı? Şimdi onuncu sayfayı açı- nız ve oradaki cevaplarla karşılaş- tırımz. Eğer cevaplarınızın onu, bu cevaplara uyuyorsa iyi bir dost ve arkadaşsınız demektir. Psikoloğ lardı, Afrikadan ve Akdeniz ada- larından Istanbula çeşit çeşit maymunlar getirtilerek yüksek #- yatlarla satılıyordu. Maymunlar Türk donanmasında bile mühim bir yer alıyorlardı. Bu mahlüklara harp gemilerinin direklerine çı- kartılarak ufuklarda düşman ge mileri tarassut ettirilirdi. Dedele- rimiz maymun gözlerini teleskop gibi kullanırlardı. Imam Elendi maymunu bir eğlence vasıtası sa- yıyordu. İstanbuldaki maymunları toplatarak sehparala astırırdı, O- na herkes maymunkeş imam der- lerdi. 1503 yılında öldü, Darvin nazariyesini kötüleyen Amerika- hlar maymun düşmanı imamın mezarını tanısalar eminim ki ihti- ram çelenkleri gönderirler. Haber vereyim: O, Eyüpte Kasımçavuş mahallesinde gömülüdür. üyük, ciddi bir #limolan İbnitaktaki de 701 hicri yılında Musulda yazdığı Kitap-ül- Fahri'sinde gazetecilik yapmak mecburiyetinde kalmıştır. Bu bil- ginin kitabının bilhassa birinci faslına (Ceridel Havadis) çok gü- zel bir isim olabilir. Kitabinın 48 inci ve 50 nci sahifelerinden bir kaç haber tercüme edeceğim: Abbasi halifelerden Mu'tesim avlanmak için Dicleye müvazi, fersahlarca uzun bir av duvarı yaptırmıştı. Hayvanları bu duyar- la Dicle arasına sıkıştırarak avlar» dı, Bu meraklı hükümdar yaban eşeklerinin uzun ömürlü oldukla- rını biliyordu. Birkaç yabani eşek yakaladı, üzerlerine kendi dam- gasını vurarak bırakıverdi. Devadaraybey bana anlattı: Bir gün halife Müstasam ile beraber Bağdatla Hille arasında Cülheme köyünde sürgün avına çıkmıştık. Bir süvari büyük bir yaban eşeği vurmuştu. Üstünde damga vardı. Okuduk. Mu'tasım Billâh'ın dam- gası idi. Halbuki Mu'tesimile Müstasam arasında dört buçuk a- sırlık bir zaman vardı. Demek ki bir yabani eşek beş asırdan faz- la yaşıyormuş. Bazyani Mehmet söylüyordu: Bir gün Abaka Kaan ile avlanıyor- duk. Üstüste uçan Üç turna gör- dük. Bir şahin salıverdik. Şahin en üstteki turnaya vurdu. Yara- lanan turna ikincisinin üstüne düş- tü. O da yaralandı. Iki yaralı tur na birden üçüncünün üstüne, son- ra da üçü birden sultanın elleri arasına düştüler. Sultan bu tuhaf tesndüfe hayret etti, bepimize hil'atlar giydirdi. Cengiz Han avlanmak için üç aylık yola giderdi. üştimur oğlu Emir Fahret- tin Boğdu bana anlattı: Do- dem bir av tertip etmişti, Avla- II Hükümetle 15.3. 35 Birleşen Halk Yazan: SABİHA ZEKERİYA Roosevelt, Amerikada hayatı ucuz- İatmak için, büyük tüccarlara karşı bir mücadele açtı. Bu eidalinde bü - tün tröstleri, büyük firmaları karşı- sında buldu. Hattâ aralarındaki reka- beti kaldırarak, fiyatleri muhafazada birleştiler, müthiş sabotajlar yaptılar. Roosevelt, kanunun tatbikatı için bütün kuvvetlerini seferber ettikten maada, halka müracaat etti. Eğer ha- yatın ucuzlamasını İstiyorsanız hükü- metle birleşin, haklarımızı beraber müdafaa edelim, dedi. Bütün halk teşkilâtları, hükümet teşkilâtları işe giriştiler. Halevleri, radyol, hayır cemiyetleri, spor klüpleri, sinemalar, terbiyeyi | teşkilâtlar, konferanslar tertip ettiler. Hattâ bu hususta yazıl. mış tiyatroları sahmelere koydular. Belediye memurlarr sokaklarda kür- süler kurarak halka, ne şekilde mü- cadele edeceklerini öğrettiler. Öyle bir zaman geldi ki, ister tiyat- roya gidin, ister sinemaya gidin, per- de açılmazdan evvel, muhakkak bu mücadele hakkında bir konferans dinlemek zaruri oldu. Hükümetle bir leşen bir halk, icabında boykotaj yap- mak şartile, bugün tamamen değilse bile, hayatı yüzde elli nispetinde w- cuzlatmıya muvaffak oluyor. Başvekil B. Celâl Bayar iktidar mevkiine gelir gelmez, hayatı ucuz latmak için bir cidal açtı. Mütehas 5 sıslar tetkiklerini yaptılar, hazırlık larını bitirdiler, ve ilk iş olarak ta et meselesini ele aldılar, Ayni şekilde büyük toptancıların muhalefetine uğradılar. Kasap dük - kânları fena etlerin bir meşheri ha- Vini aldı. Et getirmez oldular. Mezba- ha vergisi, nakliyat ücretleri indiği halde eski fiyatleri muhafaza için müşterilerile hususi pazarlığa giriş- #ler. “İyi et yemek isterseniz, narha kulak asmayın, size iyi et getirtelim.,, Farkında olmiyan müşterilere, kile doldurmak için, etin içerisine hiçbir İşe yaramıyan yağları, kemikleri dol durdular, Belediye bu, mücadeleyi başar 3 mak için eiddi teşebbüslere girişi - yor. Fakat bunun semeresini almak için biraz beklemek lâzun. Bu mü- eadelenin bugünkü seyrine bakarak, netice çıkmıyacağımı iddia edenlere rastlıyoruz. Bu iddia, doğrudan doğ- ruya sabotajcılara yardımdır. Onlar da bu propaganda İle halkı kandırmı- ya çalışıyorlar. Bu 1ş, semere verecektir. Hüküme: tin bu hususta kararları katidir. Yal hız bir taraftan fiyatleri ucuzlatmak için teşebbüslere girişildiği gibi, bir taraftan da halkı tenvir için faaliyete geçmek Jâzım. Ucuzluk mücadelesi ete mlinhasır değildir. Yarın diğer maddeler mevzu bahsolunca, halkın alacağı vaziyetler vardır. Bunları kendisine anlatmak lâzım. İçtimai teş kilâtlar bizde de konferanslar tertip etmeli, kahvehanelerde, sinemalarda, halkın müçtemi bulunduğu her yerde | hükümetin aldığı tedbirler kendisine anlatılmalıdır. Halk hükümetle birleşmezse, ka 5 sapların iğvaatına, ve gösterdiği müş- külâta aldanarak, kasaplar lehine fe- dakârliğa başlarsa, o zaman mücade- leyi, hükümet değil, halk kaybeder, Hükümetle birleşmiyen halk, halkla birleşmiyen bükümet biribirlerine rakip vaziyet alırlar ki, bundan da an cak büyük tüccarlar istifade eder. Halk şuurile hükümete müzahir o) malıdır. “nurlarken küçük bir insan tuttular Boyu beş yaşındaki bir çocuk ka- dardı. Tırnakları, vücudünün kıl- ları o kadar uzundu ki hayret et- tik. Bunu halife En -Nâsirınö- nüne çıkardılar, konuşturmak is- tediler, Muvaffak olamadılar, Ye- mek getirdiler yemedi, su verdi- ler içmedi. Ona ısrarla ne istedi- Bini sordular. Cevap yoktu, Birisi elile kapıyı göstererek, seni bıra- kalım ii dedi. O; evet der gibi ba- şını salladı. Halife onu bıraktırdı. Bu yaban! insan tozu dumana ka- tarak çöle kaçtı, Geçen sene gazetelerde okumuş- tuk. Bursada avcılar öldürdükleri bir ayının ininde 14 yaşında bir kız yakalamışlardı.