23 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN 9 P O R Bu seferki güreşler Çok kırıcı olacak Baş Pehlivanlar Arkadaş Alma Adetini Kaldırdılar Türkiye başpehlivanlığını seçmek üzere İstanbulda toplanan başpeh- Hivanların bu sefer çok ciddi ve çok kıran kırana güreşler yapacakları kuvvetle umulmaktadır. Bir kere başpehlivanlar arasında ekseriya rast- geliner arkadaş alma âdeti bu sefe r kikmıştır. Her başpehlivan kendi hesabına ve yalnız kendi kuvvetile çarpışacağı için yenilmek ve yenmek meselesinde başkasının yardımı olmıyacaktır. Türkiye başpehlivanlığınm — genç ve kuvvetli namzetlerinden olan Te. kirdağlı kendisi hakkında yapılan dedikodularım bu güreşlerde önüne geçmek için epey hazırlıklı gelmiştir. Tekirdağlının en sıkı rakiplerinden olan Mülâyim ise, bir aydanberi Ka- dıköyünde rakiplerini itiraz kabul et- miyecek surette yenmek üzere çalış- maktadır. Kara Ali ise, bu güreşleri duydu- ğgundanberi köyünde idmana çekil- miş bir haldedir. Türkiye başpehlivanlığını — arala- rında paylaşması beklenen bu üç peh Tivanın biribirlerine aman vermeden çarpışacakları pek muhtemeldir. MÜLÂYİM — TEKİRDAĞLI Bazı gazetelerde, güya Tekirdağlı Hüseyinin ağzından çıkmış gibi ya- zılan Mülâyim hakkında sözler var- dır. Bu sözler pehlivanların taraftar: ları arasında da dolaşmaktadır. Diyorlar ki; Mülâyim Yugoslav te- basından olduğu için Türkiye başpeh- Hivanlığı müsabakalarma iştirak ede Vaziyeti münakaşa edilen Mülâyim pehlivan mezmiş... Bu hususta gazetemize bil. hassa müracaat eden Tekirdağlı şu gözleri söyledi: — Mülâyimin başka tebaadan 0- Tuşu dolayısile bu güreşlere , girmek benden çıkan dedikoduları 7%% ve çok meraklanıyordum. Bizim âra. mızdaki rekabet iddialı bir güreş re- kabetidir. Ben her ne pahasımna olur- Ba olsun Mülâyimle tutuşmak — iste- rim. Hakkımda yapılan dedikoduları meydanda halletmek fırsatı elimize geçmiştir. Bir pehlivana yakışmaz ki, rakibinin başka tebaadan olduğu nu ileri sürerek güreşten sıvışmak çarelerini arasın. Biz Mülâyimle hep iddialı güreşler yaptık. Bu sefer de yaparız. Tebea meselesi bizi alâkadar etmez. Biz güreşimizi ayırt ederiz. Türkiye başpehlivanlığınım nizamen kimde olacağı meselesini büyükleri - miz hallederler. O tarafı muünakaşa etmek bize düşmez ve yaraşmaz. Bir pehlivan pehlivanlığını bilir. Yani güreş meydanının nizamlarını öğrenir ve güreşir. Ondan ötesini ha- kemler tayin eder. Benim tutuşmak üzere İstanbula geldiğim Mülâyim hakkında böyle dedikoduları çıkar- mama imkân yoktur. Ve ben Mülâ- yim hakkmda bana atfedilen şeyleri söylemiş değilim, Bu seferki güreşler kimin kimle çarpışacağı evvelden bilinmediği için karşımıza kur'ada herhangi Trakibi- miz çıkarsa candan tutuşacağız. Ba- kalrm kısmet ne gösterecek?.. Tekirdağlı bu Ssözleri söylerken hakikaten samimi ve Mmüteessir görü nüyordu. Mülâyimle Kara Ali ve 'Te- kirdağlı arasındaki iddialı rekabet meselesile tebaa işlerinin ayrı ayrı şeyler olduğu malümdur. Herkesin böklediği güreşler - olur. Netceyi kazanmış olan pehlivanın Türkiye başpehlivanı olup olamiya- cağı meselesi sonradan belli olur. Bu işin iddialı güreşlerle alâkası Ol- mamalıdır. Ayvalıkta Atatürk Günü Kutlandı Ayvalık, 22 (A.A.) — Birinciteşri- nin 21 inci gününü Atatürk günü sa. yan Ayvalıklılar bugün binlerce kişi- nin iştirakiyle cumhuriyet meyda - nında toplanarak bu büyük günü yük sek heyecanla yad ederek Ulu Öndere candan bağlılıklarımı ve Baygılarmı Hakem'er çalış- maya başladı pazartesi günleri teknik meselesi. ü- zerinde münakaşalı toplantı ve per- şembe günleri saha idmanları yapma- ya karar veren futbol hakemlerine dün saat 15 te Taksim stadında mil- Vi takım antrenörü Mister Buot tara- fından bir saat süren kültür fizik ha- reketleri yaptırılmıştır. Kendilerine federasyon Treisi Hamdi Emin Çap nezaret etmiştir. Su sporları klübünun kongresı Tstanbul Su Sporları Klübünden: Klübümüzün senelik kongresi Teş- rinievvelin 24 üncü cumartesı günü saat 16 da klübümüzün Moda merke- zinde toplanacaktır. Azaların muayyen günde — klüpte bulunmaları ehemmiyetle rica olu - nur. Ekseriyet hasıl olmadığı takdir - de ayni gün saat 17 de ikinci bir top- lantı yapılacak ve bu defa toplanan- lar ne kadar olursa olsun klüp nizam- namesinin 20 nci maddesi mucibince ekseriyet hasıl olmuş addedilecektir. Apak. Fenergagçe — 9 Lig maçları yarın başlıyor Hakemler doğrudan doğruya hakem kom - tes. tarafından seçi ecek İstanbul Bölgesi Futbol Ajanlığın- dan : 24 110 - 1986 cumartesi günü ya- pılacak liğg maçları: Taksim stadı: Saha komiseri Sa- mim Talu. Hilâl — Güneş B takımla- rı; saat 13,30; hakem Talât Özışık. Galatasaray — Beykoz B takımları; saat 15,15; hakem Samim Talu. Fenerbahçe stadı: Saha komiseri Feridun Kılıç. İstan - bulspor - Topkapı B. takımları saat 13,30. Hâkem F, Kılıç. Fenerbahçe - Vefa B takımları 15,15, hâkem E. Ersoy. Beşiktaş stadı: Saha komiseri Rıfkı, Anadölu — — Eyüp B takım- ları; saat 13,30; hakem Rıfkı. Beşik- taş — Süleymaniye B takımları; Sa- at 15,15; hakem Tahsin. Pazar Maçları , 25 - 10 - 1936 pazar günü yapılacak lig maçları: Taksim stadı: Saha komiseri Şazi Tezcan, Doğan — Davutpaşa A ta- kımları; saat 11,30; hakem Feridun Kılıç. Güneş — Hilâl A takım'arı; saat 13,10; hakem Şazi Tezcan. Ga- latasaray — Beykoz AA takımları; saat 15; hakem Ahmet Âdem. Fenerbahçe stadı: Saha komiseri Adil Giray. Beylerbeyi — Kasımpaşa A takımları; saat 11,30; hakem Ad- nan Akın. İstanbulspor — Topkapı İ 23 - 10 - 936 BRIİÇ 19 Pazartesi sayımızda verilen meselenin halli & D.6.2 v—— *6 4 R.8.2 987 * N 4 104 ğ v 9.6 ae TöNiüNnin » ge yieylam 104 © S * V.7.6 * 5 » v A5 * 103 * D5 Koğzsuz oynanıyor. (S) oynar ve 6 Leve yapar. (Bu mesele oldukçca güç olup bir müsabakada verilmiş- tir.) (8) ve (N) de 5 sağlam leve var: Pik (D) ı, kör (A) 1, karo (10) lusu ve trefl (R) ve (D) 1 Bir leve daha bulmak lâzım! Dikkat edilirse görülür ki: (W) ye leve verilecek olursa ta- ahhütlü yapmıya imkân yoktur. Keza (E) ye trefl veya karo ile el verilirse yine taahhüt yapılamaz. O halde (E) ye pik ile el vermek lâ. zım; bunun için: 1 inci levede (S) pik (5) lisini oy- har, Eğer (W) büyültürse yerden (D) ile alıp; 2 inci levede yine pik oynar ve el pik (10) lusu ile (E) de kalır. Şayet birinci levede (W) pik (5) lisini büyültmezse yerden pik (D) 1 konmaz, ve (E) bu leveyi (10) ile al- mak mecburiyetinde kalır, Bu suretle (E) yi pikle el almıya icbar ettikten sonra müteakıp leve- de (E) ne oynarsa oynasın (8) alıp elinden kör (A) 1 oynar. (W) bu- nun üstüne diğer üç renkten bir kâ. ğit atmaya mecburdur. Bu plâna göre oynanması muhtemel leveler: S W h E 1—Pik 5 pik 3 pik2 pik 10 2—Kör 5 pik 3 pik D pik 4 3 — Trefl D trefl 4 trefl 2 trefl 6 4 — Kör A trefl 10trefl 3 kür 6 5 — Trefl 5 ? trefl 8 (W) nin bu elde pik veya karo at- Hergün Bir Hikâye ; CÜZDAN Selim, kapıyı hızla kapıyarak çık- tı. Arkasından seslenildiğinin farkı- na varmadan kendini sokağa, kala - balığın arasına attı. Yalnız kalmak istiyordu. Sonbaha- rın nadir, güneşli bu pazar. gününde sokaklar kalabalıktı. Bir satıcı “on kuruş,, diye haykırarak, Kasımpat - larından yapılmış küçük demetler u- zatıyordu. Çiçeklere hiç ehemmiyet' vermezdi. Fakat o gün baktı. Çünkü herkes bakıyordu, ve Selim, bakmazsa, ka- labalığın nazarı dikkatini çekeceğin den korkuyordu. Çiçekçi, iki dakika içinde bütün elindekileri Satmış, memnun, paralarını sayıyordu. Para! Birdenbire Herbert'i hatırladı. Her bert, evde iken ve karısının “çok gü- zel, oku!,, diye eline tutuşturduğu bir romzum kahramanlarından biri- si idi. Herbert İngiliz müstemleke - lerinden birisinde küçük bir doktor- du. İçtimai mevkii yüksek, mali va- zıyeti küçük bir doktordu. İçtimai mevkii yüksek, mali vazıyeti fena i- di. Mütemadiyen karısıma iktisattan bahsederdi. Karısı ise, Hindistanın bu uzak köşesindeki, zengin sultan- lardan birisi tarafından seviliyordu. Ve nihayet ona kaçıyor, zengin olu- yordu. Karısı ona: — BSen nekadar Herbert'e benzi - yorsun! Demişti. Selim derhal ayağa kalk- mış, ölüm derecesinde vurulmuş bir fil, rahat ölmek için nasıl gizlenme- ye kaçarsa, kederini, yalnız başına tatmak üzere, kalabalığın arasına karışmıştı. Oh... Bu pazarlık elbise- lerini giymiş halk içinde nekadar yal- nızdı. Uzak, bu sevdiği fakat onu mütemadiyen üzen, azaplar içinde kıvrandıran bu vücuttan uzak neka dar d Son a larda, herhangi bir küçük vesile ile, arala- rında hep bu para yüzünden müna- kaşalar oluyordu. Daha bir gece ev- vel sinemadan çıkarlarken, karısı, bir başka kadını selâmlamış, Selim sormuştu: ” aB ları; saat 15; hakem Adil Giray. Beşiktaş stadı: Saha komiseri Nu- ri Bosut. Ortaköy — Fener Yılmaz A takımları; saat 11,30; hakem Samim Talu. Anadolu — Eyüp A takımları; saat 13,10; hakem Halit Galip. Be- şiktaş — Süleymaniye A takımları; saat 15; hakem Nuri Bosut, NOT Çi 1 — Hakemler doğrudan doğruya Hakem Komitesi tarafından saçil- mektedir. 2 — Yan hakemleri intihabı hakeme bırakılmıştır. 3 — Maçlar tam ilân edilen saat- lerde başlıyacağından her takım vak- ti muayyeninden on dakika evvel sa- haya çıkacak, lisans tetkik muamele- si, kale intihabı yapıldıktan sonra muça tam vaktinde başlanacaktır. A- zami beş dakika geçtiği takdirde ha- kem gelmiyen tarafı mağlüp addede- cektir. 4 — Kasti favul yapan ve mugayiri nezaket hareektlere tevessül eden, bilhassa kavgaya sebebiyet veren o- yuncular hakkında en şiddetli ceza- orta lar tatbik edilecektir . BÜYÜKLUK REKABETİ Büyüklük ve irilik rekabeti deniz etti. Şimdi tayyarecilikte ileri giden milletler hava transatlantikleri yap- makla meşguldürler. Esasen hava şirketleri nakliyatı denizden havaya intikal etmek için uğraşıyor. Dünyanın en büyük tayyarelerinden biri olarak Fransada yeni imal edilen şu hava gemisi Fransa ile Hindi Çini sundular. gemilerinden hava gemilerine sirayet arasında doğru seferler yapmaya başlamıştır. |2 pik yapılır. Altları çizgili olan işaretler elin kimde kaldığını ve müteakıp leveyi onun oynadığını gösterir. (W) nin birinci levede pik (5) lisi- ni büyüttüğü takdirde müteakıp le- velerin nasıl oynatılacağını okuyu- cularımız kendiliklerinden — bulurlar sanırız. 3 üncü levede (E) kör veya trefl oynadığma göre 5 inci levede (E) yi ayni suretle sıkıştırıp sağlam — kâğıt attırmak mümkündür. Şark Demiryolları ile müzakere Şark demiryollarının hükümetçe satm alınması müzakerelerine Anka. rada devam edilmektedir. Şirketin hükümetten 15,000,000 lira istiyece- ği tahmin ediliyor. Kumpanyanm ser mayesi 8,000,000 küsur Türk lirası kadardır. Bunun 6,000,000 küsur lira sı levazımı müteharrike, geri kalanı nakittir. Kumpanya teessüs ederken elli senelik imtiyaz almıştır. Bu müd- detin daha 22 senesi dolmamıştır. Sa tış Müzakereleri sırasında hükümete yapılan teklifler tetkik ve para hu- susunda da mutabık kaldıktan sonra kumpanyanın alacağı taksitle üdene- cektir. Adliyede dünkü imtih — Bir mektep arkadaşım. Ne tali- li kızmış bilsen!.! Allesi çok fakirdi ve üstelik mutaassıp. Kızcağız ne - ler çekmedi. Nihayet bir gün, bu - günkü kocasile tanıştı, ve onunla ev den kaçtı, evlendiler. Dört sene Ana- doluda dolaştılar, şimdi kocası 800 lira aylık alıyor. . Para! Selim, karısile daha- evlenmeden yeni tanıştıkları zaman, ona mali va ziyetinden, imkânlarından, istikbalin den bahsetmiş, bütün açıklığı ile pa- rasızlığımı anlatmıştı. Fakat Selma: — Ben, demişti, saadetin para ile olacağına inananlardan değilim. Hat tâ tamamen aksi. Ekseriya, para, sa adete mâni olur. Hakikaten böyle mi düşünüyordu? Şüphesiz evet. Çünkü, Selmanın pa- ra hakkında bir fikri yoktu. Ve za « ten olmadığı için, Selimin parası ol- mayışını tuhaf buluyor, ve bu yok- luğun kabahatini, onun hasisliğine atfediyordu. g Selim düşünüyordu. Şimdi ne ya- pacaktı? Para yüzünden karısının gayri şuuri fakat mütemadi telmih- lerine, razı olarak hayatını böyle tez lil edilerek mi geçirecekti? Hayır, buna imkân yoktu. Içine damla dam la dökülen bu âmansız zehiri, onun uzvunu hazmedemezdi. Başı boş, fa- Dün adliye dördüncü hukuk salo- nunda adliyeye almacak kâtiplerle, mübaşirlerin imtihanı — yapılmıştır. Müsabakaya girenlerin sayısı elliden fazladır. Bunlar evvelâ daktilo imti- hanıma girmişler, daktiloda muvaf- fak olamıyanlar asil imtihana alm- mamışlardır. Alaca Höyükte bulunan tarihi eserler Müzeler idaresinin Topkapı sara- ymın önünde kurduğu kimya lâbora- tuvarında tarihi eserler temizletil- mektedir. Tarih tetkik kurumu, lâbo ratuar şefi Nurettinin üç ay kadar Avrupada fenni şekilde eski eserle. rin temizlenmesi hakkında tetkikat yapmasını kararlaştırmıştır. Nuret - tin yakında Avrupaya gidecek ve eski eserlerin temizlenmesi üzerinde araştırmalar Şapacaktır. Döndüğü zaman Alaca Höyükte çıkan Eti eser lerini temizliyecektir. kat ki hakkına tecavüz etme- den, buna mukabil kimse tarafından tenkit edilmeden yaşamaya alışmış- tı ve şayet, şimdi, hürriyetinden ve tam istiklâlinden fedakârlığa razı o- luyorsa, bu, Selmayı sevdiğinden idi. Lâkin, ne hazin ve elim bir tesadüf- tü ki, onu, bu vazıyete, hayatında yegâne sevdiği kimse koyuyordu. Selim, düşüne düşüne yürürken, bir kilisenin önüne geldiğini farket- memişti. Fakat orada birdenbire ka labalığın arttığını görünce, durdü. Kiliseden çıkıyorlardı. Önünde, iki kişi duruyordu, ve İngilizce görüşü- yorlardı. Bir aralık, içlerinden birisi, arka cebinden bir şey çıkarırken, cüzdanını düşürdü ve farkına var - madan görüşmesine devani etti. Selimden başka kimse bunun far- kma varmamıştı. Selim biran, cüz - danın düştüğünü haber vermek is - tedi. Fakat, garip bir tedai ile, aklı- ha, bir İngiliz hikâyesi geldi: Trende. bir adamım, sigara ateşinden paltosu tutüşmaya başlamış, karşısındaki İn Fikret ADIL giliz görmüş sesini çıkarmamış, ne' den sonra, adam paltosunun ya yandıktan sonra işin farkına va ve gördüğü halde niçin söylemediği ni sorunca, İngiliz: — Size takdim edilmedim, görüş mezdim, Cevabıinı vermiş. Selim de, aym mantıkla, cüzdanım düştüğünü söyle memek hevesine kapıldı. Bu hevesti başka bir arzu da yok muydu? - ki. Şimdi, kalabalık azalmıştı. ve Ingi lizle arkadaşı yürümüştüler. Cüz dan yerde duruyordu. Selim ne yap caktı? Eğildi. Cüzdanı aldı, etraf' baktı. Yine kimse görmemişti. Götürüp verecek miydi? Tabii. yır. Hiç olmazsa içine bakacaktkı Hakkı var mıydı? Yoktu. Fakat m rak, bu bütün zâafların anası, içint girmişti. Bakacaktı. Ne çıkar? Titi yen ellerle cüzdanı açtı. İçinde, ilk bakışta görünen bir gözde, — desti ile para vardı. Selim, desteyi yarıy kadar çekti. Banknotların üzerind “500,, yazılı idi. 500 lira, ve bunlar dan sekiz tane, içinde de dört yüz lük vardı. 4400 lira. Bir küçük se vet. Selim titriyordu. Para. Başı döll dü. Sinemalarda üstüste alınmış T© simlerde trenler biribirinin içine ge çerek görünürler, binalar devrilir & bi üstüste yıkılırlar. Öyle bir şey of du ve biran içinde karısını, zava fakir evini, yeni elbiseler, kundura lar, şapkalar, paltolar, eşyalar gö dü. Artık ona telmihler yapılmıyabi” lirdi. Bu para bankada işletilebilird Başka işler yapabilirdi, büyüyeb Öi çe Fakat bir şimşek gibi, birdenbirü Selimin aklına Herbert geldi. Kari le o günkü münakaşalarının mevzül olan romandaki Herbert. Daima ikt sat tavsiye eden ve karısile kendi& nin ihtiyarlık zamanları için para P riktiren Herbert. Belki bu İngiliz &' bir Herbert idi. Olabilirdi. Çabu rar vermesi lâzımdı. Yoksa, cü ateş gibi elini yakıyordu. | Selim koştu, her şeyden habersi arkadaşile görüşerek yürümekte d? Ve mitfâtenir TİteoARURNBA v — Affeder$iniz, dedi, valiki sifi düşürdünüz, onun iadesi için size tap ettim. Kral Kostantinin Kemikleri Yunanistanâ Getiriliyor Atina, 22 — İtalyada gömülü b nan kral Kostantin, kraliçe Olga V Sofinin kemiklerinin gelecek ay içif de Yunanistana nakledileceği res bir tebliğ ile bildirilmiştir . Yumurta fiatleri yükseldi Taze yumurta fiatlerinde yül me vardır. Dört gün önceye k: büyük sandıklar 21 liraya satılır! fiatler yükselmiş dün 23 liraya < mıştır. İhracat vesikaları İhracat tacirlerine ihracat vesik? sı almak için verilen mühlet bi tir. Muayyen müddet zarfında Ti ret Odasıma 160 tüccar müracaat © lemiş ve bunların istidaları Anka ya gönderilmiştir. ni Si <. a Tiyatro konuşmaları Selâmi İzzetin tiyatroya dair y* dığı müsahabeler güzel, zarif bir € halinde neşredildi. Bu yeni eserif Selâmi İzzet ortaya yeni bir tez yor, yeni bir inceleme yapıyor. * tez, artık tiyatronun bir oyun d€ sosyal bir fiil olduğudur. Tetkiki sosyoloji bakımından tiyatrodur. — Tiyatro konuşmalarmda bunla başka enteresan Sohbetlerle, 19; 1936 yılmda, İstanbul Şehir Tiyâ” sunda oynanan E€serlerin tenk Üç ayak “Elâziz,, Halkevi — neşriyatmü “üçayak, ÇIkmıştır. Bu eser, “E” ziz,in “üçayak,, denilen oyunun” müzik ve sözlerinden ve buna * diği şekilden bahsetmektedir Altan j “Elâziz,, Halkevi tarafından ©| rılan “Altan,, m 18 inci sayısı Ö4 tanbula gelmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: