23 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

23 Ağustos 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T R. AA AU ARE Te x ö 8 ver TPAN Gündelik Gazete BAŞMUHARRIRI NıAh"'" Emin YALMAN biz de,mhhedefi: Haberde, fi- Füst, &a €r şeyde temiz, dü- gizete.;ııum olmak, kariin İmıya çalışmaktır. r- x_î%,ğ_ (ĞÜNÜN Mesr MESELELERİ Tzanem CO Tip ve ha AtlIğı methetmek biraz ga- &6 n Ç'Ok ta korkunçtur. Fa- Olu Zi göz önüne getirecek mnr;:k' _hl' Şehirde kasvetli, esra- Tit 'pf" Ve insam ölüsünü bir süp. larm _v’ İBinı haline sokan mezarlık- ekli, yçüNda güzel tarhedilmiş, çi- Wmı:,ğxçh Yeşil bir asri mezarlığın Yetini daha iyi anlarız. Çünkü Yalnız ölenlerin, ebediyete ka- değil İrahate çekildikleri son durak * ni zamanda yaşayanların, mlardan kalam hatıralarmı bir âbidedir, ymkîrğcaahmedm ucu bucağı gel. Zatlar,, / Künç ve canavar dişli me- Tinda T düşünen; bir de bunun Yya- İ m ” Ze tarhedilmiş çiçekli, ağaç- önüne , temiz bir mezarlığı göz Birincisi Piza insana daima ölümü ha. diğeri, tüyler ürpertici bir heyecan, hiş W“ı:tmlhn tazeliyen temiz bir m:’;te Ankara böyle güzel, temiz ve tq,,“"" bir mezarlığa sahip olmak. Suna, — *Ni mezarlık, Kale'nin doğu- civnn:e Kayaş'a giden tren yolunun Wkln;; 350,000 metre murabbar bü- Sirf de bir yerdir. Buraya kadar Yol yaç TlIğa gitmek için asfalt bir dipi Pilmiştır. Mezarlığın etrafı şim. dw.:::k bir duvarla çevrilmiştir. Bu Mu"i’ çok yerlerinde müselles * . Bunlardan bazıla- n “Yardır. M ve bazıları aile mezar- hn%k:;lmugâh olarak kullanıla. bulyapı, ” Buradan mezarlığın - içine Mezıllar, ve yollar uzanmaktadır. lıi:.:"'kü bir mesçit, bir kilise ve Üen m ülvımıır. Ve muhtelif din- 5 er ayrı ayrı kendi yerle- B Gelkekir hlı.:::"'kt“ vatana millete değerli Tün g *Tde bulunan devlet adamları- li ilmesi için büyük ve kubbe. ki vücude getirilecektir. Bu kg:h Üstü açıktır. Bu binanım bı." ;:W sahanın en yüksek nok- bu bi üre şeklinde inşa edilecek M ve Ti Ortasmda yime su tesisatı- Tüzim skiyeyi havi bir havuz ile bir M kurutmuşlur. lııqî"î Sahalarımın hemen hepsi, Üzere « Mekke istikametine gelmek birçop, ÇTi edilmiştir. Mezarlığın taştar, ' Tinde tabut konacak musalla he ç Ve mihrapları havi namazgâh. “"'uıı,ı:. Açıka namaz kılmıya ha- olmadığı zamanlar için ka- fılabilir. namazgâhlar dü- *İnedi di Bir bina K %h“k Yerlerde bekçi evleri yapı- Üü y " Bu evlerden birkaçı şimdi. dük, mıştır. Mezarlıkta bir de öl- h“yhı Sonra cesetlerinin yakılmasını m%:h"“'"în arzusunu yerine womıtuvu vardır. Açıkta Köfte Satışı Yasak . el bılhuî!y' şehrin bazı yerlerinde ve kaj işçilerin bulunduğu mınta- SOkakta ve açıkta köfte ya- Yap Öfteiy TI yasak etmiştir. Sey- Yühtiyay T eti - bulundurdukları, h"eı—in * Pişirdikleri ve sattıkları Fürtije PSi tamamile kapali'olmak Yapabileceklerdir. : Dilip gi ZİI' VOzzmn gee N Tat Bankasının B Ütekait Memurları îî:'ı'# oll: tze.k.ut edilmiş ve tazminat bu kaya hi,.eu“t Bankası memurları n tretle der, beyanname verecek, k & “vlet mütekait memurla- &8i by y c eceklerdir. Ziraat Ban- d Yol | d y Evımînkyapllamk müracaatla- J r / FAdar kahul edecektir. İstanbulun Meşhur Yangınları &/ angın, ademoğlunun ta- nıdığı en eski âfetler- dendir. Dedelerimiz ateşin ve yıldırımın çıkardığı yangınla- ra karşı maddi her çeşit ted- birlere başvurmakla beraber kutsal bir kurtarıcılık kudreti izafe ettikleri Yad taşlarının sigortasına da müracaat eder- lerdi. Seyit Ali Ekber, 922 H. yılında yazdığı Hataynamesinde Hataylı- ların çok eski çağlardanberi yan- gin söndürme vasıtalarına önem verdiklerini kaydederken yangını söndürmek ve yangından korun- mak için üç tedbire başvurdukla- rını anlatır: 1 — Mahalle bekçileri gece ve gündüz çan çalmak suretile yan- gimni haber verirler, geceleri ayrıca çıra da yakarlar.' 2 — Her evde yangına karşı do- lu su kapları bulundururlar. 3 — Evlerin, dükkânların ve ay- rıca mahallelerin aralarında geniş fasılalar bırakırlar. Eğer yangın çıkan evde su bulunmadığı anlaşı- lırsa, ev sahibini ve bütün aileleri- ni diri diri ateşe atarak yakarlar. Yangına karşı alman tedbirler- den birisi de Han- balık — Pekinde kömürü yakılma- sınım mecburi olmasıdır. Osman o- gulları Bursayı hükümet merkezi yaptıkları zaman Hasan Alp adlı bir Türkü söndürme memuru ta - yin ettiler. Payitaht Edirneye geç- tiği zaman da Hasan Alp Muradi- ye mahallesinde uzun bir “Dirahti Nazargâh — yangın tarassut ku- lesi,, yapmıştı. skiden en çok yangm veren yerler etrafları surlarla, burçlarla çevrilen şehirlerdi. Mu- hasaralarda mancınıklarla atılan yakıcı maddeler ve hattâ orduların kullandıkları yakıcı aynalar sur içindeki şehirlerde sık sık yangın- lar çıkarırdı. İbni Şeddadın Salâ- haddini Eyyübi adına yazdığı En Nevadir-is-sultaniyesinde savaş zamanlarında bir çok şehirlerin et- rafına tahtadan kaleler yapıldığı- nı ve bunların üstüne de yanma- mak için sirkede Islatılmış - hay- van derileri geçirildiğini söyler. Salâhaddini Eyyübi, muhasara ettiği Akkâ kalesinin etrafında böy le tahtadan üç kat burç bulmuş- tu. Bu burçları Şamlı bir delikan- lınm icat ettiği (naft) tan yapıl- mış bir mayi ile yakmak suretile ancak şehri fethedebildi. Halife Muktediribillâhım sefiri İbni Faz- lan 1055 yıl önce Bulgar şehrine gittiği zaman Bulgar Türklerinin evlerinin tahtadan yapıldığını ve tahta surlarının da deri ile kaplan- dığını görmüştür. (1). Esasen deri- lerinin güzell'ğinden dolayı bu şeh re Bulgar ve Burgar adı verildiğini tarihçiler söylüyorlar. *stanbul, sur içindeki büyük ı şehirlerin çok yangın geçir- diğine en güzel bir örnektir. Bay Manbori, 400 yılından 1919 yılma kadar muhtelif senelerde İstanbu- lun elli beş büyük yangın geçirdi- ğini tesbit etmiştir. Fatihin Topkapı sarayında 1835 ve 16/1141 numaralarda kayitli i- ki vakfiyesine göre, Fatih, İstan- bulu aldığı zaman şehri çok harap ve ahşap evlerini de biribirine ya- pışık bir halde bulmuştu. Ayasof- ya mabedinin etrafını pis ve ahşap (1) Telfik - Ul - Ahbar cilt 1 say- fa 289. TAN TARİHTEN SA YFALAR | | | | | evler sarmıştı. Türkler bunları a- yıklamışlar, şehirde geniş meydan lar açmışlar ve yangın yuvası olan kale duvarlarmın dibinden eyleri çekmişlerdi. Gerek Bizans zama- nında, gerek Türklerin elinde İs- tanbul binalarının ahşap ve biribi- rine bitişik olmasıdır ki, sık sık yangınların cıkmasına sebep olmuş tur. Osman oğullarının itilâ dev- rinde şehir ve binalar iyi tensik edildiği için yangınlar azalmıştı. Bu hanedanm çöküntü devirlerin- de İstanbulda inşaat serseri ve ba- şı boş bırakıldığı için evler biribi- rinin üstüne binmiş ve biribirinin YAZAN: raim Hakkı OCA SEHİR DOKUZ KERE YANMISTI KONYALI içine girmiştir. Bunun tabil bir ne- ticesi olarak ta yangınlar çoğal- miştir. * stanbulun fethinden On bi- ' rinci hicret asrının ilk yarı- sma kadar İstanbulda mühim yan- ginlar kaydedilmemiştir. Vilâyet mektupçusu Bay Osmanın Mecel- lei Umuru Belediyede (Cilt: 1. S. 1257) tesbit ettiğine göre, 1043 ten 1249 yılma kadar İstanbulda 109 mühim yangın olmuştur. 1270 ten 1324 yılma kadar vukubulan 229 yangında yanan ve kaymaları tes- bit edilen binaların sayısı tam Hollywood stüdyolarında öpüşmeler saniyelerle ölçülür. Ölçülen, biçilen buselerin tatsızlığı bertaraf, eğer bir filmdeki öpücük muayyen saniyeden uzun sürerse, sansür hemen filmcinin yakasına yapışır. Film . sansürünün bu husustaki kayıtları gayet sıkıdır. KANTARA VURULAN ÖPÜCÜKLER 23,040 tır. İstanbulda yangınların inhitat devri ilerledikçe arttığını göstermek için şöyle bir karşılaş- tırma yapılabilir: (1043)ten(1269)a kadar 126 sene içinde 209 ve 1270 ten 1324 Meşrüutiyet yılına kadar 54 sene içinde 229 ve Meşrutiyetin ilânından sonraki 13 yıl içinde ise yüze yakın yangın çıkmıştır. Ker- çek Yakubun 1713 M. yilmda İz- tanbuld: lumba icadı ve yangı lara tatbiki bile yangın sayılarınt düşürmemiştir. Bay Osmanın top- ladığı İstanbul yangınları devede kulak bile olamaz. Benim Topkapı sarayı kütüpanesinde yeni buldu- ğum, şimdiye kadar kimse e tara - fından görülmemiş ve neşredilme- miş olan bir muhtıranın hemen her sayfasında binkaç yangına rast lanmaktadır. Bu muhtırada 1205 H. den 1217 ye kadar Üçüncü Se- limin günlük hayatı bütün teferru- atile kaydedilmektedir. Padişah, it- faiyecibaşı gibi her yangıma gidi- yor ve orada sabahlıyor. uhtıranın ilk iki sayfasın- dan şu yangınları alıyorum: “1205 yılı recebinin on altıncı pazartesi gecesi Büyükçarşıda bir berber dükkânımdan yangın çık- mış, padişah sabaha kadar yangın yerinde kalmıştır. Ertesi gece sa- at altı buçukta Balatta kapı dışın- da Karabaş mahallesindeki gümüş kalhanesinden yangın çıkmış, pa- dişah Balıkane kasrında sabaha ka- dar itfaiye işile meşgul olmuştur. Recebin 29 unda Uzunçarşıda İb- rahim Paşa mahallesinde çıkan bir yangmı padişah, eski saraydan ta- kip ve ertesi günü Topanede Hen- dekbaşında Abdi Yazıcınm evinden çıkan yangını padişah Sepetçiler köşkünden temaşa etmiştir. Mana- sız bir teamüle göre, padişah ge- lince yangım derhal söner dedik- leri halde aksine her yangın İstan- bulun birkaç semtini ejder gibi si-: lip süpürmüştür. Yapılan bir hesapa göre, 1043 ten 1334 H, yılma kadar Cibali baş- langıç olmak üzere İstanbulun bu mühim kısmı Haliçten Marmaraya kadar tamam dokuz defa yanmış ve yeniden kurulmuştur. Dört gün evvel Üsküdar ad- liyesi yandı. Ertesi gün ga- zetelerde günlük tifo vukuatının 25 ten beşe indiğini okuduk. Bu yangınım çıkışı ve tifo vukuatının düşüşü bana 1282 yılı 7 cemaziyül- evvelinde Hocapaşada çıkan bir yangını hatırlattı. Bu yangının i- kinci günü İstanbulda müthiş bir halde hüküm süren kolera birden- bire dinmişti. Bunu halk o vakit sokaklarda (yıkma, yak: yıkma, Fen dünyasında: Tropikal Hastalıklar Üzerinde Yeni Tetkikler Komşumuz Sovyet Rusyada Gorki Tecrübevi Tebabet Enstitüsü, bu se- ne tropikal hastalıklarım tetkiki için müteaddit sefer heyetleri tertip etmiş ve bu heyetler yola çıkarak işlerine başlamıştır. Parazitoloji kısmına mensup ilim adamları, Sovyetler Birliğinin sınır mıntakalarında araştırmalar — yap- makta ve her sene olduğu gibi bu se- ne de Moskovaya Enstitü lâboratu. varlarına getirilmek üzere Penda ve Papataçi hastalıkları gibi emrazın nakili binlerce diri sivrisinek ve aka- rit toplamaktadır. Enstitü, bu seme, Penda ülseri ile mücadele metotlarını tetkik edecek ve Türkmenistanda Murgab vadisinin bir çok yerlerinde bu hastalığın na- kili sivrisinekleri öldürmek çareleri araştırılacaktır. Papataçi ile müca- dele için en sağlam çareler de araş. tırılmaktadır. Karakum çölümde, Ha. zer denizi sahillerinde ve Sirdarya kıyılarında tifüs fuayeleri üzerinde de incelemeler yapılacaktır. Enstittü ları, ayni zehirli yılan getirmek üzere, Türk- menistana ve Cenubi Kafkasyaya gite mişlerdir. Bu yılamlar üzerinde, Ens. titünün Suhumi ve Leningrad şube«. lerinde tecrübeler yapılacaktır. Le- ningrad'da ilâç olarak kullanılmak üzere, yılan zehirleri tetkik olunmake ta ve bunu mümküm kılmak için me. todlar araştırılmaktadır. Diğer tas raftan yine Leningred'da, zehirli yı- lanların sok ıma karşı panzehi gibi kullanılacak bir serum üzerinde de çalışılmaktadır. Uzak Şarka gidem heyet, insanların barsak sol ları vasıtasiyle hastae llk.ım ! hehalm *i | çok ehemmiyetli olabilecek tetkikler. de bulunmaktadır. . * Okuyucu h) mektubu?; Acaba Parasız Yapılamaz mı? Defterdarda oturan Mehmet Ali isminde bir okuyucumuz gönderdiği mektubunda diyor ki: “Köprü üzerindeki geçit çivi yerlek rinin faydası görülmeye başladı. Hallkk kolaylıkla karşıdan karşıya geçebili- yor Fakat, bu çiviler yüzünden seyrü- sefer de aksamaktadır. Birisi şudur? Sarı çivilerin yirmişer metre üst tâ» rafında da tramvay ihtiyari durak yerleri bulunuyor. Tramvaylar, bu duraklarda durduktan sonra yirmi metre ileride çivi geçidinde tekrar durmağa mecbhur oluyor. Karaköyden Eminönüne kadar iki yerde duran tramvayların dört defa durması va- kit kaybettiriyor. Çivileri durak yer- lerine nakletmek masraflı olur ama, durak yerlerini çivi yerlerine götüre mek için masrafa ihtiyaç yoktur. As caba yapılamaz mı?,, » Kardeşi Nerede? Mersinde Yoğurt pazarında Tar- suslu Ahmetten Hasan Demir yazı- yor: “— Tarsusun Değirmendere kö- yünden olup Uşakım İmruz köyünde Adanalı Mustafa namile yerleşmiş o- lan kardeşimden iki senedir haber a- lamıyorum. Kendisinin veya kendisi- ni görüp bilenlerin bana sıhhat ha- berini vermesini rica ederim.., yık!) diye dolaşan bir meczubun kerametine vermişlardi. Meczubun bu sözlerinden; Ey Allahım kendi yapın olan insanlar: yıkma, onların yapıları olan evle- rini yak! Mânasını çıkarmışlardı. Hammeri tercüme eden merhum Ata Bey, bu hâdiseyi 6 haziran 1334 tarih ve 7660 numaralı İk- dam gazetesinde tahlil ederken şunları söylemişti: “İstanbul o ta- rihte koleraya maruz olarak yev- mi vefiyat binleri aşmış iken eski dimağların sureti tefekkürüne gö- re (Allah kullarına acıyarak ikin- ci belâ üzerine birinciyi ref) etmiş. tir. Şu suretle ki, harikin ertesi gü nünden itibaren vefiyat onda bir derecesine sukut ile birkaç hafta zarfında mündefi olmuştur. Bu in- difa; kolera mikrobu kümelerinin başlıca istilâ edildiği emakin ve eşy yanmış ol ile tefsir e-

Bu sayıdan diğer sayfalar: