Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
—— TAKSiİTLE SiGORTA ANKARA ANONiM TÜRK SİiGORTA ŞİRKETİ Istanbul'da Yeni postahane karş:sında büyük Kınacıyan hanındaki idare merkezine müracaat ederek senelik yaptıracağınız sigortaları on iki aylık taksitle yapmaktadır. Mütemmim malümat ve sigortaya ait bilümum müşküllerinizin halli için gişelerine müracaat ediniz, Telefon: 24294 — 25 - 8 - 936 BÜYÜK TÜRK AcıHakikatler İNKIİLÂB) No. 25 Yazan : Ziya Şakir Sadaret ve hariciye daire!eri memur- ları Tophane rıhtımına birikmişlerdi Sadaret ve hariciye — dairelerinin memurları, daha sabah karanlığında Tophane rrhtımında — birikmişlerdi. Rıhtımdan, Yıldız sarayına kadar im- tidat eden caddeye, polislerden ve jan darmalardan noktalar dizilmişti. Bu parlak istikbal merasimine, bir müf- reze askerin iştirak etmesi de ihmal edilmemişti. Yalnız çok calibi dikkat olan birşey varsa; sefaretlerden gönderilmiş olan tercümanların, bir» köşede başbaşa vererek, ve bu istikbal heyetine göz gezdirerek müstehzi ve alaylı tehes- sümlerle gülüşmeleri idi. Memleketin ve hükümetin şu anda maruz kaldığı fecaatten zerre kadar müteessir görünmiyen Damat Ferit Paşa, beyaz boyalı ve sarı pirinç ba- calı sadaret istimbotu ile vapurdan ge lerek rıhttma ayak bastığı zaman, gürür ve azametinden hiçbirşey kay- betmemiş bir vaziyette idi. Yüzünde: teessür ve hacaleti ifade eden bir mâ- na bulunmak şu tarafa dursun; bilâ- kis, yaptığı işte muvaffak olanlara mahsus mağrur ve mütebessim bir gehre ile istikbaline gelenleri süzmek (şürayı saltanat) toplarız. Ve imza meselesini burada karar altına alırız. Demişti. Damat Ferit Paşa, padişahın bu fikrini çok cür'etkârane telâkki <t- miş, büyük bır korku ile itiraz eyle- mişti: — Şevketmaap!.. Bendeniz, şürayı saltanatı emin bir müracaat vasıtası bulmuyorum.. Birinci şürayı saltanat ta, Ahmet Rıza Bey külunuzun gös - terdiği gayretlere rağmen, bazı zeva- tın nekadar aşkm ve taşkın bir su- rette beyanı mütalea ettikleri, elbet- te hatırı şahanenizdedir... Halbuki, o zamana nazaran; bugünkü vaziyet daha çok naziktir. Olabilir. ki, eski dostlarımız olan ve bundan sonra da dostluklarınım idameleri temine ça- lışılan düveli âliyeye karşı hazı na hoş sözler söylenir. Bu suretle de. dostlarımız gücendirilerek bir an ev- vel akdetmek istediğimiz sulh, aka- mete uğrayıverir. Vahdettin süküt etti. Eniştesi ©:. rit Paşanın bu mütaleasının ne le- hinde, ve ne de aleyhinde hiçbir fikir beyan ed di te, ve yerlere kadar eğilenlere. hafif | bir el hareketile selâm vermekte idi... İşte bu sırada, bütün Türklerin kalplerine birer avuç - kıvılemmlı kül Bu adam, şu anda; sanki bu mömleke fin mukadd .nim iş bir gadrazam değil: Meselâ-Çinden, 'Tom- boktodan, veyahut İzlanda Adasından gelen; ve şu anda bu memleketi, bu hükümeti ihata eden felâkete — karşı hiçbir alâka göstermek mecburiyeti- ni hissetmiyen bir mahlüktan ibaret- ti. Ferit Paşa; doğruca seraya gitmiş- ti. Ve Vaziyeti, Padişaha izah eyle- mişti. Onun kanaatine nazaran, sulh konferansınm teklif ettiği maddeler; bugünlün siyas! şeratine göre gayet tabit idi. Eğer bu vaziyet karşısmda bir müşkülât çıkarılmayıp ta (Kon- ferans heyeti âliyesi) gücendirilmiye- . cek olursa; (makamı hilâfet ve salta- nat) zerre kadar sarsılmıyacağı gibi: bir müddet sonra da; bilhassa İngil- tere- ve Fransa devletlerinin vicdan ve merhametine dehalet edilerek hü- Kümetin vaziyetine daha müsait şekil- ler vermek ihtimali mevecut idi. (İstitrat olarak şunu da arzedelim ki, Damat Ferit Paşa ruh, hissiyat ve ahlâk itibarile garip bir hususiye- te malikti... Meselâ, yalan söylerdi. " Fakat, hicbir zaman bu yalanı, yalan göylemiş-olmak için söylemezdi... O yalanı düşündüğü dakikadan itibaren, evvelâ kendisi onu bir hakikat olarak telâkki eder; o yalanı hayalinde kuv- vetle besler; muhatabma da, derin bir iman ve kanaatle naklederek, mut laka onu ikna eylerdi. Esasen Damat Ferit paşanın en kuvvetli tarafı; bu, İkna kuvveti idi, Onun içindir ki; Pa- dişah Vahdettin gibi zeki bir adam bile, bu ahmak adama inanmış; — ve hayrete şayan bir merbutiyetle, sönu- na kadar ondan ayrılamamıştı.) Damat Ferit Paşayı, başından 80- nuna kadar dinliyen Padişah Vahdet- tin; vaziyeti olduğu gibi kabul etme- yi gözüne kestirememişti... Vakıa, sulh konferansmım tekliflerine kat'- iyyen muteriz değildi. Fakat bu tek- lifleri, derhal kabul edivermeye cesa- ret edememişti. Çünkü, kalbinde —az gok yurt sevgisi olan her ferdin, bu kabule karşı büyük bir isyan hisse- deceğine hüküm vermişti. Onun için, derin derin düşündükten sonra: — Pek âlâ... Fakat, bu muahedeyi İmzalryabilmek için en evvel, kendi- Mi2t mes'uliyetten kurtarmak lâzım.. Bunun için de, şöyle bir şey yaparız. Evvelâ, muahedeyi imza etmek mec- buriyeti k>-—nda bulunduğumuza dair fikirieri hazırlarız. Sonra da bir atan bir hâdise zuhura _(eldı Bu hâ. diseyi zuhürâ ğıhiren de yine (o Meş- hur filözof ve döktör Rizâ Tevfik Bey) di. Her mühim vakada en iğrenç ve en tiksindirici bir çehre ile ortaya çıkan bu meşhur adam; bu sefer de, efkârı umumiyeyi sihirli kalemi ile uyuştur- mak, sulh şartlarmın acılığımı hizset- tirmeden yaldızlı bir hap gibi yuttur- mak vazifesini deruhte etmişti. Rıza Tevfik Bey bu vazifeye evvelâ kalemi ile başlamıştı. Münevver Türk kalplerine damla damla bedil zevk ve şiir akıtan.. Bazan neş'eler içinde coşturan, bazan da bu fani cihanın hiçliklerini en acı helâgatlerle anlatarak bütün vicdanları hırslar - dan ve vefasız emellerden uzaklaştı« ran Rıza Tevfik Beyin kalemi; bu sefer de Alemdar gazetesinde uzun, pek uzun bir makale yazmıştı. Rıza Tevfik Bey o uzun makalesin- de; yakım maziden, umumi harbin mes'uliyetlerinden, Türk milletinin mazisinden bahsediyor; ve bütün mü talea ve iddialarını, şöylece hulâsa eyliyordu: 1 — Umumi Harpte yapılan hata- h işlerden, Türk milleti mes'uldür. 2 — Türk milleti, hiçbir. zaman istiklâline sahip olmamıştır. 8 — Eğer İtilâf Devletleri, Tür - kiyeden el çekerlerse, burada me - deni bir hükümet tesis etmek müm- kün değildir. 4 — Türk milleti, medeni dünya- da, medeni bir hayat yaşamak isti - yorsa; medeni devletlerden birinin — meselâ, İngilizlerin — himayesi- ne girmelidir. 5 — Bu şrtın hilâfında hareket e- den Türkler, yaşamak hakkını haiz değildir. (Arkası var| Tayyare ve Zafer bayramları Her sene olduğu gibi bu yıl da 30 Ağustosta yapılacak zafer bayramı progğramı hazırlanılmıştır. Yalnız, di- ğer seneler zafer bayramile tayyare “bayramı müştereken kutlulanırdı. Bu sene bu iki büyük bayram biribirin- den ayrılmıştır. Bu yıl 30 ağustosta yalnız zafer bayramı tesit edilecektir. Bu bayram için Beyazıt ve Taksimde tribünler inşa ettirilecek, büyük bir geçit resmi yapılacaktır. O gün, res- mi daire ve müesseselerle mektepier kapalıdır. Sağlık OÖöğütleri HAYAT İÇİN DE İnsan vücudü makineye , benzer mi ? Bilirsiniz ki medeni insanların kol- tuklarını kabartan icat, makinedir. Çünkü makine tabiatte hazır olarak bulunmıyan ve sırf insanm kendi dü- şüncesi mahsulü olan bir kuvvettir. Makine insanın kuvvetini pek çok kere ziyadeleştirir, yaşamak için çektiği zahmeti azaltır, rahatmı, is- tirahate ve eğlenceye vereceği zama- nı arttırır. Hele buhar makinesinin icadı in- sanları — zaten pek te haklı ola - rak — pek ziyade sevindirmiştir. Çünkü insan bu icadile, tabiatten üstün olmak gayesine varmıştır. Bu- har makinesinin icadına kadar in- sanlar ancak tabiatte mevcut olan kuvvetleri tetkik etmişler ve yalnız o kuvvetleri kullanmışlardı. Halbu- ki buhar kuvveti tabiatte yoktur. O- nu insan kendisi bulmuş ve onunla tabiate galebe etmiştir. Avrupa me- deniyetini daha önceki medeniyetler- den ayirt eden fark ta buhar makine sidir. Avrupa medeniyetinden önce hiçbir medeniyet böyle tabiatte mev cut olmiyan bir kuvvet icat ederek tabiatten üstün çıkamamıştı. Buhar makinesinin icadından son- ra insanlar en ziyâde sevdikleri şey olan kendi vücutlarını, en ziyade be- ğendikleri icat olan buhar makinesi- ne teşbih etmişlerdir. Bu teşbihi ilk defa olarak hatırlı- yan Fransız filozofu Descartes'ın de- diğine İğöre, insanım ruhündân?ve ©- na bağlı olan fikrinden başka, vücu- dündekt YÜYT KM b e' maki nedir Ve makinenin işi nasıl bir ha - reket hâsıl etmekse, uzuvlarımızın herbirinin vazifesi de hareket hâsıl etmektir. O filozof gibi büyük bir adamın böyle bir teşbihi elbette yabana atı- lamazdı. Onun için arkasından bir- çok filozoflar, hekimler teşbihi ge - nişlettiler, tefsir ettiler. İnsanm vü- cudu umumi heyetile bir makineye benzetildikten başka, kalp bir — tu- lumba makinesi — hem de kuvveti ölçülerek yüz seksen bin libre kuv - vetinde bir makine — adalelerimiz- de herbiri seksen İlibre kuvvetinde birer manivelâ ,hulâsa her uzuv bir türlü makine sayıldı. Vakıâ, insan vücudile buhar maki- nesi arasında benzerlik yok/ değildir. Buhar makinesi nasıl kömürü yaka- rak ondan aldığı kuvveti hareket şekline çeviriyorsa insan da yediği yemekleri eritir, yakar ve hareket hâsıl eder. Adalelerimiz de birer ma nivelâya, kalbimiz de emme, basma bir tulumbaya benzer. Fakat edebiyat teşbihlerinde bile pek ileri gitmemek lâzımdır. Meselâ insan şecaatte bir aslan gibidir dedi- ğimiz vakit aradaki “veçhi şebeh” ancak şecaattir. İşte o kadar. Buhar makinesile insan arasındaki “veçhi şebeh” te yalnız karbon yakarak hareket hâsıl etmektir. İlerisine gi- dersek pek yanılırız. Buhar makine- si yalnız karbonla işine devam edebi- ! lir, halbuki insanın yalnız karbonlu maddelerle devam edemiyeceği vita- minlerin keşfindenberi meydana çık- mıştır. İnsan vücudunun bir cihetten bu- har makinesine benzemesi şunu is | pat eder ki, bütün tabıatte olduğu gi- | bi insan vücudunda da fizik ve me - | kanik kanunları caridir. Fakat insan | vücuduna hâkim olan kanunlar yal- nız bundan ibaret değildir. Kimya kanunlarınm da büyük, pek büyük işleri vardır. Zaten, benim fikrı-ııce, insan ken- di vücudunu büsbütün buhar makine sine benzetirse buhar makinesinin kadrini düşürmüş olur. Buhar maki- nesini kendi vücuduna benzeterek iİ- cat etmiş demek olur. Halbuki haki- kat öyle değildir. Buhar makinesi ta- Fakir hastaları muayene günleri Eminönü Halkevinden: — Evimize mensup fakir hastalarm muayene ve tedavilerini parasız olarak yapmağı kabul eden doktorlarımızın isimlerile muayene gün va saatleri aşağıya çı- karılmıştır. Tedaviye muhtaç ve ha- kikaten yoksul yurttaşlarımız Evi- miz direktörlüğünden alacakları pu- sulalarla bu doktorlara - kendilerini muayene ettirebilirler. Dr. Şükrü Ertan (Göz mütehassısı) Nuruosmaniye cad. No. 30 Hergün saat 15,80-17, Dr. Naci C. Bengisu ( Göz — mütehassısı ) — Cağaloğlu Kızılay, merkezi Keciören Ap. Çarşamba saat 14—16, Dr. Rifat Atay (Diş Tabibi) Ist. Belediyesi karşısında. Çarşamba saat 10 — 12, Dr. Münevver Öneş (Diş Tabibi) Sul- taahmet türbesi Babıâli cad. No, 18 Salı saat 16—18, Dr. Şükrü Hâzım (Sinir mütehassisrı) Haseki kadınlar hastanesinde. Her- gün saat 10—12,30, Dr, Ismail Ziya (Sinir mütehassısı) Cağaloğlu Kapa- lıfirm karşısında No, 24. Hergün sa- at 15—18, Dr. Rifat Çağıl (Sinir mü- tehassısı) Ankara cad. No. 71. Kat 1. Cumartesi saat 15—18. Dr. Ali Riza Faik (Öperatör) Gu- reba hastanesi Yenhnibahçe Hergün 9 — 14, Dr. Fuat Hâmit Bayer (operatör) Türbe Babiâli cad. No. 10. Perşembe saat 16—17, Dr. Kâzrm Ismail (operatör) Sihhiye mü- düriyeti karşısında> Salhı saat 14—17. Dr. Yakup Asım (Dahiliye mütehas- | sısı) Cağaloğlu Halk P. karşısında Zeki Bey ap. 4 cuma 13—14, Dr. E. min Kıcıman (Dahiliye mütehassısı) Babıâli cad. No. 25 Salı saat 15—17, Dr. Ihsan Sami (Bakteriyoloğ) Di - vanyolu Sultanmahmut türbesi kar- şısında 113 Hergün, her saat, Dr. Ali Rıza Azad Piyerloti cad. No. 37 per- şembe 14 ten sonra, Dr. Ethem Vas- saf (Sinir mütehassısı) Sıhhiye Mü- düriyeti karşısında, hergün 14 ten sonra, Çankırı Mebusu Rifat Ünür vefat etti Çankırı mebusu Rifat Ünür, pazar günü Üsküdar tramvayında kalp sek- tesinden vefat etmiştir. Rifat Ünür, pazar sabahı saat öna doğru yanın- da zevcesi ve gocuğu olduğu halde Beyoğlundaki evinden Köprüye inmiş ve vapurla Üsküdara geçmiştir. Ora- dan Çamlıcaya gitmek üzere tramva- ya binmişlerdir. Tramvay Kısıklıya geldiği sırada Rifata bir fenalık gelmiş, bir iki da- kika sonra da vefat etmiştir. Tram- vay durmuş, hemen bir doktor geti- rilmiştir. Rifatm kalp sektesinden vefat ettiği anlaşılmıştır. Ailesine ta- ziyetlerimizi beyan ederiz. TAN ABONE VE ILAN ŞARTLARI — Türkiye Dııın için için ZL 2 4A 96 -- $ x ee t— 8- 6 » ef V KESLUL. A 4 - tyliğ .0W 28 - Hân için Nâncılık Wuhı mu ""â'cuîd'mı ğgürnd doğra '& lân ya 'daremizce alı vel bilir. Küçük lllıılıı-ı $ satırlığı bir defalık 30 kuruştur. $ satırdan faz lası için satır başmaâa $ kuruüş alının Bir defadan fazla icin yekündar *, 10 kuruş indirilir. Tni seemit aehalar © küurmatür Bebek sergisi kapanırken... Bebek sergisi 31 ağustos pazar ak- şamı saât 20,30 da merasimle kapa- nacak ve bebek müsabaka piyangosu çekilecektir. Kapanma münasebetile Halk Ope- reti tarafından yeni bir operet hazır- Tanmaktadır. Ayrıca muhtelif var - yete numaraları da yapılacaktır. Bu merasime herkesin iştirak edebilmesi için dühuliye almmıyacaktır. Moda Deniz Klübünde Moda Deniz Klübünden: Deniz Klübü genel düsturunun 10 uncu maddesi mucibince Genkurul (umumf heyet )toplantısmı 31-8-936| — Btfal hastanesi Sişli 42426 pazartesi günü saat altıda yapaca-| - Bakırköy Alcıl hastanesi 16.60 ğgından azalarım mezkür gün ve saatte Müracaat yerleri klübe teşrifleri rica olunur. Te ' elburü masmleek — Tilkünecürlll K ST Akay (Kadıköy iakelesi) 43782 Biriç meselemiz Şark Demiryolları Sirkeci m: Bu sayımızda çıkacak briç mesele- | — Dw h*:""“'" “"“':': bi miz, bir yanlışlık yüzünd vaktinde Çabük sı! yardım teşkil Hastane telefonları Faydalı adresler ve telefon numaraları İtfaiye telefonları İstanbul İtfaiyesi 24222 Kadıköy İtfaiyesi 60020 Beyoğlu itfaiyesi 44644 Büyükada, Heybeli, Burgaz, Kmalı e takaları için telefon santralındaki memurf yangın demek küfidir. Cerarhpaşa hastanesi 21698 Güreba hastanesi Yenibahçe 23017 Haseki kadmlar hastanesi 24553 Zeynep Kümil hastanesi Üsirüdar 60179 Kudur hastanesi Çapa 22141 Beyoğla Zükür hastanesl 43341 Gülhane hastanesi Gülhane 20510 Haydarpaşa Nümune hastanesi 60107 matbaamıza yetişememiş, yarmki sa- yımıza kalmıştır. Nişan Maraş Saylavı Nüri — Ural'mn kızi Bayan Melâhat Ural ile Maden Tet- kik ve arama enstitüsü şeflerinden eski Tekirdağ saylavı Mahmut Ra- sim Mutuk'un nişanlanma'arı müna- di li bir çay ziyafeti tertip edilmıştir., Ziyafette pek çok tamnmış'ıevat ta hazır bü- lunmuştuür. Yeni çifte saadetler dile- ö eklke 'Tok d çesinde akşam 21,45 te (Şirin Teyze) oöperet İ tablo, 2 perd: Cuma akşamı büyük müsâ" mere. £ Yurttaş: Bu nümaradan imdat otomo S ! bili istenir 1449985 t f * Halk Opereti: Taksim ” Dd * bahı Yalnız yerli mamulâtını, yerl! mahsulâtını, yerli meşrubatını bil mek, sevmek, benimsemek ulusâ ahlâkımız olmalıdır. Ulusal Ekonomi,, ve Artırma Kurumu y riz. —— Antepte trahom mücadelesi artıyoı' Antep, (Tan) — Antepte Trahom mücadelesi ehemmiyetle devam ermef tedir. Burada on beş yataklı bir hastane ve Nezipte de bir dispanser fanliyettedir. Sıhhiye teşkilâtı muntazamdır. 75 yataklı memleket ıııı”' nesi şehrin mühim bir ihtiyacını karşılamıştır. kıld tep sıhhat ve Trahom mücadele memurlarmı Trahom hastanesi başhe a larca ve aylarca hiç durmadan işli- yen, insan vücudundan daha daya- nıklı bir kuvvettir. Lokman HEKİM biatte bir misli bulunmıyan, halta - ve seyyar doktorlarla bir arada görüyoruz. hali Yukarıki resimde, ee — Basımevinin Bastığı Kitaplar Vira Kş. Kitabin ismi Müellifi H g Gönülden Gönüle M Turan bahâ' 0 40 Muvaffakiyet Gasson teretimesi Muallim MÜ o 5SO Propaganda “ 0 75 Çok Seri Kazanç Yolları ) o 75 Kendini Tanır mısın ? “ O 75 Tali Sensin * o 75 “ü.kü“ıtk Mücadele ” 0 50 — İdeal Büro ç o S0 Yeni Müşteri Bulmak Sanatı ğ * V- . $0 Askeri Mektepler İçin Senal Yeni Kıraat Kitabi Muallim Osman 75 — Beş Mürebbi Muallim Hüviyet Bt S0 Krlıemm — Sürüyorum Reşat Beş taneden farla alanlara 9Ç 30 iskonto vapılır.