30 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KŞ T AYA TT — Nacaktır. ( SPOogmr ) Gençlik Şırıngası İçin Sporcular Neler Söylüyor ? , HANGİSİ YENECEK? -Merkezi Avrupaya Karşı - Garbi Avrupa Futbolü — Avrupa federasyonları arasında pek arzu edildiği halde tatbik' | gareleri ve müsait zaman bulunamıyan mühim bir proje nihayet icra edilecek bir hale gelmiştir. l Necip Şahin Şırıngadan Sonra Ateş Kesilirmiş ! Necip Şahini hangimiz tanımayız. En çetin maçlar- da sahaya neşeler saçan ve girdiği oyunlarda ne ya- pıp yapıp gol çıkaran Galatasarayın eski merkez mu- hacimi bizim Necip Şahin... Naraları bile çoğumuzun kulaklarımızdadır. Necip Galatasaraya bir gol kazandıracak fırsatı farkeder etmez, rakip kaleciyi ve müdafileri şaşırtmak, ken- disi de golün zevkini çıkarmak üzere nara atarak ka- leye dalardı. Aşağıdaki sözler, işte o Necibin şırınga meselesi hakkındaki kanaatleridir. “Bahsettiğiniz gençlik şırıngasını imkânım olsaydı ve vücudüme bir zarar vermiyeceğini bilseydim, der- hal yaptırırdım. Şırmgayı müteakıp eski halime gel- diğim takdirde bugünkü takımlara da eskiden attı- ğım gibi göller atacağımı kuvvetle umarım. Fenerbahçe, şirıngalaşmış eskilerin on biri bu- günkü takımları halaç pamuğu gibi atacağı muhak- kaktır. Bu gençlik şırıngasının bir an evvel memleketimi- ze getirilmesini candan dilerim. O zaman yine Şa- hin Naimle derhal sahaya fırlardım. Bu vesile ile şunu da şimdiki gençlere tavsiye ede- yim: Bu yaşta iken şırmga yaptırmıya kalkmasınlar. Çünkü şırmga yaptırılmak ihtiyacını otuz yaşından evvel hisseden futbölcünün bugünkü vaziyetini de emniyetle başaramadığı malüm olur. Bizler o yaşlara vardık ta mecburen şırıngadan medet umuyoruz..;, (Yarmki nüshamızda Galatasarayın eski kalecisi ve bugünün hakem komitesi başkanı ve Güneş teknik heyeti azasından Adil Girayın fikirlerini neşredece- giz.) * *ok LÜZUMLU BİR İZAH lyöje_rsey eyaletinin Trenton istasyonun - da trenden indik. Bir garaja gittik. Uzun boylu pazarlıktan sonra 28 dolara bir Döç otomobili satın aldık. Satış muamelesini takip için bizimle be- raber belediye dairesine gelen makinist çırağı her ne kadar: — Fazla verdiniz! Tam sekiz senelik Aarabadır. Dayatsaydınız. 20 dolara da alırdınız!. Diyorsa da biz memnunduk. Şimal Amerikasını yavaş yavaş dolaşmak niyetindeydik. Seyahatimiz üç bin mil sürecekti. İki arkadaşı üç bin millik bir me- safede gezdirecek bir araba için 28 dolar para mı? Cenuba doğru gidiyorduk.. Her kilometre biraz daha uçuyor, her kilometrede sıcakla beraber toz da artıyor. » ki akşam sonra mola verip üstümüzü başımızı kaplıyan tozları silkmek için, tam bir saat üUğraşınca Jeo ile, geceleri seyahat etmeğe karar ver- dik, Hiç olmazsa yakıcı güne_şten kurtulacak, serin se- rin yol alacaktık. Fabrika şehirlerini arkada bırak - mış, Misisipi havzasına girmiştik. Kolombiya şehrine yaklaşıyorduk. Bozuk yolda sallanıp dururken bir - den bire motör yavaşladı, bir iki kere sarsıldı ve ni- hayet durdu. Bir müddet tamir için uğraştık. Mümkün olma- dı. Kolombiyaya varmak için daha otuz milden fazla yol almak lâzımdı. Çok yorgunduk. Çaresiz, bekle- meğe karar verdik. — Belki bir araba, bir kamyon geçer! Diyorduk. Belki bir saat, belki iki saat geçti. birden bire uzaktan bir motör gürültüsü duyuldu., Hemen doğrulduk. Otomobilin fenerlerini yaktık. 3 Avrupa kıt'asını ikiye bölerek seçilecek iki temsili takımın İtalyada yahut Fransada karşılaş- — Ması tekarrür etmiştir. Bu takımlar; Merkezi Avrupa ve Garbi — Avrupa isimlerini alacaklardır. Merkezi Avrupa takımına: Avus- turya, ltalya, Macaristan, Romanya, Çekoslovakya ve İsviçreden oyuncu- — lar almacaktır. Garbi Avrupa takımına; Almanya, — İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandi- ya, Belçika ve Fransız oyuncuları alı- Bu fikir etrafmda şimdiden muha- g. berelerle seçilecek oyuncular hakkın- K “ daki kanaatlerini söyliyen mütehas- — gislarm seçtikleri oyuncu listelerinin gu noktalarında ittifak hâsıl olmuş- tur: Merkezi Avrupa takımıma, üç oyun- cu Avusturyadan, iki oyuncu da İ- O talyadan girecektir. Macaristandan yalnız merkez muavin olarak Şaroşi- — nin almması muvafık görülmüştür. Sağ iç mevkii için ileri sürülen nam 1nın ismi de vardır. Kaleci olarak Çe- koslovakyalı Planiçka yahut Pariste — Fransa hesabına çalışan Avusturyalı y ! _.hemmiyetli elemanlarını vermek şe- Hiden'in isimleri üzerinde ittifak var- dır. Merkezi Avrupa takımının en e- — yade oyuncu Almanlardan almacak - — tir. Garibi şudur ki, Fransadan, Gar- — bi Avrupa takımma lâyık görülen bir — oyuncu bulunamamıştır. Avrupa Boks Şampiyonası Her dört yılda bir yapılan Avrupa * âmatör boks şampiyonası bu sene İtalyada yapılacaktır. Müsabakala- diğinden bu sene 17 millet arasımda olacaktır. Bu karşılaşmalara Alman- ya, İtalya, Çekoslovakya ve Lehis- tan tam kadrolarile ve bütün sıklet- Jderile iştirak edeceklerini bildirmiş- Sekiz Klüp Turnuvası tinden: Gögdün. 2 — Umumi duhuliye 15 kuruştur. Gençlik Şırıngası Ciddidir Dünkü nüshamızda gençlik şırm gasına dair fikirlerini neşrettiğimiz Zeki Rızanın böyle bir şırınganın mevcudiyetinden şüphe eder yollu cümleleri vardı. Biz Bay Zeki Rı- zaya da, diğer okuyucularımıza da bu şırınganın ciddiyetle mev- zuubahis olduğunu ve tesirleri İn- giliz oyuncularında görüldüğünü temin ederiz, Sekiz klüp turnuvası tertip heye- 1 — Turnuvanın iki mayıs 937 ta- rihli programı aşağıya yazılmıştır. Saha: Şeref stadı. Saha komiseri: Ah met Adem Gögdün. Birinci maç: Bey koz — Hilâl, Saat 12. Hakem Feri- dun Kılıç. İkinci maç: İstanbulspor — Anadolu, Saat 13,40. Hakem Burhan Atak. Üçüncü maç: Süleymaniye — Vefa. Saat 15,20. Hakem Halit Galip Ezgü. Dördüncü maç: Eyüp — Top- kapı. Saat 17, Hakem Ahmet Adem Rebiinin Pederi Vefat Etti Milli takım oyuncularından ve Güneş klübü birinci futbol takımı kaptanı maruf futbol- cülerimizden Rebiinin pederi Süleyman evvelki gün irtihal sderek dün Edirnekapıya def- nedilmiştir. Futbolcü arkadaşımızla ke- derli ailesine bu eleminden do- layı - taziyetlerimizi — sunar, merhuma mağfiret dileriz. h divaz vehatik: İşte uykusuzluktan kıvranan sinirlilerin bitmez fükenmez dilekler? we ma İstenilen salâh gelmez, her gün artan sinirlilikten gittikçe kuvvet azalır, ertesi gün insan yorgun argın, hiç bir şey yapamamak halsizliğile kalkar, Bromural -Knoll- bu telâketten kurtulmak için kullanılacak ilâçtır. Asla zararı yoktur, sinire leri yatıştırır ve sâkin ve sâlim bir uyku davet eder, 10 ve 20 kömprimeyi havi tüp- terde eczanelerde reçete ile satıllaş Knoll A-Ö., kİmyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen s/Rhin. ski bir kamyon önümüzde durdu. Şoförün yanmdan bir adam yarı beline kadar -dışarı sarkarak bâğırdı: - — Hey ne var? Bir şey mi ol- du?, Vaziyeti anlattık. İçeri çekildi. Şoförle biraz konuştuktan sonra: — Biz de Kolombiyaya gidece - ğiz, amma, dedi, küçük bir işimiz var. Bir linç vakası. Eğer seyret- mek isterseniz beraber gelin. Kal- bimiz dayanmaz derseniz, bekle - yin, Gdönüşte sizi buradan alırız. Kamyona bindik. Evvelâ bizim le konuşan adam elindeki Şişeyi uzattı. Teşekür ederek aldım. Çok sert bir içki, Gırtlağımı baştan ba şa kavurdu. Hele Joe, bir yudum- dan sonra uzun uzun öksürerek şi şe sahibini bol bol güldürdü. Sorduk: — Kim linç edilecek? — Zengin bir beyaz kadma ta- arruz eden bir zenci! — Kadın genç mi?,. — Ne gezer, ellilik var ferah ferah! Cirkin bir koca karı.. — Ya delikanlı?. — Delikanlsr da Zencivi mi sordun? On dokuz ya- yorsunuz?. şındavmış.. — Taaruz ettiğini nereden bili- ne oluvor? — Kadm söylemiş. Yalan olur mu7. Bitişik komşusuna koşmuş, işi anlatmış, zenciyi de göstermiş. Zaten tanıyormuş.. Kendi tarlala- rında calışanlardan biriymiş. — Demek hizmetkârı?. — Hayır gündelikçisi! Galiba kadın yevmiyelerini vermemiş. İ- şin içinde iş var amma, bize ne? oe düşünceli cevap verdi: — FElbette böyle bir mese le olacak! Yoksa 19 yaşmdaki bir delikanlı, bir koca karıya hiç sa- taşır mı? Muhakkak yevmiyeleri- ni istemiştir. Kadın da iftirayı bas tı. Sustuk. Konuşacak kelime hu- lamıyordum. Joe kulağıma eğil - di: — Bana bak, dedi, ne yapaca - ğız? Bu işe seyirci mi kalacağız? Oğlanın kadma bir şey yapmadığı meydanda! Z MA ASN T RE L SWT : ” CA Joe'ye cevap vermeden şoföre- Yazan: Mar'l'ha_ Gellhorn Çevireıı: DR Kemal Tahir sordum: — Kalabalık olur mu? — Elbette bütün köylere haber gönderildi. Zenci zaten hapisane - de. Orayı zorlayıp alacaklar. Bu nu mühim bir mesele zannetme- yin. Malüm a, gardiyanlar bir zenciyi müdafaa etmezler.. Bir ke nara savuşurlar.. — İyi amma, bu zavallınm ka- dma hakikaten taarruz edip etme- diğini nereden biliyorsunuz?.. Ka- dın söylemiş, söyler a... Bak ara- larmda bir de yevmiye meselesi varmış!.. — Olsun! Şimdi bir beyaz ka- dın yalan söylüyor da bir zenci mi haklı? Eğer bunu böyle kabul et- sek dünyanm sonu — gelmiş olur. Bir zenci haklı ha! Saçma bir söz diye buna derler, işte.. Sözlerimize kızdıkları belli.. Artık veni açtıkları şişeyi bize uzatmıyorlar.. ir aralık kamyon hızlandı. Bir acık otomobilin yanın dan geçtik. Otomobilde beş altı adamla bir iki tüfek gördüm. Şoför seslendi: — Merhaba Damsy! Hapisane- ye mi? — Evet! — Yolun açık olsun! Meydanda görüsürüz.. Büviücek bir mevdâna girivo- ruz. Gece mehtansız. amma vil - dızlar parlak.. Etrafta meş'aleler yanryor. Sekiz on otomohil, bir ke- narda, vüz, vüz elli kisilik bir ka- labalık bir kenarda duruyor. Mev danda bunlardan evvel nazarı dik katimizi celbeden gey, kocaman bir ağac oldu. Bir kolunu. tabit bir darağacı &ibi öteki dallarmdan ayırıp boşluğa uzatmış yaşlı bir çmar.. Kalahalık. dalealanıvor. belli ki icivorlar. Kahtahalar duyuvoruz. Arada bir seldiğimiz volun atrsine doğru bakıyorlar. Bir şey bekle - niyor. On dakika sonra uzaktan bir motör sesi duyuldu. Kalabalık homurdandı. Demin gördüğümi_“ açık otomobil ağacın altına gelip - durdu. İçinden hareketleri k“ki_'“',f fakat sessiz adamlar indiler. ğ B unlar ve bu kalabalık, bür tün geçtiğimiz yol boyul” ca kâh yaya, kâh beygirde ve 0t0” mobilde rastladığımız Ameriki çiftçilerdi. O avurtları çökük, 5#” kin, boş gözlü adamlar... Otomobilin döşemesine yapı$ b mış siyah bir cismi şiddetle çekiP çıkardılar. Ağacın dibine d0 sürüklediler.. Joe fısıldadı: — Ben de, ben de öldürmek İf tiyorum. Ah, bir mitralyöz. * kalabalığm hakkımdan gelecek bir mitralyöz olsa, Bu anda kalabalıktan, ahenğifi hiç tanrmadığım, garip bir 180 yükseldi: — Çabuk olalım! Çabuk be! H& korku' gebermesin! . Nihayet zenciyi gördüm. E“efı arkasına bağlı. Gömleğini yırtti * lar. Kalabalık sustu.. Gene bir yüe tör homurdandı. Bir otomobil .: ğacın altına geldi. Bir adam oto mobilin üstüne tırmandı. B" İ bir ip var.. Sert bir hareket.. boşlukta kıvranarak — yükseliY' Ağacın çıplak dalmıa çarpti- ucu zencinin kafasına doğrü tı. rif asılmadan — evvel, ore Yanmda duranlardan biri İPİ K şağı doğru çekince, asılacak 204 n kımıldadı. Deminki cansız hal f". kürtüldü. Tuhaf bir İngilizce * bağırıyor: — Patron! Patron! Ben sanâ ”ı nalık yapmadım. Beni yakmâ pz. ron! Kalabalık — tekrar dalglwâg: Neden hâlâ söyletildiğine, “;mı işini hemen bitirmediklerine yorlar. İlmiği boğazma geçirdiler. Hâll feryat eden vücut. büküldü- çöktü. Ben ölü mkorkusunu #7 | bir gölge halinde işte oradâ gör düm, n ğ T ekrar bir motör sesi fı“âe_ duk. Otomobilin üstü" ki adam çoktan yere atlamıs: " | öbür ucunu arabanm ırk”"; (Arkası Sa 10 Sü1 *” ! İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: