19 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

19 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A TAN 5.P OR Takımlar lig maçla- rına hazır lanıyorlar Güneş, Anadolu Hisarını 5 -0 Gala- tasaray da İstanbulsporu 6-1 Yendi K DS Galatasaray - İstanbu'spor Milli kümenin yapılmasiyle küme ihtilâfı ortadan kalktığı için İstan- bul lig maçlarının önü dan: * Kale önünde n aŞ serml tir. Milli kümeye ilk dört klüp ayrılacağı için takıml daha ciddi bir gayretle id l &ı ihtimali - kuvvetlenmiş- her ee eal Te Güneş - Anadoluhisarı maçı Nitekim dün saat 12 de Güneş ta- kımı Anadoluhisarı ile bir ekzersiz maçı yapmıştır. Bu ekzersiz maçında Güneş takımmımn İngiliz antrenörü de bulunmuş ve bu sene takımda yapı- labilecek tadilâtın bir kısmını tecrübe etmiştir. Antrenörün şimdiye kadar sol haf mevkiinde oyntyan İbramihi &ol içte tecrübe edeceği dünkü ekzer- &iz maçında dikkate çarpan hâdise- lerden biriydi. Çünkü İbrahim dün Bol iç oynadı. Bu değişiklik ihtimal sa” haf Danişin ve sağ açık Melihin bulunması — dolayısiyle, , yapıl bilâkis canlılığa sevketmişti. Üstüste yaptıkları akınların birisinde lüzum- suz bir çıkış yüzünden Avniyi aşan top Galatasaray ağlarma takılarak vaziyeti berabere bir şekle soktu. Bu golden sonra bir Galatasaray hücu - munu Hasan favulle durdurdu. Bü. lendin çektiği favul kale önündeki bir kargaşalık esnasında ikinci defa olarak İstanbulspor kalesine getirdi. Ve devre 2 - 1 İstanbulsporluların mağlübyetile neticelendi. İkinci devrede Sarı-siyahlılar Sa - y Iskoçlar Almanları Yendiler Senelerdenberi kendi kabuğundan pek dışarı çıkmak istemiyen ve ha - riçtan gelen takımlara da pek ehem miyet vermiyen İngiliz futbolünde göze çarpan bir değişiklik başlamış- tır. İngiliz milli takımının Berlin olim piyadına girişi bu değişikliğin ehem- miyeti bir işareti idi. Şimdi Ingiliz - ler hem dışardan takım getirtmeğe hem de kendi takımlarını sık sık Av rupaya göndermek tarzına razı ol - muş görünüyorlar. Nitekim geçende İskoçyayı ziya - ret eden İzmirli Vehabın klübü Ra - cing'ten sonra Alman milli takımı Iskoçyayı ziyaret etmiştir. Alman - lar İskoç milli takımına karşı oyna - dıkları oyunu 0-2 kaybetmişlerdir. İskoçya - Almanya maçının tafsilâtı Alman milli takiımı her zamanki beyaz fanilâlı formasile çıkmıştır. İs- koçlu takımı ise lâcivert forma ile sa haya gelmiştir. r Maçın oynandığı sahada 50,000 se yirci bulunuyordu. İskoç takımı W sistemini harikulâde oynuyormuş Oyun başlar başlamaz İskoçların W denilen sistem dahilinde fevkalâde bir kolaylıkla oynamaya başladıkla- rı görülmüştür. Ayni sistemi tatbik etmek istiyen Almanlar bu sistemde rakipleri kadar muvaffak olamıyor - lardı. İki takım arasında bu fark hemen semeresini vermiş ve İskoçlar oyunun ilk dakikasında Alman kalecisini çok Hecburi bir tadilâttı. İ Maça başlamadan evvel Anadolu - hisarlılar güzel bir hareketle ilk ek- zersiz hatırası olarak Güneşililere bir buket vermişlerdir. Oyuna iki taraf ta dikkatle başla- mışlar ve birinci devre sıfır sıfıra berabere neticelenmiştir. Bu birinci devrede Güneş muhacimlerinden üç ortanın ağır hareketleri yüzünden bir hayli fırsatlar kaçırılmıştır. İkinci devrenin yirminci dakikası- na kadar vaziyet değişmemiştir. Yir- minci dakikadan sonra Güneşliler a- çılmışlar ve üstüste heş gol çıkara- rak maçı 5 - 0 bitirmeye muvaffak olmuşlardır. Birinci devrede Anado- luhisarmım kalecisi, sağ hafı ve iki müdafii güzel oynamışlardır. Galatasaray: 6 - İstanbulspor: 1 Sıra — Galatasaray İstanhulspor karşılaşmasına geldiği zaman bu mü- sabakanın lig maçlarından evvel her iki takımm vaziyetini anlamak nok- tai nazarından meraklılar üzerinde büyük bir alâka uyandırdığı iki bine yakm bir seyircinin tribünleri dol - durmasile belli oluyordu. Galtasaray eski takımından yal - nız Kadri ve Reşattan mahrum ola- rak bildiğimiz oyuncularile sahaya şu şekilde çıktı. Avni, Salim, Lütfi, Hüseyin, Hayrullah, Suavi, Necdet, Eşfak, Gündüz, Fazıl, Bülent... Buna mukabil İstanbulspor takımı eski oyuncularından Sami, Nevzat, Fahri, Hasan hariç olmak üzere ta. mamile yeni ve genç oyunculardan mürekkep olmak üzere şu şekilde İ- di. Hikmet, Ali, Hasan, Hayri, Sami, (Aziz, Nevzat, Seyfi, Kemal, Fahri, Bahri. Hakem Nuri. İstanbulsporlular müsabakaya çok canlı başladılar. Buna mukabil Ga - latasaray birkaç aylık istirahatin verdiği tesirle olacak sönük bir oyun oynuyordu. İstanbulsporun genç o- yuncuları Galatasaray müdafaasına kadar çekiyorlarsa da tecrübesizlik- leri yüzünden bu hattı bir türlü aşa- mıyorlardı. Onuncu dakikada soldan inkişaf e. den bir Galatasaray hücumunda İs - tanbulspor müdafaasının hatası ilk golü Sarı-kırmızılılara kazandırdı. Bu gol Sarı-siyahlıları bozinamıs v a ll ai lerdi. Genç İstanbulsporlular tecrübeli hasımları karşısında canlı bir oyun oynamalarına rağmen kendilerini mü sabakanın cereyanına kaptırdılar. Ve arka arkaya dört gol kaydeden Sa- rı-kırmızılılar maçı 6 . 1 vaziyette ni- hayetlendirdiler. İstanbulspor takımında bugün i- çin değilse de yarın için çok ümitli ve istidatlı gençler gördük. Galatasarayıtakımı ise yukarıda da kaydettiğimiz gibi insicamlı bir oyun çıkaramadı. Diğer takımların vaziyetini bugün için bilmiyoruz. Bu nunla beraber şampiyonada mühim Tol oynıyacak takımlardan birisi olan Galtasarayın vaziyetini pek iyi bul- madık. Bilhassa muavin hattı takı - mın en zayıf noktasımı teşkil ediyor. Salim Lütfi müdafaası da nek ümit verici bir şekilde değildi. Muhacim hattına gelince, yine içlerinde en iyi- si Necdet idi. Diğerleri sahada bir türlü birib'sini bulamıyorlardı. Biz Galatasarayın şampiyonada rol oy . nıyabilmesi için fazla çalışmağa ve nefesini arttırmağa muhtaç bulun - duğu kanaatindeyiz... Beykoz: 6 - Vefa: 4 Taksimde bu macçlar yapiılırken muntazam çalışmaları sayesinde ilk maçlarımnda dördüncülüğe kadar yük- selen Beykozlular kendi sahalarında yine birinci kümenin kuvvet!li takım- larmdan Vefa ile karşılaşmışlardır. Her iki tarafım lig maçlarına çıka- racağı tam kadro ile yaptıkları mü- sabakanm ilk devresi Vefalrların 3 - 1 galibiyetile bitmiş ve ikinci dev. re çok hâkim oynıyan Beykozlular Vefanın yaptığı bir gole mukabil üst- üste 5 gol atarak maçı 6 - 4 galibi - yetlerile nihayetlendirmişlerdir. Ce - çen hafta da İstanbulsporu mağlüp eden Beykozluların bu seneki lig maçlarında büyük rol oynıyacağı ü- mit edilmketedir. Pera: 2 - Kurtuluş: D Beşiktaş stadında gayrifederele . rin en kuvvetli klüplerinden Pera ile Kurtüluş kupa maçı yapmışlardır ve müsabakanın ilk dakikalarında sa katlanan Kurtuluş kalecisinin yok - luğundan istifade eden Peralılar mü- rakibi olan Kasımpaşayı 2 - 0 mağlüp etmistir , kebikseli bir maykiş gokacak, bisum İskoçların W sisteminde daha usta olduklarını gören Almanlar kendile ri de ayni sistemi tatbik edemiye - ceklerini anlıyarak oyunun vaziyeti- ne göre değişen bir şekilde oynama- ya başlamışlardır. İskoç mühacimle rinin çok gayretlerine rağmen Al- man müdafaası dayanarak birinci devrede gol yemekten kurtulmuş - tur . İkinci devrede bütün İskoç hücum hattının birden ilerlemesile ilk gol kaydedilmiş ve maçın son dakikala - rında bir gol daha yapılarak oyun 2-0 Iskoçlar lehine neticelenmiştir. İskoçlar intik ınt aldılar Bu münasebetle Alman takımının İngiliz ve Iskoçlarla evvelce yaptığı iki maça ait şu kisa malümatı vere- lim: Alman milli takımı geçen sene İn- giliz milli' takımı ile İngilterede oy- namış ve 0-3 mağlüp olmasma rağ - men iyi bir tesir bırakmıştı. Ayni takım Iskoç milli takımını Almanyaya davet ederek mağlüp et mişti. İskoçlar bu son maçla Alman yadaki mağlübiyetlerinin İntikamını almış oldular. | 19-10 980 eee D. 6. 2 * y T d SYA Tlg © YİREE d& N 8.3 e$f TW | Lt —— * İw e| Y*-s 9.7 5 bi z a 104 4 $ &V. 7. 6 G 5 ümMer T T0'g * — Diğ Kozsuz. (S) oynar ve altı Leve ya- par. * Bu mesele bir müsabakada ve- rilmiş ve pakaz' oyuncu tarafından halledilebilmiştir 15 perşembe sayımızda veri- len meselenin halli: PUU Ca yölkeme bebeoler Ka Bdi $ .» N ... T trliy E| YA-D.10 D-YO * #v.9.7 » 10 . 5. A, D, 3 v * 2 v 48302 * R. 5.2 * Hide 1 Koz pik. (S) oynar ve yalnız bir Leve verir . İlk bakışta mesele kolay görün - Mez; zira iki taraf üç renkten de Le- ve yapacak vaziyettedir. (S) keserek üç koz ve iki karo yapabilir; fakat bir Leve daha lâzım . Bu altmcı Leveyi yapabilmek için (E) ve (W) ye sağlam kâğıt attır- mak icap eder, ki onu da ancak bir koz üstüne attırmak mümkündür. Bu taahhüdü yapmak (S) in baş- langıçta bir kör vermesiyle müm - kündür. Bunun için (S) in bu eli şöyle oynaması gerektir * Leveler : l. — (S) Kör (2) lisini oynar ve yerden bir karo atar. Bu (2) liyi (E) ehemmiveti alırsa ve Karn 'y:’kîu:?g-ınğıi.ae oyharsa, : 2. — (8) yerden (A) ile alır. 3. — Yeörden trefl oynayıp elden keser . 4. — Elinden kör yerden keser . 5.— Yerden koz (4) lüsünü oy - nar. (E) Körü saklamak için karo atmağa mecburdur. ($) Kör atar ve (W) hem terefl ve hem karo tuta - maz, birisini atmağa mecburdur. Bi- naenaleyh son leve (S) indir. Buradan mı Gitti ? Fransız gazetelerinde son zaman- da bir Türk pehlivanmın Pariste gü- reşlere başlıyacağı haberi çıkmıştır. Fransız gazeteleri bu Türk pehli- vanının Arif isminde olduğunu ve ne- fesini artırmak üzere yalnız şeker yi- yerek idman ettiğini yazıyorlar. Arif ismindeki bu Türk pehlivanının mukavemetini ve nefesini artırmak üzere yalnız şeker yediği meselesi, bir şeker fabrikasının reklâmı olabi- lir. Fakat bu namdaki bir pehlivanı- mızın Pariste bulunduğu muhakkak- tır. Çünkü yakında Alzaslı bir pehli- yanla güreşecektir. Yalnız Arif ismile Fransız gazete- lerine geçen bu pehlivanın iyi - tanı- dığımız Bulgaryalı Arif olması ihti- mali çoktur, Çaya Istanbulda Bundan yirmi beş sene kadar evvel Istanbula gelerek o zaman Kurtdereli ile güreşen meşhur Macar pehiivanı Çaya cambaz sirkile beraber şehrimiz de bulunmaktadır. Altı defa dünya şampiyonu olduğunu söyliyen Çaya, bütün pehlivanlara meydan okumak- tadır. Kasımpaşa S: 0 - Halıcıoğlu S: 2 Camialtı sahasımda — Halıcıoğlu spor klübile Kasımpaşa spor klüpleri karşilaşmış ve Halıcıoğlu — kuvvetli rakbi Kasımpaşayı 2 - 0 mağlüp et. r Hergün LBlr Hikâye l Mahallede Kavga ÇA ) Hacı Ahmedin Aksaraydaki evi, bugün pek kalabalıktı. Siyah başör- tülerini çenelerinin altında düğümle- miş yaşlıca hanımlar, gözleri, du- dakları acemice boyanmış tazeler, birer asker intizamı ile dizili iskemle- lere kurulmuşlardı. Köşedeki cum- banın içinde karşı komşu, yağlıkçı - larm Mürüvvet Hanımla kızı Cemi- le otüruyorlardı. Mevzu, Cemilenin boşanma meselesiydi. .. Odanın ortasma çektiği iskemlede, bacaklarını küstah bir hareketle ger- miş, etrafı bol sürmeli, küçük mavi gözlerini kısarak kendisini dinliyen bitişik imamın dul baldızı Naciyeden gözlerini ayırmadan, kendisinin ma- hallerden — dürüstlüğü nisbetinde di- ğerinin şirretliğini de bildiği için se- sini daima aşağıdan alarak kızın a- nası Mürüvvet Hanım hararetle an- latıyordu: — Yalvardı, yakardı. Biz de, eh san'ati iyi, kimseciği de yok ,dedik. Dalyan gibi kızı veriverdik işte. Evi- mize mi almadık, kul köle mi olma- dık yezide... Fakat ne fayda, iki aya varmadan tazecik gelini yüzüstü bı- rakıp, kaçıvermesin mi? Ama.. Di- lerim tanrıdan inşallah onu lime li- me eder de.. Daha Mürüvvet Hanım sözünü bi- tirmeden demindenberi onu sessiz, sedasız, fakat içinden isyan eden bir tavırla dinliyen Naciye iskemlesinde doğrularak, sözünü kesiverdi: — Al.. Hemşire, öyle söyleme doğ rusu, yazık değil mi nur gibi gence? İnkisar etme günahtır, ayol. Sizi de bilirim, onu da... Doğrusu suç iki yanda da var. Arayıp, soraydınz da kızı öyle vereydiniz. — Aman kadınım. Ben inkisar et- miyeyim de kimler etsin? İki yıl oldu. Mahkemelerde sürünüyoruz. Daha ayrılık kararı alamadık. Derdimden ağzımdan kanlar mı boşanmadı, ne- ler olmadı... Biz böyle soysuz çıka- cağını ne bilelim, kimsesi yok dedik. İşi de iyi, bakkal kızı bol yaşatır, diye düşündük. — Bak, kadınım, sözüm açık. Ge- çende dükkânınm önünden geçerken “Gel de acı bir kahvemi iç, Naciye KA T ee S g » dim. Oğlan anlattı. Kızdan mem- nunmuş, “İlle de, ille anası olacak kaynanam” diyor. — Peki kadınım, kusur bende di- yelim. Kızı istese hiç başımıza bu ço- rapları örer miydi? Daha güvey gir- diğinin haftasma kalmadan Cemile- mi şöyle bir köşeye çekmiş te: “Ha- nım hanım, seni bana kırk dirhem eti kırk gün idare eder dediler de aldım. Bu ne süs böyle!” diye, yü- züne öyle bir söylemiş ki görmelere BEZâ,.. Naciye bir kaşını hiddetle kaldı - rarak Mürüvvet Hanıma cevap ver- meden Cemileye dönmüştü: — Bak kızım, sende de kabahat yok değil, Çocuk “Dışarı, ayrı eve çıkalım” demiş te istememişsin... Cemile bu sözleri işitmedi. Çün! o sırada, sedirin dibinde çektiği min- dere kurulmuş, sigara saran Hacı Ahmedin esmer, yaşlı karısına dog_- ru eğilmiş, kendi kendine acıyan bir tavırla: “Ah büyük hanım(.uglm, gençliğim mahvoldu, ben şimdi — ne yapayım?” diye, dert yanıyordu. Naciye, etrafına sürmeler yayılmış küçük mavi gözlerini süzerek hemen başka bir kadına döndü. Allah hak- kı için oğlanın hiç te O kadar kötü olmadığmı anlatıyor, kaşla, gözle, bakkalın ,kaynananın elinden çek - tiklerini, onun icin kızı bırakıp kaç- tığını iddia etmek istiyordu. Fakat birdenbire yerinden fırladı. Eşikte görünen evin küçük kızı kapıda bi- risinin beklediğini işaret ediyordu. “Bakayım bari..” diye, sallana salla- na dışarı çıktı. O odadan çıkmca, demindenberi genç dulun şirretliğin- den korktuğu için sesini çıkaramıyan Mürüvvet Hanım elini sallayıp, oda- dakileri susturdu. Yakasını silkeliye- rek gizli bir şey söyliyecekmiş gibi eğildi: — Tanrım, ne şirret karı! Bütün elâlemin bildiği Haceri’bun methet- miye kalktı. Bakm hele.. Hep kötü - lük bendeymiş, gördünüz mü dostlar? Sesini biraz daha hafifletmişti: — Ah kim bilir, aramızda kalsın, ama, karı genç, üstelik te dul... Oy- le genç oğlana &ık sık yarenliğe git- mesi doğrusu benim midemi bulan- O, sözünü yeni bitirmişti ki, oda- dakilerin tüylerini ürperten bir şey oldu. Eşikte Naciye görünmüstü. Genç dul kinle dişlerini gıcırdatarak, odanın ortasına gelip, çatallı, bağuk sesile haykırdı: — Karı ne dedin bakayım sen? Ne halt ettin? Birdenbire Cemileye dönmüştü: — Kız geçen gün bana gelip: “A. man Naciye Abla, git kocama söyle. Annemin dediklerine bakmasın, bize pek yazık olacak.” diye, yalvaran sen değil miydin ? Cumbaya doğru birkaç adım daha atmış, korku ile yerinde büzülen Mü- rüvvet Hanima yaklaşmıştı: — Karı, bana diyeceğine sen ken- dine baksana.. Senin damadına göz koyup, kızınla onu ayırmak için ara- ya fit komadığın ne malüm?.. Son kelimeler ağzından fırlamasi- le beraber Mürüvvet Hanımın üzeri- ne hücum etmişti. Ne odadakilerin ayırmak için uğraşmaları, ne de Ce- milenin #ince çığlıkları genç dulun kuvvetli yumruklarından Mürüvvet Hanımı koruyamadı ve bu âmansız yumru"lar kadının üzerine birçok kalkıp indi. Ertesi gün mahallede iki hasta var. dı. Birisi hâlâ hırsı yatışmamış, bha- şında sirkeli bezler, küfrede ede ya- tan Naciye, diğeri de damadına da, genç dula da lâğnetler Savurarak, yediği yumrukların yerlerini uğuştu- ra uğuştura döşeklere serilen Mü. rüvvet Hanım... Şimdi Mürüvvet Hanım acılarını bahane ederek başka bir şeye de ya- nıp ağlıyordu. Çünkü bütün bu pa- tırdılardan doğan mes'ut bir netice vardı. Cemil. anasının yediği dayağa bakmıyarak: “Demek sen Naciye ile kocana haber yolladın?” diye, bağı- rıp çağırmasına kızmış, gizlice, ha « bersiz kocası ile barışıp, evden ka- çıverr.işti. Peride Celâl Çumrada hd Buğday . Pek Bereketli KON a çe Rbaahakirimizdeni kezi olan Çumranın 3 bin küsur, bü- tün kazasının da 45 bin nüfusu var- dır. Dink ve Akviran isimli iki na- hiyesi, 58 parça köyü mevcuttur. Se- nede 60 bin koyun, 100 bin vagon buğday, arpa, yapağı, tiftik ve saire ihraç eder. Çumrada birçok yenilikler göze çarpıyor. Mükemmel bir hükümet konağı ,yeni yeni binalar var, inşaa« ta devam ediyor. 4 Kaza,, yirmi bir ilkmektebe malik- tir. Bunların dördü beş sınıflı, diğer leri üç smıflıdır. Bu sene Romanya göçmenlerinden üç yüz haneliği buraya getirilerek mehmaemken — yerleştirilmişlerdir. Bunlara asri şekilde evler yapılıp ha- zırlanılmaktadır. Muhacirler burasını pek ziyade beğenmişlerdir. Kendile- rine verilen müspet arazide bu se- ne zer'iyata başlıyacaklardır. San « atkâr olanları, yerli işlerde çalışma- ya başlamışlardır. Buğday mahsulü bu sene pek be- reketli olup şimdiden ihraç edilme- ye başlanılmıştır. İstasyonda depo e- dilmiş ve sevka amade külliyetli za- hire vardır, Çumrada bir un fabrikası inşası, faydalı ve kârlı bir İş olacaktır. Bir Aya Mahküm Edildi Dün ikinci ceza mahkemesinde, Bakırköyünde Hüseyniye caddesi bir numarada oturan suçlu Kemalin ve Tarlabaşında Tavra sokak 18 numa- rada oturan davacı Karabetin duruş maları olmuştur. Neticede suçlu Kemalin sarhoş o- lup Karabete sataştığı şahitlerin ifa- delerinden anlaşılmış ve suçlu Kema- lin bir ay hapsine ittifakla karar ve- rilmiştir. Bayram Hazırlıkları Cumhuriyet bayramı hazırlıklarına şimdiden başlanılmıştır. Belediyeye bağlı Sular İdaresi dün- den itibaren Taksimde Cumhuriyet meydanma, her sene olduğu gibi, fis- kiye ve tak yaptırmaya başlamıştır. Istanbul emniyet müdürlüğü de An- karadaki geçit resmine iştirak ede- cek olan İstanbul polis kıtaasında bu- lunacak bvolisleri ayırrsıştır. Büagpeaaamnena

Bu sayıdan diğer sayfalar: