| e | | KIŞLA DUVAR P r / ÇO RLARI ARKASINDA | ÇE | bölüğü E sık nesine Genç sul başına - diktiği ruyor: — İhtiraklı a nın Vaziyeti ned Mehmetctik, buna cevap vermekte yor. Sorül şu de bulundu Eskiden ©b miz hemücül nerde?,. İhtir ziyetlerini tesbit edçr yarım mühendis Metmet- ler nerede?.. © der, bu dürt * da verdiklöri cevabır _ ge(çîyf);*h*.r. * “Bir 11 SA di kaim, di N gısmdaki zaviy: nmdaki zav “Mmüsavidi Ö » bitirmiş bir şehirli ti ç Melimetgikten. dinler v katmalısınız. Benim gibi, Do . iHlenrası iyi olmryanlar, Me Ü rin; saşınmadarıpot kırmadan, ko- D layeü Kaltediverdikleri bu & J * riyazi meşeleler karşısında Ayp k.'xl.—î-'nlzr F, Hakları yok mu?,. b î—' | eniş ders & Yer, kısa bir omutan tenvir eni metçiklere lerle, Pransiz ve Este, bir başka takım ki, plân üzerinde Tsık İ talarının meykilerini lar, Ş , Komutanlarma sordum: Bo y — Deamek erlere müsellesat ta Ğğetîyoı'sunu?.. N — Bibette.. dedi, hem yalnız mü- gelleşsat değil; hend Ş «Sartaallükr eden! bütün esaslarını BP bellemiye merhurdurlar!... — Bizde $ ç erim beşay içinde kendisine verilen # meseleleri hülledecek bir vaziyete erişmesi lâzımdır. Ypkeü, yücudünden lâyıkıyla istifade edi! bi t t ip ediyor- tebinde okur Fa- 2 ONu geçmez. n kavra- idir ki, daha "tacak sualler sormuıya Daşlar ' Komutan önde, biz. arkada, bir başka dersaneye girdik. Burada da Bos üı<;rr3r— bölüğünden bir kaç - er, S sharita ve plâr üzerinde fat'hikat İ gıfi'rü_vnrlm'dr. ç *Sossöleme- bölüğünün vazifesi, - W Pa 1 a i | amaom * | 4 GLÜLİ . i Toş vgizlenmis; dilsman Lonlarmım verle- " öğreniyor'ar ve ) rini, husust âlefler vasıtasile keş- İelmekten ibaret,.. Fakat bunu te- ik gayretler sarfı i, dersanede kaldığım min için,ne b lâzım geldiğ su bir kaç dakika içinde öğrendim, yerler, mermi ihtizazlarını ırın gizlendiği inin havadeki dikleri kavisleri hesap bir âlet vasrtasile, bu ihtizazların filmleri almarak meydana çıkarılr yor, Sonra bp Filatler kıymetlendi - rilerek töpün' nerede gizleri eden lryor. , Söylediklerine &! e, büe vzi ve siper harplerinde, ses lar gok b kmüs. Fakat hareketli muharebelerde, kullanmıya: vakit &1 için, büu âletlerden bir kalmıy: netite heklenemezmiş. Ses öleme dersanesinden sonra, jyer ölçme bölüğünün çalıştiğı salo- na geldik. Büurada da, ses ve ışık bölükleri - nin tesbit ettikleri noktalar üzerin- de çalışılryor, haritalarr büyültüp küçültme tecrübeleri ve daha büna benzer bir çok işler yapılıyor. Önündeki plân üzerine gayet muntazam çizgiler çizmezle meş- gul bir ere yaklaştım: — O yantığın nedir oğlum?.. Bütün zorlamama rağmen ayağa kalkarak, selâm vaziyetini — aldı. Yaptığı işi anlatırken, zorluk çek- mîyordui kendisine mail, zaviyeli YYAN Wolda Rastgeld | düşmüştür. Güzel kız, kollarını tüc- © carın boynundan çekerek Allaha is-| hi hayalden ibaret olan böyle bir el- S Don Anfonio i:minde bir tüccar, Sen Domenik şeh- rinin oldukça tanınmış simalarından bir sabah evinden çıkmış, acele yür nesine doğru yollanmıştı. Biraz ve sevimli bir kız ile karşılaştı. Güze yaklaşınca hemen boynuna sarılmış ve şapırşupur öp- miye başlamıştır. ilerledikten karşıdan hızlı adımlarla kendisine doğru gelen güzel ... igine arılıp öpen' biridir. Antonio üyüşle ticaretha- sonra | kız, Antonio'ya 4ABir tn ;Ğın neye uğradığını anlı - yamıyan ve tatlı öpüşlerin tesiri al- fında alıklaşan Anftonionun şaptası | Başından uçmuş, şemsiyesi elinden marladık diyerek gene acele — bir yürüyüşle yoluna devam etmiştir. Yüksüğe sığan bir elbise Cocukluğumuzda — dinlediğimiz masalların birçoğunu hâlâ hatırlarız. bir - İranlı prehsesin ceviz kabuğuna sığan za- rif bir elbiseye sahip olduğunu da Belki bir Eski masallar arasında | elbette duymuşsunuzdur. bisenin bugün hakikaten imal edile- bileceği anlaşılmıştır. Soön ay için-| de Los Anjelos terzileri ârasında açılan bir müsabakada bir dikiş yük süğü içine sığabilen zarif, ipekli bir gece tuvaleti birinci mükâfatı ka- zanmıştira l r_ ı Canlı Noel Ağacı B A, Çü & Yn,, Mis Koaliforniya bu kıyafette bir ko tüm balosuna gitmişlir Şaşkın bir halde baka kalan tüccar şapkasını, şem- siyesini yerden kaldırıp ve neye uğradığını bir türlü tahmin edemiyerek mağazasınıh yolunu tutmuş giderken bu defa karşısına çıkgçı bir arkadaşı onun dalgın dalgin yürüyüşünü görerek'seslenmiştir. Anto- nio ,başından geçenleri arkadaşıma anlafmış ve bu öpüşe bir mana veremediğini de itiraf etmiştir. Vak- ayı dinliyen arkadaşı: — Yahu! ©. güzel kız biraz evvel bana da sarıla - ve rak beni öptü ve kuş gibi kaçtı... Deyince, iki arkadaş gayriihtiya- ti olarak ellerini pata çantalarına götürmüşlerdir. ) . Cünkü iki arkadaşın portföyleri güzel kızla beraber uçmuştur. İşte güzel ve parlık bir kızın es- rarıl.. - K Serçesi olmiyan bir şehir Almanyanın Harz mıntakasında Ateno kasabası deniz kenarında 455 metre yüksekliktedir. Kasabanın ha- vadar olması burasını seyyahlar için daimi bir turist şehri yapmıştır. Bu kasabada her nevi -kuş kolaylıkla yaşadığı halde her nedense serçe kuşları buraya gelemiyorlar. Tecrü- be için buraya serçe kuşları getiri - lerek iklimine âlıştırılmıya çalışıldıs ğı halde birkaç gün sonra getirilen kuşlar kaçmışlardır. Kasabanın bu vaziyetini tetkik eden âlimler bunun bir türlü sebehini anlıyamamışlar « |dır. " Tan'ın hiiyük mücahiikkacı 150 Lıra TAN- bugünden itibaren enceli bir müsabakaya başlıyor. Müsabakamızın e& şsasışudur: k Hergün gazetede Nasret- tin Hocaya ait bir hikâye ve iki renkli bir resim çıkacak- tır. Resimler sureti mahsu- sada ressam Münif'e yaptr rılmıştır. Her resmin altın- da bir/de hikâye vardır. Yal- nız hikâye resme ait değil- dir. Otuz gün muntazaman bir resim ve bir hikâye nes- redilecektir. Resim ve hikâ- yelere birer numara kona- caktır. Okuyucu bunları ke- sip topliyacak, her resmin hikâyesini bulup birleştire- cek ve ay sonunda 30 hikâ- ye ve resmin biribirine uyan: larmın numaralarını yazıp üçüncü meçhul noktasını ,elindeki iş krokisile bulmak üzere imiş. — Bunlar Kaç aylık er? diye sor- düm. En eskisinin kışlaya altı yedi âay evvel geldiğini söylediler. Halbuki bana bir fen heyeti hu- zurunda oldı;ğumu söyleseler, inan makta tereddüt etmezdim. - K öyünde sabandan başka âlet yüzü görmiyen kimbilir kaç yüzde birini Hesap eden dünyanım sıl olup ta şaşırmamış! Nasıl olup ta bünları böyle çarçabuk benimse- dur; Budşır.. Fakat Türk, ve hele su bir müselJes vermişler. Malüm olan iki noktasınin yardımile müşel]esin İ rrar 41 en hassas makineleri karşısında na-| “ceü miye muvaffak olmuş!.. Türk, şı- bize gönderecektir. Ayni zamanda her gün müsabaka- nın altında bir kupon bulunacaktır. Okuyucu bu küponları toplayıp &y sonunda resim ve hikâyelerin numar'a- lariyle birlikte gönderecektir. Bütün resimlerin hikâyesini doğru bulan okuyuculara T50 liralık ikrami- ye verilecektir. Bü hediye şu suretle dzı'ğîtılacaktır': Bütün resimlşrin hikâyelerini., bu- lanlardan bir kişiye 200 lira nakten, bir kişiye 100 lira nakten, bir kişiye 50/lira nakten.. , Bundan sonra 100 kişiye de ayrıca 250 lira kıymetinde muhtelif kıymet- “Mükâfat veriyoruz li hediyeler verilecektir. Bugünden itifaren müsabakamızı takip ediniz, kuponları toplayınız. Re- sim ve hikâyeleri kesip saklayınız, Resimler ayni zamanda sizin için bir tablo vazifesini görebilir. İsterseniz bunları; bir araya getirip — kendiniz için süslü ve güzel bir albüm yapa- bilirsiniz. Müsabaka kuponu No.: 1 Fıkra: 1 Bir karışmamış Türk, herşeyden evvel bir mucizedir! elinden alması kolay! ce Hoca haremile birlikte uyurken dışarıda gezinen birinin ayak sesinden haremi uyanır ve Hocayı Uyandırır. .- — Efendi! Dışarıda ayak sesleri vdr.. Eve hırsız girdi. Hoca yatağında öbür tarafa dönüy $U ceyabı verir: — Yahul'Sen hiç tınma, bırak! Ferif işg yarıyacak şeyi bulsun da Ti