30 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 î î Sahte Bir - Paso Almak — İsterken.. b j Düri ağır ceza mahkemesinde bir — Bahtelçârlık davasına başlandı, Suç- j lu, Büjrhanettin isminde bir gençti. Kabataş lisesinin matbu paso kâğıt- larırıdan birisini eline geçirmiş, fotoğ rafmrı yapıştirmış, ve taklit bir mü- | hürle mühürlüyerek üstüne mektep — Müdürü Nurinin imzasını atarak Şir- keti Hayriyeye müracaat etmiştir. Şirkketin paso memuru Mümtaz bu sahtekârlığın farkına vardığı için Bürhanettin yakalanmıştır. Dün, mah kemede mektebin müdürü Nuri şahit olarak dinlendi. Kendisine gösterilen paso kâğıdı hakkında dedi ki: —- Evet, matbu kâğıt bizim mek- — tebindir. Bu gğenci hiç tanımam. El yazıları da idare memuru şinasiye a- D ittir. Yalnız “Arnavutköyü” başkâ — ijyazı ile yazılmıştır. Mühürler mek- — tebin değildir. Benim imzam da tak- lit edilmek istenmiştir. Ü Suçlu kendisini müdafaa etmek i- Ü gin kısaca: — Bu paso kâğıdını Mustafa is- minde bir arkadaşım verdi, Beni po- lis yakaladığı zaman Mustafa bana — yalvardı. “Bunu ben yaptım” dersen hiç bir şey l1&âzrm gelmez, dedi, Ben ed ömrümde ilk: defa karakola çağrıldı- — ğim için itirafta bulundum, diyordu. - Müddelumumi, paso kâğıdmdaki ((Arnavutköy)! ve (Nuri) yazılarmın Buçlunun yazısı olup olmadığınm tet- kikini istedi. Mahkeme de bu isteğe oyarak yazıları ehlivukufa tesbiti- — mi kararlaştırdı. vd: ge ea Ka a aa ——— p Kunduracı Dükkânında Yapılan Cürmü Meşhut — Karaköyda kunduracı Yorginin dükkânında bir cürmü meşhut yapıl- dığı, Mümtaz isminde eski bir sivil — memuürün suçlu olarak — yakalandığı gyazılmıştı. Mümtazım iddiasına gö- — Te, kendisi bu hâdisede üçüncü bir şa- | his vaziyetindedir. Ve doğrudan doğ- ruya hiç bir alâkası yoktur. Yorgiye alacaklı namına müracaat etmiş, ye- — künu 3420 lirayı bulan ve 500 ü bir — Mmüddet evvel ödenen borcun geri ka- Alacaklınımn elindeki bonolarm sah- — teliği de iddia edildiği için emniyet — müdürlüğü bu ciheti tetkik ettirmek- tedir. Mahkemelerde Karısına sinde oturan seyyar balıkçı tek Davacı yerine geçen Zekiye adlı 35 Jik bir kadın şikâyetini şöyle anlattı: — Ethem Balık, benim sekiz sene- lik kocamdır. Evlendiğimizin on be- şinci gününden itibaren bana dayak atmıya başladı. Sebepli, sebepsiz da- yak yiye yiye şimdiye kadar dişimi sıktım. Belki yaşı ilerler de ıslâhi nefseder, dedim. Fakat büsbütün a- zıttı, bıiçak kemiğe dayandı. Ben de mahkemeye müracaat ederek boşan- ma davası açtım. Kendisi gecimsiz- dir. Bir defa polise hakaret etti, mah küm oldu. Sonra müddeiumumiyi tah- kir etti. Yine iki ay hapiste yattı. Ni- hayet, balıklara bomba atarken ya - kalandı. Hem sağ kolu koptu, Hem de iki aylık bir hüküm giydi. Artık böy- le bir koca ile yaşanamıyacağını her- kes takdir eder. Dün gece Yalova: dan geliyordum. Vapur Köprünün Haydarpaşa iskelesine yanaştı. Ben iskeleye çıkınca karşımda Ethemi gör düm. Hemen yüzüme bir şişe ilâç bo- şalttı. Elbiselerim yanmıya başladı. Ben de boğuluyordum. Haykırdım. polis geldi. Beni, hastaneye götür- düler, midemi yıkadılar, koluma şi- ringa yaptılar. Beni muhakkak bir ö- lümden kurtardılar,. Bu adamın ceza- sını veriniz, Suçlu inkâr ediyor — * Hâkim İhsan, sözü suçlu Ethem Balığa verdi, O, kendisini şöyle mü- dafaa etti: “z—- Bu benim karımdır. İskelede kendisini karşılamıya gitmiştim. .T'a- nımadığım bir adam üstüne zehirli gaz serpti. Karım bağırıyor ve başı- nı, saçını yolüyordu. Ben yanınday- drm, nikâhlım olduğu için başörtüsü- nü örtüyordum.” Karar yazılırken.. Bundan sonra dinlenen şahitler da- vacının iddiasın ıkuvvetlendirecek söz ler söylediler., Hâkim, Beyazıt bele- diye doktorunun ve Sen Jorj hasta- ’—»__ lan kısmını istemiştir. Bu sırada da ;îînîılı verd_lğî raggîğlızn gîğîu. , döl - B nt SAĞ eu porpmn.n" xoıîıeı.hîyet.i anlaşıla - mıyordu, Şahitler: “Kadınm her tş- rafından buhara benziyen boğucu bir Zehirli | Gazle Hücuma —— — Kalkmış! -—* Sultanahmet Sulh Üçüncü Ceza mahkemesi, dün Adliye tari- himizde ilk rastlanan bir davayı neticelendirdi. Zehirli ve yakıcı bir gazle boğma davası... Doktorlarımızın henüz mahiyetini tes- bit edemediği bu gazi kullanan Yalovanın Hüsrevpaşa mahalle- kollu Etem Balıktı. ÖLDÜRME KASTİ İLE YARALAMIŞ Asker Mehmedi ve aşçı Ahmedi öl- dürme kastiyle yaraladığı iddia edi- len şoför Salih Nalbantoğlu'nun mu- hakemesine başlandı. Suçlu, reisin ilk sualini şöyle karşıladı: “— Bu davada şahit olan Vedia i- le beş sene metres hayatı yaşadım. Ben kendisinden ayrılarak evlendim. Vedia bunu hazmedemedi, İkide bir bana muüsallat olur, para isterdi. Hâ- dise günü beni zorla evine götürdü. Evde başkaları da vardı. Ben, tanı- madığım iki misafirin rakı masasma oturduni, Vedia siteme başladı: — Alçak, beş gene beraber yaşa- dıktan sonra nasıl beni bıraktın? di- yordu. Ben kendisini susturmnlğ iste- yince Mehmetle Ahmet: — Yo;, Biz burada kadma haka- ret ettirmeyiz.. Zaten seni buraya öl- dürmek için çağırmıştık, dediler ve saldırmalarını çekerek kapıyı tuttu- lar. Ben pencere tarafında ve müşkül vaziyette kalmiştim, Bir aralık Meh- medin eline atılarak bıçağı aldım. Bü sırada kadınlar ve erkekler -biribiri- mize karıştık, Ben de kaçmıya mu- vaffak oldum. Doğru merkeze git- tim, O sırada Mehmet Ahmet te ya- ralanmışlar. Fakat, ben yaralama- dım.,” Muhakaeme, şahitlerin çağırılması için başka bir güne talik edildi. dırmıya başladı: “Suçu sabit olduğu için bir ay müddet hapsine..” cümle- sini tamamlamadan, Ethem, elindeki kâğıdı masanın üstüne attı ve çürü- müş bir çam yere yuvarlandı. Polis ve mübaşir onu tekrar yerine oturt- tular, Karısı: “Kasten yapıyor,, di - yordu. Bir dakika sonra ayılan Et- hem bağırmıya, çağırmıya bağladı. Hâkim, kararını tamamladı Kendisine evvelâ 30 gün hapis ce- zası verdi. Karı koca oldukları için duman çıkıyordu” diyorlardı. Bundan sonra hâkim, kararını yaz- cezasmı altıda bir nisbetinde artırdı ve derhal tevkif etti. TAN —PARİiS Natta Büyük program ( 23 Temmuz) Paris, Londra, Berlin, Roma, Bükreş, Plymouth — 260 liradan itibaren (Bu kafilede ancak 27 boş yer kalmıştır.) Küçük program (1 Temmuz) Paris — Malâno — Belgrat — 142 liradan itibaren Bu grupun nısfı dolmuştur. Acele karar veriniz. Adres: Beyoğlu NATTA Acentalığı, Telefon:: 44914 e Bergisine Altın Program ELEANOR Bugün Matinelerden itibaren İPEEK Sinemasında 2 BÜYÜK FİLM BİRDEN İ-YENiİ RiN-TiİN-TiN GANGSTERLERE KARŞI | Fösnsizca Sözlü; ARKADAŞLIK, DOSTLUK ve FEDAKARLIK filmi. Meşhür 100.000 liralık bir Köpeğin akıllara hayret veren maceraları. Bağ rollerde: JAKİE KOOPER — JOSEF KALEYA — 2 - DANS iÇiN YARATILMIŞ Aşk — Zenginlik — İhtişam — Musiki ve dans filmi, nefis ve çok güzel mevzulu büyük komedi. Baş rolde dünya dans kraliçesi nın seyıhıtlori Nis, Montekarlo, Hamburg, Haftası Başlıyor MÜTHİŞ RİN TİN - 'TİN POwELL Öğle neşriyatı : | / 12,30 Plâkla Türk musikisi. 12.50 Hâ'f dis 13,05 Muhtelif plâk neşriyatı. 14 S07 17 İnkılâp dersleri Üniversiteden Recep Peker 18,30 Plâkla dans p 19,30 Spor müsahabeleri: Eşrei Şefik fından 20 Türk musiki heyeti. 20,30 Yöğa Rıza tarafından arapça söylev. 20,45 Rıza ve arkadaşları tarafmdan Türk | kisi ve halk şarkıları: Saat ayarı. 2t? kestra: 22,15 Ajans ve borsa haberlefi ertesi günün programı. 22,30 Küçük grs:leri Üstad tarafından: Piyano n w g e Günün program özü Senfonik konserler : nsefi 21,15 Varşova Filharmok takımt ki'd 22 Prag Roma Janacek'in eserl M 22,30 Viyana Filharmoni (Brüno Vâtüçi, idaresinde) 1 Stutgart Beethoven K0f Hafif konserler : 12,30 İstanbul Plâk ile Türk M of 18,30 Budapeşte Macar musikisi (c% kestrasile) 20 Hamburg Halk şarkı ,"M ları 20 İstanbul Türk musiki heyeti Prag koro 20,45 Barşova Opera P”P,Ü 21,10 Breslav Sololar ve halk havalar! 7/'1g Berlin Orkestra sopran Lilli Claus$ “Gç, Kolonya Askeri muzika 21,15 Isunbdıddı kestra 21,30 Post Parizyen Varyete TP y yatı 21,40 Roma karışık musiki 22 Pg:,q kestra (Janacek'in eserlerinden) 22 ÇA burg Güzel valslar, sopran ve orkestfâ, rafından 23,10 Roma Karışık konser- ğolânyıc Alman ::erlerinden k(â:;â'“ erlin Gece musikisi 23,40 Bul vnusikii Torununu Dışarı Atan Bir Kadın! Dün asliye dördüncü ceza mahke- mesi, Vangelya isminde yaşlı bir Rüum kadımnin sorgusunu yaptı. Van- gelya, altı aylık torununu sokağa at- maktan suçlu idi. Şöyle anlatıyordu: “— Ah, bay reis, nasıl anlatayım. Kızımı bir genç iğfal etmiş, gebe kal- dı. Nihayet günü geldi. Doöğururken hastalandı ve on gün sonra da öldü. Ben şunün, bunun yardımiyle yaşıyan ve şuna, buna yük olan fakir ve ih- tiyar bir kadınım, Bu çocuğa bakama dım. Ölen yavrumun bu canlı hediye- sini de sokağa atamadım, Panaiye ki- lisesine götürdüm. Mütevelli heyetin- den bu çocuğu alıp baktırmalarını di- ledim. Onlar, beni kovdular. Ben de çocuğu onların meclisinde bıraktım. İşte suçum budur, Çocuk bende kal- saydı, açlıktan ölecekti. Sonra, çocuk Rum bakim evine verilmiştir.” Mahkeme, şahitleri de dinledikten sonra Vangelya hakkında beraet ka- rarı verdi. Sahte Kaymakam Kadıköyünde Yeldeğirmeninde ©0. turan AÂli Şevket isminde bir sabıkalı kendisine kaymakam süsü vererek bir takım işler çevirmek isterken ya.- kalanmıştır. Boğaziçi Lisesi İzcilerinin Kampı 23 Ni._sa.n bayramından istifade & - den Bt?gaziçi lisesi izcilerinden 60 ki şilik bir grup jimnastik Öğretmenle- ri Bay Hamdi Saver'in başkanlığın - da Polonez köyünde 4 gün devam e- den bir kamp kurmuşlardır. Köyün en güzel yerinde T çadırda kurulan bu kamp çok eğlenceli geç - miş, izciler burada muntazam bir programla yatıp kalkmış ve izci na- zari ve tatbikatlı dersleri, izci oyun- ları yapmışlardır. İzciler burada bir güzel müsamere vermişler, Millf oyunlar oynamnğ ve şarkılar söyliyerek iki komedi ile programlarını süslemişlerdir. Köye vedâ edilmiş ve 17 kilometrelik yol, 2,5 saatte yürünmüştür. Mezbahada Bir Ayda Kesilen Hayvanlar Mart ayı içinde mezbahada 228 kı- vırcık, 18933 karaman 1847 dağlıç, 1831 keçi, 38315 oğlak, 1548 öküz, 81 inek 273 Manda, 208 dana 205 Malak ve 10 boğa olmak üzere 62279 hay - van kesilmiştir. Adliyeye verilen mütecaviz Adil isminde bir genç, Ayazpaşada Buşe apartımanı kapıcısı Hasanım al- ti yaşmdaki Mustafa adlı çocuğuna tecavüz ettiği için dün müddeiumu- miliğe verilmiştir. Tahkikat devam etmektedir. Operalar, operetler : 20,30 Budapeşte Esterhazy'nin tubu,, isimli opera piyesi Resitaller: 20,20 Berlin Finlandiya şarkıları 'd Vargşova şarkılar 20,45 Iıımhıl Vedia (i zâ ve arkadaşları 21,20 Zürih Piyano D ti (Schubert) 21,45 Bükreş Dini $8" 22,30 İstambul Plâk ile piyano solo Dans musikisi Kİ gan orkestrası tarafmdan Macar “»t’j İ 18,30 İstanbul (Plâk) 23,20 Breslay Varşova 24,15 Roma. Basım Birliğinin Toplantı$ Türk Basın Birliğinden: kM Son kurtluş toplantısmda a7 ve larm izhar etmiş oldukları arZü İdare heyetinin gördüğü lüz tw: rine had bir şekil alan kâğıt bulfl nı etrafında görüşülmek için a caddesinde (Basın Birliği) merktf ne bütün âzanın ve basım evle ”| hiplerinin bugün cuma saat 18 " gelmeleri rica olunur, 4 v e' Romanyalı Talebenin Ko?ğjj Eminönü Halkevinden: Evimizi Y'd safiri bulunan dost Romanyal! mjw tarafından bu akşam (30 - $ 'm& cuma) saat (21,30)da Cağaloğlu zle kez salonumuzda bir konser V yvüi cektir. Bu konser için daveü)“w*î tur. Herkes gelebilir. Konser | bul radyosu ile de neşrelilecektir | İtalyadan Fuara Gelecek w,. İzmir, 29 (A.LA.) — ımyıg:;».; dinci İzmir Enternasyonal * İ& gelecek ziyaretçilere teşhir içif “,İ rilecek eşya navlunlarında oca demiryolları idaresince yd;“;ıiı egi tenzilât yapılacağı Roma bü stilı mizden fuar komitesine bildi Yalnız adamın hayvandan farkı ne? Yalnız yaşa- mayı kabul eden mahlüka insan denir mi? Bu sözler kolay söylenir amma, kolay anlaşılmaz.. Hele yalnız adamlara, bunu anlatmak imkânsız « dır. Akşam oluyor. Her saat biraz daha buruşup siyah- laşan kâğıtta hâlâ on beş imza var. Kahbil olsa, ek- silecek amma, fazlalaşmıyor. Evet, imzalıyanlardan bir tanesi: — Ben sözümü geri alıyorum, Ben de korkuyo- Tüum! Diyebilse, kapıdan içerisini gözliyen Çopur Emine bile imzasını yalıyacak, Fakat Namıkla Hüseyinin yüzü öyle sert, hareketleri o kadar ürkütücü ki bu- — na ilk önce cesaret eden çıkmadı, Bu yüzden on beş — İmza on beş imza olarak kaldı. Sade ben bile on altıncı imzayı saymıyorum. Bü — imza işletme müdürüne ait. O, ister İstemez imzalı - — jyacaktı. Buna mecburdur. Bütün gayretler beyhude. Imzalar hep on beş kaldı. Bir tane daha ilâve etmek mümkün olamadı. Akşam üstü idare müdürü sordu: — ÖOtekiler imzalamadılar mı? Sesinde ne içi acıtacak bir istihza var... Namik bu sefer başını eğmiyor. Daha dik, daha gözgöze duruyor. Istihzayı sert sesiyle kesti: — Korkuyorlar, — Peki... Siz bu kâğıdı bana bırakın... Yarın ce- : vabını alırsmız! . * « Paydosta Namik, amelelerin gidişini seyrediyor. Imzalıyanlar yavaş yavaş, pişman pişman yürü- — yyorlar, Imzalamıyanlar, her günkünden daha hızlı adım — atıyorlar. Sokağın köşesinde birer birer, fakat ça- buk çabuk kaybolanlar oıılu y ü No, 48 Kapıcı Rahmi, Namiğa bir şeyler söylemek iste - di. Saatlerdir kendi kendine düşündükten sonra şöy- le bir karara gelmişti; — Şu Namığın bir ağzmı arasam, patron memnun olur. Sonra vazgeçti. Namıkla karşılaşmıya cesaret ede- medi, Neden?.. Bilir mi? Peki, ötekiler neden hızlı yürüdüler de, on beş kişi yavaş yavaş geçti, gitti? Hepsi korkudan. Rahmi, Namıktan korktu. Imzala- mıyanlar, imzalamadıklarından, imzalıyanlar, imza- ladıklarından korktular. Ah, bu sürü sürü şuursuz İnsanlar... Ah, bu şuur- Buz korku... Asırlardanberi muazzam tabiatle, muh- teşem bir kavga içinde bulunan şerefli insanım bu bayağı, bu aşmalık korkusu. Allahtan. cine periden, kuvvetliye, fırtmadan, yıldırıma, gölgelerimize kadar sinmiş bu korkular... * * * Ertesi sabah kâğıdı imzalıyanlara marka veril- medi, Onlarım hepsine birden: — SBize iş yok! Denildi, Sebep: Fabrika disiplinini ihlâl ettiler. Üstlerine vazife olmıyan işlere karıştılar, Adeta grev tehdidi bu! Namıkla Hüseyin, sapsarı yüzlü arkadaşlarına ba- kıyorlar. Hepsi bu neticeye geceden hazırlanmış. Hepsi biribirinden tamamiyle ayrılmayı düşünüyor. O zaman belki teker teker koşacaklar, müdüre yal- yaracaklar. Rica edecekler. Kapıcı Rahmi, küçük kulübesinden çıkmıyor, ! Kekkkerk d ziRÜĞİ, D P d A di Yazan: SUAT DERVİŞ İmzalamıyanlar içeri girdiler. Onlar fahrika di- siplinini ihlâl etmemiş, üstlerine vazife olmıyan iş- lere burunlarını sokmamış adamlar Işletme müdürü de dışarı çıktı. Pardesüsü kolun- da. Yüzünde hafif bir solgunluk var, Kapıda ne ya- pacağını bilmeden duran arkadaşlara baktı. Sonra Namığa yaklaştı: — Aldırma, Namık! dedi, bu iş böyle olacak! Iki yüz kişiden on beş kişi ayrilırsa ezilir. Teker teker kovulmukla, hep beraber hak istemek arasındaki farkı öğrenmedikçe bu böyledir! Namık, cevap vermiyor. Sade genç işletme müdü- rünün elini uzun uzun sıktı. — O sabah... T Patron daha apartımanında uyanmadı. Sütlü kah- vesi havagazi ocağında yeni kaynıyor. Idare müdürü fırtmayı hafif atlattığına sevinerek ellerini uğuşturuyor. Ustabaşılarla kapıcı Rahmi o günlük, işçilere iyi muamele edeceklerdir. On beş kişinin verilmiyen markaları, marka tah- tasında asılı kaldı, İşletme müdürünün istifası dosyaya konuldu. Kon tratosu mucibince davaya falan kalkarsa esbabı sü - butiye olarak kullanılacak! h Namıkla Hüseyin, köşedeki kahveye oturdular, İşsiz kalan ameleler dağılıyor. İşsizlik... Hep sağ elini kullanan hir adamm çolak, hep okuyan bir adamın kör oluşu gibidir. İşsizlik... Muazzam bir içtimal istihsal dünyasında birdenbire parazitleşmek, silâhsız kalmak demektir. İşsizlik... Maddeten ve manen ölmenin bir GĞ | çeşididir. | İşsizler yürüyorlar. Önce hep bir ârada, gönra #7 kak başlarında dağıla dağıla ufalandılar. | İşsizler, tek başlarına başlarının çâresine hakmi” ğa gidiyorlar. İ Sakin, ezilmiş, sessiz... Gittiler, .. . * Köşeden Arif göründü. Namıkla, Hüseyin kalkif lar. Onu geri çevirdiler.. Namık: i — Git yerine yat Arif, dedi, buradan hayır Yt Sende mektup yazacak para var mı?, — Var, y — O halde memlekete bir mektup yaz. Sana orâ dan para göndersinler.. n Arif döndü. * İki arkadaş, koltuk değneklerine acemi acemi da &. yanan bu bitik toprak çocuğuna köşeden kaybolU? ciya kadar baktılar. Şi Arif kayboldu. Namıkla Hüseyin, konuşmadan yürüyorlar. aŞt Fabrikanın makine horultusu gittikçe uzakl | hi cak | Fabrikada tam on beş makine bugün ç G, | Bir teviye yiyecek, bir teviye giyecek, bir t€ ev kirası istiyen on beş adamın, on beş makinesi gün paydos etti. İmzalamıyanlar, şacaklar.. ge$ | Bu hal sürse, sürse iki gün sürer. Ikigüu“’gu; | boşalan makinelerin başma yeni Namıklar, yeni d seyinler, yeni Nazlılar gelecek.. A Bu iki gün içinde, buruşuk bir kâğıdı ımnııw'; K dıkları için şarkı söylemek hakkını kazanan amt' DN ler, bir hafta sonra bu haklarını yine kaybede€ ler, yine usta başılar: — Gevezelik yeter.. Şarkıyı kesin Diye haykıracak.. z : (Arkası var) onbeşmı.kinoyobıkmıdınç’vî |

Bu sayıdan diğer sayfalar: