22 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-— x Mahkemelerde Bir Hâkimle Avukat ÂArasında İftira Davası Müddeiumumi Suçlu Avukat Hakkında Beraet Kararı İstedi Dün Ağırceza mahkemesinde Çatalca Ceza hâkimi Edip tara- Ffından avukat Bay Hasan aleyhine açılan iftira davası neticelen- dirilmiştir. Müddeiumumi Ahmet Remzi, uzun - bir iddia söyli- yerek davayı tahlil etmiş, neticede suçlu avukat hakkında beraet kararı verilmesini istemiştir. Müddeiumuminin tahliline göre - Türklüğe Hakarete “Kalkmış Dün ağır ceza mahkemesinde bir Türklüğe hakaret davasına bakılmış tir. Suçlu Yenipostane caddesinde süt çülük ve mahallebicilik yapan Bulgar tebaasımdan Petrodur. İddiaya göre, Martın üçüncü günü Postane odacı- larından Zarif, âmiri Cemale Silivri yoğurdu almak üzere Petronun çıra- gından bir tabak istemiş, çırak ta ta- bağı vermiştir. Kendisinde yoğurt bulunduğu halde Zarifin başka yer - den yoğurt almasına kızan Petro, he- men tabağı elinden çekmiş ve Bulgar ça bütün Türkleri kastederek küfret Dün mahkemede Zarif ve müvezzi- lerden Macitle Mahmut şahit olarak dinlenmişlerdir. Macit, Petronun söv düğünü söylemiş, Mtahmut, “Bulgar ca bilmem, fakat Petro, tehevvürle söylediği cümleler arasında Türk ke- Hmesini de kullandı,, demiştir. Pet- ronun çırağı Tirifon ise: — Petro benim elimden tabağı al- dı, fakat sövmedi. Hem de türkçe ko nuştu şeklinde şehadette bülunmuş - tur: Bundan sonra müddelumumi Ah met Remzi aynen şunları söylemiştir: — Petro ecnebi tabiiyetinde bulun duğu halde 18 senedenberi hayatını kazandığı bu yurda minnet ve şük- ran hissi beslemesi icap ederken bi - lâkis parasmı aldığı Türklere hakaret etmiştir. Kendisi bir ecnebi olması ha sebile firarı kuvvetle melhuz bulundu ğundan hakkında tevkif kararı veril- Mmesini ve duruşmasının mevkufen de vam etmesini, gelmiyen şahit Mevlü- dun ihzar edilmesini isterim. Bundan sonra hâkimler müzakere etmişleri muhakemenin gayrimevkuf olarak devamına ve Mevlüdun zorla getirtilmesine karar vermişlerdir. İ -- Suçlu avukat Hasan, bir gün Ça - talcada hâkim Edibin önünde duruş- ma esnasında şahitlerden Ali Şükrü- nün sözünü kesmek ve kendisine ba- zı süaller sormak istemiştir. Hâkim kendisine söz vermemiş ve süküt et- mesi ihtar edilmiştir. Buna rağmen Hasan sual sormakta ısrar göstermiş hâkim Edip: — Susmazsan hakkında inzibati ce za tayin edeceğim, deyince Hasan da: — Tabii edersin, cevabile muka - bele etmiştir. Hâdiseden sekiz ay sonra avukat Hasan müddeiumumiliğe ve Adliye Vekâletine bir şikâyet arzuhali vere- rek hâkim Edibi şikâyet etmiştir. Müddeiumumtlik tahkikat yapmış, aradan sekiz ay geçtiği için hâdise müruruzaman olduğu neticesine vü- rarak takibata lüzüum göstermemiş - tir. Hâkim Edip te bunun üzerine isti- dasmdaki sözleri söylemediğini iddia ederek iftira davası açmıştır. Dün gö- rülen dava işte budur. Suçlunun iki avukatı vakit geç ol- duğu için dün müdafaalarmı yapa - mamışlardır. Muhakeme, müdafaa ve karar için talik edilmiştir. Paylaşılamıyan Çocuk Davası İki ana arasında paylaşılamıyan çocuk davasınım yeni bir safhasına dün asliye altmecı hukuk mahkeme- sinde devam edilmiştir. Bu davada şikâyetçi Fatma İlhandır, Fatma Ne- zahatle, seyyar mahallebici Ali suçlu olarak bulunmuşlardır. Muhakemenin başka bir safhasında Ali ile Fatma Nezahetin kanları tıbbradli müessese sinde muayene ettirildiği için mahke me, Fatma İlhanın kanmın da mua- yene ettirilmesine karar vermiş e muhakemeyi talik etmiştir. Fatma İl han, dün tıbbradli müessesesine gön- derilmiştir. Bunun da kanr muayene edildikten sonra mahkeme kararını Hem Suç Tasnii, Hem Kaçakçılık Sultanahmet sulh birinci ceza hâ- kimi Reşit, dün çok karışık bir dava nm sorgusunu yapmıştır. İddia şu- dur: Balıkpazarında Niko, Sokrat, Pu- li Zoi adlı üç arkadaş ve ortak, mez- bahadan 40 kuruşa aldıkları eti yine kırk kuruşa satmak suretile kom- şuları kasap Etheme karşı rekahet yapıyorlarmış, Ethem bü rekabete ta hammül edemediği için tanıdıklarm- dan Rıza, Mahmut, Sadık ve Kasım- kla görüşmüş ve bunların dükkânma eroin atmak suretile cezalandırılma- larmı kurmuştur, Rıza evvelki gün ge ce bunların dükkânma eroin atmış, Kasım da akşamdan gümrük muha . faza teşkilâtma bunu ihbar etmiştir. Muhafaza memurları sabahleyin er. kenden dükkâmı göz hapsine almiş . lar, Zoinin dükkândan dışarıya beyaz bir paket attığını görmüşlerdir. Bu Paketin içinde eroine benziyen bir toz çıkmıştır. Polis, bunlarım sekizini de hem da. vacı ve hem suçlu sıfatile mahkeme- ye vermistir. Niko ve arkadaşları e- roin kaçakçılığı yapmaktan, Ethemle arkadaşları da suç tasniinden suçlu- durlar, Hâkim Reşit muhakemenin Ğ'fîyî'îmevkuf yapılmasına karar ver. K Rakı Sofrasında Çıkan Gürültü Birkaç gün evvel Alemdarda ge . çen yaralama hâdisesi cürmümeşhut mahkemesine intikal etmiştir. Hâdise nin tafsilâtı şöyledir: Vatman İsmail, Yaşar ve Behçet adlı iki arkadaşını evine çağırmıştır. Rakı içerlerken bir aralık Behçet ko- şum bıçağını kırmıştır. Yaşar arka- daşına ait bıçağın kırılmasından mü- teessir olmuş ve kırık bıçağı Behce- #in İrarnınan aapnlamıştra Dundan san ra hâdise yerine bekçi ve polisler ye- tişmişler, yaralıyı hastaneye, Yaşarlar İsmaili de karakola götürmüşlerdir. Yaşar karakolda sorguya çekilirken vatman İsmailin üzerine hücum et - miş ve suratma yumruk indirmiştir. Bu tecavüzü menetmek istiyen po- lis, Hasan, Nusret ve Tevfiğe de söv müştür. Asliye dördüncü ceza mahke mesi dün Yaşarın sorgusunu yapmış, 12 şahit dinlemiştir. Karar bugüf ve- rilecektir. —O İneboluda Demir Çankırı (TAN) — Tnebolu civarın- da mühim miktarda olduğu söylenen TAN Caröle Lombard ve Clark Gable C. Lambard Holivutun en asil yüzlü ve en asil tavırlı kadınlarından biri olan ve Greta Garbomun bhaşlıca rakibesi ©- larak tanılan Carole Lombard, son günlerde bütün dünya kadmlarının gözdesi Clark Gable ile nişanlanmış- tır. Hiçbir erkeğe tenezzül etmez görü nen güzel Lombard'ın hiçbir kadına hakmıyan Gable ile nişanlanması bü- tün Amerikada derin bir alâka uyan- dırmış ve akla hayale gelmedik dedi kodular uydurulmuştur. ——— Çankırı Postanesinde Memur Kadrosu Dar Çankırı (TAN) — Yeni posta teş- kilâtı ile Çankırı Merkez Müdiriyeti halini almış, kadrosu genişlemiştir.. yo yonlalar l eE B A çoğalmasma raâğmen' memur ader fazlalaşmamıştır. Bu yüzden de hal- kın göndereceği telgraf havaleleri bile güçlükle kabul edilebilmektedir. Postahanede bir an evvel memur ade- dinin Çoğaltılması ve halkım müşkü- lâtla karşılaşmaktan kurtarılması lâ Tevkif Edilen Suçlular Vezirköprü (TAN) — Sırbaşmak köyü muhtarı Mehmedin evine gece- yin giren hırsızlar bir mikdar eşya çalmışlardır. Hırsız oldukları anlaşı- lan Ktranalan köyünden Ali oğlu Kâ. mil ve Bekir oğlu Arif tevkif edilmiş demir madeni bulunmuştur. Madenin verecektir. YOT LA nümuneleri Ankaraya götürülmüştür. sında, Erzurum hanında kâin Afyon Amasya Antalya Ayancık 3afra 3artın 3iga 3ilecik Bolu Çanakkale Çorlu Diyarbekir Dörtyol Düzce Erzurum Fatsa Fethiye Gaziantep Gelibolu SENENİN BİRİCİK ACENTE ARANIYOR ANKARA Anonim Türk Sigorta Şirketinden: Şirketimiz, mevcud acentelik teşkilâtına, ilâveten aşağıda yazılı şehir ve kasabalarda çalışmak üzere mezkür mahallerin tanılmış tacir ve firmaları arasında acente aramaktadır. Bu işe iştekli olanların Şirketin İstanbulda, Yeni postahane karşı- muamelât merkezine - referans- larını da bildirmek suretile - tahriren müracaatları: Geml'k Gümüşhane İnebolu İzmit Kars Kastamonu Kayseri Kütahya Malatya Maraş Mardin M. Kemalpaşa Ordu Rize Sinop Sivas Tokad Urfa Zanguldak HlreNa seşamüşmünanemnan g | Askerlik işleri Yüksek Ehliyetnameli Kısa Hizmetliler Eminönü Askerlik şubesinden: 1 — Kısa hizmetli ve yüksek eh- liyetnameliler 1 ikinciteşrinde Yedek Subay okulunda bulunmak üzere sevkedileceklerdir, 2 — Taşrada olup ta, ayni şeraiti haiz bulunanların mezkür tarihte Ye- dek Subay okulunda bulunabilmeleri için, şimdiden en yakm askerlik şube- sine müracaat etmeleri. Üsküdar Askerlik şubesinden: 1 — 332 doğumlu ve hu doğumlu - larla muamele görmüş kısa hizmet iyetiller T TRMalteşrin VeT 'gunl Ve dek subay okulunda bulunmak üze- re sevk edileceklerdir. 2 — Sevk pusulalarını almak üze re iki fotoğraf ve nüfus cüzdanlarını ve askeri yüksek ehliyetnamelerile birlikte 25 Birinciteşrin 937 günü şu- bede bulunmaları. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları DRAM KISMI U Saat 20,30 da Size Öyle Geliyorsa İL ":ım 3 perde lli e OPEREYT KISMI ler, çaldıkları eşya da geri alınmış- tır. İanacağını hatırma getiremezdi e B 3 Büyük müellif mep *Serini yazmışlardır. a - Ertuğrul Sadi Tek TİYATROSU (AKSARAY) da BU GECE HAMLET YENİ NEŞRİYAT Sinema Objektifi En son sinema da gösterilecek film —mevzuları ile en son Bayan modellerini hayi olal bu mecmuanın ikinci sayısı çıkmış* tır. e atEYAR TUSMAST IKSU DtA Tei li bir kapakla çıkan bu sayıda-güzid? muharrirlerden bir çoğunun güzel y& zıiları vardır. Bir Buçuk Sene Evvel Çalınan At Bulundu Vezirköprü (TAN) — Gümüş Ha* cıköy kazasına bağlı Bedenköyündef Aşir oğlu Hasan Uysalın bir buç sene evvel çalınan atı, panayir münü” sebetile buraya gelen Bafranın Kolaf köyünden Abdullah oğlu Şükrünü! elinde bulunmuştur. Sulh mahkeme” si, atı Hasan Uysala teslim etmiş, DÜ hırsızlık hakkında yeniden tahkikat# başlanılmıştır. BİR BALO HATIRASI haberleri ile çok güzel resimleri ve büyük sinemalar- | Mükerrem hiç bir harekette bulunmuyordu, bir ce- vap ta vermedi. “Ya gelmezse diye çıldırıyordum! Gelmesen ölürdüm!” diyeceğini mi ummuştu? Nüz- het muhakkak ki merak etmemiş, çünkü muvaffakı- yetinden emin, beklemişti. Yüzünde artık geçmiş bir endişenin hiç bir izi yoktu. Genç kadın bir daha, lâkin pek yavaş bir sesle bir daha sordu: ' — Anneniz nerede Nüzhet Bey? . Ve artık çok güzel biliyordu ki, bu anne yoktur, her halde bu odadan içeri girmiyecektir. Acaba deli- kanlı kurnazlık etmiş, kendisine de işin içyüzünü sez dirmeden onu bir yere mi yollamıştı? Yoksa Ruyidil gibi annesi de bu işte yardımcı mı idi? Lütufkârlık e- dip evi birkaç saat için oğluna mı bırakmıştı? Gele- cek kadınm Mükerrem olduğunu da acaba biliyor muydu? Hattâ yukarıda, üst kattaki odasında, oğ- lünun bu yeni macerasının zaferle neticelenmesini garip bir haz içinde bekliyor muydu ? Kendisi gider gitmez Nüzhet onun yanınma koşarak geçirdiği zevk sa atine dair malümat mı verecek, tafsilât mı anlatacak tı? Kaç kere Nuriye Mükerreme oğlunun macerala- rma dair türlü şeyler anlatmış, bu maceralara dair Mükerremin yanında oğluyla şakalara girişmişti. Gö Tüştükleri birçok kadınlar hakkında da: — O tazeyi bizim midesiz oğlan bir zamanlar pek beğenirdi. Bilmem, belki hâlâ da beğeniyordur ya ! tarzında sözler söylemesi de sık sık vâaki birşeydi. Yarm kendi hakkında yine ayni nükteleri sarfetmi- yeceğini kim temin edebilirdi? Şu halde, geldiği gibi gitmeliydi.. Zaten henüz gen- cin kollarına düşmemişti. “Beni mutlaka birakacak- sın, Eğer gitmeme mâni olursan bağırır, mahalleyi buraya toplarım!” diye tehdit etse, belki öteki ken- disini zorla tutmıya cesaret etmezdi. Fakat hiç ses çıkarmadan mıhlanmış gibi duruyor, şaşkın şaşkın bakıyordu. Nüzhet bembeyaz ve bir mermer kadar temiz göğsünü bütün çıplak gösteren beyaz pijaması KISIKANIĞI N HİD SIRRI x — 23 — ile cinsi belli 'olmıyan bir heykel gibi, bir resim gibi güzeldi. Ve Mükerrem tekmil ruhu gözlerine dolarak Nüzhete bakarken gittikçe Ürperiyor, bütün vücudü- 'nü düğün gecesi bile duymadığı derin bir uyuşma ve halsizlik sarıyordu. Fakat günah işlemeyi henüz ka- bul etmemişti. Karşısındakini de hâlâ mı hâlâ anla- yamadığı için ondan ilkönce derin aşk teminatı, mut- lak vefa ve sadakat yeminleri bekliyor, bunların mu- sikisini dinledikten, bunların musikisiyle mestolduk- tan sonra, gideteğini hesaplıyordu. , Halbuki çocuk bu çeşit sözleri yalandan da söyle- miye muktedir değildi. Böylç sözleri düşü işti dakika so;ım ise tekmil varlığı ile yenilmişti. Nüz- het ne kadar zaman isterse kollarından çıkmıyacak, çıkmayı hatırına getirmiyecekti. Na Şu kadar ki, Nüzhet evvelden bir müddet tayin et- mişti. Bu müddet geçince Mükerremi kendiliğinden bıraktı, Sedirden tabil bir eda ile kalktı. Gerinerek ve kollarile hareketler yaparal: vücudünün kaybetti- ği canlılığı ve kuvveti kısmen elde etmiye Çalıştı, sonra da odadan çıkarak iki üç dakika kayboldu. Bu ortamektep talebesi bütün ihtiyatları ve bütün ted- birleri biliyordu. Ve birçok vaziyetlerde inanılmaz neticelerle karşılaştığı için, hiç bir kadına emniyet ve bilmiyordu. Hem bilse de lüzumsuz görecek, söy- lemiye üşenecek, gevezeliğinden dolayı bu çeşit mü- kellefiyetleri hattâ bir tezellül sayacaktı, Genç kadı- nı türlü türlü, hepsi pahalı ve bazısı çok zevksiz yas- tıklarla bezenmiş sedire doğru götürdü ve yanına o- turup belinden sararak: — Ancak bir buçuk saat kadar vaktimiz var, zi- yan etmiyelim, dedi. Bu ses her duyguya o kadar bigâne, aşktan ve hattâ basit bir muhabbetten bile o kadar uzaktı, O derecede maddi ve hâkim bir ihtirasın sesi idi ki, Mükerrem kendisini saran kollardan sıyrılmak ve geldiği gibi hemen gitmek kararını nihayet verdi. Doğrulmak, itip kalkmak istedi. Lâkin şimdi kendi- sini sımsıkı sarmış bulunan bu genç kollar ayni Za- manda çok kuvvetli idiler. Bağırmayı hatırma getir- miyerek kendisini itaat meeburiyetinde gördü. Bi" etmiyor, en kirli olanlarına karşı alınması lâzımgelen tedbirleri en ağır başlı, kürnaz veya toy görünenle- rine karşı da almak icap ettiğinden emin bulunu- yordu. — Bir dakika yavrum, bakayım Ruyidil ne yapı- yor? diye odadan çıkmıştı. Döndükten sonra Müker- remi tekrar kollarma almadı. Hattâ sedirin bir köşe- sine de oturmadı. Elinde yeni yaktığı bir sigara, oda- nın ortasında ayakta duruyor, sanki genç kadını u- ğurlamıya hazır bulunmak için oturmuyordu. Ayrılırken Mükerremi sadece kumral saçlarından öptü ve dudaklarma birden nasılşa gelen sıcak ve güzel bir tebessümle: — Sevgili, pazartesi günü ayni saatte yine burada buluşuruz, olmaz mı? dedi. Mükerrem birşey söyliyemedi. Fakat Nüzhet za- ten cevap beklememişti. İsteğinin bir itirazla karsı- XVI 22.10-997 ——B İ b Seniha yalnız kalınca defterdarım evine giderek —| türlü boş sözlerle vakit geçirmiye kendinde heves, hattâ iktidar bulamamıştı. Birkaç gündür bir türlü ilerilemiyen işini alıp alt kattaki odaya döndü. Bu, W zamanda kendisile pek ahbap olduğu Şükran ismin- de bir-dul kadına hediye etmek üzere yaptığı ve an- cak yarılayabildiği bir örme ceketti. Ve elleri âdeta ayrı bir vücude aitmiş yahut ta bir makine parçalar! imiş gibi bu işle meşgul olurken, büyük bir sabırsız- manda da erken dönmesini hiç istemiyordu. Saat lik içinde Mükerremi beklemiye koyuldu.. Ayni za- manda da erken dönmesini hiç istemiyordu. Saât üç buçuk, dört, dört buçuk olmuştu. Beşte kapınm çalınış tarzından gelenin Mükerrem olduğunu anladI: Taşlığa çıkmadı, yerinden kalkmadı, Hattâ gözle” Fini elindeki işin üzerinde tuttu. Ancak Mükerrem 0” dadan içeri girince başmı kaldırdı, ve hiç ehemmi- yet verilmiye değmez bir mesele sorar gibi dedi Kİ” — Hanımefendi Hazretlerinin derdi ne imiş? — Ev eşyası albümleri getirtmiş te bunları gÖ* terdi, Ses düz, dümdüz ve kupkuruydu. Hiç bir his tâ” şımiyor gibiydi. Konuşma edası, derslerini anlam$” dan ezberliyen mektep çocuklarındaki edanın tamâ” mile eşiydi. Sobanm yanına gitmiş, eldiven içinde bir le soğuktan kızarmış ellerini, şosonların içinde ÜŞ müş ayaklarını ateşe uzatıyor, görümcesinin yüzür asla bakmıyordu. Geçkin kız söylenilen şeye tamamen inanmış gö ründü. Yavaşça: — Ne münasebetsiz, ne saygısız kadın! İnsan pu havada ev eşyası albümü gösterilmek için çağmu: mı? diye mırıldandı. Kalbi, duracak gibi oluyordu. Sanki herşeyin oluP bittiğini ancak şimdi anlamıştı. (Arkası var) —

Bu sayıdan diğer sayfalar: