m No. 24 Dertli Hasan, o anda hemen dertlerinden sıyrılmıştı | Zaten bundan başka tutulacak bir). Yol da yoktu. Veli ile Mehmet daha çabuk kara- YA çıkmışlardı. Veli hemen belindeki Kuşağı çözmüş Danimarkalıyı sımst- Ki bağlamıştı. Mehmet te mümkün olduğu kadar hafifledikten sonra Sandalı getirmek için açılmıştı. Hasanın da genç kızla beraber on On beş adım ötede kıyıya çıktığını Bördükleri için artık rahattılar. Bu sırada açıktan sesler geliyor. du: Hasan, Veli, Mehmet... Nerede- Hee...y Gerek Reçep reisin gemisinden ve Erek diğer gemiden ayrılan sandal- İarla onları arıyorlardı. Dertli Hasan genç kızın elbiseleri Mi sıkarak sularını akıtıyor, bir fay- dast olacakmış gibi kendi sırtındaki Bömleği çıkarıp ona uzatıyordu. Genç kız bu fedakârlığın büyük Münazını anlamıyor değildi. Bu delikanlı yetişmemiş olaydı, Bimdi gı soğuk ve dalgalı sularda bo- Bulmuş yarm da şu sarp kıyılara Cansız olarak atılmış bulunacaktı. Ona hayatını borçlu bulunuyordu. Mehmet yüze yüze dönüyor, san- #alı da sürüklüyordü. Onları arıyan- arm sesleri şimdi daha yakından ge liyordu. Dertli Hasan cevap verdi? — Hee...yy!... Buradayız, burada. Genç kıza dönerek de şöyle söylü- Yordu: — Şimdi yoldaşlar gelirler. Hemen Kemiğe döneriz. Orada sizi ısıtacak #eyler veririm 'bem.. Rahat edersin!;, Estrid bu sözlerden bir şey anlamı- Yordu. Bununla beraber zaten dinlemiyor- dü ki... Açıktan gelen gür sesler, yaklaşan k gürültüleri, denizin köpükleri Ve Karaltılar onu birdenbire sanki pek derin birdalgınlıktan uyandırmıştı. Etrafına bakındı: Ne dört duvar, De de kapalı bir kapı vardı. Açık ha - Vada ve serbestti. Biraz sonra onu İekrar yakalıya- “aklar, önce bir sandala koyacaklar; Sonra yine o daracık kamaraya kapa- trak kilitleyeceklerdi, Geçirdiği korkunç hayat, esirlik ve Bürbet, onu hemen içerisine alan ve Yuvarlanan bir iğneli fıçıya benze işti, Silindi. Dertli Hasan büsbütün yaklaşan #andallara doğru yürüdü. Yoldaşla- tindan bir kaftan, bir cepken alarak Benç kıza verecek, üşümesinin önüne Beçecekti, Aşkına ve genç kızı kurtardığndan duyduğu sevince kendisini oka- |. dar kaptırmıştı ki onun kaçabileceğini an bile aklma getirmemişti. Bu sırada Estrid bir defa daha et- Milma bakmmış ve kendisinden beş AİT yüz kulaç kadar ötede : görülen iç dört ateşe doğru bir dağ keçisi çe- iği ile koşarak uzaklaşmıştı. elimi Sarı Çiyan?... Dert Hasan $ anda hemen hemen İŞ dertsizdi, ene kızı elinden kaçırmış * olaydı aç Bilir ne kadar'üzüleceğini acı act ağ şt. Sonra kendisinde de ka- £ buluyor ve: > Bir daha onu yanımdan ayırma- elime. En çok güvendiğim gaşı maral bile, kaçırılmasına engel ola “ir. Kendimden başka kimseye gü- meli yim, Diyordu, sı Mustafa gelenlerin en başında hi — Sarı kız nerede.. Onu tuttunuz, mi? vive soruyordu? li hemen cevap vermişti: > İkisini de yakaladık. > Nerede? Kiz hırsızı burada. Sarı kız da... 8li elile biraz önce Dertli Hasan Hi ğyr uğu yeri göstermek için o tara ei El, fakat orada yalnız kendi doğru gelen Dertli Hasanı gör- Sarı kızı görememişti. i Hasan şaşı Mustafanın sir- Xİ kaftanı alırken Veli de sordu: Kiz nerede? Onu ne yaptm Ha- İsup olan kurum başkanı Nezihe alm- | mamış, müteharrik bir domuzdan İbaret olan hedefe atışlar yapılmıstır. i san? Hasan arkadaşına gülümsedi: — İşte oradaya.. Görmüyor mu sun? p Diyerek âdeta çıkıştı. Şaşı Mustafanm canı sıkılmışt. Ho- Ie Dertli Hasann önünde o iri boyuna rağmen suçlu bir çocuk gibi duruyor ve söyleniyordu: — Vay açıkgöz vay... Kemerime bağlı olan ipi kesmiş te anahtarı aşır mış... Olur şey değil... Kim umardı? Anskarın üstüne yürlimüş: — Seni öldürmeliyim! Diye haykırarak korkunç bir tokat atmıştı. Anskar bu vuruş altında yere yikt- lirken Dertli Hasan geriye dönmüş, İ sari kızın bulunduğu tarafa bâkmıştı Onun orada bulunduğuna hiç şüp- hesi' yoktu. Fakat şaşı Mustafanın sırtından al- dığı kaftan parmaklarının arasından — Yazan : Kadircan Kaflı — | kaydı, ıslak taşları İ Dertli Hasan 5 üstüne düştü. rı kızı bıraktığı y İ re koştu: zi > iyi : | Estrid... Neredesin? | Kızına da bir apandisit ameliyatı Diye bağird. na Yüzüm olduğunu söylüyor. Apan- Dört tarafa göz attı. Solda, deniz, kıyıları duruyor, uğul- duyordu. Sağda yalçm bir kayalık belki kırk elli kulaç yükseliyordu. İleride, kasaba tarafında ise beyaz bir hayal kıyıdaki taşlarm ve kaya- ların üstlerinden sekerek bütün hızıy. TAN e. | nüne geçmek için zürriyet imkânın 10 milyon dolarlık miras için Kızını zürriyet imkâ- | nından mahrum | bırakan ana | Kaliforniyada dünyanın hiçbir tarafında misli görülmemiş bir da- İ ve cereyan ediyor. Ortada 10 mil - yon dolarlik bir mrirasi kızmı mi rastan mahrum ötmek için zürriyet imkânından da mahrum eden bir & na, Hem parayı, hem de kadınlığını | annesi yüzünden kaybeden davscı bir kez var. Amerikalı Iyönerin biri iki sene evvel ölüyor. On milyonluk serve- tini 19 yaşmdaki kizma birakıyor. Şu şartla ki kızm çocuğu olmazsa pa | ra anneye kalacak. Kadın ön milyona tamah ederek| mirası ele geçirmeği kuruyor. Kizi- nin anne olmaması İçin en sağlam tedbir zürriyet imkânından mahrum bırakılması. İ İki doktorin anlaşiyor. Bunlarm İiddiasma göre kendilerine diyor ki “Kızımida 11, 12 yaşmda bir çocuğun | iradestitiği, buna mukabil fazla bir İcinsi hassasiyet var. Bir deliliğin ö- nm ref'edilmesinden başka çâre yok. İdisit namı altında ameliyat yapılı - yor. Fakat hakikatte cani annenin maksadı yerini buluyor. Şimdi kız annesinden bem vasi - yetname hükmünü cinai bir hareket. İle bozmasından, hem de zürriyet im- kânmı cebren ref'ettirmesinden do - İlayı davacı... ls uzaklaşıyordu. O da koştu: — Estrid!... Gitme!.. Sarı kız, git- me diyorum sanal, Bu bağrış cevapsız kaldı Veli arkadaşlarma haber verdi — Sarı kız kaçmış... İşte... Uzak. larda... Hepsi de-oraya baktılar « Anne ortalarda yok, Fakat bol para ile tutulmus avukatlar faaliyet | te... Dünyada misli görülmiyen bu dava çok meraklı ve heyecanlı ola - cağa benziyor. Çetin bir mesele Tarkan varı |Bir kadın polis müdürü İstanbul Avcılar. kurumu pariak bir törenle dün av mevsimini açmış» tır. Bu törene iştirak eden 450 kadar avcı Ambarlı köyüne, Çobançeşmesi- re gitmişlerdir. Bu avcılar arasında | eski ve mükemmel bir evcı olan da- hiliye vekili Şükrü Kaya ile Ankara | valisi Nevzat bulunuyordu. İ Törene istiklâl marşı ile başlanmış, ' bunu Kürum başkanı Nezihe Atıfın! verdiği bir söylev takip etmiştir. Da- ! i vetlilere verilen bir ziyafetten sonrr. atış müsabakaları / yapılmıştır. Bu | müsabakalara hakem heyetine men- İ | Neticede Dr. Atıf birinci, Sabri ikin- ! el, Teohari üçüncü olmuştur. Birin - elye bir kupa, ikinciye bir av çanta- sı, üçüncüye bir fişeklik verilmiştir. Müsabakalardan sonra başkan Nezi- be ile dahiliye vekili Şilkrü Kaya ara sında hususi mahiyette bir müsuba- ka yapılmış, Nezihe Şlikrü Kayanın iki isabetine karşı.üç isabetle müsa- AM mevsimi, açıldı . Avcılar dün parlak bir merasim yaptılar Dünkü merasime iştirak eden avctlardan bir grup Şükrü Kayanın iki isabetine mukabil üç isabet yapan başkan Nezihe arkadaşları arasında bakayt kazanmıştır. bir adamı kendi elile asmalı m? Birleşik Amerikanın gazeteleri çe- tin bir meselenin münakaşasile uğ- raşıyorlar: Bir kadıh polis müdürü- nün, bir .caniyi kendi. elile asması | doğru mu, değii mi? İ Amerikada polis (müdürleri halk tarafından seçilir. (Kentoki) hükü- meti dahilinde bir kasaba, 42 yaşm- da bir evli kadını polis müdürü saç- miştir. Bu hükümetin bir kanunu var: Bir cinayet olünca cani, cinayetini işlediği yerde asılır. Bu asmak işini | polis müdürünün kendi elile yapma: si da üdet iktizasındandır. Geçen gün bu kasabada 21 yaşm- da bir zenci, 72 yaşında bir beyaz kadını parası için öldürmüştür. Şim- di polis müdürü bayanm bu adamı kendi elile asması lâzrm... Amerikada bir galeyan baş gös - termiştir: Bir kadın cellâtlık etme - | meli. için ancak meslekten i yetişmiş iki cellât, asma işini hiç üc İret almadan vekil sıfatile yapma; teklif etmişlerdir. Üçüncü bir cellât | jen kısa ve mükemmel asma usulü hâkkınde ücretsiz ders vermek tekli- finde bulunmuştur. SE i zat yapmakta ısrar eylemiştir. Son İcellâdın teklifimi kabul ederek bir i manken üzerinde ameli tecrübelere İ başlamıştır, « Bunun müdürü bayan, vazifesini biz İdamz sey-etmek için hükümet ta- İ rafından 2500 resmi davetname gön | derilmiştir. İdam meydanmm etra - fındaki evlerin pencereler, resmen davet edilmiyenlere yüksek Ücret mukabilinde satılmıştır. ! Asılacak zepeiye bu münskası İ hakkında * fikri sorulmustur. Cevap i a olmuştur: “Ben öteki diinyayı j boyladıktan sonra pimi çeken İster j *7kek, ister 4 yaşında hir bayan ol- sun, umurumda dü: Genç bayan olsaydı gözüm belki de arkada ka - tardı...” || Meyva istihsal mıntakalarında Meyva istihsal sahalarında tetkik ler yapmak üzere seyahate çıkan he- yet Ege mıntakasındaki incelemele- İrimize gelecek ve burada da bir müd- det tetkikatla mesgul olâcaktır. İ doldulur. Hepsi asalet derecelerine gö | meden doğurmanm neticesi olan Kra- rini bitirmiştir. Heyet yakında şeb-| £ MARI ANTUVANET.. ROMODL | Yasan; Steffan ZWELIG Çeviren; Rozsan 4. E. YALMAN Mari Antuvanet şimdi annelik zevkini tatmağa başlıyordu merakla hâdiseyi bekliyordu. Krali- genin doğurması esnasmda, bu mü; kül ve ıstıraplr dakikalarda, bülün prensler, prensesler velhusıl saraya mensup herkes kraliçenin odasında hazır olacaktı. Hiçbirisi bu v: gayrishhi âdetten vazgeçmiy Merakla bütün doğum safhaları ta - kip edilecekti. En uzak şatolarda otu| ranlar, hattâ uzak şehirlerde bulu - nanlar bile seyahati göze alarak Pa rise kadar geliyorlardı. Bir Fransız kraliçesinin doğurmasını seyretmek her zaman herkese müyesser olan bir manzara değildi. Burdan istifade | etmeyi fırsat biliyorlardı, Fakat Kra- Hiçe bütün bu seyirci kütlesini epayce bekletti. Nihayet Kânunüevvelin on sekizinci gecesi saraym içinde çanlar çalınmıya başladı. Kraliçenin ağrıları tutmuştu. En evvel odasma Madam De Lanıballe girdi. Arkasmdan diğer madamlar da girdiler. Saat üçte Kr ve diğer pren ri uyan.) dındilar. Parisin dört köşesine atlı haberciler gönderildi ve herkes sara- ya davet edildi, Birkaç dakika sonra bütün asilze-| odaya ve prensesle deler Kraliçenin ağrı çektiği re odaya yerleştirilen koltuklara yer- bulamıyanlar leştiler, Ön sırada yer arkadaki 'iskı rine çikarak seyre bakıyorlardı. İzti- elerin ve siralarm üze rap çeken biçsre kadınım bir iniltsini veya nefes almasını bile gözden dı. Kapalı pende-! çırmak İstemiyoı reli odaya dolan elli" kişinin nefesi, ilâç kokuları odanın havasını taham-| mü! haricinde bir hale getirmişti. Fa- kat ne odayı terkeden, ne hiç kimse olmuyordu. cam açan Yedi saat » ren ağrıları herkes seyretti. Nihayet sabshin saat on bir buçuğunda Kri- liçe dünyaya bir çocuk getirdi: Fakat ne yazık ki bir kız... Çocuğu banyo yapmak ve kundak- lamak için bitişik odaya götürüyor- lar. Kral geç ve güç olan bu. mahsu- Ve | eki Paris halkı günl eleri havai fişek lerden şarap akı: ek ve yemel Fransez tiyatrosu ha dava temsil veriyor, Kralm locâsı kö mürcülere Ki nki sebze satan kadınlara tahsis ediliyor. e Fikaralar zengin imişler gibi herşeyden istilade ediyorlar Herşey güzel, herşoy iyi? On altın- ci Lâl de baba olalıdamberi dâha ne- şeli ve mağrur bir tavır takmıyor. Mari Antuvanet anne olur olmaz san- ki durulmuş gibi daha ciddi, daha ak- hı başında bir kadın Artık herkesin ağzı kapanmış, Kral ve Kraliçe tabii bir şekilde karı ve ko- ca olmuştu. Soysop, saray halkı vel- hastl bütün memleket hi | sürur içinde eğlenceden şuyor, Yalnız bir tek kişi o kadar memnun değil. İmparatoriçe Mari Terez... Ço- cuğun kız oluşu İmparstoriçeyi mem- nun etmemişti. Vaziyet biraz düzel- mekle beraber daha tamamile iyileş- miş değildi. Çünkü bir çocuk doğmakla aile adeti tamam olmuştu, fakat hane nın istikbali bukımmndan bu kâfi de- idi. Çocuk oğlan olmalıydı. (Mutlaka bir Veliaht lâzımdır!) di- madiyen kızına, Kral ile kia yatma edi- yordu. Aylar geç nı tenbih mil haberi alınm lerde bülunuyordu. Fransa tac ve tah tina kızr tarafindan bir varis getiril diğini görmeden ölmek istemiyordu. (Sabırsızlanıyorun çünkü fazla lemiye yaşım müsait de; Bu neticeyi görmek İmparatoriçeye mü- diyordu adar arzu ettiği ve beklediği yesser olmamıştır. Mari Antuvanetin ikinci hamli yarıda kalmış, araba ka- nü iftihar ve zevkle seyrediyor. Fa- kat birdenbire ortalığı bir velvele alı yor. Doktor Kraliçenin bayıldığını ve mutlaka kan alması lâzım geldiğini telâşla söylüyor. Havasız ve kapalı bir odada yedi #nat hağırmadan, inle- liçeye fenalık gelmişti. Telâsla etraf. n sıcak su isteniyor, bulunamıyor. Herkes se, şile en iptidai ihtiyaç olan srcak süyu pısmı hızlı kapamak istemesi netice- cesinde çocuk vaktinden evvel ve düş me suretile dünyaya gelmiştir. 1180 senesinin 20 Teşrinisanisinde de İmparatoriçe Mari Terez bir zat reeden öldü. Bu kadar can ve gönül- den görmek istediği erkek torununun dünyiya gelişini göremedi. İ Hayatında pek çok istrap çekmiş | olan ihtiyar İmparatoriçenin düz da iki arzusu vardı: Birincisi kızı hazırlatmayı unutmuştur. Döktor ni- hayet damardan kan alıyor. Kralige| gözlerini açarak kendine geliyor. O zaman herkesin zeşesine pâyan yok. Çanlar çalınıyor. Bütlin memleket ne-| bir felikete uğramamasıydı... şe ve sevinç de çırpmıyör. Mari Antuvanet kadınlık iztırabını | çekmişti. Şimdi annelik zevkini tat- maya başlıyordu. Fakat halkın neşesi tamam değildi. Doğan çocuk kız oldu- Zu için toplar yalnız yirmi bir defa atılıyor. Halbuki bu bir oğlan olmuş. olsaydı yüz bir defa atılacaktı. Burn rağmen biltün Paris ve Ver. say sarayı neşe içinde idi. Bütün Av rupaya müjdeler gidiyor. Hapishano- lerdeki mahkümlar affediliyor. Yüz fakir çift cihazlanıyor ve Kral tara- ıdan hediyeler verilerek evlendiril yor. Kraliçenin yataktan kalkip ta ilk defa olarak kiliseye gittiği gün bu bir'erkek evlâdla sahip olması.. arzusunu yerine getiremeden tür. İkinci arzusu da çok sevdi İ znm hoppalığı ve havailiği yüzünden Bu İ korktuğu felâketli neticeyi de görme- den ölmüştür. Aflah bu dindar ve te- miz kalbi anaya kızının felâketini göstermemiştir. Mari Terezin ölümünden bir sonra Mari Antuvanetin bir oğlu dün- yaya gelmiştir. İlk hamil esnasındaki rahatsızlıkları düşünerek bu defa se- yircilerin miktarını azaltmışlardı. O- dada doğum esnasinda yalnız en ya- Km hisim ve akrabalar bulunmustur. Herşey tabil bir şekilde cere ği halde Kraliçe o kadar ku kalmıştı ki çocuğun kız veya olduğunu soracak takati 4 TArkası sene