Milli küm e, klüpleri. memnun etmedimi? Klüp Murahhasları Müşterek Bir Itiraz Mektub Istanbul Mıntaka Reisile Futbol Ajanı arasında klüplerin kümelert taksimi yüzünden çıkan ihtilâfın U- müumi Merkez İkinci Reisi Halit Bay- rak ve Futbol Federasyonu Reisi Hamdi -Emin Çap tarafından ta- vassut edilerek gösterilen yeni pro- je ve Milli küme teşkili suretile hal ledildiği malümdur. Klüpler yeni esaslar üzerine tertip edilecek olan fikistir kur'alarını çek- mek üzere mıntaka merkezine ajanlık tarafımdan davet edilirken ortaya tekrar yeni bir mesele çıkmıştır. Mili kümenin bu tarzda teşkilin den gayri memnun olduklarmı sü; liyen klüp murahhaslarmdan bazıla- rile bu hususta görüştük, Tupladığı- mız malümatı şu suretle hulâsa ede- biliriz: Ajanlıkla mmtaka arasmda çikan #htilâfa hal çaresi olarak bulunan milli küme teşkili, klüplerimizin bü- tün inkişaf imkânları elinden almış tır. Yalnız bu seneye mahsus olarak 12 kiibün iştirakile yapılacak bir dev relik lik maçmda baştan sıra ile de- rece alan dört klüp milli kümeye ay. rüacak. Bunlar zaten şimdiden taay- yün etmiş gibidir. Geriye kalan bizler müteakıp seneler bu şeklin mahzur- ları anlaştlıncıya kadar “sözde birin. ci kümede,, senelerce uğraşacağız. Federasyonun gazetelerde neşret- tiği milli küme esaslarma göre her| diğer üç'kiübür her daim milli 'kümedeki eski kuvvetini muhafaza ettiği nereden anlaşılacak? Bu imtiyazlı klüplerin Ankara ve İzmir ekiplerile yaptığı karşılaşma” lar bu işte bir miyar olarak kabul e- dilebilir mi? Ankara ve İzmirde klüp adetleri nisbeten mahdut olduğun- dan futbol kuvvetleri de o nisbette zayıf bulunmaktadır. Onlara galip gelmek kuvvet esaslarını tayin ede- cek vaziyette değildir. İstanbulun 222 klübünden teşkil e- dilen liklerinde, her sene baştan sıra Me dördüncülüğü bu klüplerin alaca- ğını hangi nizam, hangi kanun ve hangi teknik heyet taahhüt edebilir? Bizim istediğimiz, lik maçlarma her gene bütün klüplerimiz iştirak etsin ve derece alan baştan dört klüp milli kilmeye ayrılsm. Zannedersek bu isteğimiz kabul edilmiyecek bir » şey değildir. Bu iddiamızda haklı ol- duğumuzu federasyonun Ankara ve İzmirli: bu şekli aynen tatbik etme, sile sabittir. Ankara ve İzmirde her sene eskisi gibi lik maçları yapılacak ve baştan derece alan iki klüp o sene milli kümeye girmek hakkını kaza- nacaktır. İstanbulu bu şekilde ayrı tutmak- la, sonuncunun Yer değiştireceğine göre, üç tanesine imtiyaz vermek ke. limenin tam manasile haksızlıktır. Bu haksızlığı ve diğer hususatı sit oldukları makama bir proje ile bildireceğiz. Haber aldığımıza göre klüp mu- rahhasları aralarında toplanarak ha- zırladıkları itirammameyi bu akşam toplanacak olan futbol ajanlığma ve receklerdir. — m a Genceliler. # şte bu yepyeni ve taze vesi- kaya göre Misirm çıkardığı askerin yarısından çok fazlasını, hem de silvari olarak Antakya ve Iskenderunun dahil olduğu hinter- landı içindeki Türkmenler temin ediyorlardı. O devirde yalnız 180 bin süvari çıkaran bu Türkmen tayfalarımın nüfus kesafetinin tak- dirini o okuyucularıma (bırakıyo- u Hazırladılar Futbol hakemleri dün aksam saat 17,30 da federasyonlar o merkezinin bulunduğu Dördincü Vakıf hanında toplanmışlardır. | İçtimaa Futbol Federasyonu Re- isi Hamdi Emin Çap riyaset etmiş ve “şehrimize. getirilerek başantrenör teyin edilen Mister-Bur da hazır bulunmuştur; Toplantıda memleket nün ivikbali namına çok faydalı ko- nuşmalar yapılmış, bilhassa klüpler taratndan mmtaka koridorlarında maçlardan evvel hakem ta; zarlıkla yapılmasınm ö: cek mühim bir de karar ver Eskidenberi spor işlerimizde yük bir yara halinde devam eden ha- kem tayini meselesi verilen bu karar la kökünden halledilmiştir. Bu işte salâhiyet sahibi olduğu muhakkak bulunan hakem komitesi, futbol ağanlığınm vereceği fikstüre göre bundan sonra hakemleri kendi. si tayin edecektir. Ayrıca hakemlerin iki sene evvel tatbik edilen ve büyük faydaları gö- rülen münakaşal: toplantılar yapma- sına karar verilmiştir. Yeni antrenö. rün bu tavsiyesi üzerine Obadema hakemlerimiz Pazartesi günleri mü- nakaşalı toplantı yapacaklar ve Per- şembe günleri de bir hafta, sahada bir hafta salonda kültür fizik | ve tatbikat işlerile uğraşacaklardır. Antrenör, ben buraya futbol sevi- yesini yükseltmek için geldim, Benim bu seviyeyi yükseltebilmem ancak Kiüplerin ıtıraziarı Müli küme teşkili teşebhü- süne karşı Küplerin itirazları gu noktalarda toplanmaktar" dur: Milli küme; bizim inkişaf imkânlarımızı baltalıyacak'ır. Mili kümeye dört klüp ayri- lacak, geriye kalan bizler ise senelerce güya birinci küne- de uğraşıp duracağız. Işte klüpler bu esaslar üz0- rine alâkadarlara müracasta karar vermişlerdir. Mustafa Reşit Edirne Mebusu Şeref Aykut .Hatıralarını Anlatıyor “TAN,, zabıta haberini yazarken, öçen bir eski matbuat hizmetkârmin Acıklı akıbetini bize bildirmeseydi fa- biler arasından Bessizce çekilip giden Mustafa Reşidin ölümünü bile duymi- yacaktık. Kırk yedi yıllık eski arkadaşım Ah. met Ihsan Tokgöz, mutlaka gözü ya- şararak bu eski arkadası anlatıvor. Ben de birkaç satırla bu aziz hem- şehrimin biraz kendisini, yaşayışmı, hizmetlerini bildirmek istedim. İnce ve içli arkadaşımız Fadıl Ah- met, o dokunaklı yazılarından birin: de diyor ki: “Geçmişe nankörlük e- Dün bir toplantı ya pan futbol hakemleri Futbol başantren hakemlerle konuştu .. .. | oru” | Rolkan <i Kupası Mâçlârı Balkan kupası maçlârına (esas iti. i e karar veren fut nu tarafmdan bu sene Sofyada toplanjin kongreye murah- has olarak gönderilen hükem en - cümeni âzasmdan Ulvi Ziya Yenal dün sabah şehrimize dönmüştür. Ul- vi Ziya bize şunları söyledi: — Bü seferki Balkan futbol kon- gresi Sofyada Posta ve Telgraf Ne- zareti içtima salonunda toplanmış- lir. Sekiz saat fasrlasız süren bu kongrede bundan sonra maçlara işti- rakimizi bildirdiğim zaman delegeler çok memnun olmuşlar ve bu arzumu | zu büyük bir hassasiyetle karşılamış- lardır, Yugoslavlar Balkan oyunlarmdan kati surette çekildiklerini bildirdik- lerinden kupa maçları Romanya; Bul geristan, Yunanistan ve Türkiye ara sında yapılacaktır. Maçlara iştirak etmek için bize ev. velee tarhedilen 3000 dolar ceza mevzuubahsedilmemiş Ve kongreyi en fazla işgal eden, uzun müddet mü nakaşa mevzuunu teşkil eden iş önü- müzdeki seneler için tazminatm mik tarı olmuştur. Nihayet bu tazminat 1000 dolara indirilmiştir. sizin elinizle ve sizin iyi idarenizle kabil olacaktır, demiş ve hakemler üzerinde hususi bir dikkat sarfede- ceğini söylemiştir. , Hakemlerimizin çalışmasile antre- nör bizzat alâkadar olacak ve önü! müzdeki Perşembeden itibaren saha antrönmanlarma başlanacaktır. Zenci Boksör Vurduğunu Deviriyor Alman şampiyonu Şimeling'e her- kesi şaşırtacak bir şekilde ve bazıla. rın danışıklı döğüş yapıldığı şüphe- sini verecek tarzda bu yazın başlan- gıcmda mağlüp olan zenci Coa Luviz evvelki hafta kazandığı galibiyete iki galibiyet daha ilâve etmiştir. Bu galihiyetlerin ayni gecede almması ayrıca dikkati celbetmiştir. Zenci boksörün ayni gece ve üçer devrede hakladığı boksörlerden biri. Müsabakalar 1937 senesinde o Yu- nanistanda, 1905 de Türkiyede (bu hakkımızdan vazgeçtiğimiz takdirde Romanyada) 1939 da Romanyada, 1M0 da Bulgaristanda Yapılacak. tır. Son olarak Balkan kupası maçları mukavele ve nizamnameleri gözden geçirilmiş ve bazı tadilât yapılmıştır. Bulgar Federasyonundan her hu- susta azami teshilit gördüğümü de söylemeyi vazife bilirim... Yarı Ağır Dünya Şampiyonu Dövüşüyor Dünya yarı ağır sikletinin boks şampiyonu Con Henri Lewis İngiliz boksörlerinden Len Harvey ile Lop- drada dövüşmek zere İngiltereye gelmiş ve hemen idmanlarma başla. nin ismi Willy Davis diğeri de Kayo Brown'dur. özağİdakmmn— x E emen ikkdkn. mıştır. Bu maçta zenci dünya sampi- yonluğu ünvanını ortaya koyacaktır. | tında bundan bir dakika ayrıtmamış-| denlerin geleceğinden vefa ummaları" na şaşarım.,, Sanırsam bu dehşetli hükmün şu- mulüne hep beraber giriyoruz. ».. Mustafa Reşit Edirnelidir, Dağde- virenlerden Kadrihane ailesindendir. Abdülhak Hâmit, Edirnede bulundu. ğu genç günlerinde onu . tanımıştı. Macaristana, Türk dostluğunu götü ren elli yıl evvelki heyetin içinde te- mayüz eden Raif Hüsnü, Edirneye yakışan her yüksek ve temiz eseri ve- ren Cazar oğlu Dilâver, kırk yıl mem- leketin irfana gazetecilikle, matbu. at müdürlüğüyle hizmet etmiş olan Şevket, merhum Reşidin arkadaşit- rıydı, Mustafa Resit, o günün sevivesin- den yilkselerek, bizde ilk muasır me- deniyetin lüzumuna inanmış, bütün köhneye, geriye, kötüye hiç korkma. dan savaş açmış, medeni şecaati, te. miz ve mazbut ahlâkı, hele hiç bir il- tfat veya kahır önünde fikrinden, İ- nanından fedakârlık etmiyan vüksak ve metin seciyesiyle tanmmıştır. O, ahdinin birieik Garplı zihniyeti- ni yaşetan muharrirdi. Envarı Zekâ- yı meşretmek istediği vakit uğradığı binbir engellerden, Namık Kemale şi- kâyet etmişti, Ogün hukuk mektebin den çıkarak, çok saydığım hocam Münif paşayı ziyarete gidiyordum. Reşide rastladım. Bana, Namık Ke- roalden aldığı mektubu okumuştu. Bunda büyük vatansever, Reşidi da- vet ediyor, çorba ve köşe olduğundan bahsederken mangıra ihtiyacları ol- mıyacağını da ilâve ediyordu. Reşit güldü; “ — Beni de şimdi Magosa yoksa da, galiba Radosa beraber götürmek istiyora, demişti. (Envar: Zekâ) o günün gençliği İ çin en ziyade aranılan bir mecmua İ- di. Edebi hayatımızda o meocmuanın (Haver) gibi, (Güneş) gibi, (Nevruz) gibi çök yüksek bir yeri vardır. Reşit bütün hayatında, hususi ve resmi yaşayışında temizliğin, dürüst- tüğün, bir örneği olmuştur. Garp me- deniyetini hazmetmişti. Züppe, mu- kallit değildi. Hakiki kurtuluşun an- enk Gerp zihniyetile, Garp irfan ve lilmiyle ve usul dairesinde çalışmada İolduğuna inanan ilk Türk gençlerine dendi. O zaman Reşidin giyinişinde bile frenk biçimi görerek onunla eğlenen- ler çok oldu, Yobazlığın bâkini ol- duğu bir devirde Reşit, Türk edebi- yatına en yeni, en salim cereyanı ver» mek için Envarı Zekâyı neşretmişti. Orada geriye, eskiye ait bir şey yoök- tur. Gençleri, götürülmek istenilen yanlış ve eğri yollardan çevirmek için Envarı Zekâ ile en yeni ve açık fikirleri yayardı. Mustafa Reşidin faziletlerinden bi- risi de onu satın almak istiyen bay- kuş devrine karşı hiç bir yolda İlti- fat etmemesiydi. Ona (Tatlı su fren- gi) diyen haksız lisanlar bile müte- vazı, kanaatkâr varlığının büyüklü günü içlerinde duyarlardı. Temiz, şık, zarif, inee bir zevkle giyinirdi. Lâkin üstünde, başında ne tekellif vardı, ne süs vardı,nede zevk inciten fazla bir parıltı! O sadelik içinde zarafeti gösteren bir yakışıklı gençti. O kadar müte- vazi ve kanaatkârdı ki, bütün haya- ( Vandya kasabasına giden yolda Mersel Santoj'un otomobili birdenbi- re durdu. Makineye bir arıza olmuş- tu her halde... Marsel arabasından inerek motörü gözden geçirdi; fa - kat bozukluğun nereden geldiğini bir Hergün Bir Hikâye bir şey yoktu. Bütün yol boyunca muntazaman çalışmıştı. . Otomobilin durduğu , Yere yakm bir kir lokantasınm bulunduğunu görünce, Marsel oraya doğru yürü» dü, Kimsecikler yoktu. Oturup kar- nmı doyurmaya başladı. uzakta eski ve metruk bir şato gö- züne İlişti. Yemeğini bitirmişti, Bin bir güç- İlükle motörü işletebildi; faket daha İ çök gitmemişti ki sraba, tam met- ruk şatonun oyanmda durdu gene. İ Marsel, gidip kapıcıdan yardım İste- İmeyi düşündü, Kapıya geldi, kapıcı kulübesine vurarak Sordu: — Ey, bana bak!.. Otomobilim bi- İraz bozuldu. Acaba bu civarda iyi bir makinist bulabilir miyim? Kapıcı odasından çıkarak cevap verdi: — Zannetmiyorum Mösyö. Zaten ortalık karardı, Eğer arzu ederseniz bu gece burada misafir kalırsınız... Ben kasabaya erkenden bir adam gönderir, iyi bir makinist bulduru- TUZ. — Bu şato kimin?. — Burası bir prense aittir, Fakat şatoda çoktanberi oturmuyor; bura» ya ben bakıyorum şimdilik. Marsel, Kapanı gösterdiği odaya girdi. Odanın mobilyaları eskimiş ve tozlanmıştı. Çoktan kullanılmadık - ları belliydi. Bir köşede büyücek bir kütüphane duruyordu. Yorgun olduğu için yatağa uzana- rak çabucak uyudu. Fakat birkaç sa- at sonra, büyücek bir patırtı onu uykusundan uyandırdı. Yatağından kalkarak mumu yaktı, Etrafı dinle- di.. Zemine göz gezdirince gürültü- nün sebebini anladı. Raftan bir kitap düşmüştü. virdi. Bu resimli bir kitaptı. Onu ka- rıştırırken birden zamkla yapıştırıl- mış iki yaprak dikkatini çekti, Biribirine yapişik olan bu iki say- fayı usulla ayırdı. Arayerde sari bir kâğıt duruyordu. Merakla, kâğıdı a- bp oyığa tuttu. Sarı kâğıdm üstünde bir plân ve birtakım yazılar vardı. EĞİ - büyük bir kasanm yerini göstermek- teydi, Kasayı Marki dö Rüvari har- be giderken gömmüş; ve plânı avde- tinde tekrar çıkarmak için buraya gizlemişti. Anlaşılan marki ölmüş ve kasa dehlizde gömülü kalmıştı. Marsel plânı alıp cüzdanma yer- leştirdikten sonra tekrar yatağına girerek uyudu. Sabahleyin ilk işi kapıcıyı görmek oldu. Biraz konuştuktan sonra Mar sel kapıcıya: — Böyle eski ve tenha yerlerde oturmasmı nekadar çok severim, dedi. Acaba sahibi, bu şatoyu sat - maz mı? Kapıcı gayet sakin bir halde: — Arzu ederseniz kendisine sora- yım diye cevap verdi. Burayı sevdi- ğini zannediyorum. Maamafih bu günlerde paraya ihtiyacı var, Belki salar... — Kaça verir dersin? — Eh, şöyle böyle yüz bin fran- ga. — Yüz bin frark mı? Yok canım, ancak otuz bin frank eder. ————— — tr. Son zamanlarda, artakalabilmiş bir kaç âşinası onun haberi olmıyacak yollar arıyarak biraz yardım etmek- ten bile o ince ruhu inciteceklerinden korka korka yollar ararlardı. Edirneye götürmek istediğim vakit, gözleri doldu. Parmaklarını bıribiri. ne geçirerek, yüzüme manalı manalı baktı. Sustum.. Kalp söylerken lisan susar, Reşiğin, bir iki cümle ile tertemiz m bahseden eski arkadaşım Ordu Meb'usu Ahmet İhsan Tokgöze ve Tan gazetesine seksen beş yıllık hemşehrimin temiz ruhu namma min net ve şükranlarımı bildirmeyi bir borç sayarım. Edirne meb'usu Şeref AYKUT Esrarengiz Plân türlü tayin edemedi. Makinede hiç-| Masasmdan etrafa bakınca, biraz! Toprağı biraz kazınca kasanm üstü Plân, şatonun dehlizinde gömülü! W-10-936 mum. ği Nakleden: Faik BERCMEN — Bilmem., anlaşıesmız elbet, Ben bugün gider, kasabaya, onu (Ogörü- rüm, * Marsel, şatoda yalnız kalmca cüz- danmden plânı çıkardı. Elinde bir mum, bodrum katına indi. Yürürken yerler gıcırdıyor ve korkunç sesler boş koridorlarda aksediyordu. İ Nihayet plânda gösterilen dehlize girdi. Işte duvardaki iskelet. Birden vücudunu soğuk bir ter kapladı. Fa- kat çabucak kendine gelerek iskele- tin yanıbaşında duran kazmayı aldı. görünüverdi. Marsel sevinçten deli olacaktı, Hemen toprağı kasanın U- zerine tekrar örterek yukari çikti. . Kapicıyı dört gözle bekliyordu. çıkan bu tesadüften neka- dar memnundu. Hele şato sahibi bu- rasını satmaya (razi OİS& sevincine sınır çizilmiyecekti. Akşama doğru kapici geri geldi. Efendisinin şatoyu' 70 bin franga satmaya razı olduğunu haber verdi, e Köhne ve metruk şatoya sahip o- Tur olmaz Marsel kapıcıya yol ver- di. O gün İlk İşi bömen dehlize in- mek oldu. Kasanm yanma gelince büyük bir heyecan her tarafımı kaplamıştı. Bu muazzam servet şimdi onun olacak- tı. Bu koca servetin yanmda 70 bin frangın sözü bile geçmezdi. Kasayı güçlükle yerinden kaldıra- bildi. Kapağı açmak içinde epey zaman uğraştı, Fakat kapak açılır açılmaz Mar - selin gözleri yerinden fırlıyacak gi- bi oldu. Kasanm içi tamtakır, boştu. Etrafındaki herşey sanki dönüyor. du. . Bir müddet sonra, Marsel kendisi- ne oynanan oyunu anladı. Otomobi- linin sebepsiz arızalara uğramasm « daki hikmeti sezdi, Fakat iş işten geçmişti. olduğu için başma gelen bu bide den ölünciye kadar kimseye bahöet- medi, Bulgar Şampiyona ' Rakip Çıktı Avrupanm en kuvvetli serbest gil. reşçisi olduğunu müteaddit müsaba- kularda ispat eden Bulgar pehlivanı Dankof'a nihayet bir rakip çikmış- tır. Bu rakip İsveç pehlivanı Molm- berg'dir. Bulgar pehlivanmın Avrupa şam « piyonluğunu almak üzere Fransız pehlivanlarından Deglan'ın şimdiye kadar gösterdiği bütün gayretler bo şa çıkmıştır. Çünkü Bulgar Fransızr bir çok kereler yenerek Avrupa ser» best güreş şampiyonluğu Ünvanını kazanmıştır. | İsveçli şampiyonun Bulgarı Avru- | pa şampiyonluğu tahtmdan indirece- İ ği zannedilmektedir. Bu mühim gü- reş Pariste yapılacaktır. Atıcılık Müsabakası Neticelendi Atina, 19 — Balkan atıcılık müsa- bakaları hitam bulmuştur. Balkan kupası müsabakasmı 100 kursunda 80 unu isabet ettiren Romanya atıcı lık şampiyonu Stoyiç kazanmıştır. Yunan Kralınm kupasını 50 kur- şunda #4 ünü isabet ettiren Bulgar Kristoviç kazanmıştır. Dün İngiliz amirali Pound hazır ol- duğu halde burada bulunan | İngilir filosu zabitleri ile Yunan zabitleri a- rasında atıcılık müsabakaları yaral. mış ve Yunan müsabakada bi- rinci gelenlere hediyelerini dağıtmış” tır. Mongol Tehdidi Pekin, 19 (A.A.) — Haber verildi- Zine göre, Nankinden gelen üç fırka, Mongolistanm “tehdid,, ine karşı vis lâyet kuvvetlerine yardım etmek üze” re Sui Juan vilâyetine varmışlardır. İŞ ŞİİLER EİMİİZEİEİEEİL