- BİZDE ECNEBİ — ANTRENÖR vi Bunlar Eğer Birinci Sınıf Olmazlarsa ğ D aha üç ay evvel bel ke- $ miğinden — salsılmıya | başladığı hissedilen Beşiktaş — futbol takımının yavaş yavaş — eski, istikrarlır oyununu bul- duğunu görüyoruz. Sarsıntı alâmetlerinin, çocukların yer- |— İerini fena intihap etmiye ka- —— dar varan şekilleri Beyaz-Si- yah takımda artık görülmü- - yor. k Daha üç dört ay evvel, yirmi beş — dakikada şişen ve şiştikçe nefessiz liklerini favullerle örtmiye çabalı- — yan bazı Beşiktaşlı oyuncular bu- |— Bün altmış dakika canlı bir futbol — öyniyacak hale geldiler, Böyle de- ) vam ederlerse, iki kırk beş daki - kayı körüklü bir nefesle başaracak ları günler de yakındır. Son üç ma- çını muvaffakıyetli çıkaran Hakkı- Ş nn kıvamsız idmanla başladığı maçlardaki beceriksiz hali unutul- du. Beşiktaş taraftarları gol iste- dikleri zaman Hakkının ismini de sık sık nâralarına karıştırıyorlar, -— Bu hal bir zamanlar takımının şan Bına tesir ederek kadar müessir oy niyamıyacak hale gelmiş olan Hak kınm tabii kıymetlerine avdet et- tiğini açıkça gösteriyor. bakılınca, hatıra bilâihti - eşiktaşm bu kalkımmasına —kay Hiç İstifade Edilmez ( Yazan : Eşref Şefik ) Beş'ktaşı pek güzel yetiştiren * B. Refik Osman nm selâmeti bakımından oldukça ehemmiyetlidir. imdi esasa giriyorum: İtiraf etmeliyiz ki; Türk futbolü şimdiye kadar yaptığı ikin ci, üçüncü .tertipten ecnebi antre- nörleri tecrübesinde tahh ve ka- 'Iıyor Beyaz sıyahlıla.n son hafta- lar çalıştıran insan, Türk futbol meraklılarının mütareke senelerin- de “şiir,, lâkabını taktıkları Refik Osmandır. Refik Osmanın Beşik - | taş takımı üzerinde gösterdiği şu Bemereli neticeler, eskıdenben xçm trenörler a.rasında “H.auter ve Pağ nam hariç,, hatıralarımızda ve bil gilerimizde iz bırakani olmadı. Hanter fevkalâde nağariyeci de - ğgildi. Fakat pratik görüşleri, ço - cuğu anlayışı ve iyi çalıştırışı ile iyi neticeler alan bir mütehassıs - tı. Pagnam ise, futbol tekniğinin en karışık noktaları ve devirlerin lüzumuna göre istihalelerini uzun uzun düşünmek yüzünden pratik yetiştirici kabiliyeti inkişaf etme- miş bir muallimdi. Bir de Hamdi Emin tarafından getirtilen ve ma- atteessüf göz açıp kapayıncıya ka- dar memleketine dönen Buts birin ci tertip teknik adam hissini Veri- yordu. Bu hususta kanaatimi kısa bir yoldan bildirmek üzere herkesçe bi linmesi lâzım olan bir hakikati ha tırlatayım: , z Bugün İngilteredeki binlerce klü bün derecelerine ve zenginliğine göre birer antrenörü var. Avrupa klüpleri antrenörlerle çalışıyor. Ya ni antrenör, dünyanın her tarafın- dan aranılan bir şeydir. Antrenör- lerin her seviyesine göre de Avru- pada klüpler mevcuttur, Bugün “Macarlar hariç,, Avru- panım ortadan aşağı antrenörleri kendi memleketlerinde rahatça ya şıyacak kadar maaş almaktadır- izim verebildiğimiz kadar lar, B maaş için, Avrupada işe yarıyan birinci sınıf antrenörle- rin buraya gelmeleri imkân ha- ricindedir. Alıştığı şartları ve memleketi- ni İstanbulda yaşamıya feda e- decek kadar yalnız güneş, hava ve menba suyuna meraklı İngi- liz futbol antrönerlerinin ise ade- di bilmem kaç tanedir?.. Kendi yerlerinde hizim derece - mizdeki futbolcüleri dahi yetiştir- miye memur edilmemiş olan ucuz antrenörler ise, İngilterenin ihra- eat kumaşları kabilindendir. Bunlar gözönünde iken, İngiliz parasına göre ucuz bizim paramı - za göre pahalı gelen ücüncü tertip uı%vnm ” TAN 18.4.93871 BAŞMAKALEDEN DEVAM Avrupa — ve Balkanlar Karşısında Yugoslav a (Başı 1 incide) sız diplomatlarının düşündüğü vazi- yet, iki müsavi arasındaki karşılıklı bir alma ve verme değildi. Bir tara - fm köle olduğunu bilmesi, karşılık beklemeden daima emre ve işarete hazır durması lâzımdı... Sayııız fedakârlıklafdan sonra mukadderatına hâkim bir ha- le gelebilen Yugoslav milletinin ru - hünu anlıyanlar, böyle telâkkilerden nekadar eza duyduğunu ve bu nokta larda nekadar hassas bulunduğunu pek iyi takdir ederler. Bütün Balkan milletlerile beraber Yugoslavyanın en büyük emeli, ken - di yoluna gitmek; mukadderatma ta- allük eden kararlara, kendi emelleri- ne ve ölçülerine göre serbestçe vara- bilmektir. Balkan Birliğinin müşterek harici siyasetinin temeli, dünyanın emniyet li ve huzurlu bir yer haline girmesine elbirliğile çalışmaktır. Avrupada ku- rulmak istidadında olan iki zıt grup- tan birine mal olmamak bilâkis grup lar arasındaki husumet havasını el- den geldiği kadar tasfiyeye uğrat - mak Balkanlıların ilk tabii düşünce- lerinden biridir. Bir Balkan memleketinin filân gru pa meylederken, diğer filân atrafa gönül verdiğini ve onların tesiri al - tımna düştüğünü iddia eden olursa bu iddiayı her birimiz kendi kendimize tereddütsüzce tekzip edebiliriz. Bir Balkan hükümetinin böyle bir meyil göstermesi, yolunu şaşırması, kendi kendini kaybetmesi ve kendi nefsi - ne olan sadakat ve inandan vaz geç mesi mânasımna gelir. Pek acı tecrübe lerin neticesi olarak çok uyanık bir siyaset takip eden Balkan birliği dev eT B fazla bir şey beklemesek bugün suküta mahküm hayaller peşinde avunmaktan daha hayırlı ve idare- li olur zannındayım. Allo ! Allo!.. “için düşündüğüm bir tık meydana vermeme sebep ol - du. O mesele de, Avrupadan getir- — tilen dördüncü, beşinci, hattâ o - — nuncu derecedeki antrenörlerdir. Futbol oyunu, kuru ve tahlilsiz bir lisanla ve çocuk tariflerile an- — laşılacak kadar basit bir mevzu — değildir. Ayak topunda, ferdin bü- — tün evsafı ve bütün kusurları muh — telif roller oynadığı gibi, ferdin ce ""“,'ınî hale konacak ve diğer fertlerle -— olan bilcümle rabıtalarını derin de '4 rin düşündürecek bir şeydir. Bu kadar karışık ve o derece — biribiri içinde düğümlü bir mese - . 'lenin sathi bir görüşle ve alelâde — gekil tariflerile halledilmesine im- — kân yoktur. ensup bulunduğumuz klüp- ç lerimizde ecnebi antrenör- Jer kullandığımızdan, basit tarif - ler ve alelâde oyun şekillerinin iza- — hile bir takrmm esas kuvvetine bü- — yük bir şey ilâve edilemediğini gö rülen misallerle yazmak istemi - yordum. Cümlelerim, muallimleri ecnebi olan genç futbolcüler tara- /fından yanlış anlaşılarak fena te — Birler bırakabilir. Onun için bu bah 4 '“ıi afâki izahlarla meydana koymı- * Oya çalışacağım. Mevzuu etraflıca açabilmek üzere, ecnebi antrenör- lerin lehinde görünen bir tek nok- *taya da işaret edeyim; şimdilik ek — gerisi İngiliz olan antrenörlerimiz ' İngiliz milletine has soğukkanlı - — İik, fikri takip, az konuşmak iti- — — yatları yüzünden çocuklar ve klüp Adarecileri nezdinde otoritelerini çabuk tesis edebiliyorlar. Ve o sa- -— yede idmanları muntazam oldu « — gu gibi, takımın teşkilinde de ha « — tar, gönül, ve taraftarlık unsurları gçok rol oynıyamıyor. İcabında ha- — tirli oyuncular takımdan atılınca, “ © oyuncuların taraftarları kongre- — lerde meseleyi bir idare heyeti ekse /— riyeti haline de köyamıyor. Bu nok — ta, klünlerin dahili makanizması « Daha Belli Değil ! — İşinin çokluğundan dolayı Türk Spor Kurumu İkinci Reisl'- ğinden çekilmiş olan Beyazıt Meb'usu Bay Halit Bayrağın yerine Dağcılık Federasoynu Reisi Erzurum Meb'usu Bay Şükrü Koça ğın getirildiğini "TAN,, da dahil olduğu halde ek'seri g [;tleri kat'iyyen beklenemez . mmaan böyle Filân ve falan taraf kendinden gelin ve güveyi olarak kurun- tulara veya endişelere kapılabilir. Fa kat böyle kuruntuların veya endişe- lerin, Balkan devletlerinin sağlam prensiplere dayanan siyaseti üzerine hiçbir tesiri yoktur ve olamaz. Yugoslavya, evvelâ Bulgaristanla sonra İtalya ile dostluk anlaşmaları yapmıştır. Çünkü bütün komşularile sulh ve dostluk münasebetleri kür - mak, her Balkan hükümetinin ilk ve tabil gayelerinden biridir. Çetin var- bir Ankara haberi olarak yazdılardı. Lâkin işi tetkik edince istifam.n vâki, fakat yeni ikinci reisin tayi- ni haberinin henüz mevsimsiz ol- duğu anlaşıldı. Çünkü; umumi merkezde bulunması lâzımgelen bazı zevat ikinci reis intihabina İş- tirak etmek üzere buradan Ân - karaya gitmişlerdir. Şu halde Şük rü Koçağın reisliği henüz belli de- ğgildir. Yapılacak intihap netice - sinde belki bu zat belki bir diğeri ikinci reis olur. Tahkikatımıza nazaran Aydın mebusu ve spor teşkilâtı müfetti- şi Bay Adnanm üzerinde toplanan reyler daha fazla olduğundan eğer umulmadık bir hâdise olmazsa Bay Adnanm reisliği daha kuvvetlidir. — İkinci reislik için yapılan bütün bu intihaplar, gösterilen bu nam- zetleri gördükçe şu suali sormak- tan kendimizi alamıyoruz: b — Birinci reis ne oldu?.. m! " Halkevi İiginde Kazananlar * Eminönü Halkevinden: 11-10-936 tarihinde başlıyarak 21-3-937 tarihinde nihayetlenen E- vimiz futbol lik maçlarınım netice- sinde Akınspor birinciliği, Aksa « ray Gençler Birliği ikinciliği ve Şark şimendifer ayrıca yapılan (B) takımları şildi birinciliğini ka zanmışlardır. Mükâfat tevzii 13-4- 937 tarihinde evimiz merkez salo« nunda yapılacaktır. Alâkadar ku- lüplere tebliğ olunur. t Başpehlivanlık Müsa- bakası Yapılıyor Çocuk Esirgeme Kurumu Umu- mi Merkezi tarafından her sene tertip edilmekte olan ve stadyo - mun bitmesine intizaren bir iki senedir yapılamıyan Türkiye baş- pehlivanının seçme müsabakaları bu sene 21 Mayıs Cuma günü An- kara stadyomunda başlıyacaktir. Güreş üç gün sürecektir. Başpeh - livana 500 lira ile bir madalya, di- gerlerine derece ile 700 lira mükâ- fat verilecektir. Bu milli güreşe bü tün Türkiye pehlivanları davetli - dirler. Tekirdağlının Bir Mekubu Türkiye başpehlivanı Tekirdağlı Hüseyin gazetemize gönderdiği bir mektupta iki aydanberi İzmir ta- rikile Mersin ve Adana havalisini dolaştığı halde karşısına yalnız o da 2-3 dakika için Dinarlı Mehme din çıktığını ve başka güreşecek pehlivan bulamadığını, bu sebep - le “belki orada boy ölçüşecek peh livan bulurum Üümidile,, ve resmi güreşlere iştirak maksadile Ban - dırma ve Akhisar havalisine gide- ceğini bildirmektedir. Nasuhi Baydar Çekildi Futbol federasyonu ikinci relisi Nasuhi Baydarın bir ihtilâf üzeri- ne bu vazifeden istifa ettiği öğre- vilmiştir. lık mücadeleleri nâmiına her kuvvet ve imkândan istifade etmek, her ger ginliği ve suitefehhümü ortadan kal dırmak mecburiyetinde olan Balkan milletleri için bu yolda yürümek bir zarurettir. Yuğgoslavya, Çekoslovakya taarru- za uğradığı takdirde Fransa ile bir olarak Almanyaya karşı vuruşmak hususundaki teklifi açıktan açığa reddetmiştir. Çünkü bunu kabul et - seydi Avrupanın iki blokundan biri- nin Malı olacak, Balkan birliğinin prensiplerine arka çevirmiş buluna - caktı. Yugğoslavyanın tabii vazifesi, Almanyaya karşı olan bir blokun saf larıma karışmak değil, böyle bir blo- kun tebellür etmemesine uğraşmak- tır. Y ugoslavyanın bu şekilde bir yol tutması Çekoslovakyanın mu- kadderatma alâkasızlık göstermek mânasına gelmez. Yugoslavların Çe- koslovakyaya karşı çok derin bir a- lâkaları ve sevgileri vardır. Bir Yu - goslav dostum şunu temin etti: “Çe- koslovakya bir gün taarruza uğrarsa binlerce Yugoslavın gönüllü sıfatile Çekoslovak bayrakları altına koşma sına hiçbir kuvvet mâni olamaz..,, Vaziyet elbette basit değildir. Çün- kü Yugoslavya eski nevi menfi po - litikacılıktan kurtulmıya ve milli cep he birliği kurmıya uğraşan bir mem- lekettir. Türlü türlü menfi cereyan ve ihtirasların henüz umumi hayat - tgn izi silinmemiştir. Hariçteki de. dikodular şöyle dursun, Yugoslavya- nm muhalif unsurları içinde bile hü- kümetin harici siyasetteki dürüstlü- ğü hakkında şüphe üyandırmıya ça- Ölümünü en derin teessürlerimizle bildirdiğimiz şairiâzam — Abdülhak Hâmit, 1852 de İstanbulda Bebekte doğmuştur. Büyük babası hekimba- şı Abdülhak Molla ve babası da Tah- ran sefiri iken ölen Hayrullah Efen- didir. * Büyük şair ilk tahsilini Pariste yapmış, sonra İstanbulda zamanının âlimlerinden Bahaetttin, Selim Sabit, Hoca İshak efendilerden türkçe, fars ça ve arapça okumuştur. Genç yaşta Babiıâlinin tercüme o- dasına devam eden Hâmit, Farsça İngilizce ve Fransızcayı çok iyi öğ - <enmiş, Tahranda 16 yaşında iken ba bası ölünce İstanbula gelmiştir. Hâmit, 1292 de Paris sefareti ikinci tibi olmuş, oradan vatdna döndük ten sonra Poti şehbenderliğine, daha sonra Gölos baş şehbenderliğine ta- yin edilmiştir. 1299 da Bombay baş şehbenderi olmuş, ve Berutta sevgili eşini kaybetmiştir ki, “Makber,, , “ölü,, , “Bunlar odur,, isimli eserleri o matemin feryadını haykıran şahe- serlerdir. Hâmit, daha sonra Londra sefareti başkâtibi ve müteakiben müsteşarı ol muş, hayatınm 25 senesini o şehirde geçirmiştir. 1908 de Brüksel sefirli- ğine gönderilen Hâmit, Meşrutiyet in kılâbından sonra âyan zalığına ve a yan vreis vekilliğine seçilmiktir, Cümhuriyet İnkılâbından Sonra... Cümhuriyet inkılâbını müteakip üstadı âzama Büyük Millet Meclisi ta rafından hidematı vataniye tertibin- | den maaş bağlanmıştır. Sonra üçün- ci Millet Meclisinde İstanbul mebusu seçilmiş ve 931 de meclisin ilk açılı- Türk Kanı İçin Suriyeli bir softa “helâldır. demis : (Başı 1 incide) de ikamet eden nakşi şeyhlerinden E- bu Nâsırın oğlu şeyh Köleli, muay - yen bir meblâğ, mukabilinde, Fransa ve mahalli hükümet memurları ta - rafından satım alınmıştır. Şeyh Kö- lelinin vazifesi, şarka aleyhinde tah- rikât yapmak ve nakşi tarikati lehin de propaganda yaparken Fransızlar lekine faaliyette bulunmaktır, Köle- li, kendisine tabi olan birkaç müritle birlikte Crablustaki Türk köylerine sevkolunmuştur. Fakat şeyh Köleli, henüz seyahatinin birinci merhalesi olan Kırkagara köyüne geldiği za man: “— Şapka giymeyiniz. Şapka gi - yenler gâvur olur. Nakşi tarikatina Diye vaaza başlamıştır. Türk hal kım müthiş galeyaniyle karşılanmış olan vaaz, ıslıkla mükabele görmüş- tür, Kendinin Türk ileri gelenleri ta- rtafından hayatının muhafazası için tertibat alınmış, halkın kininden ken dini yine Türklerin yardımiyle kur - tarabilmiştir. Bu vaziyet Üüzerine şeyh Köleli muvaffak olmıyacağını anlıyarak kendi yerine dönmüştür. Suriye Başvekil ve Hariciye Vekili Ankaraya Geliyor Ankara, 12 (Tan muhabirinden) — Haber aldığımıza göre, Suriye Baş- vekili Cemal Mardam ve Hariciye Na zırı Hasan Cebbare, Başbakanımız İnönünün Belgrattan avdet tarihi o- lan 22 nisandan sonra ve Londra se- yahatinden evvel Ankaraya gelmek arzusunu izhar etmişlerdir. Burada hissedilen bir kanaate göre, Suriye zimamdarları meşru ve haklı talep - lerin ancak kuvvetli ve kudretli oldu ğu kadar sulhü çok seven komşuları ger., Türkiye ile anlaşarak elde edile bileceğini anlamış olduklarmdan bu yolculuk Hatayda bugün hâlâ devam etmekte olan zulüm ve haksızlıklara bir nihayet verebilecektir. Stoyadinoviçin harici işlerde Yugos- lav milli emellerine göre istiklâl arı- yan ve Balkan birliğine dayanan sulh ve emniyet siyasetinin hedeften şaş- madığına ve şaşmıyacağma tamami- le itimat etmek caizdir. Hariçte dedi kodular ancak Balkan birliği fikirle rini kuvvetlendirmiye hizmet edecek ve bu birliğe olan zaruri ihtiyacı bir kat daha duyuracaktır. lışanlar eksik değildir. ; Benim vardığım kanaat şudur: Dr. T -— Ahmet Emin YALMAN Abdülhak Haâmidin Hayat ve Eserleri şında en yaşlı âza sıfatile reislik * miştir. c.rü' Abdülhamit, Hâmidin — eserl gençliği düşünme ve yukselmlye w vik eder mahiyette gördüğü İçİN sak etmiştir. Hâmidin birinci karrısı Fatmadö? Abdülhak Hüseyin ve Hâmide &! rında iki çocuğu olmuş, Fatmi sonra İngiliz Nelly ile evlenmiş, © nunla 20 sene yaşamıştır. Şimd” zevcesi, ince zekâsı ve Hâmide terdiği samimi, derin şefkatile k ; dini herkese sevdiren Belçikali yan Luciendir. Şairiâzamın Eserleri Abdülhak Hâmidin neşrolunmuş * serleri şunlardır: Macerayi aşkı bir ve sebat, İçli kız, Duhteri Hmdu' Nazife, Nesrin, Tezer, Eşber, D Diva * neliklerim, Sahra, Tarık, Mak Ölü, Bunlar odur, Sefile, Zeyn“" Sardanapal Finten, İlhamı vatan, han, Tüfeyli geçidi, Ruhlar, İbnilmusa, Bülâdan bir ses, G yabancı dostlar...., Son Dakikalarında... Hâmit pazar günü rahatsızlanmiğ ve o günden sonra hiçbir yere ÇI mıştır. Maamafih, evinde etrafın kilerle konuşmuş, hattâ, dün öğl€ * den evvel bir müddet için aç Ş eşile tatlı tatlı görüşmüştür. Öğİ! sonra, yavaş yavaş gelen bir dalgif” lık, tedricen derin bir uykuya inki * daki * a fııi lâp ederken, Üstadıâzam, son kalarını yaşamıya başlamış ve yet dün gece, saat ikiye doğrüu mızdan ebediyen ayrılmıştır. Hâmidin cenaze merasimi için yük bir program hazırlanacak V€ gün İstanbul valiliğine bildirilmiş * lacaktır. 50-60 Otomobil Soyan Hırsız Otomobil hırsızlığı ıuçundsu M tulan Hayik hakkındaki ıs!edfgi sua:ın%namammww miştir. Sabıkalı, şimdiye kadar. 9 60 otomobil soymuş, hırsızın eşyalar müsadere edilmiştir. Şehir Meclisi Eşek meselesin! Dün halletti . (Başı 1 incide) 4 gibi muayyen bazı şeyler ' çenl Bunlar da halkımızın ihtiyaçlâf | kolaylıkla giderir. Üstelik bu yüZden epeyce kişi geçiniyor. Bu ı.ıısil”l’?ı temizlik amelesi yaparsak onlarâ :64’”' pak pil- Va receğimiz on üç buçuk lira ile mezler. Belde zarafetile belde sekenesiİ larının telifi lâzımdır. Ben tramvay geçen anacaddeler hl—"ç )'P larak bütün İstanbulda eşeklerif * | ne eskisi gibi kalmaları taraf yım.,, Vali Üstündağ tekrar söz 51(1! ö encümenin vardığı neticenin İS& olar ni müdafaa ederek işin prenSlP rak kabulünde israr etti. Reis Necip Serdengeçti. sında fikir birliği gördüğü için ©© yı' men teklifini reye koyıcıgml di. Fakat B. İsmail Şevket: www teklifimin daha evvel reye kol sı lâzımdır.,, dedi, Bu sırada B. Muhiddin Üıtm’ yük sek işitildi: #“— Aleme kepaze olmıya VM yok!.. Ya hep ya hiç! zi ı reye konuldu, yasak zamanmım laması için bir intikal devresi bı!’”ı mak şartile bu teklif büyük bir İkinci celsede mülkiye en'!“”ı ı” nin ayni mesele hakkımdaki M2 el tası okundu. Encümen, eşekle arda KŞ bif Eminönü ve Beyoğlu kazaları” Ağustos 937 den itibaren ve diğ oı " zalarda da bir ağustostan © le peyderpey kaldırılması İCİN ylastir ma salâhiyet verilmesini kar3 M mü 09# üretle mahdut mmtakalarda kullı.nM mene ve makama muhalif olan ull’r sesi tekrar, fakat bu sefer dahâ Bunun üzerine encümeni seriyetle kabul olundu. dırılması kararlaştırılan kî:;w mamak, altı ayı da geçm.emek w,ı:ı mıştı. Bu teklif te itirazsız, M sız kabul edildi. Ve bu 8 davası da hallolundu.