16 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

x 16 .9 . 937 TAN Gi"İelîk—(iı.ııe'l'e 'ANLAŞMUHARRIRI TAN’ Met Emin YALMAN ki,d_'"*hhedefiâ Haberde, fi- ü €r şeyde temiz, dü- &l:lşmmî olmak, kariin X'îm!'a çalışmaktır. SGÜNÜN MESELELERİ b.'hYIıllcıı'ındıı l |:Iq|.' Muhtaç Noktalar M" sahillerinde yalmız Türk & işliyebilir. Olunca bu gemilerde halkım Cap kolaylıklar göstermek i- m.,:'“'- Halbuki sağdan, soldan de- Sok gi T servisleri hakkında bir- ı Yetler işitiyoruz. & birkaç satırla şurada hulâ- 7 || lxm faydalı buluyoruz: hrı., sahiline işliyen va- thq.nh,:tlm kifayet etmiyor. Ka- Üa hl:“"y“" Oudan sonra Inebolu hı,,u"ryok'ıı ve eşya almak imkânı 2 * Keza dönüş seferlerinde 'hk diğ Trabzonda doluyor, ve ar- ”“ İskelelerden ne yolcu bine- »e he de eşya yüklenebiliyor. Te p AYancık, Zingal Şirketinin ih- hd.n tlesidir, Bu şirket her sene bu- *q* M"kuç milyon liralrık mal sev- bu <| Böyle olduğu halde vapurlar €ye uğramaz,ve şirketin ih- Vaktinde yapmasma imkân | | FF FTf ge vlpurlarda ne radyo, ne de Düra Servisi vardır. İstanbuldan va- h , ihdiniz mi, bir hafta dünya İ- I):::'llm kesmiye — mecbursunuz. ta , O8mız şehirlere de henüz gaze- leyş miş olduğu için olup biten- he GÜ"eıııırıiye muktedir. - değilsiniz. n bir hafta dünya İle alâka- r'.ıı'—m!k, onu radyo ve telsizin bu- hîn devirde habersiz bırak- 4 7 olmasa gerektir. & hu:amdenlzde' işliyen vapürlar- tağı, ek, her midenim kaldrramıya- k“ k“d&t fenadır, Fiyatlar ucuz, fa- Ni. ilan malzeme kötüdür. Va- tğr ç Msan midesini bozmadan gide- $ Y&re varamaz, H, — Bursa, hamamlarile her sene Eö"o Ziyaretçi çeken bir şehirdir. Ven ü Olduğu halde Mudanyaya işli- 'Urlara binmek mecburiyeti kimseleri Bursaya gitmekten llıl.mhn!!tmektediı'. Çünkü bu hat- lan vapurlar iptidai, pis, ve Mlq * Yolda vapurun dümeninin Tn ç. BU çok defa vâkidir. Yolcula- %y% salonlarda vakit geçirir. Mu. 'üıqmübi kısa bir yolu altı saatte heı haj Vapurlarla bu seferi yapmak teşvik edici bir iş değildir. deniz ve Cenup sahille- edilmek üzere gelen mal- Soğu günlerce, hattâ haftalarca İYe mecbur kalmaktadır. l İ I k— a De voli rvisi hal. 'nı“ l!llZ)O arınm S© b % TİZET 'acına cevap vermekten uzak- Yalnız vapur noksanmdan doğ- d:')' değildir. Mevcut vapurlar. azami derecede istifade edi- ir. hb""%ümnda olduğu gibi Deniz- t%jı & da seferlerin muntazam, h.k ' Ve ihtiyaca cevan verecek bir Setirilmesi en büyük tememni- Staç; Umarız ki, Denizyolları mev- “Sanları bir an evvel izaleye ça | "p% Ve sahillerimizde yalnız Türk te"'hk kullanmanın faydalarını gös- be, S için elinden geleni yapacak- NN e Hanan İşi Sride Bırakmıyalım M'lı:t:::"l sokakları, alınan sıkı ted- lir Çipı Yesinde bir müddet temizle- Olmuştu. Sokaklarda karpuz tükürüğe rastgelinmiyor. Soön günlerde bu tedbir gev- K eüpol“ Bgerektir ki, yine sokak- P. lüç görüyoruz. i ıque. lede hem halkın, hem be- İn ı*h"qu Suru vardır. * başladığı işi sonuna ka- — * *tmelidir. Halkm alışması TAN Akdeniz meselesi, günün en büyük siyasf davasıdır. Bu denizde hayli uzun bir kıyısı olan Türkiye, Akdeniz meselesile, bilhassa bu denizde sulh ve emni- yet işlerile çok yakından alâkadardır. Bu itibarla bugün buraya maruf Fransız muharrirlerinden Jean Roger'nin bir makalesini naklediyoruz. Fransız siyasi mu- harriri, Fransa - Türkive münasebetleriyle Şarki Akdeniz mevzuunu, tabii, bir Fransız gözile tahlil etmektedir. ÜRKİYE İLE FRANSA “VE SARKİ AKDENİZ EMNİYETİ Yazan: Jean Roger T ürkiyeyi seven Fransız- , Tar, son birkaç ay için- de, Albert Sarraut'nun “Asır- larca devam eden bir ittifak ve karşılıklı anlaşmadan miras kalan,, diye tavsif ettiği Türk - Fransız dostluğunun bir defa daha bozulmasına şahit olmak endişesine maruz kalmışlardır. Bunlar, şimdi, Fransız - Türk dostluğunun yenilenmekte ol- duğunu geniş nefes alarak gör- mekte ve bundan doğan şere- fi, muğlâk ve nazik bir mese- le teşkil eden Sancak mesele- sinin adilâne bir cömertlikle halledilmesi hususunda Del- bos'un sarfettiği gayretlere atfetmektedirler. Bununla beraber, bazı kimselerin ruhi ve manevi dileklerini tatmin eden bu yakınlaşma büyük bir po litik durendişliği dahi ifade eder. Ankara zimamdarları “Türkiye cümhuriyetinin akidesi realizm” ol duğunu tekrar ederler, Türkiye zi- mamdarlarının teşkil ettikleri bu imtisal nümunesinden Fransanm neler kazandığı tetkike değer bir mevzudur. Garbi Akdeniz faciası yüzün- den hipnotize edilmiş bir halde bu- lunan biz Fransızlar, Akdenizin Şark havzasınımn Avrupa devletleri menfaatlerinin en karısık bir dü- gua noktası ve bir entrikalar mer kezi olduğunu, bazan unutmakta- yız. Şarki Akdeniz havzasında ge- nşleme ihtirası güden devletlerin hırsları, müesses vaziyetler ve garp demokrasilerinin, sulhü muhafaza ya matuf iradeleriyle karşılaşmak- tadırlar, İtalya, İngiltere, Almanya ve Fransa arasında hararetli bir re kabet devam edegelmektedir, — aşizmin empeyalist tasav- vurları malümdür. Akdeni- zi bir İtalyan denizi haline koymak hülyasma kapılmış bulunan Musso- lini “Akdeniz, İngiltere için yalnız bir yoldur; fakat İtalya için hayati bir mesele teşkil etmektedir.” de- miştir. Akdenizin sahil kıtalarını e- konomi bakımından tahakkümü al tma almak Musoliniye kâfi gelmd- mektedir. İtalya Libiya'ya hâkim- dir ve yeni İtalyan imparatorluğu- nu bir tek blok haline getirebilecek olan Mısır hakkında iştihalı emel- ler beslemektedir. Duçe ayni zaman da: “Bir tayyarenin merhalesiz katedebileceği derecede İtalya sa- hllerine yakın bulunan yerlerde gayri meskün topraklar” mevcut ol duğunu da işaret etmiştir ki, Anka ra Hariciye Vekili bunu: “Acaba İtalya neden bizi hiç olmazsa anah- tar deliğinden gözlemekten kendi- ni alamıyor” tarzında gayet pito- resk bir surette tefsir etmiştir. Ma- amafih Musolini bu sözlerile Suri- yeyi dahi kasdetmektedir. oma, ihtiraslarmı tahakkuk R ettirmiye hümmalı bir su- rette çalışmaktadır. Pantellaria- nım tahkimi, daha şimdiden, Sicil- ya - Tunus geçidini kapamaktadır. Libyada Tobruk, on iki adada Ro- dos ve Lenos, Mısır, Boğazlar ve Karadeniz, Suriye ve Süveyş met- hallerine hâkim olan bir seddin baş langıç ve intiha noktaları demek o- lup bunlar Türkiyeye ait olan kom- içim buna ihtiyaç vardır. Diğer taraftan da halkımız, kendi şehirlerini kirletmenin ayıp olduğunu gözönüne alarak, sokakları temiz tut. mıya, yerlere tükürmemiye, sokakla- ra çöp atmamıya dikkat etmelidir. Halk ve belediye elele vermedikçe, beraber çalışmadıkça şehir işlerinde muvaffak olmanmım imkânı yoktur. K D.-4292- 2 2..mn Orta Akdenizin en mühim şu sahilleri tehdit etmektedirler. İtalya, bundan başka, Türkiye, Yu- nanistan ve Yugoslavya ile bir pakt akdi için bütün Akdenizde entrika- lar çevirmektedir. Hoş, bu hususta yalnız Yugoslavya'da muvaffak ol- duğu görülüyor. En nihayet, Suri- yedeki faşist tezvirleri ve faşizmin, Fransa ve İngiltereye karşı ayak- landırılmış bulunan Panarabizm'e el altından yaptığı yardımlar dahi bilinmiyen şeyler değildirler, lmanyann Balkanlarda ve Yakın Şarktaki faaliyeti İ- talyanınki kadar göze çarpmıyor. Almanya, ham madde hususunda- ki ihtiyaçlarını, kendisine verilmesi ni istediği müstemlekelerden ziya- de Avrupanın cenubu şarkisinden ve hattâ garbi Asyadan tedarik et mek istemektedir. Balkanlarda, Türkiyede ve İranda kendine hâ- kim ekonomik bir vaziyet tesis et- mek isteyişi bundan ileri gelmekte dir. Drang nach Osten'in, şarka a- kışm ve ikinci Vilhelm'in pek sev- diği Bağdada iniş hareketinin tek- rar başlamış olduğu, mübâlâğasız- ca, iddia olunabilir. Bulgaristanın kolonize edilmesi nihayete ermekte dir; Romanyanın kolonize edilme- si de, Frankofil meyiller sahibi o- lan Romanya milli köylü firkası- nın ithamlarını mucip olacak de- recede ilerlemiştir. Almanya ile Yu goslavyayı biribirine sıkı sıkıya bağlıyan ticari anlaşmalar akdo- lunmuştur. Berlin Türkiyeyi vas-âl leştirmek istemekte ve Anadolu- nun tabil servetlerini işletmek ve kıymetlendirmek için Türkiyeye iş birliği teklif etmektedir. İrana ka- dar uzanmış olan Türkiye seyahati esnasında Dr. Schacht, kârlı anlaş- malar için müzakerelerde bulun- muştur. » ngiltere, İtalya ve Almanya ı nım faaliyet ve teşebbüsle- rinden telâşa düşmektedir. Alman yanm Küçük Asyada bulunması İranm İngiliz tesirinden sıyrılması ve Hindistanın kara ve hava yolla- rmm daimi bir tehdit altına girme- si demek olur. İtalyanm Tobruk ve Rodosta mevcudiyeti Avrupa ile Hindistan ve Asya arasının kesil- deniz üssü İngilterenin elindedir: etİÜ M İĞE ĞÜĞÜ 5nnn iaran mesi ve Mısır gibi Filistinin de tah- dit altma girmesi demek olur, Karadenizin kapatılması ile bera ber Rus yardımınım imkânsız bir hal alacağı; Kafkasya, İrak ve Ro- manyadan petrol tedarikinin im- kânsız bir şekle gireceğir Suriye ve Lübnanın elden çıkarılmış olacağı; daha şimdiden hasmın iştiha nazar larmı celbeden Cibutinin müdafaa- sınm imkânsızlaşacağı; Hindiçini- nin Avrupa Faşizminin müttefiki olan Japonyanın hırs ve iştihasına açık kalacağı dikkat nazarında bu- lundurulacak olursa Fransa dahi, kendi tamamiyeti mülkiye ve emni yetinin ve sahibi bulunduğu müs- temleke imparatorluğunun ne ka- dar tehlikeye maruz bulunduğunu bir türlü tayin edemiyor, demek- tir. H ırs ve menfaatlerin biribi - rine girdikleri bir zaman ve vaziyet sırasında Türkiyenin iş- gal etmekte bulunduğu mevki ve mevzi, hayati bir ehemmiyet ve kıy meti haizdir. Boğazlara hâkim bu- lunan Türkiye, Rus filosunun ve Karadeniz petrollerinin geçmesine müsaade edip etmemek kudretini haizdir. Ordusu, hava kuvvetleri, gittikçe inkişaf ve tekâmül eden do nanması Türkiyeye, Suriye, Filis- tin ve Mısırın müdafaası ve Sü- veyş Kanalmn mürakabesi işlerine müdahale imkânlarnı vermektedir. Kendisini İran, İrak ve Efganis- tana bağlıyan Şark Paktı çerçevesi içinde hâkim bir rol oyniyan Tür- kiye bu memleketler ile irtibat ve muvasalayı kolaylaştırmak veya- hut menetmek ve hattâ, bu pakta dahil bulunan devletleri Avrupada ki siyasi birliklerden şuna veya bu- na doğru tahrik ve sevketmek kud retini haiz bulunmaktadır. Geniş- lemek emelleri besliyen Avrupa fa şizmleri tasavvurlarının muvaffa- kıyetini temin edebilmeleri için; garp demokrasileri de vaziyet ve mevkilerini muhafaza ve müdafaa edebilmeleri için Türkiyeyi elde et- mek hususunda kat'i bir lüzum ve ihtiyaç içindedirler. Bunun için son aylar zarfında Ankara ile bu iki rakip grup ara- sında gayet sıkı bir temas vukua geldiğine şahit bulunuyoruz. B talya ileri atıldı ve Sancak ı meselesinden doğan müba- yenetten istifade etti. Faşizmin müstemlekeci emeller takip ettiği inkâr olundu. ve “İtalyanın Akde- nizdeki adaları, İtalyanın Türkiye- ye karşı askeri birer ileri mevzii demek değildirler. İngiltere adaları gibi İtalya adaları da, ancak, İm- paratorluk muvasale yollarının hür riyetini temin vazifesile mükellef- tirler.,, denildi. Boğazlar hakkında akdolunan yeni anlaşmanın tasdi- kma mukabil Roma, Türkiyenin Boğazları Ruslara karşı kapama- sını temin etmek istedi. Geçen şu- batta Milânoda vukua gelen konuş malar Türkiyenin İtalyanım görüş çerçevesi içine girdiği zannmı u- yandırır gibi oldu ve hattâ Anka- ranım, ayni mükâlemelerde bulun- mak üzere Yugoslavyayı teşvik et- tiği söyenlmektedir. Almanya Tür- kiyeye müsaadekârlıklarda bulun- du. Almanya Ankara ile sıkı bir iş birliğinin, şark paktı vasıtasile bu işbirliğinin İran, İrak ve Efganis- tana dahi şamil olacağı kanaatinde dir. G arp demokrasileri bu hal kar şısında hareketsiz kalmış değildirler. İngiltere, tehdide ma- ruz kalan Maltanın müdafaası işini Kıbrıs ve Iskenderiyeye nakletti. Ingiltere Hayfayı takviye etmekte olup, temin edildiğine göre, Yuna- istandan Giritte ke bir üs- sü bahri verilmesi vaadini almıştır. Fakat en ziyade ehemmiyeti haiz olan cihet İngilterenin, Türkiyenin dileklerini yerine getirmek sureti- le Montreux'de Türkiye ile anlaş- mış olmasıdır. Geçen mayısta Lon- drada vaki olan konuşmalar bu an- laşmaya kati şeklini verdirmiştir ki, bunun manidar tezahürlerinden birini, şiddetli bir Alman rekabeti- nin mevcut olmasına rağmen, bir Ingiliz firmasının Türkiyede büyük demir fabrikaları inşası imtiyazını almış olması teşkil eder. Şimdi bu fabrikalar inşa — edilmektedirler, Londra, hiç olmazsa, Türkiyenin hayırhahane bitaraflığını temin et- mektedir. Bu suretle, İtalya ve Al- manyanın ittisacuyane tasavvurla- rıma yardım edeceği zannı hâsıl o0- lan Şark Paktı, bilâkis, bunların hulül ve nüfuzuna karşı bir mâni halini almaktadır. Fransa menafii dahi ayni dür- binlik ve — muvaffakıyet — ile müdafaa edilmiştir. Biz şarki Ak- denizde, İngiltere gibi, kuvvetli ve teşkilâtlandırılmış istinat noktala- rından mahrum bulunmamız saika- sile Türkiyenin dostluğunu temine daha ziyade mühtacız. Demek olu- yor ki, bu mıntakada statükoyu mu hafaza ve idame edebilmek için An- karaya dayanmak zaruridir. Silifke Hapisanesinde Mahküm Adedi Azaldı Silifke, (TAN) — Hapisanede al- ti ay evvel 140 mahküm varken bu mikdar şimdi 83 e düşmüştür. Bu hal son zamanlarda vakaların azaldığını göstermektedir. Ankarada Yeni Bir Asfalt Yol Ankara, 15 (TAN) — Yenişehir de Kâzımpaşa caddesile, Cebeci ara- smdaki yolun asfalt olarak inşasına bugünlerde başlanacaktır. İstimlâk muamelesi bitmiştir. Bu suretle Emniyet Abidesi, bir yandan istasyona; diğer yandan Ce- beciye asfaltla bağlanmış olacaktır. FIKRA Hareket Anadoluyu dolaşıp gelen bir otomo. bil inin bütüm leket yol- larında büyük bir fark gördüğünü yazmıştım. Ayni acente her sene va- sati satmakta olduğu 1400 arabanın, bu sene 4000 e yaklaştığını haber verdi. Hükümet benzini ucuzlatmak- la, araba kullanmak imkânmı artır- mıştır, Fakat en başta umumi kalkın- manın tesirini zikretmek lâzımdır. | Pazar günleri Istanbulda 150 bin kişinin hareket etmekte olduğunu ga- zetelerde okumuştum. Fakat şehrin bütün yazlık evleri, son odalarına ka- dar kiracılarla dolmuştur. Bunların çoğu Anadoludan gelmedir. İç turizm büyük bir hızla inkişaf ediyor: Kışın sıcak Akdenize veya karlı dağlara doğru akmlar bu hareketi tamamlı- yacaktır. Şimdi bütün memleketin ağzında bir parola var: Yol! Uludağın kış spor mevsimi, Avus- turya dağlarından daha fazla ve bi- zim Elma dağının ise ona müsavi ol- duğunu (4 ay iski!) sporculardan işitiyoruz. Ankaradan Elmadağı, kı- şın aşılmak imkânsız olan 16 kilo- metrelik mesafedir: Uludağa hava yolu çıkış masrafımın da 300 bin li« radan fazla olmadığından bahsedi- yorlar. Fakat bir de Başbakanımıza sor- malı: Kimbilir cebinde her biri 300 bin lira ile bitiverecek kaç bin böyle iş projesi var! — FATAY Karşılanma ve Uğurlanma “KXnkara ile Iİstanbul arasımdaki seyahatlerde vekiller ve memurlar için yaprlan karşılama ve uğurlamalar hakkında yazdığınız makaleyi diğer pek çok karileriniz gibi ben de mem- nuniyetle okudum, Ben hususi bir müessesede memu- rum. Şurasını ilâve etmek isterim ki karşılama ve uğurlama âdeti göre- LA A Okuyucu mektubu P AAA lere de yayılmıştır. Ankaradaki mer- kezden gelen bir âmiri karşılamak ve« ya uğurlamak için memurların vazi- felerini bırakıp istasyona gitmeleri tabii görülmekte ve müsamahaya uğ- ramaktadır. Ankara memurları için de ayni hal vardır. Bizim gibi can -« dan halkçı olan ve zamana çok kıymet vermesi lâzımgelen bir memlekette u- muma veya müesseseye ait olması lâ- zımgelen vakitlerin hülüskârlığa feda edilmesi büyük bir noksandır. Yine çok haklı olarak söylediğiniz gibi bir âmirin merasimle kabul edi- leceği sıralar vardır. Fakat İstan« bulla Ankara arasındaki seyahat cid- den Kadıköyünden Köprüyo gitmek gi bi bir şey olmuştur. Kurulan fena â- deti kırmak lâzımdır. Bilhassa vekil. lerimiz samimi surette halkçı ve inkı- lâpçı insanlar oldukları için bir gece- — lik mutat bir seyahatten sonra hü « lüskârlık şeklinde yapılan karşılan » ma ve uğurlanma kendilerini sıkıyor. Öyle vekiller bilirim ki, bundan kur- tulmak için Ankarada Gazi istasyo - 'nunda trene binerler ve İstanbulda Pendikte trenden imerler. İ Makalenizdeki diğer bir fikre de ta. — mamile iştirak ederim ki, o da en küü- çük teferrüata ait işlerde bile halkım sevgisini ve saygısını kazanmanınm, inkılâbın muvaffakıyeti için en has « sas bir hedef olduğudur. Nişantaşı: F. G. N. D Diğer bir okuyucu diyor ki: Manevralar münasebetile seriye al- dığınız yazıların 9 uncu başmakalesi; diyebilirim ki,şimdiye kadar yazı- lan yazıların en mükemmelidir. Sizi bir okuyucu sıfatile tebrik e- — derken, memleket ve halk menfaatine — böyle yazılara ihtiyaç duyulduğunu da ilâve et dimi al d K. Akyar Ktan l ERBAAYA POSTA ERKEN GİDECEK A Erbaa, (TAN) — Erbaa — Lâdik arasında her gün posta nakliyatı te- min edilmiştir. Evvelce mektup ve 4 gazeteler üç, dört gün farkla almır- den, bu sayede iki günde alınmış 0- — lacaktır. Ayni zamanda her giün Lâ- dik istasyonuna kadar vasıta bulun- ması halkın çok işine yarıyacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: