da TAN Iktısadiyatında | “5: Parçalar Abdülâziz zamanındaki İstanbul gazeteleri erhum Sadullah Paşanm di - vanı humayun tercümanı Ve buna ilâve olarak matowatn kontro- İlüne memur bulunduğu sırada, yani İ Avdüüziz devrinde istanbulda türk- Gündelik gazete Bâa$muharriri Ahmet Emin Yalman | Ko -—- Yazan: — samimi || İ İsmail Hüsrev Tan'ıgkisdefk Haberde fikirde, ! hgfide teniz, dürüst, Gimaki kariiğ gazetesi olmaye salılmaktır. pl 1 Meseleleri l giriyoruz i yıla giriyoruz. GÜNİ yalın bütün yorgunluk | bük sknt ve dertlerini yes «inde sitkerek 947 yılma Dİ eği, veni bir azim, yeni bir vruz, Her Yılı bütün insanlar ve bü -| tün müesieer kendilerine yeni pro- “r, yeni projeler kurarlar, n dolgun ve zengin | ramı hazarladık. için bir intikal yılı İy süren bu intikal dev. İn ayni zamanda bir ha- ddsi sayılabilir. o Eski TAN & sahiplerinin elinde UÜ bir ruh, o baş- kn bir İKE aska bir hava içinde yaşıyordu. İN'm yeni sahipleri 0- ma yeni BİS. yeni bir ruh, yeni| bir hava Vive çalıştılar. TAN dna İni ruhla, bu yeni tek nikle Ve Dİ hava ie giriyor. Yenileşim e leşmek demektir. TAN 987 Yİ pu gençliğin bütün vasıflarını sikmesi eniyi seven, €8- ki ile ATİ iz, dürüst, garaz-| iz, bir TA Üni memmun ete iye KAYTİ edir, Heyimire İva kutlu olsun. zırlık , paya is» . vi sizin YENİ tiz ne olacak? E yeni Yen veni kararlar aldmız mi? mu YAP ez, aksam işini. ten $ evinizde bir kö-| ilimiz da kendinize ge- umu Yapınız. gen yılın bir bil İkra | Muvaffakyetiı. güğptmes mart) İatikhalimizi © attnız mi? “edecek temeller isbetle gü Mİİ daha ilerledi ni » Bu sualleri ker ve cevaplarını 9 cevapl utsunuz. Etmi allerin cevapları girmiye karar ve Kararsız, ve pl arma yollargir hayat, in- lenmiyeni felâketleğebilir. bek - bırakabilir, Halbulürsi karşıya bize birçok muvafhı bir hayat Yeni yıla yeni kağler vadeder. delal i h girini Yılbaşı piyangâ İ dünyadı dinize sorunuz izi tatğnır. Eğer ba yorliyorsa mes -| arınfini yıla bu su-| surette cek gi olmustur. Bütün yıl kumar i 0 gece oyun masasındaYanlar, rübe ederler. Oyun oğrmı tec: yango bileti alarak e e parlar. di İki yılı biribirine bâ taliileri iyi gidenler bi &e€ ia işler yapacaklarını iğ UĞur” ler. İnsanın maneviyetiği eder- teeriibe iyi Bitmek kat tafif fenajime 0- ge düşürmemek Şirr ü- Talie inanmak iradesi “sidir. Talih birtakım te araya gelmesinden baski Jih. fırsattan is€ sini bilmektir. Zekiler fırsat hipleri önlerine tan istifade ederler. Fu lar aptallardır, yalnız bun! den şikâyet ederler. imi —me Toprak altında 4 ın ğ Yine; 31 ya Burada dtindenberi bir az civarmd8 kıyısında 40 bin Mr altnt Çikmrikmastir Bir tesadüfün meydana “ bu define hakkında henüz bu paranm tlnda hicret eden bir Enfi mifmden oraya gömüldüğü ediliyor. ” gecede rn bir de- “1 ient dd | obrta Ant e. M emleket ziraatinde bir teknik inkı- lâbın milli kurtuluş inkrlâbından sonra tahakkuk edememesi, biri iktısadi, diğeri içtimai iki sebebe bağlıdır. İktisadi sebep köylünün fakrı, içtimai sebep bugünkü toprak mülkiyeti şekilleri nin bir teknik inkılâba imkân vermeme si, ve köyde ilerliyen içtimai farklılaşma" dan dolayı iş kuvvetinin ucuzlıyarak ma- kineli işe rekabet etmesidir. Toprak mülkiyeti şekilleri, memleket: te bir teknik inkrlâba, başka tabirle, is- tihsal kuvvetlerinin inkılâpçı inkişafma nasıl mâni olabilmektedir? Türkiye köy iktısadiyatında başlıca dört nevi mülkiyet şekli vardır: 1 — Derebeylik mülkiyeti (Şark vilâyetlerinde) 2 — Toprak ağalığı 3 — Kapitalist işletmeler, yahut kapitalist çiftlik işletmesi. 4 — Yabancı iş kullanmıyan küçük toprak mülkiyeti, Bu mütenevvi içtimai çehre do- layısile memleket ziraatinde tek - niğin inkişafı imkânları muhtelif mmtakalara ve şartlara tâbidir. E vvelâi şarktaki derebeylik mülkiyetini alalım. Burada derebeyi zati iktisatça yaşadığından istihsal tekniğinin ıslahında ne fayda görebilir! Pazarla teması olmıyan, binaen. aleyh sermayeyi ne- malandırarak kâr te. mini zihniyetinin teesslis etme miş olduğu bir istihlâk işletmesin de istihsal tekniğini islah etmek zaruretinin doğmasma imkân ta - savvur edilemez. Bu mıntakada bir zamanlar bazi beylerin Garp vilâ- #erindeki işletmeleri taklit ede- rek getirdikleri traktörler Iliks eş- yası halinde muattal kalmış ve zamanla çürümüştür. Karasapan- Ja istihsal edilen mahsule bile pa- zar bulunamıyan bir mıntakada istihsal randımanını fevkalâde yük selten bir traktörün kullanılması mevzuu bahsolabilir mi7 Bundan başka ve daha mühim olan nokta vardır. Geniş bir kütle. nin ucuz kol kuvveti karşısında pahalıya mal olan modern teknik vasıtaları okullanmasna oJüzum yoktur. Şarkta bir lokma ekmek mukabilinde güneşin altında aç ve çiplak çalışan marab modem teknik vasıtalarının en esaslı Ya- kibidir. Bu şartlar altında bir teknik in- kılâp için evvelâ bu mmtakada derebeyliğin sıf olarak tasfiyesi lâzımdır, TT oprak ağalığı için de ayni şe- yi söylemek mümkündür. Orta ve garbi Anadoluda ortakçı- lıkla istihsalin icra edildiği işlet - melere moğern teknik vasıtaların girmemesinin sebebini, pek ucuz o- Jan örtakçı ve yarıcı gücünde ve ortakçılık şartlarmda aramak lâ - zımdir. Bundan başka ortakçılık usulün de ne toprak sahibi, no ortakçı mahsul cinsinin, tohumların ziraat usullerinin ıslahı ile alâkadar de - gildir. Ekseriyetle şehirde ve ka- gabada oturan muhtelif işler gö - ren toprak sahibi yalnız idrâk mev siminde alacağı mahsul ve bunun getireceği kazancı düşünür. Bu ka zanem bir kısmını mahsulün, zi - yast usullerinin ıslahı yolunda sar fetmek aklmdan bile geçmez, ugün Türk köylüsünü fakre B sürükliyen âmillerden biri de şehirle köy arasında köylü aley hine çereyan eden kiymet müba - delesidir. ç Küçük köylünün ekserisi borç - larını ödiyemeyince tarlalarmı, bağ larını, bahçelerini, para ikraz e - denlere, yahut mutavassıt tüccar - lara devretmek mecburiyetinde kalmaktadırlar. Bunların bir kısmı mülksüz kalmca ya başka mınta - kalara iş aramıya gitmekte veya hut kendi topraklarında ortakçı 0- larak çalışmaktadırlar. Müstahsil oprakla maddi alâkasını kesince stibsal ettiği tı he | İsmail Husrev memlekette köy iktısa- diyatı üzerindeki tetkiklerile tanınmış- tır. Başvekilin ziraat sahasında ve köy hayatında yapılmasmı düşündüğü bü- yük ve hayırlı inkılâp münasebetile, İs- mail Husrevin “Türkiyede Köy İktısa- diyatı” unvanlı eserinden, günü mesele- lerini aydınlatmıya yardım edecek bazı parçalar almayı faydalı bulduk. salreye karşı alâkasızlık gösterir. Köylü tarlasını, bağını, bahçesini kendi mülki olarak gördüğü mlid- detçe mahsulün ıslahına, Zzirsatin verimliliğini artırmıya heves du - yar. Ss ermayeye dayanan işletme « lerde son senelerde makineli istibsalin yerini kol kuvveti almı, tır. Köyde pek süratle inkişaf eder içtimai dağılış, mülksüzleşme, se - falet bir taraftan ortakçı gücünü, diğer taraftan köy amelesi emeği- ni fevkalâde ucuzistmıştır. Tarla- smı, bağmı, bahçesini, ailesini bt rakarak iş aramak üzere yollara dökülen sayısız küçük müstahsil yığımları hem köyde.. hem kasaba ve şehirde iş ücretlerinin fevka - lâde sükutuna âmil olmaktadır. Tabii bu sükut yine kendilerinin sefaletini artırmakta ve alım ka- biliyetini düştirmektedir. Aslında kol kuvvetinin yerini tutması İcap eden makineli istih * Tu CEDVELDEKİ YUVARLAKLARIN İÇİNDEKİ RAK. galin bu içtimai şartlar altında Tür kiye zirsatinde inkişaf zemini bu- lamıyacağı kendiliğinden anlaşı - bır. üçük toprak mülkiyetine, başka bir tabirle, cüce işlet melere gelince bunlar da modern söy vasıtalarınm tatbiki imkânları, işletme hacmile tahdit edilmiş tir. Cügevişletmelerde traktörlerin harman makinalarının küullamlma» sın&, bu işletmelerin hacmi müsa- 4 değildir. Bizde cüce işletmelerde tarlanm vüsati 70-100 dönüm arasmda de- gişir. Halbuki 20 beygir kuvvetin- de bir Fordson traktörü her işi ile beraber vasati 700-1000 dönüm yer işler, Binâenaleyh böyle cüce işletmelerde traktörden azami ran dımanımı almak O halde kilelik w2fijvi Li) isle) KAMLARI MURAB, BALARDAKİ Rak. iTALYADA . LUKA. ŞEHRİ ny KALE$: UZERİNDE BuyuyeN gu AĞACIN YukSEkLi öl METREYİ BULUR. pike VERZİS! sie i Lu Uy KADIN 4905 AN€ ÖE PİRELERE ELB YAPAR Teknik Takılâp e İmanı Hakikat” çe, fransızca, ingilizce arapça, rum- ca, ermenlee ve hattâ farsça birçok gazeteler çıkmaktaydı. Türkçe gazeteler, en eski “Terçii- olmak üzere İbret, Basiret, Hadika, Tasviriefkâr, Ha - kayikulvekayi /Tarik ve Valdt idi. Ecnebi gazetelerinin başlıcalarımdan La Türki ile Far dö Bosfor fransızca, | Levant Herald ingilizce, Eicevaip a - Traktörle çalışan bir çiftçi seviyesile mülkiyet hacmi arasında bir tezat mevcuttur ki, bir teknik İnkalâbı için bu tezat esaslı bir en. geldir. mumi harpten evel ve sonra ya pılan bütün zirai reformlar yine toprak davasmı helletmiş değildir. Her köylü muayyen miktarda top- rağa kavuştuktan sonra yine kon joktör hareketlerinin tesiri altın. da geniş bir içtimei farklılaşmıya ve İctimai dağılışa maruz kalmak- tan kurtulamamıştır. Yine zaman- Is borçlanma, fiyat sükütu gibi s€ beplerle bir kısım köylü mülksüz- leşerek şehirlere hicret etmiş, ya- hut köy amelesi olmuştur. Bunun için ziral reformlar had. dizstinde toprak davasının hallinde kat'i tedbirler olmaktan uzaktır. Fakat marabalık, ortakçılık gibi usullerle geniş köylü kütlelerinin alim kabiliyetini kemiren, köylüyü hem kültür, hem iktisat sahaların da Inkişaftan alıkoyan derebeylik gibi bir orta zaman bakiyesinin ve derebeyliğinin istihalesinden baş - ka bir şey olmıyan toprak ağalığı- nın, kısaca millet içinde bir, istis- mara meydan veren, bir toprak müsavatsızlığınm tasfiyesi şeklin- de memlekette geniş bir zirai re - form yapılması, milli inkılâbı bu günkü inkişaf safhasında İçtimai ve siyasi bir zarurettir. Okuyucu Mektubu | Sarıkamışta Posta Gecikiyor Sarıkamışta Ragıp Şefik ticaret- hanesi sahibinden aldığımız bir mek- tupta, postaların gecikmesinden Şi » küyet edilmektedir , Kerlimiz hulâsaten diyor ki: “Ötedenberi Sarıkamışa pazar ve perşembe günleri olarak haftada iki posta geliyor, pazar postalarından İstanbulun dört günlük, perşembe postalarından da üç günlük gazetesi çıkıyordu. 9 eyl! 936 danberi, pazar postaları kaldırılmış bu suretle de a)- tı günde gelen İstanbul mektup ve İ gazetelerini ancak on bir giinde al - mak gibi bir gerileme hâdis olmuş - tur , Pazar postalarının kaldırılması, o tarihtenberi (İstanbul (O postasımın dört gün Ezzurumda beklemesinden ileri gelmektedir. Bura posta midir. lüğü vapurlar Trabzona geç geldikle ri için cumartesi günü 13,5 ta Erzu- rumdan kalkan trene İstanbul posta- sınm yetişmediğini ve başka tren ol madığından, çarşamba günkü trenle sevkine zaruret hasıl olduğunu iddia eylemektedir . Erzuruma haftada üç defa İstan- bul postası geldiği, 9 eylüle kadar Sarıkamışa iki posta çıkarıldığı ve i yaz, kış bu iki postadan da İstanbul gazete ve mektupları çıktığı bir em- rapça, Ahter farsça idi, Kapanmak cezasına sik sik uğrı - yanlar İbret ile Tasviriefkâr gazete- leri idi. Ibretin başmuharriri Namık Kemal, Tasviriefkârın Ebüzziya Tev fikti. İbret kapandıkça, Namık Ke- mal de Tasvire geçerdi. Ibretteki yazılarına hemen ekseri - riya “İstikbalimiz emindir!” diye baş lıyan Namık Kemal, Tasviriefkârda “Beşerde daim olan kemaldir, cemal mütehavvil olur; eserde kaim olan makaldir, meal müntekil olur!” diye tercili bentler yazardı. Bu siyasi gazetelerden başka bes altı tanede mizah gazetesi vardı, Çaylâk, Çıngıraklıtatar, Kahkaha, al, Diyojen gibi. Bunların içinde de Diyojen nükte- lerinin zarafeti ile temayüz etmişti. Diyojenin imtiyaz sahibi, Turk mat- buatma büyük emekleri geçmis olan “Teodor Kasap” idi. Fakat yazıları en değerli kalem sahiplerinin elinden çıkardı. Başlıca muharrirleri, hir a ralık Istanbul düyuna umumiye na « arlığında, sonra da Trabzon valili- ğinde bulunmuş olan Âli Beyle Ke- mal Paşa zade Salt Beydi eski Yu - nan filozofu Diyojenin adını taşıyan bu gazete onun hatırasını canlandı « ran hakimane bir üslüp, zarifane bir istihza ile yazılırdı. Diyojen devlet ricalile, gazeteciler- 16, gazetelerdeki yazılarla, yerine gö- re, kapalı veya açık eğlenirdi. En bü yük hasmı da Mahmut Nedim Pasa idi. Paşa sadarete gelince, Diyojen de dili belâsmı görür, sık sık kapanır, ve inlişara baslar başlamaz, imalı elim- leler, kapalı - fıkralarla alaylarmda, tenkitlerine başlardı » Mahmut Nedim Paşanm Bektasi ol duğu söylenirdi. Diyojende de zarif Bektaşi hikâyeleri eksik olmazdı. Mahmut Nedim Paşa sadaretten ay. tıldığı sırada Diyojen uzunca bir “Kedi Manzumesi” neşretmis, Abdül. azizin veziri ile alay etmişti. O za - manlar “Diyojenin Kedisi” diye Is « tanbulda bu manzumeyi ezberlemedik kimse kalmamıştı, Fakat Mahmut Nedim Paşa ikinci defa sadrazam o- luverince Diyojen de kedinin pencesi- ne düşmüş, epeyce hırpalanmıştı. SADI “Hırsızlar ve briç Brown iyi briğ oynar, Yine bir gece arkadaşile briç oynuyordu. Ha» va çok soğuk, her taraf buz kes- mişti. Oyunun tam biteceği oOve Brown'un güzel bir oyunla arkadaşı» nı mat edeceği bir sırada, arkadaşı başmı pencereye çevirdikten sonra birdenbire bağırdı: — Brown! Hemen aşağı koşalım... Hırsızlar kapıda duran arabamı asirı- yorlar!,. Brown, soğuk kanlılığını muhafa- za ederek: — Pek âlâ. dedi, Onlar arahamş aşırabilmeleri için beş dakikalık hir zaman İster, Bu arada biz bu partiyi çevirebilniriz.. em a biri de mesafeleri kısaltmaktır. Kal. dı ki bizim istediğimiz yeni birşey değildir, eski halin iadesidir. 50 yıl önce postalar katır sırtında naklolunurken de İstanbuldan Sa - rikamısa on bir günde mektup çel « diği düşünülecek olursa, simdi hunun rivâkidir. Şimdi Erzurumdan kalkan trene İstanbul postasmın yetistiril « hakiki bir zaruret | yine on bir günde mümkün olmasını taavibe imkân yoktur . z İş