25 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

25 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MC 25 -8-936 No, 25 — Yazan ; Kadircan Kafı — Bütün arzuların, aşkların, paranın hulâsa herşeyin üstünde bir levent yasası vardı Şaşı Mustafanm canı hepsinden çok ilmıştı, Onu tutalm!.... Diyerek ileri atıldı. Tİli Hasanm arkazmdan koştu. Veli ile Mehmet te onun gibi yap- tilar, İki üç yüz adım ötede kayalıklar Mitiyor ve bir düzlük başlıyordu. Bu- Yada küçük ve büyük su birikintileri $toenin karanlığına rağmen parlıyor. i. Onların etrafında ise çalıların, Sükür ve çıkıntıların karaltıları sezi- Yordu. Dertli Hasânla arküdaşları oraya Varmak için kayalardan atlanlak, çu- kurlardan aşmak, taşlık ve bozuk bir yda her an düşmek korkusile #ücükle | yürümek mecburiyetinde alıyorlardı. Halbuki genç kız çoktan bu zorla Yolu bitirmiş, düzlüğe çıkmuştı. Bunun de kendisini kovalıyanlarla olan klığnı birkaç misline çıkarmıştı. Hem de dosdoğru uzakta yanan a- re, yani kasabaya gidiyordu. Dertli Hasan kayalık ve bozuk kıyı Yi soluk soluğa aştığı zaman artık sa- | s1 kızı göremez olmuştu. Lâkin buna en durmak bilmiyordu. Şaşı Mustafa da durmayı düşünmü- Yordu, Fakat Veli ona hemen hatırlattı: — Nereye gidiyorsunuz? Kendinizi 8 bile İzlandalıların kollarma mi a- mız? Sarı kız gözden bile kay- boldu, Bir kaç dakika sonra kasabaya ve| Birkaç dakika sonra bu kalabalık» tan onar, yirmişer ,otuzar kişinin ay- rıldıkları ve bir sürü halinde Şaşı ları tarafa doğru geldikleri görüldü. | Dertli Hasan kılıcın sapını kav- İ rıyarak ileri atılmak istedi: — Onladan mı çekineceğiz? Gele- cekleri varsa görecekleri de var. Diye homurdandı. Fakat şimdi bog yere kabadayılık sırası değildi, Gelenler nekadar çok olurlarsa ol- sünlar Dertli Hasanla arkadaşlarının sıyrılan kılıçları önünde geriliyecek- lerine şgerilemezlerse birer ikişer öle- ceklerine yahut yaralanacaklarma şüphe yoktu. Fakat bundan ne fayda beklenebi- lirdi? iş olacak... Sayı Mustafa durdu? di samanda dertli Hasani da tut Çlnkü Weti doğru söylüyordu. dan başka bir sebep vardı ki, h o, Dertli Hasanla arkadaşları- yi İsmen geri dönmeleri için çok bi- gelirdi: Reisten, işi bu derece iler hek ve onlardan uzaklaşmak için! tin almamışlardı. i Hasan: — Tutma. beni... Gitmeliyim... âdeta homurdanmıştı. Şaşı| “stafaya, karsı duyduğu dargmlığı| Asığa vurmaktan kendini alamı Yordu, Saşı Mustafa onu daha stkı tuttu: By ATIK gidemezsin. Velinin dedi- İ duymadın mı? Reis ne yapar?.. mr Mustafanın emri de Velinin! kleri de belki Dertli Hasana viz iç lirdi. Fakat reisin bunu iyi gör- Yeceğine şüphe yoktu. üç e Mustafa sözüne devam ediyor — Bu Allahım belizı sakarm böyle ğ , eY yapacağımı kim âklına getirir. a, N€ Yapalım reise söyleriz ve yaz pe <7 bize vermezlerse kasabayı tö- tücağımız! haber veririz. ” hat edeceklerini sanmam. Şimdi o- â Kidip te be yapabiliriz. Haydi, dü tim ve reise anlatalım. Şu Sakar len sakar herifi de bir an önce ta, Ç ©rden birine sallandıralım. Ar. Yasamak ona haramdır ayi Hasan genç kızı görmek ka ri San defa ilerilere bakmış, fa- ir şey görememişti. ler, rağmen gitmek, hattâ o ateş- ki, kasabaya ve orada ellerinde si- kağ beklemekte olan binlerle İz- min içine girmek istiyordu. el Sarı kızı ele geçirmeli, yahut Ba Bart bütün arzuların, aşklar, nin ve her şeyin üstünde bir Je- tn Yasası vardı. Relsin izni veya olmadan böyle bir şey yapmak Bin Ussuzluk “olur, vaktile ettiği ye- lurdu, ayle olduğu halde Hasan bir Vey riye dönemiyordu. ül, © Uzaklara bakarak haber ver- — da... İste... Görüyor musunuz? Ora- Hirçuz anabaya girdi“ bile. Etrafma Sak Semlar toplandı. tin pden kasabanm etrafımdaki de- Sata ğin gerisinde ve bir ateşin Yal, 8 birdenbire büyük bir kala- a koş PlAtmıştı. Gidiyorlar, geliyor” lag, usuyorlar, gittikçe çoğalıyor- Ge Atik kiz bu kalabalığın ortasında Börünmüyardu. İ C.Londos TI Eylülde yapılacak Karikatür ve mizah sergisi bugün açılıyor İstanbul sezonunun şehir haftası cumartesi gürkü itfaiye şenlikleri ile nihayet bulmuş ve dünden itibaren sergi haftası başlamıştır. Bugün $3- at 16 da Taksimde karikatür ve mi- zah sergisi açılacaktır. Bu sergi de evvelee de yazıldığı gibi bütün mizah matbunt koleksiyonları le meşhur karikatilristlerimizin en kiymetli e- serleri bulunacaktır. Cim Londosun yapacağı maç Belediye, : festival şenliklerine ha- lel gelmemesi için Cim Londosla Türk baş pehlivanı arasında yapılacak gü- reşlerin 13 eylülde yapılınasını muva fik görmüştür. Bu hususta Cim Lon- dosla muhabere edilmektedir. Festival heyetleri geliyor 29 Ağustosta başlayacak olan Bal kan festivali eğlencelerine iştirak ede- cek olan milli heyetlerden Romenler evvelce 16 kişilik bir heyet olarak ge- leceklerini “bildirmişlerdi. Dün, bele- diyeye çektikleri bir telgrafta 20 ki- şilik bir heyet olarak 28 ağustosta Ts- tanbulda bulunacaklarmı o bildirmiş- lerdir. Yugoslavlar da yine 20 kişilik. bir heyet halinde avni günün sabahı trenle geleceklerini dün belediyeye bildirmişlerdir. Belediyenin daveti Istanbul Belediyesi Festival Komi- tesinden: “Istanbulda kırk gün, kırk gece şenlikleri dolayısile tertip olunan Ka- rikatür sergisi yarınki salı günü saat on altıda Taksim meydanmda Emlâk şirketi binasmın üst kat salonunda açılacaktır. Şehrimizde bulunan muh terem mebuslarımızla Istanbul umu- mi meclis azalarınn, matbuat men- süplarmm açılma saatinde sergiye şeref vermeleri rica olunur. Gazi köprüsünün vaz esas resmi Mustafa ile arkadaşlarımın bulunduk-| Sarı kız nasıl olsa elden gitmişti | ve simdi belki de bir atın üstünde kasabadan çıkmış, durmadan uzak - lsşıyordu. Şaşı Mustafa Dertli Hasanm ko- İlay kolay yola gelmiyeceğini anla - mıştı. Onun omuzuna küvvetli ve s- ğir elini koyarak emretti: — Haydi, gemiye gidiyorur. Rei- sin İzni ve emri olmadan burada bir dakika daha duramayız. Veli ile Mehmet te Dertli Hasanm iki koluna girmişler; — Haydi, vazgeç 'bu sevdadan tıriz, bunun çaresini ancak 0 bulur. Diyorlardı. Ayni zamanda onu kıyıda bekliyen sandala doğru yürütüyorlardı . (Arkası var) | Boluda mühini bir dava bitti | Katille maznun bulunan dört kişi beraet etti Bolu Ağırcesa Reisi Nusret Bolu, 22 (Hususi muhabirrmizden) — Bolu Ağırceza mahkemesı reis Nusretin başkanlığında toplanarsk çok mühim bir cinayet davarını intâç gitirmiştir. Davanın mevzüü şudur: Boluda Dört Divan köyünün zen- gin taninmışlarından Emin, Arif, Mehmet ve İsmail galpliği katil şek“ | linde gösteren Gerede beleiye reisi İhsan ve arkadaşlarının bir ihbariyle mahkemeye sevkedilmişlerdi. Müddelumümi hâdisenin tamamiy- le musanna olduğunu kabul ederek İberaet talep etmiştir. | Mahkeme heyeti müzakereye çekil miş ve Bolü ağırcezn mahkânesinin | kıymetli Reisi Nüsret kararı tefhim letmiştir. Mahkeme bu kararında milli mü- cadele esnasında milli mücadele Kuv vetlerine karşı mitralyoz zabit! yapmış olan İhsan ve arkadaslarınn bunu iftira ettiklerine telm'h maz - Biz ne yapabiliriz artık?.. Reise anla- |“ Mei İlk aşk Şişliden B. B: imzasile: “18 yaşındayım; -bir senedenberi bir kım seviyorum. Fakat o da ben de mahcubuz. - Aşkımızı söyliyemi - yoruz. Bütün samanı, düşünce ve kederle geçiyor. Kendisile konuşuyo ruz ama, hem seyrek, hem 'alelâde bir komuşuş. Birkaç mektup yazdım Mektuplarımın hepsi cebimde eridi. Onu Kalbim kadar seviyorum. Onun da beni sevdiğini, tatlı bakışlarından anlıyorum. Sevgimi ona anlatmak i- çin na yapayım?,, Fena niyetleriniz yoksa cösur ol - mamanıza bir seböp yoktur. Eğer maksadımız, bir tatil vakti geçirir gi- bi bir aşk macerası geçirmekten iba- relse böyle mâhcup kalmanız daha İcok iyidir, hiçbir sey #öylemeyiniz. Yok, istikbale âit düşünceleriniz var- sa, bunları sevdiğiniz kimseye söyle- mekte hiçbir mahzur yoktur ve aksi biraz da mahcubiyeti aşar, başka bir sey olur. Mahcup bir âşık Şişlide H. gazi caddesinden M. 5. D. imzasile: “19 yaşındayım. Bir genç Kısı €- viyorum, İlimiz de bir semtte oturu- yoruz, Fakat o benden 2, 3 yaş ka- dar küçük, Kendisini sevâli 6 aydan fazla olduğu halde bir türlü cesaret göslerip te konuşamıyorum. Ona kar şı çok mahcup bir vaziyetleyim. O ciddi, fakat bana çok bakıyor. İki - miz de mektebe gidiyoruz. Her gür mümkün mertebe kendisini görmek kabil oluyor. Bu iş karşısında ne yap mam iizım gelir?,, Heh mektep, hem aşk bir arada ol- maz. Her şeyin bir zamanı vardır. Bem emin olunuz, sizin aşk zannet- tiğiniz bir sempatiden ibarettir, Şim- ilik iki kardeş olunuz, öylece görü- sünüz ve derslerinize çalışıp mekte binizi bitirmeğe gayret ediniz. Bir genç âşık Gaziantepten K. A. İmzasile: “15 yaşındayım. Çok sevdiğim bir kızla 6 aydır sevişiyorum ve kız da beni çok seviyor. Gece gündüz aklım- dün çilimiiyor. Bönra annesiğil sezdi- ter, Kız, benimle konuşmuyor. Kendi teri Urfaya gittiler, geldikleri zaman nasil konuşayım? Bana bir akıl öğre tiyiz.,, Geldikleri zaman onlarla hiç alâ » birer hevesten ibarettir. Daha pek gençsiniz. Sevmek ve sevilmek İçin vaktiniz var. Bu işten vazgeciniz Hem sevdiğiniz kızın ailesi de bunu münâsip görmüyormuş. Her halde hakkak ki fazla geneliğinizdir. Şüphe! Ankaradan A. İmzasile: “Henüz on dokuz yaşına yeni gir - dim. Bundan bir ay evvel ilk defa o- larak aradığım ve sevdiğim bir tiple karşılaştım. Şimdi kendisini çılgınca seviyorum. Bu sevgimi bir türlü a- latamadığımı zannederek çok müte - essir oluyorum. Çünkü her gezinti. mizde benim başka kimselerle de a- lâkadar olduğumdan ve kendisine karşı lâkayıt kaldığımdan bahsedi - yor. Ayni zamanda çok kıskandığını da söylüyor. Bilhassa şimdi biribiri- mizden uzak kalmaktayız. Daha fa5- la şülphelenecek, Bu şüpheden kurtul mak ve kendisine karşı olan sevgimi anlatabilmek için ne yolda yürüme - mi tavsiye etmenizi dilerim.,, Onun sizden şikâyetçi ve niçin şi- Kâyetçi olduğunu yazıyorsunuz. Bu gibi hallerden vazgeçip yalnız onun- lâ meşgul olursanız, her halde o da anlayacaktır, Mademki, onu seviyor» sunuz, niçin lâkayıt duruyor, başka- Jarile meşgul oluyorsunuz ? Bir cevap Nişantaşından S. 8. imzası sahibi- ne? Bu kızla evlenmeniz doğru bir ha- reket değildir. Bugün olmasa bile ya- rın muhakkak bir facia ile karşılaşa- bilirsiniz. Vazgeçiniz. ————— mail, berat kararı almadan evvel hapishanede tifoya yakalanarak öl - i |müştür. Karar okunurken mahkeme salo - nundan dolup taşan bir samlin kütle. kadar olmayınız. On beş yaş aşkları | bir mahzur var ve bu mahzur mu -| nunlarm cümlesinin beraet eltikleri- |sİ, adaletin tecellisi karsısında hün- Yazan: 8tefjan ZWELIĞ Kral oğlunu görür görmez gözlerin. den sevinç yaşları akarak Kruliçeye yaklaşmış ve “Vellaht 'huzürunuza kabul edilmek istiyor.., demiştir. Yeni doğmuş çocuğunu" yıkanmış ve kun-| | daklanmış olarak annesine getirmiş-| İ lerdi. Artık memlekette sevincin ve| neşenin derecesi anlatılmaz bir halde idi, Gayet sıhhatli bir sütnine bulun- muş ve çocuk derhal ona teslim edil- mişti. Toplar r, çanlar çalını- yor, Prönsesin doğduğu zaman yapı- n şenliklerin yüz misli fazlası yapı-| tıyordu. Dokuz gilin sıra ile bütün es- naf cemiyetleri Versay sarayma bi» rer heyet gönderiyor ve müstakbel Kralların selâmliyorlardı. Bir kaç sene sonra Kraliçeye en a- ğır hakaretlerde bulunan satıcı ka - dınlar güzel elbiseler giyerek saraya | kadar gelmişlerdi. Sefalet, harp her- şey unutulmuştu. Bir o müddet için İ gayri memnun kimse kalmamıştı. İh- tilâleiler, elimhuriyetçiler bile birkaç zaman için en şiddetli Kral taraftarı kesilmişlerdi. (Jacobin) lerin müs- takbel reisi Collot d'Herbols birkaç zaman sonra onaltıncı Luinin idam kararını hazırlıyan adam, bile Krali- çenin doğurması münasebetile şiirler yazmıştı. Bütün Paris ve Fransa halkı hü- kiimdarlarma' caridari bağtr idiler. Bü yeni doğan çocuğun memlekete re- fah ve saadet getireceğini ümit edi- yorlardı. Köşe başlarından davullar çalınıyordu. Memleketin hiçbir şeh- ri, hiçbir köyü yoktu ki halk eğlen- mesin ve gülmesin. Memlekete bir varis, bir veliaht getirmiş olan kral ve kraliçeyi herkes seviyordu. Bundan sonra Mari Antuvanet iki defa daha anne oldu. 1785 sener de ikinci oğlunu doğurdu. Bu müs - takbel On Yedinci Luidir, 1786 sene sinde de dördüncü ve sön çocuğunu doğurdu. Bu da yalnız on bir ay ya- sayıp ölen Prenses Sofi-Beatriz'tir. Annelik Mari Antuvaneti tamami- le değiştirmişti. Mütenddit hamilleri esnasında zevk ve eğlencelerindön w- zak yaşamış, ondan sonra da çöcuk- ları ile meşgul olmayı, havai zevkle. rine tercih etmişti. Uzun seneler boşboşuna sarfettiği muhabbet ve şefkat hisleri nihayet tabii bir memba bulmuştu. Bu müşfik bakışlı güzel kadın bir- kaç sene daha çocuklar! ile sakin bir âile hayatı yaşıyabilmiş olsaydi, ta - | mamile eski havai heveslerinden vâz İre dönmek, kendi Gazi köprüsünün vaz'ı esas resmi |ni bildirmiştir. bu cumartesi saat 15 te yapılacaktır. Ne yazik ki, bernet edenlerden İs- gür hüngür ağlamıştır. Botu vilâyeti | geçecek, durmuş, oturmuş bir ev ka- ahalisi sevinc içindedir. İdını, bir anne olacaktı. Fakat kader Çeviren: Roszan A, E. YALMAN Bütün Paris ve Fransa halkı Hüküm- darlarına candan bağlı idiler buna müsaade etmedi. Tam Mari An tuvanetin durulduğu bir sırada dün- ya karışmaya başladı, On üçüncü bap Kraliçe söylemeye başlıyor Veliahdin doğumu Mari Antuva * netin kraliçelik devrinin en ikbelli noktası idi. Taş Ve tâhti bir Varis vermekle adeta ikinci defe olarak kraliçe olmuştur. Halkm bütün in - kisarlarma rağmen yine gösterdiği muhabbet ve alkış büyüktür. Bun « dan anlaşılıyordu ki Fransız hüküm- darları kendilerini -tekrardan halka sevdirebileceklerdi. Mari Antuvanetin bir adım atması, Trlanondan Versaya naklederek Ro- koko kraliçeliğinden vazgeçmesi kâfi idi. Pariste kendisini bekliyen asille- hususi maiyyet terketmekle tekrar eski mevkiini kazanabilecek- ti Fakat bunu yapmadı. Ve tekrar eski hayatma, eski muhitine avdet etti. Halkın bittikten sonra bu defa Trianon'da paralar sarfedilmeye ve eğlenilmiye başlar: dı. Artık milletin sabrı tükenmiş, mü- sâmehası azalmıştı. Kuvvetli ve coğ- kun bir sel gibi akan memnuniyetsiz- liği durdurmanın imkânı yoktu. Ortalıkta evvelâ göze çarpatak büyük bir değişiklik yoktu. Yalnız Versay halkı sükütu muhafaza eği- yordu. Büyük merasimde daha az insan bulunuyor, kadın erkek asilza- delerin yüzlerinden soğukluk akıyor- du, Şekli muhafaza ediyorlarsa da bu da kraliçeye olan muhabbetlerin- den değildi.- Önünde diz. çüküyor- lar, bürmetle Mari Antuvanet in elini öpüyorlar, fakat bütün bü hareketle- riresmi bir tavırla yapiyorlardı. Kraliçenin bir bakışmi iltifat telâkki etmiyorlardı. Kraliçe tiyatroya gir- diği zaman herkes (yerinden eskisi gibi alelâcele hürmetkir bir tavırla kalkmıyor, geçtiği sokaklarda can. dan gelen “yaşasın kraliçe!,. sesleri artık duyulmuyordu. Kendisine açik- tan açığa husumet göstermiyorlar, fakat eski hararetli muhabbet hisle- rini de izhar etmiyorlardı. Kralm zevcesi olduğu için ons lâzmgelen mecburi hürmeti ediyorlar, yaptığı hareketlere, söylediği sözlere âğıkça itiraz etmiyorlar, fakat susuyorlar, İşte bu İnatçı fena ve gizli süküt- tan ihtilâl doğmuştur. (Arkan var) ve oyun arkadaşlarını eğlenceleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: