Natan Men'i yendikten sonra bir gece eğlencesinde organizatörle beraber eğlenen ağır siklet dünya şampiyonu Coe Luiz borazan çalıyor.. Son Ihtilâf Üzerine Fenerbahçe Klübü Vaziyeti Izah Ediyor Fenerbahçe klübünden, spor efkâ- FI umumiyesine, bazı izahat veren bir tezkere aldık. Bunda İzmirli Üç- Ok klübüne karşı Fenerbahçenin çık- maması sebepleri izah edilmektedir. Mesele malüm ve biz bu hâdisede ta- mamen bitaraf bulunuyoruz. Bu se- beple tezkereyi neşrediyoruz: Fenerbahçe spor klübü başkanlı- ğından: İzmirin Üçok klübü ile 27 şu- betta yapılması fikstür icabı olan ma çın icra edilmemesi yüzünden takı- mımızın milli kümeden çekildiği hak- kında bazı gazetelerde intişar eden 6- #assız haberi doğrulamak için şu nok- taların muhterem efkârı umumiyeye arzına zaruret hâsü olmuştur. Türkiyede en çok sevilen gençlik yuvalarından biri olmakla Mtihar e- den Fenerbahçe klübünün bugüne ka dar masruf olan mesaisi onun spora ve #por terbiye ve icaplarına ne X# dar.hâdim ve nekadar muti olduğu- Du göstermiye kâfidir. Bu sebeple milli küme maçlarında iyi netice al. madığı için takımımızın milli küme. den çekildiğini ve buna da saha me- #elesini bahane ittihaz eylediğini söy lemek ya Fenerbahçe klübünü tanı mâmak. yahut kasten ona isnatta bu- Tutmak demektir. Fenerbahçe spor klübü haklı ve şuurlu olduğuna iman ettiği hareketini şöyle izah eder Türk spor kurumu umumi merkezi tarafından yapılan SİCİİ talimatname #i mucibince muayyen Şartlar ikmal eden herhangi bir oyuncu bir bölge- den diğerine geçmek için hiçbir kay- da tâbi değildir. Nitekim klübümü. zün yetiştirdiği Namık İzmire gide. rek oradan lisans aldığı gibi oyüney. larımızdan Yaşar da Ankaraya gide. rek oradan İisans almıştır. Klübümüz Yaşarın takımda lüzumunu hissede. rek onu İstanbuls nakle teşebbüs et- tiği zaman Türk spor kurumu umu: mi merkezinin haksız ve nizamsız Mu | VE Sevdiğimiz sporun bize verdiği ter manaatine maruz kalmış ve bu Mü- manaate sebep olarak ta Yaşarın An- karada yerleşmiş olduğu fikri ileri sürülmüştür. Buna mukabil İstanbu- | İun Maltepe lisesinin onuncu sınıf ta- lebelerinden Muhterem isminde bir yuncunun Ankaranın Harbiye takı- mında oynamasına müsaade edilmiş. tir, Tamamen mümasil bu iki hâdise Kin umumi merkezce ayrı ayrı mua ieleye tâbi tutulması bu müessese- | de nizama hürmet ve kaidelere ria- yet kaygusu olmadığı kanaatini do- ğurmuştur. Bundan başka 936 sene- sinde klübümüzün ve klübümüz er- kânunın ısrar ve ilhamlarile tesis e- dilmiş olan milli küme maçlarında pazar günleri yapılacak deplasman (şehirler arası) müsabakalarının her klübün kendi sahasında cereyan) fut- bol federasyonunca karar altına alın mış ve öylece tatbik edilegelmekte bulunmuş idi. Bu defa yeni bir tali- mstname yapmadan bu karar da de- giştirilerek maçların hepsi Taksim) stadına alırmış ve senelik binlerce lirayı bulan klübümüzün bu yüzden © edeceği (o btifade / bir dan başka takımımızın kendi sahasın da maç yapmak avantajı da elinden alınmıştır. (Bu arada bütün maçların Taksimde yapılması suretile bu stada sahip olan klüplere bahşedilen men- faati zikretmek İstemiyoruz.) İmdi, bu son günlerde nizamlı, ni- zamsız, muttarit, gayri muttarlt bir takım kararlarla sopr işlerimizin en ufak teferrüatına kadar kendisi ka- rışması yüzünden teşkilâttaki nâzım lık ve telif edicilik vasfını kaybede- rek kurumun birinci kademede bir uzvu haline gelen umumi merkezin bu iki kararını değiştirtmek için bu- rada ve Ankarada yaptığımız nizamı, resmi ve hususi teşebbüslerin akim kaldığım gördüğümüz ve bu karar- ların haksız ve isabetsizliğine inan - dığımız için temsil ettiğimiz spor mu hitinin kanaat ve düşüncelerine tama men terefiman olduğumuzdan “emin | olarak. Üçokla olan müçi yapmak Ü- izere Taksim stadına gitmedik ve ra- kibimiz kardeş klübü talimatname mucibinde kendi sahamızda bekle » dik. Gelmedikleri için de maç yapı- lamadı. Bu satırları bitirirken teşkilât men Suplafının ekseri ileri sürmekte ol- dukları disiplin mülâhezası Üzerine! parmak koymak istiyoruz. Disiplin bir semiyet ve cemiyete mensup fert lerin akhselim, nizam ve usul dahi- linde hak ve vazifelerini mütekabilen arayıp yapmalarıdır. Buha aykırı 0- |lan her hareket otoriter de olsa di- İsiplinli bir hareket olamaz Bu sebep le otorite tesisi bahanesile umumi merkezce tatbikine teşebbüs edilen birçok zecri tedbirler gibi hakkımız- da tatbik edilen bu son iki karsmn da disiplin mefhumuna tamamen nt olduğunu ve bundan dolayı bu karar ları kabul etmemek ve bunlar aley- hine protestoda bulunmak yaptığımız biye ve fazilet hislerinin bir zarure- ti olduğunu efkâr umumiyeye arzet- mevi lüzumlu bulduk. ———— Futbol: Alsancağn Mühim Bir Galebesi İzmir, (TAN) — Şehrimizin kuv.! vetli klüplerinden Alsancak ile Dp- ganspor futbol takımları ortaya ko- nan bir kupa için karşılaştılar. Mus- tafanın idare ettiği bu maçı Alsan cak 10 - 0 gibi yüksek bir sayı farkile kazandı. Alsancaklıların'bu açık sayt farkile gelebesi, milli küme maçların da İzmirlilerin iyi bir derece alacak- ları ümidini kuvvetlendir4ğinden spor muhitinde çok iyi intiba birak mıştır. Fener Beşiktaş Maçının Hakemi Bu pazar günü Taksim stadında ya TAN sessaesammassesmsnss om saonmamsey, Mektupları Çiftçinin Eski Borçları Çorumun birkaç köyünden, birkaç imzs ile bir mektup aldık. Hulüsaten deniyor kii “1339 « 1341 senelerinde ipotek yapmak suretile Türkiye Ziraat Bankasından borc para almıştık. O zaman mahsullin iyi ol- maması yüzünden borcumuzu veremedik. 1935 te 2814 numaralı kanunla verilemi- yen borçların geçmiş seneler için yüzde beş faiz resülmele zammedilip bu yeküns da yüzde üç faiz yürütülerek 15 senede öden- mesi kararlaşmıştır. 1397 - 1341 yıllarında Ziraat, Maliye ve İktışat Vekâletlerinden borc almış te ödeyememiş olanlar için 1997 3188 sayılı bir kanun çıkmıştır. Bu kanun in, bu borçluların birikmiş feizleri effe- dilmiş ve borç faizsiz olarak taksite beğ- lanmıştır. Bizlere de bu kanunun teşmilini rica ediyoruz. Yanlış Bir Harita Bir okuyucumuz yazıyor; “Geçen gün misafir gitöğim bir evde, duvarda asılı takvim gözüme ilişti, Takvi- min yapıştırılmış olduğu kartonda bir Tür- kiye haritası vardı. Fakat bu harita tan aşağı yanlışlarla dolu idi. Şehirli yerleri o kadar aykırı ve sahillerimizi gös- teden dizgi o kadar berbat ve lâübeli idi ki, hayret ettim, Bu takvim İstanbulda basılmıştır ve tax rihi de eski değildir. Böyle şeyler basıldık- tan sanrs kontrol edilmez mi? TOPLANIILAR e DAVETLER e Bugün: # Masrif müdür muavinlerinden Mu- valfak Uyanık tarafından, cumartesi günü| akşamı Beşiktaş halkevinde “Uludağ kış! #porları,. hakkında gösteriler yapılacaktır. Bunu bir temsil takip edecektir. #Bursa liselerinden yetişenler kurumu- nun yılık toplantısı pazar günü sani 10 da Eminönü halkevi salonunda yapılacak tr, Eyüp Halkevinde Seçim Evimizin şube komiteleri seçimi 6 Mart pılacak ölan Fenerbahçe - Beşiktaş maçının hakemini tayin etmek ve di- ğer hususlar hakkında görüşmek ü- zere, her iki klüp idarecileri dün top- lanarak bakemi tayin etmiş ve ma- çın saatini tesbit etmişlerdir. anat 16-20 da başlanacak ve hakem- Wği Adnan “Akm-yapacaktır. Yan hakemlerini hakem, kendisi tâyin e decektir. Boks : Coe Luiz Iki Müsabaka Daha Yapacak Amerika boks komisyonu oldukça mühim bir karar verdi. Ağır siklet dünya şampiyonlarının unvanlarını arzu ettikleri zaman ve pek fasılalı tarihlerde ortaya koymalarına bun- dan sonra razı olamıyacağını bildir- di. Senelerdenberi devam eden Yazi - yetlere rağmen böyle bir karar ve - rilmemişti. Siyah kaplan Coe Luizin şampiyonluğuna tesadüf eden bu hü- küm .bir taraftan zencinin aleyhinde dir. Fakat diğer taraftan, onun bulun düğu şartlar dikkate alınırsa, lehin- dedir. Çünkü Coe Luiz bu haziran- Federasyonun Verdiği Cevap Ankara, 3 (Tan muhabirinden) — Verilen malümata göre. futbol fede- rasyonu son maçta sahaya çıkmıyan Fenerbahçe klübü hakkında inzibati bir karar vermek için İstanbul böl. gesinden bazı sua'ler sormuştur. Bu mesele hakkında futbol federasyonu erkânından bir zat bana dedi ki: “— Fenerbahçenin sahaya çıkma- masını doğru bulmadık. Klüp, maçın kendi istediği sahada yapılması İçin evvelce, ne bölgeye. ne federasyona, ve Be de kuruma resmi bir müracaat- te bulunmamıştır Yalnız Con Kemal adında bir zat Ankaraya gelmiş. şu- raya, buraya başvurmuştur. Fakat cesmi sıfah olmadığı için müracaatı mesmu olmamıştır. Evvelce: verilen karara göre, maçın Taksim stadyo- munda oynanacağı İstanbula tebliğ olunmuştur. Fenerin iddiam bizce va- rit olamaz. Çünkü bu iddiam milli küme talimalnamesini tebellüğ ettiği zaman, yani bundan iki ay evvel yap da Alman Şmelingin önüne çıkacak- tar. İki sene evvel zenci. Almana hiç beklenmediği bir şekilde mağlüp ol- muştu. Rakibine ehemmiyet verme- mezlik ve bir parça da müdafaada 2- cemiliği yüzünden Almana yenilen Luiz, bu seferki intikam maçında hem müsabakayı, hem de şampiyon. luğunu kaybetmemek için her tec- rübeye girişmiye âmade olduğunu bildirdi. Geçen hafta Natan Men'i deviren zenci, haziran maçına kadar iki ke- te daha dövüşmek istediğini bildir- miştir. Halk tarafından pek sevilen zen- vınin bu kararını organizatör. sevimç- le karşılamıştır. Zira. yeni bir kazan; ihtimali ufukta belirmiştir. Coe Luiz. evvelâ Harri Tomasla garpışacaktır. Tomas, üç ay evvel dünya şampiyonluğuna namzet Al man Şmelingi sekizinci devrede ba- dı Verilen karara göre müsabakaya 538 Puzar günü sani İ4 te ev binasında ya pılacağından şubelere yazılı üyelerimizin gelmelerini dileriz. Dil, Tarih, Edebiyat, Ar, Gösterit şubesi saat 14 te Spor, Sosyal yardım şubesi saat 15 de. Halk dershaneleri kursu şubesi saat 18 in, Kitapsaray ve Yayın şubesi saat 16 da. rr at İT de Hayattan Çizgiler: Yazısız Hikâye Sul OKUYUCU | addadasadada “ Kile # İ Arapçadan Çeviren: “ sanamanaanasa rare Ze oturanlar muhakkak onun kahkahalarını, nük- telerini duymuşlardır. Oralarda herkes onu tanir Hânün diye onu çağırdıkları zaman güler ve biri- birine karışmış saçli başım «allar ve yüzü kızarır Gözleri trahom- dan bozulmuştur. Ve göğsü damn yırtık gömleğinin arasından gözü- kür, Fransızca, ingilizce, itslyanca- dan birkaç kelime bilir; bildiği bu beş on kelimeyi biribirine karıştı rarak konuşur. Asıl adı Hünnâdır. Şimdi neden Hünün diye çağırıldı- Kını öğrenmek isterseniz size hikâ yesini anlatayım: Bütün insanlar, cihan harbinin safhalarını çabük unuttular. O aç- lık, ölüm senelerini herkes hatırla- maz oldu. Fakat Hânün maziyi u- nutmadı. 1917 yılınm sonbaharıydı. Beyrut şehri müthiş bir sefalet ve sıkıntı için çırpınıyordu Hânnâ. demirciy di. İhtiyar babası. karısı, bir de se- kiz yaşlarında "çocuğu vardı İşler gitgide kesatlaştı Sıkıntı çoğaldı Demirci, ihtiyar babasını seviyor du. Onu da beslemek istiyordu; fa kat günde eve iki parça ekmekten başka birşey getiremiyordu. Onlar da arpa ve darıdan. Bir gün ihti- yar baba hissesini torununa vere- rek: R — Yavrum. senin benden cok ya şaman lâzim! dedi ve son öefesini verdi, ânnâ herseyini satrmstı San dalyaları, halıyı, karyolayı karısının mücevherlerini, elbisele rini sattı. Fakat bütün bunlar aç- lıklarını gideremedi. Nihayet evin camlarını söktü; bu da para etme di. En son evide “Bey” e sattı. Zengin Beyin on yaşlarında bir oğlu vardı. Nazlı şımarık bir ço- cuk Bütün gün balkonda'pastalar, İsrıns söverdi. Hiç kimse ona bir- şey söyliyemezdi. Ne cesaret! Be- yin oğluydu o!.. Hem çocuklar onun küfürlerine aldırmaz. balkonun altında tople- nırlardı. Çünkü cocuk artıkları on- lara atardı; çocuklar, bir kemiğin peşine düşen köpekler gibi bu artık ların özerine atılırlardı... Demircinin çocuğu İlvas bir sün geldi ki açlığa dayanamaz oldu. Feryadı bastı: — Karnım aç!. Yemek istiyo- | yıltarak dövmüştü Ayni boksörün zenci karşısında ne kadar dayanaca- fh merakla bekleniyor. O maçını kazandığı takdirde, zenci Max Bir'in kardeşi Budi Bir'le kar- rum. yemek. Elmacık kemikleri fırlamıstı ve bacakları birer ince kamış halıne gelmişti. Çocuğun feryatlarıma o dayana- mıyan ana, çocuğuna, gidip “Beyin,. oğlunu görrnesini söyledi. İlyas sürüklenerek çıktı. Beyin bahçesinde oğlu iki geyik arasim- da oynuyordu. Semiz tavuklar. te- vuslar, kediler dolaşıyordu. Bunla- rın hepsi toktu. Fakat dışarıda s0 kakta açlıktan kıvranarak ölenler, kokanlar. vücutlerinde sürü sürü bitler dolaşan insanlar sayısızdı. eyin oğlu İlyasa: — Yemek mi , istiyorum? Biraz bekle! diyerek keyboldu... ve iki dakika sonra elinde nar gi. bi kızarmış bir ekmekle döndü İlyas sevinsinden gülümsedi. Fa kat Beyin oğlu : — Sana ekmeği bir şartla yedi- receğim! diyerek bahçede aranmı- ya başladı. İlyas onun maksadını anlamıştı. Beyin oğlu lokmaların arasına tavuk pisliğini doldurarak İlyasa uzatıyordu. Çocuk evvelâ tereddüt etti. Fa- kat sonra razı oldu Hattâ kapıdan çıkarken Beyin oğluna dualar da etti. O zaman zengin evlâdı: — Her gün gel Bu şartla sana ekmek veririm! dedi Bir gün Bey. İlyası böyle ekme- ği yerken görünce: — Git annene söyle, gelsin! O- na ekmek vereceğim' dedi. Çocuk uçarak eve gitti. Demircinin karısı mahallede gii- zelliğiyle tanınmıştı. Beyin maksa dım anladı. Fakat belki “çocuğu- ma acımıştır da ondan!” diye dü- 4-3-938 << BUARADA ARAMA BASASA AAA A YE HANNA Faik BERCMEN Anar Iyas annesinin hiddetle na sürükliyerek Beyin evinden çıktığım görünce inlemiye başla- dı: — Niye Beyden ekmek almadın! Niye. Niye... Kendini yere yüvarladı ve atp- rağın içinde deprenmiye başladı. Annesi zorla onu sürükleyip sve götürdü O günden sonra çocuk, tavuk pis liğine bulanmış ekmek te bula» maz oldu. Hattâ “Bey” evden beş güne kadar çıkmaları için de ha- ber yolladı Ertesi gün İlyasın eli ayağı açlıklan şişmiye başladı. Dut ZERRE aplriPii eği Yep; Sokaktan bir kedi bulup yakâliş- dılar; ve pişirip yediler. Onun si- Tası çabuk savuldu. Açlık yine on- ları kemirmiye başladı. O zaman çocuk inlemiye koyuldu: — Karnım aç annel. Açlıktan öleceğim. Bir lokma. Komşu Bey verecekti işte... Sen beni açlıktan öldürmek istiyorsun! Evet sen be- ni öldürmek istiyorsun... pera ana çocuğunun üstü. ne eğildi gözyaşları yağ- mur gibi çocuğunu islatıyordu. Oğ lu âdeta can çekişiyordu. Hemen kalktı; dağılan saçını düzeltti Ay- Danın karşısına geçti Göğsü cök- müştü amma gözleri hâlâ parlak ve güzeldi. Bacakları da dolgun- üc Çocuğu bıraktı Bir çeyrek sonra dönecekti, Evet tam bir çeyrek sonra!.. “Ağlama çocuğum! İnle- me yavrum!,, Sen küçüksün ve Ya- Şamahsın! Karnın doymalı seninl, Annen Beyin verdiği ekmeği neden istemiyor? Hayır çocuğum.. Anan onun istediğini verecek ve yerine Bız bir çeyrek sant bekle! Sen de bundan sonra onun çocuğu gibi tat Ular, pastalar. etler yersin! Bun- ları istemez misin? Ama annenin namusu şerefi kalmıyacak!.. Ne ©- lar değil mi cocuğum' Sen bundan birşey anlar misin? ilâh.” Be evinden cıkarken. Bey bıyıklarını burarak ona bir kaç ekmek verdi vet , — Bunları ye de göğsün biraz toplansın! dedi... Anne, ekmekleri koltuğunun ak tına yerleştirerek yürümeye baş- tadı. O sırada Hünnl eve dönmüş ve çocuğu annesini sormuştu. Çocuk: — Annem Beyden ekmek almı- ya gitti! dedi. Herşeyi babasına anlattı Bevin çocuğunun ona nasti tavuk pisliğile bulanmış ekmek yedirdiğini. son- ra Beyin annesini istediğini ve ni- hayet annesinin hiddetle oradan çıktığımı, ertesi gün Beyin evden çıkmaları için haber yolladığım