3.10. 936 —. — Yazan ; Kadircan Kaftı — Genç Kız, Hasanın Gözleri ile , Karşılaşınca, Bakışını Başka Tarafa Çevirmişti » Niçin? — Danimarkanm büyük Kralı dör düncü Kristiyan adına İzlânda vali- si Holger Rozenkrans'ın emiri vardır. Hancınım cevap vermesine vakit bırakmadan İki askere işaret etti, AS kerler onun kollarma girdiler ve 88$ tan ayrıldıler. Muhakemeden önce herhangi bi- risinin maznunla görüşmesi Yasak değilse de böyle kol kola yürümesi, başbaşa kalması yasaktı. Fakat dün yali, Susnoudan bunları esirgemedi. ği halde bugün izin vermiyordu Soenoun canı sıkıldı. Hakonun söylediklerini hatırladı ve ilk defa 0- larak ümitleri biraz #arsıldı. O da halkin arasına katılarak şe - birden çikti. Hasan meydan Vardığı zaman ©- rada herkes ve hergeyi hazır buldu. Mahkemenin Yapılacağı yer top - ruktan en az İKİ kulaç yüksekti ve sekiz ön bâsamak merdivenle yuka- Fı çıkılıyordu. Buranın etrafını kırk kadar şsker ve çarçabuk silâhlandı- rılmış'olan yüz kadar milis sarmış - tı. Bunların gerisinde memedeki ço- cuktan başlıyarak doksan, YÜZ yaşın dâki ihtiyarlara kadar kadın, erkek ve çocuk toplanmıştı. Hepsi de çi - menler veya taşların üstüne otur -| muşlardı, “Dertli Hasan görünür görünmez kalktılar. Merakla bakarak biribirle rine gösteriyorlar; çocuklara da gös terebilmek için onları omuzlarında veya ellerinde yükseltiyorlardı. Hasan bu kalabalığa aldırmıyordu. Hâkimle valinin oturdukları yere baktı, Orada oturmuş olan şahitlerin arasında birdenbire gözleri durdu. Estrit te oradaydı ve Türk delikan- lısma bakan gözlerinde, en küçük bir sevgi bulmak şöyle dursun, bir kin olunur Gehç kız Hasanm gözlerile karşı. laşmca bir saniye o güzel kaşlarmı gatarak bakmış, sonra hemen başmı başka tarafa çevirmişti. Hasan derin derin nefes aldı. Merdivenleri yavaş yavaş çıktı, En #ri ve kuvvetillerinden dört asker de ondan bir an ayrılmamışlardı. Hâkim Ditlef ortada ve büyük bir koltukta oturuyordu. Solunda ve &a- ğında iki ihtiyar vardı. Daha Solda ve kenarda vali bulunuyordu. Ha - konla yedi arkadaşı ve Estrit şahit olarak alınmışlardı. Biraz sonra hâ- kim şahitlere bakmış ve: — Hancı Suencu da gelsin! I Demişti, O da merğivenden çıkarak Hako. nun yanma geçti, Gerek hâkim ve gerek âzalarla va. Ni arkslarına uzun ve siyah pelerin. lerini almışlar, önlerini gümtüş toka. larla tutturmuşlardı. Hepsinin de sa rı ve beyaz renkte uzun saçlar! birer gümüş çemberle, birer taç gibi, ku- laklarmın ardıma ve arkalarına top - Janacak şekilde tutturulmuştu. Bir boru çaldı ve muhakemenin başlıyacağı her tarafa haber veril - miş oldu. f Bütün sesler kesildi ve herkes ay- ni yere bakmays başladı. Hâkim Dertli Hasana nereli oldu- Kuru, anasının babasının adını sor- du, Her şeyi doğru söyliyeceğine da- ir el basmak üzere ona bir kitap u- sattılar. Kitaba baktı ve içindeki ya. 1 el basarım » Herkes biribirine baktı. Anlaşılan #imalin buz denizindeki bu uzak 2 danın en okumuş adamları bile Türk lefin hangi dinde olduklarmı bilmi - yorladı. Vali Holger Rozenkrans kalktı ve bâkimle âzalara dönerek anlattı: — Bunlar hristiyan değillerdir. Odfuhammet) adında bir puta tapar lar, “Kur'an,, dediği de o put hakkım- da yazılmış bir kitap olacak. Hâkim: — Şimdi ne yapacağız? (Kur'an)ı Berede bulacağız? Diye sordu. — Onu bulamayız. Namusu üze - | Pine yemin etsin, yeter... Zaten ben her şeyi söylemeden öğrendim. Yeni bir şey söyliyecek değildir. Vali bütün Bözlerini büyük bir i- panç ve gururla söylemişti. Halbuki onun müslümanlık hakkmdaki saç - ma sapan bilgisi ancak gülünmeye hattâ acınmaya lâyıktı. Bununla be- raber o zamanlarda işin doğrusunu bilene Avrupada on binde bir tesa - düf etmek bile mümkün değildi. Tercümanlığı yapan kaptan Gut - lavzen Hasana hâkimin arzusunu sö leyince şu cevabi aldı. — Anladık. Söz veriyorum işte. Yal nız bu heriflere söyle de çabuk bitir sin. Beni burada maymun gibi saa lerce bekletmesinler. Hem bir is - kemle versinler. Benim onlardan 2- şağı kalan nerem var ki, ayakta tu- tarlar. Tercüman hâkime söyledi. Sonra Hasana döndü: — Maztunların ayakta durmaları âdettir, diyor. — Böyle âdetler bana vız Ben bulamaz mıyım sanki?.. Dertli Hasan bir anda yerinden fırladı. Başta vali olduğu halde hepsi birden korku ile doğruldular. As - kerler silâha davrandılar. Halk ara - sında bağrışmalar ve bir dalgalan- ma oldu. Fakat bu telâş ve korkunun boş olduğunu anlamakta gecikme - diler. Çünkü Dertli Hasan iki sani- ye İçinde şahitlerden kendisine en yakın olanm kolundan tutup kaldır- miş, altındaki İskemleyi alarak eski yerine dönmüştü. Etrafını gülerek süzdü. Iskemleye oturdu ve: — Haydi.. Çabuk sorun ne sora - caksanız? Madem ki söz verdim, ka- gacak değilim. Korkmayın! Dedi. Kalabalık yatıştı. Estrt diğerlerinden daha cok korkmuş ve yerinden fırlamıştı. Ne- redeyse kendisini iki kulaç yüksek - likten aşağı atacaktı. Fakat Hasanın bu hareketini ve söylediği son sözle ri öğrenince hattâ onu beğenmekten kendini alamamıştı. Halkım yüzünde ayni duygunun izleri okunuyordu. Vali korktuğunu belli etmemek İ- çin öksürmüş, hâkimle âzalar da, bel W olacak derecede kızarmışlardı Hâkim, Hasanın orzusuna uymak ve işi çabuk tutmak için şahitlere çabuk çabuk yemin ettirdi. Hâkim, aklınca Hasana hiçbir in- kâr kapısı bırakmamış olmak için sorgularma şahitlerden başlamıştı. Estride sordu; — Bu adamı tanir mısmız? Kim- dir? Nerden tanırsınız ? Bir suçu var mı? gelir. dığı zaman yakalandığımız İngiliz korsan gemisinde İken karşılaştık. Türktür. Onun Hasan olduğunu son- radan öğrendim. Bana gardiyanlık etti. Suçunu gözümle görmedim, fa- kat madem ki, bir korsandır, elbet bir fenalık yapmıştır. — Güzel. Oturunuz... Şimdi sira Hakona gelmişti. Bu iyi kalpli adam heyecanlı bir sesle Türk delikanlısı methetti, Yaptığı kahramanlığı anlattı. Hâkim sorgularına devam etti. (Arkası var) TAN ABONE VE ILAN ŞARTLARI Türkiye Dan için İlin için Dünciik Şirketlerine m0 cacast edilmelidir. lelahik 30 kuruştur. $ satırdan far tas İçin este başma $ irarsş elıne Bir defadan fazla için ovekündar * 10 kuruş İndirilir. Günü gecmis ofiahalar $ kuruştor ! — Tanıyorum. Anskar beni kaçır| istanbulda Kaç Yerde Nara Atılır ? Bir Suçlu, “ Yalnız Karaköyde ve Balıkpazarında.. ,, Diyor Suçlu Hayrettin. mahkemede sorgulara cevap veriyor Yeni meşhut suçlar kanunu iki gündenberi mer'iyete geçmiş bulunu- yor. Kanunun dün saat on dokuza kadar hükme bağladığı suçluların sayısı 18 dir. Bunisrdan beşi evvelki güne aittir. On üçü dedün #sat yediye kadar üç yeni mahkemede ve- rilmiştir. Meşhut suçlar müddelu- mumilerinin ve mahkemelerin dün- kü mesai blânçoları şöyledir: Dün Beyoğlu meşhut suçlar sulh ceza müddelumumiliğine on Üç dava gelmiştir. Müğddelumumi bunlardan beşint mahkemeye vermiştir. Bunlar dan birisi sarhoşluktur B#uçlu oObeş gün hefif hapse mahküm olm; İkincisi bir yaralama ve bıçak çekme hâdisesidir. Mahkeme bir ay beş gün bapis ve tevkif kararı vermiştir. Ü- çüneüsü döğüşme suçudur. Her iki taraf ta yirmişer gün hapse mah - küm olmuşlardır. Karar ti edilmiş İtir. Bir sarhoşluk suçlusu da berae! kararı almiştir. hakkında kısmen şahsi davaya taal- lük ettiği için âmme menfaati görül. memiş, kismen de sübut delileri ol» madığı için takip edilmemesine karar on İstanbul o Müddeiumumiliğinde İstanbul meşhut suçlar müddeli- mumiliğine dün saat 17 ve kadar 19 iş gelmiştir. Bunlardan beşi dördün- cü asliye ceza mahkemesine, Üçü Sultanahmet sulh üçüncü ceza mah- kemesine verilmiş ve hükme bağlan” mıştır. Geri kalanlardan bir kısmi şahsi dava yoluyla takip edilmek Ü- zere kâğıtları saklanmış ve bazılari a yeni kanunun cercevesine #irme- için umumi tulmuşlardır. Asliye dördüncü cezâ mahkemesi ne verilen davalardan birisi dövme- dir, Suçlusu beş gün hapis ve 26 dire ağır para cezasına mahküm olmuş- tur, Birisi mahkemede davasından vazgeçmiş, üçüncüsü vazife halinde memurâ hakaretten bir ay beş gün hapis ve tevkif kararile neticelenmiş tir. Dördüncü suçlu emniyeti sulisti- İ malden on gün hapse mahküm ol- muştür. Beşincisi de bir memura ha- karetten bir ay hapis cezası almış" | tar. Bir ihtiyarın muhakemesi İstanbul üçüncü sulh ceza mahke- mesi de Üç hapis ve tevkif karari vermiştir. Hüküm giyen suçlulardan birisi kolağası Hasan Ağa Zade Hari Hayrettindir. Hacı Hayrettin 55 yaş Jarmda sakallı bir adamdır. Sarhoş olarak rezalet çıkardığı iddiasile mahkemeye verilmiştir. Hacı Hay rettin, Mahkemede hâkim Osman Tevhidin Suallerini soğuk kanlılıkla göyle karşılıyarak şu cevapları ver” miştir: İvan yahut hayatın acılarmı şarapla ve ispirto ile unutmak istiyen bir a- | damım, Hergün zevalden gece yarr sma kadar mütemadiyen içerim. Dün de mideme yedi şişe rakı boşalttım. | Ondan sonra Beyazıt meydanma ha- va almaya çıktım. Bir çocuk (beni kızdırdı, rahatımı kaçırdı. Onu kova» ladım. Bu â8 suçsa cezarna razıyım.,, Polisin ve şahitlerin ifadelerine gö re hâdise şöyle olmuştur: Hacı Hayrettin kafayı tütsüledik- ten sonra saat 20 de sallanarak Be yazıt meydanma çıkmış. Şu direk be nim şu direk senin. : Sendeliyerek «İtarafmdan kontrol ediliyor. Geri kalan dokuz iş| Ben hayatta içmekten zevk 8-| Troçkiye Karşı Suikast Hazırlanmış Norveç Hükümeti Eski Bolşevik Liderini Ehem- miyetle Muhafaza Ediyor Londra, 2 (Radyo - Tan) — Nor. veçte Oslo'dan buraya bildiriliyor: Faki Bolşevik lideri Troçki bugün Norveşte en siki muhafaza altında olan zattir. Norveç hükümeti yirmi ka dar silâhlı Muhafızı, Troçkiyi gözetle- meye memur etmiştir. Kendisi serbest yaşamak İçin hükümet tarafından tek Hf olunan şartları kabul etmediği için yirmi beş kilometre kadar me safede olan bir çiftliğe sürülmüş bu- lunuyor. Muhafızlar, çiftliği geceli gündüzlü nezaret altmda tutmakta- dırlar. Çiftliğe yüz metre kadar yaklaşan- lar durdurularak isticvap edilmekte ancak hüviyetleri hakkında kana - at hâsıl olduktan sonra bırakıl - maktadırlar. Umumi kanaata göre, Norveç hükümeti Troçkinin hayatma karşı bir sulkasdin vukuundan endi- şe ediyor. Troçkinin bulunduğu yer Ostarboz istihkâmlarma yakmdır ve burası tayyare taarruzlarma (karşi takviye edilmiş bir yerdir. Şayet Troçkinin vücudunu kaldırmak için bir tayyare dahi gönderilecek olursa bu müstahkem mevki Troçkiyi müda- faa edecekti! “ Norveç hükümetinden husust mü - saade almadan Troçkiyi görmek im - künsızdır. Gazeteciler kendisiyle gö- rüşmekten menedilmiştir. Mektupla- rı sansür edilmekte ve ihtilâl yazıları yazmaktan menolunmaktadır. Bu - nunls beraber Troçki, vaktinin en büyük kısmını yazı yazmakla geçi- riyor. Ve yazıları muhafızlarının biri Troçki İtelefon kullanmaktan da mahrım e- dildiği için hariçle bütün alâkaları kesilmiştir. (© Askerlik işleri Şubeye davet Kadıköy Askerlik Şubesinden: Teşrin 936 celbinde umumiyetle sağlam bir buçuk senelik amıflar - dan 316 - 327 doğumlular; iki sene- liklerden 316 - 330 doğumlular; jan- darma ve gümrük sınıflarından 316- 331 dahil doğumlular sevkedilecek- tir. Bir buçuk ve iki seneliklerin sevk günü 21 Birinciteşrin 936 olduğuna göre bedel vereceklerin bedelleri 20 Birinciteşrin 936 akşamma kadar kabul edilir, Jandarma ve gümrük smıflarının sevk günü 20 Birinciteşrin 936 olup bunlarm bedelleri de 19 Biriciteşrin 938 akşamına kadar kabul edilir, Bu ilâna göre sevka tâbi olan şu- bemize mensup yerli ve yabancılarm şimdiden mlracaatla kayıtlarmı yap- trmaları gerektir. —— —————— ilerliyormuş. Bir çocuk elektrik di- reklerine taş vurarak oynuyormuş. Direğin çıkardığı ses Hacı Hayret - tinin keyfini bozmuş. Çocuğu kova- lamak istemiş. Çocuk başka bir dire- ğin arkasma saklanmış ve, yine elin- deki taşla vurmaya başlamış. Hacı Hayrettin ortada dört dönerek ve yı. kılarak çocağu ararken arkadan ge len tramvayın vatmanı çanı çalmaya başlamış. Hyrettin bunuda çocuk yapıyor sanmış ve hemen elindeki taşı tramvaya atmış ve camları kır. miştır. Bu sırada polis kendisini ya- kalamıştır. Hâkim Hacı Hayrettini a gün hafif hapise mahküm etmiş. ir, , Bu da başka türlüsü Hükim Osman Tevhit, ikinci kara- TM! da yine bir sarhoş hakkında ver- miştir, Ahmet adlı bu suçlu, iki şişe İrakı içtikten sonra Beyazıt meyda- Inma çıkarak nâra atmaktan suçlu- dur. Ahmet hâkimin suallerine şöyle cevap vermiştir: İ “— Hemşirem öldü. Teessürüm. den “Allah,, diye bağırdım... İ “— Sen her yerde böyle bağırır misin ?., “— Evet İstanbulda iki yerde Ka- raköyde ve Balıkpazarında bağırılır. | Oralar bizim gibilerin yeridir.,, “— Ya, demek her bülbül Yuvasında öter öyle mi?,, “— Öyle ya, Bay hâkim, her bo- Toz kendi çöplüğünde öter. Biz de ©- der bağırırız. Beyazıtta bağırma Hikim, Ahmedi beş gün hafif ha- İpise mahküm etmiştir, kendi Yazan: Stephan ZWEIG Hepsinin keyfi kaçmıştı. Ortada müş, etrafı karanlık sarmıştı, Meç. hul bir semte doğru muhafızsız ve yalnız gitmek, ne dereceye kadar doğruydu? Fakat artık ne geri dö- nebilirlerdi, ne de durabilirlerdi. İlerlemek lâzımdı. Kraliçe hepsine cesaret ve kuvvet vermiye çalışıyor. du. (Burada asker bulamadıksa bi. raz sonra muhakkak bizi beklerler) diyordu. İki saat daha yürüdüler, Bu iki saat bütün bir günden daha uzun sürdü. Fakat bir İstasiyondan sonra da yine asker bulamadılar Akşama kadar bekliyen süvariler pi hayet sabırsızlanmışlar ve bir mey. haneye dolarak içmiye" başlamışlar, Kafaları tüssüledikten sonra O ka. dar gürültü etmişler ki köy halkı ayaklanmış, zabitleri bu hali görün. ce onları köy haricine götürüp yol üzerinde bekletmeyi daha muvafık bulmuştu , Biraz sonra ayni köye seki mükellef bir araba da gelince k büsbütün hayrete düştü. Evvelâ kö. ye hücum eden #skerler, sonra süs- lü elbiseli seyislerle bu İki büyük ara- ba göze çarpmıştı. Kumandan bu in sanlara nekadar itibar gösteriyordu. Yalnız itibar da değil, halinden âde- ta onlara son derecede hürmet etti- ği belli idi. Konuşurken şapkasını hep elinde tutuyordu. Oradaki ihti - lâlci reislerden birisi büt bu te- ferrüata dikkat etmişti. Bu arabada- kiler mutlaka hicret eden asillerdir. Onları yakalamak herhalde faydalı olacaktı. Yavaşça arabalara ya tı. İçeridekilerin halini daha yakın- dan tetkik etti, Araba yoluna yavaş yavaş devam ediyordu. Fakat durduğu köyden ha- reket eder etmez havadis etrafa he- men yayılmıştı. İçindekilerin kral ve ailesi olduğuna artık şüphe kalmamış tı. Herkes galeyan içindeydi Bunu far keder kumandan tehlikenin önünü almak için hemen arabanın arkasın dan birkaç asker koşturmak istedi. Fakat halk buna mâni oldu. Asker- ler de halka uyarak yola çıkmadı - lar. Bütün bu kargaşalıktan İstifade eden bir tek insan oldu. Oda biran atı evvel şüphelenen ihtilâlci Drunettir, Hemen atına binerek kestirme yol - Isrdan arabanın önline çıkmak üze re yola çıktı. Ağır ve yüklü arabaya yetişmek bir mahir süvari için mü- him bir iş değildi. Nitekim araba Va renres'te vasıl olmadan o yetişti. E- ger hakikaten içindekilerin kral ve ailesi olduğunu anlarsa, ne büyük bir muvaffakiyet elde etmiş olacak ti. İşte bu defada bir tek insanın bir hareketi bütün bir tarihi değiş - tirmeye kâfi gelmişti. Ağır araba hâlâ yoluna devam edi yordu. Yirmi dört saatlik sıcak ve yorucu bir seyahatten sonra hepsi pek yorgun idiler. Çocuklar müte - madiyen uyuyorlardı. Kral ve Krali- çe konuşmadan oturuyorlardı. Bir sa at, hattâ yarım saat sonra artık teh like kalmıyacaktı. Varennes'te mu- hafız kuvvetleri onları bekliyordu. Fakat oraya yaklaşırken kendileri- ni bekliyecek olan zabit ve atları yol üzerinde bulmadılar.Hayret İçinde MARI ANTU ROMONL VANET., nl Çeviren: Res A.B. yaryay Araba Yola Çıkar Çıkmaz Havadis Etrafa Yayılıvermişti muza mâni olmayınız) diyordu, bir gayritabillik vardı. Akşam ol.| Yakat coşkun gebslik bu sözlere ehemmiyet vermiyordi- Hepsini zor. İla arabadan holnerei e adaki yegü. ne otele kadar GÖLÜ". Kaderin garip bir cilvesi olarak Otelin ismi de (şanlı hükümdar) idi Orada gehrin belediY€ "Sisi pası. portları İstedi. Belediye. Peiaj Ayni zamanda bakkal idi. SS kalben merbut olduğu için karsi İşe gi, meyi ve başma beli getieyi istemiyordu. Pasaporllari Tüyep, ettikten sonra (yolundadı") diye pi, hüküm yerdi, Ona kalsi kr# Ve gi , lesi yoluna devam edip Ku'tulaçaı, ti. Fakat ihtilâlei Drovct “Sar, (Ben bunların kraj ve ailesi Olduğu inim. Eğer kaçmalarma mü , ederseniz vatan b3inİ sâYılır #tnız), diye gürültü ediyordu. Bası düşünceli bakkal için bu tebdik korkunç bir şey idi. Ne şaşırmıştı. Drovet yütün 56 ayaklandırdı, Ve arabanın etrafı Dek . i|na topladı. İçimdekilerin kımıldan na, Ya taKatleri kalmamıştı. Belediye Tex İsi vaziyeti kurtarmak ve vakit kaş zanmak için şu teklifte bulundu. © ahat etmek için gece müsait değil” » Atlar, yorgun insanlar uykusvZ du. Geceyi kendi evinde geçirmeli" ni seyyahlardan rica etti. - Bu Suretle ertesi sabaha Kağar onlürr orada muhafaza etmek ve V8- ziyet anlaşıldıktan sonra birakmak istiyordu. Bu suretle o mesuliyetter kurtulacaktı. Kralm çok canı sikik muştı. Fakat bu daveti reddedemiyo du. Şüpheleri büsbütün kuvvetlendir mekten korkuyordu. Gece vakti mu hafız askerlerin yetişeceğini ve on * ları oradan kurtaracağını tahmin edi yordu ve ümidini kesmiyordu. Bir saate kadar Chorseul malyeti ile muhakkak oraya vasıl olmalı idi, On altıncı Lüi bunu kuvvetle Ümit e iyordu. Arabadan inerek belediye relsinin evine girer girmez ilk iş bir parça peynir ekmekle bir şişe şarap istemek oldu. CArkası var) BORSA Z TEŞKİNİEVVEL PERŞEMBE Patalar eril is, Cenevre Brüksel Florin Mark Prag Viyana Stokholm Madrid Esham İş Bankası Aradolü N Hamiline “ 60 Se 100 kaldılar, Gönderdikleri dirayetsiz bir adam maksadı İyice anlatamamıştı. Zabitler de Kral gelmiyecek diye uy kuya yatmışlardı. 6 Teşrinievvel 1789 da La Fayette in uykusu gibi o akşamki zabitlerin uykusu Kral için pek felâketli ol - muştur, Yorgun atlarla yine yola diş tüler. Artık Varennes'te taze ve kuvvetli beygirler ve muhafızlar bu | Jacaklarıma emin idiler, Fakat işler ümit edildiği gibi yo- lunda gitmedi, Varennes'e yaklaşır. ken bir sürü gençler arabanm etra- fını aldılar, Drovet atile oraya vâsı) olur olmaz bütün ihtilâlei gençliği ayaklandırmış ve oraya toplamıştı, Şirketi Hayriye Tramvay Bomonti Nektar Terkos Asisn Çimento Merkez Bankası Osmanlı Bankası Şark Merkez Eczanesi ikrazlar Türk Borcu 1 Tahvilâr ———— Ruhtum Anadolu 1 ve TI m Mümeksil kupon kesik Bunlar da arabanm etrafmı alarak içindekilerden pasaport soruyorlar - dı. Mari Antuanet soğuk kanlılığını muhafaza ederek bir çey belli etme- meye çalışıyor. Mütemadiyen (bizi rahat bırakınız. Acelemiz var, yolu. Mısır tahvilleri 1886 1903 1911 ı u ir 102.50 96,S0, 06 (9) Diğ il m Paralar üzerinde muamele gi