| —— 6 | Ss pP O Fener v e Güneş profesyonel oluyorlarmış Keşki olsalar Bu şayiayı Galatasaray klübüne maletmek yanl “ ” © İtalya porfesyonel #akımının Ber Alman milli #ekmile yaptığı Dünkü gazetelerin ikisinde; ”Cumhuriyet,, le arekettir ış bir h linde © yüzbin önünde maçtan bir seyirci enstantane "Son Posta,, da, Fenerbahçe klübünün profesyonelliği ilân edeceğine, Güneş'in de ona i ber çıktı, Ayni gazeteler, bu taydan çıktığını da ilâve etmişler.. Bu haber karşısında | duyduğum şeyleri, mensup olduğum Güneş klübü namr | WMihak edeceğine dair bir ha- mühim şayianın Galatasa- na değil, şahsi kansatlerim namına aşağıda toplamağa çalışacağım: Evv şunu . SÖ Dört kli a bir dostluk ve iş bera» berliğinin başladığı şu sıralarda, © dostluk ve beraberlik tamamile kay- naşmadan, Fenerin ve Güneşin pro- fesyoncl olacağı şayiasının Galata - #araya etfedilmesini münasip bul - madım. Hem bir şayianm bir klibin şahsiyeti mâneviyesine ma! edilme- #ine imkân yoktur ki. Çünkü bir Kiüibü ilzam edecek şeyler, o klü bün idare heyetinden ve yahut ni - zamnamesinin tayin ettiği mesul be yetlerden çıkabilir. O zamanda me sele “şayla,, kelimesile söylenemez Bir iddia ve yahut kat'i bir haber kalini alır, BİR ŞAYİA Bu havadis olsa olsa bazı Galata- garaylıların ağızlarında dolaşan bir şaylaya göre,, şeklinde yazılabilirdi Ne yazık ki, profesyonelliğin aferoz Tuk bir şey olduğunu havadisi veriş tarzile anlatan o iki gazetenin spor sütunları da Galatasaraylıların el - leri altındadır. Okumuş genç, müte- kâmil sporcu, salon centilmeni, ha- kiki amatör... Velhâsıl miilkemmel genç erkek nü- Münelerinin her cins ve nevini yetiş tirmekle şöhret bulmuş bir müesse- «eye şayla yapmak, yakışmaz bir ha rekettiz, O gazetelerde yazan Gala - tasaraylı arkadaşlar bir klüplerine mal edilemiyec den iyi bilmeleri icap ederdi... GELELİM PROFESYONELLİĞE Birkaç çocuğun kulaklarmdan Çi- rip dillerini gıcıklamış olan bir.dedi- kodunun temsil ettikleri Galatasa - ray İlübünün sırtına yüklendiğini gören, sarı kırmızının kibar resi pro fesör Menemenci kimbilir neksdar ü yülmüşütr. Gelelim şu profesyonelliğe: Her zaman iddin ettim. bugün de tekrar kyorüm; başka sporları ayrı tetkik etmek şartile, bugünkü futbol pro fesyoneli İle amatörü arasında mem» İsket ve spor ve içtima! bukımlardan bir fark kalmamıştır. Profesyonel takımlarm gelibiyetlerini milletler san'ata bakmadan iftiharla anıyor - lar. Avrupa statlarmda hükümet re- islerinin ve Binlerce halkm alkışları. nı profesyoneller topluyor. Mületle- rin futbol seviyesi de profesyonel takımlarının elde ettiği neticelerle iyor. Alıstığımız için senelerce kurtu - Serbest güreş Dünya i Şampiyonluğu Amerikada dünya serbest güreş şempiyoaluğu henüz bir kişiy rilmiş vaziyetie değildir. Evvelce A- merikanm birkaç eyaletinde Yunan- li Cim Londosun şampiyon olduğu kabul edilmişti. Yünanlı son zaman - İlardn eski halini kaybettiğinden dün İya şampiyonluğu münhal addolun - maktadır, Bu mevkle lâyik görülen namzetler arasında sıksık müsabaka lar tertip edilerek şampiyon olmıya lâyik pehlivan seçilmek isteniyor. Namzetler arasında Al baba ismin de birde ermeni pehlivan yardır. Amerikalı şampiyonlardan dünya şampiyonluğuna lâyik görülen iki gü reşçi arasmda geçen hafta pek sert ve öldürücü bir müsabaka yapıl - | muştur, İ Neticede Maurice Ckappelle has - mı Deve Lervin'i bir deha güreşe - miyecek hale getirdikten sonra 40 dakika 9 saniyede yere vurmuştur. Kros Şampiyonası Anka: rada Yapılacak İ Türkiye Kros şampiyonasi için ha- İzırlik yapmakta olen atletizm fede- rasyonu bu müsabakaları mart &y) İçinde Ankarada yaptırmıy& karar vermiştir. Üç kişilik takımlarla yapılacak bu müsabakalara İstanbul, Ankara, İz- mir, Bursa, Balıkesir, Pekişehir at- etleri gireceklerdir. a re e a m İlamadığımız okkayı kiloya, arşmı İmetroya çevirdik te şu körolası fut- bölde Avrunalınm kıymet ifadesini neden kantar ve çeki ile hâlâ tart » mak istemekteyiz. Balondan başka bir şey olmıyan Fenerin ve Güneşin profesyonelliği için şöyle bir dua e- deceğim: Keşki profesyonelliği yapabilecek dereceye yükselseler do yapsalar... Eşref Şefik Denindenteri çamurlu kaldı- nm elleriyle kazan küçük Şaziye birdenbire durdu. Yeşi) gözleri irileşti, irileşti.. Ve soku- ğın ortasında bir taşım kenarına dikildi. Çili burnunun delikleri av kokusu almış vakşi bir hayva. nm burun delikleri gibi titredi. Şaziye gibi parmakleriyle ça mur kazan küçük Ali; — Heyy.. Şaziye. Şaziye. Ne aval, aval bakıyorsun. Ben iki ku yu kazacağım, sen birini kazıncı, ya kadar, dedi. Fakat, küçük Şaziye onun söz. lerini duymadı. Şimdi gözleri kal dırımın taşından kurtuldu. Soka. ğın ortasında ilerliyen bir kadma çevrildi. Bu kadın sırtında siyah bir manto vardı, Başında siyah bir ba- şörtü ve kolunun altında ayrıca bir paket taşıyordu. Şazlyenin siyah kirpikli iri, ye- şil gözleri yeniden o teş pargası- nın yanma, kaydı ve oraya takıl dı. Ali arkadaşınm kolunu dürttü; — Hey uyudün mu kız?. Çocuk uyumuyondu amma İpno. tize olinuşa benziyordu. Arkudaşt- ir şey söylemeden yerinden Çilli yüzüne düşen dağınık saçlarını, çamurlu elleriyle arka. ya doğru itti ve çöp gibi bacakları Üstünde sokağın o noktasıns doğ- ru koşmuya başladı. Köpeklerin senelerdenberi de vam eden katliâmından kurtulmuş Karubuş ta köşenin başmda yarı uyuklarken birdenbire kuleklarinı dikmişti. Ve sönrü uda Şözlye gis rak sokağın-ayni noktasi- ma atılmıştı. arabaş Şaziyeden evvei O noktaya geldi ve yere eği- lerek ağziyle birşey yakaladı. Fa. kat daima hayatında en büyük korkuyu O Karabaşın karşısında duymuş olan Şaziye umulmaz bir cesaretle hayvanın üstüne atıldı. Bir elini hayvanın ağzmm içine sokuyor, diğeriyle hayvanın gırt - lağinı sıkıyordu, Köpek nefes alamadı galiba, ki ağzmı açtı ve tam bu sırada ağzına aldığı şey yere düştü, ve ağzındaki şey yere düşer düşmez köpek çocuğa Saldırdı. Ikisi bir. den çamurların İçinde boğuşmıya başladılar. Şaziye altı yaşında idi. Köpek oldukça ihtiyandı.. Ali de yerinden kalkmıştı, Hâlâ olan meseleden bir şey anlamıyor- du. Ve taşla köpeği savmıya, kü. çük Şaziyeyi kurtarmıya çabalı - yordu ve hâkikaten büyücek bir taş köpeğin başına gelince köpek uluyarak, ağlıyarak kaçtı... Şaziye bü bir sevinçle elini kaldırım üstünde bulunan şeye doğru uzattı. Ali yaklaşmış” ona: — Nedir o. diye sordu. — Biret. Ali Şaziyeye baktı: Evet, bu bir külbastı idi.. Iyice dövülmüş, kekiklenmiş, tuzlanmış kocaman bir külbastı... Ali dudaklarını şapırdattı: — Nereden gelmiş o buraya. Şaziye gülümsedi ve yerden kül bastıyı aldı: — Sen hiç et yedin mi?. Ali dokuz yaşmdaydı. Şaziye al- tu, Ali yalan söyledi galiba. Çünkü pek tereddütlü konustu? — Çek... — Çok muf, Küçük Şaziye yutkundu: — Ben de yedim, dedi. — Ne zaman?.. Küçük kız omuzlarmı azsmelle kaldırdı, gözlerini süzdü ve: — Kurban bayramında, dedi. Öteki alay etti: — Kurban mı kestiniz?. — Hayır, haminneme Yağcılar, et verdiler. Onlar kesmiş. Hep hayvanm içini verdiler bize... LAN o Sokakra sını ounutmuştu... çocuklara doğru yaklaşıyordu. A. li bir taş daha savurdu: — Haydi, dedi, gidelim bizde Pişirtelim bunu, yiyelim. — Neden sen yiyeceksin... Ben buldum külbastıyı. . — Sen mi buldun.. Köpek ka « piyordu arıma ben olmasaydım. Sen beni kurtardın.. — Amma köpek ( yiyecekti... Şimdi berabür veriz.. — Vermem.. vallah: — Alimüllah döverim sent,. — Anne! . Şaziye bir feryat kopardı. “Ve başma entarisini uçurtsrak kül - bastiyle kaçmıya başladı. — Hey... Nereye... Beynini pet. latırım... Ali, Şaziyeye yetişmişti Kız a- vaz avaz bağırıyordu. O sırada birisi yanlarına yaklaş- ta: — Ayıp değil mi?. Ne dövüşü. yorsunuz?. dedi. Bu uzun boylu zayıf bir adam. dı. Bir syağmda bir potin vardı. Ötekisinde bir sargı.. Simsiyah ol- muş bir sargı... Aliyi bir kolundan yakalamışt: — Ne oluyorsun, bir küçük kızı dövmiye utanmıyor musun”. — Ağabey. Beraber et bulduk. Bana vermek istemiyor, kendiken. dine yiyecekmiş... — Yalan be amca,. Ben buldum Mi... — Amma köpeği kim savdıT.. ipeği bilmiyorum... Et be nim... Genç adamım teni yeşil zeytin gibi iL Et parçasını görünce, bu yeşil ten, kıpkırmızı oldu. Ağzında biriken tükrükleri sesli sesli yuttu. Gözlerini kapadı. Geniş bir nefes aldı, Sonra ciddi bir çehreyls: — Utanmıyor musunuz, bir pis &t parçası için kavga etmiye, dedi. Nerede buldunuz ony?. — İşte burada?. — Sokakta bulunan pis et yenir mi? Uykusuz gözlerini açıyordu. Ve tekrar yutkunuyordu:. — Veriniz şunu bana bakayım. Şaziye ile Alinin köpekle dalaş. maları, birbirleriyle boğuşmaları nazarı dikkati celbetmişti. Etraf- ları bir çocuk çemberi SATMISİI... Biribirlerine 80) N — Ne olmuş? — Sokakta bir külbastı bul- muşlar... — Bir külbastı mı?.. Yoo.. Ya. lan ber, Bizim sokakta Külbastı ne r,.. Şişlide miyiz!i.. aki külbastı bulmuş - lar.. Paylaşamıyorlarmış... — Bir külbastı bulmuşlar hat, * leride kapısının Önüneçi, İ yan bakkal soruyordu: — Evet kilibastı bulmuşlar, YL. ne çocuklar cevap verdiler. Bakkala ödüncüne (gazyağı) almak için gelen, kocasmı © yeni (ince hastalıktan) kaybeden (Ye. âiveremlerin) anası Fatma sordu: — Ne o külbastı mı bulmuş., Gürültüyü duyan dokumacmın Hafize penceresini açmıştı: — Ne var kuzum, diye seslendi. — Sokakta bir külbastı bulmuş. lar?., — Allah.. Allah.. Ve başıma bir örtü alarak hemen sokağa fırladı. , Çocukların gürültüsiyle küçük ve çamurlu sokağın (sefalet tarzı mimarisindeki) duvarları kaldi - Puan ala; TOPTAŞ MERE saa, ATİK Askar, güz #ündiği, Küfe, paçavra, parçalarından örülmüş damları üs. tünden yoksuzluk silindiri geçmiş teneke kova yapılmış kâşanelerin pencereleri birer, birer açılıyordu. Ve kadm başları görünüyordu. — Ne olmuş...... Ne olmuş?.. — Çocuklar külbastı bulmuş » lor. . — Sokakta bir külbastı bulun . muş... AJİ ile Şaziyenin etrafmı saran kalabalık ziyadeleşiyordu. Bir ay evvel ayni sokakta bir vi Tanede bir bodrum keşledilmişti... Bu bodrum perakende kalmış eski bir Bizans mabedi idi, Ve burun İçinde güzel freskler bulunmuştu. Fakat mahalleden hiçbir kimse me rak edip gidip oraya bakmamış. tı, Bilmem kaç bin lira kıymetin - de ve tarihi, kıymet biçilmez İreskler bulunduğu zaman en Ufak bir heyecan göstermiyen bu fakir mahalle halkı, bir külbastı bulunmuş söziyle âdeta ihtilâl ka. line giriyorlardı. Çünkü burası İstanbuldur. İs- tanbulun en fakir mahallesinin al- tında bile tarihi ne kıymetler bü « lunur.. Fakat bğyle bir sokakta, böyle bir sokağın ortasında bir külbastı, iyi dövülmüş, tuzlanmış, kekiklermiş bir külbastı, kolay ko lay bulunur mu?. Mahalleli tarihi servetler gör - mekten kanıksamıştı amma. doğ- rusu külbastıya karşı Jâkayıt kala» mıyordu. alim, selim ve kibar bir ka dıncağız olan eski saraylı Nurser Hanımı, canım şu eski da- hiliye nezareti ketebesinden Şem- si Efendinin halilesi Nurser Ha. bım bile İdeivert şayak yeldirmesi- ni giymiş; beyaz gaz bezini başma örtmüş ve kaldırıma: — A desturun ayol. Ne olmuş, lâhavle... Külbastı mı bulunmuş. Aman efem., Diye inmişti... On yedi senedir, beyefendiciğinden kendisine bağ- lanmış olan üç aylık sekiz buçuk lira maaşiyle uzun seneler oda ©. te hasret çekmişti.. İşte bu hasre- ti bu çıplaklığiyle ifade eden bakış lsrla Saziyenin narmaklarmın st. ln | ULGASII 21.1.9887 sıkı ken yordu » Köşedeki yıkık medreseni9 kalan damlı odasma barı şıyan Kürt Halime de önün€ ladığı yazma peştemalı İle © idi. Faki dali elbisesinin © arkasını başma geçirmişti. Ü mi harpte (Muhadiratı nin) çarşaf eteklerinin ” şer'i hududu tesbit eden, MK miklerine kadar iron tür tüne renk, renk yamalı iç ©” herkesin karşısında Öl EU se İstanbulda, VEM ha GA “a 4UrKkÇeye yen diliyle telâşlı; telâş!! KO yordu: —E* mu var, et heal. virun eti haa! Ben fukars” kimsesiz kadunum,. Sks” var.. Et virun bana... Ve kmalı saçlarının yarı © gü mavi gözleriyle ete b vi Altı senedir, işsiz doku! casını altı senedir besliyen İ cuklu Hafize isyan ediyorü' — Neden sen fakir olaö” sın, Asıl fakir bizleriz. 999, gibi bekâr çamaşırlarını, ölüleri yıkarsm, yine gün' edersin... Amma biz fabrik# dı mı kapıyı. aç kalıyoru” darda... Yeşil tenli delikanlı söz söyliyemiyordu. Yaln gâliba pek kötü niyetlerle du. Saraylı Nurser Hann olsa eski saray terbiyesi" £ geçirmiş kadın. Açık açık #4 mamak için arada bir öKÜ ve öksürükle yutkunmayı © ne karıştırıyordu. ir ay evvel kocasi den ölüp, ye V cuğiyle şu köşedeki kulü” rnan Fatma da kaldırım? de idi. ç Üfleşen düşecek hissini yedi çocuk ve kendisi o Kİ” a. bakıyorlardı. f VE“ Sebiden külbastı inle” de ne iyi dövülmüş yabu'i” — Anne imrendim.. 9* — Sus yumurcak zıkkı Kalabalık çoğaldıkça Voği gözleri daha büyüyordu. #am haminnesi On& vermemişti v Ekmek vermeden YA nu yatağa., Halbuki kendisi tıktan sonra dolaptan bir “gi mek çıkarıp gizli gizli ra dı karı!..... Şaziye uyur râk onn gözetlemişti..» Bu sabah da ezani? “İş bulmıya gidiyorum» mıştı. o Sabahtanberi midesine köşedeki çeşmi” yundan başka bir şey Onun için elindeki et tehlikeye düştüğünü *” kendinden bu kadar TArkası 9