— a e aa m m m — TAN Yıldızdan San Remoya YAZAN: 5.S. No. 18 Hain, Sarsak Vahdettin Birdenbi irdenbire M uslafa Sabri Efendi: — Efendimiz! demişti. ve sonra, söyliyeceği sözün ehemmi- yetini anlatmak istiyormuş gibi, birkaç saniye Vahdettinin yüzüne baktıktan sonra, büyük bir ciddi- yetlet sözüne devam etmişti. — Şu anda, buradaki vaziyete nazaran, artık (saltanat) ve (hilâ- fet) meselelerini biribirinden ayır- mak mecburiyeti okarşısmdayız... Malümu şahanenizdir ki; (Türkiye Cümhuriyeti), bütün cihan tara - fından tasdik ve kabul edilmiş. bu suretle Osmanlı saltanatı da tarihin sahifelerine intikel eylemiştir. Bi- naenaleyh, artık bu saltanat mese lesile iştigal etmek, abestir. Sanki, bu acı hakikete ilk defâ temas ediyormuş gibi, Vahdettinin rengi, bembeyaz kesilmişti. Musta- fa Sabri Efendi, ameliyat masasın da yatan haztasma, fıtık ameliyatı yapan kayıtsız bir doktor gibi, ta bi bir ses ve vaziyetle devam et- migti: — Hilâfet meselesine gelince... Bilmem, dikkat buyruldu mü?. Şe- rif Hüseyin Hazretleri, size karşı bir defa dahi, halifeliğinizi imz €- decek şekilde hitapta bulunmadı- lar. Bundan da istidlâl edilebilir ki hususi bir maksat gözetiyorlar.. MO gaade buyuruluraa; dâiniz, bir tav- siyede bulunacağım. Vaziyet, cok mühim ve nâzik, Onun için, Çok dikkat ve basiretle hareket"etmek lüzrm.. Malümü semiyenizdir ki; A- rüp kavmi, gayet zeki ve hassastır. Bâhusus Şerif Hüseyin Hazretleri, pek diplomat görünüyorlar. Bil mem ki bu vaziyet karşında, na sil bir hattı hareket takip edece- Hiz? Vahdettin, birdenbire silkinmiş- ti: — Şu halde, bizi niçin buraya da vet etti, Elimizden hilifeti almâk 1çın mi7. Dedikten sonra ,etrafımdakilere gözkezdirmişti, ocalar, derin bir süküt ile mukabele etmişlerdi. Riza Tevfik Bey, sanki bir baygınlık ge çiriyormuş gibi, gözlerini tavana dikmişti. Yalnız Mustafa Natık Pa #n; Istanbulda olduğu gibi burada da efendisine şeczat göstermek is- temişti, — Vallahi, efendimiz... Diye, söze girişmişti. Lâkin her seyde son derecede temkin göste- Ten Mustafa Sabri Efendi, derhsl Söze karışarak: — Paşu.. Paşa!, Efendimiz, ira de buyurmadıkça, mütalea beyan etmek kimsenin haddi değildir. He le Efendimiz, istirahat buyursun. lar, ondan sonra işler düzelir, Diye, Mustafa Natık Paşayı küta davet etmişti, Sabık Şeyhislâmm bu hareketi, sebepsiz değildi, Çünkü, söz öyle bir mecraya girmişti ki; şayet harice taşarsa; bütün ikbal ve saadet ü- mitleri, bir anda idbar ve felâkete e. ediverirdi, Hocaların mak- ; şu fani dünyada, tatlı ö- miürlerini rahat ve refah içinde, hoşça geçirmekti, kaybetmişti. Sa. bık Şeyhislümm, Müstafa Natık Pa gayıniçin susturmak istemesinin hikmetini bile idrâk edememişti. Başını hafifçe sallıya sallıya, başt ni pencereden tarafa çevirmiş; a- Zir ağır sözüne devam etmişti, — Ben. Şerif Hüseyinin gizli 'maksatlarını anlıyamıyacak kadar gefil değilim. Onun; beni buraya ne maksatla davet ettiğini de bilmiyor. değilim... Fakat o, benim için kaz- dığı kuyuya, kendi düşecek... Ben, hele şu beyannamemi neşredeyim. Hilâfetimi, herkese kabul ettirebi- Jeyim. Ondan sonra, onunla görüşü rüm. Derhal Ingilizlerle anlaşaca- ğım. “Beni, Hindisten yolunun bek gisi olmak üzere burada bırakm.” diye yalvaracağım. Onlarm müza- Silkinmişti!.. sine verecekti. “Tam bu anda, net bir inilti işitii- mişti, Sedirde diz çöküp oturama- dığı için bir kenara ilişmiş olan Ri- za Tevfik Bey karımı tutarak yü” ünü ekşitmişti. Yanmdakine: — Aman.. Fena bir veca geldi. E fenğimiz sorarsa, öyle söyle. Diyerek, usullacık sivişrvermiş- ti, iraz daha konuştuktan son- ra, serbest kalan bu adam- lar; Vahdettinin sözlerini kendi zih niyetlerine göre tefsir ederlerken; Riza Tevfik Bey, bütün hayatında ilk defa olarak akıllıca bir düşün- cesini göstermişti. Bir köşeye çek- tiği Şaban Ağaya: — Yahu!.. Bu herifin daha hilâ burnu sürtmemiş.. Gözleri, dsha hâlâ aykırı işlerde. Hem buraya gel.. Zavallı adamım misafiri ol. Onun yüzüne gül.. Hem de, adam- cağızin saltanatını elinden almıya çalış... Papılır şey mi, bu yahu?.. Azizim bu dakikadan itibaren ben den, pası... Eğer Hacı babalar bu a- damm $ö) haber alırlar» sn; Alimalinh, hepimizi ensemizder keserler... Ben, artık buralarda du rücu değilim... Sizin de encamınız, hayırlar olsun. Demişti, Hocalara gelince; onlar da Vah- dettinin bu derecede: cüretkârane düşüncesine hayret oetmişlerdi.. Vâkıa, Vahdettinin sahte hilâfeti i- Ie birçok safdillerin gözlerini boya Mmüya karar vermişterdt Fakat bu nu öyle bir şekilde yapmayı düşün müşlerdi ki; bundan Mekke Kralr- nm biç bir zarar göriesi muhtemel değildi. Hoenlar, başbaşa verip bu meso- le etrafında bir bayli görüştükten sonra, Vahdettinin Saltanat hirsme tadile lüzum görmüşlerdi. Vahdettin, söylenecek sözleri din- ler de sükün ile hareket ederes,e ne âlâ. Etmediği takdirde, kendisi ile alâkalarmı kesecekler; yeni efendi leri olan celâletmeap Meliki Hicaz Hazretlerine, sadıkane kulluk ede- ceklerdi. (Arkası var) (BAŞMAKALEDEN MABAAT) | Fırka İçtimaındaki Tezahür (Başı 1 cide) bağlı bir devlet adamı sanmaktır. İ- nönü milli davalar için nefsini daima unutan, her türlü şahsi ibtirasların fevkinde kalan bir vatandaş ve bir inkılâpgı olduğunu daima ispat etmiş, Öndere ve rejime hudutsuz ve şartsız bağlılığı en ağır imtihanlardan geç- miştir, İsmet İnönü, milli cephe birliğin! el bir Gn * başk ir ve vaziyette tasa etmiye im- kân yoktur, Mei ri ırka toplantısında konuşulan a pi ve son münakaşadır. Memlekette dün başlanan bütün işler devam ediyor, Umumi hayattaki ta- bil inkişaflar dolayısile yeni bir ta- kım faaliyetler olgun bir hale gel miştir, Atatürk, bize bu istikemetleri göstermiştir. Celâl Bayarın yarmki program nutku da tatbikat halktoda inalümat verecektir. Bütün millete düşen vazife, din heretile burayı hilâfet merkezi ya | başlanan işlere müspet alâkalarla za- pacağım. Ondan sonra da, tabii 6- | hir olmak ve yeni faaliyet progranı- larak saltaantı elinden alacağım. O nın tahakkukuna da ayni ruhla çalış Eğer | Istanbul - Atina - Tiran Arnavutlukta Maarif İşi Nasıl Yürüyor ? (Başt 7 elde) franklık bütçesinde milli müdafaa ve jandarmadan sonra maarif tah- #sisatı geliyordu. — Avrupada okuyan talebeniz var mıdır? Maarif Nazmi batırma getirdi- Zimden dolayi memnun: — Evet, dedi. Başta Italya olmak üzere Fransa, Avusturya Ve tek- nik ilimler için de Londrada hepsi 450 kadar talebemiz vardır.» 4 50 talebe, Arnavutluk nü- binde 2 nisbetinde idi, Hesapta bir yanlışlık olup olmadığını gordum Nazır: — Hayır, dedi, Doğrudur. Arna- vutların tahsile ne kadar ebemmi- yet verdiklerini göstermek için 8İ72 şunu söyliyeyim ki bu 450 talebe- nin yalnız 75 i hükümet hesaba diğerleri kendi hesaplarına Oku: maktadırlar, Arnavutluk hüküme- $ muhtelif ecnebi memleketlerdeki talebenin tahsil birliğini temin icin bunları bir memlekette toplamak fikrindedir. Bu memleket te 2479 derim İtalya olacaktır. İtalya bi3€ yakındır, ucuzdur. Talebeyi daima kontrol ederiz. Telebe de isteme her vakit memleketini ziyâret ed” bilir, Paramız olmadığıiçin ber memlekete müfettiş gönderip tale- beyi teftiş edemiyoruz. Halbuki İ- talyada olursa müfettiş birkse gün içinde gider teftiş eder ve gelir. Bundan başka talebenin memlek8- tinde tahsil derecelerini bitirmeden Avrupada tahsil etmesine mizan edemeyiz. Eğer giderse alacesi mektep şehadetnamesini nazari dikkate almayız. F sik Şatkunun Arnavutluk maarifine ait güzel güzel 07- lattıklarma o kadar dalmışım Xİ zaten 16$ olan odanm yavaş yava$ karanlığa girmekte olduğunun far- kına varamadım. Dışardan, boşalan nezaret m&- murlarının sesleri geliyör, akşama mahsus hareketlerin sadası açık penceredeti odaya dölüyordu. Vak tin geç olmasına rağmen ben Ma- arif Nazırmı değil, Maarif Nazırı beni tutuyordu. Fakat ikimiz de memrunduk. O, yapılanları ve yap tıklarmt anlatmakla: ben, umma dıklarımı merakla ve dikkatle din. emekle zevk duyuyorduk. on olarak Maarif Nazırma bundan sonraki maarif ve yapılacak yenilikle ri sordüm. Fağfur bir kâseye do- kunmuş gibi nazır neşeli, neşeli anlatmıya başladı: .— Meclisi Vükelâdan bir karar aldım. Hariç ve dahil memleket- lerde âli tahsil görmüşlerden bir komisyon teşkil edeceğiz, Bu ko- misyon orta tahsile girecek talebe- yi imtihana tâbi tutacaktır. Şimdi ye kadar ilkmektebi bitiren çocuk- Yarı istedikleri gibi orta tahsili ya- pıyorlardı. Bunların miktarmı tah dit etmek ve bu suretle memur &i- nıfı yapmamak istiyoruz, Orta tah- sile giremiyenler için sanayi, ziraat, i açılacak ve oraya alına caklardır. Bü suretle lüzumu kadar memur ayrıldıktan sonra sanâyi ve ziraat adamı yetiştirmiye &hem- miyet verilecektir. Leyli iptidailer- den çıkan talebe ve dağ çocukleri- na zirant ve sanat terbiyesi ver- mek suretiyle istifade edilecektir, Maarif Nazırı son söz Olmuk tize re gençlik teşkilâtından bahsetti: — Maarif Nazırı ayni zamanda bü teşkilâtın reisidir. Bu teşkilât sizin Halkevleriniz gibidir. Memle- kette 22 şubesi vardır. Burada gençlik mütalea eder, konferans dinler, spor yapar. Bu teşkilâtın İşkodradaki ismi Besa, Avlonyada- ki, İsmail Kema), Kuruyadaki Çer- da ve Kuruyay, Görücedeki Riniya Korcare, Ergerideki Drita, Elbesan- daki, Buşkımı Elbesan ismilerini al- mişlardır. Bunların bep$i tarihi isimlerdir. Bu Halkevlerinin reisi, heyeti vardır. Ve o memlekelin pa tarafından intihap edilir- ——— maktır, Mili cephedeki ahenk ve berraklık nekadar fazla olursa bu çalışmalar- dan o kadar çok verim alınır, Ahmet Emin YALMAN füsuna nazaran aşağı yukarı Fesatçılar Iş Başında (Bası 1 incide) temas ettikleri kimselerin Türklükle iç bir alâkası olmıyan yabancı sah tekârlardan ibaret bulunduğunu ve bu vaziyeti protesto ettiğini söyle miştir. Antakya jandarma kuman - danlığına tayin edilen Mihran da ize Başlamıştır. Suriye muahedesi Şamdan gelen omalümata göre, Fransa — Suriye muahedesi bu sym M ünde Frunsız parlâmentosundâ tadil suretile tasdik edilecektir. Ce - belldirüz intihabatı da ayın 22 sin- de yapılacaktır. Suriyede son seylâpta felâkete uğ tiyanların sayısı 1400 ü bulmuştur. Feyezan mmtakalarında müthiş bir ekmek buhranı vardır. Fevkali miser de Martel felâketzedelere 10 bin frank teberrü etmiştir. Komunistliğe Karşı Pakt (Bası 1 incide) Sularına karşı cephe almış bulunuyor lar. Bitün medeni memleketlerin sağ lam ve kurucu kuvvetleri onlarla be- raberdir. Paktın gizli hiçbir hedefi yoktur. Hiçbir kimse aleyhine müte- veccih değildir ve bu üç devlet ile müştereken hareket etmek istiyen bütün devletlere gçık bulunmaktadır. Bu pakt faşistliğin her türlü tehli- koye karşı müdafsaya azmetmiş bü- tunduğu sulh ve medeniyetin bizme- tinde realist bir âlettir.,, Alman delegesi Von Ribbentrop demiştir ki: “— Bu pakt tarihi ehemmiyeti ha- sellâh müdahaleye önayak olmak ü- va muhteliğ devletlerin içinde y2- | plan propaganda ile bu devletleri infisaha uğratmıya çalışan üçüncü en terhasyonalin her türlü tedibine Xar- $i kati bir set çektaektedir. Bu pakt hiçbir kimse aleyhine mü- teveecih olmayıp herkese açık bülün- maktadır. Binaenaleyh, her mületin serbest milli inkişafı ve dünya sulhü için bir garanti teşkil etmektedir... Japon delegesi Hotta şunları söy- lemiştir: “ — Almanya, İtalya ve Japonya bu üçler paktını imzu etmekle dün- ya sulhünü ve nizamunı tehdit eden beynelmilel komünistliğe karşı ken- dilerini müdafa etmek istemişlerdir. Bu pakt her halde çok iyi neticeler verecektir. Buna eminim, Çünkü Ler üç develt de ananeleri itibarile pek eski olmakla beraber, emelleri Kiba. rile gok genç ve milli hayatlarında gok faal bulunuyorlar, Asıl hedef kim? Paris, 7 (A.A) — Malyan —AL man — Jâpön misakı münasebetiyle Echo de Paris i ik diyor ki: “Bu sistem, ihtimal Sovyet Rusya. dan siyade İngiliz İmparatorluğunu istihdaf etmektedir. Bu misaka Imza İ larını koymuş olan üç devlet, Mosko. va hükümetine karşı cidale girişemez ler, Buna mukabil bu üç devletin üçü de İngiltereye ve İngütereye tâbi memleketlere darbe indirmiye küdir dirler. Almanya hava filolarını Log. âra üzerine sevkedebilir. Italya, Mug; rı ve Japonya Hong - Kon ve Singa. pouru tehdit edebilir. Ayni şey Fransa hakkında da söy lenebilir, Salâhiyettar bir zatın dün âcdiği gibi, hakikatte ahval ve vuku. atın ittifak ve tesadüfünde bir firsat görünmektedir. Önümüzde ya. zılmış bir Alman — Italyan muâhede gi vardır. Ve hiç olmazan bu mute. de hakkinda malümatımız Ymevcut. tur. 1936 senesinde Italya, bu kadar ağır bir surette inkiyada mütemayil değildi. Fakat nihayet İkna edilmiş. Epogue gazetesinde M. Kerillis di- yor ki: “Bizim için medeniyetin bu büyük müdafilerinin samimiyetlerine değil. sp de menfaat endişesinden ari ol- 'duklarma itimat etmek müşküldür. Büyük okyanustan Akdenize kadar vücüde getirilmekte olan koalisyon, başka bir gaye takip etmektedir ve- ya edecektir. Populaire gazetesinde M. Laroux, göyle yazıyor: “İtalyan siyaseti, Hitler siyasetine git gide daha ziyade bağlanmakta- dır. Almanya, harpten evvel Avus- turyaya yaptığı gibi (parlak ikinci- sini) vücüde getirmektedir. Alman siyaseti, hızımı almıştır ve Mussolini İz bir vesikadır. Çilnkü, harici mü -| m a 8.11.9317 > (Spordan Mabaat) Taksim Stadyomundaki Müsabakalar (Başı 6 merda) lar, Tki taraf takımları gu şekilde sahaya çıkmıştı: Fenerbahçe: Hüsamettin — Se- dat, Lebip — M. Reşat, Angelides, Esat — Niyazi, Naci, Bülent, Fik- ret, Orhan. Beşiktaş takımı: Mehmet Ali — Hüsnü, Hıristo — Rifat, Hakkı, Feyzi — Rıdvan, Bülent, Muzaf- fer, Şeref, Eşref, Nasıl oynadılar? Yazımın bü kısmını, başlangıç: ta bildirdiğim gibi maçtan sonra i- lâve ediyorum, Oyunun kanaatim- de bıraktığı tesirleri göyle birkuç satırla izaha çalışacağım: Tki taraf ta idman kıvamı ba kımından İyi vaziyette idiler. Lig maçlarının başlangıcında olduk- larını belli etmiyecek bir canlılık ve ahenk gösterdiler, Fenerbahçenin usta muhacimi Fikretin İçte oynaması, sarı lâci- vert tarafın akınlarındaki sürati e- pey eksiltmişti sanırım. Hücumla- rın Beyyalliğini kaybettiren sebebin yarısı da dünkü maçta umulan mu vaffakıyeti gösteremiyen sol açık Orhandadır zannederim. Orhanm akışları alelâde olunca Fikretin İç teki ilerleyişi vakfeli bir hal al - miştı. Ihtimal bu aksaklık ikinci maçta düzelir, Yaşarm yerinde. oyniyan Fener müdafii vazifesini başarmakla be- raber Yüşar kadar muhkem mü- dafi tesirini bırakamadı. Merkez- deki Bülent parlak günlerinden bi- rinde değildi, Fener muavin hat- tx vazifesini iyi başardı. Fakat top- ları ekseriyetle conah değiştirme» den kullandı. Hüsamettin ans- Jı ve isabetli İdi, Peşiktaşlıları o gelince; hücüm hatları, ikinci devrede Hakkı ileri geçinceye kadar şöyle böyle idi. Yan muavinleri ağır olmakin be- raber fenâ iş görmediler. Hücu- ür İY ak okserT Kkışısida fvepey geri katyordu. Bu yüzden kürgı tarafa rmüdahalölerde hayli ser best bırakıldı. Müdafanda Hüsnü- yü geçen seneki sürstinden biraz daha kaybetmiş bulduk. Buna mu- kabil süküneti ve temkini gçoğak mıştı. Eskiden olduğu gibi kızarak başını alıp ortalara fırlamadı. Kar- sısmdakilerle inatlaşıp çalıma Xe- Pılmadığı için lüzumsuz tehlikelere meydan vermedi, Beşiktaş kalecisi | pek müşkül kurtarışlar yapmak mecburiyetin- de kaldığından seyirciler indinde iyi not almadı. Hakem Nüri Bosut dünkü ka- dar mühim ve sıkı oynanan bir ©- unda bifaraflıktan ayrılmıyarak şikâyete meydan vermiyecek gekil. de vazifesini ifa ett. Galatasaray - Topkapı Fenerbahçe - Beşiktağ oyunun dan eyvel yapılan Galatasaray - Topkapı maçını 2-1 Galatasuray- başla büdde. Topkaptlılar canla başla ri ve öğrenebildikleri kadar çalış. bılar, Hücum hatlarının bilhassa ortası namevcutu. Müdafaası da rakiplerinin dağınık ve maksatsız oynayışı yüzünden milessir gözük- tü. Galatarasayhlar dünkü maçta oyunlara yeni başladıklarını, biri- birlerile anlaşma hususunda henüz yadırgudıklarını, sürztlerinin ya Tısına gelemediklerini farkettiler. Akıllarından geçeni âdeleleri haz- kile ifa edemiyordu. Adalelerin &ı- vammda olmayışi bir devre sonra şuur tarafını da bezdirdi, Biribirine bağlı, bir kısmı di. ğer kısmmdan daha ağır işliyen makinelerdeki tam randıman ver. miyeh hali sarı kırmızılılarda gör. dük. Humanit& gazetesizden: “Dünya, bundan böyle demokratik hürriyet memleketlerine müdabale - de bulunmaktan, harbe tahrik etmek ten, fütuhat maksadını ve faşist ta- hakkümünü tatmin için & taarruzda bulunmaktan İbaret olan müşahhas taş 1-1 berabere sahayı terkediyor | > Kadıköy ve Şeref Statlarında i (Başı 6 ıerda) da Daniş Kale yakınında aldığı pası iyi kullanarak Süleymaniyenin g0 lünü yaptı. Biraz sonra Eyüplüler buna Zekâinin frikikten yaptığı #â- yı ile mukabele ettiler ve maç bu şekil değişmeden 1 —1 beraberlik- le nihayetlendi. Beykoz — Vefa: Günün ikinci maçı geçen sene müsavi puvanla Istanbul beşincisi olan Beykoz — Vefa (takımları arasında ye püâr, Nihadın idaresinde oyranan bu oyun kuvvetlerin müsavi olma- «ndan dolayı çok heyecani: oldu. Ve ilk devreyi Vefa Muhteşemin iri. kikten yaptığı bir golle 1 — O galir bitirdi, Ikinci devreye Beykoz bü- yük bir enerji ile başladı ve Tur- hanın yaptığı nefis bir golle bera- berliğe kavuştu. Maçın bundan sonrası her iki ta” rafın galibiyeti lehine çevirmek için çalışmasiyle geçti ise de neti- ce değişmedi ve takımlar 1 —i beraberlikle sahadan ayrıldılar. — — ——— -—YA , . Mülâyim-Hintli . .. . Intikam güreşi . (Başı 6 merdan) * kalacaktı. Onu da gördük. Hintli dangettikçe Mülâyim aze yordu. Hakemin üç saniyeyi say- müdığını bağırarak ve hakeme karşı bazı lâflar katarak protesto etmeğe başladı, Hakem Sami Ka- rayelle Mülâyim arasmda ring hü rici ikinci bir güreşin başlamasma bereket versin meydan verilmedi ve dün geceki mesele de Mülâyi- min yenilmesile böylece kapanmış oldu. Diğer müsabakalar. Mülâyim, Hintli maçından evvel yapıdan müsabakalar şu neticeleri vermiştir: Birinci güreş: Süleyman, Hur- gile yirmi dakikada berabere, Ikinci güreş: İsmu'lle Mehmet te barabere kaldılar, SmdırgalıIb.. rahim yine güzel güreserek rakibi ni on dakikada tuşla yendi. E.Ş. dl pm Barutgücü Sahasında Düh Bakırköyünde Barutgücü sahasında beş bine yakm seyirci ö- nünde Barutgücü ile Istiklâl 1d- mahyurdunun genç, B ve A takım- ları kargılaşmışlardır. Genç takim- Jar maçı 5 —0 Barutgücünün üs- tünlüğü ile, B takmları maçı 1 —i j Ahmet Ademin idare ettiği A takımları maçı da 2 — 0 Barutgü- dünün gelibiyetiyle bitmiştir. Bu son imaç çok . zevkli olmuştur. ——— Göztepe Parti Kongresinde C.H. Partisi Göztepe ocağı dün on dördüncü kongresini, başkan Ziya Gülnaym relisliğinde yapmı, idare he- yeti raporu Okunmuştur. Raporde Göztepemin susuzluktan kurtarılması ve bozuk yolların ide başarılan İşlerden bahsedi Bon“ ra da yeni idâre heyeti seçilmiştir. Reis Denizyolları baş acentesi Ziya, azalar, mühendis Abdurrahman Naci, eczacı Celâl, tüccardan İzzet ve Ha- siptir. Adanadaki Maçlar 'Adana, 7 (TAN) — Burada grup biriheiliği maçlara devam ediliyor. Bugün Diyarbekir — Mersin şampi- yonları oynadı ve Mersin 2—i galip — ————— —— bü siyaseti adım adım takip etmek geldi, Salı günü de Mersinle Adans şampiyonları oynıyacaktır. > ASİPİN KENAN n Halis ve hakiki tabletleri sıhahtini bir siyaset karşısında bulunmakta - soğuktan ve bütün ağrılardan kor İSMİNE DİKKAT İl