23 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 13

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 41 tahtı Üze, faşlar işlenmiş seyyar Fin çaldr vihde oturüyor., Mitripla- AT sazların, târların, rü haj s aOOşkım nağmelerine me- Yak uyduran genç köçek- İari g kırıla oynadıkları oyun €kten memnun görünü Cinde, (€ büyük bir altm tepsi İ- ket u b lraz') bağlarımın halis mis zi rgugı.n;emle"fnden yapılmış yakut Muhteliş hefis şarap ile, meyvalar, b“nl aV etleri bulunuyordu. Ve Cevril el ıîmlsmda da etrafma altın Bir kap, / Kâdeh haline konulmuş Afatası Börünüyordu. Yör p. Mall, ara sira elini uzatı- Yakut ça fatasınım içinde erimiş bir a PPi Parlıyan şarabı, büyük .. Sevk ı&'iyo,dl Ve lezzetle yudum yudum Böyt Tadar, insana istikrah ve- İn ba, © Dir ölünün kafatasını ni- Bleti S0h yaparak, onu bir zevk. ;,m.lpgıibı_kullamyar. Niçin, onunla , $tikçe neşesi artıyordu.? » kisaca izah edelim. Büyaşn » © kadar Şah İsmail, bütün kuwud'âüyhlnız bir tek adamı en Üğüy a: şman bilmiş.. Yalnız on Hüi Kinmişti. Bu da, (Özbekler) İdi Pat (Şah Bahti Şiyan Han) Ehnâ;g)jhö Şah.İsmali- tanıdığı Böstermi Ti Ona şiddetle husumet di Şt Bu da, sebepsiz değil- Ü ea firini) olan Özbekler,ö- e"_ Erdebil tekkesinin aley- &dtina_t 1 Şah İsmailin (Safevi Tnezher V) nrtesis ederek (Şii) Maşn m_'_n hâmiliğini üzerine al- TMaşı Müteakıp, bütün Özbek üle- İanmışı YEN Hanım etrafına — top- işlap; remd ”) İeıâmiB“ ?Uredi İranlı; bu gidişle, Yeti kökünden mahvedecek. Yeni, mihtaptığı (ateşgede) leri Baj Ya eyliyecek.. Buna fır. . Vermemeli y ç çe Mişlerdi. keli ’;ğ' Han da vaziyeti pek tehli- Tmekte idi. Bu mezhebi ce- le e-hemtı'ı'ıyetjm' takdir etmek Ben, T, Yanıbaşmda türeyen bu he ht_i Üümdarın kendisine en kor %. T Takip olduğuna hükmet- tihı-iî:' Onu Şah İsmailin aleyhine ; hlrı&at'ş_&h İsmailin birdenbire Bözlepi ikbal yıldızı karşısında Bap; Maşarak ona hücuma ce Yilg Em.emişti, Onu, tehditlerle lep ça 15 İstemiş.. çok acı haber- 'îermişti 4 & ISımıil, evvelâ bu haberlere n_lmıYf!t Vermemişti. Daha mü- Bön 'şleı_—.' _t)lduğu için, Şiyan Hanm Gitıe,;:d'gı haberleri, mukabil teh- Beçirmek istemişti. Nn n kler hükümdarı, Şah İsmai- den kWretle hareketini, kendisin- ük' ork_'t'-lğuna atfederek, İran mikyuîtyurümek için derhal büyük Ayni ı: hazırlıklara — girişmişti. yCand::nda, Horasan ve Azer- a 1_(Sünnî) üleması vası- Sok Dla:I'ım halkı tahrik ederek, tort irane ihtilâl hazırlıkları Etmişti, Tn î. W_.Vl_ vaktinde haber alma- leyhi "'em"_lî_ bilen Şah İsmail; a- öğrendi_g"lsilen bu teşebbüsatı Can a ©. Zaman, büyük bir heye- Misti, lektan kendini menedeme aa _kll yapılan hazırlıklar o &8ssr Beniş Mmikyasta ve o kadar Vaktile ; Sekilde idi ki; eğer bunlar n “ber almıp ta önüne geçil “'“&_Vdı. hiç şüphesiz ki, Sa- Ş :lt_min taç ve tahtı gibi, bi " hayatı da kanlar içi M?“Yohm gidecekti, B ah İsmail, artık bu büyük düşmandan korunmak için bütün — kudretile onun üzerine atılmıya karar vermişti. Ş'yan Han, Şah İsmailin hazırlı- ğını öğrenir öğrenmez, zaten hazır olan kendi küvvetlerile derhal te- cavüze geçmiş; ve Şah İsmaile de: — O kızılbaşı, mutlaka ele geçi- receğim. Burnuna bir halka taktı- rarak, bir çingenenin eline verip köy köy, şehir şehir gezdirteceğim. Sonra da parçalatıp etlerini köpek lere yedirteceğim. Diye haber göndenmişti. Bu sözler, Şah İsmaile fena hal- de tesir etmişti. O da; — Ben, Şiyan Han kadar kaha hareket etmiyeceğim. Eğer Cena- bıhak kismet eder de, onu ele geçi- rissem, kellesini kestireceğim. Ka- fatasını ayırtarak bir kadeh yaptı- rıp, ömrüm oldukça onunla şarap içeceğim. Diye cevap vermişti, Artık biribirinin kanına susa- mış olan bu iki rakip hükümdar, nihayet (Merv) de karşılaşmışlar- dı. Orduları, emsali görülmemiş bir şiddetle, biribirlerinin üzerine sal- dırmışlardı. Tüyler örperten bir mücadele, uzun sürmemişti. Şah İsmailin or- dusu, galebe etmişti. Şiyan Han, e- le geçmişti. Derhal kafası kesilmiş; Şah İsmaile takdim edilmişti. Şah İsmail, her tarafından kan- lar sizan bu başı görünce, acı acı gülümsemiş; — Hey, gidi Şiyan!.. Görüyor- sun ya, talih sana yâr olmadı. Be- nim için düşündüklerin yerini bul- madı. Şimdi sgnin şu kesik başının mukadderatı, benim arzuma kaldı, Demişti. Ve derhal kuyumcubaşı sını çağırtarak: n — Şu başı görüyor musun?. Bu nu bozmadan, kafatasını çıkara- caksın.. Onun kenarımı altınla işli- yerek bana bir kadeh yapacaksın, Geri kalan kısmı da, bozulmamak için balmumu ile sıvatacaksın, diye emretmişti. Şah İsmailin bu emri, derhal ye- rine getirilmişti. Ve o da, vaktile ettiği ahdi yerine getirmek için, bu garip kadehle şarap içmeyi âdet e- * şte şimdi karargâhta şenlik ler yapılmasını emreden Şah İsmail, - mutadı veçhile - bu kafata sı kadehle şarap içerken, birden bire aklına birşey gelmişti: Osman- lı Padişahı Ikinci Beyazıda bir sefir göndermek... Bu sefir, şu iki vazifeyi ifa ede- cekti: 1 — Osmanlı hükümetine isyan eden ve birçok kanlı hâdisata sebe- biyet veren Tekeli âsilerin uğradık- ları feci ceza ve âkrbeti bildirerek minnet ve şükranmı celbetmek.. 2 — Özbekler hükümdarı Şiyan Hana karşı kazanılan zaferi bildi- rerek, artık kendisinin de kudret ve satvet sahibi bir hükümdar ol- duğunu göstermek... Bu fikir, Şah İsmaile cazip gel- mişti. Derhal, huzurunda bulunan bey- lere göz gezdirmiş.. Ve bunlardan Yazan : Ziya Şakir $ah İsmail, Herşeyi Vaktinde Hüaber Alırdı, Fakat... Sah Tsmanı; Reşeli İlmîum çadırında da ayni Gene hi Teyan ediyordu. çühük'llmdar, smy Is'iyah Na Kiyme “erine altm kakmalar ve birine seslenmişti: — Zeynel Han!.. Tez hazır ol. Seni, Istanbula elçi göndereceğim. Demişti. Korkunç Bir Hediye ir ilkbahar günü idi İstanbul halkının mühim bir kısmı Sirkeci iskelesinden, Çemberlitaşa kadar uzayan caddelere toplana- rak sabırsızlıkla bekleşmektelerdi.. Çünkü bu gün, (İran hükümdarı Ali Tebari, Şah İsmail) in elçisi ge- lecekti, Sah Ismail, henüz genç ve yeni bir hükümdar olmakla beraber, İs- tanbul halkının oldukça mühim bir zümresi tarafından gıyaben bilini- yor, ve takdir ediliyordu. Bu takdir sebepsiz değildi. Zira onun öz türkçe olarak yazıp her ta rafa neşrettiği şiirler, gazeller ve bilhassa mutasavvıfane nefesler; o tarihte büyük bir ekseriyeti Bekta- şi tarikatine mensup olan İstanbul halkı arasında elden ele gezmekte idi. Öğleye doğru: — Geliyor. Sesleri işitilmişti. Ve, Sirkeci is- kelesi tarafından, dümbelek ve zil sesleri yükselmişti, (Arkası var) TAN ('Mevsimin zevkli Bahçe işleri Durgun göz aşısı: A ğustostan itibaren eylül so- nuna kadar süs fidanları- nın birçoğuna durgun göz aşısı ya pılır, Bu aşı, kış müddetince ya- vaş yavaş kaynar ve ilkbaharın sıcaklarile sürerek yeni bir nevi meydana getirir. Bazen de sonba- har sıcak geçerse bu göz aşısı kendi kendine sürerek çiçek bile verebilirse de aşı kuvvetsiz kalır, Bunun için aşıda çiçek koncası gö- rünürse hemen koncayı bu kopar- malıdır. Durgun göz aşısı tıpkt sürgün göz aşısı gibi yapılır. Bu nevi aşı- nın nasıl yapılacağını (TAN) say- falarında evvelce okumuşsunuzdur. Yalnız arada bir fark vardır. Dur gun göz aşısında aşı daha kuvvet- h olarak kaynar ve rüzgârlardan ko layca kopmadığı gibi aşılanan ne- vilerin karakteri bozulmaz. Sürgün göz aşısında yaz sıcaklarının tesi- rile ve kuvvetli büyümek ihtiyacı karşısında neviler ekseriya bozu- lurlar. İki usulde daldırma: aldırma; — fidanm — dalmı anta çiçekleri en nazik nebat- bir kısmını toprağa soktuktan son- ra ucunu tekrar havaya çıkarmak, tan ibarettir. Toprak altında kalan dal kısmının üzerindeki tomurcuk- lar - uysallık kaidesine göre - kü- çük kökçükler peyda ederler. Kök- çükler meydana gelinciye kadar LOKMAN!. Kdi Ne Yapmalı ? İzmirden mektup gönderen Ba- yam okuyucumuzun, muayyen gün lerin kesilmesi zamanında haasta olmamak için ne yapmalı, suali pek haklıdır. Vâkıa, o yaşta insana ta- bit olarak birçok rahatsızlıklar ge- lir, bunlara dikkat edilmezse cid- di hastalığa sebep olurlar. Bu rahatsızlıkların en ziyade can sıkacak kısmı sinirler cihetinden olduğu için yapılacak şeylerin en mühimmi de o yaşın geldiğine ke derlenmemektir. Keder — yerecek şey o yaş değil ihtiyarlıktır. Keder ihtiyarlığı daha çabuk getirir. Hal buki gönlü ferah tutmak kadınl kü gıdamın bir kısmmı, meselâ bir litre, sütle temin etmek en iyisi- dir, Herhalde akşam yemeklerinde eti büsbütün hazfetmek iyi olur. Bazılarında, o yaşta, bütün vücu da sık sık sıcaklık basar, ziyade ter leme gelir, Bunun ehemmiyeti ol- mamakla beraber rahatsızlık ve- rici bir şeydir. Ilık su dökünmek, ayakları suya koymak, idrarı artı- racak sıcak şeyler içmek bu hale karşı iyidir. Kolonya suyile bütün vücudü uvuşturmak ta iyi gelir, Kimisine de, hep o yaşta, pek ziyade dermansızlık gelir. O vakit hekime müracaat zaruri olur. ğın o lâtif sonbaharımı uzatır. Geceleri uykusuz kal k, yor gunluktan sakmmak, fakat evde kapanıp kalmamak, spor - denile- cek dereceye varmadam mutedil ha reketler yapmak herkesin kendi kendine düşüneceği tedbirlerdir. O yaşa gelmiş bayanların birço ğunda vücudün bazı taraflarma, başa, akciğerlere, karaciğere kam hü tmesine İstidat Bunlardan korunmak için ilkin üşü memiye ehemmiyet vermelidir. A- rada sırada, on on ik! günde bir de- fa, linet verecek bir ilâç içmek fay dalı olur. Bu ral lıklardan kor Mide bozukluğu yine o yaşın a- lâmetlerinden biridir. Yemekler- den sonra az miktarda karbonat içmek işe yarar. Bazılarında mide bozukluğu mideye sancılar, hattâ kulunç getirir. O vakit sıcak , bir şey, hafif çay yahut süt içilince, mide üzerine sıcak suya batırılmış bez konulunca sanecdlar hemen ge. O yaşın alâmetlerinden biri de kavgacılıktır. Gençliğinde vek sa- kin olan bir bayan -ihtiyar #kta de miyorum- o yaşa yaklaştığı vakit yavaş yavaş her '« ye öfkelenmiye başlar, ehemmiyetsiz — şeylerden kavga çıkarır, Ofkeden, kavgadam için yemeklerin de el iyeti ol- duğumu tahmin edersiniz. O yaşta sebze yemekleri, yemişler et ye- meklerine tercih olunur, Her gün- kor k o yaşm sağlık tedbirle. rinden biridir. “Keskin sirkenin za Farı...,, sözü bilhassa o yaşta doğ- rudur. Lütfü Arif Kenber Çanta çiçeği dallar analarımın gıdasile beslen- diği için bozulmazlar. Kökcükler kâfi derecede kuvyetlenince alt ta raflarından kesilirse ayrı birer fi- dan alımmış olur. Bazı nevilerin dalları üzerinde tomurcuk bulun- mazsa o zaman toprağa sokularak köklendirilecek kısmı çakı ile ker- tik gibi veya şivine kesmelidir. Bu yara yerinden kökçükler hâsıl ©o- lur. Daldırma ya saksı içine veya toprağa sokularak (gül, menekşe gülü ve saire) yahut tenekeden hu ni içinde yapılır. İkinci usul ekil- mesi güç ağaçların dallarında ya- pılır: Manulya, Rikastrinia ve sa- ire gibi.. Üç cins çiçek: ğustos ayında ekilen üç ne- vi makbul çiçek vardır. Bunlar Primülâ, Ceneralya ve çan ta çiçeğidir. Her üçünün de tohum ları gayet küçük olduğundan ekil- dikleri zaman üstlerine ince kalbur la elenmiş çürümüş yaprak güb- resinden serpilir. Serpilen yaprak gübresinin çok ince bir tabakadan ibaret olmasına dikkat etmelidir. Primülânın çeşitleri çoktur. Açık- ta yetiştirilen sarı, mor, erguvani renkte olanları kışım soğuktan kork madığı için bahçelerin ilkbahar çi- çeklerindendir. Fakat soğuktan korkan çeşitleri obkonika ve Çin (sinesis) cinslerinden meydana gel dikleri için bunları kışm camekân, lTimonluk veya sıcak salonlarda ba rındırmak lâzımdır. Bunlar da ilk- baharda çiçeklenirler. Ceneralya- ların da açıkta yaşıyan gümüşü yapraklı ve sarı çiçekli Maritima çeşidi bahçelerin kenarlık süsüdür. Fakat büyük çiçekli melez çeşitle- rini kışın soğuktan muhafazalı yer lerde barmdırmak zaruridir. Ç anta çiçekleri en nazik ne- lardandır. Çiçekleri çanta şek linde ve işlemeli, benekli zarif çi- çeklerdir. Bunları dahi kışım mu- hafazalı yerlerde, sıcak camekân- larda bulundurmalıdır. Her üç ne- vi çiçeğin ayni tarzda bakılması mümkündür. Her üçü de fazla rü- tubetten hoşlanmazlar. Kışım sı- caklığı 15-25 derece arasında bu- lunan camekân, salon veya sera- larda yetiştirilir. Bu üç nevi çiçeğin tohumları, ya rısı funda ve varısı vabrak cürün- tüsünden yapılmış bir harç içine ekilir. Ayni toprağa 2-3 defa Şşae şırtması yapılır ve 2-3 yapraklı oe kınca yine ayni toprağı havi sak- sılara dikilir. Dört nevi sebze: u ayda dikilen dört nevi kiş« lik sebzeler: Lâhana, prasa, karnıbahar ve kerevizdir. Bunla- rm hepsi fidelerinden yetiştirilir, hepsinin de toprağı aynıdır. Yalnız Eylül sonuna kadar bol suya ihti- yaçları vardır. Lâhanalarm çeşit- leri çoktur. Brüksel lâhanası, kara baş, top, kantarçeken, Yedikule, öküz kalbi, Milân, Kayseri lâhana- ları en makbulleridir. Lâh fidesini bahçelerden almalıdır. Bah çelerin fideleri damızlığa ayrılmış tohumlardan yetiştirildiği için iyi mahsul verirler. Karnıbaharın tur. fanda yani Şubatta erişen çeşidi nisanda erişen çeşitleri vardır. Her ikisi de ayni tarzda yetişitirilir, Prasaların da en iyisi Kartal da- mızlığıdır. Prasaları dikmeden ev- vel 1-2 gün kadar hafif güneşli bir yere sermeli, kökçüklerini ta- mamen kesmeli yapraklarını da kısaca budadıktan sonra dikmeli- dir. ikilecek prasalarm kurşun kalem kalınlığından ince ol masımma dikkat etmelidir. Kera- vizlerin iki çeşidi vardır. Biri Ode- sa diğeri yaprak kerevizdir. Öde- sa veya kök kerevizinin toprak al tındaki gövdesi etlenir patates gi- bi şişer. Diğerinin yaprak sapları kalmlaşır, fakat gövdesi şişmez. Her dört nevi sebzenin ceşitleri, biber veya patlıcan tarlalarına di- kilir, Patlıcanların veya biberlerin mahsulü bitince fidanları sökülür. Tarla baştan başa dört nevi sebze ye bırakılmış olur. Yahut her seb ze için ayrı ayrı tarlalar hazırla- nır, Bunların hepsi bol gübre ve bol su isterler. Kök kerevizi, yap- rak kerevizi ve prasaların gövde- lerine toprak çekerek boğazı doldu rulur. Bu suretle gövdeleri beyaz kalır ki, en makbul mahsul budur. Lâhana, karnıbahar, kerevizler dikileceği vakit uzun olan ana köklerini budamalıdır. ki, kolay tutsun ve yeni kökçükler versin,

Bu sayıdan diğer sayfalar: