19-10 Yi TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman leri ri X defi: Haberde, fikirde, kri temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalı tar, ea Günün Meseleleri e————— Kültür âleminde | Gazeteler Türk opera ve tiyatro - su için bu sene Ankara konservatuva- zna talebe almacağını yazmaktaır- lar, Gene gazetelerden öğreniyoruz ki Atatiirk, Dolmabahçe sarayı dal - relerinden resim galerisi olmıya mü- sait birini bu iş için Kültür Bakanlı- ğı emrine vermiştir » b si Cumhuriyetin gençlerini mu - giki terbiyesi ihe yetiştirmeği esas tu- tan Eflatun, inkılâbı kabul etmiyen fransız filozofuna asırlarca tekaddim etmistir. Kuru ve yavan ruhlar, yaratamaz ve hayat şevkine ge öz'Türk dehası, yeniden bugünkü medeniyetin musikisinde ses verebilir. Son. dinleyicileri biz oldu - #umuz fasıl beyheylerini gelecek ne- sil, uyuşturucu maddeler sırasında sayacaktır “Türk elini resim ve heykele do- kundurmayan şeriatgiler, hiç şüphe- siz, şimdiki İnsanlığı birçok mucize - ler görmekten menetmişlerdir. Güzel san'atlarm softalaren müsaade olu - nan kısmmlarmdaki eşsiz eserlerimize bakınız! Lenin: *— Bir fikri yaymak iin en İyi vasta, güzel san'atlardır!,, diyordu, bir millette ekmek ve sahne- nin ayni iliyaç şiddeti almış oldu - gunu, açlık yıllarında Rusyada ken -| dimiz gördük. vi Bir resim galerisinin ve musikili musikisiz türk sahnesinin sağlam te- mellerini kurmamak genç Cumhuri- yet için kusur olurdu. Senelerdenberi her ikisinli elimizden geldiği kadar teşvik ettik; fakat metodsuzluk ve mektepsizlik büyük bir netice v İen ve Temelden başlamak kararını verdiği igin tebrik etmemek elden gelmez. Bizi — a —— —BAK,BANA x m yaramazlar İAMCAM BEYAZİ P-ADI NE 9 SiR FARE HEDİYE İ Bu FARENİN Lo” ETTi —— Gi -yok CANIM, Bu AMCANIN ADI dar tamamile meçhuldü. geçti. nası, babası tarafından A musiki tahsili içinA- vustralyadan (o İngiltereye gön - derilen bu genç kiz, Lon drada musiki yerine teyyareci- lik tahsili ile meşgul oldu. Fakat ailesi onun musiki ile meşgul oldu- ğunu biliyor ve kızlarının bir şün büyük bir musikişinas olmasını bekliyorlardı, Fakat Mis Jean, İn- giltere İle Avustralya arasında re- kor kırmayı zihnine koymuş ve 0- na göre çalışmıştı. Tayyarecilik tahsilini o tamamladıktan osoğra maksadmı gerçekleştirecek en bü- yük engeli atlatan Mis Jean, on- dan sonra en büyük © güçlüklerle karşılaştı. Bu muazzam seleri ha- zırlam kullanılacak ta yi gözetliyecek vasıtaları temin et- mek lâzımdı. Sonra bu işe girişe- cek olan kimselere tam emniyet ve | Türkiye, inhitat devirlerindenberi, herşey gâbi, belki bir çoğundan daha ası olarak, güzellikten mahrumiyetin istrrabımı çekiyor. Şehirler ve kasa - balarda park adını verdikleri bahçe- lere bakmız: İstanbul yangın yerleri. | pi çimento ve tuğla yığınları ile, nasıl atesten daha fazla tahrip ettiğimize dikkat ediniz. Hâlâ kalfanm ve güzel san'atinr mimarisi terbiyesi görme - yen herhangi fen memurunun bina ve tabiat yapacağını, yani vatanı güzel. leştireceğini zanneden belediyeleri. miz var. Bunların umran örneği diye gazetelere | gönderdikleri resimleri gördükçe, bir doğunun başka bir ne- sil tarafmdan yeniden inşa edilmek zahmetine o malolacağını düşünerek harcanan emeğe ve kaybolan zama . | na açıyoruz « İnşada güzel san'atlar ihtisasını ve en küçüklerden başlıyarak bütün mekteplerde güzel san'atlar ve ede . biyat vasıtası ile zevk terbiyesini da. ha iyi kurmak lizrmdir. Geçen gün bir tıp âlimimizin kitabını gözden ge. ; Türkçe bilmiyor! Kelime ve ciimle zevki nedir, hattâ böyle olduğundan belki haberi bile yok! Belgratta Yugoslav resmi hakkın. da fikir vermek Üzere tesis olunan resim galerisinden (bu san'attaki biz. tün fakirliğimize rağmen) daha mü. k 1 bir galeri verebilecek resim servetimiz olduğu iddia olunabilir, Memleketimize gelip Türkiyenin me- deni getişimini tetkik etmek isteyen garblı fikir adamlarma, daha kaç se- pe, musikili veys musikisiz, fakat Karp medeni âlemindeki eşlerine ben- , itimadı telkin icap ediyordu. Fakat genç tayyareci kadm, zerre kadar fütur getirmeden uğraştı, ve &0- nunda bütün bu maddi Âmillere ga- İ lebe çaldı. Tayyare hazırlanmış ve seferin yapılması kararlaştırılmış- ti. Ne yazık ki Mis Jean ilk büyük #eferinin daha ilk merhalesinde bir kazaya uğramış ve bu yüzden yi- zü gözü yağlı eli ayağı yaralı bir halde geri dönmeye mecbur olmuş» tu, F“ bu hâdise de genç kızı yıldırmadı ve azminden çevirmedi. Nitekim ikinci teşebbüs muvaffakiyet - le neticelendi ve tayyareci Jean Batten İngiltere « Avustralya seferini yaparken meşhur o kadm teyyareciler sırasma geçti, Onu Sidney şehrinde hayret ve ve şüp- he içinde karşılıyan iki kişi anası ile babasıydı. İkisi de musiki tah- sil eden kızlarının bu akla gelmez İşe giriştiğine inanmıyor ve neti- ceyi bekliyorlardı. Karşılarına ken- di kızlarının çıktığnı gören ana, babanın hayreti, sevinç ve iftihara dönmüş, onlar da bu genç kahr“ manı kutlanışlardı , Jean Batten ogündenberi çalışı- Yor we muvaffak oluyor. Onun son seferi ise, tahammili, mukavemet. > cesaret bakımından bir şaheser- ir. zer bir sahne ger ek ve na katlanabiliriz? İstanbulun, zev sahiplerine vakit geçirtebilecek üm. künlardan mahrumluğu her tarafta Söylenir olmuştur, Ankaramız İçin daha fazla bir Hftihar sebebi voktur. Memleketin bütün öhür taraflarmda We, hayat .hâlâ aksam ezanına doğ - tü, bedlestan gihi kapanıyor! Kültür Bakanımız bu yoklukların sıkıntısını belki bizlerin çoğumuzdan fazla duyan bir hassasiyettedir. O - Dun Bakanlığı devrinde eksiklerimi - Miz Jean şimdiye kadar ancak iki, üç defa geçilen 'Tasman deni- zini' telsiz cihazı olmadıktan başka, tahlisiye sahdalıda bulunmıyan bir tayyare ile geçmiş ve bu deniz- üzerinde uçmadan evyel bir mektup bırakarak kaybolduğu veya düştü- Bi takdirde bir kimsenin kendisi- Dİ aramaya çıkmaması dilemiş, “çünkü bir kimsenin'benim için ha- ——— kaırtulacağımıza kimse şüphe etmi - yor! (Ulus) sin hle olmazsa en miihimlerinden Falih Rf ATAY aftan en ünlü kahramanı, Avustralyalı bir ka - dın ölan tayyareci Jean Batten'di Yeni Zelânda arasmdaki mesafeyi tek başına geçerek rekorlar kıran ve yeni rekorlar yapan bu kadının haya: tı, bugünkü gençlik için bir örnek sayılmaya değer. Kendisi henüz 26 yaşındadır. Birkaç sene evveline ka - Londra ile Genç kadın İngiltere ile Avustralya arasında hava seferlerinin en süratlilerinden birini yapmakla, birden- bire şöhret kazandı. Fakat onun meçhul yaşadığı gün- ler ile şöhret kazandığı gün arasındaki mesafe büyük bir azmin, bir maksadı gerçekleştirmek için her engeli istihkar eden demirden iradenin yüksek savaşı icinde yatını tehlikeye koymasını, metimin benim İçin masrafa gir- mesini istemem,, diyerek ferngat ve fedakârlık bakımından eşine na- dir tesadüf edilir bir harekette bu- lunmuştur, Bu seferin ver, kadm kapasit nu anlatmasıdir. hükü. en büyük ders, m hudufsuz'uğu- B' hafta içinde iki meşhur İn. Biliz, yetmiş yaşına vardık. ları için bir kere daha antldıjar, Bunlarm biri muharrir ve müte fekkir Mister Welle, biri İngite. rede birkaç kere işbaşma geldikten sonra bugün Başvekil muavin: bu. lunan Mister Makdonald'dır. Mister Wells bugünkü İngiliz au inin bütün dünyada şöh.- ret kazanmışları arasındadır Belki de yaşının sayısı kadar eser yaz. Kral Leopold il miş olduğu gibi yazmaya da devsM etmekte ve bir “Fikir ansiklopedi" si,, hazırlamaktadır. Mister Wells de, hayat yolunu kendi himmeti, kendi azmiyle fet- hetmiş ve kendi gayretiyle muvaf- fak olmuş bahtiyarlar arasındadır. Muvaffakiyetini kendine borçlu © lan bu büyük adam, İngilterenin if | tihar ettiği büyükler arasındadır. Onun yazdığı eserlerle ne yapmaya muvaffak olduğunu yine bugünkü İngiliz edebiyatının en ileri sabi“ kalarından birini temsil eden Ber- nard Shaw gu sözleri anlatıyor: “Wells devri üzerinde çok de rin bir tesir yapan şahsiyetler #78“ sındadır. Welis yazmaya basladı- ğı gündenberi İngiliz cemiyetinin gittiği yola muhalefet etti. Kendi- si cemiyeti daha iyi bir yola *e”- ketmek lâzım geldiğine inanıyor- du. Onun için cemiyetin yaşayışını salâhiyetli bir kalemle yazmaya başladı. Çünkü bu yaşayışı hakki- le tanıyor ve sevmiyordu. Hedefi bu yaşayışı temizlemekti. Yaza ya- © SON HAFTANIN MEŞHURLARI xa bu temizliğin büyük bir kısmını Yapmıya muvaffak oldu. Welis'in Yazıya başladığı günkü cem:yet ile bugünkü cemiyet arasındakı fark sok büyüktür.,, Yazılarını cemiyetin hayatmda tahakkuk etmiş görmek, bir mu- harrir için büyük bahtiyarlıktır. Wells de bü bahtiyarlardandır YY etnisine varan İkinci İngiliz olan Makdonald, İngiliz a. mele hareketinin en betlibaşlı lider. lerindendi. Beynelmilel göhreti Bü Yük Harp sırasında, harbe karş Bösterdiği düşmanlıkla © başladı Bu Sıralarda Ingiltere sosvalistle rinin âdeta mabudu idi. Buzln in. Eİliz sosyalistleri onu bir ha'n ga. Yiyorlar, Sebebi; 1931 de amele firkasını bırakarak milli kabineye iltihak etmesidir. Mister Makdonaldm amele mlda filiği ideolojik olmaktan ziyade his. sidir. Ona göre sosyalistlik, fakir- leri ve yoksulları himayedir. Ve bir ihtilâl doktirini değildir. Kendisi bu zihniyete sadık kal- Miş ve bu yüzden muhafazakâr ve Hberallerle teşriki mesat imkânı bulmuştur. Nitekim bugün de Başvekil mya- VİN #ıfatiyle bu vaziyetini muhafa. za ediyor, H aftanın siyaset âleminde, birdenbire parlıyan bir si- ma, Belçikanın genç kralı Üçüncü Leopold'dür. Kral Leopold 1001 de doğduğuna göre henüz otuz beş ye. Şında bir gençtir. 1934 te bir dağı tirmanırken düşerek feci şerait i- sinde vefat eden babası Kral Al- bertin yerine Belçika tahtına otur- du. Genç Kral da, babası gibi spor- cudur. Hattâ o da bu yüzden bir facia İle karşılaştı: Bir otomobili sürerken bir ağaca çarparak yara. —EVET, BEN DE ) ONU HATIRLAMAK İÇİN FAREYE AMCAMIN ADINI VERDİM MERİÇ old Ale gi YT — ——— —— $ EE aa Tarihi Dedikodu | Miraç Gecesi - Fuat Paşa ve İmparatoriçe Malümdur ki islimda bir itikat vardır: Miraç itikadı.. Amasya Meb'usu Merzifonlu Hoca ibrahim Cudi Efendi 1297 de Selâ . nikte Terakki mektebinde akait oku. dürken şöyle derdi: “ . Miraç o kadar çabuk, o kadar cabuk oldu ki Peygam"erimiz yata. kından fırlayıp göğe Cıktığı gece, lanmış ve bu kaza esnasında çocuğunun annesi olan iki refikasımı zayi etmişti. Kral Leopoldür bu hafta içinde bütün dünya matbustı tarafından ehemmiyetle anılmasına sebebiyet veren hâdise, Belçikayı ittifaklar siyasetinden koparıp, bü- yük harpten önceki bitarafık si. Yyasetine iadeye taraflar olduğunu bildirmesidir, “ Bugün bütün dünya matbuatı bu siyaset Üzerinde münakaşalar yap- makta ve hepsi de, mesleklerine, menfaatlerine göre vaziyeti muha- keme etmektedirler, Hâdise bütün Avrupada derin tesir yapacak ve Avrupanın bötün siyasetini yeni- den tetkik etmesine sebep olacak tır. Etektrik Şirke Tarlabaşmda Keresteci sokağmda 23 numarada oturan Bay Abdilha- mit, bize gönderdiği mektupta hulâ- saten diyor ki: “Üçüncü ko: dim, Açıkta kal. dığımdan, Elektrik Şirketine girdim ve on sene Şirketin tahsildarlığını yaptım, Güya Şirketin bir yolsuzluğu hak- kmda Nafsa Vekâletine yaplan ih. barın benden sadır olduğunu sanan Şirket, haksız bir meseleyi vesile itti- hâzile evvelki sene bana İşten el çek- tirdi ve mahkemeye verildim, Suç of- madığından tabii berset kararı al - dım ve Şirkete mürsesat eyliyerek, vazifeme iade olunmamı, yahut ta on senelik hizmetime mukabil makul bir tazminat vermelerini İstedim, Şirket, beni haksız yere işimden çı - kardığı mahkeme kararile sabit ol. duğu halde, bu taleplerimi kabule ya naşmıyor, Yaşım İlerlemiş olduğu içir, şimdi başka bir yerde yeniden vazife bulmam da imkânsizder. Uğradığı haksızlık yüzünden beş çocuğum, karım ve ben sefil bir vaziyete düş. | İtük. Acnacak haldeyiz. Elektrik Şirketinde ( tahkikatla yanıbaşında aptest Ibriği var idi. İ Peygamberimiz göğe çıkarken acele ie aptest ibriğini devirdiler; gökten indikleri zaman daha aptest ibriği. İnin suyu akıp tükenmemiş idi. İşte İ Miraç bu kadar çabuk ve bu kadar İ kısa bir zamanda olmuştur... Daha Halıcıoğlu Mühendishanesin. de talebe iken riyaziyecilikle şöhret alan, Sslâvikte Kesimiye mahallesin. de doğan, Köçek İsmail oğlu büyük ve kırk yillik riyaziye hocası Çolak | Bay Salim, Cihangir zirvesindeki ah- | baplarını ziyaret ederken, cebinden bir slirü fransızca, ingilizce mecmua İ çıkararak isbat eder ki: “— Miraç, hocaların, ve ülemayi i zâhirin dedikleri gibi değildir; Miraç maddidir. (Kitaplarını göstererek) işte delili.. İste İngiliz âlim ve filo- i zofu Mister falan ile filânm tecrübe- leri... Buna ne buyurulur?. Ve sözline devam ederek Ahmet Vefik Pasa lisanı ile derdi ki: “— İşte delâili kat'iyye ve bera - hini matdive ile sabit oldu ki Mirac manevi değil, maddidir. , . .. Ali Paşa devrinde Abdülâzizin Pa- ris seyahati meşhurdur. Bu seyahat- te refakatinde bulunan Fuat Paşanm sarfettiği nükteler, Abdülâzizin Paris seyahatinden daha meşhurdur. Bu nükteserin biri, Üçüncü Napolyonun Sudrazam ( ve seraskeri Komte de Mantaban de Palikav ile diğeri de imparatoriçe Eugenie ile geçmiştir! İmparatoriçe Eugenie ile Fuat Pa- şa konuşurken söz peygamberin Mi- racma intikal etti. Fuat Pasa Miracı, dili döndüğü kadar tarif, tasvir ye tefsir eyledi. Fakat İmparatoriçeyi bir türlü kandıramadı. Göğe meri - vensiz bir hamlede çıkmak, gökten bir hamlede yine merdivensiz inmek zavallı kadmeağın aklına bir türlü sığamıyordu. İmparatoriçe nihayet son suzlini sordu ve dedi ki ; “— Pekâlâ! Peygamberinizin göğe çıktığını bir lâhza kabul edelim. Ya göğe çıktıktan sonra hasıl indi?!.,, Fuat Paşa derhal cevap verdi ; “— Hazreti İsanın bıraktığı merdi- venle.... ” Herkeste kahkahalar., Abdurrahman Adil EREN tinden Şıkâyet Meşgul olduğunu gazetelerde okudu. Bum Nafıa Bakanlığı heyetinin beni | sağırarak hakir olup olmadığımı tet. kik eylemesini ve beni mağduriyet. ten kurtarmasını dilerim.,, Karilmizin vaziyetine ehemmiyet. le nazarı dikkat celbederiz, v Vapur Seferlerini i Yoluna Koymalı 10 Teşrinievvelde miş olan bir mektup Beş gündür İnebolu i pur bekliyoruz. Nihay, Fiw vapuru geldi, faj 1 Bundan yolcu kabul akel vapurların da yine bö i i yle dolu olacağı | anlaşılıyor. Biz burada günlerce bek | liyecek miyiz? Vapurlar İneboudan yolcu ve eşya almıyacak ise bunu İ- lân etsinler. Burada malımızla, canı. mızla daha ne kadar bekliyerrö:2? Küreli Seyit Ömer 'TAN — Vapur seferlerinin tanzi- mı lâzımdır. Yolcuları böyle bekletip | süründürmemek ve muamelât tica- riyeyi de geciktirmemek çin, icap e- den tedbirler bir an evvel Ktihaz o- Tunmalıdır. Bazetemize yazıl. 8kelesinde va» et bugün “Tas