Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
HST A Tn $ YrçE e -) — 5.z.y37 KUK Anlatıyor N akib Ahmedülfarig ile ara. 'd'imatjrız-dn Okurulan dostluk, 1310 uu_iğ" hâdiseye istinat eder: Barniz inde, Yemenin Hacce niz Onunda yüzbaşı idim. Gar- Ona altı saat uzaktaki Akkar GA €*siyle civarının haritasını almı- Memur edilmiştim. -Nak"b Ahmet te o tarihte, Şaka- bi nahiyesi müdürü idi. Mezu. ..kYet almış, refakatinde birkaç Tabasiyle, memleketine gidiyor- W. Mevki kumandanı, beni de o- Bün yanma kattı. ni k bir yokuştan, Şerez vadisi- N derinliklerine indik. Dinlenmek *re bir ağaç altına henüz otur. Mustuk ki, karşımızdaki kahve a- Açları arasından silâhlı bir Arap eldi ve selâm vererek Nakib edi yanma çağırdı; benden giz la,-bü şeyler konuşmıya başladı- k Meğerse, o gün Yemenin en azı- Şakilerinden Şeyh Nasir Meb. 'ütülahmer'in pususuna düşmü - ŞÜz. Nasir Mebhut, Nakib Ahmet - te'n beni teslim almıya gelmiş. Öl- dürüp' kesik başımı urban arasın. da Bezdirecekmiş. Fakat Nakib #Ahmet; buna müsaade etmiyordu. Aralarında münakaşa uzadı. Ben, Vaziyeti anlayınca, kanımı pahalı Satmıya karar verdim, Sağ teslim Olmryacaktım, T abancamı, ceketimin altm- İ dan elime alarak, arkamı büyük bir taşa dayadım. Akibetim hakkında verilecek kararı bekli- Yyordum, Gelen Arap, çetin bir münaka- Şadan sonra gitti. Yerine bir baş. kası geldi. Bu gidiş, gelişler ta- Mam üç saat sürmüştü. Bu müd- det zarfında, ben de taş kovuğu- a sırtımı dayamış olduğum halde ölümle hayat arasında kaldım. Ni. hayet Nakib, son sözünü, kat'i ©- larak söyledi: — Yüzbaşı Galibi, size teslim edemeyiz! İcabederse çarpışmayı gî göze alırız! diye habçr gönder- Ahmet Farig, Arap kabileleri a- Tasında 'Bözü geçen, asil bir adam Olduğu için, şaki Nasil Mebhut, İ- tin daha ilerisine varamadı. Yolu- Muza devam ettik. akib Ahmet, hayatımı, mu- hakkak bir ölümden kur- tarmıştı. O günden itibaren ara. “mizda, kardeşlikten ileri bir dost- luk hâsıl olmuştu. Nakib Ahmedin hac için geldiğini Arafatta haber alır almaz, kendisini çadırıma da- Vet ettim. Yeniden kucaklaştık ve tanıştıktı. Şerif Hüseyin, benim, Ahmet Farig'in eski bir dostu ol- duğumu öğrenmişti. Bu namuslu #ve temiz kanlı adamı, kendi evinde Böz hapsine aldırması da Nakibin, bana her hangi bir şekilde yardım €etmesine mâni olmak içindi. * . Li aif ve civarmın istikşaf ha. T ritasını bilgili ve gayretli arkadaşlarımızdan birinci mülâzim Galibe yaptırmıştım. Kumandanlık erkânıharbi binbaşı Sabit beyle de (şimdiki kolordu kumandanı Gene- ral Sabit) başbaşa vererek, Taifin müdafaa tertibatını tesbit etmiştik. Taif, Hicazım en güzel havalı şeh- ridir. Bütün alayların hastaları, zayıf ve malülleri, buradaâ topla- hırdı. Bu gsebeple İaşe edil Mevcudu iki bine varıyordu. Bü mevcuda, iaşeleri hükümete ait o. lan zabit ve memur ailelerini de katmak icap eder. Silâh kuvvetimize gelince, cak 950 tüfek, ve (5) âdi cebel to- pumuz vardı. Müdafaa hattımız ise #İtr kilometre kadar tutuyordu. ©.. Vusska eAra hir kilometre ye- klerin an- ——— H%lg RHLARIN HÂATIRALARI ' General Galip TA SALÂHADDİN GÜNGÖR YAZAN: General Galip, Kürt Mustafa divanı harbi taratından tevkif edildiği zaman Bekirağa bölüğünde mevkuf arkadaşlarile ki mavzer tüfekleriydi. Bunlar, uzun müddet Yemende kullanılmış, yivleri bozuk, karıncalanmış, ber- bat şeyler olduğu gibi, cephaneleri de, beşte ikisi veya üçü ateş almı- yacak derecede, barutu bozulmuş fişeklerden ibaretti. Kurşunlar, beş altı yüz metreden ileri gitmiyordu. Toplara gelince, bunlar da, eski Topane mamulâtından yedi buçuk santimlik, âdi sistemde, gerek nam lu ve gerek cephane havasını kay- betmiş, barut hakkı mühim suret- te azalmış cebel toplarıydı. lde yedi tane küçük çapta manliher tüfekleri vardı ki, bunlar da, müdafaa cephesini tak- sim ettiğimiz mıntakalara, birer tane isabet etmek Üüzere tevzi edil- Arazinin teşekkülü icabı, siper- ler boyunca bazan iki, üç yüz met. relik boşluklar kalıyordu. Bu yerlerin hiç bir tehlikesi ol- mamakla beraber, bedevilerin göz- lerini yıldırmak için, ara sıra ta- rafımızdan patlatılmak üzere fitil. H baruz lâğımları tertibatiyle ört- tük. 30 Mayıs 332 sabahı şefakla be- raber ezan saatiyle (9) u (45) ge- çe Taifin şimal ve garp tepelerin- den ileri postaları hattına ve KkIş- laya doğru, sekiz yüz kadar Arap: taarruza başladı. Asilerin ellerinde kısmen gira ve kısmen de küçük çaplı yeni tü- fekler vardı. Muharebe, sekiz saat kadar sürdü. Araplar, hiraz tele- fat vererek çekilmiye mecbur Ol- dular, İki yüz kilometrelik bir ta- kipten sonra, bölüklerimizi müda- faa hattına çektik. B u sırada kasabadaki bazı ev- lerden kışla avlusuna ateş açıldı ise de, çablıcak ateşi kestir- dik ve bu tecavüzü yapanların ev- lerini yaktırdık, Şerif Hüseyin ile oğlu Şerif Ali- ye ait iki büyük konak ta bu ara- da idi. Bu konakların pencereleri, kapı. ları, birer kale mazgalı haline ko- nülmüş, içlerinde müdafaa terti- batı alınmıştı. Mülki vazifelere artık nihâyet verilmiş bulunuyordu. Taifte örfi idare ilân ettik. Telgraf ve tele- fonlar kesilmiş olduğundan Mekke ve Cidde garnizonları kendi inisya. tifleriyle hareket edeceklerdi, (Arkası var) Tecavüze uğrayan genç kız Beyoğlunda İstiklâl caddesinde Po- lonya sokağında oturan 14 yaşmımda Melâhat isminde bir kız çirkin bir te- cavüze uğramıştır. Taksimde Ali Ho- ca sokağında oturan Mediha ismin- de bir kadın, Melâhati hile ile evine davet etmiştir. Kızın iddiasına göre, Mediha kendisini burada üç gün alı- koyarak bazı eğlentilere iştirak ettir- miş ve tecavüze maruz bırakmıştır. Kız ancak üç gün sonra evine döndü- ğü zaman başına gelenleri anlatmış, iş bu suretle zabıta ve adliyeye inti- kal etmiştir. Tabibi adil Enver Karan, yaptığı muayene neticesinde kızın bir defa da adli tıp işlerinde muayenesine lü- zum göstermiştir. Almacak rapora göre tahkikata devam edilecektir. Bulgar Zabitlerinin Üniforma- ları Değiştirildi Sofya, 4 (TAN) — Bulgar zabitle rinin üniforması değiştirilmiştir. Ye- ni üniformanın rengi koyu yeşilimsi dir. Silistre, (TAN — Tarihi kıymetile tanmı de Türkiyenin Bükceş elçisi Hamdullah Tanı : e S NN Z at Drtaankaisim fotoğraf, | Si*(lisfirede Türk ilk mektebi mış olan kasabamızı, geçenler- rıiöver Ziyaret etti, kasabanın Kamâl Atatürk İsmet İnönü şöyle diyor: Atatürk hakkında benden bir ma- kale istendi. Atatürke yakınlığım, bu mevzudan salâhiyetle bahsedebil- meme bir sebep addedilebilir. Fakat diğer bir bakımdan bu husustaki sa- lâhiyetimi ihtiyatla telâkki etmek lâ- zımdır. Bu düşüncenin her iki şıkkında da hiç şüphesiz doğru taraflar vardır. Her bir taraftaki doğruluğun derece sini kestirmeyi başkalarına bıraka - rak istenen makaleyi yazmıya büyük bir cesaret ve zevkle başlıyorum. Yazacağım bu yazıda, Atatürkün bariz vasıflarınt çizmiye çalışaca - ğım. Bunu da bana ayrılan çerçeve dairesinde yapacağım, Büyük bir artistin beşeri ve şahsi hususiyetleri, vücuda getirdiği eseri nasıl tesir altında bırakırsa, Atatür- kün şahsiyeti de Türk cemiyeti ve Türk devlet ve hükümetinin siyase- ti üzerinde bariz bir tesir husule getirmiştir. FİKRİ HUSUSİYETLER Münakaşa ve ikna kudreti Önderimiz inkılâpçı ve ateşli bir ruhla doğmuştur. Daima cemiyet için de yaşamaktan ve çalışmaktan hoş- lanır. Genişçe miktarda arkadaşların ilmi veya içtimai bir mevzu hakkın- da münakaşalarını dinlemekten ve bizzat saatlerce bu münakaşalara ka rışmaktan müstesna derecede zevk duyar. Tetkik veya tasavvur halinde bulundurduğu bir mevzuu birçok din leyicilere izah etmeyi de sever. Ha - zır bulunanları münakaşaya karış- mıya davet eder ve hepsine kendi gö rüşünü ikna yolile kabul ettirmek i- çin son dereceye kadar uğraşır. Eskiden çocukların, büyükler ara- sında dolaşırken, seslerini işittirme- meleri saygı sayılan, fertlerin daha büyüklerin huzurunda ağız açmama- ları ve önlerine bakmaları mutat o - lan bir cemiyet içinde, Atatürkün bu hususiyeti tenbih edici ve uyandırı- €ı tesirler husule getirmiştir. Halkın içinde yaşamaktan zevk alan bir dev- let reisinin, etrafındaki vazife sahip- lerinin bütün uğraşmalarını millete hasrettirmesinden tabili bir şey ola- Maz. İster eski devirlerde, ister yeni za- manlarda yeni bir devre açanlar ve- ya yeni bir rejim kuranlar arasında hiçbir kimseye tesadüf edilemez ki, vazifelerini cemiyet ve halk içinde yapmak hususunda Atatürk derece- sinde ileri gitmiş olsun. Bu hususta şahsi temayüller ve hususi zevk kâfi gelmez. Bir insanım mevkii nekadar yüksek olursa temasları ve aleni mü nakaşaları © kadar mahzurlu olabi - lir. Umumf? bir yerde halkla serbest- çe konuşup münakaşa edilirken, ha- zır bulunanlardan biri hazırlanılma. mış bir mevzu hakkında hiç beklen - mez bir sual sorabilir. Halkın gözü önünde böyle bir münakaşadan za - ferle çıkmak için büyük bir zekâ ser mayesine ve seri anlayış ve intikal hassalarına ihtiyaç vardır. Yabancıların Hayranlığı Büyük Millet Meclisi — Atatürkle hazırlıksız surette mülâ katlar yapan birçok ecnebiler işte bu nokta hakkımda büyük bir hayran - lık duymuşlardır. Hiç beklenmez bhir tarzda girişmesi icap eden müğlâk bir ilmi, siyasi veya diğer münakaşa esnasında kudret ve salâhiyetle söz söylemek. Atatürke mahsus bir sı. fattır. Cemiyet hayatı geçirmek hü- susundaki istidatları, başkalarını ik- na etmek kudretini son dereceye ka- dar tekemmüj ettirmiştir. Herhangi bir mevzu hakkında mü nakaşada bulunmak Üüzere iştirak ettiği bir mecliste ortaya koyduğu ikna kudreti bilhassa dikkate değer. Atatürkün halkla temas etmek ve halkla beraberce yürümek hususun- daki zevk ve itiyatları, memleket için ölçülmez derecede kıymetli fay- dalar hâsıl etmiştir. 1919 ihtilâline giriştiği zaman dü- şüncelerini kongrelere, murahhasla- ra, fertlere anlatmak hususunda hiç kıymetli elçiyi Türkler bir zahmetten çekinmemiştir. Neti- # Bt O lunidak Şefin yüksek Şahsiyeti Yazarı: Isrmnmetlnönmnüi “İsmet İnönü”nün Financial Times'in Türkiye sayısında Atatürk hakkımnda kıy metli bir etüdü çıkmıştır. Bu çok değerli yazıyı İngilizce den aynen tercüme ediyoruz Önderimizin şahsiyeti hakkında Ismet Inönünün çok canlı tasvir ve intibalarını oku mak, bütün vatandaşlarımızı elbette çok yakından alâka dar edecektir. î | The Financial Times'in kapağı İhe Tınansial İ1mes 'ın Türkiye fevkalâde nüshası Dünyanın D Bu — Mühi Gazetesi, Ortaya Çe Kıymetli Bir Eser Koyc Londrada hergün çıkan Financial Times Türkiye hakkında fevkalâde bir nüsha çıkarmıştır. Bu nüsha cid- den büyük bir itina ile tertip edilmiş- tir. Başbakanmmızın, diğer bakanla- rın, milli banka müdürlerinin ve di- ğer şahsiyetlerin kaleminden çıkkmış kıymetli yazılarla doludur. Sayfa sırasile fevkalâde nüshada evvelâ İngilterenin Ankara sefirinin ve Londra sefiri Fethi Okyarın yazı- ları vardır. Bunlardan sonra şu yazı- lar geliyor; 1 — Kemalist rejim altında Tür- kiyentn tekâmülü (gazetenin Anka- rada tetkikler /yapan muharriri Smi- lovici tarafından). 2 — Kamal Atatüirk — Başbakan İsmet İnönü tarafından. 38 — Türk inkılâbından evvel ve sonraki hâdise ve cereyanlar— Falih Rıfkı Atay. 4 — Türkiyenin huzur ve emniyete dayanan dahili ve harici siyaseti — Doktor Tevfik Rüşstü Aras. 4 — Türk Cümhuriyet Trejimi , al- tında inhisarların faaliyeti — Kana Tarhan, 5 — Kalist rejimin iktısadi esasla- rı — Celâl Bayar. 6 — Devlet mali siyasetinin Türk parasmın istikrarı üzerine tesiri — Devlet Bankası Genel Direktörü Sa- lâhattin Çam., ? — İngiliz — Türk sınai is birli - ği — Londrada Sınai Kolaylıklar Şir- keti Genel Direktörü Karlinski. 8 — İngiliz — Türk Ticari müna- sebetleri — iktısat müsteşarı — Vaik Kurtoğlu. 9 — Kamalist rejiminde mali ısla- hat — Fuat Agralı. tA — Wani Mürlrlwada mmuml! bALAN ve kültür meseleleri. l1 — Türk hnafia faaliyetler varılan neticeler ve tasavvurls Ali Çetinkaya, 12 — Türkiyenin smaileşme ziraatin rolü — Muhlis Erkmen 13 — Türkiye Cümhuriyetin mumi sağlık siyaseti — Doktor ! Saydam, 14 — Sümer Bank: Türkiyen naileşmesinde — vazifeleri — S Bank Genel Direktörü Doktor & lah E. Sümer, 15 — İş Bankasının Türkiyet tısadi inkişafındaki — muvaffal rolü — İş Bankası Genel Dire Muammer Eriş. 16 — Türk milli iktısadında Bankın rolü — Eti Bank Genel rektörü İlhami N, Pamir. 17 — Harpten sonraki sen .| İngiliz — Türk münasebetleri giliz Sanayi Federasyonunun T Mümessili J. H. Walton. 18 — Emlâk ve Eytam Bs nın vazifeleri — Banka Genel törü Cevdet Golet. 19 — Türkiye Ziraat Banl Genel Direktör Kemal Zalm, 20 — Türk smai inkişafmda ticareti için fırsatlar — Türk İngiliz Ticarret Odası Kâtibi Swan. 21 — Şehirlerin Kraliçesi: bul — Muhittin Üstündağ, 22 — Ankara: Modern bir seri — Vali Nevzat Tandoğar 23 — Milletlerarası İzmir 8 Doktor Behçet Uz, 24 — Türkiye — Cümhur Türk kadınmın vaziyeti ve fa Türk Tarih Cemiyeti İkinci ae & İaEli