7 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

7 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— ——— 7-10.936 TAN Gündelik gazete Başmuharriri Ahmet Emin Yalman Tan'ın hedefi: Haberde, fikirde, herşeyde temiz, dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi olmaya çalışmaktır. | Günün meseleleri Mz Eİ Hitler yine bağırıyor Evvelki akşam gızetemi almıs, bir köşeye çekilmiştim, Radyonun uzaklardan getirdiği güzel musikiyi liyerek okuyordum » me Betin bağırmağa başladı. Bes, alıştığımız sesti. Mitler yine ba- giriyordu. Rusya, Bolşevik, Almanya kelimeleri biribirine Karısıyor, belli ki Alman Başvekili yile Bolşevizm a- leyhindeki nutukişrından birini “ve - riyordu « il ç Gazeteme devam ediyorum. Nev - york Taymisin Berlin muhabirinden gelen bir mektup. Serlevha: “Hitler hiçin bağırıyor Tuhafıma gitti, okudum, Amerikalı muhabir, “Nu remberg'te, diyor, Mitlerin ze Bol. İt ateş püskürmesi, Rusyaya Yağa? açmak, yahut Bolşevizmi yıkmak istediğine delâlet etmez. O- nün hedefi dahildeki hoşmutsuzluğu susturmaktır. Nazi partisi ikiye ay- rılmıştır. Sosyalizme mütemayil 0- lanların sayısı günden güne artıyor.| Memleket dahilinde gıda buhranı balla hoşmutsuzluğa sürüklüyor. Bu İoşnutsuzluğun önüne geçmek i- zmn. İlde bir yaplan nümayişler, söylenen m halkın heyecanımı indir.,, hm edim, radyonun AE - mesini çevirdim ve gazeteme devam ettim. » Kimse memnun değil Bütün dünya riyakârlığa ve yalana okadar alışmış ki, kimse hakikatin söylenmesine tahammül edemiyor » Tan, haberde bitaraf ve dürüst ol- mağa çalışıyor. fakat her taraftan şükayel sesleri işiliyOrUZE Alman dostlarımız * — Canım, ne oluyorsunuz, neden Ahı ya aleyhinde neşriyat yapıyor- öle? diyorlar. Fransız dostlarımız aksi iddiada, çnlar da Fransızları! kızdıracak neşriyat yaptığımızı söy- lüyorlar Sovyet dostlarımız bizi fazla Al. man taraftarlığı yapmakla müaheze ediyorlar. Halbuki biz ne önü, ne bunu müdafaa ediyoruz. Ne de her - hangi bir devletin aleyhinde neşriyat yapıyoruz. Sadece hakikati gördüğü müz gibi vermeğe çalışıyoruz . Fakat ne yapalım, insanlar haki - kati görmeğe bir türlü alışamıyor - lar . » İngilterenin sesi çıkıyor Habeş harbindenberi, İngilterenin sesi kısılmaştı. İtalyanın yaptığı birçok emrivâ. kilere göz yumdu. Almanyanm mü- balâğalı iddialarına ses çıkarmadı. Akdenizde başgösteren tehlike kar -| sısında siikütu terelh etti, Hele Ha- beş meselesinde İngiliz niifuzunu ki- racak şartlara Tüzt oldu. Çünkü 28- Yıftı, hava kuvvetleri İleri olan hir memleket İngiliz donanmasını sas - turabilirdi , İngiltere hatasını anladı ve der - bal bütün sür'atiyle kuvvetlenmeğe karar yerdi: Donanma ve hava kuv-| Yetleri, bütün milletlerin hava kuv - — Bizim BAN BİRAZ YÜZME ÖĞRET DİYECEKTİM NE iyi OLACAKTI yaramazlar Yetlerinden üstün olacak » İ Aradan daha bir sene geçmedi. İngilterenin sesi işitilmeğe başladı: — Tayyarelerimiz o dünyanın en; kuvvetli tayyareleri olacak. | — Gemilerimiz denizlere hâkim 0- b | Cenevre tekrar ( Silâhsızlanma| konferansmı faaliyete geçirmek int: yor, Bir vakitler bu sahada Ni Milletlerin en önünde giden İngiltere, bu defa da itiraz edenlerin başında | bulunuyor : — Silâhlinma teşebbüsümüz ta - mam olmadıkça silâhsızlanmayı zi huşamayız » İngilterenin sesi yükselmeğe baş-| ransız - Suriye mua- hedesinin imzası ü- zerine Türk umumi efkâ- rının beklediği İskenderun sancağı (o muhtariyetinin gene kat'i bir şekle ikti- ran etmemiş olması, pek haklı olarak Türkleri şid- detle alâkadar etti. Ve milli şuuru günlerdenberi bu mühim dava meşgul etmiye başladı. Biz bu yazılarımızda âna vatan Türklerinin coşkun" hislerini ifade- den ziyade Sancak Türklerinin 18 yıldanberi döktükleri gözy rmı, çektikleri ıstırabı, düştükleri sefaleti, ana vatan için duydukisri yanık hasreti anlatmıya çalışmcs- gız. Gerçi bunlar kalemle anlatı- lacak şeyler deği Zira, bun - ların bir mebzesi, bir damlası da- bi ateş gibi yakıcı, tufan gibi 00- ğucudur. Fransızlar Antakyada! edi - Kânunuevvel 918, Dk Fransız askeri kuvveti bu- gün Antakyaya girdi, Fakat, An- takyaya giren bu kuvvet, ne halis Fransız, ne de müstemleke aske- riyâi. Bunlar 909 da müessif bir hâdise olarak Antakyada iğtişaşa uğrıyan ve harp içinde Musa dağm- dan kaçan ve bu itibarla Antakya Türklerine karşı müthiş bir kia Dm gigi manasile dehşet içinde kaldı. Er- meniler hafif harp malzömelerile Köprüden ve Saray caddesinden geçti, vaktile Mısırlı Toruhim Pa- şanm yaptırmış olduğu, harp için- de de tamir ve tevsi edilen kışla- yı tuttu. Şehrin muhtelif noktala- rına asker dikildi. İşgal tamam- lanmıştı. Bundan sonra Ermeni 98- kerlerinin şimarıklığı ve tecavüzü başladı. Çok kimselerin evi ve eş- yası, “Bunlar Vi ktile bizimdi!” denilerek sahiplerinin elinden alın- dı. Çok kimse hakarete uğratıldı. Bugünlerde hiçbir Türk, ırzından, canından, malından emin değildi. “Acı ve kâranlık günler ir taraftan sna vatanım uğ- radığı felâket, bir yandan il ve nefislerinin tecavü- şehirlerinin ve nefislerini ze duçar oluşu, ufuklarda henüz hiçbir ümüdin parlamadığı o acı ve karanlık günler de, Antakya Türkleri için boğucu birer kâbus hükmündeydi. ntakya Tarihine Asi nehri ve Antakyanın görünüşü Kısa Bir Bakış Bilhaaas Fransızların ilk işgal Uneweti nisralr maden br intikam cr Ermeni askerlerini haline imkân olmıyan bir muam- ma teşkil etmiştir. . Lu ilk Ermeni kıt'asını, muhtelif mleke askerleri takip etti. Şehrin üstündeki tazyik gittikçe arttı. Hele Senegal askerlerinin kadınlara ve genç çocuklara tasül- lüt ve tecavüzü günden ğaldı, Şehrin idari, kazai, beledi bileümle salâhiyeti, müstemlekeler için sureti mahsusada yetiştirilmiğ bir Fransız yüzbaşısının elindeydi. Bu yüzbaşı vaktile Fransız konso losunun kavaslığını yapmış bir alö viyi tereümen tayin ederek, halka ve köylüye akla gelmedik muame- leler yaptı. Bu arada Türk m& murlarının ve yerli ileri gelenleri" nin elleri kelepçeli olarak hapis ve teşhiri, mahpusların para mukabi" linde ıtlakı, paranın tesliminden sonrâ, O zatın tekrar karanlık zin” danlara konması gihi viknat zil redilebilir, müst seçtikleri, Bu yazıda, Sancak rl lerinin on sekiz yıldanberi döktükleri göz yaşlarını, çektikleri iztırabı, düştük- leri sefaleti okuyacaksınız. | 2 İmer el İlk kıyam nadoluda milli mücadele baş- lamış, halkta derin bir ümit ve heyecan hâsıl olmuştu. 1019 senesi sonlarına doğru Kırşehir köylerinde Fransızlara karşı ilk kı- yam hareketi başladı. Bu hareke- tin başında Asım adında bir erkâ- nıbarp zabiti bulunuyordu. Halk, bu harekete bütün mevcudiyetile #arıldı. Çok kısa bir zamân içinde ehemmiyetli bir çete kuvveti top- Yandı. Fransızlar derhal kışlayı ve şehra hâkim bir nokta olan ve Ceb- railtepesi denilen mevkii tahkim *ttiler, Tepeye muhtelif toplar da yerleştirdiler. Artık çetelerle Fran- sızlar arasında ciddi bir mücadele 'Antakyanın garp tara fından çekilmiş bir resmi başlamıştı. Çeteler birkaç (defe şehri - işgal ettiler. Bu sıfalarda nüfusunun çoğu çoluk çocuk ve ka- dından ibaret kalan Antakya muh- telif defalar bombardıman edildi. Birçok yer harap oldu, birçok in- san şehit düştü. Fakat Fransızlar da adamakillı sıkıştırıldı. Bu ilk mücadele kuvveti, bilâ- hare Kilis ve Antepte Fransızlarla çarpışan milli kuvvetlerle iltisakı temin etti, Fakat bir macerape- rest, idealsiz ve soyguncu olan Asım, kendisine milli duygularla bağlanan binlerce insanı iğfal etti. O sırada 921 tarihli Ankara itil namesinin akti, cenuba sarkan mil Ni kuvvetleri geriye çekti. Şüphe- #iz bu, ana vatan için milli bir za- ruretti. Yunanlılarla olan daha büyük davamız bunu icap ettiri » yordu. Halk şimdi, kurt inine düş- müg kuzu vaziyetindeydi. Yüzbaşı Matren ransızlar İçin o mevcudiyeti bir leke teşkil eden Matren adındaki melez bir yüzbaşının ta- gallübü işte bugünlere tesadüf e- der. Altma ve eski eserlere döy- maz bir hırs ve iştaha duyan bu adam, çete olmak ve çetelere yar- dım etmek bahanesile az hanüman söndürmemiş, az servet yutma - mıştır, Çete hareketinden sonra Fran- #ızların ilk defa Senegal kıt'aları halinde Kuseyir köylerine çıkışı, hakiki bir facia telâkki edilmeye değer. Seneğallilerin bu köylerde- ki ilk işi, köyleri sarmak, İleri ge- lenlerini zincire vurmak ve nisbet- siz miktarda mavzer İstemekti. Meselâ 100 hanelik köylerden 500 mavzer istenildiği vakidi; ya mav- zer, yahut mavzer bedeli olarak şu kadar yüz veya bin altm!.. Bunun ikisi de yoksa, o şehir, şirin köy, bir kül yığını haline gelirdi, Acı bir hatıra daha G” “© zamanın acıklı vak'ala» rmdan diğer bir misal: 9 Kânunusani 921 pazar günlü İTa hi Dedikodu | | “Karaca Değil Atlı Karınca Lâzım, İ Cihan harbinde sadrazamlık eden, JMtalyada bir Ermeni kurşunu İle şehit, düşen veziriazam Mehmet Sait Paşa, Mısır Prensi Halim Paşanin dört oğ. İ lundan ikincisidir. , Sait Paşa, 1307 kışmda bâylik bir sürek avı hazırlamağa karar verdi, Küçük biraderi ibrahim Pasaya, Rumelihisarlı Molla Beyi, İstinyenin Türk istasyöneri zabiti olan bir kol. ağasını ve beni davet etti, Kayıklarlır Yeniköyden Küçüksuya geçtik Kü - cüksuda katırlara binerek; Hekim - başı çiftliğine geldik. Hakimbaşi Gİft- liği Prens Halim Paşanın malikânesi ii. Gayet güzel paviyonları vardı. İlk geceyi Hekimbaşı çirtliğinde ikinci geceyi, Suphi Pasa zade | Beyin Boyalık köyündeki evinde £** cirdik. Hulâsa, sekiz gün stiren sü - rek avmi her gece bir köyde konak * uyarak geçirdik, Av esnasında üç yaban domufi bes de karaca vurmuştuk. Maligani im S-it Ha'im Paşarın yalısna ta Sındı. Paşa komşusu Antuan Minas Efendiye güzelce bir domuz budu hediye gönderdi. Karacaları da müs- lüman ahbaplarına dağıttı . Muayyen olan toplu akşamı Sa it Halim Paşa yalısmn büyük salo- nunda toparlandık, Minas Efendi de geldi. Yerine oturdu. Bezik masasi « nm başına geçmezderi evvel Salt Har lim Paşaya: “— Paşam, dedi, av ganaimindet hissemiz olmak üzere bir yahan do- muzu budu ihsan buyurulmuş, te“ şekkürler ederim. Lezzetle yeyip ö- | mür ve âfiyetinize dualar ettik, Fa- kat haber aldığıma göre, karacaları nefsi hümayunları için muhafaza buyurmuşsunuz! Efendilerimize ka- karaca değil, atlıkarmeca lâzımdır. Şürayı Devlette rey vermek İçin #i. | kaşınen. cebinizdeki - atlıkarıncayı çı- karır, masanın üzerine fırlatırsımız. Eğer, yerde yatarsa reyim vardır, dersiniz. Yatmazsa reyiniz yok de . mektir.” Abdurrahman Adil EREN birkaç Senegal askeri Dağ mahal- lelerinden Şirincede bazı kadmla- ra tecavüz etmek İstiyorlar. Fukat kadınların erkekleri tarafından mukabele görerek o döğülüyorlar, ellerinden silâhları da alınıyor. Bu İş hâkimi askeri denilen Matrene aksediyor. Suçun cezası basi a 150 altın, yahut 150 mermi?.. Yal. Bız o mahallenin ismi yanlış ola» rak Saha mahallesine çevrilmiş", Para, fakir olan Şirince mahallegi- min değil, şehrin merkezinde ve nisbeten zengin hissedilen Suha mahallesinden isteniliyor. Mühet 24 sant!.. Bütün şehir hevecan 1. Para derhal tedarik edi lip verilemiyor. Saha mahallesinden ve civarından halk, eşyalarını gırt- layıp başka mahöllelere göç edi- yorlar. Bir taraftan da pazarlık devam ediyor. Nihayet güç belâ, 100 altina ( uzlaşılıyor Ve mesele kapanıyor. Bu devrenin acı bilânçosu H“ bâdisesi bir baile teşmi a- den bu devrenin bilânçosu sade bu kadar değildir. Gerçi ou kadarı da ateş gibi yakıcı, tufan w işde evet, hattâ bu ka- relği, bir nebzeciği li bzeciği, bir damla. Şüphesiz ilk işgal ve mücadele günlerine tesadüf eden bu hâdise lerden hürriyet, serbesti ve mede- niyeti temsil eden Avrupalı, haki ki Fransızm haberi bile yo” Bizim bu Satırlardaki serzeni! ve İtabımız, bütün dünyanm hayır - hah olarak tanıdığı öz Pranse 2 Müteveccih değildir. Bunlar, Fran. sız şeref Ve menfaatine suikast yapan birtakım küçük ruhlu viyesiz mü ki, bun emleke memurlarıdır z ları, hiç şüphesiz bizim gibi, bizzat Fransızlar da telin etmak- ten vari Avrma.

Bu sayıdan diğer sayfalar: