©— — Ne istiyorsan, söyle! i İ b No. 28 “TUR. İZLANDAYA K. AKINI — Yazan : Kadircan Kaflı — - '— Zannettiğin kadar değil.. ben bir balık gibi yüzerim l)lr kere zincirden kurtulabilsem arkamdan yetişilmez,, Kanut, başmı geminin kenarında - babalardan birine dayamıştı. Ba - hmm etrafma kalın bir halat bağlı o]d“gu için aşağı yukarı bir yastık Bibi geliyordu. &eat bulmak bir sa - Adetti ve rahat rahat uyuyabilirdi. kat uykusuzluktan yanan gözleri- hi sıkıyor, açıp kapayarak mümkün Olduğu kadar ıslatıyor, dalıp gitme- Mek için dişlerini sanki biribirine ge- Slnyordu Lâkin uykuda görünmek için ne Yapmak lâzımsa onları da unutmu - Yordu. Çünkü Sarı Ömerle, Anskar ara - $inda bir şeyler geçeceğini çoktan an Mıştı.Eğer umduğu şey olursa hem Sarı Ömerden öcünü almak, hem de zincirden kurtularak gemiye levend Olçak bile vardı. Bu, onun ayağımna gelen büyük bir ı'"*—îattı ve kaçırmamalıydı. Sarı Ömer etrafa bakındı. Gardiyanlardan yalnız ikisi ayak- idiler ve onlar da karanlıkta — bir araltı gibi görünen Türk kadırgası- ha bakıyorlardı. Diğer iki gardiyan uyuyorlardı. Zaten onlar uyumasalar ve diğer - Ti de gözlerini dört açarak forsa - la esirleri gözetleseler Sarı Ömere he diyebilirlerdi. Onlar Sarı Ömere değil, Sarı Ö- Mer onlara karışabilirdi. ü Sarı Ömer, Anskarm yanında dur- ll. Elile onun omuzuna dokundu. Anskarın her an fırsat gözliyen bakışlarile karşılaşınca: ki Bana ne Üyeceksin? Diye sordu. Anskar önce soluna baktı. Kanut en derin uykuşunda gibiydi. Önüne ve arkasına da göz ıtukmn © Bönra cevap verdi: — Para kazanmak ister misin? — Elbet... İnsan dünyada ne için Paşa_ı-'r — Para kazanmak için her şeyi ya Par mısın? — Bir Türk gemisinde korsanlık ile yapıyorum. — BSenin için para mı daha değer idir, yoksa reise verdiğin söz mü? — Elbet para değerlidir. Ben ca- himr dişime takıp ta ölüme atılma - Sam reis bana bir mangır bile ver - Mez, ,, — Ben sana birçok altınlar kazan- Grabilirim. — Bunun nasıl olacağını Böylel, — Pek kolay. Benim ayaklarımı Bu zincirden kurtar ve buradan ka - Yp ta karaya çıkmama yardım et.. Sart Ömer durakladı. Düşünceye daldı. Bu, güç bir şeydi, & Zor.. . Çök Zor... — Zannettiğin kadar değil... Ben İf balık gibi yüzerim. Bir kere zin- Sirden kurtulsam ve kendimi denize Stabilsem arkamdan hiç kimse yeti- çabuk $€mez. Fakat bu iş sabah olmadan | Önce bitmeli. Çünkü yarın siz belki 'adan çekilip gidersiniz. — Evet... Arap taraflarına gidece- — Gördünüz mü ya? Ânskar bunu söyledikten sonra Yine etrafa bakınmış ve sesini alçal- ak birdenbire şunu sormuştu: tal — Ben gemide bir korsan olarak IŞacağım. Bundân sana ne fayda n - Benim yerimi başkaları da tuta ki""el'- Fakat benim * vereceğimi Tse vermez. Sarı Ömer yine düşünceliydi. — Hakkın var.. . Der gibi başmı salladı. skar devam etti: ni pazarda sattınız. Diyelim diler mhşteı-i gçıktı da on altım ver - dhşe Büu paradan senin payma ne on mangır değil mi? 'lll&" Ömer bu sefer yalnız başmı amakla kalmadı: — Evet, | i. » İyi ıı;aBe"İ Pazarda sattığınız zaman Biniz Parayı şimdiden vereyim. "“Feaı? Sana... Bunun hepsi senin Recep Reis, leventlere — Peşin mi verilecek? — Ben alış verişte pek namuslu - yum, Umarım ki, sen de öylesin! — Şüphesiz... Şüphesiz... — Bununla beraber namuslu ol- mazsan Zarar edecek olan benden ziyade sensin, Ben nasıl olsa bir esi- rim ve elinizdeyim. Sana para verip te kurtulmak istedim diye boynumu vuracak değiller ya... Bu, avucunda ki bir parayı bile bile denize atmak olur. Sarı Ömer birkaç saniyede bunun hesabımı yaptı: Sahiden Anskarın satışından onün eline geçecek para on beş yirmi akçe kadar ancak tutardı. Halbuki bu al- tımnlara tek başına sahip olmak çok büyük bir kârdı. Bu fırsatı kaçırma- malıydı. Peşin verilip verilmiyeceğini sor - programını anlatıyordu. muş, fakat cevap alamamışti. Şimdi bu sorguyu tekrarlamak istiyordu. Tam ağzını açacağı sıradâ bir şey tanlık aklına geldi: Mademki ortada yapılacak bir iş ve almacak #bir para vardı, niçin pa- zarlık ederek bu paranınm Sayısını mümkün olduğu kadar çoğaltma yo lunu tutmuyordu. — BSen on altından daha çok eder- sin! Anskarım canı sıkıldı: İşi daha çabuk ve daha ucuz bitir meyi istediği halde Sarı Ömerin aç gözlülüğü tutmuştu. Halbuki buna niçin şaşmalıydi? Sarı Ömer eğer aç gözlü bir adam olmasaydı kendisine ©o kadar inanç ve sevgi besliyen Recep Reisle arka- daşlarına alçaklık eder miydi? (Arkası var) Te sanatler sergisi İktısat Vekilinin riyase- tinde bir toplantı yapıldı Aile sanayii ve küçük san'atlar için bir teşvik vesilesi olmak ve bu nevi sanayiin himaye ve ihyası için almacak tedbirlerin tayinine hizmet etmek üzere İktisat Vekâleti tarafın- dan Ankarada 29 Teşrinievvelde açı- lacak olan Elişleri sergisi hazırlıkları ilerlemiştir. Serginin muvaffakıyetle başarılması için daimi ve salâhiyetli bi rkomite teşkil edilmiştir. Komite İktısat Vekâleti müsteşari Faik Kur- doğlunun reisliği altmda Sanayi U- mum Direktörü Reşat, İstanbul Tica- ret ve Sanayi Odası reisi Mitat, Türkofis merkez direktörü Akil Gün, Sergiler fahri müşaviri Salâhattin Re- fik ve Hazine müzesi direktörü Tah- sinden mürekkeptir. Elişleri sergisine ait işlerin büyük bir kısmı İstahbuldan tedarik edilece- ği için komite azasından Akil Gün ve Salâhattin Râfik Eylül sonuna kadar İstanbulda çalışacaklardır. İktısat Vekilinin riyasetinde bir toplantı yapıldı Evvelki gün, İktısat Vekili Celâl Bayarım reisliği altında bir toplantı yapılmıştır. Bir saat kadar devam e- den bu toplantıda serginin faaliyeti ve tesbit edilen program hakkında Celâl Bayara izahat verilmiş ve yeni direktifler almmıştır. Elişleri sergisi- ne iştirak şartları, eşyanın teşhir tar- zı, mükâfatların tevzi şekilleri etra- fında görüşülmüş ve kararlar alınmış- tir. Sergiye Vekâletçe büyük bir e- hemmiyet verilmektedir. Gönderile- cek eşyanımn nakli, sigortası, iadesi gi- bi masraflar Vekâletçe deruhte edil- miş ve iştirak edecek müessese ve şa- hıslara hiçbir külfet tahmil edilme- miştir. Bundan başka muvaffakıyet gösterenlere nakdi mükâfat ve ma- dalyalar da verilecektir. Derece alan- lara mükâfat tevzii kararlaşmıştır. Vekâlet, bu suretle küçük sanayii ve san'atkârları teşvik için her tedbm almış bulunmaktadır. Büyük alâka var! Faydalı bir maksatla hazırlanan Fd Bartında iki su yatağı açılıyor On beş bi : dönüm arazi bataklıktan kurtarılacak Bartin, (Hususi muhabirimiz yazı yor) — Otuz bin dönüm arazinin ba taklık halinden kurutulması için iki yatak açılacaktır. Buna ait hazırlık lar tamamen hitirilmiştir. Diğer taraftan, Gözpmar, Karama zak, Kızılalma, Beş köprü küçük Kızılkum, Arıönü köylerinden geçe- rek Mugada'yd inmek üzere on kilo metro uzunluğunda ayrı bir yatak daha açılacaktır. Bu takdirde, 15 bin dönümlük arazi ekilebilecek hale ge- lecektir. Bartin, (Tan) — Son sistem ceza evlerinden birisi de Bartında yapıla- caktır. Yeni ceza ve tevkifevi 60 ki- şilik olacaktır. İnşaat için münasip bir yer aranmaktadır. Bulgaristanda üzüm haftası Sofya, 27 (Tan) — Bulgaristanda üzüm ve şira istihlâki için bugünden itibaren Eylülün dördüne kadar olan müddet, “Üzüm haftası” olarak, ilân edilmiştir. Bu hafta esnasında mem- leketin her yerinde üzümün milli gıda olarak istihlâki için halka, muallim- ler tarafından konferanslar verilmiş- tir. Son günlerde buradan üzüm ihracı çok ilerlemiştir, Elişleri sergisi memleketin her tarâ- fında büyük alâka uyandırmıştır. Büyük sanayi kurulurken küçük san'atların ihmal edilmemesi ve bun- ların himaye ve ihyası için tedbirler alınması takdir ve şükranla karşıla - nacak bir harakettir. Dün komite ikinci reisi Sanayi U- mum Direktörü Reşadın reisliği al- tında bir toplantı yaparak ne gibi kü- çük san'atlar erbabının sergiye işti- rak etmeleri icap ettiğini tetkik et- miş ve kararlar almıştır. Bugün de Ticaret ve Sanayi Odasında ikinci bir toplantı yapılacaktır. Dert ortağı Eski sevgi nerede? Şişliden V. G. R. imzasile: 21 yaşındayım. 8 seenden beri ta- nıştığım iyi bir ailenin kızı ile seviş- tim. İkimiz de biribirimizi çıldırasıya sevdik, Fakat bu son 2amanlarda sa- mimiyetimiz azaldı. Ben yine onu es- kisi gibi çok seviyorum. O ise eski sevgiyi galiba taşımıyor. Buna karşı eski sevgiyi yerine getirmek için ne yapmalıyım ?. Herşeyin bir başlangıcı vardır. Sevginin de. İnsan severken çok ateş li başlar, sonra, bu, azalır. Bir aşkm ilk günün hararetini muhafaza etme- sini aramak doğru değildir. Boşuna bunu aramayınız. Lüzumsuz inkisar- lara düşersiniz. * Şişliden M. S. imzasile: 6 âay evvel bir kızla tanıştım. Onun la epeyce bir zaman konuştuk. Niha- yet bir'gün müânasız bir lâkırdı yü- zünden kendğsiyle darıldım. ve artık konuşmadım. Fakat onu çok seviyo- Tum. Şimdi kendisiyle yine eskisi gi- bi samimi olmak ve konuşmak istiyo rum. Fakat ikimiz de mahcubuz. Onunla nasıl konuşayım? Böyle hareektte devam ederseniz, ilânihaye barışamazsınız. Muhakkak ikinizden birinin davranıp tesisi mü- nasebet teşebbüsünde bulunması lâ - zımdır. Ve bu iş erkeğe düşer. * Bir cevap Adanadan B. T. imzasına: Uzun mektubunuzu okuduk. Posta ile cevap vermek imkânsızlığı karşı- gında cevabımızı burada veriyoruz. Size söyliyeceğimiz şey pek kısa ve açık olacaktır. O da şu: Derslerinize çalışınız. —Herşeyden evvel istikbalinizi temin ediniz. Ken- disine itimat edilebilecek bir şahsi - yet olunuz. Ondan sonra bu gibi şey- lerle meşgul olursunuz. Hem yaşınız daha müsait değildir. Askerliğinizi de yapmadınız. değil mi? * Bu nasıl sevgi? !atanbuldan M. M. tmzasile: 16 yaşında bir kızım. Bir oğlanı de lice sevmekteyim. Fakat bunu kendi- si bilmiyor ve beni de tanımıyor. Ken disine mektup yazsam doğru birşey değil, ne yapayım?. Bir gece yarısı, karanlıkta ve o yokken ona göz yapıp işaret ediniz. A kızım, böyle peri masallarında ol- duğu gibi, insan birini görür görmez hemencecik âşık olur mu? Herhalde, pek “şıp sevdi” ye benziyorsunuz. Biraz ciddi olunuz. Poliste Bir kadın şoförü bıçakla yaraladı Haseki caddesinde garip * bir hâdise oldu Evvelki gün Haseki caddesinde ga rip bir vaka olmuştur. Mezarlıklar Müdürlüğüne ait ve şotör Bekirin i- daresindeki otomobil, Haseki cadde- sinde ilerlerken yol üzerinde bir gru- pa tesadüf etmiştir. Şoför Bekir, gru pun yol vermesi için birkaç defa kor ne çalmış, fakat konuşanlardan İs - mMmail, Tahsin, Fatma ve Safiye aldı- rış bile etmemişlerdir. Otomobil ya- vaş yavaş yaklaşırken Safiye adin- daki kadın birdenbire hırslanmış ve eline geçirdiği bir bıçakla şoförün ü- zerine saldırarak Bekirı göğsünden, omuzundan yaralamıştır. Bekir has- ftaneye kaldırılmıştır. Suçlu yakalan- mıiştir. Arkadaşları aranmaktadiır. Bir kaza daha Balıkpazarından geçen şoför Habi- bin idaresindeki otomobil, Ağaha - mam caddesinde oturan Kostiye çarp mıştır. Kosti yaralanmış, goför yaka lanmıştır. Bir dükkân yandı Fermeneciler sokağında Aşçı Mus- tafanın dükkânından yangın çıkmış- tır. Ateş sür'atle büyümüş, dükkânın üstündeki üç oda yandıktan sonra it- faiye tarafımdan — söndürülmüştür. Dükkân sekiz bin liraya sigortalıdır. Hâdise etrafında tahkikat yapılmak- tadır. biribirimize * ; MARI ANTUVANETin ROMAanNnı Yazan: Steffan ZWELİG Bu Beaumachâis değil miydi, on sene evvel kralın tam bir koca olma- dığmı etrafa ilân eden ve kraliçeyi rezil eden adam? O zaman kral da, kraliçe de buna fena halde kızmış - ,|lar, hattâ bir müddet için de kendi- sini St, Lazare hapishanesine hap- settirmişlerdi. Orada dayak yemiş olduğu bile rivayet olunur. Şimdi Mari Antuvanet ayni ada- ma güzel bir tiyatro piyesi yazdı di- ye iltifat ediyor. Eskiden yaptıkla - rımı ve söylediklerini unutuyor. Ede- biyat ve umumi tarih bir kralın bir kalem sahibi tarafından nasıl tezyif edildiğini hâlâ bugün hatırlayor, fa- kat işte alâkalı kraliçe dört sene son ra bunu unutarak düşmanma dost- luk gösteriyor. 1781 tarihinde sansör bu yazılan tiyatro piyesinin oynanmasını muva fiık bulmuyor. Çünkü piyes eski re- jim ile alay ediyor. İsyanlı fikirler- le dolu olduğu da görülüyor. Nazır- lar toplanarak piyesin men'ine karar veriyorlar. Fakat her istediğini yap- maya alışmış olan Beaumarchais pi- yesi krala okumaya muvaffak olu - yor. Çok zeki, anlayışlı olmadığı halde, On Altıncı Lui de bunun oy- nanmasını muvafık görmüyor. Fa - kat kralın bu istemeyişi karşısında kalınca piyesi başgözde Polinyaka götürüyor. Onun vasıtasile kraliçeye hulül etmeği, kraliçe vasıtasile — de kralı yola getirmeği tasarlıyor. * Kraliçe, Polinyak ve saire ile bir- leşerek, piyesi kralım haberi olmadan gizli gizli hazırlamaya ve birdenbi- re bir akşam oynatmaya karar veri- yorlar. Roller tevzi ediliyor, biletler dağıtılıyor, tiyatronun önü hıncahnıç doluyor. Bu hareketı haber alan On Altın- c Luı perde açılmazdan bir saat ev- vel yine tiyatro piyesinin oynanma- sını menediyor .Işıklar sönüyor, ka- pılar kapanıyor, tiyatronun önüne toplanan halk dağıtılıyor. Mesele artık halledilmiş gibi görü- nüyorsa da kraliçe yine arzusundan vazgeçmiş değildir. İradesiz krala sözünü geçirerek her ne pahasına o- lursa olsun bu piyesi oynatmakta 185- rar ediyor. Karısınım her dediğini yapmaya alışmış olan On Altıncı Lui nihayet piyesin bazı dokunaklı yerle-| rini çıkartarak oynanmasına müsaa- de ediyor. 1784 senesinin yirmi yedinci ni - san günü Fransız tiyatrosunda oyu- nun oynanması kararlaşıyor. Böyle- ce Bomarşe On Altıncı Luiye galebe çalıyor. Tiyatroya hücum o derece çok o- luyor ki kapılar kırılıyor, demir par- maklıklar eğriliyor, alkışlar arasın - da piyes oynanıyor. Eğer Mari Antuvanette zerre kadar mantık olsaydiı Bomarşenin yazmış olduğu bir piyesi oynamak ve Ooynatmakta bu kadar ısrar tmezdi. Kralı ve kendisini bütün Paris hal- kma rezil eden bu küstah adamla birlik yapması elbette doğru değildi. Muharririn de, bir müddet evvel o kadar aleyhinde 'bulunduğu kraliçe- nin piyesinde Bir rol almasını da is- temesi gariptir. Fakat meselede hay siyet ve şerefi düşünen yoktu. O za- manlar hoş vakit geçirmek ve eğ - lenmek her şeyin fevkinde bir iş te- lâkki ediliyordu. 4 k Çeviren: Rezzan A. E. YALMAN. Kraliçe piyeste oynıyacağı rolde muvaffak olmayı düşünüyordu Düc de Provans Kraliçe piyeste oynıyacağı Rosine rolünü en çok muvaffakıyetle oyna- mağı, çok güzel görünmeği, alkış - lanmağı düşünüyordu. Başka gayesi yoktu. Sevil Berberi hergün prova olunu« yor. Kraliçe endişe içinde... Rolün - de muyvaffakıyet gösterememekten korkuyor. Kendisini seyre.gelen bin- lerce insana hoş görünmeği ve alkış- lanmağı istiyor. Fakat o günlerde ortada gayrita- bil bir hava esiyor. Sarayın kuyum- cusu meşhur Boehmer, kraliçeyi hu- susi şekilde görmek icin hergün ge- lip yalvarıyor. Kraliçenin birkaç ay evvel bir gerdanlık satmaldığını ve taksitle parasını ödiyecek iken son taksitleri vermediğini söylüyor. Mari Antuvanet bu işten bir şey anlamıyor. Ne gerdanlık almış, ne de borç altına ğirmiştir. Birçok de- falar kuyumcu Boehmer kendisine 'bir milyon altı yüz bin franklık bir pırlanta gerdanlıktan bahsetmiştir. Fakat kraliçe bu kadar para veremi- yeceğini söyliyerek gerdanlığa talip olmamıştır. Şimdi nasıl oluyor da bu gerdanlığı satm aldığını ve taksitle- rini ödemediğini söylüyorlar? Kraliçe bir hafta evvel kuyumcu- dan gelen bir mektubu hatırlıyor: Bu mektupta kıymetli bir gerdanlık- tan ve kendisine teşekkür edildiğin- den bahis vardı. Fakat gelen mek- tupları sonuna kadar okumadığı ve çok dikkatsiz olduğu için bu mektu- bu ne yaptığını bilmiyor ve yârım o- kuduktan sonra yırttığını hayal me- yal hatırlıyor. Bütün aklı Sevil Ber- beri piyesinde olduğu için bu ku « yumcu ve gerdanlık işini birkaç gün ihmal ediyor. Fakat nihayet bir gün Boehmere randevü veriyor. Kuyum- cunun halini ve sözlerini görünce kuyumcunun deliliğine hükmediyor. Kraliçenin samimi dostlarından Kon- tes Valois, kuyumcuya gelip kraliçe- nin gerdanlığa ta.lıp olduğunu söyle- miş. san tanımadığını kuyumcuya anla « tıyor, fakat Boehmer söze devam edi- yor. Kardinal de Rohanımm da kraliçe namma ondan gerdanlığı teslim al- dığını ilâve ediyor. — Kraliçe fena halde kızıyor ve Ro- hanı hiç sevmediğini ve onunla böy- le bir meseleyi konuşmadığını anla- tıyor. Kuyumcu terler dökerek, te- lâş içinde bütün teferruatile hikâye- yi anlatiyor. Kraliçe öfkeden titri « yor. Ve anlıyor ki kendi ismi kulla- nılarak kuyumcu dolandırılmıştır. Kuyumcudan meseleyi yazı ile ve bü- tün tafsilâtile kendisine anlatmasını istiyor. Ağustosun. 12 indti günü sayfalar dolusu teferruat geliyor. Kraliçe gö- rüyor ki fena halde dolandırılmış... Hiç kimseye bu meseleden bahsetmi- yor. Yalnız krala anlatıyor ve evra- kı veriyor. Namusunu müdafaa et « mesini ve lâzımgelen tedbirleri al - Mari Antuvanet bu isimde bir in- - masını istiyor. Mari Antuvanet bu . — karmakarışık meseleyi iyice tetkik etmiş olsaydı, kendi hakkında Jaha hayırlı olurdu. Fakat derhal hareke- te gelen ve coşan gururu, derin dü- şünmeğe ve tahlil etmeğe meydan bırakmıyordu. (Arkası var)