22 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

22 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m e a ———— 22-2-938 IT AN Gündelik Gazete l —— TAN hedefi Habarda, fikirde, her- Şeyde temiz, dürüm, samimi olmak, karin gazetesi olmıya çalışmaklır. 4 . yaş, ABONE BEDELİ “Türkiye Ecnebi 1400 Kr. 1 Sene 2000 Kr, | 0» 6Ay 130 » 0 » 3» 8» 1» Milletlerarası posta (ttihadına dahil ol- Miyan memleketler için 30, 16, 9, 3.5 H- radır, Abone bedeli peşindir. Adres de- #iştirmek 25 kuruştur. Cevap Için mek- toplara 10 kuruşluk pul Mâvesi lâzımdır. GÜNÜN MESELELERİ Yabancı Telkinler (Yazan: M. Zekeriyal Dahiliye Vekili ve Halk Partisi U- mümi Kâtibi Şükrü Kaya, halkevle- rinin yıldönümü münasebetile bil| hassa şu nokta üzerinde duruyor: “Bu rejim milli ve realist bir re- jimdir. Tekniğin yabancısı olmaz, 0- nu nerede bulursak almak bizim için bir borçtur. Sosyal ve ulusal ilimle rin ve bilgilerin esası behemehal mil- li seciyeye dayanmalı, ve milletin re- el menfaatlerine uygun olmalıdır. Bu siyasal ve sosyal ilimlerin her yerde esaslı vasfı milli olmaktır. Yabancı telkinlerde behemehal o yabancı memleketin menfaati hâkim- dir, Memleketimiz bu kadar esaslı ve metin bir ikbal devresine girmiş- ken, istikbalimiz ve hürriyetimiz maddi ve mânevi kuvvetlerle emni- yet altına alınmışken, büründük. leri vasıflar ve göslerdikleri ga- yeler ne kadar aldatıcı olursa olsun hariçten gelecek telkinleri dikkat ve ihtiyatla telâkki etmek ve böyle re- jimimize aykırı yabancı telkinlere ajanlık, çığırtkanlık ve tellâllik &- denlere müsamaha ve müsaade et- memek hepimiz için milli bir vatan borcudur. * Dikkat ve İhtiyat Dahiliye Vekilinin hepimizi — dik- katli ve ihtiyatlı bulunmaya davet aşikârdır. Bugün ideolojilerini ihracat mah gibi yabancı memleketi(* sokmak istiyen iki rejim vardır; Komünizm Ve faşizmle nazizm.. Türkiye, bu iki ideolojiye de ya- bancıdır. Fakat bu ideolojileri bütün dünyaya yaymak istiyenler memle- ketimize de sokulmuşlardır. Burada da aşikâr veya el altından ajanlar ve tellâllar tutmuşlardır. Açık veya ka- pahı şekilde gençliğin fikirlerini ken- di ideolojileri istikametinde çevir- mekle meşguldürler, Divanyolunda Üniversiteye yakın bir mahalde nazilerin açtığı okuma o- dası, bu propaganda merkezlerinden biridir. Bu kütüphanenin tavanına abajur şeklinde kocaman bir si- vastika takılmıştır. Duvarına Hit lerin resmi asılmıştır. İçinde mun- hasıran nazi gazete, mecmua ve ki- tapları bulunmaktadır ve burası mun kasıran Türk gençlerini kazanmak i- gin kurulmuştur. Başında da Türk ü- hiversitelerinden birinde hocalık © den bir Alman bulunmaktadır. Ko- münizm propagandası yapmak İçin Sovyetler tarafından böyle bir kütü, hane açılması caiz olmadığı gibi, na- | >izm propagandası yapmak için de Nazilerin bu şekilde üniversite genç- leri arasına girmesine cevaz yoktur. Bu kabil propaganda müesseseleri karşısında dikkatli ve ihtiyatlı bu- İunmak milli bir borçtur. Çünkü “ya bancı telkinlerde behemehal o ya. bancı memleketin menfaati hâkim. dir.,, * Halkevlerinin Büyük Hizmeti Halkevlerinin en büyük hizmeti kültür sahasında olmuştur. Bu rakam bize bu hizmetin genişliği hakkın- bir fikir vermiye kâfi 937 yılı içinde halkevlerinde 3056 mferans, 1164 konser, 1549 temsil Verilmiştir. We yine bir yıl içinde hal lerinde kitap okuyanların sayısı * buçuk milyon kişiyi bulmuştur. Millete okuma ve müzik zevkini Yayma hususunda yaptığı bu büyük hizmet halkevlerinin kültür sahasım- Tolünü göstermiye kâfidir. Evli Kadın, Ev Haricinde Iş Hayatına Atılmalı mı ? D evrimizin en mühim iç- timai meselelerinden biri kadınım evdeki mevkii- dir, Bir fikir mektebine göre, kadın, çocuk doğurup yetiştir. meli, evine bakmalı ve ev dı- şında bir işle meşgul olmama- lıdır. Başka bir mektebe göre kadmın ev haricinde de çalı- şarak kazancile ev masrafla- rına yardım etmesinde beis yoktur. Doğumları kontrol et- mek, iş ve sanayi âleminde er- kekler yerine kadınları kul- lanmak gibi meseleler de bu bahse giriyor. Londra mecmu- alarımdan biri, bütün dünyaca tanınmış şahsiyetlere müraca- at ederek onların bu mesele üzerindeki düşüncelerini tes- bit etmiştir. ÇİŞ 4 Welle göre kadın bir O & 4 hâmi ister , Ürüne ei eşbur fikir adamı ve roman- cı Mister Wells, kadın ka- zanmalı ve kendini geçindirmeli mi? Sualine karşı şu yolda cevap J gin evinde yan g si ve karısının onu geçindirmesi hiç te fona bir şey değil! Fakat bir ka- dın tarafından geçindirilmek, ko- lay kolay huzmedilmese gerektir. Bununla beraber şayet erkek has- ta ise, yahut bir deha sahibi ise ve karı koca sonunda muvaffakıyetten emin İseler kadının kocasına yar. dım etmesi çok tabiidir. Fakat bu gibi hâdiselerde erkeğin muvaffa- kiyet kazandıktan başka birini ge- çindirmiye baktığı görülür. Mister Wells, bundan sonra, er- kek kadın müsavatı hakkındaki su ale karşı da, şöyle demektedir: — Hayır! Sanayi âlemine girip mücadele etmek kadın işi değildir. Kadında, ayni çalışma kudreti yok- tur, Fakat ev işlerinin hafiflediği, doğumların kontrol edildiği bu sı- Tada kadın fazla vaktini şöyle böy İe bir şekilde kullanmak mecbu- riyetinddeir. Bugünkü şartlar, ev- lilik bağlarını değiştirmiştir. Artık zevce, yalnız ev kadını ve anne de- gil, bundan başka kocasının arka- daşı, yardımcısı ve sırdaşıdır. — Zevcelerin yeni rollerini eski- sinden daha iyi takdir ettiklerini, daha iyi yaşadıklarını tahmin edi- yor musunuz? —Hayır! Kadın bir hâmi sahibi ol- maâyı, kendisini geçindirecek birinin bulunmasını tercih eder. Bunların ikisine sahip olmak içe ferahlık verir. Nitekim ben de ayni şeye sahip olabilsem ayni hissi duya- rum. ÖR , Bayan Franklin Roosevelt'e 5 & göre umumi bir kaide yoktur p aaa JA in Birleşik Devletleri Gümhurreisi, Mister Roo- sevelt'in zevcesi, beş çoruğun an- nesi olduktan başka hayır mües- seseleri hesabına yazı yazan bir mu harrir, ev eşyası yapan bir mües- sesede hissedar, siyasi ve içtima! faaliyetlerile tanınmış bir kadın- dır. Beyaz sarayı o idare eder ve bu sıfatla Amerikada en büyük a- ile yurdunun reisi tanılır, Bütün Amerikada onun derecesinde meş- gul olan bir kadın yoktur. Bayan Roosevelt, diyor ki: “Küçük çocuk sahibi olan bir ka dın, evinin masrafına iştirake mec- bur kalmadıkça evinin dışındaki a- lâkaları çocuklara gösterilmesi İ- cap eden dikkat ve itinaya müda- hale etmiyecek şekilde tanzim et- melidir. Bir anne, bir süt ninenin, yahut bir mürebbiyenin yapamı- yacağı şeyleri çocuklarına yapar. Bir anne, yemeği çocuklarile bir- likte yer, çocuklar mektepten dön- dükleri zaman onları karşılarsa, çok büyük istifadeler temin eder. Çocuklar ihtiyaç hissettikçe anne- lerini karşılarında bulmaları, bü - yük bir zevktir. Kadın çocuksuz i- se, yahut çocukları tahsillerini bi- #irmiş ve kendilerine ev kurmuş- larsa onun çalışması ve kazanma- sı tamamile kendisine sit bir mese- ledir. Çünkü bazı kadınlar bü va- Zifeleri yaptıktan sonra çalışabile- cek bir vaziyette bulunurlar.,, Bayan Roosevelt daha sonra “ev,, mefhumundan bahsetti; “Bu karmakarışık devirde hiç- bir ev ayni şartlara tabi değildir. Fakat her kadın kendi evinin at- mosferini yaratır. Bu meselenin to bi olduğu umumi bir kaide yok- tur. Çünkü tam mânasile ev kadı- mı olan bazı kadınların bu atmos- feri yaratmıya muvaffak olmadık çat, hirnci ielerle mesel bu yolda muvaffak oldukları ve hakiki evler kurduk ları göze çarpıyor. Mİİ 4 Sinelaire Lewis'e göre aşırı & hürriyet tehlikelidir merikanın en tanınmış ro- mancılarından (o Sinclaire Lewis, kadınlara aşırı hürriyet vermenin ev hayatının istikrarını bozduğuna, ev hayatının ruhunu mahvettiğine inanıyor. Ona göre “kadınlar o kadar müstakil oldu- lar ki, erkeklerin zevklerine ve his- lerine saygi, göstermez bir hale Rosita Forbes Bertrand Russell Vicky Baum geldiler. Bugün ev, kadının en bel- libaşlı işi değildir. Kadının haya- tına, başka bir iş, başka bir mes- lek karışıyor. Bunun ev üzerinde- KMUVAEFAK XX. *OLMANIN SIRRI: Muvaffakıyete Teşvikin Rolü Jose muvaffakıyete sevket- mek için ne yapımlı bilir işiniz? Dale Karnegi cevap veriyor: Onu gözünüzden kaçırmayınız ve salâha doğru yaptığı en küçük hareketi böğeniniz. Bir hapisane müdürü diyor ki, ben mahpusların faaliyetlerini tak dir ettiğimi göstermek sayesinde onların her hususta salâha doğru yürümelerini temine muvaffak ol- dum. Vaktile Napolide bir fabrikada salışan bir çocuk muganni olmak istiyordu. Fakat hocaları onun ce saretini kırıyorlardı. Her vakit — Sen şarkı söyliyemezsin, di- re baksana sesine zurna gi- Yalnız annesi onu beğeniyor, oğ luna şarkı dersi aldırmak için ya- lnayak yürümeyi göze alıyordu. Nihayet oğlunu okuttu. o Hususi şan dersi verdirdi, Konservatuva- ra koydurdu. Bu çocuğun adı Ka- ruzo idi. On beş sene evvel ölen dünyanın en meşhur sesli adamı, Karuzo öyle bir şöhret kazanmış tenördü ki, öldükten sonra gırtla. ğını kesip müzeye koydular, Bundan yarım asır evvel Lon- dra mağazalarından birinde çah- şan bir çocuk vardı. Bu çocuk her sabah saat beşte kalkıyor, mağa- zayı temizliyor, sonra on dört saat köle gibi çalışıyordu. Çocuk bıktı, usandı ve bir gün kendisini çok se yen eski hocasına bir mektup ya- zarak vaziyetini anlattı. Hocası ço cuğu mektebe alarak yardımcı gi- bi çalıştırdı. Hocanın bu hareketi çocuğun nefsine olan itimadını tazeledi. Bu gün bu çocuk 80 eser sahibi dün- Yanın en meşhur muharrrilerinden biridir. Adı H. G. Wels'tir. Bu misaller uzatılabilir. Aşağı yu karı hepimiz hayatta cesareti kır. manin, bir Insanın nefsine karşı beslediği itimadı sarsmanın ne de- mek olduğunu tecrübe etmişizdir. Herkes az veya çok beğenilmek, ve beğendirmek ihtiyacındadır. O- nun için çocuklarınızi kırmayınız. Onların mâneviyetlerini sarsmayı- mız. Bilâkis nefislerine inanmaları- mılemin için yaptıklarını beğenir görününüz ve onu dalma teşvik e- diniz. Muvaffakıyetin birinci âmili nef- 8€ itimattır. ki tesiri, daimilik ve emnyiet hissini yıkmasıdır.,, Amerikalı muharrire göre kadı- nın ev masrafına iştiraki bu ziya- ra telâfi edemez. Çünkü evlilik iki hayatın biribirine katılması ve ka rışmasıdır. Ve yalnız içtimai, ikti- sadi iş birliği değildir. Kadının ik- tisadi hürriyeti, evlilik bağları ba- kımından işi bozmuştur. Çünkü is- ter istemez rekabet başgösteriyor ve kadın, erkekten fazla kazanıyor sa erkek kendini küçük ve kadın da erkeği hor görüyor. Amerikalı muharrir bu yolda mütalealarına devam ederek diyor ki: “Kadın istiklâlinin ev üzerinde ki tesiri: Kadının erkekleştikçe er- keğin kadınlaşmasıdır. Kadın er - kekleşmekle asıl benliğine ve asıl benlik şartlarına ihanet etmekte - dir.,, çar 4 Filozof Bertnard Russell'e göre W evi ancak para idare eder Nara aaa eee meşhur file zoflarından Bertrand Rus- sell sorulan suallere şu şekilde ce- vap veriyor: “Kadınların vaziyetinde görü- len değişikliğin sebebi, iktısadi is- tiklâldir, Kadınlar evlerinin dışın da maişetlerini kazanıyor, ve elde etikleri refah yüzünden babaları- na veya Kocalarına borçlu olmu- yorlar, Bu vaziyet büyük harp 51- rasında en mühir safhaya vardı. Çünkü bu sirada erkekler tarafın- dan yapılan işlerin birçoğu Kadın- lar tarafından başarılıyordu.. Bu Yüzden evlenmiyen veya kısmeti Şıkmıyan kadınlar, ailelerine yük “ olmaktan çıktılar ve : tahsillerine güvenerek kazanııyu başladılar, Bu kadınlar «evlendikleri zaman, refah bakımından alıştıkları vazi- yetin daha gerisine düşüyorlardı. Çünkü kocalarının kazancı, aşağı yukarı kendi kazançlarına muadil oluyor ve bu kazancı aileye hercet mek icap ediyor. Halbuki daha ön ce, bu kadınlar, bütün kazançları- ni kendilerine hasretmekteydiler. | Kadın, eskisi gibi zelil bir vaziyet te olmadığı için onun lüzumlu her masrafı için başkasının eline bak- ması beklenmez. “Benim kanaati- me göre bahtiyarlığın en esaslı te- mellerinden biri, bir maksadın sürekli bir surette takibidir. Bir iş, gerek bütün dünyada, gerek bir muhit içinde şeref kazanmıya hiz met ederse nekadar sıkıcı olursa olsun £ Önmmül edilebilir. Fakat ev işlerile meşgul olan kadınlar, ev harleinde çalışanlardan daha az ta lilidirler. Ev kadını, ücret almaz ve kendi vaziyetini ıslah imkânların dan uzaktır. Kocası onun yaptığı her işi gayet tabii görür, Bu yüz. den ev işi, başka herhangi işin te- min edeceği huzuru temin etmez.,, çar ie Ç Seyyah ve kâşif Rosita For- bes'e göre, kadın niçin it kazanmasın? İİ Şer ve kâşi? Bayan Rosi- ta Forbes diyor kiz “Amerikada erkekler, otorite sa- hibi olmak için evlerini kendi ka» zançlarile geçnidirmek isterler. Av rupada bir kimse yalnız kadının evini geçindirmesine tahammül et- mez. Üniversite tahsili gören bir kadın bir evi idare etmekle, çocuk lara bakmakla iktifa etmez. Elek- trik kadını ev işinden azat etmiş- tir. İlâncılık ona neler satın alabi- leceğini öğretiyor. Bugünün kadın- arı iki hayatta da muvaffak olabi- lirler. Onları yalnız ev işile meş- gul olan büyük analarile ölçmiye imkân yoktur. Bugünün hıfzıssıh- ha. kaidelerile tahsilin hedefi, ka- dının bedenini ve kafasını erkek gi bi terbiye etmek ve erkeğin huya - tında rehper olmak için hazırla - yaaktır. Kadınlar, kendilerinden da ha az vazife istendiği zaman bel ki daha bahtiyardılar, Çünkü bir EVDE KAVGA NEDEN ÇIKAR? (Yazan: Gönül Doktoru) Aile geçimsizliklerinin birçok 86- bepleri vardır.Fakat bu sebeplerin bir kısmı vardır ki, umumidir. Bun- lar bir kalde halinde tesbit edilirse bunlardan korunmak imkânı da te- min edilmiş olur. Bu kaideleri şu suretle tesbit edi- yorlar; 1 — Cinsi uygunsuzluk. Her ferdin cinsi ihtiyacı kendi ta- biatine göre değişir. Evlenmeden ev vel cinsi ihtiyaç üzerinde birkaç ki- tap okuyup aydınlanmak lâzımdır, İz divacın cinsi ihtiyaçlara ait kısmı İ- çin evvelden bilgi sahibi çok defa bu hususta çiftlerin biribir- lerine uymamalarını intaç eder ve bundan evvelâ bir hoşnutsuzluk, son- ra da bir geçimsizlik doğar. 2 — Mali güçlükler. Kadın evde rahat İster. Mali müş- külüta katiyen tahammül edemez. O, kocasının muntazaman ve bol bol pa- ra getirmesini, onu güçlükle karşı karşıya bulundurmamasını ister. Hal buki hayat her vakit bir seviyede git mez. İnsanın kazandığı gün olur, ka- zanmadığı gün olur. Eğer erkek, ka- rısını işinin gidişinden haberdar et- memişse, para sıkıntısı evde gürül İtüyü ve geçimsizliği mucip olabilir, 3 — Paranın sarf mahalli hakkın- da görüş farkı, Aile hayatında bunun da mühim İrolü vardır. Kadm likse, erkek içki- ye para sarletmiye mütemayildir. 'emayüllerde ayrılık ekseriya kav» gaya sebep olur. 4 — Bedeni, fikri gayri tabiilikler, İki taraftan birinin gerek dima- gen, gerek vücutça gayri tabii olma- sı aile geçimsizliği doğurmıya kâfi. dir. İki taraftan biri sinirli, hırçın, ahlâksız, abdal olabilir, Bütün bu s0- İbepler aile geçimsizliği doğurur. Kavgasız aile yuvası olmaz. Bip çok defalar karı koca, kıskançlık yü zünden kavga ederler. Fakat bu kav- ga sevginin eseri olduğu için, sık sık tekerrür etmemek şartile faydalı 0- labilir, Erkek, evi, dışardaki hareketlerile, kadın içerdeki: münasebetsizliklerile yıkar, Onun evlenenler mesut öla- bilmek için bu geçimsizlik sebepleri. Bi peşinden tetkik etmeli ve ona gö re kararlarını vermelidirler, müessesede sekiz saat çalıştıktan sonra ev sahipliği yapmak, ev ida- re etmek ve sonra sekiz sast daha analık, süt ninelik, zevcelik' yap mak kolay değildir. Fakat bunla- rın hepsi yapılıyor ve kadın, er - kek gibi işe alışiyor. Kadınlar, baş kasının yerinde rahat rahat otur. maktansa ayak üzerinde durmıya ısrar ederlerse erkekler bundan şi- kâyet etmemelidirler. Erkekler harp sonu zevknie uygun yeni bir kadın istiyorlardı. Onu da bulmuş» lardır. RE A Tenis yıldızı Helen Wills'e ( göre, erkekler kadınlara bak- g ç mayı tercih ederler / Vasi Tes Yıldızı Mis Helen'e göre kadının çalışıp kazanması meselesi karı koca arasındaki an- laşmaya bağlıdır. Bu bakımdan ka dının mutlaka çalışıp kazanması" veya kazanmaması şart değildir. Kadın çolışmıya lüzum görür ve çalışırsa bunda bir bels yoktur. Mis Helen daha sonra şu sözleri söylemiştir;. “Erkekler karılarını geçindirme- yi tercih ederler. Buna eminim. Fakat erkek bir buhrana uğrar ve karılarının kendilerine yardım et- meleri icap öderse bunu fevkalâ- de bir vaziyet olarak telâkki eder- ler. Acaba böyle bir hal erkekleri rahatsız eder mi? Zannetmem. Çün kü bunun mânası, kadının erkeği esas itibarile geçindirmeyi üzerine alması değildir.,, Bu vaziyetin istikbali hakkında sorulan bir suale cevaben Mis He- len şu sözleri söylemiştir. “Önümüzdeki yüz yıl içinde bü- yük değişiklikler vukubulacağına (Devamı 10 uncuda) olmamak ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: