Memleketten Röportajlar Seyhan Mıntakasının Büyük Derdi. SITMA Adana: 28 Eylül ivrisinek gözümün önünde bir Azrail kesiliyor ve he- men ben de sivrisineğin Azraili ke- siliyorum. Azrail Azraili öldürü- yor. Bunca mücadelelere rağmen srt- manm bu mmtakada salgın bir fe- Jâket halinde olduğunu duymuş- tum. Ya ben de sivrisineğin tilk- rüğü ile aşılanırsam? Ya tiril ti- ril titrer, sonra, cayır cayır yanar- sam? Bunun için Adanada ilk işim sıt- ma ve sivrisinek vaziyetini araştır mak oldu. Hiç olmazsa bu suretle hastalığın sirayet şekillerini, buna karşı müdafaa ussullerini öğrenir- dim. Sıtmaya değil amma, gelir gel- mez evhama tutulmuştum. Nasri tutulmıyayım ki, Üç ay evvel sıh- hiye müdüriyetinin verdiği rapor. da sıtma musabı 40 bin hastanım tedavi edildiği bildiriliyordu. 80 bin nüfuslu bir şehirde 40 bin sıt- malının tedavi edilmesi ne demek tir! ast geldiğime sıtmayı o #n- ruyorum, Herkesten sıtma hakkında malümat istiyorum. — Nasıl siz de sıtmaya tutuldır- nüz mu?.. — Evet, Görmüyor musun, A- yak Üstünde duracak takatim yok. Dün akşam yine bir nöbet geldi vurdu beni yatağa!.. — Mücadele ediliyor mu?.. — Ediliyor ağa, fakat bu sene © kadar şiddetli bir mücadele ol- madı... i ? >. Her cümlenin şonuna . . eskiden alışılmış bir itiyat sevkile ve di- Jin pelesengi ile “ağa,, hitabımı ilâ- ve eden Adanalı, sıtma, (diyince can evine basılmış gibi derhal ye- rinden siçrıyarak, hemen söze a- alıyordu. — Peki amma, biz sıtmanın Sey han mıntakasında bu kâdar salgın bir halde olduğunu bilmiyoruz. — Gazeteler yazmıyorlar ki. — Niçin?.. — Yazarlarsa sonra bazı kimse- fer kızarlar! Kızarlar mı? o Veminelgaraip! Bu fikirde bulunan Adanalılar her halde yanlış düşünüyorlar. Bence bir hastalığı, olanca çıplaklığı ile meydana koymalı ki, ârazı anlaşıl. sın ve ona göre tedbirler. almsın. Bir yara kapalı olursa doktor on. dan ne anlar? Doğrusunu isterseniz hep kaha- hat bizde, biz gazetecilerde, Şimdi- ye kadar memleket dahiline yayı- İp ta esaslı bir tetkika girişmemi- şiz! Hepimiz ayrı ayrı Habeşistanın haritasını ezbere çizeriz. Aksumun tarihi âbidelerini, Gella ahalisnin ne konuştuklarını, General Franko nun hayatını, İspanyayı, Alman- yayı, Amerikayı, Misisipi nehrinin uzunluğunu biliriz de meselâ Sey. han mıntakasınm İçtimai, sıhhi, iktisadi vaziyetini gözden gecirme- yi aklımızdan geçirmemişizdir. Bu nun için mes'ul makamlarla daha meşhur tâbiriyle “makamatı side” sile temas edecek yerde halkla te- mas etmek, onlarm arasına kari- şıp onların derdini dinlemek, ve söylenenleri sonradan (muhtelif yerlerde kontrol ederek hakikati meydana çıkarmak en doğru bir hareket olur kanaatindeyim. An- cak bu suretledir ki vaziyet tavaz- zuh eder. Yukardaki satırlar, zannedersem sıtma hakkmda “yazı yazme, kı- zarlar!,, diyenleri kâfi miktarda tatmin etmiştir. Onun için şimdi sıtma anketine huzuru kalple baş- yabiliriz, eyban mmtakasmm sıtma vaziyetini öğrenmek için e slm YAZAN: Mümtaz Faik uzun boylu araştırmaya hacet yok. Mevsimin sonbahar olmasına, Sİv- risineklerin ortalıktan çekilmiş bu lunmasına rağmen sıtma gözle gö- rülür elle tutulur bir haldedir. Meselâ yedi sekiz kişilik bir A- danalı meclisinde bulununuz; bun- lardan muhakkak altısı sıtmaya tutulmuştur, sıtmayı — geçirmiştir. veyahut nöbet nöbet sıtmadan muztariptir. Seyhanm üzerinde (asırlardan kalma bir köprü var. Bu köprünün etrafındaki kahveler, pamuk tarla larında çalışan zirnat işçisinin top- landığı yerlerdir. Burası âdeta bir ırgat borsasıdır. Gidin burada bir saat oturun duyacağınız muhave- Sıtma müca- delesi buyıl çok gevşek gitti üzerinde nauralardan biri miktarı çok azdır dendiği zaman bu Tropika kastedilmektedir. Çünkü adi sıtma yani Tersiyana öldir- mer, Gözlerim korku ile açılmıştı: — Tropika bu mıntakada fazla mıdır? — Hayır, bereket versin çok 32- dır. Seyhanda sıtma o mücadelesi başladığından beri Tropika hiç gö- rülmüyordu. Fakat bu sene tekrar başgösterdi. Çünkü mücadele bi- raz yavaş gitti. Onun için bu sene geçen yıllarla kıyas kabul etmiye- cek derecede tahribat yaptı. Hal- buki mücadele eski hızıyla devam etseydi, muhakkak surette Tropi- ka bu yıl da görünmezdi. Adanalı münevver biraz gülüm- sedi ve sonra esrarengiz bir şey söyler gibi, yüzünün bütün hatla- rını gererek dedi ki: — Size bir şey söyliyeceğim. Fa- renin yüzde dukaanı sıtmaya dem bent dir: N — Ali bugün neden görünmedi ki? — Sıtması tuttu ağa, yatıyor... — Yine beni bir üşüme aldı ağa yine mel'un geliyor... $u köşede oturan yüzü sapsarı, kansız, zayıf genç niçin böyle bü- zülüyor? * — Sıtması tutmuş... Şu küçük çocuk neden bir türlü kendisini toparlıyamamış? Sıtma geçirmiş! Sıtma öldürmüyor fakat söndü- rüyor. İnsanı sersemletiyor, aptal. laştırıyor. Sıtma tutan adamda ne kuvvet ne takat ne enerji kalıyor. ıtmalı bir münevverle konu- şuyorum. diyor ki: — Bütün İddia, sıtmanın vefiyat vermediğidir. Vefiyat vermeyince de sıtma korkulacak şekilde değil- dir diyorlar. Halbuki şimdiye Xa- dar adi sıtmadan kimin öldüğünü duydunuz? Öldüren sıtma değil ih- tilâtatıdır. Çünkü bünye zayıflıyor, insan dermansız düşüyor ve her- hangi bir hastalığa mukavemet im kâni kalmadığı için, kolayca başka mikroplar alabiliyor. Sıtma tutan hastanın ahvali ruhiyesini bir gör- seniz ürkersiniz. “Böyle yaşıyara- ğıma ölsem, daha İyi der!,, Müthiş bedbindir. Çünkü onun “çin artık yaşaman hiç bir kıymeti kalma- mıştır. Morali bozulmuştur. Dü. şüncesi bozulmuştur. Velhasıl aklı bile yerinde değildir. Bilmez misi- niz biraz kuvvetli konuşanlara “sıtma görmemiş! derier, Hele e ger bir de insan Tropikaya tutu- lursa... — Bu Tropika da nedir ki ağa? Artık görüyorsunuz ben de Ada- na lehçesini kapmıya başlamıştım. Adanalı münevver “ağa,. hitabıma güldü ve sonra bu gülüşünü du. daklarında zehirlendirerek anlat. mıya başladı: — Bu Tropika sıtmanm en müt- biş şeklidir, Ismine burada “karı Sıtma,, derler. Ateş kırk ve hattâ bazan kırk bir dereceye kadar çikar. Öldürücüdür. Sıtmadan ölenlerin RR ia EN mevsimi biraz geçmşitir. Bu mel'un hastalık en ziyade bu iklime alışık olmıyanları öldü Oturduğum yerden fırladım: — Yani beni?.. — Yok canım, dedim ya. Hasta- lığın şimdi mevsimi geçti. Hem ci- binlikte yatarsanız kendinizi ko- rursanız, hiç bir tehlike yok! Size mahsus söyledim ki ( sivrisinsğe karşı kendinizi iyi muhafaza ede- siniz. En iyi şey hakikati bilmek ve icap eden tedbirleri almak değil midir? danalı münevver bu sözleri söylediği zaman cebimde iki kinin bulunmadığına cidden mü- teessif oldum ve sonra muhavere- ye devam ettik; — Peki bu sıtma salgınmda yal nız mücadelenin biraz gevşek git- mesinin mi tesiri oldu? — Hayır. Bu sene yağış fazla- dır. Su birikintileri çoktur. Müca- dele kâfi gelmedi, daha takviye e- dilmesi lâzımdı, kâfi miktarda dok tor yok. Işte bütün bu sebepler bi- ribiri üzerine binince sıtma fazla- laştı. Eskiden şehirde su birikintileri. ne muntazaman mazot Ve Paris yeşili dökülürdü, Halbuki bu sene nadir yerlere döküldü. Mücadele lâzım geldiği derecede tesirli olma- dı. Dediğim gibi eskiden havalar da kurak gidiyordu. Mücadeleye bu kuraklık çok yardım ediyordu. Hal buki şimdi hava yağışlı olunca mü eadelenin bir elemanı ortadan kalk ti. Sıtma da fazlalaştı. Halbuki işi tabiatın yardımma bırakmak ve o- Bu Adanalı münevverin söyle dikleri bütün Adanalı münevverle- rin söyledikleridir. Adanada kaç ki giye tesadüf ettimse hepsi ayni söz leri tekrarladılar. oOAyni şekilde dert yandılar. Onun için benim kanaatimce her yerde olduğu gibi burada da hasta» lığı örtmeye değil meydana çıkar- maya, çalışalım ki tedavisini bula- |dilmiş bir nevi İspanya vaziyetini! cededir. lum. Bir Haftalık Tarih gösterilmektedir. . İngilterede Amele Fırkası, başvekile müracaatla vaziyetteki vahameti hatırlatmış ve parlâmentonun bir an evvel toplan- masını istemiştir. Liberal muhalifler de bu arzuya iştirak etmişlerdir. İngiltere parlâmentosunun 29 İlk- teşrinde toplanacağından bahsedili » yor. Fakat böyle fevkalâde bir da- vet olmasa da parlimento zaten $ Ikinciteşrinde âdi surette içtimaa başlıyacaktır. İngiltere hükümeti, parlâmento - Bun — toplanmasını © beklemeden Fransa ile başbaşa vermiş ve derde çare aramaya başlamıştır. Düşünü - len başirca tedbir, bütün İspanyol Ii- manlarını abloka altma almak sure- tile Rusyayı tatmin etmektir. Belçikanın gidişi Vrüpanın umumi vaziyeti cid- den gergindir. Satranç tahta- 81 Üzerinde yakm zamanda yapılacak hamleler, Avrupa dünyasınm hangi İstikamete doğru yol alacağını takar- rür ettirecektir, İki zıt cephenin teşekkülünde İs. panya meselesinin ileri sürülmesi, diyeti tamamile açığa vurulmuş bu- lunmaktadır, Belçikanın attığı mühim adım Av- rupadaki sarih siyasi Istidatlırm te- belir etmesini süra'tlendirmiştir. Askeri müdafaa bakımından, Fran- sanın kendi arazisinin devamı O&d- dettiği Belçika, başka devletlerin ar- kasımdan şu veya bu istikamete sü- razi görünmemektedir. Kararlarma, sırf kendi menfaatlerine ait ölçülerle varmak (hususunda tamamile serbest bulunmak istiyor. İngiltere ve Fransa bu kararın ma- nasını ve şümulünü anlamak İçin Belçikalılarla inceden inceye görüş - müşlerdir. Görünüşe göre iş şuraya variyor: Belçika, İsviçre tarzmda bir bitaraflık aramıyor. Harp zama-| nmda bunun hükmü olmadığını tecrü- beden geçirmiştir. Milletler Cemiyeti sisteminden ayrılmak, Fransa ve İngiltereye karsı taahhütlerinde Belçikadaki Flimaz katölik ekderiye. tinin, Rus - Fransız misakından doğa- bilecek külfet ve mes'uliyetlerden kaçınmasıdır. Zaten İngilterede hâkim olan gö- rüş te garpta Fransayı tutmak ve ko- ramak, fakst Rusya ile olan misak- tan doğabilecek neticeler karşısında seyirci kalmaktır. İngiltere yol ağzında imdi neler olacak? Almanya ile İtalya arasında yarına sit ne gibi menfaat ve görüş! ihtilâfları bulunursa bulunsun, şüra-| sı muhakkak görünüyor ki Londra Konferansında konuşulması düşünü - len garanti meseleleri hakkında tam | bir cephe vahdeti kurmuşlardır. İtal. ya hariciye nazırının Berlini ziyareti I sırasında şu kararlara varılmıştır; | 1 — Lokarno misakının yerine ge- çecek misak ancak muayyen devlet- lerle konuşulacak, 2 — Milletler “Cemiyetine karş menfi bir yol tutulacak, 3 — Tuna havzasında iki tarafın menfaatine Mügüyir harici nifuzla- rın önüne geçilecek, Ortada bütün dünya için çok mü- him bir mesele var: Almanya ile İtalyanın Londra konuşması için ileri sürdüğü 6538 şartlar kabul edilecek ancak bir vesiledir. Yoksa cephe z1d- Sigortalıları 1 Başı 1 incide | dürü Refi Bayar, dün sabah Anka radan şehrimize dönmistür. Refi Bayar, dün akşam İstan - bulda türkçe ve diğer dillerle çı - kan bütün gazeteler mümessilleri: Refi Bayar ni Güneş klübüne davet ederek gü- nün en mühim meselesi olan sigur- ta işleri etrafında kendileri ile has- bıhalde bulunmustur. Refi Bayar, gazetecilere davete icabetlerinden (o dolayı (teşekkür etmiş ve o gazelelirin bu me- selede gösterdiği hassasiyeti alâka ve takdir ile takip ettiğini söyliye- rek vaziyeti ve hükümetçe alınan tedbirleri şöylece anlatmıştır. ALINAN TEDBİRLER NELERDİR? “.— Belki bügün herhangi bir sua- le döevap verebek”vaziyetteyiz. Fö - e EM. TR lar 1e”çike bütün - dünya ü- zerihde rekabet yapmasından ve gay- ri mevcut rezerveleri mevcut şeklin- de göstermesinden ileri gelmiştir. Bunun bir tek mânası vardır. Idare- sizlik ve âtiyi düşünmiyerek hesapsız hareket. Bunun memleketimize olan tesirle- rini izah etmek isterim. 5000 den fazla sigortalı senelerdenberi verd'k- leri parayı alamıyscak vaziyete düş- müştür. Bunun en çoğu da küçük me- mur, esnaftır. İktisat Vekilinin be - yanatından da anlaşılacağı veçhile memleketimizdeki sigorta şirketleri. nin teknik kabiliyetini artıracak ted. birler alınmıştır. Föniks dö Viyenin bütün dünya sigorta İşleri üzerinde —— ————— — da bırakılmış oluyor. Almanya ve İtalyanm böylece ken- dilerine kalacak 'Tuha sahasmda bir- takım nüfuz mmtakaları ayırdıkları ve fazla olarak İtalyanın Habeşistan- jtile hükümet bir &#mme ems 25-10-86 a3 zarardan kurtarmak için © alınan tedbirler tesir ve zararları mey » dandadır. Orta Ayrupa devletleri ve bilhassa Avusturya, sigorla primle- rnezsam etmek yolunu tutmuşlardır. Bizde hâdise tamamen rakistir. Tam bir devletçi zihniye- mücssesesi olan sigorta şirketlerine. Sigortalı olanların Zararını yine devlet kanali. le kapatma esasmı gütmüştür. Sekiz aydanberi çalışmaların semeresi ola- rak bugün $U neticeye varmış oluyo- ruz. Iki şirketin tatili faaliyet tarihi o- lan 1 nisan 936 ye kadar sigortalı - lar tarafından girketlere verilmesi İâzimgelen primler Mill reasürans 4 tarafından ödenecektir, Bu iş için şim dilik yarım milyon lira tahsis etmiş bulunuyoruz. Bu para yetmediği tak- dirde daha yarım milyon lira sarfe - dilecektir. Kat'i hesap, rakkam söy- lemek imkânsızdır. Sebebi memleke. timize yabancı olan bu iki sigorta şir ketinin teknik hesaplarının memleket haricinde taazzüv ettirilmesinden ile- İri gelmiştir . TURK SİGORTACILIĞININ İMTİHANI Sigortalılar için yapılan bu feda - kârlığn ayni zamanda memleketin içtimai seviyesinde de bir rol oyniya- cağına inanmak istiyorum. Tabii bi- lirsiniz ki, içtimai seviye ve bir mille- tin servet derecesi o milletin sigor « ta prodüksiyonile ölçülür. Sigortalı. ları müracaatlarında tamamen ser - best bırakmayı hükümetimiz prensip olarak bize emretmiştir. Bu, mem- lekette mevcut sigorta şirketlerine itimat edilebileceğini gösterdiği gibi herhangi bir fikri mahsusla hareket edilmediğini de ispat etmiş olmakta - dır. Sigorta olanlarm adreslerine Mili Reasürans birer mektupla birer izah- name gönderecektir. Müracaat ede- ceklerin işleri gerek kendi huzurla- rile ve gerekse mektupla hiçbir fop- yapılacaktır. Memleketteki Türk siz gortacılığının bir imtihanı olan bu vaziyette, şükran ile söylemek lâzit- dır ki, hepsi kendisine düşen vazifeyi İyapmıştır.,, SİGORTA ŞİRKETLERİ HAK. KINDA YENİ HUKUMLER Sorulan bir suale karşı Refi Bayar demiştir ki: “— Şimdiye kadar almması ikti. ze eden tedbirler şunlardır: Memleketimizde çalışan sigorta şir ketlerini teknik sigorta dairesine ir. ca etmek ve teknik hesabatının mem- leket dahilinde taazzi ettirilmesi esasen mevcut olan kanuna ilâve su- retile tozyit ve Resermatematikleri nin memlekette çalışmalarını temin süretile ihtiyatlarının Türkiye dahi linde tesis ve mükellef oldukları ih - tiyat akçelerinin Solivable bir şekle sokulmasıdır. Ayni zamanda sigorta dellâi ve simsari ve sairenin sigorta da Almanyaya bir parça vermeyi tek- lif ettiği söyleniyor. Fransanın böyle bir vaziyeti ka bul etmesine ihtimal tasavvur edile- mez. Fakat tutacağı yol hakkında da henüz kat'i malümat yoktur. Yalnız Fransa son zamanlarda silâhları bi- rakma işi hakkında bir hazırlık yap- makla meşguldür. Silâhlanma bazı memleketlerde delice #ekiller aldığı olursa İngiltere ve Fransanın Mil - letler Gemiyeti sisteminden ve müş- terek emniyetten kat'i olarak vaz- eleri Ve eski tarzda bir Avrupa konseri sistemine dönülmesi lâzım - gelecektir. Bu bakımdan bütün dün- ya çök mühim bir yal ağzmdadır. Bilhassa tere, gu veya bu tara- fı tercih etmek ve bütün akrbetlerini göze almak mecburiyetinde buluna- caktır. Fransanın çetin mevkii Fm için vaziyet çok çetindir. Almanya ile» İtalya şartları, Fransanın yalnız Rusya ile ittifakm - dan tamamile, vazgeçmesini intaç etmez, #Ynİ zamanda Küçük İtilaf Devletlerile olan yakınlığını da feda etmesini ve bilhassa Çekoslovakyayı tamamile Alman nüfuzuna terketme. sini icap ettirecektir. Böylece Fran - sa birinci smıf devlet mevkiinden vazgeçmek, garpta emniyeti temin e. kabul etmek gibi bir teklif karsısm. için Fransa böyle bir teşebbüsün za. manı olduğuna kaildir. Teşebbüs iyi netice verirse her derde çare bulun- muş olacaktır; vermezse ak ve kara koyunlar biribirinden ayrılacak, kim- lerin silâhlanma ve tecavüz taraftarı olduğunu bütün âlem görecektir. Dahilde müşkülât Re taraftan da dahilde! müşkül dakikalar geçirmek - tedir. Halk blokuna dahil bulunan! Radikal Sosyalistler bir aralık Komü- nistlerden ayrılmayı, sağa doğru bir blok kurmayı düşünmüşlerdir. Hükü- met, .buna çok kat'i bir lisanla cevap vermiş, böyle bir hareket karşısnda derhal yeni intihabata gideceğini söy- lemiştir. Bunun üzerine Radikaller bazı gârtlarla hükümetle anlaşmayı daha basit bulmuşlardır. Fakat umu- miyetle bu kadar nazik bir zaman. da Fransada tesadüf edilen fikir ve hedef dağımıklığı çok fazla bir dere- Ahmet Emin YALMAN clıktan anlamasını temin etmektir, Çünkü sigorta yapan adamlarm bir. takım mükellefiyetleri vardır. Türk sigortacılığı beynelmilel mevzudur. Memleketteki Otaazzi eden ser mayenin memleket dahilinde kalma - sı lâzımdır. ŞİRKETLERİN TASFİYESİ Sigorta şirketlerinin tasfiye mua- melâtım durdurmak aktif ve pasif muameltmı Üzerimize almak demek- tir kı, biz şirketleri değil, daima si « gortalıları kurtarmak İstiyoruz. Bu tasfiyenin sonunda sigortalıla- rın alacağı kısmı" Milli Reasürans as lacaktır. Şirketlerin açıklarına naza- ran, mevcut malları yilzde 2 dir. 1920 den sonra onların hesabına Mili Re- asliransın reservleri 112 bin Hirajır, Bu da ayrıca taşfiye masasına tedi. ye edilecektir. Bu karşılık yekün itibarile Tür. kiye Millide yüzde 20-25 Föniks dö Viyende yüzde 25-30 dur. Bir nisandan sonra Vâdesi gelmiş veya sinistre olmuş Poliçe bedelleri derhal Milli Reasürüns tarafından ödenecektir. Bu müddette vefat, ve ya yangın olursa Reasürans tama « men ve derhal ödiyecektir, Hasbıhalden 8Orra İavetliler ha - zırlanan büfede çaylarmı içmişler ve herkesin alâkadar olduğu bu mevzu etrafında verdiği izahattan dolayı Re fi Bayara teşekkür etmişlerdir. i iğ