25 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

25 Kasım 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mz 4 Şİ ? Sinema amaa Aieminde Modern Arsen Lüpen Yine Hapse Girdi "Avrupanın Arsen Lüpeni diye ta- gınan meşhur bir Fransız hırsızı var. dır. Francis Roche... Bu tehlikeli haydut, kibar bir bahriye zabitinin oğludur. İyi bir tahsil yapmış, fa- kat mektebi bitirdikten sonra, yani 20 yaşındanberi namusile para ka- zanmağı aklma bile getirmemiştir. Tlk işleri hakikaten ustaca işler olmuştur. O zamanlar askerliğini yapmakta olduğu halde, meşhur bir haydut olan Malfrols'nm çetesine merisuptu. Kişladan izinli çıktığı günler derhal hırsızlığa başlardı. Tik zamanlarda arka arkaya yirmi otel soymuştu. Günün birinde yakalandığı za- man, polislere: “Evet, demişti, mo- dern Arsen Lüpen, benim!” Müddetini bitirip te hapisaneden çıktığı zaman hemen başka bir çete- ye intisap etti. 1980 da tekrar yakala parak on yedi hırsıehik yaptığı sa- bit oldu, fakat istintak hâkiminin o- dasımdan, bekçilerin burunlarının di- binden kaçtı. On beş gün sonra bir #partımanı soyarken kapıcı tarafın- dan görüldü. Cehennemi bir kovala- macadan sonra yakalandı. Az bir za- man Sönra muhakemesi devam eder- ken ve kelepçeler ellerinden çıkma- mışken genç bir kızla evleniyordu. Fakat izdivaç merasimi bittikten sonra yine tevkifhaneye avdet etti. . | Francis Roche Bu sefer de şiirler yazmağa başladı. Hâkimlere manzumeler (gönderdi. Fakat mahkeme azası edebiyattan pek anlamıyorlardı. Her şeye rağmen Roche'u 10 seneye mahküm ettiler. Ne çare ki bu herif pek azılı 80- yundandı. Kendisini hapisaneye gö- itüren arabadan kaçtı. Yakalandı, Bir kaç ay yattı. Bu se- | fer de hapisaneden kaçmanm yolunu İbuldu. İ Fransız gazetelerinin haber ver- İdiklerine göre, modern Arsen Lüpen İbir daha yakalanmıştır. Bakalım bu sefer de pereden kaçacak? Danielle Darrieux Amerikaya Vardı Fransızları endişeye düşüren &r- tişt muhacereti hal aleyhine büyük bir genişlik almış bulunuyor. Yalnız bu yıl içinde A- merika, Avrupadan 17 artist angaje €tmiş ve âdeta bunları Yenidünyaya kaçırmıştır. Film başıma 5 milyon frank gibi muazzam bir para ile Ame- rikaya (götürülen dilber Fransız Yildiz: Daniel Daryö, Nevyorkt —— i Ankara Gençlerbirliğinin Yeni İdare Heyeti Ankara, 24 (TAN) — Gençlerbir. liği klübü bugün Belediye Meclisi sa- İlonunda senelik kongresini akdetti. Münakaşalar ve hararetli geçen ko - nuşmalardan sonra birinci reisliğe a- vukat Aziz, ikinei reisliğe de Gençler- şildiler. Ankarada Bir Otomobil Kazası Oldu Ankara, 24 (TAN) — Bugün Ha- İmamöntinde bir kaza oldu. Cebeciden İgelen bir otomobil Samanpazarından inen bir motosiklete çarptı. Motosik- lette Naci isminde bir polis bulunu. yordu. Naci çarpışma neticesinde ba- smdan, ellerinden ve dizinden yara- landı. Hastaneye kaldırıldı. ————— — —— > muazzam merasimle karşılanmış ve şerefine verilen bir ziyafette kendisi. ne üdeta bir ilâhe muamelesi edil - miştir. Yukarda resimde Daniel Dar- yö bu suvare esnasında görülmekte. birliğinin emektarlarından Saffet se- | Vaki olan sayısız talepler karşısmda GİNGER ROGERS ve FRED ASTAİRE'in son zaferleri ve neşe kaynakları TAN MAURİCE YAKAVA tarafmdan temsil edilmiş büyük Bu filmde: Japonyanın göz kamaştı nünde canlanacaktır. SAKARYA SİNEMASI DEKOBRA'nın Pek yakında SÜJMER Sinemasında Tekrar bir büyük film daha!.. YOŞIVARA meşhur romanından iktibas ve SESSUE HA- PİERRE RİCHARD WİLLM Fransiz filmi, — MİCHİKO TANAKA rıcı aşk evlerinin esrarı gözleriniz ö- Görülmemiş a kazanmakta olan VALS DALGASI! Filmini bir kaç gün daha göstermeğe karar vermiştir. Geç kalanlara müjde! meli ücudi örilmiş en ş rollerde: BU PERŞEMBE matinelerden itibaren Çok büyük bir temaşa... Fevkalâde maceralar... Emsalsiz bir temsil heyeti... CECİL B. DE MİLLE tarafından BUFFALO (Maceralar Kralı) TÜRKÇE SÖZLÜ GARY COOPER ve JEAN ARTHUR! SARAY. büyük macera filmi... iL JAZZ; JAZZ;; JAZZ; “GREGOR, JAZZ ve 14 sevimli çocuk ve Mis Elira May ile Congada Önümüzdeki, Çarşamba akşamından biras MELEK ŞiNIMAŞINDı evkalâde repertuvarında dinleteceklerdir Güzel “MARİETTA” ve “ROSE MARİE” filminin yıldızları NELSON EDDY ve JANETTE MAC DONALD'ın en son ve en büyük musikili temsilleri Senenin İlk büyük eğlencesi | HAMMMMMEAMAMMMMN Ikisi de ayakta idiler. Mükerrem omuzlarını hafif- Mustafa Sadrkoğlu'nun Mevlüdu Memleketimizin ticaret ve iktasat hayatında mühim mevkiler işgal eden ve müteaddit teşekkülleri idare et- mekte iken pek genç yaşında vefat eden maruf tüccar ve armatörleri- mizden Bay Mustafa Sadıkoğlunun temiz ruhuna ithaf edilmek üzere bu ayın 27 inci çarşamba günü öğle na- mazımdan sonra Yenicamide mevlüt | mun aziz hatırasını yadetmek İstiyene lerin bu dini merasime iştirak eyle melerini annesi ve kardeşleri rica et mektedir, Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU (AKSARAY) da Bu gece sant 2030 da (Erkekler kır. kından sonra azarlar) İT va okumacaktır, Bu vesile ile de merhu-! -10-937 YILDIZ SiNEMASINDA Dünyanm en büyük filmi ROMEO JULYET filmi büyük muvaffaleryetle devam ediyor. Son günlerden istifade ediniz. TEŞEKKÜR Vazifesi başında hastalanarak ölen oğlum asteğmen Adnan Önal vefa- tı mümascbetile befanı teziyet eden ve cenaze merasiminde bulunan ak- rabs, ehibba, meslektaş ve talebele- rime ayrı ayrı teşekküre teessürüm mâni olduğundan bu husus için saym gazelenizin tavassutunu saygılarımla Askeri Baytar Tatbikat Okulu Direk- törü General Nurettin Önal HALKEVLERİNDE CUMHURİYET BAYRAMI Şişli Halkevinden: 1 — 28 Birinciteşrin 1937 perşem- İ be günü saat 16 da Halkevimizde bir danslı çay verileçektir. İ 2 — 29 Birineiteşrin 1937 cuma gü nl sant 16 da Halkevimizde Bay Şe- kip Memduh Bebekli, Bayan İrfan Şekip Bebekli ve Bay Adnan Hilmi Bozcalı tarafından milf bir konser verilecektir. 3 — 20 Birinciteşrin 1937 cuma İ günü akşamı saat 21 de evimizde or- kestra şefimiz Bay Mühendisoğlu & daresinde telli sazlarla ve Bayan Be- din tarafından da piyano İle bir kon- ser verilecek ve Bay Kenan Saner de manzumeler okuyacaktır. 4 — 30 Birinciteşrin 1937 cumarte si günl akşamı saat 21 de Taksim- de Dağcılık klübünde Şişli Halkevi İva Halk Partisi tarafından bir balo verilecektir. Davetiyeler Şişli Halke- Aş 300 Mihedlersran Posta itihadina e olmıyan memleketler İçin 9 16 55 Wradir. e. EMRİ. De nedi. LU inanmış gö ki: *k elzemdi. Onun için, gülerek dedi çe kaldırarak; “— Hayır, hasta filân değilim” diye murıldandı, Ve sonra, hep ayakta dururlarken, görümeesinin Omuzuna başmı koyarak hıçkıra hıçkıra ağlamıya başladı. Demin Nüzhetin önünde yenmiye muvaffak olduğu buhran soğuk ve karlı bir havada inişler inip yokuşlar çıkarak eve dönüşünden sonra bütün varli- ğma birden bire hâkim olmuş bulunuyordu. Bu oda- ya verdiği bir kârar üzelne ve Senihaya akil danış” mak için girdiği halde, işte bir çocuk gibi hıçkırıklar- la oğlıyarak onun kollarına düşmüştü. Seniha kendisini yavaşça tutup kanapeye oturttu We yanına oturdu. Mükerremin başı yine omuzunda İdi ve genç kadın hâlâ hıçkıra hıçkıra, fakat gittikçe hatifliyen ve azalan hıçkırıklaria ağlıyordu. Seniha bir müddet daha onun ağlamasına müsaade ett. Bonra mendilile gözlerini sildi ve: — Ağlama yavrum, ağlamak hayatta hiç bir me- geleyi halletmez, dedi. Mükerrem şimdi başını Senihanın omuzundan kal- dırmış, bu sefer de kanapenin sırtında yükselen yas tıklara dayamıştı. Artık ağlamıyordu. Ve epey bir müddet hiç bir söz söylemeden, büyük dertler geçir- dikten sonra nihayet sığınacak bir kucak bulmuş bir çocuğun bir taraftan sükün ve emniyet zevkini ta- darken bir taraftan da geçirdiği ıstırapları düşüne- rek ürperip inlemesi gibi arada bir uzun nefesler 8- kp iç çekerek, kaldı, Sonra başmı kaldırdı, görümee- &inin ellerini tuttu, gözlerine gözlerini dikti: — Abla, sana pek mühim birşey söyliyeceğim ve skil danışacağım. Senin himayene ihtiyacım var, Ne dersen öyle hareket edeceğim, ne emredersen onu yapacağım. Fakat Seniha devam ettirmedi. Mükerremin herşe- yi anlatmak ihtiyacmda bulunduğunu çoktan sez- mişti, Halbuki bu #nünasebeti bilmiyor görünmesi KISKANGILIK YAZA Nala gerekti. Kendisinden himaye ve nasihat istiyen bu genç kadma “kardeşimi aldatmakta devam et, hiç çekinme!” diyemiyeceği gibi aksini söylemiye de a8- la hevesi yoktu. Gönül işlerinde şahsi tecrübeleri ol- madığı için Mükerremin “sen ne dersen öyle yapa- cağım.” demesine kıymet vermişti, Vereceği nasihat» leri genç kağmm tutacağını, aralarında kimbilir ne- ler geçen Nzhetle, kendisi bunu tavsiye ettiği tak. dirde mutlaka ayrılacağını sanmıştı. Fakat Müker- rem bu tavsiye ve nasihati tutmasa bile hiç değilse tutmadığını sezdinmemek istiyecek, herhalde çok da- ha İhtiyatir hareket edecek değil miydi? Ve bu tabi Senihanın hesaplarına uyamazdı, Onun ıçin, yavaşça kanapeden kalktı, genç kadının yanından uzaklaştı, odanın ortasma kadar geldikten sonra tatlı, lâkin Kati bir sesle: — Bana hiç biyey söyleme, dedi, Bilirsin ki seni gok severim. Kederia ortak olurum Lâkin bu kede- rin nereden ve neden geldiğimi öğ wnmiye kendimde hak ve sıfat görmüyorum. Ve ilâve etti: — Evet, hiç birşey söyleme. Hem hayatta haşkalerr nm nssihatlerile değil, kendi muhakemenle hareket etmelisin! Bunu söylerken Mükerreme dikkatle bakmıştı. Ve anladı ki günahkâr kadm biraz evvelki buhranı ge- girmis, vaziyeti anlatıp nasihatler istemiye hevesi ise bu buhranla beraber gecip bitmişür. Şimdi Seniha “anlat!” diye rsrar etse belkı hiçbirşey söylemek is- temiyecek, yahut hakikati unlatmıyarak yalanlar uy duracak. Bir an, pek krsa bir an, geçkin kız sadece ağabeyisini dilşünen bir kardeş ruhunu duydu. Bu çapkm oğlana tutulup hem de sayesinde gün gördüğü, Adeta açlıktan kurtulduğu kocasınm şerefini çiğni- yer bu ablâksız kadına karşı içi nefretle sarsıldı. Bu, bir an sürdü ve sonra kendine geldi, Lâkin bir şev söylememekte devam ediyor, Mükerrem de artik gilmiye hazırlanıyordu. Senihs hep bakıyordı. Genç kadın ayakta ve ha- reketsizdi. Gözleri kızarmış, fakat yüzünde o demin- k. bitkin hal kalmamıştı. Gitmeden evvel, biraz &vvel- ki o ağlamayı tefsir edöbilecek, makul gösterebilecek bir cümle, bir yalan. bir lâf aradığı besbelliydi. Nihba- yet cümleyi, yalanı, lâf: buldu: — Bugün âsabım dehşetli bozuk. Belki düzelir, ken dime gelirim diye demin âdeta evden kaçtım. Bu ber- bat havada tek başıma sokaklarda yürüdüm durdum. Uç gecedir Üst üste sabahn karşı annemi rüyada öl- müş görüyorum, Bilmem ki ne yapayım? Telgraf mı çekeyim, kdikıp Istanbula mı gideyim? Pek mi fena bulunmuş bir yalandı? Mükerremin â- nasma muhabbetinin derecesini bilmiyen biri buna ka nabilirdi. Fakat onun nereden geldiğini bildiği gibi annesini hiç sevmediğine de emin olan Seniha, bu söz leri hayasızca uydurulmuş Iâflar saydı. Tamamen — Ben de telâş ettimdi. A yavrum, bilmez misin, rüyada ölüm görmek hayır alâmetidir. Annen inşal- lah daha çok yaşıyacak'! — Doğru, ölü görmek sıhhat slimetidir amma, üst üste Uç gece görünce çok sarsıhıverdim. — Esasen rüyaya inanmak çocukluk! — Tatimal, Birden şaralarında söylenecek hiç birşey kalmamış. 1. Ve Mükerrem çıkmak üzere ağır ağır kapıya gider- ken, Seniha tekrar kütüphane ile meşgul olmıya baş- ladı. Fakat Mükerrem çıktıktan sonrs geçkin kız işi birakıp kapıya gitti, kulağını dayıyarak ayak sesleri- ni, ötekinin merdivenden inişini dinlemiye koyuldu. Mükerrem alt kata iniyordu ve ayaklarının dik ve dar merdivende çıkardığı sesler çok sakin ve mutta- ritti, Nüzhetle münasebetini kesmek hakkında biran belki'de verdiği kararı, ancak birkaç dakika süren bir gözyaşı buhranı herhalde tamamen alıp götürmüş tü. Yoksa, böyle bir kararda ısrar edecek kadm el bette böyle salin ve çok tabii adımlarla merdiveni ine |. Müsterih, Seniha, yine işine döndü. XXI Gerçi Mükerrem Nüzhetle arasındaki münasebeti kesmeği ancak bir an düşündükten sonra bundan he- men vazgeçmişti. Hattâ şimdi böyle birşeyin nasıl ha tırma gelebilmiş olduğuna bile şaşıyordu. Fakat ço- cuğun Kapuzda beraber bir gece geçirmek hakkmda» ki teklifini kabule de bir türlü çesaret edemiyordu. Ve o reddettikçe bu Nüzhete olması katiyen elzem bir ey şeklinde görünüyor, sanki Mükerrem kendisinin olmayı reddetmiş gibi bir his duyarak gittikçe öfkesi artıyordu. Soğuksudaki evde son buluşuşlarında onu kollarıma almadan, tamamile soğuk ve âdeta düşman bir sesle demişti ki: (Arkası var) MMMMMRMLLÜLMMİİİİEĞLMEĞLC

Bu sayıdan diğer sayfalar: