Ss p MEŞHURLARDAN: Avrupanın en usta orta | muavini avusturyalı Gusti Jordan kimdir ?| 3hretleri dünyaya yayılmış Yİ beynelmile! futbolcülerin ha- ların seri halinde haşreden fran- Maca “klateh,, mecmuasmdan alarak Macar Şaroşinin hayatını evvelki gün neşretmiştik. Bugün de ayni mecmuadan Jor- dan'ın hayatını hülâsa ediyoruz. Gus- ti Jordan, futbolli pek mükemmel oy nadığı için Fransız Racing klübüne alınmış, orada Fransız tebaasına ge çecek müddeti geçirmiştir. Fransz milli takımı tek seçieive ©- menet edildiğindenberi takmın muh- telif mevkilerine en lâyik oyuncular aranmakta idi. Fransız tek seçicisi bü tün Fransada milli takimin merkez muavinliği için Jordan'dan iyisini bu Tomadı. Daha birkaç sene evvel A- yusturyalı olan bir oyuncunun Fran- 8iz takımına seçilmesi, Fransız efkâ- rrumumiyesini epey sarstı, Gazateler de günlerce münakaşslar oldu. Beynelmilel futbol federasyonu ay ni zamanda Fransız federasyonunun relsliğini yapan Rimet dahi münaka- şalara karıştı. imet diyordu ki: Jordan vâkıa Fransız tebaası olmuştur. Fa- kat bu kiymetli oyuncunun Fransızlı- ğı henüz pek taze olduğundan bizim tek seçici tarafından milli takıma bu sene seçileceğine ihtimal verimiyor- dum. Buna rağmen, tek seçici efkârı umumiyeye ve federasyona karşı da- yandı. Hücumlara şöyle cevap veri- yor: — Beni Fransız milli takımımın iyi ve en kuvvetli şekilde seçilmesine memur ettiler. Ben her Fransız teba- asını alirim. Kimsenin salâhiyteime tecavüzüne müsaade etsem. Tek #eçicinin bu tarzdaki sert mu- yetlere hürmetkâr olanlar. sustular. Gusti Jordan On beş yaşında Jordan Avusturya- ların mühim bir mintaka takımına sağ Iç olarak irtihap olunmuştur Ga- rip bir tesadüfle meshur kaleci Hiden de ona karşı oynıyan takımın epey şöhretli bir kalecisi idi. Altı bine yakın seyrici karsısında oynanan oyun iki muhtelitin 2-2 be- raberliği ile nihayetlenmişti. Maçı uzatmak lâzım gelmiş. uzatılan za- manda Jordan kendi başına meşhur Hiden'e iki gol daha atarak takımını 4-2 galip çkarmıştır. Henüz on beş'nde : On beş yaşında iken Jordan'ın şöh- reti şehirleri aşmış Viyanadan teklif ler yağmıya başlamıştır. Fakat genç oyuncu profesyonel olmak niyetinde olmadığından teklifleri reddetmiştir O sırada yukarı Avusturya amatör kabölâsini hakh “gördüler ve salâhi- | takımı ile Viyana profesyonelleri R- rasında bir maç hazırlanmıştı. Jor-, Bu vaziyeti etki Avusturyalı, yeni! danm çalıştığı yukarı Avusturya ta-! Pransız futbolcüsünün Fransız milli| nın amatörleri futbol kurtlarma takımının merkez muavinliğine geti- rileceğine en büyük alâmetlerden bi- ri sayabiliriz. Ga ti'nin hayatı ; ordan 1909 senesi 21 şubatm .) da Avusturyaya ait Linz şeh rinde doğmuştur. Üç erkek kardeştiler. En küçükle- ri Rudi Jordan da kardeşi Gusti gibi çok beğenilmiş bir futbolcüdür. O da Fransada çolışmaktadır. Gusti Jordan on iki yaşında doğ- duğu şehrin spor klübünün gençler takımına yazılmıştır. Orarla kalecili- ğe heveslenmiştir. Aylarca kaleci ol- mıya çalışmış fakat sonra muavin ve hücum hattinda daha elverişli oldu- Buna kanaat getirilerek yeri değişti. rilmiştir. Fakat, ülemayi kiramın müsaade. Terile sorabilir miyim? Böyle bir çocuk veya bu cocuk camı İs — etdidemi elini kolunu sallıyarak dari » dünyaya fırladı? Yoksa zavallıcık ba k yan snnesile baybabasının toz kon- ç maz hatırları için mi zoraki fırladı? © © Elbette ki, hatırları için. — Övlevse çocuğun - rüşte kadar - bütün mesuliyetleri onlara aittir. “Not: Başka bir mantik varsa oda münakaşa edilebilir.) Görüyorum. Cevdet Paşa merhu- mun heybetli tayfı kağşıma dikildi. Mecelleden şu vecizeyi tecvitli dec- vitli yürüme çarpıyor: Cezada niya- bet caiz değildir! Eksik olma Paşam! Amma bu asır- “da mektep valnız milli ve siyasi ter- biye verir. İçtimai ve ailevi terbiye ananın. bahanın, vasinin. velinin va- zifesidir. Ilattâ milli ve siyasi terbi- yeye karlar dayanır, Evrak kâtibine ihmal ve ternhi ce- zas) veren “vazii kanun,, bir cemive- ti, gitgide bir milleti meydana geti- ren çocuk için de bu ihmal ve terahi bühinı düşünmüş müdür? Bırakın Allahaşkına! Çocuk ceza # ogörsün mü, görmesin mi? gibi alâ medrese bir yârenliğe gireceğimize, meselenin özüne, köküne karşi baş eğmiye mecbur kelmışlar 5-2 yenilmişlerdir. Fakat Jordan o maçta da kendini göstermiye muvaf- fak olmuştur. 1932 senesinde henüz 22 yasında iken Florisdorf takımına İyi bir üc retle alınmıştır. O zamana kadar gol atmakla şöhret kazanmış olan Jor. dan klübünün bir macı münasebetile ilk defa olarak merkez muavin inti- hap olunmuştur. O macta o kadar dikkati celbetmis- til ki, Austuria takımı kendsm 30 bin frank mukabilinde satın almak is temistir. O s'ralarda klübü iklisnrlen müşkül mevkide olduğu halde meşhur oyuncusunu bırakmamıştır. Fransaya geçiyor : ordan meşhur İngiliz antren8- rü Jimmy Hogan Avusturya- ya gelip Fransız Racing klübüne o- yuncu intihap edeceği zamana kadar vatanında kaldı. İngiliz antrenör A- vasturya kllibünü iknaa muvaffak o- larak Jordan'ı Fransava geçirmistir Avusturyalı oyuncu Racing klüpte merkez mühacim olarak baslamış tar. O vakitler Fransız klübünün mer kez muavin mevkiinde meşhur Ma- car Berkssey oynuyordu. Bir gün Berkssey klübünün Sochaux takımı- na karşı oynlyacağı maçtan evvel hastalanmıştır. Onun mevkiini doldurabilecek a- yarda bir oyuncu aranmış, nihayet Jordan'da karar verilmiştir. O gün Jordan yeni mevkiinde o kadar mu- vaffak olmuştur ki, Racing klübün Adareeileri o tesadüfi hasatlıkla (ev- kalâde bir merkez muavini bulduk- larını anlıyarak âdeta memnun Ok muşlardır. TOPLANTILAR: Güneşin Kongresi Güneş klübünden: Klübümüz yıllık kongresi 29-1-918 cumartesi günü saat 14 te kiüp mer- kezinde yapılacaktır. Azanın mezkür gün ve saatte klüpte bulunmaları ri. akne. Maçların Programı T. 8, K. İstanbul Bölgesi Başkan- | uğından: 29/1/1938 Cumartesi günü yapılacak maçlar Taksim Gtadız | Güneş — Süleymaniye B takimları Sant 15 Hakem Feridun Kılığ Beyiktay Stadı; Galatasaray — Beykoz B takımları İİ Saat 15 Hakem Tarık Özeren, 30/1/1938 Pazar günü yapılacak maçlar Taksim Stadı: Güneş — Fener Yılmaz Şild Bast 13,30 Hakem Ahmet Adem Göydi Galataşaray—Beşiktaş Tayyare Ku #ası Saat 185 Hakem Adnan Akın. Beşiktaş Stadı: l Anadoluhisarı — Ortaköy Tik Saat 9,10 Hakem Nuri Bonut Davut” paşa — Beylerbeyi Lik Saat 11.18 | Hakem Nuri Sösut, Gületa Gençler— Altınardu Lik Sant İZ Hakem Matit | Özet. Vefa — Kazımpaşa Şili Saat 1445 Hakem İ, M, Apak. Stadız — Doğan Lik Sast 13,30 Hakem Bürhan Atak, Fener bahçe — Süleymaniye Şild Saat 11. Makem Bürhan Atak Futbol: Tayyare Kupası Maçı Hakemliği İki sene evvel başlanan tayyare ku pası maçları nihayet bu Pazar ta- mamlanabilecektir. Rakiplerini yene- rek tasfiyeye uğratan Galatasaray - Beşiktaş karşılaşması kupanın han- Hava Kurumu tarafından bu mü- sabakalara İştirak eden on iki klube ayrıca hatıra alarak birer ley veril mesi kararlaştırılıştir. Teknik hüsusat ile maçın hakei- ni atyin etmek Üzere evvelisi gün top lanan iki klüp murahhasları, o kar- şilaşmanin hakemliği için kıymetli hakemlerimizden İstanbulsporlu Ad- nan Akın üzerinde mutabık kalmış- lardır. Şilt Maçları Bu hafta şilt maçlarına üç statta birden devam ödilecek ve Taksim stu dında Güneş ile Fener Yılmaz kar Şılaşacaklardır. Geçen hafta iki saatlik bir mactan sonra sıfır sıfıra berabere biten Ve- fa - Kasımpaşa maç! bu hafta Şeref stadında tekrar edilecektir. Kadıköy satdında İse Fenerbahçe ile Silleymaniye karşılasıcaklardır. Yugoslavya Klübü Geliyor Galatasaray klübü tarafınndan Bel grat şampiyonu Yuğoslavva klübüne müracaat edildiğini ve mezkür klü bün kurban bayramında şehrimizde maçlar yapacağını evvelce bildirmiş tik, Haber aldiğımiza göre Kurban bay ramında milli küme maçlarını basla nacağı için Yugoslavya klübrunln şeh rimizde yapacağı maçlar bir bafın evvele alınmış ve maç tarihleri 5. 6, 11 şubat olarak tespit" edilmiştir. gelecek olan Yugoslavya takımı 5 şu bat cumartesi günü birinci maşın Pera ile, ikinci maçını 6 subat pazar günü Galstasarayla, üçüncü macı 11 şubat perşembe bayramın birinci günü şişli ile yapacaktır. << — —————— Yalovadan: Tütün Kongresi İçin toplanıp konuşmalarını bitirmiş bu- tunann Balkan Tütün kongresi başka nr Trabzon mebusu Hasan Saka bu- da izahat verdiği anlaşılmaktadır. gi klüpte kalacağını tyin edecektir. | Gelecek hafta cuma gil »f şehrimize Yalova, 27 (Hususi) — Istanbulda gün buraya geldi. Başvekil Celâl Ba- yar tarafından kabul edildi. Hasan) prada gördüğünüz kostüm, yeni |ların ölümü pek sessiz, gürültüsüz dümü İstiyorlar? Sakanm kongrenin neticeleri hakkım | modeller müsabakasında kendi ka-| patırtısız oluyor. Dul tazenin hıç. © Sustum. Ayrıldık. Tütün Satışında Müzayede Usulü Bee tütünelilerinden aldığımız bir mek || tapta deniyor ki: İ| “Harba memeden sonra dünya tütün & Bbsalân çek artmıştır. Bu aradı Eye hav zarmda da on misli bir satış vardır, dünya om iktsadi buhran içinde olduğu bu z8 manda müşteri pek kolay bulunmuyor. hü kömetimiz, fazla tütün istisali karşımda tütünü borsaya tabi tutularak standardize etti, Ankara tütün İeongresi mucibince bir de kanun çıktı Fakat, yine matlup İyi netice tamamile elde edilemedi. Fazla tütün istihsal eden memleketler Gen meselâ Amerikada bütün merat mahal İ Binde müzayede ile satriryor. Bizde de bu umul tatbik ediimel dir, Çok faydası ola caktır, Kimin sütünü nefin ve temizse, o nispette para edecektir. Müzayede usulü İİ nün daha bir çok faydaları vardır, Alâlen darlarm dikkat sâzarma koyuyorum, . Hazine Avukatları Halkın İşini Görebilir mi? Bigadan bir okuyucumuz yazıyor! “Has ne vekilleri hariçten dava almaz lar ve yalnız hazine işlerile meşgul olur lar, cünirü, halkm bir coğunun davaları, bârine ile a'kadar olabilir, Fakat, burada ki bazine avukatı halkın da bir çok dava sırt Üzerine alıyor, Bu doğru mudur? Ha sina İle alâkadar bir ekk'lini mi, yoksa İsaziı cek? Taksimden Fazla Tramvay Hareket Ettirmeli Tuksimde Lamartii caddesinde Bürün apartrnanmda birinci katta oturan Sah'n Seref Rahtuvan imşasile aldığımız mek tapta deniyor kiz “Taitslmle Tepebaşı arası sehrin en ka labahk yeridir. Kurtuluş, Macka ve Şişi den gelen tramvay arabaları Harbiveden sonra doluyor, Taksimden boş arabalar hareket ettirmek ncaba imkânsız mudır? Tramvay arabalesm metakalarıı kontrol etmek salâhiyeti ve vazifesinde olan ma kamlar bu işe b'r kere bakmalıdır, Şirketiki mantıksız seferlerini mürakabe etmek o kadar güç müdür? . | Egede Tütün Eken Kumpanyalar : Var mi? malla SR şa ge “Ege mmtakasındaki tütün hakk Ka LENA Egede tütün elimi işinde iiüvazas vardır. Tütün satm alan Amerikan kumpanyaları, burada binlerce dönüm ttün ektiriyorlar, Mübayaat başlayınca, evveli kendi ektir dikleri tütünü baş fiyatla satrırırlar, Kum panyaların bu işi gören adamları vardır ki, sekiz on senede hayli para kazanmışlardır. Bu tütünlerin inhisar rohsat resmi de ta bil bu adamlarm üzerindedir. Kampanya larm perde arkamdan iş görmeleri yüzün den fakir köylü sınırlı eziliyor, biz, çok'müş kül veriyet karşısında kalıyoruz, Kümpan ya adamairrn ve bunlarla alâkadar olan ların muvazaa suretle titün eletirmeleri nin menedilmesi o köylü İçin çok yerinde | Bir iyilik olur, Alâkadar makamların nazı fi dikkatini celbederim., Yeni Modalardan : : Yeni Örnekler ...... Paris terzileri, 1938 llkbahar mo- daları için durmadan çalışıyorlar. teserisinde birinciliği kazanmıştır. © BR erme O k U YU C U e an yy - - | Mektupları Bu Haftaki | “> Kurtara Ka İ essam arkadaş anlattı: — Şimdi, ne vakit yanak- İları kat kat boyalı, gözleri, kirpik- İleri sürmeli, sacları sapsarı ve da- | vetkâr bakışlı bir kadın görsem yü reğim bir tuhaf olur, kendimde â- deta bir rahatsızlık duyar ve eski İbir vakayı hatırlarım.. Durdu ve sanki bu vakanın tab losunu çizmek istiyormuş gibi göz i lerini hafifçe kıstı ve parmığiyle bir kavis yaparak devam etti: — “Çok gençtim; işimin berbat gittiği sıralardaydı. O vakitler karnımı — doyurabiliyordum. — Sir- tamda iki üç yıllık bir elbise vardı. Oturduğum yer, kenar ve ıssız bir mahallenin der ve çamurlu bir s0- kağı idi. Odam, binanın en üst ka- tında, daracık balkonlu. dört köşeli idi. Bütün evlerin bacalarından çı kan dumanları bir gırtlak gibi yu tardı; bu yüzden dıvarlar âdeta ka rarmış gibiydi. per severe an kadar perdem olduğu için ter fakir-olan komşularımla ko- nuşmazdım amma, hemen hepsini bütün teferrüatile, hususiyetlerile İberaber uzaktan tanıyordum. Çün- kü, gün geçmezdi ki komşular, den biribirlerine anlatmış olmasın lar.. Çocukların hastalığı.. Kocsla- rının işsizliği. Kömürsüzlük.. Bak kalın borç vermemesi, ekmekciye yüzleri kalmadığı. Ayşenin tütün- den kovulduğu, Zehranın yağlı bir berif bulduğu. Eskicilerin kızı E- minenin bir türlü kocaya varıma- dığı.. ilâh... Neleri var neleri yok- sa, içlerini dışlarını bütün dediko- dularım bu pencere müsahabele- rinden duyardım. Artık sol taraftaki evde kaç ki- şi oturduğunu, ne iş yaptıklarını nekadar kazandıklarını haftada ka rilarını kaç defa sevip kaç defa döv 'düklerini, tenekeci Mustafanın bü- tün haftalığını bir Rum kızına ye- dirdiğini.. Hülösa hepsini biliyor- dum.. Kr fukaranm binbir lânet ve küfür savurduğu belâ ve dondurucu bir kış günüydü. Ben böyle kış günlerinin çoğunu, kibar lar ve zenginler gibi yatakta geçi- rirdim. Odamın bütün çerçevele- rinden müthiş bir rüzgâr girer ve her tarafı âdeta buz ksplardı. Ka- zandığım parayla ancak karnımı doyurduğum için mangal veya S0 ba yakamazdım.. İşte bu yüzden, si yah demir karyolanın içinde, cılız yorganımın altında büzülür kalır. dım. Kalkıp otursam, donuyordum, titriyordum; soğuk her tarafımı kamçılar, beni zıpzıp zıplatırdı. İşte o uğursuz kış gününde ben yatakta keyif çatarken. her ne pa- hasına olursa olsun kendilerini lâf etmekten alıkovamıyan komsular- dan karşılıklı iki tanesinin pen- ceresi açıldı. Bir ses ötekine: — Ayol, Nahide, kardeş, baksa- na, tütün smelesi Ali dün gece has tanede ölmüs! dedi, Karısı pek pe- rişan oldu zavallıcık... Ötesini dinlemedim. Fıkaracık- madığım İ YAZAN : FAİK BERCMEN 28-1-938 NAAR ARYA AMA ana aye dın . b lan onların ıztırabı da, matemleri de, inlemeleri de, talihleri ve yok» sulukları: gibi dilsiz ve sağırdı. una acınmiştım çok. Tütün amelesinin karısını şöyle böyle tanıyordum. İyi havalarda, bazan balkona çıktığım vakit onu pencerenin kenarına yaslanmış mâ vi gözlerini bir yere dikmiş bulun» duğu halde görürdüm. On dukuz yaşlarında görülüyordu. Sarı saç leri bükle bukle beyaz ensesine doğru dökülüyordu., Yüzlü güzel de necek kadar dügündü.. Uzatmıyalım.. O da beni tanır vaziyetlerimizin benzerliğinden old. cak, sicak ve samimi bir surette bs na selâm verir ve bazan da uzaktan hatırımı ve işimi sorardı. Ben de ha tenedeki kocasının vaziyetini öğ” | renmiye çalışırdım. Her defasında onu daha ümitsiz ve daha soluk görürdüm. Şimdi, de mek zavallıcığın ümit edecek bir tarafı da kalmamıştı. Bu haber üzerinden bir ay geç ti. Yine pencere müsahabelerinden öğrendim, ki, dul taze, elli kuruş gündelikle kocasının yerine çalış- mıya başlamış. Şimdi pazar günle- ri pencerenin önünde oturuyor ve saatlerce, kımildamaksızın orada kalıyordu. Bazan gözgöze geliyor- duk; o zamun bana mânasız ve fer siz gözlerini dakikalarca dikiyor- du. ç ay geçti Kiş belâsından kurtulmuştu sokak. Artık evde oturmuyordum. Mü- temadiyen kırlara çıkıyor. dolaşı- yor ve kıştan donan içimi baharın kokulu ve ılrk havasile ısıtıyordum. Bir pazar günü evden çıkarken dul komşuya rastladım. Durakladı; şa- şırdı. Selâm verdim. Bana bir şey söylemek istiyor gibiydi. e Yaklaş- tım: — Bir şey mi istiyordunuz? Büsbütün şaşırdı: — Ha..hayır. Hatırınızı soracak” tım. — Teşekkür ederim. Nereye gir diyordunuz? Düşündü: — Hiç öyle çıkmıştım. Canım si kılıyor da.. Yanyana birez yürüdük.. O gün, kırlarda, su kenarlarmda Bölgeler altında beraber geçirdik. Ons birçok şeyler anlauyordum; sözlerimden hoşlanmış olmalı. ki, her bir şeyi anlatışımda basit bir sevki tabij ile bütün vücudünü sar sun kahkahalar atıyordu. Aramızda sıkı bir dostluk baş- lamıştı. Bir gün beraberce, kırlar- da gezinirken nasl oldu bilmem 8- , lim eline değdi, sonra avuçlarımız biribirine girdi ve sonra da... Hıçkırıklar sesini (o boğuyordu. Nihayet: — Seni kurtarmalıyım? dedim. Acı acı güldü: — Geçti artık. Hem beni kurts ramazsın ki. Nasi? Evet nasıl kurtaracaktım. — Çalışi — Hepsi ayn! şey değil mi? Gir- diğim kapılarda işten evvel vüvu-