23 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

23 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23-10 -936 G Avrupa Nasıl Hazırlanıyor? ransanm en salâhiyetli askeri F şahöiyetleri tarafndan yazıl- mış olan bir eserde, muhtelif memle- ketlerin havacılık teşkilâtı hakkında ileri sürülen dikkate değer mütaleala- rı okuyucularımıza nakletmeyi fayda- kı bulduk. En doğru malümata istinat eden bu yazıları sırasile neşredeceğiz: ava bombardımanlarını halk kütlelerine karşı ciddi bir su- rette ve ilk olarak kullanan Almanya- dır. OAAlmanya; Büyük Harpte, İngiltere sahille- rinin müdafaasız Kısımla- rını donanmasile bombar- dıman ederken hava kuv- vetlerini de bu işe tahsis eylemiş; “Şişman Berta lâkabını almış olan 42 santimetrelik toplarile Parisi bombardıman ede- rek, gaz kullanarak, har- bi en yüksek merhamet- sizlik derecesine çıkar- mıştır. Canlı mahlüklara saldırmakla iktifa etmi- yen Almanya anıtlarımı- za, ( kiliselerimize de — bunlar birer gözetle- me yeri vazifesi görüyor diye — tecavüz ve taar- iuz eüniştir. Gerek bu va- kıalar, gerekse Alman as- keri muharrirlerinin yazı” ları gösteriyor ki, Alman- ya, hava bombardımanla- rının kıymetini takdir et- mekten geri kalmamıştır. Almanya, Versay Muahe- denamesini fiilen yırt- mazdan önce bile, bu mu- ahedename ühkümlerine aykırı olarak, askeri bir hava teşkilâtına malikti. Bu teşkilâta mensup tay- yareler ise gösterişte si- vil tayyare tipini haiz idiler. Versay Muahede- namesinin Almanya tara- fından yırtılmasından ön- ce bu tayyarelerin yekü- nu 500 adedine varıyordu ve bunların 200 tanesi bombardıman tayyaresi idi. Tayyare yapan firmalar mükem- mel evsafta (av) tayyareleri vücuda getirmişler ve bunların (birinci tip)- lerini — kendileri için güzel bir tecrü- beimkânı verecek şekilde — başka memleketlere satmışlardı. Imanya, 1935 senesi başındanberi Baltık ve Şimal Denizleri sahillerinde (tayyare de- 44, topçüsuna malikti. Alman fabrikaları mükem- mel tarassut ve nişan malzemesi vicuda getir- mişler ve bunlarm (ilk tip) lerini ortaya koymuş- lardı. Alman inşaat tarzı, vücuda getirilen mal- zemenin parçalar halinde saklanmasına ve lüzu- yı parçaların birleştirilerek maksada yas da b e Mn gelmelerine çok müsaittir. rar hale Almanya ayni Zamanda, büyük tesiratma kani bulunduğu, hava tehlikesine karşı müdafaa ted- birleri almakta da biç ihmal göstermemiştir. Disiplin altında yaşıyan bir memleket olması ve bundan başka, toplu çalışma fikrinin en yük- gek bir kıymete erişmiş bulunması itibarile Al manya, passif müdafas hazırlıklarını kanun! bir gekle sokmaya lüzum görmemiştir. 1930 yılından- beri pek çok mensuplara malik olan birçok te. sekküller bir araya gelerek “Almanya Havaya Karsı Korunma fttihadı” ismi altında birleşmiş. lerdi. Bu yeni teşekkül; ihtilâllerin önünü al mak İçin vilcuda getirilmiş olan (Kızılhaç) ile, itfaiye teşkilâtı ile ve bunlara benzerlerile çok st- kı surette temastaydı. Hava Tehlikesi Almanya Müstakbel hava hârplerinin dehşetini canlandıran bir resim Almanya. hava tehlikesine kar sı gözetleme ve haber verme tep kilâtını mükemmel surette orga” nize etmiş bulunuyor. Bu resim” de, tayyare arıyan büyük ışıl daklardan birisini görüyorsunuz TAN MÜHTELİF DEVLET- LERİN HAVACILIK TEŞKiLATI VE HA. VAYA KARŞI KO. RUNMA TETBİRLERİ 1931 de koruma işleri resmen (polis) e tevdi edilmiş bulunuyordu. Almanlar 1932 Ikinciteşri- ninde, bu işe ait olmak Üzere daha evvelce he- zırlanmış ve meydana konulmuş olan bütün ta- llmatı, yeni yapılacak binalarda sığmakların vü. cuda getirilmesine dair olan yeni esasları bir ara- pladılar, yet 1933 te, Hitler iktidar mevkiine gel- evvel, bir (Hava Nezareli) teşkil ederek bu nezaretin başma Büyük Harbin meşhur tay- rinden birisi olan Yüzbaşı (Göring) i ge- Ve bu vesile ile: de kendisine g ral den birisi de (halkın hava tehlikesine karşı ko- runması) dır, Eski “Alman Havaya Karşı Ko- runma İttihadı” isimli cemiyet te bu srada “Havaya Karşı Ko- runma Devlet Teşkilâtı" ismini a- Jarik resmi bir maliivete eirdi G özetleme ve haber verme İş- leri başka Oo memleketlerde olduğu gibidir. Ve Almanyada da, bizde olduğu gibi orduya tevdi edilmiş; yani askeri bir iş telâkki olunmuştur. Bu teşkilât için bir- çak maddi fedakârlıklar yapılmış» tar, Bu suretle 1929 - 1030 yılları içinde (Berlin) de, betondan ya- pilmış mahfuz O mahallerde, bir (haber verme - silâh başı) telefon santralı vücuda getirilmiş ve ha- va bombardımanlarma karşr e - min bir iyete sokulmuştur. Ke. za Berlinde bir de, ayni şekilde, (Sıhhi Imdat) telefon santral vğ. çuda geti; t > r, Hamburg, pziz gat gibi büyük şe, İirlerde de ayni sistemde sanlral- Jâr'vücuda getirilmiş bulunmak - tadır. Bu merkezler alman haber. leri diğer ikinci derecedeki san- trallara bildirirler ve (silâh başı) haberini bu ikinciler lân ederler, Almanlar ayrıca nümu naklar da vücuda e sığı- getirmişlerdir. Varnmund'daki 700 kişilik sığı - nak ile Kolonyadaki şülik iki iki yüzer ki- sığınak bu meyandadır. Gaz ve bombalara karşı himaye vazifesini görebilecek olân bütün mahzenler (Caves) Almanyada sı- Zinak haline getiriimişlerdir. Hat- tâ bazı şehirlerde yeraltında su depoları bile vücuda getirilmiştir, Alman hükümet adamları halkm korkuya kapılacağma ehemmiyet vermeden bu yolda yürümekte bu. lunmuşlardır, Sık sık yapılan tes rübelerde muhtelif teşkilâtm halkın bir arada çalışması ehem- miyetle gözönlünde tutulmuştur. Daha 1931 de yapılan büyük bir (gözetleme) tec- rübesi bu teskilâtın mükemmel bir surette işledi- ğini meydana Çikarmıştır. Bu tecrübe münase- betile Almanyanın tiçte bir kısımında vücuda ge- tirilen telefon tesisatı, olduğu gibi ve hizmete hazir olarak muhafaza edilmiştir. 1933 te Şarki Prusyads ÜS Rün devam eden (hava hücumları. na karşı korunma). tecrübeleri; Bavyera, Siliz- ya, Vurtemberg, ve Bad'taki şehirlerin hemen hepsinde tekrar edilmiştir, avay& KATŞI korunma mevzuuna dahil bü. tün teşkilâtlnrda çalışanlar gönüllü ve te- retalz hizmet eden insanlardan mürekkeptir. Bun- lar yüz binlerce gönüllü içinden seçilmiş olup bir. çok şehirlerin teşkilâtı ikmal edilmiş bulunmakta, dır. Bazı maden ocaklarındaki (havaya karşı ko. runma) kurları (polis) ler için altı aylık mecburi ve hususi bir devreyi ihtiva eder. Ve en büyüğün. den en kücüğüne kadar her poli : h lis ni kurslara devam ilç milla la pır Işi Matbuat, sinema filmleri ve seyyir sergilerle Yapılmaktadır. 25 ten fı la mevmut Ve hususi gezete — ki bunları bem ları çak İüks şeylerdir — bu İşe tahsis olunm tur. Orada, bizde olduğu gibi, “bunlar al ; nların masrı beya varır? pet ” diye sorulmaz; içraat hâkimdir. Şehirlere ve sanayie maddi yardımlar yapılır; her şehirde — bu hizmetlere sarfedilmek üzere — Az çok ihtiyari olan teberrulara başvurulur, ve elecek Bir Harp için i Mecidiye köyünde gittikçe Otobüs, Şişliden, Mecidiyeköyüne giden yola henüz sapmıştı ki, burnuma bir sinek kondu. Yanımda oturan yolcuya: — İşte, dedim, sinek ordusunun pişdarları göründü Adamcağız, yüzüme bakıp güldü: — Dur bakalım, bayım, dedi, bunlar daha ileri kara- kolu efradı bile değil! Asıl büyük karargâh ilerde... Otobüste giderken, sinek ordusuna hayalimde bir takım şekiller vermeye Galışıyorum. Kara bultular halinde, kalkıp inen milyarlarca sinek, gözü. mün önüne geliyor. Yıldırım gıbi u-| zaklaşan otomobillere bakarken ken: di kendime: “Acaba sinekten mi ka- giyorlar?,, diyorum. Hattâ âni bir hücuma karşı, ihtiyaten pardesümün yakasını kaldiriyorum. Fakat Mecidiyeköy yaklaştıkça bende yavaş yavaş sukutu hayal baş- gösterdi. Hani, nereye gitmiş bu milyarlarca #inek?... Köye girdikten sonra, sinek dedi - gimiz, bu küçük, yapışkan mahlükun nsl k bir manası olduğunu anlamakta gecikmedim. Fakat ha; limin yarattığı o korkunç sinek isti- lâsından eser göremediğimi de itiraf ederim. lik başımı uzattığım yer, dükkân kapısı İdi. cuktan bala kadar her çeşit Yyi- yeceklen birer parça gıda alarak tat- Wsı ile, tuzlusuyla karınlarını doyu- ran sinekler, şimdi derin bir öğle uy- kusuna dalmışlardı. Bakkal vasile: — Nasil, çorbacı, diye sordüm, $İ neklerle aran iyi mi bari?.. Vasil güldü: — Onlarla arası iyi olmıyan varmı Sabahtan akşama kadar, şunun gurasında çöplenip gidiyoruz. Az ev. vel, flit sıktımdı. Yine doldular. Şu sinek mahlükü ne de arsız oluyor ya! Davetsiz misafir gibi... Kapıdan ko. varsın, bacadan girerler. Ama, ben sana"doğru bir lâf edeyim mi: Birkaç gündenberi, sinekler yarı yarıya azal- dı. Ortada gezenler de, ilk günlerdeki gibi insanı irahatsız etmiyorlar! Bir hafta evvel, m 'ükkânn içine acaba ayak atabilir o İin, Aksaray- ————— Şahsi müesseseler veya eşhas tarafından bu mevzuda yaprimış olan ve maksada uygun görülen “masraflar için hükümet, inşaat sa- hiplerine yüzde 50 nisbetinde na- kit para ve yüzde 50 nisbetinde de (yüzde dört faizli) bono verir, Bina sahiplerine, çatılarının tadi- li tavsiye olunmaktadır. Büyük madenlerde (maske) stokları vü da getirilmiştir. (Çelik Miğter) teşkilâtı, henüz . Hitlerin milisleri arasına karışıp erimeden önce, yüz binlerce azasına kâmilen mas- ke tedarik etmiş olduğunu ilân et- miş bulunuyordu. Maske fabrika- ları hariçten siparişler almakta - dırlar. Daha 1934 - 1935 Alman bütçesinde, (havaya karşı korun. ma) için 50 milyon maske teda. rikine muktazi para konulmuştu. Almanyanın havaya kârşı passif müdafaası çok İleri gitmiştir. Bunda halkın — heyecanını daima tazeliyen bir propagandanm © ye hükümetin müessir tazyikinin bil. yük rolü vardır. Devlet, bu mev- zudaki çalışmaları müşterek meç- bakkal v GÜNÜN RÖPORTAJI Mecidiyeköyünde sinek sürüleri İ yanında acabâ esamisi okunur müy- Sinek akını ———... azalıyor ———— daki Sineklibakkalın bizim tükenn du? İrahmetli bakkal, gözünü dünys- ya açıp buralara gelseydi, Sinekli- bakkal neymiş anlardı.,, Bakkal böyle söylüyordu. Fakat ben ,sinek ordusunun kısmı küllisin- den ortada eser göremedim. Bir ge- ce evvel yağın yağmur, belli ki bu korkunç hâşreleri, kuvvetli bir mit- ralyöz ateşine tutmuştu. Sonra, bele- diyenin emriyle çöplerin üzer:ne ati» lan kireç te, büyük sinek karargâlım- da epeyce tahribat yapmış olaraktı. Her halde, Mecidiye! ü ii dön sinek Ordusunda bir panik baş- mümi sinek bozgununu tetkik etmek iğin, köyde dolaşmaya çıkıyorum Sinek ordusunun son döküntüleri, #üraya buraya gizlenmişler, © Onları kâh bir ekmekçi fırınm tezgâhmdaş kâh bir mahalle kahvesinin peykesin- de, toplu olarak görüyorum. Açık havada, pek az sinek var. Köy, lülerden biri — Bugünümüze de şükür.. diyor, sen bizi bir hafta evvel göreydin. Hi imiz sinekten adamlar olmuştuk Kalkarız, sinek... Otururuz sinek, Pişirdiğimiz yemeğin tuzu, biberi, ne ise, sinek te oydu. Maydanozlu çorba, maydanozlu köf te, maydanozlu balık gibi, sabah ak- şam, sinekli çorba, sinekli köfte, nekli balık yiyorduk. Sineğin içine girmediği kahve fıncanı, başını $ok- madığı bardak, ayağınm tozu girme- diği kap kacak kalmamıştı Köyde, hiç birimiz, pencere açamıyorduk.,, Biraz sonra, köy içinde bir tatlıcı dükkânı gözüme ilişti. En büyük si. nek kesafeti buradaydı. Meşhür me- seli hatırlıyarak: — Sinek pekmezciyi tanır! dedim, Mecidiye köyünde oturan gazeteci arkadaşlardan biri beni bir fırına gö- türdü. İçerde, hatırı sayılır bir sinek kalabalığı gördüğüm İçin hemen dı. şarı çiktim: — Içeri buyur... Bir kahve iç! de. diler, Fakat, istirahat halinde birkaç si- eği rahatsız etmekten korktuğum i- cın özür diledim; silah, sineksiz bir zamanda Mecidiye köyünde “ y gezerken, “Pat- cansız tarafından gu,, istiyen meş- hür fıkradaki patlıcan düşmanı aklı. ma gel ,Birkaç gün evvel, insanın ne kadar titiz ve dikkatli olsa, sinek- $iz farafından bir bardak su içmesi. ne, sineksiz tarafından bir lokma ek. mek yemesine imkân yokmuş, Köyün yabancıları, evlerin önün. den geçerken: — Ne çok çivi çakmışlar bu bi; e 4 wi binala» ra?.. diye düşünürler. o Fakat biraz sonra çivi sandıkları siyahlıkların gi mek olduğunu anlayınca. ha a den donakalırlarmış. © yerlerin. raya sokmakta ve teşebbüsleri hi. maye etmektedir, cD. | Dünkü gezintimde, İşin doğrusu, Lütfen Sayfayı çeviriniz) Salâhaddin G

Bu sayıdan diğer sayfalar: