5 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

E ! ğ 4 y &. 10 Omrünü de Hiç Merdi- venköyüne Gittiniz mi? Horasan'dan Atılan Taş Buraya Kadar Gelmiş, Bizans Askerinin Göztepeden — biraz ötedeki Ödünü Patlatmış Merdivenköyünü, İstanbullulardan kaç kişi bilir acaba? jlalbuki — Merdivenköyü güzel bir yerdir. Ya- zi ee ü dAdaki Bekta.şl taklreni Merdivenköylüler, yurtlarınım kuruluşu çok hakkında kat'i bir şey bilmemekle beraber, köy Meydanımı süsliyen ve çevresini on iki ada- mım güç sarabileceği on iki asırlık çınar ağaciyle köylerinin — yaşıt olduğunu söylüyorlar. Filvaki bu muazzam çınar, köyün eskiliğini gös- harabesi teriyor, köy meyd. de bu eskiliğe delâlet ediyor . Yetmiş dokuz yaşında olduğunu söyliyen, fakat bir delikanlıdan daha dinç olan köy kahvecisi Nwri, büyük- lerinden işittiği şu hikâyeyi anlat - maktadır ; Vaktiyle bu köy, bir hiristiyan kö- yü imiş, sonra Türkler gelmiş. Kö - yün adma “Çukurköy,, demişler. Da- ha sonraları Bektaşi tekkesinin şeyh- lerinden biri, köylülerin Mert ve te - Miz insanlar olduğunu görmüş, kö - — yün admı değiştirmiş “Merd - iman,, köyü demiş. Bu ad söylene söylene (Merdiven- köy) şeklini almış. Bektaşi tekkesi nasıl kurulmuş? Köydeki eski Bektaşi tekkesinin nasıl kurulduğuna gelince, Horasan- da yaşıyan kırklar heyetinin başkanı ve bu tekkenin müessisi Şahkulu, bir gece gördüğü rüya üzerine arkadaş - larınmı toplamış ve bugün de mezar ta- şının üzerinde duran taş olduğu söy- lenen yuvarlak taşı tâ Horasandan fırlatmış ,arkadaşlarına dönerek : “— Bu taş nereye düşerse tekke - mizi orada kuracağız,, demiş. Sonra Horasandan kalkmışlar, taşın düştü- ğü ve bugün tekkenin bulunduğu ye- re kadar gelmişler, tekkelerini bura- da kurmuşlar . O zaman Merdivenköyünün sakin- leri olan hıristiyanlar keyfiyeti der - hal'Bizansa habet vermişler ve Kükü- met asker yoll d dan atılıp buraya düştüğü söylenen taş - tan etrafa yayılan ateş parçaları as- kerleri korkutmuş ve geriye dönmüş- ler ve keyfiyeti hükümete bildirmiş- ler. Bizans imparatoru, bu hâdise üze- rine Horasandan gelen kırk kişiye orada yer verilmesini ve yerleştiril - melerini irade etmiş. Bu efsaneye göre tekke Merdivenköyünde, İstanbu- lun fethinden önce kurulmuştur. Mu hakkak olan şudur ki Merdivenköyü Bektaşi tekkesi, İstanbuldaki Bekta- Bİ tekkelerinin en eskisidir . Keza köylülerin anlattığı efsaneye göre, Horasandan geldikleri anlaşı - lan kırk kişinin kabirleri bilâhara bulunarak mezarlarına taşlar konul- muştur. Bu mezar taşlarmdaki isimler şun- lardır: Şahkulu, Mansur, Gözcü, Yörük, Sancaktar ve Mama Babalar... ilâ.. İyi bir divan şairi olan, bir de mat- bu divanı bulunan Mehmet Ali Ba - banın kendisi için yazdığı tarihten bir beyti aşağıya alıyorum : “Nuş idince camı mevti aşk - ile (Hilmi) dede >Güş idenler diyeler inna ileyhuraci- un,, Merdivenköyünün genel durumu Köyde beş dershaneli bir ilk mek- tep, üç kahve, dört bakkal, bir cami, iki yüz ev, yedi yüz nüfus vardır . Köy yolları kaldırımlı ise de bun- lar âdeta erimiştir. Evler ikişer, üçer katlıdır. Ayazma suyundan başka İköyün suyu yoktur. Köylüler içme Buyunu para ile alryorlar. İki ay önce köye elektrik getirtil - miştir daTlor bakan ayazma ve biraz ötedeki kilise ©aT Şahkulile beraber geldiği söyle- nen Sancaktar baba kabri da beslenen ineklerin sütü, bizim iptidat ahırlarda saf yiyecek verdi- ğimiz ineklerin südünden asla daha temiz değildir., , Köylü, Ziraat Bankasma olan boörç- larının faizi nisbeti azaltılarak öde - me müddetinin uzatılmasından do - layı çok müteşekkirdirler ve bu saye- de rahat bir nefes aldıklarını söyle- mektedirler . — Merdivenköylülerin bir de arazi derdi vardır. —Bundan on yıl önce millf emlâktan Üzuncayırda Verilen araziye Bulgurlu köylüleri tesahüp etmekte imiş. Köylüler bu meselenin hallolun - masını istiyorlar. Bir Adamı Başını Ezerek Öldürdüler (Foça) kazasının Yeniköyünde feci bir cinayet olmuştur. Araları zaten açık olan iki £ M g Wi hmet Fransız Dostluğunun Geçirdiği İmtihan LBeşı 1 incide) hedeflerinde gayelerimizin ve yolla- rımızın birleşmesi Fransaya karşı yakmlık duymamıza kâfidir . Bundan başka hepimizde şu iti - mat var: Bugüne kadar Fransa ile bizim aramızda husule gelen her ih- tilâf dostane bir surette halledilmiş- tir. İki memleketin mümessilleti ne zaman bir araya gelmişlerse biribi - rinin merammı ve duygusunu ko - layca anlamışlar ve her meselede mutlaka samimi bir anlaşmaya Vvar- ';“Slardn-. Bunun hiçbir istisnasi yok ür, » | Bizzat Antakya ve İskenderun imeselesine bakalım: Fransa hükümeti, İskenderun ve Antakyadaki Türk halkmın Suriye - den tamamile ayrı bir varlık teşkil ettiğini daha 1921 de görmüş, tasdik etmiştir. Bu halkm mukadderatma |bizim alâkamızı da kabul etmiş ve 'bizim bayrağımıza benzer hususi ve (ayrı bir milli alâmetleri olacağını, memurların Türk ekseriyetinden alı- nacağını, Türklerin kültür itibarile dil ve benliklerini muhafaza ve İnki - şaf ettirebileceklerini bize karşı ta . ahhüt etmiştir . Fransa hükümeti bu taahhüdü, tam bir hüsnüniyetle yapmıştır. Bizi aldatmak ve taahhüdü hilâfıma ha . reket etmek fikrini imza Sirasında elbette hatırma getirmemiştir. Nite. kim 1926 ve 1929 senelerinde tatbika ta dair anlaşmalar yapılırken de, bun ları kâğıt üzerinde bırakmak fikri herhalde takip edilmemiştir. İnhirafların sebebi una rağmen işler neden bu kadar bozuk gitmiştir? Ne - den bizim çok haklı şikâyetlerimizi davet edecek birtakım vaziyetler hu- süle gelmiştir! Sancak halkı niçin bu kadar yeis ve ıztırap içinde kıvranı - yor? Bunu anlamak için bir taraftan kendi muhitlerinden Uzaklaşanı Fran| sız memurunun, diğer taraftan ya - bancı bir idare altındaki Türk halkı- nın zihniyetini tahlil etmek “'âzım - dır. Prensipler de tıpkı sada gibi, ışık gibi merkezden uzaklaşınca kuvvet - lerini kaybederler. Bilhassa deniz a- şırı yerler hakkındaki telâkkiler, en güzel prensipleri tahrif etmek isti - dadını haizdir. Sancağa giden Fran- sız memuru bu tabii tesirlere kapıla- rak merkezdeki hüsnüniyetten ve Türk dostluğu prensiplerinden uzak düşmüşlerdir. kendi bağmdaki otları temizleyip Maharremin bağına atmıştır. Bun - dan dolayı çıkan kavga neticesinde Maharrem, bir sopa ile başıı ezmek suretiyle Mehmedi öldürmüştür . BORSA,. 3 TEŞRİNİEVVEL CUMARTESİ Kb'yde £ ,. taları Köyün biricik geçim vasıtası zira- attir, vaktiyle çevresi bağlarla kaplı olan Merdivenköyünde — bugün tek bir asma bile kalmamıştır. Köylüler, asri ahır yapmak iyeti karşı- sında, lâzım gelen parayı bulama - dıklarından, inek beslemekten vaz - geçmişlerdir. Köylüler bu yüzden uğradıkları zararı anlatırken diyorlar ki : “— Bu işten sermayeli inekçiler kazandı, biz kaybettik. Halka ve sıhhat namına bir fayda temin edil- medi... Çünkü, sokağa atılmış sebze arı ile Feriköyünde, asri ahırlar- 4 Paralar Alış Seatış Sterlin 626,— 626,— 1 Dolar 126,— 126,— Altın 984,— 9E6,— (*) Çekler Londra üzerine 626,— Nevyork 0.738.90 Paris 16,88,65 Cenevre 3,42,2 Brüksel 4,66,60 Florin 1,46,— Mark 1,95,58 Prag 19,32,90 Viyana 4,20,25 Stokholm 3,09,82 Madrid 7,25,25 Esham —H Iş Bank Bl— e n ü— ö “ Hamiline 10 — Anadolu 94 60 24.90 * 6 100 4l— Şirketi Hayriye 16.— Tramvay 19.— Bi Nektar 9,25 Terkos 12.55 Aslan Çimento 12,85 Merkez Bankası 91,50 Osmanlı Bankası yElN Şark Merkez Eczanesi 3,50 İstikrazlar 'Türk Borcu I 23,30 » < 21,25 " ” 21,40 Ergani A. B. C. 97,25 Istikrazı Dahili 97,50 Sivas — Erzurum 1 99,25 , 9325 Diğer taraftan Türk milleti, izzeti nefis meselelerinde çok hassas, efen di bir millettir. Sonra dünyanm her memleketinde hudut halkı, milli me- selelerde çok uyanıktır. Yabancı bir milli şuur mutlaka kuvyetlenir, Şurasımı gözönünde bulundurmak lâzımdır ki, Antakya ve İskenderun- da yabancı idare altına düşen halk, hem Türktür, hem de milli şuuru can lr bir hudut unsurudur. Bunnun için en iyi ve dürüst unsurlar, Fransız memurlarının etrafını almamışlar, vakarlı bir tavurla kenarda kalma - yı veya anavatana gelmeyi tercih et- mişlerdir. Böylece meydan menfi un- surlara, hattâ yüz elliliklere kalmış, Sancakta Suriyenin hiçbir alâkası ol- madığı halde Suriye memurları da işe karışmışlardır. bir suiniyeti olmadığı halde, Fransız- ların bize karşı taahhütlerine ve Sancak halkımın arzu ve iradesine ta mamile zıt, çok çirkin bir vaziyet inkişaf etmiştir. Taahhütler ve prensipler B ugünün davası bu vaziyetin mev cut taahhütler ve makul pren- sipler dairesinde tasfiyeye uğramasın dan ibarettir. Fransızları dürüst ve mantığı kuvvetli bir millet diye tanı- rız. Ortadaki dava, o kadar sade ve aşikârdır ki müzakereye oturunca ha- kikate varmak güç olamaz. Kendi öz topraklarmda istiklâline çok sevindiğimiz komşumuz Suriye- nin Sancak meselesinde hiçbir alâkası olamaz. Nitekim Fransa, dil birliği - ne rağ Lübnan lesinde bile alâkası olmamasmı istemiş ve arzu- sunu derhal kabul ettirmiştir. Fran- sa Lübnanm yaşaması için yüz bin - |lerce Suriyeli Arabın Lübnan hükü- PN d e lll Üedklidi'z Be TAN 30,000,000 Edvard ingiltere Kralı Hak Kazanmış | Kral sekizinci Edvardın pulu Geçenlerde Kral Sekizinci Edvard ile İngiliz Edvard arasında çok ga- rip bir ihtilâf olmuştur. Sekizinci Edvardın resmile İngil - terede yeni bir pul çıkacaktı. Bunun için müsabaka ile türlü türlü resim- ler yaptırılmıştır. Bunlardan bir ta- nesini Posta Nazırı hiç beğenmemiş, müsabakanım haricinde bırakmıştır. Bu resimde Kralım yandan çekilmiş bir resmi, bir köşede bir taç, karşı köşede pulun fiyatı, aşağıda da in- gilizce posta kelimesi... Ne çerçeve, ne tezyinat, ne de pulun İngiltereye ait olduğuna dair sSarahat... Posta idaresinin ölçülerine göre hiç te pula benzemiyordu. Aksiliğe bakın ki Kral Edvard bütün pula benzeyen eski usul resimleri reddet- miş ve bu yeni pul üzerinde karar kılmıştır. Nihayet posta idaresi, ister iste - mez pulu satılığa çıkarmıştır. Fakat kendisince şöyle düşünmüştür: “Bu garip pulu halk beğenmiyecek, ten- kitlerini Krala kadar duyuracak., Bu- nun üzerine bu pulları iptal ederiz. Adamakıllı, eski bildiğimiz gibi bir “pul bastırırız.,, Halbuki iş posta idaresinin zan- nettiği gibi olmamıştır. Halk zevk hususunda tamamile Kralla birlik olmuştur. Pulların nümuneleri gö- rülür görülmez halk bunü çok be - ğenmiş, posta gişelerine hücum ede- rek hatıra diye birkaç gün içinde o- tuz milyon pul almıştır. Böylece Kral hak kazanmış, posta idaresinin halktaki yeni zevk ölçü - lerini anlamadığı meydana çıkmış, ayni zamanda posta idaresi muka - bilinde hiçbir hizmet görmeden pul satışı yüzünden bizim paramızla 90_0ı000 lira kıymetinde varidat te - min etmiştir. âlemle karşı karşıya olan unsurlarda Böyle Fransanın hiç şüphesiz hîçı Antakya Bütün Ren —— 5-10.126 £ -— gile Türktür ; LBaşı 1 incide) Em, istiklâl teriyle yoğurulmuş koku- sudur. Antakya, buna kavuşamadığı İçin sert ve hırçındır. Asabidir. Onun için ayaktadır. Onun için her tarafi kabarmış, her tarafı direlmiş ve ser- telmiştir. * Antakyayı geniş bir nehir sular, bu nehir Asi nehirdir. Buralarda her nehir şimalden cenuba aktığı halde bu âsi nehir taliine isyan tetmiş ve cenuptan şimale akmıştır. Burada insanların Antakyanın bah tma yaptığı suikastlar yetişmiyor - muş gibi, bu Asi nehir de sert bir darbe ile yalın kılıç halinde Antak- yeyi ikiye böler ve sonra yaptığına pişman olmuş gibi titreye titreye ge- ri dönerek Akdenîzişı engin şefkatine iltica eder. Asi nehir, bazan coşar, dağa çıkan âsinin aksine dağdan iner. Etrafı ba- sar. Şehirde yatakları vardır. Dağdan oluklar bu yataklara akar, Fakat An- takya, heyecanı kadar bol sularını da zaptetmesini bilmiştir. Dağın, büyük su — bentleri —vardır. Bu bentler Asiye katılarak suların ihtilâline mâ- ni olur. Önünü keser, jandarmalık e- der, Onu zabıt ve rabıt altına alarak karakola götürür !. Bursı boğazdır. Bu boğaz suları şehrin içine serinlik akıtır. İsmi De- mirkapıdır. Bu Demirkapı düşman işgaline karşı asırlarca şehri koru - duktan sonra şimdi de su istilâsma karşı karakoldur . İşte Asi nehir bu kapıdan umduğu rızkı bulamadığı için boynunu büker eski deliliğini kaybeder ve biraz us- lulaşarak geri kıvrilir . Siz o Asinin harita üzerinde dire- len çıngıraklı yılan gibi manzarasına kulak asmayım. Burada tam bu ge- hirden biraz ötede o dağları aşan, be- li, yeryer köprüden kuşaklı eşkiya, derhal bir kuzu olur ve şehrin önün- de serin ,yeşil ova halısınıı kenarla- rında. sevimli kuzuları besler. Bu âsi nehir kimleri, neleri görme- miştir! Romalılardan evvelki devir- lerden tut ta, Hititlerden zamanımıza kadar birçok medeniyetler bunun ü- zerinde köprü kurmuşlardır. Fakat hatırlayın ki bu köprülere kulak as- mayıp attığı terli bacaklarını köprü gibi kullanan hükümdarlar da bura- dan gelip geçmişlerdir. Yavuz Selim Mısır seferine gider: ken kendisine bu köprülerden yol gös terenlere: Minnet ile koklama gül al eline suseni Geçme namert köprüsünden ko aparı sın su senil Diye beyaz atını basıp, geçmiştir! Bu mıntakayı sonradan kanlarile sulayan Ehli Salip evvelce bu nehir- de atlarımı sulamışlardır. — Hititler, Romalılar, Araplar, Türkler, yine A- raplar bDu köprüden gelip geçmiş - lerdir. Fransızlar da ve tekarr A- raplar da yine bu köprüyü atlıya - caklar ve nihayet onu hakiki sahibi olan Türkiyeye bırakmağa mecbur olacaklardır. Burasmı vaktile imhaya gelen 600 bin kişilik Ehli Salip ordsunun, yu- karıda Amik gölüne saplanan Kova- si nehri civarında bıiraktıkları kemik- ler buraya Türklerin nasıl yüksek ve kudsi bir taassupla bağlı oldukları - na bir delildir. Ey yolcu, eğer günün birinde yo- lun Antakya ve İskenderun şosesine düşerse bunları görürsün! Bu şose üzerinde demir köprü vardır. Tepem: si bir yerdir burası, Burada sularım ve rüzgârlarım keskin — usturalarile tıraş ettiği topraklar göreceksin. Bu topraklarda yüce medeniyetleri ha- rap etmek için kılıcma sarılmış bir put ordusunun, topraklar tarafından bile hilâl şeklinde yoğurulan kurü kafalarını göreceksin! İşte bu kuru kafaları bile Türkleş tiren diyarda her şey her renk Türk tür. Ankaranın Keçiöreni gibi bura « da da Karaca örenler vardır. Akoluk lar vardır, Güzelceler vardır, Büyük dereler vardır. Kırık hanlar — vardır. Kırık hanlar vardır. Kesecikler ve a“ kıllılar, Çakıllı kozlar, kiz tepeler Dü gğirmendereler vardır. Bu sancakta her uğrayacağın köy, her nefes alacağın durak, her kasa « ba her kaza Türktür. Bu sancak bi zim sancağımızın sancağıdır. - J Burada Türk olmıyan yegâne şey Gâvur'dağlarıdır. Siyaset gibi tabiat te bu güzel ve şirin Türk sancağının içine âsi nehirle iktifa etmiyerek bif de Mertler dağı dikmiştir. Fakat bü zavallı dağın yalnız adı çirkindir. Yoksa kendisi etrafmdaki binlerci yıllık Türk medeniyetinin ezeli ve &* bedi şahididir. | “TAN,, Muhabiri Nafıa Vekili Ile Konuştu (Başı 1 incide) 7 TAN ABONE VE ILAN ŞARTLARI Türkiye Dışan için için Biraylık , « » » 150 —- İNi esri ele b Üai W G KA AAA A Z SA | ASN V eli — AŞ ç Nn M — İNân tçin Nâncılık Şirketlerine mt acaat edilmelidir Ücük ilânlar doğrudan doğruy: 'daremizce almabilir. K d ilânların $ satırlığı bir efalık 30 kuruştur. $ satırdan far lası icin satır başma 5 kuruş almır detadan — fazla için yekündar ğ 10 kuruş indirilir. Tİnö gecmir nülehalar $ kurustur metine tâbi olmasmı da münasip görmüştür. Suriye murahhasları Pa- riste bu davayı ileri sürmek isteyin- ce Fransa hükümetinin bu bahsi mü nakaşaya razı olmadığı kat'i bir li- sanla kendilerine bildirilmiştir. Bu vaziyet, Sancak işi için iyi bir örnektir. Müallaktaki meseleler, Tür- kiye ile Fransa arasmda, bu örneğe göre ve Fransanın imzası altındaki mukaveleler dairesinde halledilmeli- dir ve hiç şüphesiz edilecektir. Antakya ve İskenderun halkınm teessürünü çok yakmdan duyuyoruz, sabırsızlık içinde beklediğini de bili- riz. Bununla beraber oradaki kardeş lerimiz vakitsiz bir heyecana kapıl - mamalt ve dertlerinin devasını an - cak Türkiye ile Fransa arasımdaki müzakerelerden ve anlaşmadan bek- lemelidirler, deres suyu Islâh ameliyatmı ve Ay- dın hattı Üzerindeki Aziziye tüne- linin inşasını görmekle iktifa edece - 'ğim,.sonra Ankaraya döneceğim. İzmirin Konak - Alsancak tramva- yının inşasma kat'i bir istikamet ver- mek mecburiyetindeyim, Bunun i - çin belediyenin ve vilâyetin — noktai nazarları alınmıştır. Ankarada ica- batına teşebhüs edeceğim. Şayet şir- ketle anlaşılamazsa, devlet demiryol- ları idaresine de bu işleri yaptırmak mümkündür. İzmir otomatik telefo- nu için şirketle olan pazarlığımız iyi bir şekil almıştır. Mesele Vekiller He yetine arzolunmak üzeredir. 'Telefon işi İzmir harici vilâyetler arası posta, telgraf ve telefon idare- sinde olduğuna göre, İzmir dahilinde de ayni elden idare olunması zaruri gibidir. ŞARK DEMİRYOLLARI Önümüzdeki aylar içinde bu iki i- şin kat'i bir neticeye varacağına in- tizar edilebilir. Şark demiryollarının iki ay evvel yaptığı umumi hissedar- lar içtimamda hattın işletme İmtiya- zını Türkiye hükümetine terketmeye karar verdiği ve muralhaslarını ta- yin ettiğini hatırlarsınız. Bu karar üzerine birinciteşrinin 19 unda mu - rahhaslarının Ankarada — bulunması lüzumunun ve müzakereye başlanma- sının mümkün olacağını kendilerine tebliğ ettik, Ben de o tarihten daha evvel Ankarada bulunacağım. Bu i- şin hazırlığı için Ankarada Nafia Ve- kâletinin bir komisyonu çalışmakta- dır. Müzakeremizin kat'i bir netice- ye varacağından kat'iyyen eminim. HAVA YOLLARI Ahmet Emin YALMAN | Hava yolları seferlerinin İzmire doğru başlaması hususunda acele et mek istemiyoruz. Çünkü İzmirin yef ni tayyare meydanı henüz hazırlan mış değildir. Hava postalarınm meni leketin muhtelif istikametlerinde i$ lemesi mukarrerdir. On ikişer kişi lik dörder motörlü ve ayni tipten İi tayyarenin daha alınmasına teşebb edilmiştir. Önümüzdeki sene de birkaç ta; re daha almacaktır. ŞİMENDÜFER Burdura kadar olan yeni hattın y4 pıldığı ve işlemeye açıldığı ma!ün! dur. Cumhuriyet bayramı akabind Meclisin tatilinden istifade edere€ Başbakanın bu kısmın törenini bizz yapması mukarrerdir. Tabii ben & beraberinde bulunacağım. Başbak$ nn bugünlerde İzmire doğru harek ettiği haberinin doğru olmadığını zal nediyorum. KADIKÖY SU ŞİRKETİ Kadıköy su şirketinin dahi satın lmması için bu ay içinde pazarlğ başlamak üzereyiz. RADYO İSTASYONU Ankarada Altı yüz, yedi yüz liralık radyo istasyonunun tesisi plâ ları yapıldı. Ve Vekiller Heyetin kararı alındı. Hazırlık müamelesi tamam olm tur. İzmirde bir deniz garı inşası iÇ tetkikata devam edilmektedir. Nakliyat ve tarifeler normal halde devam etmektedir.., İZMİRDE ZİYAFET Bu akşam ve dün Nafia Vekili li Çetin Kaya'ya Fuar gazinosun” 40 kişilik bir ziyafet verilmiştir. kilin birkaç gün daha burada kalat” ği zannolunuyor.

Bu sayıdan diğer sayfalar: