No. 28 Kanut, başını geminin kenarında - ki babalardan birine dayamıştı. Ba - benm etrafma kalm bir halat bağlı için aşağı yukarı bir yastık İh geliyordu. Banu bulmak bir sa - Adetti ve rahat rahat uyuyabilirdi. Pakat uykusuzluktan yanan gözleri- Bİ sikyor, açıp kapayarak mümkün iğu kadar islatiyor, dalıp gitme- Mek için dişlerini sanki biribirine ge- Siriyordu. Lâkin uykuda görünmek için ne Yapmak lâzımsa onları da unutmu - | MN #ında bir şeyler geçeceğini çoktan an amıştı. Pğer umduğu şey olursa hem Ömerden öcünü alruak, hem de tineirden kurtularak gemiye levend olyak bile vardı. Bu, onun ayağına gelen büyük bir ti ve kaçırmamalıydı. Sarı Ömer etrafa bakındı. Gardiyanlardan yalnız ikisi syak- İdiler ve onlar da karanlıkta — bir raltı gibi görünen Türk kadırgası- Wa bakıyorlardı. Diğer iki gardiyan uyuyorlardı. Zaten onlar uyumasalar ve diğer - leri de gözlerini dört açarak forsa - lârla esirleri gözetleseler Sarı Örere Be diyehilirlerdi. Onlar Sarı Ömere değil, Sarı O- Mer onlara karışabilirdi. Surı Ömer, Anskarm yanmda dur- du. Elile onun omuzuna dokundu. Anskarm her an fırsat götliyen işlarile karşılaşınca: /*, — Ne istiyorsan, söyle! © Üliyeceksin? © Diye sordu, © © Anskar önce soluna baktı. © Kanut.en derin uykuşunda gibiydi. Önüne ve arkasma da güz attıktan Monrü cevap Verdi; © © — Para kazanmak ister misin? — Elbet... Insan dünyada ne için Yaşar? — Para kazanmak için her şeyi ya EF mısm? — Bir Türk gemisinde korsanlık ile yapıyorum. — Senin için para mr daha değer ir, yoksa reise verdiğin söz mü? — Elbet para değerlidir. Ben ca- Mimr dişime takıp ta ölüme atılma - #am rois bana bir mangır bile ver - ez. ,, > Ben sana birçok altınlar kazan- Ârabilirim. — Bunun »asıl olacağını çabuk Söyler, — Pek kolay. Benim ayaklarımı $u zincirden kurtar ve buradan ka - “WP ta karaya çıkmama yardım et. Sür Örer durakladı. Düşünceye daldı. Bu, güç bir şeydi. — Zor... Çok Zor... > Zannettiğin kadar değil... Ben balık gibi yüzerim. Bir kere zin- kurtulsam ve kendimi denize ilsem arkamdan hiç kimse yeti- Wnez. Fakat bu iş sabah olmadan bitmeli. Çünkü yarın siz belki ıh çekilip gidersiniz. — Evet... Arap taraflarına gidece- Bana ne i — Gördünüz mü ya? Yin ar bunu söyledikten sonra İp oYafa bakmmış ve sesini alçal- Ak birdenbire şunu sormuştu: ça Pen gömide bir korsan olarak Yaş aeağım. Bundân sans ne fayda Vi Benim yerimi başkaları da tuta iler, Fakat benim © vereceğimi Vermez. San Omer yine düşünceliydi. — Hakkın var... DEF gibi başını salladı. Anakar devam etti: ii Beni pazarda sattmız. Diyelim ii, Yİ Müşteri çıktı da on altm ver - öy Paradan senin payma ne Sarı Beş on mangır değil mi? tay, © Ömer bu sefer yalnız başımı makla kalmadı: ç Met Deği, lı dim de Nacak. Pazarda sattığınız zaman Parayı şimdiden vereyim. Sana... Bunun hepsi senin “TW İZLANDAYA 2:1 RK, AKINI — Yazan : Kadircan Kajı — Çünkü Sarı Ömerle, Anskar ara -| “ — Zannettiğin kadar değil.. ben bir balık gibi yüzerim! bir kere zincirden kurtulabilsem arkamdan yetişilmez, | | Recep Reis, Toventlere — Peşin mi verilecek? — Ben alış verişte pek nemuslu - yum, Umarım ki, sen de öylesin! — Şüphesiz... Şüphesiz... — Bununla beraber namuslu ok mazsan zarar edecek olan benden ziyade sensin. Ben nast olsa bir esi- rim ve elinizdeyim. Saha para verip te kurtulmak istedim diye boynumu vuracak değiller ya... Bu, #vucunda ki bir parayr bile bile denize atmak olur. Sarı Ömer birkaç saniyede bunun hesabımı yaptı: Sâhiden Anskarın #atışından oin eline geçecek para on beş yirmi akçe kadar ancak tutardı. Halbuki bu ak tmlara tek başına sahip olmak çok İbüyük bir kârdı. Bu fırsatı kaçırma- malıydı. ; Peşin verilip verilmiyeceğini sor - sanatler sergisi İktisat Vekilinin riyase- Aüe sanayi ve küçük san'atlar için bir teşvik vesilesi olmak ve bu nevi sanaylin himaye ve ihyası için almacak tedbirlerin tayinine hizmet etmek üzere İktisat Vekâleti tarafnı- dan Ankarada 29 Teşrinievvelde açı- lacak olan Elişleri gergisi hazırlıkları ilerlemiştir. Serginin muvaffakıyetle başarılması için daimi ve #alâhiyetli bi rkomite teşkil edilmiştir. Komite İktsat Vekâleti müsteşari Faik Kur- doğlunun reisliği altında Sanayi U- mum Direktörü Reşat, Istanbul Tiza- ret ve Sanayi Odası reisi Mitat, Türkofis merkez direktörü Akil Gün, Sergiler fahri müşavir! Selâhattin Re. fik ve Hazine müzesi direktörü Tah. sinden mürekkeptir. Elişleri sergisine ait işlerin büyük bir kısmı İstahbuldan tedarik edilere- ği için komite âzasından Akil Gün ve Salâhattin Refik Eylül sonuna kadar İstanbulda çalışacaklardır. İktısat Vekilinin riyasetinde bir toplantı yapıldı Evvelki gün, İktisat Vekili Celâl Bayarın reisliği altında bir toplantı yapılmıştır. Bir saat kadar devam &- den bu toplantıda serginin faaliyeti ve tesbit edilen program hakkında Celâl Bayara izahat verilmiş ve yeni direktifler almmıştır, Elişleri sergizi- ne iştirak şartları, eşyanın teşhir tar. 1, mükâfatların tevzi şekilleri etra- fında görüşülmüş ve kararlar alıamiş- tır. Sergiye Vekâletçe büyük bir e hemmiyet verilmektedir. Gönderile- cek eşyanm nakli, sigortasr, iadesi gi- bi müsraflar Vekâletçe deruhte adil- miş ve iştirak edecek mliessese ve ş&- hıslara hiçbir külfet tahmil edilme- miştir. Bundan başka muvaffakıyet gösterenlere nakdi mükâfat ve ma- dalyalar da verilecektir. Derece slan- lara mükâfat tevzii kararlaşmıştır. Vekilet, bu suretle küçük sanayit ve san'atkârları teşvik için her tedbiri Elişi ve küçük | tinde bir toplantı yapıldı! programım anlatıyordu. muş, fakat cevap alamamıştt. Şimdi bu sorguyu tekrarlamak istiyordu. Tam ağzin! açacağı sırada bir şey talrlık aklına geldi: Mademki ortada yapılacak bir iş ve alınacak &ir para vardı, niğih pa- zarlık ederek bu paranın Sayısını mümkün olduğu kadar çoğaltma yo lunu tutmuyordu. — Sen on altından daha çok eder. sin! İ Anskarın canı sıkıldı: İMA Cİ Eski sevgi nerede? Şişliden V. G. R. imzasile: 21 yaşındayım. 3 sccnder beri ta- nıştığım. iyi bir ailenin kızı ile seviş- tim, İkimiz de biribirimizi çıldırasıya | sevdik, Fakat bu son zamanlarda sa- | mimiyetimiz azaldı. Ben yine onu es- kisi gibi çok seviyorum. O des eski sevgiyi galiba taşımıyor. Buna karşı eski sevgiyi yerine getirmek için ne yapmalıyım? Herşeyin bir başlangıcı vardır. Sevginin de, İnsan severken çok ateş li başlar, sonra, bu, azalır. Bir aşkm ilk günün hararetini muhafaza etme- sini aramak doğru tleğildir. Boşuna bunu aramayınız. Lüzumsuz inkisar. lara düşersiniz. # Şişliden M. $. imzasile" 6 ay evvel bir kızla tanıştım. Onun la epeyce bir saman konuştuk. Niha- yet birgün mânasız lâkırdi yü- zünden kendisiyle darı ve arık konuşmadım. Fakat onu çok rem, Şimdi Kendisiyle yine eskisi gi- bi samimi olmak ve konuşmak istiyo rum. Fakat ikimiz de birihirimize! mahoubuz, Onunla nasil konuşayım? | Böyle harccktte devam ederseniz, ilânihaye barışamazsmız. Muhakkak ikinizden birinin davranıp tesisi mü- nasebet teşebbi de bulunması lâ - zımdır, Ve bu iş erkeğe düşer. : Bir cevap : Adanadan B. 'T. imzasına: Uzun mektubunuzu okuduk. Posta ile cevap vermek İmkânsızlığı karşı şında cevabımızı burada veriyoruz. Size söyliyeceğimiz şey pek kısa ve açık olacaktır. Oda şu: Derslerinize çalışınız. O Herşe İşi daha çabuk ve daha ucuz bitir meyi istediği halde Sarı Ömerin aç gözlülüğü tutmuştu. Halbuki buna niçin şaşmalıydi? Sarı Ömer eğer aç gözlü bir adam olmasaydı kendisine o kadar inanç ve sevgi besliyen Recep Reisle arka | daşlarma alçaklık eder miydi? (Arkası var) Bartında iki su yatağı açılıyor On beş bi ; dönüm arazi bataklıktan kurtarılacak Bartin, (Hususi muhabirimiz yazı yor) — Otuz bin dönüm arazinin ba taklık helinden kurutulması için iki yalak açılacaktır. Buna ait hazırlık İar tamamen bitirilmiştir. Diğer taraftan, Gözpınar, zak, Kızılelma, Beş kö; Karama küçü rek Mugada'ya inmek Üzere on kilo metro uzunluğunda ayrı bir yatak daha açılacaktır. Bu takdirde, 15 bin dönümlük arazi ekilebilecek hale ge- lecektir. Bartin, (Tan) — Son sistem ceza | evlerinden birisi de Bartında yapıla- caktır. Yeni ceza ve tevkifevi 60 ki- silik olacaktır. İnşaat için münasip bir yer aranmaktadır. Bulgaristanda üzüm haftası Sofya, 27 (Tan) — Bulgaristanda üzüm ve şira istihlâki için bugünden itibaren Eylülün dördüne kadar olan | müddet, “Üzüm haftası” olarak ilân edilmiştir. Bu hafta esnasında mem- İleketin her yerinde üzümün milli gıda olarak istihlâki için halka, Muallim- ler Yarafından konferanslar verilmiğ- tir. Son günlerde buradan üzüm ihreci çok ilerlemiştir, ———————— Elişleri sergisi memleketin her tara- fmda büyük alâka uyandırmıştır. Büyük sanayi kurulurken küçük| san'atların ihmal edilmemesi ve bin- ları himaye ve ihyası için tedbirler alınması takdir ve şükranla karşıla - nacak bir harakettir. Dün komite ikinci reisi Sanayi U- mum Direktörü Reşadm relsliği al- tında bir toplantı yaparak ne gibi kü- çük san'atlar erbabmm sergiye işti. i Haseki caddesinde garip evvel istikbalinizi temin ediniz. İdisine itimat edilebilecek bir şahsi - yet olunuz. Ondan sonra bu gibi şey-| lerle meşgul olursunuz. Hem yaşınız daha miisait değildir. Askerliğinizi de yapmadınız. değil mi? » Bu nasıl sevgi? Istanbuldan M, M. twsasle; “76 yaşli bir kızım. Bir oğlam de Jice sevmekteyim. Fakat bunu kondi- si bilmiyor ve beni de fansmiyor. Ken disine mektup yazsam doğru birşey | değil, ne yapayım?. Bir gece yarısı, karanlıkta ve o yokken ona göz yapıp işaret ediniz. A kızım, böyle peri masallarında ol- duğu gibi, İnsan birini görür görmez hemencecik &şık olur mu? Herhalde, pek “şip sevdi” ye benziyorsunuz. | Biraz ciddi olunuz. Poliste Bir kadın şoförü bıçakla yaraladı » bir hâdise oldu Evvelki gün Haseki caddesinde ga Fİp bir vaka olmuştur. Mezarlıklar No, 28 MARI ANTUVANET:.. ROMONL Yasan: Steffan ZWELIG Bu Beaumachaiş değil miydi, on sene evvel kralın tani bir koca olma- dığı etrafa ilân eden ve kraliçeyi rezil eden adam” O zaman kral da, kraliçe de buna fena halde kızmış - lar, hattâ bir müddet için de kendi- sini St, Lazare hapishanesine hap- settirmişlerdi. Orada dayak yemiş olduğu bile rivayet olunur. Şimdi Mari Antuvanet ayni ada- ma güzel bir tiyatro piyesi yazdı di- ye iltifat ediyor. Eskiden yaptıkla - rınt ve Söylediklerini unutuyor. Ede- biyat ve umumi tarih bir kralm bir kalem sahibi tarafmdan nasıl tezyif edildiğini hâlâ bugün hatırlayor, fa- kat işte alâkalı kraliçe dört sene son ra bunu unutarak düşmanına dost- lük gösteriyor. 1781 tarihinde sansör bu yazılan tiyatro piyesinin oynanmasını muva fık bulmuyor. Çünkü piyes eski re- jim ile alay ediyor, Isyanlı fikirler- le dolu olduğu da görülüyor. Nazır- lar toplanarak piyesin men'ine karar veriyorlar, Fakat her istediğini yap- maya alışmış olan Beaumarehais pi- krala okumaya muvaffak olu - r. Çok zeki, anlayışlı olmadığı halde, On Altıncı Lui de bunun oy- nanmasinı muvafık görmüyor. Fa - kat kralın bu istemeyişi karşısında kalınca piyesi başgözde Polinyaka götürüyor. Onun vasıtasile kraliçeye hulül etmeği, kraliçe vasıtasile de kralı yola getirmeği tasarlıyor. « Kraliçe, Polinyak ve saire ile bir- leşerek, piyesi kralm haberi olmadan gizli gizli hazırlamaya ve birdenbi- pe bir akşam oynatmaya karar veri- yorlar. Roller tevzi ediliyor, biletler dağıtılıyor, tiyatronun önü hmcahhıç doluyor. Bu hareketi haber alan On Altın- cı Lui perde açılmazdan bir saat ev- vel yine tiyatro piyesinin oynanma- smı menediyor Işıklar sönüyor, ku- pılar kapanıyor, tiyatronun önüne toplanan halk dağıtılıyor. Müdürlüğüne ait ve şoför Bekirin İ- daresindeki otomobil, Haseki endde- sinde ilerlerken yol üzerinde bir gru- pa tesadüf etmiştir. Şoför Bekir, gru Pun yol vermesi için birkaç defa kor me çalmiş, fâkat konuşanlardan İs - mail, Tahsin, Fatma ve Safiye aldı- rış bile etmemişlerdir. Oto'nobil ya- vaş yavaş yaklaşırken Safiye adm- daki kadın birdenbire bıralanmış ve eline geçirdiği bir bıçakla şoförün ü- | zerine saldırarak Bekirt göğsünden, omuzuşdan yaralamıştır. Bekir has- taneye kaldırılmıştır. Suçlu yakalan- miştir. Arkadaşları aranmaktadır. Bir kaza daha Balıkpazarmdan gezen şoför Habi- bin idaresindeki otomobil, Ağaha - mam caddesinde oturan Kostiye çarp mıştır. Kosti yaralanmış, şoför yaka lanmıştır. Bir dükkân yandı Fermeneciler sokağında Aşçı Mus- tafann dükkânmdan yangın çikmış- tır, Ateş sür'atle büyümüş, dükkânin üstündeki üç oda yandıktan sonra it- almış bulunmaktadır. Büyük alâka var! Faydalı bir maksatla hazırlanan rak etmeleri icap ettiğini tetkik et- miş ve kararlar almıştır. Bugün de Ticaret ve Sanayi Odasında ikinci bir. toplantı yapılacaktır, fâiye tarafından o söndürülmüştür. Dükkân sekiz bin liraya sigortalıdır. Hâdise etrafında tahkikat yapılmak- tadır, Mesele artık halledilmiş gibi görü- nüyorsa da kraliçe yine arzusundan vazgeçmiş değildir. İradesiz krala Sözünü geçirerek her ne pahasma o- lursa olsun bu piyesi oynatmakta rar ediyor, Karısınm her dedi yapmaya alışmış olan On Altmeı Lui nihayet piyesin bazı dokunaklı yerle-' rini çıkartarak oynanınasına müsağ- de ediyor. 1784 senesinin yirmi yedinci ni - san günü Fransız tiyatrosunda oyu- Bun oynanması kararlaşıyor. Böyle- ce Bomarşe On Aitıncı Luiye galebe çalıyor. Tiyatroya hücum © derece çok ©- luyor ki kapılar kırılıyor, demir par- maklıklar eğriliyor, alkışlar arasın « da piyes oynanıyor. Eğer Mari Antuvânelte zerre kadar mantık olsaydi Bomarşenin yazmış olduğu bir piyesi oynamak ve oynatmakta bu kadar ısrar tmezdi, Kralı ve kendisini bütün Paris hal- kma rezil eden bu küstah adamla birlik yapması elbette doğru değildi. Muharririn de, bir müddet evvel o kadar aleyhinde bulunduğu kraliçe- nin piyesinde bir rol almasını da is- Çeviren: Kezsün A. B. YALMAN Kraliçe piyeste oynıyacağı rolde muvaffak olmayı düşünüyordu Düc de Provans Kraliçe piyesle oynıyacağı Rosine rolünü en çok muvaffakıyetle oyna- mağı, çok güzel görünmeği, alkış - lanmağı düşünüyordu. Başka gayesi yoktu. Sevil Berberi hergün prova olunu- yor. Kraliçe endişe içinde... Rolün - de muvaffakıyet gösterememekten korkuyor. Kendisini seyre gelen bin- lerce insana hoş görünmeği ve alkış- lanmağı istiyor. Fakat o günlerde ortada gayrita- İbii bir hava esiyor. Saraym kuyum- cusu meşhur Boshmer, kraliçeyi hu- suni şekilde görmek için hergün ge lip yalvarıyor, Kraliçetin birkaç ay evvel bir gerdanlık satmaldığmı ve taksitle parasmı ödiyecek İken son taksitleri vermediğini söylüyor. Mari Antuvanet bu işten bir şey anlamıyor. Ne gerdanlık almiş, ne de borç altına girmiştir. Birçok de- falar kuyumcu Boehmer kendisine bir milyon altı yüz bin franklık bir pırlanta gerdanlıktan bahsetmiştir. Fakat kraliçe bu kadar para veremi» yeceğini söyliyerek gerdanlığa talip olmamıştır. Şimdi nasıl oluyor da bu gerdanlığı satm aldığımı ve taksitle. rini ödemediğini söHlüyorlar? Kraliçe bir hafta evvel kuyumeu- dan gelen bir mektubu hatırlıyı Bu mektupta kıymetli bir gerdanlıks tan ve kendisine teşekkür edi'diğin- den bahis vardı. Fakat gelen mek- tupları sonuna kadar okumadığı ve çok dikkatsiz olduğu için bu mektu- bu ne yaptığını bilmiyor ve yarım 0- kuduktan sonra yırttığını hayal mo- yal hatırlıyor. Bütün aklı Sevil Ber- beri piyesinde olduğu için bu ku « yumcu ve gerdanlık işini birkaç gün ihmal ediyor. Fakat nihayet bir gün Boehmere randevü veriyor. Kuyum- cunun halini ve sözlerini görünce kuyumcunun deliliğine hükmediyor. Kraliçenin samimi dostlarımdan Kon- tes Valols, kuyumcuya gelip kraliçe- nin gerdanlığa talip olduğunu söyle- miş. r Mari Antuvanet bu isimde bir in- san tanımadığını kuyumcuya anla - tayor, faktt Boehmer söze devam #di- yor. Kardinn! de Rohanım da kraliçe namına ondan gerdanlığı teslim &l- dığmı ilâve ediyor. Kraliçe fena halde kızıyor ve Ro- hanı hiç sevmediğini ve onunla böy- le bir meseleyi konuşmadığmı anla- tıyor. Kuyumcu terler dökerek, te- lâş içinde bütün teferruatile hik yi anlatiyor. Kraliçe öfkeden titri - yor. Ve anlıyor ki kendi ismi kulla» nılarak kuyumcu dolandırılmıştır. Kuyumcudan meseleyi yazı İle ve bü tün tafsilâtile kendisine anlatmasını istiyor. Ağustosun 12 inti günü sayfalar dolusu teferruat geliyor. Kralize gö- rüyor ki fena halde dolandırılmış... Hiç kimseye bu meseleden etmis yor. Yalnız krala anlatıyor evras kı veriyor. Namusunu müdafaa et - mesini ve lâzımgelen tedbirleri al - masını İstiyor, Mari Antuvanet Du karmakarışık meseleyi İyice tetkik etmiş olsaydı, kendi hakkmda Juha temesi gariptir. Fakat meselede hay #iyet ve şerefi düşünen yoktu. O'za- manlar hoş vakit geçirmek ve eğ - lenmek her şeyin fevkinde bir iş te- iâ&kki ediliyordu. . » hayırlı olurdu. Fakat derhal hareke- te gelen ve coşan gururu, derin dü- şünmeğe ve tahlil etmeğe meydan bırakmıyordu. TArkas var)