eli 16-1.937 CORN KUMANDA! NLA RIN HATIRALARI 2 GENERAL GALIP ANLATIYOR: Balkan harbinden büyük harbin ilk günlerine... mekli General Ga- lip Pasiner, hatıratı- am dünkü kısmında, Bal kan Harbinde Fırka Ku- mandanı iken Ordu Ku- mandanı Halepli Zeki Pa- şadan (Ergeri)ye doğru derhal yola çıkmas. riçin emir aldığını söylemişti, Kahraman Mehmetçiğin bu kahraman kumandanı bugün hatıratına şöyle de- vam ediyor: Jaşlan tellerini kesmiş t, aArtıkor- du ile muhabe- ri tesis etmek yoktu, a başımızın çaresine bakma - aydır. Fukat bu hemen lizmmdr, Boş yere geçe. ck daki içinde « Kafanın. İçinden şöyle bİr düşünce geçtir İ — Dağ yolu, gok sarptır. Ora- dan geçemeyiz Geçecek — olsak Hile oErgeriye ancak sekiz #a- atte varabiliriz. Bu zamana kadar da düşman, Er- geriye vâsil eyi bazen Hena; düşman, Ergeriden son- ra Deni ln biraz da garba Sönerek, bizi tamamile muhasara edebilirdi ve derhal kararımı ver» dim: Bir gece yürüyüşü yaparak, omun işgal edebileceği yerleri'aş- mak ve düşmandan evvel ordumu- mek? p kalaşarma son derece gü- veniyordum. Hepsi de cesur, tehli- keden yılmaz, fedakâr arkadaş - lardı. Kararı kendilerini ha- berdar ettim Ve vakit geçirmeden 2 koyulduk. B urada gözü uzasmıya Yizüm örmüyorum: — Tehlisli mmtakayı düşmandan evvel milletin askeri Zil bu cebri Yari mutlaka yarı yolda bizim Mehmetler, YA lardır, En ufak bir bulunmadılar. O Kari Yarda, uçurumlu a tel manmaktan Yi ii yapamaz ve dei Fakat yaman AğAm- şikâyette dahi tipli hava» tr- vorduk ki, bu- alan â0g- harekette olduğu ketlerinde de, intizam ye kudur muhafaza etme bizi, göz göre esir tarmıştı. Fırkamla ken, atımı, kıscağımı. ramı, Delvine eşrafındı yüz lira par an Mehmet Ölürsem, Mehmet Ali Paşa, b emanetleri, İstanbulda bulunan &- nama gönderedekti. Bazi arkadaş- lar da benim gibi, yanlardaki pa” rayı, oradaki tanıdıklarına teslim etmişlerdi. Hele, neyse, esir olma- dan kurtulduk. Sonradan öğren - dim ki Mehmet Ali Paşa, bu para- dan yalnız elli lirayı, banka çeki olarak anama göndermiş. Geri kö lan parayı da afiyeetle yemi! .G eneral Galip Pasiner, bana bir cıgara daha uzattı: imdi Umai Harbi *nigtı- Mehmetçikler cepheye giderlerken« Ya sıra geldi. Balkan harbi sonla- rmda Enver Paşa, orduda bir tas fiye yapmıştı, Bu tasfiye sırasın- da, beni de merkezi Harputte bu- lunan 11 inci Kolordu Kumandan lğma tayin ettiler. Harputa ver dıktan birkaç ay sonra, 1330 yü temmuzunun 21 inci günü, umumi seferberlik ilân edildi. Kolordumuz seferberliğini, ancak eylülün ilk haftalarma doğru ikmal edebil mişti. Tahaşşüt mmtakası olarak Husankaleyi seçtik. Orduyu, Ya - vaş yavaş, Hasankalede toplamıya başladık. Ordu Kumandanımız Hasan İz zet Paşa merhum, Rusların tecâ- VÜZ ihtimaline karşı, harbi Erzu- rumun şarkında kabul etmiye ka" rar vermişti. (Nihayet, beklenen gün - 19 Teşrinievvel 330 - gelip çattı, Ruslar, bize karşı harp ân ederek her taraftan hudutlarımız! Aştılar. 11 inci Kolorduya derhal Erzurum istihkâmlarına ric'at et mesi için emir verildi. Kolordumü, bu emir üzerine, Erzuruma çektim. Aradan üç gün geçmemişti. İkinci bir emir aldım: Hasankale ve Köp- rüköy istikametlerinde yürüyerek bu havnaliye yaklaşmış olan düş- mana taarruz edecektim. uslarla aramızda Ük temas, 25 Teşrinievvelde oldu. Hiç unutmam: Bir öğle saati idi. Düş mân bize, umulmadık şiddetli bir taarruzda bulundu. Bu taarruz, adeta bir baskın hareketi idi. Rus safları arasmda bir hayli de Erme- ni çetesi vardı. Bunlar, kilisele - rihden aldıkları talimat dairesinde, ordumuzun içine panik salınıya me murdular, Vakıl, ilk heyecanlı da- kikalarda, maksatlarma kısmen muvaffuk oldular. Askerlerimiz a- rasında; sarsıntılar başladı. Fa- kat karargâhımın, müessir miüda- halesi sayesinde bir bozguna uğ - ramak tehlikesinin önünü aldık. Orduda intizam ve sükün iade e- ! Büyük Harpfe Mehmeiçik dildi, Bu sefer, taarruza hizimkiler geçmiş bulunuyordu. Muharebe, akşama kadar devam etti. Karan- TAN lık basınca, iki taraf ta yerlerinde kaldılar, Ertesi sabah, tekrar taar- rüza kalktık. Harp, büyük bir di- siplin altında cereyan ediyordu. Düşman, kuvvetli hücumlarımız karşısmda birkaç kilometre gerile - meye mecbur oldu. şte tam bu esnada, ordu ku- nalan ei bir çl dile karşılaştım: Hasan İzzet Paşa, Erzurum istihkâmlarma o çekilip düşmanı oraya çekmek ve kati muharebeyi müstahkem hatların önünde vermek istiyordu. Hasan İzzet Paşa ile aramızda eski bir dostluk vardı. Bu dostluktan cesa- ret alarak ordu kumandanmma, şöyle bir ricada bulundur — Düşman henüz zayıftır. Ve tereddüt içindedir. Bu vaziyetten -Sintifade etmeliyiz! “Taarrumunuza devam edelim, paşam? Tikin bu rleamı dinlemek isteme- di. Kendisine hak vermiyor da de- gildim. Çünkü, Karadenizden Ba- yezide kadar uzanan geniş bir harp cephesinin bütün mes'uliyeti- ni omuzlarma yüklenmiş bir adam dı. Fakat ben de, Kendimce müta- Ieamda haklıydım. Bir hayli uğ- raştığım halde paşayı taarruzu muzda devam içiin razı etmiye muvaffak olamıyordum. (Arkası var) Salâhaddin GÜNGÖR Resim: 16 Fıkra: 16 yatını sorar. — On altın derler, Hoca da buna bakarak hindisi; Hoca da papağanı göstererek: lira etmez mi? der, Müşteriler: Hoca da: — Konuşma amma benim hindi de düşünür. e. Dokumafabrikasında calışan bir kız iş BULMAK BİRAZ TESADÜFE BAGLI YAZAN: Suat ektepte dördüncü smıftan beni çıkardılar. Babam işsiz kalmıştı. Öveği annem hasta idi. Eve para lâzım- dı. “O gitsin çalışsın,, dedi şu kadın beni yanına aldı. kanın kapısına götürdü, kapıyı çaldı. “Iş var mıdır?" diye sorduk. Hepsi; aldık, Nihayet bir yerden geşerke: şuraya uğrıyalım.” dedi, Oraya uğradık. Uğradı ğımız bir kurdeli fabrikasıymış. İş varmış, beni aldılar. Haftada üç liraya orada açlıştım. Bir se ne sonra gece İşi lâzım oldu. Gece İşi için altı Jira veriyor- larmış. Tamah ettim. Kendim ta- lip oldum, verdiler. Bir sene de gece çalıştım. Fakat bir sene son ra pişman olmuştum. İki kere us tama yalvardım. Yeniden (beni gündüze çevirdiler, Haftada Üş Ilraya çalışmıya obaşladım.. İşte tam gündüz çalışırken bir gün bir- denbire karımın sağ tarafında müthiş bir sancı tuttu. Oyle bir sanci ki, kımıldanamıyorum. He men ustama gittim, izin İstedim: “Olmaz!” dedi, Ustamı şikâyet et- mek, izin almak için, adeta sürüne sürüne fabrika sahibinin yanma çıktım: “Olmaz, dedi. Mahsus ya- pıyorsun!” Ben ağlıyarak sahih c)- duğunu, canımın pek yandığın! söy ledim; “Çıkarsan bir daha gele - mezsin.” deği, Alnımdan nobut gi bi terler damlıyor, ayüğımı attık: ça ölecek 'gibi ölüyordum, O hale geldim ki, her şeyi hattâ evde bel- ki de inanmıyacak ve bana kızacak olan üyeyanamın dayağını da gö - züme aldım. Çıkardım işçi gömle- ğini ve bıraktım fabrikayı... — Mademki inanmadı, neden be- ni doktora çıkarınız, demedin, G — Pabrikada doktor yok - tu deği, Eğer bhastalanırsak ve hastalandığımıza kanaat gelirse enç kız güldü: Bir gün Hoca hindisini perzorda sofmak ister, fakat bedeli hakkında bir fikir edinmek için orada sr*'lmnğa getirilmis bir papağanın fi- — Beş altın! İsteyince müşteriler: — Amma yopfın Hocal Beş altına hindi olur mu? diye çıkışırlar. — Şu yumruk kadar kuş on lira ederse benim bes okkalık hindi heş — Iyi amma o kuş konuşur, senin hindi konuşur mu? diye sororlar Cevabını verir. Derviş ler. Bir kom- İki, üç fabri- nden red cevabı n: “Gel bir de Dokuma tezgâhı başında alışan bir işçi kadın ve bir genç kız bizi fabrika doktorunun muayene» hanesine yollardı... Benim (kâğıt alacak, doktora gidecek, günü bek- liyecek (takatim yoktu. o Sabrim kalmamıştı. Eve gittim. Evde zan ettiğim gibi üveyanam kızmadı... Bilâkis beni görünce pek sinirlen- di... Yüzüm sararmış, gözlerim mo- rarmış, ellerim buz gibiydi. Beni bemen yatırdı. O gün akşama ka- dar sancı çektim. Ertesi günüde, Ertesi gün doktor getirdik: pandisit, fakat artık ameliyat SE maz., Vakti geçmiş.” dedi. Neyse kendi kendine de nöbet geçti, — Ameliyat yaptırdın mı? — Daha yaptırmadım. O gün - denberi arada bir zonkluyup geçi- yor. Babam işe girince yaptıraca- ğım. — Baban hâlâ işsiz mi? — Erkeklere iş bulmak çok güç, şimdi.. Kadınlar dahâ kolay iş bu luyorlar. Şimdi ben iş ariyorum... — Kurgelâdan çıktıktan sonra hiç iş bulamadın mi? — Buldum. Birazcık şökolâda çalıştım. Sonra devamlı olarak ku maş fabrikasında, Kumaşla ça - lişmaktan çok memnundum. epey- de öğrenmiye başlamıştım, işimi... GIDASIZ TALEBELERE YARDIM Mekteplerdeki gıdasız çocukları doyurma işini esaslı tedbirlere bağ » lamak üzere Cümhuriyet Halk Par- tisi vilâyet merkezinde 7 kişilik bir encilmen ayrılmıştır. Encümen, mev cut bütün yardım teşekkülleri baki İ kalmak üzere, şimdiki yardım teşki- fiâtınn fazliyetini teksif edecek ve ibu maksatla bir de nizamname ha- zırlıyacaktır, Enelmen, pazartesi gü nü tekrar toplanacaktır. Türkkuşuna Alınacak Talebeler Türkkuşu kinci yıl: için talebe ka- yıt ve kubulüne başlamıştır. Geçen yaz, İnönü kampma iştirak ederek (C) brövesi alan ve bir ortamektep mezunu olan talebe hava gedikli mek teplerine tercihan kabul edilecekler - dir, Lise ve muadili mekteplerden, ü - #'versiteden mezun oldükları halde (O) brövesini alanlar da hazırlık kıt asında çalışmaksızın doğrudan doğ - ruya yedek subay okuluna girebile- ceklerdir. Kayıt iki ay devam edecektir, Ye- ni tedris devresinin başmda Üniver. site meydanmda alçak plânör uçuş - | ları yapılacak ve talebe fazla olursa İplânör adedi arttırılaraktır. Ss — Neden çıktın?. — Orada bir ustabaşı vardı. Sanki fabrikaya alınan bütün genç kızlar onun için almıyormuş gibi hepimize musallat oluyordu. “Ben ustalarıyım, korkarlar, işsiz kal. maktan, bir şey yapamazlar” diye yüz buluyordu. Çünkü arada bir işçi sayısmı indirmek lâzımgelinee elbet te usta iyi işçilerine şefaat edecekti. Tembel olanlar çıkacak» tı. Ben, onun münasebetsizlikleri- ne dayanamadım. Bir gün kavga ettim ve çiktım. en şikâyet etmedin? yet etsem, o ustadır, » Onu dinlerler. Us- ben ameleyi tasma garaz var, derler. Beni din lemezler diye düşündüm... Ben çık- tım. Iki yevmiyem (kaldı, Sonra acaat ettim, vermediler... di çalışıyor musun? — Hayır, işsizim. Bir ipekli ve | bir de havlu fabrikasında iş var | mış. Fukat bunlara müracaat et- | i i mek Için de vasıta lâzım.. Yani & çıkçası İltimas... Bizim mahalle » den birçok kadınlar müracaat et - mişler, “Sizi kim yolladı7” diye s9 ruyorlarmış. Halbuki ikisinin de yevmiyesi mükemmel... Tam altmış kuruşmuş. Hem de işi öğrenirsen çabucak arttırıyorlarmış; ta... Ar | ma bizim bir bildiğimiz yok ki. Elimize bir kart verse de oralara yyolasın... Köprünün İnşası Meselesi Belediye fen müdürü Hüsnü'nün başkanlığında dün belediyede bir İğ” tıma yapılmış ve Gazi köprüsünün iü- sasma başlanamamasından mütevek tit vaziyet ile bu vaziyeti meydana getiren güçlüklerin izale şekilleri gö. rüşlülmüştür. 4 Şartname mucibince şirketin kul « lanmıya mecbur olduğu “Simon fon dü” nün memleketimize ithal şekli hakkında Nafıa Vekâletine yapılan srEracaata henüz Vekâletten cevap , gelmemiştir. Bu cevap gelince İnga- 4 #*tn buşlamasma taallük eden en MÜ. him güçtük ortadan ka'kısış olacak. ar. ş Belertiye, şirketin demir fiyatları- em yükselmesinden mütpessir clmi yacağı ve bundan dolayı işin teahhir etmiyeceği kanaatindedir. Çünxü bu. b isdiye tarafından yapılan tetkikler, | demir fiyatlarının yükselmesi neti , cesinde dünyanm büyük demir ima lâthanelerinin müteessir olmıyacak larmi tesbit etmiştir. Köprünün in « şaatını deruhde eden konsorsyom da böyle bir imalâthaneye sahip bulun maktadır. Müsabaka kuponu No. 16 mi is a