m LV EL ER. A e İİ İÜ “mmm in 11-3.93$ IT AN Gündelik Gazete ai TAN'ın hedefi; Haberde, fikirde, here seyda temiz, dürüsü olmak karlin gazetesi o olmıya çalışmaktır. isigi ABONE BEDELİ “Türkiye Ecnebi 1400 Er, 1 Sene , 200 Kr, 7509 » 6G Ay 1500 » 0 > SAş s0 » 8 > Ay 0 » Milletlerarası posta ittihadma dahil ol miyan ileketler için 30, 16, 9, 3,5 Hira dir, Abone bedeli peşindir: Adres değiş titmek 25 kuruştur, Cevap için mektap lara 10 kuruşluk pul ilâvesi âzender | GoNoN MESELELERİ Avusturyada Ne Oluyor 7 (Yazan: M. ZEKERİYAJ Avrupada bir harp çıkacaksa Orta Avrupadan çıkacaktır. “ Orta Avrupanın da en hasta kısmı Avusturya ve Çekoslovakyadır. Vaziyet şudur: Hitler son nutkunda, Almanya na- ricinde kalmış on milyon Almanın mukadderatına lâkayt kalamıyacağı- nı söylemiştir. Bu on milyon Almanın 7 milyonu Avusturyada 3 milyonu Çekoslovakyadadır. Hitler evvelâ Avusturyadaki Al - manlar meselesini halletmek istedi. Avusturya Başvekili ile görüştük - ten sonra şöyle bir anlaşmaya vardı lar: Avusturyada Nazilere yapılan tazyike nihayet verilecek. Adliye, Da- hiliye Nezaretletine birer Nazi geti- rilecek, Avusturya - Almanya ticari münasebetlerini ve Avusturya mat- buatını Naziler idare edecek. Buna mukabil Almanya Avusturyanın is- tiklâline riayet edecek. Bu anlaşma ilk adımdı. Tatbik mev kiine konur konmaz tehlike başgös- terdi. Naziler faaliyetlerini rdı- lar, Graç şehrinde belediye reisini indirerek hükümeti ele almıya te - tebbüs ettiler ve sokaklarda silâhla hümayişler tertip ettiler, ve parlimentoda Avusturya lini sonuna kadar müdafaa edeceğini bildirdi. Dahilde de vatanperverler Memleketin in hükümete i bildirdi. Her taraf- yonlarca telgraflar gönderildi. Nümayişler yapıldı. Başvel anperver- ler cephesinin bu hareketi Almanya- Ya karşı dahilde mevcut mukaveme- tin bir ifadesi idi. Bunun Üzerine Almanyada Avus- turyayı ilhak lehinde geniş bir pro- Paganda başladı. Nazi liderleri Avus- turyanın gösterdiği mukavemete ta- hammül edilemiyeceğini, ve bu işe ar tık bir son vermek lâzımgeldiğini söy lemiye başladılar, Başvekil Şuşning yeni bir ültima- tom veya emrivâki karşısında kal - Maktan korktuğu için son bir çareye ruyor. Memleket dahilinde bir Plebisit Yapılmasına karar veriyor. Plebisit esnasında çarpışacak kuy- vetler iki grup etrafında toplanmış- ar. Biri Avusfuryanın Nazi İdaresine Eeçmesini istiyen Nazilerdir. Dahili- Ye Vekili bunların başındadır. İkinci Erup Avusturyanın istiklâlini istiyen Yatanperverler cephesidir. Bunların başında Başvekil vardır. Duygular kamçılanmış, halk asabi- iş olduğu için bu kavga çek şid- li olacak ve neticesi yalnız Avus- türyanın değil, ayni zamanda Avru- üm mukadderatını tayin edecek - Çünkü İtalya artık Avusturyanın ki mnendile alâkadar değildir. ngiltere Orta Avrupa işlerine ka- Yaşmak istemiyor. lâli için kendisini tehlikeye ata - Müz, Orta Avrupa devletleri ses çıkara. az, Almanya sahayı boş bulmuştur. A- Kturya meselesini halledecektir. İşte ondan sonra sıra Çekoslovak - xi &elecektir. Çünkü Polonya da rlin - Roma mihverine girmek üze- yer. Bu suretle Çekoslovakya her #raftan çevrilmiş olacaktır, Bu seheple Avusturyadaki plebisit iü 'Yaelmilel hâdiseler doğuracak bir emmiyeti haizdir. Çin TAN Çin Harbi Ne Netice Verebilir? Gibi Geniş Diyarlarda Toprak Kazanmakla Zafer Elde Edilmez inin taarruzlu müdafaa metodu, Japon ordula- rmı, bütün cephelerde durma- ya ve harekâtı, birçok yerler- de, mevzi harbine çevirmiye mecbur ettiği için muvaffak olmuş sayılabilir. Çin orduları Başkumandanlığınm şimdiki hedefi, memleketin genişlik- lerinden azami istifade ede- rek zaman kazanmaktır. Çin başbuğunun sirf stratejik ve röel sevk ve idaresi, Japonların toprak işgal etmek ve şurada bu- rada kırılan prestijleri tamir için, faydamız hareketlere girişmek yo- lunda kıtalarını mütemadi dağıt- maları yüzünden, Çine çok kıy * metli aylar kazandırmaktadır. Çinin, şimalde ve Şanghay — Nankin dolaylarında, herbiri Bel çikanın birkaç misli büyük, müte- addit vilâyetler kaybetmesini bü- yük bir mağlübiyet telâkki eden- ler oldu; halbuki Çin gibi geniş diyarlarda toprak kazanmakla za- fer elde edilmez. erçi, mütemadiyen arazi kaybetmek memleket ve halk için felâketli ve başkuman- dan için de ağır bir şeydir; fa- kat nihai zaferi bir gün elde et- mek için, aziz vatanın birçok yer- lerini, icap ettikçe, terketmeklen çekinmemek lâzımdır. Bu vsziyete düşen milletlerin kurtulmak ibtimali iki büyük şar- ta bağlıdır! a) Kuvvetli karakter sahibi baş komutanın nihai zafere yürekten b) Milletin ona sarsilmaz ve son « suz bir surette bel bağlamış olması, Bu iki çok mühim şart, Türk istiklâl Harbinde olduğu gibi, €- ğer Çinde dahi tahakuk ederse, YE » Yazan: General Hüsnü Emir | | | İMAMA İN DENİZ Çin - Japon harbinin son hafta içindeki harekât vaziyetini gösteren kroki Türkler kadar eski olan Çin mik İeti bu çok tehlikeli harpten mu- vaffakıyetle çıkabileceğini ümit edebilir, in genelkurmayı ferkânı- iŞ harbiyesi), Çindeki Japon ordularının genel kuvvetini, 500 bin Kadar tâhmin omyormuş. Man- çuko (Mançuri) yi, Sovyet Uzak Şark ordusuna karşı bekliyen, Ja- ponların Kwantung ordusu bitta- bi bu râkamin içinde değildir. Bu KMUVAE *OLMANIN SIR FAK #X, RI“ Kendimizi Tahlil Edelim u kusurlarımızı — araştır. mak, kendimizi tahlil et- u üzerinde biraz daha mek mev duralım, Çünkü bu tahlil ufak tefek kusurlarımızın meydana çık masına ve bunların tashihi imkânı nın bulunmasına hizmet edecektir. Çünkü mânasız görünen öyle ku - surlarımız vardır ki, itiyat haline geldikten sonra zararlı olurlar. Bunları vaktinden evvel keşfedip önüne geçmek lâzımdır. Kurtlan - mıya başlamış bir ağacın kurtları vaktinde temizlenir ve ayıklanır. sa ağaç kurtulur, fakat geç kalı - nırsa artık önüne geçilemez. Vücudümüzden başlıyalım, Dişlerinizi temizler misiniz? ” Kanburunuz çıkıyor mu? Temizlemediğiniz İçin saçınız yağlanıyor, başınız kepekleniyor mu? Yediğiniz yemeğe dikkat eder misiniz? Çok yiyerek zehirlenme- , yahut az yiyerek vücudünü- zün gıdasını alamamasına karşı İ- radesiz misiniz? Bütün bunlar küçük şeyler görü Fransa tek başıma Avwsturyanım iş. | Yür, fakat hayati meselelerdir. Yahut diğer bir safhayı alalım: Nasıl yürüdüğünüze, nasıl otur- duğunuza, tavır ve hareketinize hiç dikkat ettiniz mi? Bunlarda bir itiyat haline gelmiye başlıyan ku- surlarınız yok mu? Meselâ başka- ları önünde tırnağınızı yemek, es- nemek, geğirmek gibi hareketler yapar mısınız? Herkes önünde diş- lerinizi karıştırır misiniz? Yahut meclislerde yanımızdaki ile fiskos etmesini sever misiniz? Yahut ar- kadan dedikodu yapmaktan hoşla- nir msınız? Bütün bunları ve bunlara ben- zer kusurlarımızı balırlatışımızın sebebi şudur: İnsanlar tanıştıkları kimselerin iyi taraflarını görmez- ler. Fakat bir mâni onların gözle- rine batar. Dikkatlerini yalnız o- nun üzerinde toplarlar. Onlara bu imkânı ve bu desiri vermemek lâ zımdır. Hakkınızda yanlış ve fena hüküm verilmesini istemiyorsanız. sizi gülünç vaziyete düşüren bu eksiklerinizi tashih etmelisiniz. Nezaket hayatın her safhasında aranan bir zaruret olmuştur. Mu- aşeret Âdabına riayetten doğan ter biye değil, içten gelen nezaket ha- yatta iyi tesir bırakmanın en mü- him amillerinden biridir, Bunu, in- san ikinel bir tabiat haline getirme lidir, Nezaketle muamele, size ko- nuşmak kadar tabii ve kolay görün melidir. Onun için konuşmanıza dikkat ediniz. Bağırarak ve kendi- nize ehemmiyet veriyor görüne - rek konuşmak muhatabınızı rahat» sız eder. Sorulan suallere cevap veriniz. Konuşurken alâkadar ol- muş görününüz. Mütemadiyen kar şınızdakine kızacak cevaplar ver. meyiniz. Her gün yirmi dört saatiniz var- dır. Bu yirmi dört saatin her biri diğer 23 saat kadar mühimdir. Vak tinizi nasıl geçiriyorsunuz? Boş za manlarınızda me yapıyorsunuz? Yaptığınız iş sizi öldüren bir iş mi- dir, yükselten bir iş mi? Bütün bu sualleri kendi kendi- nize sorunuz. Ve cevap veremedi- Ziniz, yahut kasurln bulduğu nuz hareketlerinizi düzeltiniz. İnsan işe eyvelâ kendinden baş- lamasını bilmelidir. Psikoloğ #üretle, yarım milyon kadar ol- dukları anlaşılan, Çindeki Japon kıtalarının i miktar ve vasıf- larda her türlü teknik vası ve herhalde iyi bir talim ve ter ye sahip oldukları göz önünde tu- tulursa, bir savaşta, adetçe üstün bile olsa, Şanghay ve Nankinde harbeden neviden bir Çin ordusunu yenmeğe kâfi geleceğine hülkmolu- nabilir. Fakat bunun için Japönla- fin fazla dağılmaması ve her şey» den evvel Şanghay ve Nankinde mağlüp olan Çin ordusunun peşi- ni, mahvedinceye kadar, bırak- maması lâzımdı apon başkomutanlığı, genel 2 kuvvetin yarısından fazla- sini tutan ve 250.000: 280.000 ka- dar tahmin olunan, şimali Çinde- ki Japon ordusunun Şantung, Ho- pei ve Shansi vilâyetlerini kolayca işgal ederek şimalden cenuba, Lunghay hattına (Sarı deniz k larında Haichow'dan Shansi v yetinin merkezi Singan'a giden ve Tsinan — Pukow hattını Hsüehow da kesen demiryoluna) az zaman- da ineceğini ve orta Çin Japon or- dusu Nankin ve Wuhu'dan garbe doğru ilerlerken, onun da, topla- bacağı Kaifeng ve Hsüchow mın- takalarından kati bir muharebe için cenuba ve bâti cenuba, Çinin yeni merkezi ve yeni Çin ordusu- nun teşekkül ve tahaşşüt yeri Han- kow'a, doğru yürüyebileceğini tah- min etmişti. Onun Çini hiçe saya- tak yaptığı bu tahmin doğru çık- $a idi. Orta Çin ordusu, Nankin — Wuhu dolaylarına vardığı zaman (yani 1937 birincikânun sonlarına doğru) şimali Çin Japon ordusu da, Lunghay hattıns' varmiş ve belki de şimdi Hankow harekâtı sona ermiş olacaktı. Halbuki, aradan üç buçuk ay geçtiği halde şimali Çin Japon ordusu, bu hattı almak şöy- le dursun, Sarı Irmağın şimal kiyr- larını bile hâlâ tutamamıştır. Şimali Çin Japon © ordusunun, hayli merakı mucip olan bu mu- vaffakıyetsizliğinin sebebini anla- mak için evvelemirde bu ordunun bölümünü bilmek lâzımdır; Shantung de takriben 60.009 Shansi vilâyetinin şimal kısmında Şimali Çinin Tenisin, Peking, Paoting ilâh. #ibi büyük şehirlerinin işgal kuvvetleri Peking »- Hankow ve Tsinan - Pukom hatları boyunca hareket eden alara takriben 60.000 seyyar kuvvetler takriben 80000 Yekün dakriben 200.000 Görülüyor ki bu mühim ordunun, stratejik harekât için tahsis olu- nan kısmı, ancak üçte bir kadarı- ir, on vaziyet şudur: Orta Çin Japon ordusunun Wuhu kolu yeni bir kuvveti, Yangtze nehri yolu ile, şehrin ba- tısında karaya çıkartarak bu cihet- te biraz daha ilerlemiş ise de bun- dan maksat Wuhu'yu Çin taarruz- arına karşı korumak olacağı için, kati netice çıkaracak bir hareket değildir. Nani kow”'da miryolu boyunca bir sürü muha- rebelerle İlerliyerek ve Pengpu'yu da muharebe ile alarak Weiho su- yunun şimalinde de hayli ilerleme- ğe muvaffak olan fakat bir Çin kuvvetinin suyun cenup kıyısın- dan gerilerine, Pengpu'ya şiddetle taarruz etmesi ile geriye dönmeğe ve suyu &teş altında meğe mecbur kaldığından fazla telefat vermiş olan Japon kolu, bu şiddetli darbedenberi, yerinde kalmış ve suyun şimaline tekrar geçmeğe muvalfak olamamıştır. S ayni demiryolu boyunca cenuba, mühim demiryolu telâki noktası Hsüchow Üzerine yürüyen ve 15.000: 20.000 kişi tahmin olu- nan şimal Japon kolu da, Çin müf- reze ve çetelerinin önden mukave- metleri ve yanlardan şiddetli taar- ruzları sebebile, Tsining — Yen chow hattında durmuştur. Bu su- retle 100.000 kadar tahmin olunan Çin askerinin toplandığı Hsüchow mıntakasının şimal ve cenubunda- ki muharebeler birer mevzi harbi kurakterini almış bulunuyor, Son günlerde, Çin kuvvetlerinin şiddet- li bir taarruzu ile, Japon kıtaları- nın tekrar Tsining'in kenarlarına atıldıkları bildiriliyor, Şimali Çin Japon ordusunun, iki aydanberi, Pekin — Hankov hatti boyunca, şimalden cenuba, Kai- feng istikametinde ilerliyen kolu, müteaddit kanlı muharebelerle Weihni ve Sinsianghsien istasyon- larını, cenuplarına kadar, zapla muvaffak olmuş ve fakat kâfi ardçı kuvvetler bıraktıktan sonra, merkez! Shansi'deki Japon kıtaa- tına yardım maksadile, imali gar- biye doğru ilerlemesi üzeri- ne kuvvetli Çin kıtaları, Sarı ırmağı Hwangho yakininde şimale geçmişler ve bu kolun artçı- larını (dümdarlarını) mağlüp ede- rek yukarıda adları geçen istas- yonları geri almışlar ve bu Japon kolunun bu suretle gerisini kes- mişlerdir. imali Çin Japon ordusunun, hansi'de, Tafyüan'dan cenü- ba giden Shansi demiryolu boyunca cenuba yürüyen diğer kol da fazla ilerlemeğe muvaffak ola- İişıyorum. Başıma bir felâket cenuba geç- | Kızlarımıza Vereceğimiz Hürriyet Yazan: SABİHA ZEKERİYA Vaka bir nisaiye doktorunun muâ- yenehanesinde geciyor. ” Hasta, on sekiz yaşında genç bir kız dır. Bir bahar gülü gibi pembe cildi- nin üstünde, henüz daha kaybetme- diği hicabının kırmızılığı var. — Doktor Bey, size hastalığımı İsöylemiye sıkılıyorum. Fakat bu, bir İvâkıadır. Beni bir sırdaş gibi dinle- ir İnsan gibi kurtarın. Ben ça- geldi. Bu hafta kazandığım yetmiş liramı size vereyim, bundan ötesini benden istemeyin. Doktor hastasını muayene ediyor. — Nerede çalışıyorsun kızım? — Bu yetmiş lirayı nerede kazan- dın? — Randevü evinde. Doktorun yüzü kıpkırmızı, saçları dimdiktir. Karşısındaki yalnız fizik- man hasta değil, mânen de hastadır, bu on sekiz yaşındaki kız, insanın kal. bini didik didik koparan bir facladır. Konuşuyorlar, Döktor kızıyor, nas sihat veriyor, kızı yalnız tıbbın eline verdiği kuvvetle değil, bir insanın bir insana bilhassa bir çocuğa duyduğu şefkatle tedaviye çalışıyor. — Yetmiş liranı geriye al. Seni bir şartla tedavi ederim. Bir daha rande- vü evine gitmiyeceğine bana söz ver. Genç kızın dudaklarımda aci te“ bessümler dolaşıyor, masum bir lisan la doktorun şartım kabul ediyor. / Bir tek vâka, birkaç vaka kızları; muzın yanlış yola #aptıklarını ifade etmez. Vaka bir tek dahi olsa, bütün anne ve babaları düşünmiye sevko- decek kadar mühimdir. Kızlarımıza hürriyet vermiye taraftarım, Fakat o hürriyeti, istimal edebilecek moral kuvvetini, irade kuvvetini, şahsiyet kuvvetini beraber vermek şartile. Genç kızın, yarın temiz bir ailenin kadını, minimini yavruların anası ol- mak şerefini kenara bırakıp, randevü evinin satılmış beyaz esiri olmasına müsaade edecek ne bir moral, ne de bir hürriyet tasavvur edilemez. Evin den bir bahane fle çıkan, fakat ran- devü evine giden kızm arkasına, es- ki zamanda olduğu gibi bir bekçi mi takalım. Asla... Ona hürriyetlerin en genişini verelim, itimadın en kuvvet” Visini gösterelim. Fakat onun ba hüm riyet ve itimadı yanlış kullanmadığı» na kanaat getirdikten sonra. yin, VHİSARLARDA: Kaçak Sigaralar Nereden Geliyor ? Son günlerde kaçak köylü sigarası satışı fazlalaştğı için, İnhisarlar ka- çakçılık takip memurlarının faaliye- ti artmıştır. Bu sigaraların Mudanya ve köylerinden temin edildiği tesbit edildiği için, evvelki akşam Mudan- yadan gelen “Bursa,, vapurunda an- sızın bir arama yapılmıştır. Kaçak- çılık memurları, vapurdeki sıhhiye memuru Saimin kamarasında 450 ki- lo kaçak köylü sigarası bulmuşlar. dır. Saim, suçunu inkâr etmiştir. Bu sigaraları İstanbulda sürdüğü iddiasiyle Abdürrahman isminde bir mıyarak durdurulmuştur. Bugün, Pekin — Hankow ve Shansi de miryolarlı arasında ve Sarı ırmağın şimalinde, 130 Kım. kadar geniş bir cephede çetin muharebeler olmak- tadır. Bu mıntakanın sarp dağlık olması ve Çinlilerin bu dağların bütün yol, patika ve geçitlerini ta- nımalarından âzami istifade ede- rek Japonları, bilhassa yan ve ge riden taarruzlarla mütemadi hır- palamaları sebebile, buralarda va- ziyet buğün Çinliler lehindedir. Yeni haberlere göre, Çinliler Shan- si'deki kıtalarını yeni kuvvetlerle takviye ettikleri ve bunlarla, Pu- kow'da şimale sertbir surette bükülen Sarı ırmağı batıdan do- Huya geçerek, orta Shansi'deki Ja- pon kuvvetlerinin yanlarına taar- Tuz etmek istedikleri anlaşılıyor. ulâsa, Çinin harp sevk ve idare makamı, bugün Tsi- ona — Pukow demiryolu boyunca ri daha yakalanmıştır. şimaldon ve cenuptan karşılıklı ilerlemek istiyen 2 Japon fırkası- nın birleşmesine şiddetle muma- naat için Hsüchow'da bir Çin or- dusu bulundurmakta olduğu gibi diğer bir Çin ordusu ile de şimalt Honan ve Shansi Japon kuvvetle- rinin Sarı ırmağı varmalarını meydan vermemektedir. Çok üstün olan Japon kıtaları- nın nihayet Hsüchow'u zapt ve Sa- rı ırmağı da şimalden cenuba geç- meğe muvaffak olmaları memül- dür; fakat Çinliler de, istedikleri pek kıymetli zamanı kazanmış ola- caklardır. Ancak, Çinlilerin, bir taarruzu muvaffakıyetle başarabi- lecek surette talim ve terbiye, 4- det ve keyfiyetçe kâfi derecede teslih ve techiz edilmiş bir ordu çıkarmak için bu zamandan istifa- de edip edememekte olduklarını is tikbal gösterecektir. Müdafaa z4- man kazandırabilir. Fakat zafer ancak taarruzla kazanılır.