£ İ zete sizin için çıkıyor yavrularım. Si. çırpıdan, derma çatma bir kulübede için demek sizinle mesgul olmak |otururdu. Kulübede bir ağaç kütü - İve sizi meşgul etmek için “demektir.| ğünü iskemle yerine kullanır, bir gazete hakkımda bir isteğiniz var rine getirmeye çalışırım. | Kulağınızda küpe olsun; Wu sütun-|le dağa çıkan ilar hepinize açıktır. Asıl adınızla ya-|re dus ve niyaz ederken görmüşler, Jb takma br la bildiğini gile biride herkese rae tikrayı yahut bir bilmeceyi bastır .| yin bikâyesi ağızdan mad büyüye mak isterseniz hemen bana yazımız.) ta Geceleri kulbesine mür indi- Mümklinse ben onu gazeteye koya - rum. Siz de; bu gazeteyi okuyan tamı madığmız nice kardeşlerinizle birlik-|dunsı etsin diye çocuklarmı katırla- 'te kendi yazımızı doya doya okursu - rma yükleyip İnanç du. O vakitler halk daha böyle şey- lere inanmdr. Bu hizmetine mukabil 'de dervişe kimi tavuk, kimi kuzu ki- Görüyorsunuz ya, gazete tama -İmi bir torba zahire hediye ederdi. Benim şekerden tatlı çocuklarım, men sizin malınız. olmuya, sizin eme - ginizle meydana gelmeye çalışıyor. Bu! hususta daha birçok düşüncelerimiz. var ama onları size gelecek sefer an. atacağım, Yapacak işlerimiz çok... Onun için acele etmeye gelmez... Şimdi bu nüshayı gözden geçirin...) du, Toprağa kazmayı vururken elinin Neresini beğendiniz, neresini beğen :İitriyeceği zamanı düşünüyor, ke - mediniz, daha neler olsun istersiniz... | derleniyordu. Ya hasta olsa ona kim Bana hemen bildirin. Hepinizin ayrı ayrı gözlerinizden | yacakti.? Bunları düşündükçe kor- öperim benim şekerden tatlı çocukla | kuyor. cesareti rum, a AMCA İde adamıştı. Şimdi sözünün eri ol - Derviş küçük tarlasını #ilrer, eker, mahsulünü alır, bir kısmını kendi za) İhiresi olarak saklar, kalanı satar, kıt kansat geçinirdi. bir çocuk nüshası çıkaracağım. Yardım etmedi; mahsul iyi olmadı. Yam re Tan geti gri mi bee: İDrv te yapam ii gk ag ıkıntı çekti. ertesi ber bir de çocuk nüshası giriyor de-| ye X. mektir, b il adadı: “Eğer, dedi, gelecek yıl mah- : Bu EŞ. mm efe nee 1. Sonra © canm Miki! Mem | P*7- Bol) ul aldı. Artık vâdini yerine getir - mek gerekti ama... Fıkara detviş ne yapsın? yaprak İKendini her şeyden mahrum eder, sa hemen bam azm emil Ben de) eke girmek ümldile vira tesbih kime lâzmsa baş vurup isteğinizi ye-| eker dun ederdi. Masal TANın Zocuk İlâvesi DEV ile DERViŞ Vaktile yaşlı bir derviş vardı. Bir yıl havalar fena gitti; talihi korktu; adak Tesadüf bu ya... O yıl bol bol mah Dervişin tarlası güzel Torosların yığınının üstünde yatardı. Sürüler Dervişin şöhreti bil onu kaç ke- ğini bile söyliyenler vardı. Bu yüz - Derviş ise kanaate alışıktı. O, bir avuç buğdayı iki taşın arasında yarı buçuk ezer, kulübesinin yanındaki İpmarın suyile yoğurur, ekmek ya - Adağını da böyle bezgin bir günün mak gerekti. Ne yapmalıydı? Kendi kendine “bir tay parçası güçlükle taşıyan benim gibi aksa - kallr bir ihtiyar, derdi, bir mektebi Düşündükçe aklına durgunluk ge- leceğini anlıyan derviş, kendini kull besinden dışarı attı ve başı boş, ne- reye gittiğini bilmeden dağlara taş - lara tırmanmaya başladı. Hem dağa çıkar, hem de dişleri a- rasından murıldanırdı: “Haydi, der di, ben kendim yapmayım da adam tutup yaptırayım... Taşımı çıkarmak ?İşünceye daldı. ister, işter oğlu kater... Viran bir lüibesinden başka malı, mülkü ol - İmiyan benim gibi bir adam bunla , Benim sada «İz yes kr bi yok. Bu yap Vi) EB leliyor sandı. Bu öyle bir ta köy köy dileneyim derken yarı İyolda yorgunluktan yıkılır kalırım... Ne ettim de bu adağı sözdım!..., Torosun o yanları çok sıcaktır. İşte sıcağın tesirile baygm düşen) derviş te orada bir ağacm gölgesine sığınarak oturdu ve derin derin dü- Oradan tesadüfen bir dev geçiyor) du, Elbette #ize şimdi dünyada devi İvardır desek inanmazsınız. Fakat es) den dev vardır diye iddin bile oder lerdi, Yüz arşm boyile, en yüksek İbinaların üzerine, bizim iskemleye| bir inek koysan, karınca geziniyor sa inan kocaman bir mahlük.. Masal bu yat Dev yalnız değildi. Yanında karısı ile oğlu da vardı, Oğlan birdirbir oy- narmiş gibi koca ağaçların üstünden atlıyar eğlehiyordu. Dev ile karısı gelince ağır adımlarla ilerliyor, yere bastıkça yer gümbür gümbür güm « bürdüyordu. Buna rağmen düşünceye dalmış olmasından mıdır yoksa uyukladığın dan mıdır nedir derviş bu garip ai - lenin yanma yaklaştığınmn farkına bile varmamıştı. Nihayet dev gelip omuzuna dokundu; dokundu ama derviş dibine oturduğu ağacın üze - rine devrildiğini zannetti. Sanki kuvvetli ve ağır bir şey omuzuna yı- kılmıştı. Onun gözlerini ovuşturup karşısına dikilen deylere baktı; eyve- Tâ korktu sonra onların tatir dili kar- şisında cesaret alarak başına geleni bir bir anlattı. Derviş hikâyesini bi- tirince dev: “derdin bu kadar mu, de- di, korkma... Bana altı ay mühlet ver sana mektep değil kos koca bir Üni- versite yapayım... Bu sözler dervişi o kadar teselli etmiş sevindirmişti ki, dev konuşur- ken ağından taşan dilinin iki çatal olduğunun farkına bile varmamıştı. Sakalmı #ıvadı, “Allah senden razı olsun dedi, sen hemen işe başla bana İvâdettiğin mektebi yap sana gece gündüz dua etmek benim boynumun borcu olsun!,, Bu sözleri işitir işit « mez dev bir kahkaha savurdu, Der- gürül idi ki, sebebini bilmese 2- vallı derviş yer yerinden oynuyor, kı- İyamet kopuyor sanacaktı. Gülmesi biter bitmez dev: “ister dua et ister etme diye cevap veri, Ben karşılık olarak senden başka bir şey isterim, Mektep bitince ya benim kim oldu. guru bilirsin, yahut ki, gökten ayr söker oynasın diye oğluma verir - Derviş acele kabul etti: “istediğin o olsun, dedi. Dev de: “O halde yarın işe başlar mektebi tez bitiririm, diyerek kart sını koluna taktı, oğlunu elinden tut oturduğumuz gibi oturan, avucuna |tu ve uzaklaştı CArkast gelecek sayıda) | Güzel Karikatürler b > 7 Bi 'TANın Tae - | YANLIŞ Bu resimde birçok yanlışlar vardır. Onları bulmaya çalışmız. Bulduğu - RESiM Duz noksanları numara sirasile bir kâğıda yazınız ve bunları bize bildiriniz. Xalışları doğru bulanlardan 50 kişiye muhtelif hediyeler vereceğiz. JEM EGLENCE HEM BiLMECE Bu sütunlarda size birkaç eğlen: Ti bilmece neşrediyoruz. Bu bilme - eelerin herbiri için bir puvan verilir. Siz bütün buradaki bilmeceleri halle mecbur değilsiniz. Hangilerini hallet mişseniz, o bilmece için kaç puvan işaret edilmişse o kadar puvan ka - zanmış olursunuz. Kazandığınız pu- yanlar 10 doldurursa mükâfat al- mak hakkınız olur. Şimdi elinize kalem almiz ve bu bilmeceleri birer birer halle çalışınız. Hangisini halletmişseniz onun şekli- Bl bir kâğıda yazınız ve yanına mu- marasnı koyunuz. Sonra bunları bi- 2e gönderiniz. Hangi bilmeceleri doğ Fu hailekmişseniz onlarm puvanları- ns topliyacağız ve puvan adedine gös re sise bir hediye göndereceğiz. 10 puvan kazananlara vereceğimiz hediyeler kıymetlidir. Görelim sizi, haydi iş başma No, 1 Ii arkadaş bahse girişmişlerdi. Biri sekizin yarısının dört ettiğini, öbürü sıfır ettiğini iddia ediyordu. Sıfır ettiğin! iddin eden bahsi kazan di, Ne yaptı? Puvan: 1 Nos Le rn BL vOW sw Soldan sağı: 1 — Kendini methetmek, 4 — Ekşimtrak bir yemiş 5 — Hamamdan başk yerde lâ - zn olmaz 6 — Kışın etlerin, öküzlerin ye - diği 7 — Habeşistan merkezinin yarı. sı. Yukardan aşağı: 1 — Cansız; göz rengi 2 — Gençlere musallat olan bir hastalık. 3 — Uzerine birikir; nota, 4 — İzmir civarmda bir yer, 5 — Toprağa dikme işi . 6 — Tasana çok Tüzumlu bir uzuv; nota, 7 — Başma şimşir tarak yakış - maz; Puvanı 2 No, Ml Sokakta müthiş bir gürültü vardı. İki kişi kavga ediyorlardı. Bay, dil- siz hizmetçisini çağırdı. ne olup bit- tiğini sorunca o, pencereden kavga edenlerden birini göstererek bir kâ- ğda şunları yazdı: Sen — 7 Acnbe dilsiz ne demek istiyordu? Puvan: 8) No. 1V Haftada iki, ayda bir defa olan, yılda hiç olmıyan nedir? Çocuk — Yeter anne, yeter. Yok- rilecektir. Faydalı Sun'i Hani şü her gün yediğimiz eti, soframızda görmek İçin her gün milyonlarca hayvan öldürülüyor. irisi çıksa da bu et yerine geçe »| cek Bir gıda bulsa ve hayvanları ölümden kurtarsa ne iyi olur dö il mi? : Işte Doktor Vessen adında bir) Alman kimyagöri böyle bir - gıda! bulduğunu söylüyor. Bu adamın bulduğu gıdanın tabii etten hiç farkı yokmuş... Hele piştiği zaman! onu hakiki etten ayırt etmek ka - bil değilmiş. O kadar da ucuza mal oluyormuş ki, fiat hususunda hac kiki etin onunla rekabet etmesine itrikân yokmuş. Bu ets ayrı ayrı tat vermek te ka| bilmiş. Meselâ dana eti, koyun eti, domuz eti gibi ayrı ayrı çeşnideki etler mükemmelen taklit edilebili- yormuş. Çocuklar... Bu gidişle eti ecza - neden alacağız galiba... Kasapla - ra yol göründü!... Et yiyen otlar Kanadada yetişen yabani otlar arasında üç çeşit ot vardır ki, et yerler. Bunlardan Nepant adlısının yap, ——————— sa seni boks federasyonuna diska- lifiye ettiririm. Maç yapmak için ikimiz ayni siklette değiliz ki, Koyu kırmızı. 10 — Kahve rengi Bu tabloyu boyadıktan sonra kesip bir kartona yapışlarmız ve bize gön. deriniz. En iyi muvaffak olanlardan elli kişiye muhtelif güzel hediyeler ve- Bilgiler İİ Et raği huni biçiminde olup içerisi, geriye doğru dönük kıllarla kap « lidir. Bu yüzden böceğin veya si. neğin biri huninin içine girdi ml dışarı çıkamaz huninin dibinde bi- rikmiş olan yağmur suyuna düşer boğulur, Söndyu adlısının yaprağı ise âde kan bir madde çıkararak onu kon- duğu yere yapışı ka bir madde ifrazile onu. eritip, yer ve hazmeder. Vantuz adlısına gelince o, tatlı suda yaşar. Suyun içinde üstüne konacak olan böcekleri kepçe bik gimindeki yaprakları ile yakalar ve yer. Renkli resmin tarihi Boyalı resim na. vakitten beri yapılır: Bunu şimdi size söyliya- ceğiz, siz de meraktan kurtulacak; sanız. Resimde boya ilk defa olarak 1. sadan 9 yüz yıl evvel © Korent'li Kisofant adında biri tarafından kullanılmıştı, Lâkin bu adam re- simlerinde sadece bir renk boya kuflanırdı. Bu tarihten ancak yüz yıl son- ra Bularkus adında biri resimde birkaç renk kullanmayı akıl etmiş ve böylece renklerin imtizacı me - selesini ortaya koymuştu. Işte bugünkü ressamların asıl ustası bu adamdır,