MEMLEKET RÖPORTAJLARI | ayserinin Mesiresi ALAS Kayseri: 95 Eyiül A caba: şu Erciyaşın tepesine çıkamaz mıyım? Yüksekliklerin a- zameti içimi çekiyor. Mu- kavemet edilmez bir kuv- vet oluyor. Oradan şehri kuş bakışı göreceğim, oradan ufkum genişliyecek. Yükseklik, dağınık evleri, binaları, manzaraları miknatısa tu- tulmuş iğneler gibi gözü - mün önünde toplayıvere - cek. Şu vadi genişliyecek. Şu aşağıdan heybetle gö- rünen yüksek tepeler birer küçük zivre olacak. Erciyaş gözümün önün de büyüyor, koca bir he - yulâ oluyor. Yüksek- lik heye- can (kadar korkunç- laşıyor. Fakat her şe- ye rağmen dağın kardan takke giymiş kel kafasmı adımlarımla kaşımak isti- yorum. ağ bü lutlu. / Boğazına âdeta pamuk sarmış gibi. Binlerce sene evvel lâvlar - dan yakı vur- duğu ensesi - ni şimdi san- ki böyle sa- rınarak üşüt - memeğe ça - lışıyor. — Dağa çıksak nasi olur.? Diye sordum.. — Çıka- İm istersen, dediler. Fa - kat biraz yo- rucudur. U - zun sürer.. Buradan oto - mobille bir Saat kadar gi- deriz. Sonra atlara bine - riz. İki üç saat te öyle çıka rız. Bundan sonrâ artık at ta işlemez. Sekiz Saat ka- dar da yayan yolculuğu - muz vardır! ostum izahatına devam © diyordu: — Hem bu dağa öyle bir iki ki- şi çıkılmaz. Bir grup olmalı, G genlerde buranm muallimleri bir kalabalıkla çıktılar. Çok gizel bir çıkış olmuş, böyle bir grupa iltihak etmeli. — Dağın tepesinde ne var? o; — Ne olacak güzel bir manza - ra ve bir kutu var. Bü kutuyu ora- ya Amerikalılar çikarmışlar. Her çıkan ihtisaslarnı hatıralarını ya- zıp bu kutuya atar... Ondan sonra inerler. Tekir tepesinin eteğinde çadırlarda bir gece kalırlar. Ve şehrin yolunu tutarlar. Onun için, daha zahmetsiz, ve güzel bir man- zara seyretmek istersen seni Ta- Jas'a götüreyim. Buraya otomo « nazaı: NÜwTAZ FAİK bille kırk heş dakika mesafededir. Oradan bütün vadiyi avucunun i- çine alırsın. alas'a doğru ilerliyoruz. dan bahsetmeye hacet yok. kötü bir yol. Fakat o zamanki his- siyatım öyle, Bundan sonra öyle yollar gördüm ki, bu ölmüş yolu dahi rahmetle İki tarafımızda zengin ve geniş bir vadi Otomobilimiz çarptıkça şehir bizden Bağa giden, “bağdan gelen mer- Kayserinin tarıhi eserlerinden: Istanbul caddesinde Kurşunlu cami kepler var» Böyle bir şehirde bu merkepler, tayyare hücumlarına karşı ne iyi iş yapar vene güzel sun'i siz vücuda getirir. Otomobil canavar düdüğünü çal dıkça birden ürküyorlar. Sonra çiğnenmiyeceğine akılları kesin - ce yine bildikleri yerden gidiyor - lar. Yollarda hayrat çeşmeler hay - rât kuyular var. Köylüler, bir ta - rafına taş bir tarafma koya bağ- lanmış bir manivelâ ile su ceki - yorlar... i j te Talas gözüktü. Iki yama- cin avucu içine sığınmış ve dağı yalamış bir kasaba... Zaten Talas'ın gözükmesine hacet yok. Kasabaya girmek Üzere olduğumu zu yarın ahretten haber alıyor Mezarlıklar görülünce kasabaya giriyoruz demektir. Bütün Anadolu seyahatimde, şehirlerin, kasabaların ve köyle - rin eşiğinde hep bu mezarlıklarla karşılaştım. We öteki dünyadan nl şane olan taşları görünce, bir yı ni! dünyaya yaklaştığımız ânlar - dim. Mezarlar birçok yerlerde şehrin ri gibidir. O şehre daha'& - dan evvel" yığınla me - h kavuklarını yana iğ llerini öne, arkaya Ça: » kapanarak si- | plıdır Korkutur: lik ve hattâ bir servi bile ie Bu mezarlar, şehri veya köyü bek liyen bekçiler gibidir. İşte Talas! « da girerken iki ta- f m kemiği bekli yen bir yığın taşm arasından bir geçit resmi yaptık. Ve öylece ka- saba ile k Talas! #las dik bir yamaç üstünde - dir, Evler sanki aşağı düş - mesin diye bu yamaca mıhlanmış- tur. Burası, âdeta bir Mahmut Paşa dükkânındaki çaprastlama yapıl - sergilere benzer. Her ev, her bina ayrı ayrı yamaca asılmı hepsi teşhir edilmiştir. Birinin ds mından ötekinin temeli başlar. Ve kasaba böylece yamaca doğru tır- manır. miş iz dar bir yoldan iler liyor. İlerliyor değil tırmanıyor. Y yor. lar var. Sarp, yük sek ve biçimsi hi — Aman dikkat! Biraz dikkatsiz ol derhal kasaba evleri binal, Sanki iki tara - fa düz bir denizde w- iterek, çan bir gibi yol açıyoruz... Hava sıcak... motör kendimize Fakat yüksel - dikçe serinli - , Yor.. Ve. sinsi vir rüzgür tar Nu tatlı insanım Fakat bu rüz güra ve otomo- bilin süratine rağmen günce olanca hızile ya maca asılan ka sabayı kamçı - hyor. © Sıcak kerpiç. binaları bir kat daha pi şirip kavurduk - tan sonra su B" kerpiç evlerin üstünde dağm hâkim bir te - pesinde kârgir, muntazam bina- nazarı dik. celbetti, lar kattimi Sordum — Bu binalarn burada İşi ne? Cevap verdiler: — Amerikalılar yapmış!... Şu yukarıdakiler e mektepmiş, San'at mektebi. Amerikalı misyo- nerler açmışlar. Buraya herhalde kendi babalarının değilse de İsa babalarının hayrma gelmiş olacak- lar, Oğrendiğime göre içinde beş on da talebesi varmış. San'at öğ - renirlermiş.. Nereden de bulmuşlar burası - nı? Nereden keşfetmişler?. Bir de Amerikan hastanesi var. mış. Şimdi kapanmış fakat Ame - rikalı doktor gitmemiş. Hâlâ haş- ta tedavi edermiş, — Bedava mı? Diye sordum, — Hayır! dediler, Vizitasi elli kuruş. Fakat vermezsen istemez, sesini çıkarmaz, — Ne mütehassısı bu böyle — Her şeye bakar. Baş ağrısı, bel ağrısı, göz ağrısı kulak, kalb, iğer... Velhâsıl her şeyin mütehas- sısıdır. Anlaşılan Amerikalı doktor her şeyden evvel, İncil mütehassısı idi. Hisar vapurle £uzlaya çıka Tuzla, den) - ve Bulgaristan göçmenlerinin mem- leket içine sevkine devam edilmek - tedir Tuzla tahaffüzhanesi, ta büyük bir toplantı yeri manzara- sındadır. Büradaki numaralı çadı ların her birisi bir ailenin meskeni- dir. Göçmen alanı dedikleri bü; y danlık ise bir nevi içtima mahalli dir. Burada muhacirlere, gidecek - leri yerlerin hayat şartları, coğrafi iklimi malümat verilmektedir . Göçmenler için her şey iyi düşü - nülmüş ve iyi yapılmıştır. İskeleden simendifer: ağlık Bakanlığın: bağlı olan iskân memurları tarafın | düm idars ölunmaktadır. Fazla su lâzım Tahaffüzhanenin suyu şimdilik kendi kı deki kuyudan tedi ihtiyaca kâfi gelme meğe de salih değildir . Bu sebeple, di rdan tahnf» İfüzhanenin de istifade etmesi için teşebblsatta bulunulacaktır « Maamafih bu, muvakkat bir ted. ir olacak, ilerisi için, günde yetmiş seksen ton su verebilecek bir mem - ba bulunmasma çalışılacaktır. yazma mev rik ediliyorsa da Yeni muhacir geliyor Aldığım malümata nazaran ya kında Romanya ve Bulgaristandan on dört bin beş tir » Son on beş gün içinde Hisar va- puriyle dört yüz üç evlik, bin dört yüz elli yedi ve Nâzrm vapuriyle de iki yüz evlik sekiz yüz otuz dört muhacir gelecek- İ göçmen Tuzlaya çıkarılm jarm Yanlarında sekiz yüz baş muhtelif hayvan ve üç yüz elli - İden fazla araba bulunmaktadır. kedilecekleri mahaller de Si - ve Ispartadır. Kendisini aradım. Bulamadım. Aksi tesadüf, bugün şebre inihiş ş mdi Talas'n en yüksek ye- rindeyiz. Kasaba ayakları - mızın altında diken diken kabari- yor ve aşağı doğru kayıyor Karşıdaki vadide köyler öbek ö- bek toplanmış, Sol taraftaki fab- rik& P&viyonlarının damları gilneş içip tekrar geri püskürüyor. Kasaba terliyor. Terleri evlerin aralıklarından küçük küçük çağ- uyanlar halinde aşağı süzülüyor açlıklar arasmda kıvrılarak kayboluyor, Manzara hakikaten güzel... Şu# rada bir dağ var. Bu dağa Tekir dağı diyorlar, Tekir tepesinin etrafı niçin öy- le acemi berber elinde traş olmuş kafaya benziyor? Niçin merdiven merdiven Meğer köylüler burasını sürü « yorlarmış. Etrafını sapanlar teste- kerlek dolanıyorlarmış... Mahsulü çok bereketli imis. Vol bugün âde-| . |yaseti, «İleri siv vkiin - |” .İsinde röntgen ve nâk Romanya ve Bulgaristandan Iki Muhacir Kafilesi Daha Gelivor | rılan muhacirlerden bir grup | Antalyada Sıtma Mücadelesi Antalya, (Hususi muhabirimiz - n) — Antalya sıtma mücadele ri bataklıkları ve su birikintile- rini tamamen imhaya çalışmaktadır. Duduş çayı kışın civara taşı bu yüzden husule gelen su birikinti nek yuvası olmaktadır. Kadımyarı deresi de bir sivrisinek membaıdır. . Buraların kututulmesi için, sıtma - milcadelesi nizamname» si mucibince, on boş yaşından alt . mış yaşma kadar olan bütün ya davet ak olanlar, nakta, » Çalışmak para alınıyor. Şehir içindeki istemiyenlerden de ralarınn yari) birikintileri Ode sivri üremesine sebep oluyor. Bu pis su- “İların dahın birçok hastalıklara sebe- biyet vermekte olduğu da (şüphesiz. dir. Bunların da üzerleri kapatılsa, hem hastalıkların önü alınmış, hem caktır, Hastanenin ihtiyaçları Şehrimizin diğer mühim bir ihti - yacı daha var. Memleket hasta iddem cihaz. lar: yoktur. Bu yüzde er bu « lunduğu bile söylenilmektedir. Mez - kür iki aletin behemehal getirtilme- si için ne yapılmak lâzimsa bir sn evvel yapılmalı Balıkesir, (Hususi muhabirimiz - den) — Futbol oynarken arslarm - kavga neticesinde 11 yaşın- 2 tarafından yaralanan 14 yaşında Ali, bura memleket hastane. sinde ölmüştür , kanik arazi. Bire kimbilir kaç ve- riyor! G eş epeyce alçalmış. Gi sümüz yazıyor arkamız üşü YOK ia Ufuk enginleşiyor. Enginleştik- ge morar:yor Sonra mavileşip gö- gün renğine karışıyor... Yavaş yavaş akşam oluyor... Kaval sesleri var... Çıngırak ses- leri aksediyor.. Aşağıda bir davar Ve biz de dar yol - an tekrar aşağı akıp bu davar dere: aya uğraşıyoruz. Mümtaz FAİK Yalovada 50 Yaşında Bir Kadını Öldürdüler Yalova, (Husus muhabirimizden) Yalovaya bağlı Çengiler" köyünde 0- vuran Mümine isminde bir kadm, ge- celeyin altı yerinden bıçaklanarak öldürülmüştür. Katilin, ayni köyden Davut oğlu Mümin olduğu ve bu cinayeti kadının arklar ve Üstü a-|. de şehir yolları İntizama girmiş ola- Bir Futbol! Kurbanı Daha Yene EVAN "Tuzlada büyük hazırlık /zmir 'Panayiri j çin Hazırlıklar Antalya, © (Hususi muhabirimiz - den) — Burada, 937 İzmir panayiri için şimdiden hazırlıklara — başlamıi- mıştır. 936 panayirine, evvelce ha - tirak edemi İhe bütün istihsal ve ihraç maddeleri hi teşhir edebilecektir, 887 İzmir panayiri için şimdiden hazırlanmaya başlanan başlıca vat şunlardır: Pamuk, susam, müte- İnevvi pirinçler ve bilhassa amber pirinci, muz, #alep, kitre, buğday, arpa, masır, akdarı, kumdarı, yapa. ğı, kıl, meyva ve portakal, limon, mandalina, yulaf, tereyağı, ün, ke İreste, sıcak iklim çiçekleri, şekerka » İmişı, turfanda sebze. Sivasta Iki Cinayet Oldu Sivas, (Hususi muhabirimizden) — “Hafik,, in “Yaş ekin,, köyü muhta- kenarındaki tarlasmda çalışır ken, ayni köyden Yusuf ve kardeşi gelecek — Bu tarla bizimdir. Biz ektik, biz biçeceğiz.,, demişlerdir. Bunlar arasında münazaalı bir su rette işlendiği sanıla den çıkan Matzi büyümüş ve Yusuf biçağın: köy muhtarınm kalbine sap- lamiıştır. Muhtar hemen ölmüştür. Katil Yumıf ve kardeşi, cinayetten iç dört gün sonra yakalanmışlar « muhabirimiz « “Savundu, (Hususi İ | mtştar. Hâdisede cebir bulunmadığı için kızin ii Büna Yazi olduğu sanlı Ali, Cemilö- köyüne o dönmeletini teklif etmiş ve-yola koyulmuşlardır. kmlarında karşılarma uş, silâhlar patlamış - e ortadan kaybol ü ve cesedinin saklandığı tahmin © yor. Maşmun olarak birkaç kişi yakalanmışaa da, Cemilenin anası, kızını Alinin öldür- düğünü iddia eylemektedir. All de ya kalanmıştır. ye “Sayımcu,, Adapazarında Bir Kadın Öldürüldü Adapazarı (Hususi muhabirimiz « den) — Kel Hasan ismindeki araba“ &, umumi kadınlardan İzmitli Hati- çeyi dost edinmek istemişse de ka- İdm red cevabı vermiştir. Çoktanberi buna kızmakta olan Hasan, dişleri. rar mii “yine di ce svabı almıştır, Bunun üzerine biçağını çekip Hati çenin arkasına seplamıştır. Hatiçe derhal ölmüştür. Katil, biçağı yara- nın içinde bırakıp kaçmıştır. Fakat yakalanmak üzeredir « Gemlikte Şüpheli Bir Ölüm Gemlik, o (Hususi den) — Mahmure çocuğu Tahirin bir kadın tarafından döğülmekten müteessiren ölüp yir. mi beş gün evvel gömüldüğünü müd delumumiliğe bildirmiştir. Bunun ü- zerine fethimeyit ameliyesi yapıl - mak üzere ceset mezarından çıkarıl. mak İstenilmişse de kefenden başka bir şey bulunamamıştır. Yanlış bir mezarin açılmış olması ihtimaline mebni tahkikat derinleş- tirilmel » Ereğli Fabrikası Ereğli (Konya), 18 (A.A) —Ik. tısat Vekili Celâl Bayar bugün tren- le Adanadan Ereğli muştır. Davut oğlu Mümin kaçmışsa da yakalanmak üzeredir.