VE Görbii I çi F a — 4 Dahiliye Vekili İskenderunun |(Sağiık Endişelerine tercüman oldu (Başı 1 inede! Harici siyazetimiz hakkında, Tür- kiyenin obeynelmilel taahhütlerine kat'iyen riayet ederek ve ittifakla» rına ve dostluklarına sadıkane bir tarzda bağlı kalarak herkesle iyi mü- basebetler idame ettiğini ilâve etme- me lüzum yoktur. Montrö Konferan sında alâkadar memleketlerin gös terdikleri kiyasetli anlayış zihniyeti: ne karşı minnettar olarak bütün sa- mimiyetimle beyan ederim ki iyi mü- hasebetlerimizin bilâistisna bütün mil Jetlerle inkişafından dolayı, memnu - Buz, Bu münasebetlerimiz neşredil - miş olan muhtelif vesikalarda görül- mektedir. Bu hususta, topraklarımızın cenu - bu garbi kısmına mücavir olan mın- takalarda yakında tatbik edileceği bil dirilen ve esasen sevindirici olan 1s- lahat haberi üzerinde durmaklığım ve Türk milletinin hemen yakininde ikamet etmekte olan kesif ve kütlevi Türk unsurunun hayati menfaatlari- ni, esasını bilmediği mezkür ıslahatın icap eden ehemmiyetle derpiş edip mmediği hususundaki endişelerine ter- cüman olmaklığım belki de lâzımdır. Milletler Cemiyeti paktının tadili hakkında da şunu demek isterim ki, bu hususta telkinlerde bulunmanın hiç değilse şimdilik faydalı olacağını zannetmiyoruz. Maamafih bu, paktı daha ziyade müessir kılmak için muh telif heyeti murahhasalar tarafmdan “yapılan teklifleri lâyik oldukları e - bemmiyetle nazarı dikkat ve itibare alarak tetkik etmemize bittabi mâni değildir. Bu münasebetle, sulhe o- Jan imanımızı teyit ederim. Mezcut meselelerin harp ile hailine bizim fik- rimizce imkân yoktur. İşte bunun i- çindir ki, biz de herkes gibi oObütün ihtimalleri derpiş etmeya mecbur bu- lunmak ve bu ihtimallere sükün ile barmakla beraber, sulhü bizzat ken- disi için ve bir vasıta olarak deği, bir gaye olarak sevmekteyiz. Ay mülâhaza İle bize öyle geliyor ki, Bâhlarm tahdidi için bir (o konferan- sm toplanması ancak bu konferansta yapılacak müzakerelerin muvaffakı- yeline daha müsait şeraitin ve zama- nım tesbitinden #onramuvafık din - “caktır. Bu bapta icabeden iptidai tet- kiklere tevessül işiyle üçüncü komis- yonun tavzifi tabiidir. Silâhsızlanma fikrini terketmek veya terkeder gö - zükmek müşterek idenlimize ve Mil- ©“ tetler Cemiyeti paktının ruhuna mu- halif bir harekette bulunmak olur. 'Neslimizin mustarip olduğu eko - nomik sıkıntıya gelince, Türkiye bu “husustaki tezini her münasip fırsat - ta bildirmiştir. Türkiyenin mütale- ası şudur ki, bugünkü sıkmtılara, her kesin biribirini istismar etmeye ca- Uuşmasiyle değil, fakat büyük kütle lerin binaenaleyh bütün milletlerin wübayaa kabiliyetlerini artırmak ve bu maksatla onların istihsal kudret- lerinin inkişafı nisbetinde hayat se- viyelerini yükseltmek için sarfolu - nacak müşterek mesaiyi tanzim ile çare bulunabilir. Dünyanm dört göz- ie beklediği iyilik ancak bu yolda i- dare olunacak mesainin ahenginden doğabilir. ütün paralarm fiilen istik- Gece i No. ö9 Mevlüt, parmakları arasında, kade hini çevire çevire önüne bakıyor; a- ra sira, Sun'ullahın sözlerini tekrar ediyordu: — Zorla razı ediyorduk... Sun'ullah, içi darlaşmış gibi, ge - niş bir soluk aldı, elini Bilâle uzat ti: — Bir cigara versene. , Bilâlin hemen çıkardığı paketten bir cigara aldı, yaktı: — Bazı yerlerde, idare ediyor, sah neye çikarmıyorduk.. Fakat, gok yer lerde, idare etmek kabil olmuyordu. Sonra, yollar, bizi, sahneden çok yo- ruyordu... Bilâl, parmaklarmmn ucu yanmış 'E'bi elin! havada sallıyordu: — Yolları sormaym... Amerikan filmleri kaç para eder? Kamyonlar: la dağları bayırları aşışımız vardır, görülmeğe değer... Taşlık yöldan kur tulursun. H-*-' yola düşersin... Lâs- i Öğütleri Nezlenin baş ilâcı Nezlenin gerek başlangıcında, ge |rarı için para sahasında teressüm €- İden hareketi büyü kümitlerle selim- larız. Hemen hemen on sene oluyor ki bu sistem bizde kabul * edilmiş: |rek'biraz daha sonra en iyi, en kolay tir v6 bunu tekrar ele almamıza ma, | ve er Zârarsiz ilâcı ayakları sıcak su hal yoktur. Fakat ekonomik vaziye - |Y& koymaktır. Bunu insan bir san - tin düzeltilmesi yolundaki gayretlerin |d&lye üzerinde yahut karyolanm ke iyi tesirler yapabilmesi işin müvazi| marında oturduğu yerde, hattâ ya - bir hareketle Itimadın tekrar teessü.|takta Yatarken yapabilir. sünü ve beynelmilel kredinin tekrar) Sandalye üzerinde iken, sıcak su- açılmasını temin etmek lâzımdır. Şu-| yun konulacağı kap tam ayeklarm nu da ilâve etmeği faydadan hali yör| hizasma gelir. Yatak kenarında otu- müyoruz ki, ancak ve ancak bir tek | rulunca Su kabını alçak bir küçük is ve taksim kabul etmez itimat vardır. | kemle üzerine koymak lâzım olur. Bu itimat hem ekonomiktir, kem $i-| Her iki vaziyette de omuzların üzeri yasidir. Öyle ki mübadele ve siyasi| ne bir battaniye koymayı unutmama emniyet meselesi beraber yürür, Bü-! lıdır. tün milletlerin de bihakkin müteessif| o Yatak içerisinde bu nezle banyosu bulundukları beyselmilel ticaretin in- nu yapmak İçin yorgan omuzlara ka kişafma karşı dikilen manialar ancak 'dar çekilir, Fakat diz kapaklarından döviz müşkülâtmdan Ve her memle - biraz aşağısmdan başlıyarak açık bi- ketin kendi hayati menfaatlerini ko- rumak kaygusundan tevellüt etmek- tedir. Binaenaleyh bu mahzurlar an- cak siyasi huzurun, para istikrarının ve beynelmilel kredinin temini ile or- tadan kalkabilir. Bu sahada tazyik tedbirleri ve nazari projeler beyhu - dedir. Bugünkü vaziyetin vehameti- İni kendimizden saklamamakla bera - ber nikbinliğimizi ve milletlerin kiya- getine'olan itimadımızı bir an kaybet- miyoruz ve bu, gerek ekonomik ge- rek siyasi bakımdan derpiş edilen bey nelmilel münasebetlerin kalkınması eserine naçiz yardımda bulunmağa bizi teşvik ediyor. Bizim mucizeye ve formüllerin mutlak tesirine inanr- mız yoktur. Bizim kanaatimiz şudur ki selâmet, dünyanın bugün icinde çırpındığı birçok buhranlarm tahfifi- ni istihdaf eden bütün gayretlerin İ muntazam bir şekilde ahenkleştiril - İ mesine mütevakkıftır.., Şükrü Kayanm bu nutku çok ak kışlanmıştır. İngiliz, Fransiz, Balkan Antantı, Küçük Anttant ve daha birçok mu- rahhaslar Şükrü Kayayı gelip yerin- de tebrik etmişlerdir. —— ezgi ARKİTEKT (Mimar) Bu aylık derginin 67 nci sayısı bir çok zengin münderecat Te gikmişr. Içinde Mimar Seyfi Arkanm, Dr. Wagnerin, Mimar Profesör Egli, Mi- mar Kemaj Altan, Naci Cemal, Emin Necip, eser ve yazıları ile, oAvrupa mimarisine ait münderecat vardır. EK Tepebaşı my ve Operet kısmı şam 20,30 ta Fatmaç Bu akşam Ozeeae te a İstanbul Belediyesi Dram İçasmı i ŞehirTiyatvosu Bu akşam 20 de Fransiz Tiyatrosunda Lİ Dudaklarm Bu akı AN ai) Çocuklara 14 de Taksim bahçesi kapalı Halk eti TELEFONCU KIZ Son temsil Yarısı Mahmut YESAKI tik patlar, benzin tükenir... Bizimki- lerin deliliğinden şoförler şaşırır... Bir kıyamet bir rezalet ki sormayın. Jelâl, istemeye istemeye güldü: — Sizin anlattığnıza göre, biraz da eğlenceli bir yolculuk! Bilâl, omuzlarını kaldıra kaldıra güldü: — Bize göre, her gün bayram. Ib rahim, don gömlekle, arabanın ârka- sından geliyordu; o sırada türemiş bir eşkiya vardı, İbrahimin halini u- zaktan görmüşler; bu kamyon, deli taşıyor! demiş, bize dokunmaktan vaz geçmişler. Eşkiya tepelendiği zaman, içlerinden biri, jandarmalara anlatmış! Yolculuğun eğlenceli ta - rafları yok değildir ama, yine dert- Sun'ullah, kısa bir dalgmlıktan kendini kurtarmıştı: — Nuran, yollarda büsbütün eri- yordu... Cenuba doğru indikce, hava YENİ NEŞRİYAT ein rakılır. Su kabı doğrudan doğruya yatak üzerine - tabii yatak çarşalile su kabmm arasma kalmca bir bez sıkıştırmak şartile - konulur. Bu va- siyette ayakların sıcak suya Konul - ması pek kolay olduğu gibi vücut te üşümez . Suyun Sicaklığı tahammül edilebi- İlecek derecede yüksek, 42 ile 50 de- rece arasında olmalıdır. Banyo on dakika, bir çeyrek saat devam eder. İ Bundan dolayı su soğudukça üzeri - ne daha sicak su ilâve etmek zaruri olur. Banyonun devam ettiği müddet çe, arkadu battaniyeden başka, ba- cakların Üzerine de bir örtü koymak lâzımdır. Yine banyonun devam ettiği müd- detçe, başın üzerine biraz ılık Suya batırılmış tülbentler alm üzerine ve boyunun otrafına konulursa daha iyi olur. Banyo bittikten sonra ayaklarm üzerine ilik su dökülür ve ayaklar rulanır, Bu banyodan sonra insan yata - ğında sakin ve yorgana sıkı siki Ba- rlarak yatarsa güzel bir ter gelir ve işte bu ter insanı nezleden kurtâ- Suyun sıcaklık derecesinin ehem - miyeti vardır. Kırk dereceden aşağı İammölkkeike on Asalak ların damarlarmı genişletir ve karm içerisindeki cihazlar üzerine tesir e- er. Sıcak suyun tesirini artırmak için, suyun İçerisine bir litreye üç kaşık nisbetinde hardal tozu yahut bir a- vuç tuz atılır. Bu türlü banyo nezleye karşı ko- lay bir ilâç olduktan baska, başa kun hücumüundan İleri gelen başağrıları na, soğuk algınlığına karşı, grip has tahığma da iyi gelir. Fakat herhalde banyodan sonra yatakta sekin yat - mak ve İyice terlemek şarttır. Lokman Hekim VEFAT Tavdgirize General Ahmet Çuruk- sulu kısa bir hastalıktan sonra Cam- lıcadaki köşkünde vefat etmiştir. Ce- nazesi bu sabah Saat on birde Çamlı- cadaki hânesinden Kaldırılacak, na- mazı Üsküdar iskelesindeki camide kılındıktan sonra Karacaahmetteki aile makberine defnedilecektir. lar ağırlaştı ve k başladı... Nu - ran, kafayı vurdu, yattı... Doktorlar, Trispikal sıtma, dediler, Peki, ilâ İlâcı var amma, Uzun tedavi ister... İklim değiştirmeli İmiş... Elden gel- diği kadar baktık... Evvelce ilân etti ğimiz için, Nuranın sahneye çıkması lâztm geliyordu. Zavallı kız, hasta ha- linde sahneye Çıktı... Iclâlin yüzüne eğilmişti; — Otuz dokuz fiyevri ile sahneye çıktı; oynadı... Otuz dokuz fiyevri İ- le... zi Ağır ağır doğruldu, masaya yanaş tı, bir kadeh doldurdu, içti, meze al- madı, bir yudum $u ile ağzmı çalka ladı, yuttu : — Otuz dokuz fiyevri ile... Bu, pa ra için, pul için, menfaat için ya - pılmaz; İnsanda, san'at aşkı olmalı. dır, Mevlüt, Sun'ullahm sözünü tek - rarlarken ilâve etti: — .. Ve ayni zamanda, insanda, fedakârlık hissi de olmalıdır. Arka daşlarını dilşünüyordu.. o Sahneye çıkmakla vaziyeti kurtarıyordu; va «- ziyeti kurtarınca da, arkadaşlarmı » hele parmaklarm arasi « iyice ku -| AN | Radyol Bugünkü program Istanbul Öğle neşriyatı — Saat kin Türk musikisi; 12.50 Plâkla hafif müzik; 1325 - 1 plâk neşriy; 12,30: Akşam neşriyatı — Saat, 18,30: Gây ati, dana tavaikisi; 19: Arbasıdörden yete müziği m / 20: Vedia Rızasi rakile Türk smusikisi ve halk şarkıla: 20,30: Münür Nuret iştrakile Türk musikisi ve halk şarkıları; 21: Solo plâklar; 21,30: Orkestr. Joh. Strauss, Venedikte Bir Gece uvertür; 2 — Behubert, Roramond balesinden par galar; 3 — Dvorjak Slav Dansı No. 16; 4 — Heuberger, Opera Balosu; Tschaikovski, Şan San Parol; 6 — Brahms vale; 7 — Mousorgaki, Kölenberg Dağın- İda Bir Gece; 8 — Brahms, Müçar Dana, — 6 —; 2230: Ajans haberleri; 23: Son. # .— Günün program özü Senfoniler: 20,15 Söttens (Serfoni) Hafif konserler: 19,15 Lâypzig: Asker şarkıları 18 Budapeşte: Salon orkestrası 21,10 Breslau: Bando İe 21,10 Viyana: Emmerich Kalman musi- isi 22,10 Prag: Hafif muwiki İ 2315 Varşova: Bas şarkılar 25,30 Lâypzig: Karışık musiki 24,25 Viyana: Viyana musikisi, 214$ Torino; “Maruf” operasi. Operetler: 21,40 Lâypzig ve #aire: Strausun “İN. DİGO” öpereti Oda musikisi: 22 Varşova: Piyano « keman, Resitaller; 18 Varşova: “Şarkı, Piyano 20,10 Viyana Rosental orkestri. | yur) POLA NEGRİI ÖPÜS AVE MARıi GIDDEN GÖRÜLECEK ŞEY: PANGALTIDA SÜRPAGOP'da KLUDSKi Hergün daha büyük bir muvaffakıyetle devam ediyor. 70 den fazla vahşi hayvan - Aslânlar - Kaplanlar - Filler - Beyaz ayılar - Yabani eşekler ve salre.. ÇIN CAMBAZ AİLESİ ve saire, meraklı ve eğlenceli numaralar kitlıdsekKki Sirkı / Hergün saat 6 da matine ve 9 kurtarmış oluyordu. Bilâl, masaya yumruğunu vura » rak kararını vermişti: — Tasanlık ta, budur!.. Sun'ullah, eski yerine oturmuştu: — Turnede, çok kazandık... Fa - kat, , i Kolları yana düştü; sesi yorgun - İM : >. — Nuranı kaybettik.. Eğer, bu jesti, bir provada yapmış | olsaydı, muhakkak rejisör, onu #l - nından öperdi, Mevlüt, onun sözünü tekrar etti: — Nuranı kaybettik. Telâl, şaşırmış, onların yüzlerine SYrt ayrı bakıyordu: — Nüranı kaybettiniz?,. Şimdi Nu | ran. , Sesi titriyordu, fazla soramadı, söyliyamedii : Bilâl, genç kadınım teessürünü far. ketmişti, hemen atıldı; v — Yok, Jelâl Hanım... Nuran, Sağ.. Hastalığı için söylüyorlar. Telâlin solan yüzü pembeleşmişti: — Oh! Beni de korkuttunuz.. » Sun'ullah, genç kadınm teessürü - DEHŞETLİ SAHNELERİLE ye İHTIŞAM GÜZEL BİR FİLMDEN daha » ZENGİNLİĞİ - GÜZELLİĞİ ve ihtişamile herkesi hayrette bırakan Fransa ihtilâli Pransızca sözlü ARKADAŞLIK - KAHRAMANLIK - AŞK iPEK sinemasında Emsalsiz bir muvaffâkıyetle gösteriliyor. Bugün saat 1 de talebe seansı Dün mein T Ü R K s nema: Fevkalâde küşat programı olan BiR MAYIS GECESİ Neş'e, İhtiras ve zengin mizansenli Emsalsiz bir muvaffakıyet kazanmıştır. Başrollerde: KATE DE NAGY — FERNAND GRAVEY 3.10.0988 ŞAHESERİ m. LUCİEN BARROUX « BİR ŞAHESER ÖLÜM PERİSİ FREDERİC MARCH — Başrollerde: Mâveten: matine, Umumi Duhuliye 35 kuruş 5 da suvare * Cumartesi ve pazar 9 14 da suvare. ne kayıtsız duramadı, kalktı, onun ellerini avuçlarını içine aldr: — Ne iyi kalblisiniz, Ielâl Hanim... Birden öyle müteessir oldunuz ki... Nuranı seviyorsunuz, ona, Acıyorsu” nuz değil mi? İclâlin ellerini öpüyordu: — Teşekkür ederim, Iolâl Hanım.. Siz, benim kardeşimsiniz... Yerine oturdu, mendilini çıkşara - rak nemlenen gözlerini sildi: — Nuranı yakından tanıyınız; O - nu, daha çok seveceksiniz... Şimdi, | Nuran, çok hasta... Doktorlar, ümit kesmeğiler... Fakat, yavrucak, çok zayif. Zaten vücutça zayıfı; son yorgunlukla, hele sıtma, onu, büsbü tün kuvvetten düşürdü.. Iyi bakıl - maya, ve dinlenmeye ihtiyacı var. Uzun zaman sahneye çıkamıyacak.. Yaşasın da, sahneye hiç çıkmasın... Mevlüt, tekrar etti: — Yaşasın da, sahneye hiç çıkma- sin. Sun'ullah, tekrar ayağa kalkmış - tı, elleri pantalonunun (o ceplerinde. gözlerini yerdeki halıya dikmiş, dal- gm durüyordu. Sağ elini, cebinden HAZIRLANINIZ... “MAVİ TUNA” güzel filminde dinlemiş olduğunuz ALFRED RODE Çigan orkestrası İstanbula geliyor Şehrimizde en büyük musiki hâdisesi olacak Eğlenteli, zevkli ve'tam manası ile NEFS bir film görmek istiyenler bugün sinemasında toplanacaklar. ÇILGIN GENÇLİK En yeni danslar - Şarkılar - Zengin ve ihtişamlı Sahneler JEAN HARLOV — Ayrıca Paramowrit dünya haberleri Bugün sast 1 de talebe seansı vardır. SUMER SiNEMASINDA Musiki kompozitörü ROBERT STOLZ'un Operet filmini görenler gülüyor, eğleniyor ve hoş iki saat vakit ge çiriyor. Oyniyanlar; JANE HATD “İVAN PETROVICH - THEO LIN GEN - HANS MOSER FOX JURNAL. Yarın saat 11 de BENJAMiNO MERLE OBERON MELEK VİLYAM POVEL Z GiGLi e dd iRKİ günleri 2 4 ve Gda matine, çıkardı, çenesine — Şimdi, gelelim, sizinle konuşa- cağımız meseleye... Sabahatin söy « lediği doğru... Sizi, aramıza almak istiyoruz. Tell, güldü: — Turan haninim yerine mi? Şun'ullah, elini çenesinden çekti, kaşlarını kaldırarak baktı: — Hayır... Buraya gelir gelmez, Fofo, bize iltihak etti. Fekat kadro muzda boşluk var... Siz, bizimle ça“ uşmak İstemez misiniz? İcâl, gülmüyosdu; içinde bir kı « rik sızısı vardi; boynunu büktü: — Ben, kangi boşluğu doldura bi- lirim ki... — Çoook... Vücudünüzle, sesiniz- le, güzelliğinizle sahneyi öyle doldu- rursunuz ki... Genç kadın, içini çekmişti: — Bunu, çok dinledim... Bun'ullah, şaşırmıştı; Mevlüt, ons yardıma koştu: — Kim söylemişse, yalan söyle * miştir, emin olun... Telâle yaklaşmış; elini, onun otur” duğu koltuğun kenarma dayamıştı. (Arkası var)