Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Demr - — ee a M GA AA .. *i - L K A S ai - BAŞMUHARRIRI TAN'm, Emin YALMAN İ :H K Zazetesi “lnıwı ü n sene kadar o E çalışmaktır luyor. İlk _Xx_—' Cihan İktısadi Konfe- ransı Cenevrede GÜNÜN MES * E N MESELELERİ Nee"“k Kongre eden İstanbulda Olmasın ? Uzun müzakerelerden sonra aşağı yukarı şöyle bir karara varmıştı: ! "Gümrük resimlerinin yük- seltilmesine nihayet vermek ve kat'i bir azimle yeni bir yol tutmak zamanı gelmiştir.,, Halbuki o danberi dünyanın her yerinde bu akıllıca tavsiyenin tamamiyle aksi yapılmıştır. Bugün milletlerarasına mal alış verişine ait engelleri 1927 seviyesine indirebil- sek ne kadar ferah duyacağız! Hepi- mize şu duygu gelecek ki tam bir ti- caret serbestisine kavuşulmuştur! Londrada toplanan cihan konfe - ransı da menfi neticeler verdi. Ara- mızda bedbinler çoktur. Bunlar, mil- ğ ittiğini göster letlerarası münasebetlerin makul e- © biz ::l:::: olur. Bu müca- karışmalıyız. %K“.NWW şehir, bütün tçilerle toplantı yeri oluyor. "lh", âileleri büyük bir ye- "'—iB' nokta hakkında bir kone, Sin şunu söyliyelim ki, ? başl, gelen Amerikalı aza, i-bir Okyanus n a HB D FTi | n F, HÜT f F 7 g i. #f ticare 5 x 9| Çok her her ticaret odası kendi odanın bir temasa geçmek de- e:yleketımlzh bu yolda te- ACI vardır. Hele bir tu- lan İstanbula ancak böyle Ana“eıret Odasının Ümessil he etinin bu fikri giderlerse İstan- Muvaffak Cünkü olmaları ümidi Senelerdenberi dünya- büyük limanı kongre- Olsun toplantı yeri ol- ASKERLİKTE |S1ARP SANAYİİ ı Jırı KURDUK Şo Üh kara, Paddesine bir fıkra ek- G:'k'!w bi eu:;l':nİün hazar ve sefer- btuğa h, mühimmat, t dapa, Bel *#ı%“kfç İit e X DAĞ NL &, hk%hı Mi h wve zğ”u."“'ohn 'at kıt ('TAN Muhabirin askerlik kanunu- Vermiştir, Kara, deniz, teç- t ve sair ihtiyaçlarını Mal etmek ve az bir mas- Sikarmak ve askert fabri- “ln::de San'atkâr ihtiyacmnı “h'ate ';ene ui:tldath efrat Kat hizmete tâbi bir “harp $ NN l%âea “m.,, v Bay a Maksadiyle san'atkâr çok ve bu maksatla muştur. Bu smı- İ Gfrat altı aylık tâlim ve Piyade alaylarmda gö- Ondan sonra mürettep ol- — Maliye Ve- İr içind i k bi yılı içinde arazi tah tirilmesinin temini için bir rda yeniden tah Şit kürmıya karar ver- *t âlemi temsil ettiği mümessilini bir Dhmnk,bü- e Ş Tit biş tün dünya iktısadi E & veya mMmüessese- Tİ fabrikalara verilecek- saslara dönmesinden ümidi kesmiş - lerdir. Böyle bir bedbinlik içinde A- man şairi Götenin Favstu gibi bağı- rıyorlar: Ümide lânet, inana lânet ve bilhassa sabra lânet!.,, Bizim Hollandada bir darb « limiz var; “Her gemi günün birinde bir limana varır.,, deriz. Bedbinlere bu darb lle cevap vereceği yesini mutlaka aşığı düşürür. Hal - buki bu seviyeyi yükseltmek arzu ve ihtiyacı, her insanın kalbinde mut. - laka yer tutmuştur. Bu arzu ve ih- tiyacın günün birinde kendi kendi « ni duyurmamasına imkân yoktur. Acaba bu yolda bir cereyanın ilk alâmetlerini ufukta görmüyor mu - yuz? Bence böyle alâmetler vardır ve bunlar gayet kat'idir. Her memlekette salâhiyetli mev - kiler tutan devlet adamlarından - bir çoğu, cihan iktısadi münasebetlerinin iyileşmesine taraftar bulunuyorlar. Bunun zaruri olduğunu düşünenler sayısı gittikçe artıyor. Fakat bu kadarı kâfi mi? Bu mak- sada varmanın yolları hakkında da kat'i bi rkanaate sahip olmalarına ih- tiyaç vardır. İşte bu bakrmdan dün- ya bir yol ağzında bulunuyor. D ünyanın iktısadi münasebet. lerinde hâkim roller - oynı - yan mühim memleketlerden bir kaçı, ticaret hareketlerini mahpus bir haj de tutan zincirlerin kırılmasına sa - mimi surette taraftar bulunuyorlar.. Amerika bu kanaatte bulunduğu . nu açıktan açığa ilân etmiştir. Ta . giltere ve Fransa, cihan ticaretinde hareket serbestisine varmanm yo|) - larını araştırmağa, tanınmış ve kıy. metli bir iktısatçıyı memur etmişler. dir. Bu da, Belçika Başvekili B. Van Zeelând'dır. Oslo grubuna mensup olan hükümetler de kendi sahaların- da bu gayeyi tahakkuk ettirmek için DÜN endi kendine kâfi olmak ve " ü harice iht'yaç duymamak si- | yaseti, bir memleketin maişet sevi - TAN YANIN DAYANDIĞINI Gösteren Alâmetler Yazan: Dr. F. Van VI (Milletler Arası Ticaret Odası Relsi) H. Fentener issingen filk hareketlere geçmişlerdir.— İşte bizi sevindiren alâmietler bun- lardır. Şu kadar var ki ben'kendi kendime şu suali soruyorum: — Ticaret serbestisine dönmeği samimi olarak istiyenler var.. Mü - kemmel.. Fakat bu gibiler ayni za - manda şu mühim hakikati kavra mışlar mıdır ki şimdiki vaziyetin devamlı bir surette iyileşmesi, her- kes için müsavi hak esasının kabul edilmesine bağlıdır? uhtelif memleketlerin iktısa- di bünyesi hakkında malü - matımız vardır. Bunların ne gibi im- kânlar karşısında olduğunlu da bili- yoruz. Umumi bir iktısadi siyasetin devamlı surette muvaffakıyet ka - zanması ve yerleşmesi için her memle kete, inkişafi, kültürü ve çalışma duygusu bakımından hakkı olan yâ- şama seviyesini temin etmesi lâzım- dır. 'Tabil servet kaynakları ve nüfüs için icap eden sahalar bakımından müsait bir mevkide olan veya olmi - yan memleketler arasındaki fark, — AbA, Abdülhak Hâmide Gazel : Durmaz döner bu meygedenin câmı böyledir. Fecrile birleşir sonu, akşamı böyledir. Bitmiş mi, başlamış mı bilinmez teranesi; Âhenginin küşayişi Her bezme bâde, buse sur 23 Nisan 1937 Sâkii şivekârı gül endamı böyledir. Fânusu köhneleşse de hep tazedir ziya; Efsane yüklü, kubbei in'amı böyledir. Çok defa mide, sine sıkar, baş bulandırır; İhsanı böyle, neş'esi, hengâmı böyledir. Yüz elli yıl da yok mu sızanlar bu peykede? 'Arttıkça, yük ağırlaşır, eyyamı böyledir. Durmaz, döner cihazı, içenler gider gelir, Yok başka söz.. bu kıssanın encamı böyledir. böyledir. nar, handeler döker; NÂBEDİT vilâyötlere — gönd 1 Dr. Fentener tarihin bazı devirlerinde çok - fazla bir dereceye çıkabilir. O zaman bu farklar ziyasi gerginlikler doğurabil- diği gibi şu veya bu şekilde patlak - lara da sebep olabilir. O zaman mü - sait mevkide olan memleketler, böy- le bir mevkide olmıyanların lehine olarak bir takım yardımlar temin et- melidirler ki müsait mevkide olmı - yanlar bu sayede iktısadi sistemleri- ni ayak üstünde tutmak imkânını bulsunlar. Çalışmak istiyen her millet, bu ça flışma için icap eden vasıtalara malik olabilmelidir. Siyasi dostların lehine, dominyon- ların ve sairenin lehine kayıtlar ve engeller konulacak olursa netice şu- raya varır: Her memleketin kendi kendine kifayeti cereyanı kuvvetlen- dirilmiş ve milletlerarasında sulh ve huzur dairesinde bir işbiriliği ku- rulması imkân haricine çıkarılmış o- lur, ütün iktısadi bakımdan dün - yanın mukadderatı her şey - Üen evvel iki memleketin tutacağı yola tâbidir: Amerika Birleşik Dev- letleri ve İngiltere... Bu iki memleket, ticaret siayget- lerini yakın bir zamanda birleştire - cek olurlarsa bundan bütün dünya çin çok mühim neticeler çıkacaktır. Bu hususta halli icap edecek en * mühim meselelerden biri şu olacak - tır: Acaba hususi bir tercih sistemi yoliyle bir takım ticari münasebetle- ri daha kesif ve daha geniş bir sevi- yeye çıkarmağa mı çalışmalıyız, yok sa en ziyade müsaade gören devlet mMmuamelesini umumileştirmek mi da- ha doğru bir yoldur? Kat'i karar vermek zamanı gelin- ce akıl tarafının galebe etmesini di - leriz. Hakiki sulh, yani iktısadi ba - kımdan devam edecek sulh ancak bu suretla dünya yüzünde kurulabilir ve çalışan insanlik âncak bu sayede çalışması mukabilinde hakkı olan mükâfata kavuşabilir., N OKUYUCU MEKTUPLARI Zeyrekte Tamire Muhtaç Cami Defterdarlık muhasebe direktörlü- ğü veznedarlarından Sadri Sözer ya- zıyor: “935 senesi şubat ayında İstanbul- da zuhüragelen fırtma dolayısile Zey- rekte kâin Büyük kilise camiinin üs.- tündeki kurşunlar uçmuş ve minare- sinin tepesi de kısmen yıkılmıştır. Minarenin bu perişan hali birkaç de- falar Evkaf müdürlüğüne bildirile - rek emsali gibi bunun da tamiri is - tirham edilmiş ise de elyevm şimdiye kadar hiçbir netice almamadı. Cami kiliseden bozma ve asarıati- kadan olmak itibarile her an bir çok yabanemm ziyaretgâhıdır. Üstünün ve açık ol dolayısile yağan yağmurlar, tamamile içeriye akmakta ve binnetice dahili de gün- den güne daha ziyade harabiyete yüz tutmaktadır. Asariatikadan olan ve ecnebilere karşı şu halile pek çirkin bir manzara arzeden bu caminin de bir an evvel tamiri hususunda alâka- darların dikkat nazarını celbetmenizi dilerim.,, kurş İzmitliler Soruyorlar İzmitli bit okuyucumuz yazıyor: “— İzmitte topu topu tek bir umu- mi helâ vardır. Fakat bu umumi he- lânm ne suyu, ne de ışığı vardır! Ka- pmın önüne tavuk kümesi gibi — bir kulübe yapılmış ve buraya bir adam da bekçi olarak konulmuştur. Eski konserve kutularıma doldurulmuş su ile burası pek, amma pek çirkin ve geri bir manzara arzetmektedir. Sayısı, burada kat'iyyen sayılamı- yacak kadar çok olan benim gibi o- kuyucular daima soruyorlar; Bu he- lâ ne zaman elektrik ve su yüzü gö- recek?,, Afyon Halkevi Müsamereleri Afyonda talebe Rüştü Kutman bi- ze gönderdiği mektupta şunları ya- zıyor: “—. Türkiyenin bütün halkevlerin- de verildiği gibi, Afyon halkevinde de sık sık kıymetli müsamereler ter- tip edilmektedir. Fakat bu müsame- relere asıl istifade edecek olan halk ve talebeler giremiyor, çünkü müsa- mere davetiyelidir. Tanınmış zevata verilen bu davetiyelerden bizde olma- dığı için müsamerelerden istifade e- damiyoruz. Bence, halkevi toplantıla- rıma davetiyesiz, talebe, köylü, esnaf bütün halk iştirak edebilmeli, evin çok kıymetli hizmetlerinden müstefit olmalıdır.,, Mektepten Tasarruf Kumbarası Çalanlar Smdırgı, (TAN) — İkinci okuldan küçük yavrularım 30 lira 61 kuruşu bulunan iki Tasarruf kumbarasını ça- lan mektep hademesi İsmail ile ba- bası Mehmedin muhakemeleri bitmiş, Mehmet 6, Ismail de yaşı hasebile 5 ay hapse mahküm olmuşlardır. İznik Gölünde Boğulan Doktor İzmit, (TAN) — Şubatın 19 unda Iznik gölüne düşüp boğulan Doktor Sacidin cesedi göl kenarında yeni bu- lunmuştur. Bu hâdise etrafında yapı- lan tahkikat sonunda motörün kap- tanı muhakeme altma alınmıştır. “mukavemetile, İngiliz emperyalizmi- Veziristanlı İpi Fakiri Veziristanlı İpi fakiri, Hindistan- daki ihtilâlin başıma geçmiş bir liva imiş. Bir ihtilâlin başma geçtiği için 4 İpi fakirini, General Franko gibi bir — âsi zannetmeyin. Fakir 350 milyon — Hintlinin milli kurtuluşu için, başmı koltuğunun altına ve aç sürünen bin- — İerle esiri de yanma almış, asırlardan- — beri yaşanan bir esaretin isyan bay- — rağını açıyor. b e ! Hindistan, 1600 senesindenberi Britanya İmp luğunun müst lekesidir. Hindistandaki servetin ilk istismar hakkmı alan “Şarki Hindis- tan Kumpanyası,, hukukunu muha- faza için arkasından İngiliz orduları- nı getirmiştir. O gün bugün Hindis- tan, İngiliz kralımın tacındaki en par- lak elmastır. Büyük servetler, yerden mantar gibi türemiş, İngiltere hazi- nelerine bir şelâle gibi hışır hışır ak- mıştır. Yerli Hintli, esir Hintli, altın ve servet taşan toprağının üstünde tuz ekmekle midesini uğuşturmuştur. Bu çok eski tarihtenberi köylü, dere- beyi lordların, zengin fabrikatörlerin, tröstlerin hamiyetli köleleri gibi, e- saret zincirlerini şakırdatarak bugü- ne gelmiştir. b f e Hindistan, milli kurtuluşu için se- nelerdir çarpışıyor. Gandi, silâhsız nin betonarme kalesini yıkmıya çalı- şıyor. Milli kongre, reis Nehru, sulh — ve müsalemet içinde bu dünyanın en muhkem kalesini devirmeğe yelteni. yorlar. Milli kongre kahramanları ye- — ni Esas Teşkilât kanununu reddede- rek istismar zincirlerini koparmak İ- — çin nefesi tükenirken, İpi fakiri bir — ilim kitabından değilse, tarihin tec- — rübelerinden ders alarak esir ülkele- — rin ancak kanla kurtulacağına inanı. — yor, kılıç kuşanıyor. bi Gandi mistik bir âlim, Nehru bir Oksford mezunu, İpi fakiri bir ümmi olabilir... Bu ihtilâl belki organize de« götürmiyetek, belki bir çok ihtilâller gibi sönüp gidecektir. Fakat Hindis- tan “münal ve “mü ©» iler değil, ancak kütleye dayanan organi- ze bir ihtilâl ile kurtulacaktır.. Millt — istiklâl mücadelesi olmasaydı, Tür. kiye de bugün bir müstemleke ola« — caktı. ADSIZ YAZICI -Erzinde Çalışmalar Erzin, (TAN) — Erzin, Osmani « yenin vilâyet olduğu sıralarda esaslı bir plânla kurulmuştur. Geniş ve ü- zun caddeleri, sık ağaçlıklı bahçeler — içinde güzel evleri vardır. İskenderun körfezinden Akdenizi süzen bir yılk — dız gibi göz alıcı manzarası vardır. — Son zamanlarda belediye imar fns — aliyetine başlamış ve bir yılda (50) — binden fazla portakal ağacı dikilmiş — tir, Belediye binası da ikmal edil « — mek üzeredir. Erzinde kültür. ha - — yatı da oldukça canlıdır. Kasahada — 8 öğretmenli ve 35 talebeli bir okul — vardır. Fakat, bugünkü vaziyete gö- — ve daha iki okula ihtiyaç vardır. ğ Ticaret Odası Azaları Dün Gittiler Ğ İki gündenberi şehrimizde bulu « * nan Milletlerarası ticaret odası âza- — ları dün şehirde bir gezinti yapmış « — lar ve öğleden sonra tayyare ile P_ıı'* Kız Sanat Mektepleri Açılacak Maarif Vekâleti kız sanat mektep- lerinin ve kız enstitülerinin sayısını artırmıya karar vermiştir. V Gelecek tedris yılımdan önce muh- — telif yerlerde yeniden on kadar sa « nat mektebi açılacaktır. Romen Üniyersitelileri — — Evvelki gün şehrimize gelen Bük- —— reş üniversitelileri dün şehrin muhte lif yerlerini gezmişler ve akşam saat - 18 de Taksim abidesine bir çelenk