Nasil cogu d?- Na SsSuyaşadır- Nasıl ö8ee / gezme imei kinim a ikm ii AMİN No. 4? Aradaki Münakaşa Uzun — IKINCI KISIM — Yazan; Ziya Şakir Bir Müddet Devam Etti — Sizi bozduranı, Allah bozsun.. Diye, ahdetmiş.. Ve ellerini sema * ya kaldırarak: — Çok şükür elhamdülilâğâb.. Artık züğürtlüğe tövbe ettim. Diye, kendisine bir hayat prog- Tamı çizmişti. Fakat aklı fikri, geri kalan yir- mi beş bin lirada idi. Onları da alıp. yine beşi bir yerde altınlara tahvil ederek çömleği doldurursa, artık içi büsbütün rahat edecek., Bu defa tövbesini daha kdüyetle tecdit edecekti, (1) âkin, bu yirmi beş bin Tira- nın alınması, muhtelif se- beplerle gecikmişti. Bu gecikmenin başlıca sebebi ise. iteceddüt fırka- 81) nan, Cittihatçıların metrükâtına veraset iddin etmesi) meselesi idi, (Teceddüt fırkası) erkânı; — Biz; İttihat ve Terakki fırka- sının, memleket işlerinde muvaf- fak olamadığını gördük” İntibah hâsıl ettik. Fırkayı, aramızda fes- beyledik. Ve sâbık fırkanın anka- zile. yeni bir fırka teşkil eyledik. Çok tabiidir ki; İttihat ve Terakki Ürkasının nesi varsa, bizimdir. Diye iddia ediyorlar.. Hüküme- tin (vaz'ıyeti ettiği menkul ve gay- rimenkul emvali geri almak istiyor lardı. Firka ile hükümet arasında! €imişti. Ortada, parada mevcut değildi. Mustafa Sabri Efendi, hü- tümetin hak kazanarak Itihatçıla- "ın mallarını satmalarını beklemiş ti. Bu mallar satıldığı anda. ken- disi de (Vükelâ Meclisi kararile) bakettiği paraları çekip alıverecek ti. İste bu son günlerde hükümetin hak kazandığına ve cemiyetin mal- larının satılacağına kanaat gelmiş- ti. Mustafa Sabri Efendi; bu mü- « him menfaat bayramının arifesin- de, düşmanlarının eline bir hücum vesilesi vermemek için, aşağıdan almayı tercih etmiş; suyun batımı na gitmek istemişti. B" işlerin içyüzüne vâkıf o- lanlar; Mustafa Sabri Efen- diyi, Sadık Bey ile mütarekeye sev keden başka bir sebepten de bahse diyorlar, Bunların rivayetlerine nazaran, Sabık Dahiliye Nazırı Adil Bey; günün birinde hükümete ait bir i- şin görülmesi için, ismini söyle Meye mezun olmadığımız - bir zat- tan otuz bin lira alıyor. Fakat öy- le bir vaziyette alıyor ki, bu me- #ele derhal meydana çıkıyor; ve, dillere destan olmak istidadı göste- tiyor. Adil Bey fena halde bozuluyor: — Düşmanlarım, beni sukut et- drmek istediler. Ben görmeden, ce ketimin cebine, otuz adet biner lira rleştirdiler. Bu para bilsen, derhal iade €- Diyor. Böylece meseleyi kapat- Mak İstiyor. Adil Beyin Dahiliye Nazırlığı Zamanında uyutulmıya çalışılan bu İş, kabinenin değişmesinden. ve Adil Beyin de tekerlenmesinden Sonra yine tazelenmişti. Pek yakın olan intihapta me- bus olmayı kuran Adil Bey, fena halde teliş ederek Mustafa Sab- Ti Efendiye gelmiş: — Aman hocam.. Çok fena vazi- Yetteyim. Bunlar bizi didik didik ©decekler. Ne yapalım. yapalım, a- $ağıdan alalım. İntihap bitinceye der, şunların ağızlarını kapata- Demişti... İşte, Mustafa Sabri E- fendinin aşağıdan almasına, biraz — in i esele Sga vermişti. üçüncü bir rivayet da- ha ilâve etmek lâzimgelirse, şü- nu da ilâve edelim: Damat Ferit Paşanın doğduğu günün devriye senesi şerefine, Bal- ta limanı yalısında, iyâran ve mu- hibban) a bir ziyafet tertip edil mişti. Bu ziyafete iştirak eden 26- vat, (zevatı hamse) denilen beş ho- ca ile bunların birinci sımf taraf- tarlarından, Damat Ferit Paşanın yüksek dereceli dalkavuklarından, İtilâf devletlerinin (gizli siyaset! İş İerile alâkadar olan eşhasından, ve bir de Papas Frudan mürekkep - ti, Ecnebi misafirler için ayrı bir sa Tonda, fevkalâde mükellef bir sof- ra tertip olunmuştu. Onlar orada, şampanyalara viskilere garkolarak; gürbüz vücutlü ve pençe pençe ya- naklı uşaklara mest ve mahmur gözler süzüyorlardı. Diğer salonda, hindi dolmaları 4- le bol tereyağlı tatar böreğine yan gelen (zevatı hamise) ile bunların çömezleri de, enfes buldukları ta- amın zevk ve şevkiyle (Damat Pa- şa Hazretleri) nin siyasetinden dem vuruyorlardı. Sadık Bey partisinin, (velinimet, Damat Paşa Hazretlerine) dil u- zatmaları, şiddet ve nefretle tak- bih ediliyordu. Yapılan son hare- ketlere, (barbarlık) mânası verili- yordu. Nihayet bahis, intihaba inti- kal etmişti. Başta Damat Ferit Pa- $a olmak üzere, partinin muvaffa- kıyet kazanabilmesi için ne suret- le hareket olunmasının müzakere- sine girişilmişti. Yemekten sonra, #aatlerce devam eden bu mübahase ve münakaşaların neticesinde: — Hele, hayırlısı ile şu intiha- bı atlatalım... Köprüden geçinceye kadar şu adamlara dayı diyelim... Ekseriyeli ele geçirdikten sonra, Allah kerim. Diye karar verilmişti. günlerde en mühim hâdi- selerden biri de, Gümülcü- neli İsmail Beyin, birdenbire orta- dan kayboluvermesi idi. Bu âni gaybubet; İstanbulun he- men her köşesinde, muhtelif şekli- lerde dedikodulara sebebiyet ver- mişti, (Mebus) olmak için o günlerde türlü manevralar çeviren Gümül- cüneli İsmail Beyni; tam intihabın başlıyacağı bir zamanda, böyle es- rarengiz bir şekilde ortadan kay- boluvermesi, çok tabi olarak her- keste derin bir hayret husule getir- mişti. Bu haris adamın, böyle mühim günlerde herhangi bir sebeple - si- yaset merkezi olan - İstanbulu ter kedip gitmesi mümkün değildi. —Şu halde? Herkes, bu meraklı muammanın halli ile meşgul iken, bir kısım ga- zetelerde, şu garip havadis intişar etmişti: (Gümülcüneli, şehit edilmiş) (Bazı hususi işlerinin tesviyesi zımnında memleketi olan Gümülcü neye giden İsmail Bey, Yunan çe- teleri tarafından feci bir şekilde şe- hit edilmiştir. (Fırkacılık ve siyaset hayatında büyük ve velveleli bir şöhret ka- zanmış olan İsmail Beyin, ne su- retle şehit edildiğine dair henüz &- #aslı bir malümat alınamamıştır. Ancak, bu meşhur siyaset adamı- nın feci âkıbeti hakkında başlıca iki şayia deveran etmektedir. Bu şayiaların biri, Gümülcüneli İsma- il Beyin. memleketine gitmesi. Yu nan komitecilerini şüphelendirmiş. oraya propaganda yapmak için git tiği zannedilerek şehit edilmiştir. Diğer rivayete nazaran da, İs- mail Beyin yanında külliyetli mik darda para bulunuyormuş. bu pa- şürülmüş.. Böylece kurban gitmiş- tir, Alâkadar makamların bu husus- da bir ketumiyet ve ademi malü- mat beyan etmelerine rağmen, bir iki güne kadar bu feci hâdisenin bütün mahiyet ve esrarı öğrenile- cektir.) Gazetelerin bu neşriyatına, şu a- ğız havadisi de inzimam etmişit: — Evet. Gümülcüneli. katledil. miştir. Fakat bunun sebebi, gazete lerin yazdığı gibi değildir: Bu en- trikacı adam. Bulgarlarla anlaşmış tır. Gümülcüne ve havalisi halkı- nı, Yunanlılar aleyhine isyan ettir- mek için onlardan büyük bir para almıştır. Fakat Yunanlılar, bunu haber almakta gecikmemişler.. Ne ticeyi beklemişler... Gümülcüneli oraya gidip te işe başlar başlamaz, bir köşede sıkıştırıp gebertivermiş- ler... Yalandı.. Gerek gazetelerin neş- riyatı, ve gerek bu gibi ağız hava- disleri kâmilen yalandı. Ve bunls- rın hepsi de, bizzat Gümülcüneli İs mail Bey tarafından tertip edilmiş oaln mahirane birer plândı. (Arkası var) LOKMA DIŞ TİCARETİMİZ : Romanya Ile 9 Aylık Ticaretimiz Romanya ile aramızdaki “ticaret muamelelerine ait son dokuz aylık bir istatistiğe göre, Romanyadan yur 'dumuza ihraç olunan malların yekü- nu 162,725.000 leydir. Romanyaya ihraç olunan malların! kıymeti ise 25,143,000 leydir.Aradaki önemli fark, Romanyadan yurdumu- | 2a ithal olunan kutuluk kereste bede lidir. Son zamanlarda Romanyadan ithalât azalmış olmakla beraber Ro- manyaya ihractımızda inkişaf olduğu görülmüştür. Romanyaya yeniden sam, fındık, ipeir diğer kuru yemiş- ler vardır. Fin'ândiyaya İhracatımız Yurdumuzdan Finlandiyaya yapıl- mış ve yapılmakta olan ihracat 18-20 milyon markı bulmaktadır. İhraç o- lunan maddelerin başında Türk tü- tünleri gelmektedir. Finlandiya tüc- carları Türk pamuklarından, deri, buğday, çavdar gibi mallarımızdan da satın almak arzusundadırlar. 4 Geçen 1937 senesinin on bir ayı içinde Almanyanın Türkiyeden itha- lât 91.7 milyon mark ve Almanya- nın Türkiyeye ihracatı da 93,6 mil yon mark tutmuştur. —— — Paris Borsası Londra 153,60, Nevyork 3051, Berlin 1288. —, Brüksel 519.80, Amsterdam 1713.50 Rema 16110, Cenevre Tİ1—, kurşun 15.10.7 1/2. Bakır 44.50.— 45.50. Kalay 100.18. —, Alun 139.—, Gümüş 20. 3716, Çinko 14.13.18 N HEKİMİN 5 GEUY TLERİ Şimdilik Zarar Vermez Mart iptidasında et ncuzlıva- cak diyorlardı. Herkes birdenbire fazla et yemiye düşceck, karaciğer leri, böbrekleri bozulanlar çoğala- cak, diye tasa çekenler de vardı. Vâkın, manda etinin, keçi etinin kilosu yirmi boş kuruşa kadar in- miş. Bu da haylice ucuzluk demek tir. Et Jokmasına hasret çekenlere teselli verir. Ancak manda etini, keçi etini bile bile alacaklar pek az bulunur sanıyorum. İnce kemik Wi pirzolayı sevenler elli kuruşa kı vırcık almakta yine hayliçe tered- düt edecekler. Bu mevsimde bir- çok kimselerin aradığı kuzu ile dağ lıç bile, eti ucuzlatmak için bu kas dar fedakârlıklardan sonra, hâla kırk yediye. Kırk kuruşa karaman, kırka dana, otuz bese sığır eti de var ama, İstanbululların pekçoğü © etleri sevmezler, Belki havalar düzelir de, yollar açılır da, İstanbulu daha fazla ka- saplık hayvan gelir de, et gercek- ten ucuzlarsa ve herkes (azla et yerse, çok ei yemekten gelecek za çar © vakit düşünülür. Şimeki hal de, bu fiyatlarla da et kuru fasulye nin içinde « hir garnitür gibi ol mak bile değil - sadece bir çeşni vermekte, yahut lâhana yaprakla» rinin içinde kıyma şeklinde yenil- mekte devam ederek. Onun için, şimdilik fazla et ye- mekten zarar gelir diye tasa çek- miye de hacet yoktur, Avrupalı hekimlerin et karaci- ğeri bozar, böbrekleri yorar. da- marlardaki tansiyonu artırır, İn- sanın kanını koyu yapar, şöyle za- rar verir, böyle dekunur demeleri çok et yiyen memleketler icindir. Meselâ İngilterede - Almanyanın da bolluk zamanında öyle idi - bir kap yemek deyince insanın hatırı na kocnman bir parça kanlı kanlı biftek yahut rozhif gelir. Sebze o- nun yanında süs kabilinde bir gar» nitâr olur. Yalnız sebze yemeği an cak, et yemekleri yasak edilen. has talara mahsustur, Her gün öğle ve le tüne kırdırarak günde üç defa bol et yiyen adamların ettem zarar gö” recekleri şüphesizdir. Fakat bizde pek çok evlerde et yemeği giinde iki üç defa değil haftada bir iki defa yenilir. Bu ka- darından, hattâ biraz daha ziyade- sinden, hasta olmıyan normal a- damlara zarar gelemez. İnsan oğlu, yapılışı bakımından, hem et. hem sebze yiyecektir. Ön dişlerinin kesici ve sivri olmaları insanın et yiyici olduğunu göste- rir. Hazım cihazı da yalnız otla gecinen hayvanlarınkinden ziyade yalnız etle geçinen hayvanlarınki- ne yakındır. Yalnız sebzeyle geçin- mesine insanın barsaklarının uzun luğu da yetişmez. Vücudünü işletmek icin yağ ve şeker yemesi lâzımdır. fakat vücu- dünün binasını muhafaza için al bümin yemeye mecburdur. Gerçi albüminli gıdaları sebzelerde de, az çok. bulur. Fakat vücudüne lüzum lu albümin şekillerinden bazıları. mı sebzelerde bulamadığı gibi. on- ları kendi vücudü de hâsıl edemez. Onları insana mutlaka et yemekle ri temin edecektir. Rivayet ederler ki, bugünlerde hırçın sesi yine yükselen eski İn- gilir Başvekili Loid Core büyük harp sonlarında Fransız Başvekili olan Klemanso ile hir gün yemek yerlerken Pransızın sade sebze ye- mesine İtiraz ederek sığırın kuvvet li bir hayvan olduğunu sövlemesi- ne karşılık Fransız Başvekili — Ben de sığır gibi sade ot yi- yerek kuvveti kendim yaparım... * — Demiş, Klemanso hekim olmakla beraber, o sözünde, öldükten sonra. haksiz çıkmıştır. Şimdi. biliniyor ki. insan vücudüne lüzumlu olan albümin şekillerinin hepsini - sığır gibi - kendisi yapamaz. Sade sehze yemekle kuvvetli olur, ağır yükler kaldırabilir. Fakat vücudünün gü- zel ve endamlı olması, adalelerinin daha canlı ve mütenasip görünme $i için. ifrata gitmeden, mutedil ir et; e Bgikşar re üz gri ilüz Ni Türkiyeden | | | gönderdiğimiz mallar arasında su | GUNLUK PİYASA İki gün evvel piyasamıza getiril- 4 miş olan kelentohumlarından üç bin kiloluk bir parti kilenu on beş ku- ruştan satılmıştır. - Sıvas cinsi mercimeklerden bir par ti kilosu on dört kuruştan, evvelce pis $ yasamıza getirilen otuz alti bin beş yüz kiloluk kuşyemlerinden bir par- ti kilosu 734 » 737 kuruştan satıl- mıştır. . Anadolu malı yapağılardan bir par 4 kilosu elli beş kuruştan ve Trakya cinsi yapağılarından diğer bir part kllasu 71,20 kuruştan yerli fabrika- larımıza satılnyşur, . Karadeniz mıntakasına gönderil - mek üzere piyisamızdan o Bandırma ve Adapazarın sart mısırlarından top lanmaktadır. Sarı mısırın kilosu beş kuruşa çikmiştir. aaaamanaaaseaasasi ERER ETER .... wa z > < Iş Cetveli Vermiyen Müesseseler Teşviki sanayi kanununun 30 ve| 35 inci maddeleri hükümlerine göre, sanayi müesseselerinin mali senenin ilk 2 ayı içinde işcetvellerini hüküme te vermeleri lâzimgelir. Kanunun bu maddeleri değiştirilmiştir. Yeni vazi- yete göre. mali sene yerine ticari se- ne yani ikincikânun ve şubat ayları kabul edilmiş ve bu müddet te bu- gün bitmiştir. Bugünden itibaren hü kümetçe herhangi bir şekilde yapı- lacak ilân veya tebliğ tarihinden İ- tibaren iki sy zarfında iş cetvellerini alâkadar makamlara verrhiyen sana- yi müesseselerinin ruhsâtnameleri 3 sene müddetle muvakkaten istir- dat edilecektir. Yerli Çoraplar İyileşecek Çorap standardında bazı maddele- rin tadili kararlaştırılmışlır. Stan - dart nizamnamesine aykırı olan vazı yetler düzeltilmiş ve yerli çorapları- mızın hariçten gelenlerin evsafına uy gun olması temin edilmiştir. Son ka- rara göre. çoraplarda kullanılan tak- viye ipliğinin ayni cinsten olması ve kırk beş denyelik floşun çorap ma- kinelerinde kullanılması İktisat Ve- kâletince kabul edilmiştir. BORSA 28—2—933 PARALAR Aliş resesanansanasasasesraeeraaeeaaeeeeaea eee E K.O .N-O-Ms1 gireeemamemezsaaeaaeamaz ZIRAAT : Sanayicilerin Dilekleri Tesbit Edildi Ziraat kongresi münasebetile bir toplanlı yapan pamuk sanayicileri, yerli pamuklarımızın ıslahı ve uzun lifli, yumuşak pamuk yetiştirilmesi i- çin tedbirler alınmasını istiyorlar, isne (o cinslerinden Oomemnun ol mıyan sanayi erbabı, bu cinslerin zaten dejenere olduğunu ve yerine a- kala ve daha ziyade klevland cinsle- rinin ikame edilmesini ileri sürmüş- lerdir. Yerli tip pamuk ziraatinin tah didi ve melez cinslerle klevlandın ge niş ölçüde ekilmesi ileri sürülmüş tür. Senede 15 - 20 bin balye arasın- da olan uzun lifi cinslerin ihtiyaca kâfi olmadığı görülmüştür. Pamuk is tihsalâtımızın üçte birini yerli fab- İrikalarımız kullanmaktadır. Üçte ikle İsi ihraç edildiğine göre, ihraç olunan bu pamukların memleketimize getir- diği menfaat pamuk cinsleri ıslah ©- dildikten sonra birkaç misli artacak» tur. Pamuklu mensucat sanayii erbâ binin bu mülaleaları bir rapor ha » linde İkusat Vekâletine bildirilmiş” tir. Hazırlanan Raporlat Büyük ziraat kongresi için İstan- bul iktisadi mahâfilinde hazırlanan raporların bir kısmı Ankaraya gön- derilmiştir. Ziraat kongresi için İs» porlar şunlardır: İthalât ve ihracata, iç piyasalara, diş piyasalara, dericilk, pamukçuluk, yüncülük, keten ve kenevir, kontr. plâk. balıkçılık, konservecilik. pata» tes, tiftik, tütün meyva ihracat ve kontrolü ve umumi ziraate aii olmak üzere on beş tanedir Bu raporlardan başka alâkalı dairelerden gidecek murahhaslara da ayrıca notlar veri- lecektir. Konservecilik İçin Konserveciliğin inkişafı için ticas ret odasınca yapılan tetkikler bir ras per halinde toplanmıştır, Yurdumuz- istihlâkini"artırmak için mi esaslarla propaganda yapılması lüzumlu görülmektedir. Konservele- rın daha ucuza mal edilmesi için ip- tidal maddelerin” ucuzlatılması için de çareler tespit edilmiştir. Oda bu raporu ziraat kongresine gönderecek- tir. Müstakil Sayılan Ambarlar Devlet demiryolları umum müdüre lüğü muhtelif işletme istasyonlarına bağlı ve muhasiple Idare olunan am- barların müstakil ambarlar gibi mus amele yapmalarını ve cumartesi gün- lerinin ardiye hesabında (tam tatil günleri gibi sayılmasını temin etmiş- ir. Müstakll ambarlar arasına katı lan istasyonlar şunlardır: Balıkesir, Sıvas, Basmahane ve Alsancak istas- yonlarının başlıbaşına emri alında olmakla beraber ambar işleri muha- siplere gördürülen terzilli tarifelerin İştbik şartlarını halz olan diğer is- tâsyonlarda muayyen mesai saatleri- le tatil günlerinde müstakil ambar gibi muamele yapacaklardır. RORSALARDA Dün Paristen Hi Fiyat Gelmedi Dün Paris borsasından açılış ve kas panış telgrafı gelmemiştir. Ünitürk 19.25 liradan açılmış. 19.20 lirada ka panmıştır. Merkez bankası hisseleri 100 liradır. Ergani tahvilleri 99, Si- vas » Erzurum tahvilleri 95.50 llra- dun muamele görmüştür Aslan çi - menlosu 13 lirada kapanmıştı. Anado lu tahvillerinde değişiklik olmamış tır. Bir sterlin 627 - 630 kuruştur. Gayri mübadil bonoları 23.25 liradır. Zahire Borsasında Dün zahire borsasına iki günlük mevrüdat olarak yirmi dört vagon buğday. on altı vagon arpa İle üç va- gon çavdar, 3 bin kile nohut. 5 bin ki lo tiftik ile on bin beş yüz kilo ya- pağı gelmiştir. Dün gelen buğday ve arnalardan ancak bir kısım salabilmiştir. Pıva- sa gevşek olarak açılmış ve kapan- mıştır. Yumuşak buğdaylar 8.32 - .15.35. sert buğdaylar 5.15 - 5.20 A» nadolu arpaları 4.05. çavdar 4.30 - 421 muşta Steele ed. ve he» tanbul muıntakasında hazırlanan ra * —